23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
SON ARAŞTIRMALAR Gû İ İLK ASJEROİT ÖRNEK- LERİ DÜNYAYA ULAŞTI Japonlnrın uzay sondası "Hayabusa" ye- di yıldan sonra dünyaya döndü. Bugüne ka- dar alınan ilk asteroit örneklerini taşıyan değerli kapsül Avustralya'daki bir çöle ba- şarılı bir şekilde indikten sonra koruma al- tına alında. Avustralya Savuntna Bakanlığı'nın söz- cüsü Allan Gıle'un açıklamasına göre, kap- sül yerc indiği yerde mühürlü bir konteynı- ra yüklendikten sonra helikopterle Adelaide'nin 500 km kuzeyindeki bir roket alanına ^ ö t ü r ü l m ü ş . K o n t e y n ı r japonya'da açıla- "Hayabusa" beş yıl önce dün- yamızdan 500 milyon kilometre uzaklıktaki ltokawa asteroitinden örnek toplamıştı. Yedi yıldır uzayda dolaşan sonda dört mil- yar kilometreyi geride bıraktı. Dönüş yo- lunda yaşanan teknik sorunlar yüzünden görev nercdeyse başarısız olacaktı. Mesela iletişim zaman zaman kopmuş ve bataryalar bozulmuştu. Ancak bilim insanları tüm ak- saklıklara rağmen sondayı Avustralya'ya in- dirmeyi başardı. BİR ZAMANLAR MARS'IN ÜÇTE BÎRİ DENÎZMİŞ Mars'ta suyun olup olmadığı uzun bir süredir tartışılmakta. Amerikalı bilim in- sanlarının son hesapları ilginç bir sonuç verdi. Bir zamanlar Mars'ın en az üçte biri denizlerle kaplıymış. Bu yüzden de üç bu- çuk milyar yıl önce Kızıl Gezegen'de yağ- mur, bulut oluşumu ve yeraltı su birikimi olmalıydı, diyor Boulder Universitesi'nden Gaetano Di Achille ve Brian Hynek, Nature Geoscience dergisinde. İki bilim in- sanı, Amerikan ve Avrupa uzay ajansların- ca gerçekleştirilen görevlerle elde edilen kapsamlı analizleri değerlendirerek okyanus tezine ulaştı. Birçok ırmak tarafından bes- lenen 52 eski nehir yatağını incelemişler. Bunlardan gezegenin kuzeyinde kalan 29 nehir yatağı aynı yükseklikte olduğu için eski bir okyanu- sun izleri olabilir, diyorlar. Eğerhak- lıysalar, Mars ok- ya nusu gezege- nin yüzde 56'sını kaplıyordu ve 124 milyon kilometre küp suya sahipti. Hynek, journal of Geophysical Research dergisinde yayımlanan diğer bir arastırma yazısında 40.000 nehir yatağı sap- tadığından söz ediyor, bu bugüne kadar bi- linenin dört katı. Bu kadar çok nehrin hu- lunması bol miktarda yağış gerektirir. Bu nedenle hüyük bir olasılıkla yağış ve su do- laşıtnı vardı diyor. Bununla birlikte bu ka- dar çok suyun nereye gittiği açıklanamıyor henüz. Bu soru yeni görevlerle yanıt bula- cak. Belki o zaman Mars'ta bir zamanlar ya- şamın olup olmadığı da anlaşılacak. Nitckim nehir yarakları organik karbon bi- rikimlerini aramak için en uygun yerlcrdir. PÎRİNCİN BÜYÜMESİNİ SAĞLAYAN MANTAR Jsviçreli bilim insanları, pirincin beş misli hızlı büyütnesini sağlayan ıninik bir mantar keşfetti. Mantarın, fosfat içerikli gübrelerin yerini alabileceği sanılıyor. Lozan Universitesi araştırmacıları manta- rın iki ila beş yıl içinde satılınaya başlana- cağını söylüyor. Büyüıneyi hızlandıran mantar 20 çeşit mantar üzerinde yapılan dört yıllık bir araş- tırma sonucunda bulunmuş. önce mantar ve pirinç hitkisinin sembiyozu sayesinde pi- rinç bitkisinin ne şekilde daha hızlı büyü- düfiünü bulmamız gerek, diyor araştırmacı Caroline Angelard. lan Sanders ise yönte- min tamamen doğal olduğunu ve bitkiye yeni bir genin ilave edilmediğini yani ge- netik değişimle hiçhir ilgisi olmadığını açiklıyor, Current Biology dergisinde. Pirinç dünya üzerinde milyonlarca insanın temel besinini oiusturuyor. DENtZLERDE HAMMADDE REZERVt Alman bilim insanları, 4300 m derin- likte geleceğin hammaddcsi sayılan man- gan yumruları buldu. Pasifik'teki bu zengin bölgeyi bulmak için dört deniz arastırma enstitüsünün bilim insanları beş hafta ça- Arastırma lışmış. Arastırma gezisi sırasında yaklaşık olarak yarım milyar ton mangan yumrusu bulunmuş. Araştırmayı yöneten Carsten Rtthlemann, yumruların nikel, bakır ve ko- balt gibi hammaddeler içerdiğini söylüyor. S<)z konusu hammaddeler özellikle de elek- tronik endüstrisinde ve çeliğin ışlenmesin- de kullanılmakta. Uzmanlar, Los Angeles'in 2000km gü- neyinde, "Sonne" keşif gemisiyle yaklaşık olarak 56.000 kilonıetrelik bir alanı araştır- mış. Okyanusların 5000ın derinliğinde olu- şan yumrular bir milyon yıl içinde büyüyor- lar. Koyu renkli topak görünümündeki olu- şumlar üç ila altı santim büyüklüğünde. Büyük nrnekleri yaklaşık olarak 20cm (,a- pında olabiliyor. Bilim insanları mangan yumruları üzerindeki hayvanlar dünyası hakkında da bilgi edinebilmek için dcniz diplerinden tortul örnekleri almış. Sonuyların altı ay içinde alınması bekleni- yor. YARATEDAVÎSİNİ İYİLEŞTİRECEK VE SÎROZU ÖNLEYEBÎLECEK MEKANÎZMA Bilim insanları beden hücrelerinde, aşı- rı yara oluşumunu engelleyehilen bir meka- nizma keşfetti. Bedenin bagdokusunda bu- lunan fibroblastlar bölünemeyecek kadar yaşlandırılıyor. Yaşlandırılan hücreler, ya- ra tedavisinde ve yara oluşumunda öneınli bir rol üstlenen kolajenin Uretimini engel- liyorlar. Illinois Universitesi'nden Joonil-Jun ve Lester Lau, yeni bilgilerle karaciğer veya kalp gibi iç organlarda tchlikcli yara oluşu- munun zayıflatılabileceğini düşünüyor. Ağır yaralanmalar sırasında yara üzerinde fibroblast olarak adlandırılan uzmanlaşmış hücreler devreye girer. Fibroblastlar yarala- rın iyileşmcsini dcstekleyen kolajen gibi proteinler üretir. İki bilim insanı şimdi ya- ra tedavisinde önemli olan fibroblastların yaşlandırılması halinde bölünemediklerini buldu. Anlaşıldığı üzere bu tür yaşlanmış hücrelerin birikimi aşırı yara dokusunun oluşumunu önlüyor. Bilim insanları yaşlan- dırılmış fibroblastlar tarafından üretilen proteinlerin, kolajenin indirgenmesini hız- landırdıgı ve yeni kolajen uretimini de dur- durduğunu saptadı. Fibroblastların erken yaşlanmasından CCN1 olarak adlandırılan bir protein so- rumlu. Farelerle gerçekleştirilen araştırma- lar sırasında CCN1 proteini genetik deği- şimle devre dışı bırakıldığında, fibroblastla- rın yaşlanınadığı ve dikkat çekici bir yara- nın oluştuğu görülmüş. Fakat farelerin cilt yarularına yeniden CCN1 proteini aşılan- dığında yaşlatıma süreci harekete geçerek, yara oluşumunun durduğu tespit edilmiş. Yeni sonuçların yardımıyla yara oluşu- munda rol oynayan birçok sürecin anlaşıl- ması bekleniyor. Böylece örneğin virüs en- feksiyonu, diyabct ve karaciğerde fıbrozise (bağdokusunun hastalık derecesinden ço- ğalması nedeniyle doku sertleşir ve yara oluşur) neden alkol bağımlılığı gibi çeşit hastalıklar önlcnebilir diyor uzmanlar. Kalp enfarktüsünün ardından da kalbin pompa- lama yetisini önemli ölçüde zayıflatan ya- ralar meydana gelebiliyor. Yeni bilgiler sa- yesinde bu yaraların da tedavi edilebilmesi bekleniyor. NilgOn özbapnn Dade EŞCİNSELLERİN Ç0CUKLARI DA İYİYETİŞİY0R Amerika'da gerçekleştirilen son bir araştırmaya göre lezbiyen çiftle- rin çocukları sosyal ve zihinsel açı- dan daha iyi gelişiyor. Beden sağlığı açısından diğer anne babalann ço- cuklarından farklı değiller. Kaliforniya Universitesi'nden Nanette Gaıtrell ve Amsterdam Universitesi'nden Henny Bos, aile- leri lezbiyen olan 17 yaşında 78 genci incelemiş. Bu çocuklar, aynı « gelire ve aynı egitim durumuna sa- hip diğer anne babalann çocuklanyla karşılaştırılmış. Araştırmacıların "Pediatrics" dergisindeki yazılarına göre eş- cinsel ailelcrin çocukları saldırgan davranışlara daha az eğimli ve bilim testlerinde daha başarılılar. Araştırma sonucu uzmanların uzun bir süredir tahmin ettikleri- ni kanıtlıyor, diyor Arizona Universitesi sosyologu Stephen Russel. "Escinsel ebeveynlerin ço- cukları da diğer çocuklar gibi. Bu sonucu, evlatlık politikasının da- ha liberal düzenlenmesi için bir kanıt olarak da görüyorlar. Amerika'da escinsel kadınlar ve erkekler gerçi evlat edinebiliyor- lar anca bu sadece belli başlı eyaletlerde mümkün. Aynı şey Avrupa'da da söz konusu. Örneğin Avusturya'da escinsel çiftler cvlat edinemezken, Danimarka ve Norveç'te buna izin veriliyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear