23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Diller yok oldukça düşünce zenginliği de kayboluyor Son elli yıldır dilbilimde tüm dillerin evrensel bir dilbilgisine sahip olduğu kuramı yaygındı. Bu görüşe göre insanoğlunda doğuştan bir lisan içgüdüsü vardı ve bu sayede çocuklar konuşma- yı çok çabuk öğreniyorlardı. Oysa dünya üzerinde konuşulmakta olan yaklaşık 7000 dil üzerin- de sürdürülen ayrıntılı çalışmalar, her dilin kendine özgü dilbilgisi kurallan olduğunu ve bu dil çeşitliliğinin insan beyninde farklılaşma yarattığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla yok olan her dil ile birlikte insanlarda düşünce çeşitliliği de ortadan kalkıyor. D ünya üzerindeki dillerin tümü kendine özgüdür. Dilbilgisi kurallan her dil için farklıyken, hazı diller- de tonalite, bazılarında sözcük zenginliği öne çıkar. Ancak bütün bu farklılıklara karşın dilbilimde en yaygın gö- rüş, evrensel bir dilbilgisi kunımı olduğu ile ilgilidir. 196O'lı yıllarda Noam Chomsky tarafından ilk kez ortaya atılan bu gö- rüş, tüm dillerin temelde aynı olduklarını ve insan beyninin konuşmaya hazır bir şekilde evrildiğini öngörür. Öyle ki in- san beyni, doğuştan var olan bir prograın sayesinde, anadil- leri kolayca deşifre cder. Yaklaşık 50 yıldır dilbilim, psikolo- ji ve kognitif bilim dallarında yapılan tüm ı/alışmalar bu gö- riişten etkilenmiştir. Bu da şu anlama gcliyor: Bir dili anlamak \ Bu bölgede • Bu bölgede son günlerde tehlikede yok olan diller olan diller Son 500 yıl ıçinde Kuzey Amerika'da yok olan diller ÜNYADA OKOLAN İLLER w Aasax Tanzanya # 1976 Bugün dünyada yaklaşık 7.000 dil konuşuluyor. UNESCO'nun tahminlerine göre her 14 günde bir dil dün- ya üzcrinden siliniyor. Bu da var olan dillerin yarısından faz- lasıntn yüzyılın sonlarma doğru yok olacağı anlamına geliyor. Bu diller yok olurken, İngilizce, Çince ve İspanyolcanın de kü- rcsel ticaretin artmasına bağlı olarak daha da yayılacağı ön- görülüyor. LİSAN NİÇİNÖNEMLÎ? Diller bir kültürü (anıınlar. Bclirli birkültürel uygulamayı veya fikri ranınılayan sözcükler haşka bir dile hiıfur zaman tam olarak tercime edilemez. Yok olma tchlikesiyle karşı karşıya olan dillerin pek çoğu, masallar, öyküler, şarkılar ve tarihler aracılığı ile zengın bir sözel kiilrüre sa- hıptir. Ve bunlar sözcüklerle bir nesilden diğerine aktarılırlar O dılı konuşan kimsenin kalmama.sı o külrürün de tü- müyle yok olnıasi anlamına gelir. İnsanlik (arihi hoyunca guçlü rop- lulukiann dilleri yayılırken, küçuk kül- lürlerin dilleri s'nlerek yok olıır. Bunun nedenlerı, resmı dil politikalan voya sö- mürgecilerin konustuğu dillen konuj- manın getirdiği avantajlann gekiciligi' dir. Bu yaldaşımlar, so:gelıını, Bolıvva'da konuşulmakta olan dillerin vi'şırlilığınin tüm Avrupa kıtasındakılerden nıtin daha fazla olduğunu aıiklar. Çünkü Bolivya'nın tarihinde sömürgeci işgal- cilerin etkisi <,\>k belırgindir. Konufulan dil sayısı 11-14 , , \ - / ; ••, için farklılıklara degil, ortak öze odaklanmak gerekir. DİL ÇEŞİTÜLİĞİ ÖNEMLİ Peki ya insan iletişimini anlamak için dillerdeki çeşitli- liğe odaklanmak gerekiyorsa? Son yıllarda Hollanda, Nijmegen'deki Max Planck Psiko-linguistik Enstitüsü'ndcn dil- bılimci Stephen Leviıuon ile Canberra'daki Avustralya Ulusal Üniversitesi'nden dilbilimci Nicholas Evans dilleri an- lamak için farklılıkların incelenmesi gcrektiğini ileri sürüyor. Evans ve Levinson dillerde ortak bir kural kalıbı olduğu- na inanmıyor. Tam tersi onlara göre insan iletişiminin ta- nımlayan dillerdeki çeşitliliktir. Ki bu da diğer hayvanlarda görülmez. Dillerdeki çeşitlilik, ayrıca, insan algısında lisanın ycrini anlamakta kritik bir rol nynar. LİSAN İÇGÜDÜSÜ Son yıllara kadar insanoğlunun bir lisan içgUdüsüne sa- hip olduğu tezini kanıtlaınak 11,111 bilim insanları bir anlam- da bilimin sınırlarını zorlamaya başladılar. Bu görüşe göre ço- cuklar konuşmayı «,x>k çabuk öğrenir, çünkü tüm diller be- yinlerinde doğuştan var olan ortak bir kurallar silsilesini iz- ler. Oysa Evans ve Levinson, bunun tam tersini, yani lisanın beyinlerimizi şekillendirdiğini söylüyor. Bu da insanların düşündüğümüzden daha büyük bir çeşitlilik arz ettiği, insan beyninin yetiştiği çevrenin lisanına bağlı olarak çeşitlilik gös- terdiği anlamına geliyor. Sonuçta ortaya rahatsız edici bir so- nuççıkıyor: Bir lisan giderek yok olmaya haşlamışsa, insanoğlu çeşitliliğinin çok önemli bir parçasını da kaybediyor demek- tır. EVRENSEL DİL KURALLA- RINAUYMAYAN İSTİSNALAR Evrensel dilbilgisi tezinin ortaya atılmasından bu yana dil- mlimciler çok sayıda dil kuralı tespit ettiler. Bunların evren- sel bir niteliğe sahip olması gerekirken hemen hemen her za- man istisnalar ortaya çıkmış ve kafalan bulandırmıştır. Örneğin bir zamanlar hi«.-bir dilde sesli harfle başlayan ve ses- siz harf ile bitcn bir hecenin olmadığına inanılırdı; buna bağ- lı olarak da hecelerin sessiz harfle başlayıp, sesli harf ile bit- tiği düşünülürdü. Bu genelleme ancak 1949 yılına kadar sür- dü. O yıllarda dilhilimciler Avustralya yerlilerinden bir gru- bun konuştuğu Arrcrnte dilinde, sesli harf ile başlayan ve ses- siz harfle biten hecelerin olduğunu keşfettiler. Bu dilde ay- rıca sessiz harfle başlayan, sesli harfle biten heceler bulun- muyordu. Bir diğer genelleme de sözcükleri biraya getirmekteki te- ıiK-1 kurallar ile ilgiliydi. Buna en tipik örnek her dilde dört teıncl sözcük sınıfı bulunduğu varsayımıydı. Bunlar isim, fiil, sıfat ve zarftır. Ne varki son 10 yılda yapılan çalışmalar bazı dillerde belirgin bir zarf sınıfı olmadığını gösteriyor. Bu da va- rolan zarf sayısının çok kısıtlı olduğu anlamına geliyor. Sözgelimi İngilizce bu genellemeye uymaz; İngilizcede herhangi bir sözcüğü zarf haline getirebilirsiniz. Orneğin soft'u softy ya- pabilirsıniz. Diğcr bir istisna da Laos'ta yaşayanların kullandığı Lao di- lidir. Bu dilde sıf.ıt yoktur. Daha da ilginci Kuzay Amerika yer- li halklarından bir kısmının konuştuğu Straits Salish dilinde belirgin isim veya fiilin bulunmaınasıdır. Bunların yerine olay- ları, kalireyi ve mevcudiyeti belirten tek bir sözcük sınıfı var- dır. DİLLER NASIL YARATILDI? Konuşulan diller hakkında bilgi edindikçe farklılıklar bi- rer birer ortaya çıkıyor. Bazı dilbilimciler bunları istisna ola- rak kabul ederken, Evans ve Levinson bunların istisna değil, kabul edilmesi gereken önemli farklılıklar olarak değerlen- diriyor. Bu iki dilbilimciye göre dil- lerdeki çeşitlilik temcl alın- malı ve diller bu çeşitlilik teınelindc açıklanmalı- dır. Bu amaçla öne sü- rükleri kuramlarını Bdvıvkml anJ Braın Sciences isimli der- gide açıkladılar (vol 32, r 429). Eğer diller or- tak bir kurallar sil- silesinc uymuyorsa, nasıl yaratılmış ola- bilirler? "Evrensel ku- rallar yerine dillerin tek- rar tekrar kullanarak be- nımsediği standart çözümler urerılir ve böylece dillerin ana hatları belirlenmış; »lnr" dıye ko- nuşan Evans ve Levinson, dilin kompleks bir sıstem okhığunu çok sayıda faktörün etkisi al- tmda gekillenmig olduğunu ilerı sürüyor. Bu fak- t(>rlerın ba- Wi 'JBSPSZSS kıilnir, geneiık ve rarilı geliyor. Bu görüse göre bir dilde ev- rensel özellikler değil, evrensel eğilimler vardır. Dolayısıyla za- yıf ve kuvvetli eğiliınlerin karışımı dil denılen "biyo-kültürel" hibridi yararır. Evans ve Levinson pek çok dilde gözlenen or- tak özelliklerin güçlü eğilimlerin bir araya gelmesinden kay- naklandığını öne sürüyor. Çeşitli faktörlcr dilleri benzer bir doğrultuda tutuyor. Bu taktorlerın başında ise beynin yapısı, konuşmanın biyolojisi ve iletişimin yararları geliyor. Zayrf eği- limler ise farklı dillerdeki aykın özellikleri olu}tuıuyor. «EVRENSEL DİLBİLGİSİ ÖLDÜ" Levinson ve Evans evrensel dilbilgisi kuramı- iğini sorgulayan ılk bilim insanları de- hic.'biri bu ikisi kadar karşı görüşü net ortaya koyamamıştı. Sonut, 1 olarak on- görüşii dilbilim dünyasında büyük heyecan r arattı. ffeellikle bulduklan aykırılıklan ortak dil- bilgisi kurallarına uydurnıakta zorluk (,vken bi- inı insanları bu eleştirel g(inişü daha büyük bir istekle hcnimsediler. Hatta bazıları i«,in Levinson ve Evans'ın görüşü ortak dilbilgisi kuramını tari- he göınen bir öncü bir yaklaşımdı. Almanya, Leibzig'teki Max Planck Enstitüsü Evrimsel Antropoloji bölümü yetkilisi Michael Tomasello, Levinson ve Evans'ın sağlam tezlerı ile hırlıkte evren- Jılbilgisi kuramı öldü" diyor. l..>mguiigv Instinct ısimli kıtabın yıızan Haıvard Iniversıtesı'nden Steven Pinkerda Evans ve Levinstm'a ka- ıılıyor. Pinker'a göre diller, genlerin ve kültürlerin birlik- ie evrılmesi sonucu ortaya çıkmış. l'inker bin noktada yıne evrimsel paylaşıınlar olduğunu kabul edıyor Bu bağlamda insanların cümü dil ogren- nıe konusunda i<,£üdüse) meka- nızınalara sabıptır Farklı dil- lerin hu mekanızmalardan yararlanmu kapsamı o top- -.lunıun kültürel tarihi ta- belirlenir. ty* Levinson ve Evans'ın "tVortak dilbilgisi tarrışma- larındaki cn ("memli nokta insan türünün ı^şitli İnsan dillerinin ı^şitliliği insanları, diğer hayvan sistemlerinden ayırır. Bir hayvan türünün herh bu, dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın aynı şek şir. Aralarında örücü kuşlann ve yüksek primatları bazı hayvanların, bir popülasyondan diğerine, fark öğrenilmiş ifadc şekillerine sahip oldukları gorül farklılık hiçbir zaman insanlardaki dil t^şitliliği rinden kopuk dcğildir. Evans ve Levinson insanl tvşitlilığini insan beyninin şekillendirilebilirliğ Bir (,x>cuğıın beyni, doğumdan önce soyut di programlanmış değildir. Tam tersi beynin ilk ay (,5i basittir. Beynin ilk işi daha gclişmiş bir beyin Beyin bu amaca ulaşmak ı^in lisan gibi bazı girdi Bu da farklı dilleri kullananların farklı beyinleı lamına gelir. ESKİDOGMALAR. Dil (.vşitliliğini savunan kuram, dilhiiimcil ınaları yeniden inceleme fırsatı da veriyor. SÖÎ rin tümünün kolay öğrenildiği iddiası bugüne ı memiş. Evans, dilleri şekıllenJırcn değişken takti ne alındığında, (,\ıcukların dilde ustalık seviyesi eriştıği konusunda bugüne dek bir araşrırma yapılı lıiyor Sorgulanması gereken diğer bir klasik ı pıınııın, kücticük bir ^Kiıkkfn, .ınadilimizin tt mükemmel bu sckilde üğrendığımız ile ilgilidir. ( t.-vrensel dilbilgisi tikrinın ı.-n ıddialı olduğu nol rı ı.tıcukların bu ustalığa <,v>k büyük bir kolaylıkla • t )ysa bazı dillerde bu ustalığa ancak belirli bir vaşs ıılaşılabiliyor. (örneğin Avusrralya'da bir verli ru nuştuğu Binihj Oun-wok dilinde, konuşan, ü<,tıncü kışı tek bir sözcüğün icıne sığdırılır. Bu 1 ıngu", "Benıın annem ve senın kızın ve sen, beı rafından büyükannem olan kadın" anlamına ge istisna değildir. Bu dilde buna benzer yüzlerce ya . Bınınj Gun-wok dilinın konuşanlar ancak 20'li diklerinde anadillerini doğru bir şekilde kullanı biliyorlar. Tûrkîye de yokolan son dil Ubıhça Ubıhlar, araştırmacılar tarafından Adige halkı ile Abhaz halkı arasm- da, amaAbhaztara yakın birhalk olarak tanımlanırlar. Uzmanlar Ubıhlann dil, gelenek, görenek bakımından Abhaz halkına sıkıca bağlı olduğunu be- lirtir. Tarihsel kayıtlarda Ubıhlardan ilk söz eden Evliya Çelebi'dir. Evliya Çelebi, Ubıhlan birAbaza aşireti olarak tanımlar. Bugün Soçiolarak ad- landmlan sahil bölgesi halkına "Soçeler"der, onlann bitişik komşusu ve soydaşı olarak Ubıhlardan ve memleketlerinden "Sadşe'diye söz eder. Evliya Çelebi'nin tanımladığı 'Sadşe", Abhazca'daki "Sadze'den başka bir şey değildir. "Sadze'ise, Ubıhlann Abhazca daki eski adıdır. Abhazlar gü- nümüzde Sadze ismini Ubıhlarla yan yana yaşamış CigetAbhazlan için kullanırlar. Ubıhlar belkide denizcilikle uğraşan tek Kafkasyah kavimdi. Tarihlerinin bir döne- minde "Haçapa"adını verdikleri 30-40 m.lik teknelerle Deniz ticareti ve korsanlık yaptık- ları bilinmektedir. Ubıhlan, coğrafikonumları 1830yılına kadar işgalci Rus tehlikesinden uzak tuttu. Bunda Osmanlı ile Rusya arasındaki statü- konun da önemi bûyüktü. Ancak Osmanltlann Ruîlarla imzalamak zorunda kaldıklan Edirne Antlaşması bu statükoyu bozdu. 1829 yılında yapılan antiaşma Osmanlı Devteti için oldukça ağır şartlar içeriyordu. Bu ağır şartlardan bi- ri de Karadeniz kıyılarındaki haklannm büyük bir kısmını Ruslara devret- meleriydi. Edirne Antlaşması'yla elde ettikleri avantajlan değerlendirmeyi amaçlayan Ruslarnihai hedeüeri olan Sohum - Anapa kara bağlantısını gerçekleştirmek için hemen harekete geçtiler. V 1UMıça'yı bilen tek kisi kabul edilen TevSkEsmç de vefatetti. 11904-1992) 1837 yılında Çar I.Nikola'nın Kafkasya'yı ziya- reti sonrasında bu ülkenin tümden ele geçirilmesi konu- sunda ciddi atılımlara girişti- ler. 1841-1846 yıllarıarasın- da tam 88 savaş yapıldı. Haziran 1861'deSoçivadisin- de iinlü Çerkes liderlerinin katıldığı bir kongrede önemli kararlar alındı. Ubıhlann an iinlü 80ailesi bu savaşta ta- mamen yok oldu. 1863 yılı sonunda RuslarAbzehler'i teslime zorladılar. Şapsığ topraklan zaptolundu. 1864 yılı Şubat'ında ise Ubıhlar çemberiçi- ne alındı. 6 Mart 1864 yılında Ubıh direnişisona erdi. Çar II. Aleksandr'ın talimatı gereği Ubıhlar'a iki alternatit sunuldu: Ya Osmanlı topraklarına göçecekler ya da Kuban'da Ruslar'm tespit ettiği bir yere sürüleceklerdi. Ubıhlar Osmanlı topraklanna sürgünü seçtiler. 21 Mayıs 1864 tarihinde Kafkasya valisi Grandük Mişal, St.Petersburg'daki Çar'a Kafkas savaşla- rının bitişini duyurdu. Günümüzde eski Ubıh yurdunda hiç Ubıh yaşamıyor. 19. yüzyılın efsane halkı Ubıhlann torunlan günümüzde Türkiye'de ve bazı Önasya ülkelarinde dağınık olarak yaşıyorlar. Ubıhça yaşayan dil olma özelliğini yitirmiş durumda. Ubıhça'yı bilen tek kişi kabul edilen Tevhk Esenç'in ölümünden sonra bu dil, tarihin karanlıklarına gömüldü. Ancak 0 henüz ölmeden önce Fransız dil bilimci Georges Dumesil, Ubıhça'yı kayda almış, Fransa'daki akadamisinden yılda 6 kadar öğrenciyi Ubıh Dili konu- sunda eğitmiştir. Kaynak: httpj/.ianetorg www.ubihya.tr.gg/UBIHLAR.htm www.kafkas.org.tr/ KAYBOLANDİLLERt TRAJEDİSİ Dil (,vşitliliği aynı zamanda lerin yarattığı rrajediye de ışık modelde bütün diller aynı teııı telenmiş varyasyonlar gibi algıl: ni modelde dünyadaki yaklaşı her birinin kendine özgü bir ya| da insan varlığının gizemlerine olgudur. Kültürel antropolog Wac jtmrnt'Y Thnnıgh the Renlın Cu/tumı"isimli kitabında bir d doğal zenginliklerin yok olm; feye koyuyor. Davis'e göre dille cüklcrin vücut bulduğu bir ) kendine özgü düşünme ve alfi oluşturan bir iletişim sistcnıidir mü, ortak insan düşüncesini <ı (,-aların teker teker kaybolmas tek bir insan tipinin ortaya ç hazırlamaktır. Rtyhin Oksay Kaynak: New Scientist, 29 M httpJ/www.telegraph.co.uk www.nationalgeographic.co www.scribd.com/doc www.uni-leipzic.de/~bickel/ http://en.scientificcommons
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear