23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
2MAYIS2010/SAYI1258 PAZARI Yaşları 5 ile 14 arasında yüzlerce çocuk sadece dersleri için destek almakla kalmıyor, müzikten spora dek uzanan çeşitli sosyal aktivitelere de katılıyorlar. Kendilerini geliştiriyor, hayallerini genişletiyorlar. Frito Lay sponsorluğunda Güneydoğu'da 6 şehirde açılan Ceheetos Gelişim Merkezleri sayesinde. ŞİRİN GÜVEN Doğu'nun iddialı çocukları... F ikret Kurumaz, Fahriye Hanım Çetin, Ziyat Ağırman, Canan Adıgüzel, Nurşin Güneş Canda ve Meral Dag, Nusaybin Cheetos Gelişim Merkezi'ndeki 270 çocuktan birkaçı... Kimi doktor, kimi öğretmen, kimi tercüman olmak istiyor... Geleceğe umutla bakıyorlar, hayaller kuruyorlar. Coğrafi koşullarya da 13 nüfuslu bir evde büyümek gibi zorluklar da yaşıyorlar ama yine de vazgeçmiyorlar hayal kurmaktan ve okumaktan... Bunların gerçekleşmesinde Frito Lay Türkiye'nin 2003 yılından bu yana GAP Bölge Kalkınma idaresi Başkanlıgı'nın işbirligiyle açtığı Cheetos Gelişim Merkezleri'nin katkısı olduğu şüphesiz. Batman, Mardin (Nusaybin, Ömerli), Adıyaman (Merkez, Gölbaşı), Diyarbakır (Silvan), Izmit (Suadiye) ve Şanlıurfa Hilvan'daki merkezlerle bugüne kadar 10 binin üzerinde çocuga ulaşılmış ve onların hayalleri renklendirilmiş. Merkezlerde 5 ile 14 yaş arasındaki çocukların okul derslerine yardımcı olmanın yanı sıra, ilgileri olan konularda eğitimler de veriliyor. Masatenisi, gitar, vurmalı çalgılar, keman, bilgisayar, tiyatro, dans, ebru, takı ve el sanatları çocukları boş zamanlarında bilgilendiriyor ve eğlendiriyor. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı vesilesiyle Güney Doğu Anadolu Bölgesi'nden yaklaşık bin çocugun Mardin'de yaptığı gösterilerden de belli oluyordu bu. Kimi çaldı, kimi söyledi, kimi oynadı. Ama hepsi de çok eğlendi. Onlann birbirinden keyifli gösterileri elbette izleyenleri de mest etti. En çok da 50 metrekarelik bir beze Mardin'den görülen Mezopotamya Ovası'nı "Mardin Denizi" ismiyle resmetmeleri... Cheetos Gelişim Merkezleri'nde futboldan basketbola kadar pek çok sportif aktivite de yapılıyor. Ama Nusaybin ve Batman'daki merkezleri gezdiğimizde onlann özellikle masatenisi konusunda ne kadar iddialı olduklarını gördük. Yıldızlartakımlannda il birincisi olan çocuklar "tıkır tıkır" oynarken gözlerindeki pırıltıyı görmek gerekir. Hatta onlar şimdi Türkiye birincisi olmak için Samsun'da kıyasıya yarışıyor. llkokul çagındaki çocukların bendir ve darbukanın başına oturduğunda nasıl döktürdüğünü anlatmaya bilmem gerek var mı? Küçücük kızlann gitar çalma hevesini, geleneksel Türk sanatlarından ebru ile nasıl desenler ve renkleryakaladıklarını, tiyatro sayesinde çekingenliklerinden kurtulduklarını, "Oku-Düşün-Paylaş" projeslyle kitap okuyarak kendilerini ifade etmeyi, satrançla olaya pek çok açıdan bakmayı öğrendiklerini de unutmamak gerekir. İçlerinden Frito Lay'in bursuyla okuyan Fahriye Hanım Çetin'in "Oku-Düşün-Paylaş" etkinlikleri sayesinde şiir yazmaya başladıgını duymak ne kadar mutlu eder insanı değil mi? Folkloroyunlarında coşkuyla bağıran, vurmalı çalgılarda içlerindeki ritme kendini kaptıran çocuklar şüphesiz gelecekleri için birer adım atıyor bu merkezlerde. Ayrıca merkezlerdeki öğretmenler sayesinde matematikten geometriye ve fene kadar pek çok alanda dersleri konusunda da yardım ahyor ve daha iyi bir gelecek için uğraşıyorlar. Kısaca Cheetos Gelişim Merkezleri'nin Güneydogu'daki çocuklar için çok şey ifade ettigi kesin. Zor koşullar içinde sosyal etkinliklere fırsat bulamayan, iki gözlü bir evde çalışacak ya da kendini ifade edecek yer bulamayanlar için çok anlamlı olduğu tartışmasız. Birer meslek edinmek, ilgi duydukları ugraşlar ile kendilerini geliştirmek için adımlar attıkları için önemli... Hele de Siirt'teki gibi tatsız olayların yaşandığı bugünlerde... • PAZAR YAZILARI ADNAN BINYAZAR Aydınlanmanın erdemi A ydınlanma çağı, aydınlatıcı ışığını yaymadan önce, r~\ karanlığın gizlediği pislikleri temizlemeye yöneldi. Yapıyı sağlam temele oturtmanın kuralı da budur: Kayalar parçalanacak, bataklıklar kurutulacak, cüruf kaldırılacak, çatı çatıldıktan sonra odaların döşenmesine geçilecektir. Cervantes'in Don Quijote's\ aydınlanma olgusuna iyi bir örnek oluşturur. Don Ouijote, aydınlanma düşüncesinin bol alüvyonlu anlatı ırmağıdır, beyni safsatalarla doldurup insanlığı eylemsiz kılan boş hayalciligin sonunu getiren ironisidir. Kendini hayallere kaptıran insan, yanlışı doğru, doğruyu yanlış görür. Hayalcilik, ruhsal sarsıntıdan da kötüdür; kişinin gözünde, ömrü domuz ahırlarında geçen sıradan bir köylü kadınını kontes de yapar, yel degirmenlerini devlerin ordusuna da dönüştürür... Öyle ki, Don Ouijote, karanlıkta düşman baskınına uğradığı korkusuyla kılıcını saga sola sallarken, tavandaki şarap tulumlarından birini delip, oradan, kan sandığı şarabın tepesine aktıgını görünce, en büyük düşmanını ortadan kaldırdıgı düşlerine kapılır. Bu yanılsamayla, hayalci bir dünyanın sona erişinin anlatı tarihi başlamıştır. Başta köyün rahibiyle berberi, Don Ouijote'nin yakınları bir araya gelip, beynini çürüten kitaplardan kurtarmak isterler onu. Rahip az çok bilgisiyle, berber ve yakınları onun dediklerine inanarak, sakıncalı buldukları kitapları yakılmak üzere avluya atarlar. Yararına karar verdiklerini de yakmayıp bir yere gizlerler. O günün koşullarında kitap, kişinin bilgiyle donatılmasını öngören aydınlanma düşüncesinden intikam almak için yakıhyordu. Kuşkusuz, kitap yakmak insanlık suçudur. Hiçbir çağda bir çözüm de getirmemiştir. Nazi Almanya'sında, kitapları yakılan yazarların bile, Hitler'in Kavgam (Mein Kampf) adlı eserini yakmayışları, aydınlanma hoşgörüsünün sonucudur. Bu örnek, özellikle 12 Mart'ın tarihe nasıl bir utanç sayfası eklediğini açıklamaya yetiyor! Yine de, 12 Mart sonrası iyi kitaplar yok edilirken, çöplük malı kitapların devlet eliyle kitaplıklara gönderildigi o kara günlerde, okumanın erdemine inanmış kişiler, ekmeginden kesip parasını kitaba yatırmıştır. Bireysel bilinçlenme budur. Şu günlerde, yasama- yürütme-yargı erkinin birbiri içinde etkisiz kılınıp tek kişi yönetiminin.devreye sokulmak istendiği günler yaşanıyor. İnsanımızın, aklını kılavuz eyleyerek cesaretle arayışa yönelmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu, kişinin kendini bireysel bir varlık olarak algılamasına, bilgiyle donatarak aydınlanmanın erdemine ermesine bağlı bir olgudur. Aydınlanma da, "kişinin, kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmaksızın kullanması" degil midir? Kant'ın şu saptamasını derinliğine kavrama sorumlulugu, sanırım ülkemizde hiçbir dönemde bugünkü kadar önem taşımamıştır: "Doğa, insanı, dışardan yönlendirilmeye bağlı kalmaktan çoktan kurtarmıştır. Buna karşın, korkaklık ve tembellik nedeniyledir ki, çogunluk, yaşamları boyunca yetkinleşmemeyi kendi gönlüyle yeğlemiştir. Bu yetkinleşememe durumu, onlann başına niteliksiz gözetici ve yöneticilerin gelmesini daha da kolaylaştırıyor." Yetkinlige erememiş bireyler, ne yazık ki, onu her alanda düşünsel eylemsizlige sürükleyen en kötü durumların ayrımında bile olamıyorlar... 0 binyazar@gmail.com "•,»«.• ^•. I f e ' ' Sıemens ın operayı ve genç opera sanatçılarını desteklemek amacıyla düzenlediği Türkiye'nin ilk ulusal "Opera Yarışması" 12. yılında. Siemens Opera Yarışması'nın kazananları, yurtdışında opera eğitimi alma şansını yakalıyor. Siemens Opera Yarışması ile dünya sahnelerine yeni isimler kazandırıyor. Son Başvuru Tarihi: 14 MAYIS 2010 Eleme/Yarı final/Final: 19/20/21 MAYIS 2010 Bilgi ve online başvuru için Tel: 0216 459 24 71 www.siemens.com.tr/opera SİEMENS
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear