22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
CMYB C M Y B 2 MAYIS 2010 PAZAR CUMHURİYET SAYFA DİZİ 11 BİTTİ B oratav Hoca ile bizim siyasi boyutlarda, cep- heleşme olarak yaşadõ- ğõmõz tartõşmalarõ, özel- likle, öncelikle de sol içindeki gi- derek boyutlanan kavram, değerler karmaşasõnõ da bir ucundan olsun gündeme getirmek istedik. Kimi so- mut yaşanmõşlõklara ilişkin sorulara verdiği net yanõtlarõn, görüşlerinin yol gösterici olmasõ dileği ile... - Cumhuriyet mitinglerine katõ- lan yüz binlerce insanõ birleştiren ortak özlem, istemler bence ba- ğõmsõzlõkçõ, aydõnlanmacõ. Negatif ifadesiyle anti-emperyalist, siyasal İslama karşõ bir çizgi olarak özet- lenebilir. Ay yõldõzlõ bayrak ve Mustafa Kemal’in portreleri, Cumhuriyetin değerlerine sahip çõkma sembolleriydi. Benzer slogan ve sembollerden hareketle, kala- balõklarõ õrkçõ, şoven, faşizan, an- ti-emperyalist siyasetler doğrultu- suna yönlendirmek mümkündür. Yakõndan izleyemedim ama miting kürsülerinden veya kalabalõklarõn içinden bu tür telkinler, yönlendir- meler yapõlmõş olabilir. Kitlelerin adeta kolektif bir tavõr oluşturarak bu tür bir savrulmaya karşõ sessiz- ce, sağduyu ile direnmiş olmala- rõndan kõvanç duymalõyõz. Yüz binlerce insanõn burjuva siyasetinin kõsõr gündemine alet edilmesi gay- retlerini ise yakõşõksõz buluyorum. Bu son olumsuz öğeye rağmen, öyle sanõyorum ki Cumhuriyet mi- tingleri, önümüzdeki yõllarda sos- yalistler tarafõndan, yakõn tarihi- mizin ilerici bir hamlesi olarak değerlendirilecektir. Bu kitle ey- lemlerinden tedirginlik duyan sol- cularõ anlamakta güçlük çekiyorum. Öte yandan başka solcularõn da Taksim’deki 1 Mayõs gösterilerine katõlmak isteyenlere karşõ polisin uyguladõğõ vahşeti görmezlikten gelmelerinin nedenlerini de anla- yamõyorum. Cumhuriyet mitingleri sınıfsal bağlantı Cumhuriyet mitingleri sosya- listleri niçin rahatsõz edebilir? Mi- tingi düzenleyen kuruluşlardan ba- zõlarõnõn yöneticilerinin sicillerine bakõlmasõnõ veya Genelkurmay bil- dirisine dikkat çekilmesini sol eleş- tiriler olarak ciddiye almak müm- kün değil. Ben mitinglerin kolek- tif ruh hali ile ilgiliyim. Ancak sos- yalist çevrelerden gelen iki eleşti- rel değerlendirmeyi tartõşmak doğ- ru olacaktõr: Sõnõfsal bir tabana dayanmayan, daha da ilerisi anti- kapitalist olmayan bir anti-emper- yalizmin en azõndan eksik kaldõğõ, hatta yanlõş olduğu iddiasõ... Bu id- diada gerçeklik payõ vardõr, ama asõl hedefinin Cumhuriyet mitinglerinin kalabalõklarõ değil; emperyalizmin karşõtlõğõ görünüşü içinde Batõ düş- manlõğõ yapan İslamcõ çevreler ol- masõ koşuluyla... Aydõnlanmacõ bir perspektif içinde “Bağımsız Türkiye” sloganõna sõğõnan yüz binler, el yordamõyla kõrk küsur yõl öncesinin devrimci dalgasõnõ baş- latan sloganõ tekrar keşfetmişlerse, bu sloganõn sõnõfsal bağlantõlarõnõ onlara anlatmak sosyalistlerin işi- dir. Çok da güç olmamasõ gerekir. İkinci eleştirel değerlendirme, Cumhuriyet mitinglerine damgasõnõ vuran İslam karşõtõ atmosferin sos- yalistler tarafõndan benimsenmesi halinde, İslami duyarlõlõklarõ yük- sek olan emekçi sõnõf ve katman- larla sosyalist sol arasõndaki uçu- rumun daha da açõlacağõdõr... Bu da geçerli bir endişedir. Yine de tar- tõşõlmalõdõr; Türkiye işçi sõnõfõ 15- 16 Haziran ayaklanmasõnda, 1 Ma- yõs gösterilerinde kurşunlanõrken, daha da yakõnõ Zonguldak büyük madenci direnişinde, ezici çoğun- lukla dindar insanlardan oluşuyor- du. İslami duyarlõlõktan yoksun değillerdi... En son örnek TEKEL direnişin- de çadõrõndan cuma namazõna gi- derken trafik kazasõna kurban giden işçi, günümüzden... Ancak yaşanan değişimi de göz ardõ edemeyiz. İşçilerin güçlü siyasal, sendikal örgütlülüklerinin söz konusu ol- duğu yõllarõn eylemcileri, haklarõ- na, kazanõmlarõna yönelik saldõrõ- lara tepki gösterirlerken, özel ha- yatlarõnõn bir öğesi olan dindarlõk ile toplumsal konumlarõnõ oluşturan sõnõf aidiyetlerini birbirlerine ka- rõştõrmõyorlardõ. Avrupa’nõn sosyal tarihinden bildiğimiz laik ve sõnõf- sal mücadele biçimini yeğliyor- lardõ... Emekçilerle sosyalist bağın kopuşu O tarihlerden bugüne aradaki fark; önce askeri rejimin, sonra da neoliberal politikalarla emperya- lizmin Türkiye’nin emekçileri ile sosyalizm arasõndaki bağlarõ ko- parmalarõ olmuştur... Halkõmõza özgü dindarlõğõn, halk İslamõnõn köktendinci bazlara göre ‘Vahabi’ bir dönüşüme uğramasõna özel ça- ba sarf edilmiş; böylece halkõn İs- lami duyarlõlõklarõ ile siyasi İslam bütünleştirilmiştir. Bu nedenle ben- ce AKP’ye karşõ laiklik sorunsalõ et- rafõnda başlatõlan mücadele, orta sõ- nõflarõn hayat tarzlarõnõ savunma gündemiyle sõnõrlõ değildir. Halk sõ- nõflarõ nezdinde sürdürülen kritik bir ideolojik mücadeledir. Çok önem- li sõnõfsal işlevi vardõr. Halkõn İs- lami duyarlõlõklarõnõn bugün aldõğõ biçimi bir veri kabul etmemek de bu nedenle gereklidir. Y aşanan yeni dünya ekonomik krizinin, siyasal, sosyal so- nuçlarõ ile de dünya dengelerini sil baştan değiştirme potansiyelini açõklamayõ sürdüren Boratav Hoca, kriz öncesi piyasalar eksenli son pa- rõltõlõ gelişmelerin kimi püf noktalarõ- nõn altõnõ çiziyor... - 2008 krizi öncesinde, son çõlgõn fi- nansallaşma sürecinin arka planõnda sõ- nõrsõz tüketim vardõ. Amerikan toplu- munun sõnõrsõz tüketebileceğine ina- nõlõyordu. Dõş kaynaklarla bu tüketim çõlgõnlõğõ beslendi. Öncül olarak Çin’in aktardõğõ dõş kaynaklarla ayakta dur- du. Çin’in ise sosyalizm ile getirdiği çok çarpõcõ kazanõmlarõ vardõ. Bu ka- zanõmlar hõzla aşağõ çekildi. 20 yõl için- de sosyal birikimleri tasviye edildi. Çin halkõ, gelirlerinin yüzde 50’sini tasar- ruf etmek zorunda bõrakõldõ. Herkese eğitim, sağlõk hizmetleri bitirildi. Mil- li gelirin yüzde 45’inin yatõrõmlara kay- dõrõlmasõ sağlandõ. Bu arada nufusu çok hõzla büyümeye devam ettiği için olumsuz koşullarda, düşük de olsa herkes için iş ve ücret düzeni ile sistem ayakta kaldõ... Krizde 20-30 milyon Çinli köye dönüşü yaşadõ. Çin halkõnõ hâlâ Ko- münist Partisi’nin yönettiği gerçeği unutulmamalõ. Hâlâ kontrol ediliyor- lar. Ünlü bilim insanõ Goranni Ar- righi, “Çin halkı ayaklanmayı bilen halktır. Ne yapacağını bilir” tanõm- lamasõnõ yapõyor. Mao kültürü, dev- rimin izleri o kadar çabuk kaybedile- mez.. Sosyalizme dönüşün tohumlarõnõ besler. Çin’de büyük dönüşüm olma- sõ her şeyi değiştirir. Kendisini yõk- madan dönüşüm gücüne sahip. Rus- ya’nõn aksine piyasa fetişizmine teslim olmamõştõr..Kanõma göre Çin, Hin- distan, Amerika’daki gelişmeler yolu, gidişi belirleyeceklerdir.. Avrupa bireyselleşme, tüketim ya- tõrõmlarõnõn içinde tutsak kaldõ. Yeni koşullara uyumda kolayca engellene- biliyor. Yine de halen güçlü örgütlen- melerinin geleceği var. ABD için ay- nõ şeyler geçerli değil. Türkiye’de ise örgütlenme düzeyinde büyük aşõnma söz konusu. Türkiye gelişme dinamikleri için yüksek örgütlülüğü 60-80 sürecinde yakalamõştõ. Ancak ekonomik, sendi- kal, sosyal, siyasal örgütlenmelerin kõ- rõlmasõ, halkõn güveninin kõrõlmasõnõn da önemli aracõ oldu. Örgütsüz hale ge- len halk tarikat ve cemaatlere, alt kimliklere teslim oldu. Bunun başka çaresi yoktur. Hemşerilik-cemaat ya- lakasõ koşuşturmacõlõğõnõn açõklama- sõ budur. Halkõn bu tuzaklardan, ce- maatlerden kurtarõlmasõ ancak laikli- ğin yeniden egemen kõlõnmasõ ile olur. Özgür bireyi ortadan kaldõran gerçek bu... Laiklikten kopuş, egemen Müs- lümanlõk anlayõşõ ile sõnõfsal pozisyon alõnamaz. İşçi sõnõfõ bilinci, sõnõfsal si- yasal tavõr cami cemaatleri çatõsõ al- tõnda yeşeremez. Laiklikten kopuş, egemen Müslümanlõk anlayõşõ, kimli- ği, sõnõfsal pozisyon, duruşun ortadan kalkmasõ anlamõndadõr. Çõlgõn finansallaşma sürecinin arka planõnda sõnõrsõz tüketim vardõ. Amerikalõlarõn sõnõrsõz tüketebileceklerine inanõlõyordu Çin’dedönüşümherşeyideğiştirir B üyük dünya krizden son- ra, krizin odağõndaki ül- kelerde yaşanan tartõş- malar, krizin yeni boyutu, yeni dalgalarõ, alõnan tüm önlemler, piyasalar ağõrlõklõ kimi nefes aldõran gelişmelere karşõn, artõk hiçbir şeyin eskisi gibi olama- yacağõnõ ortaya koyuyor. Kor- kut Boratav Hoca öncelikle IMF’nin 3. dünya jandarmalõğõ rolünden merkez ülkelerin kriz- lerine çözüm üretme rollerine terfi ettiğine işaret ediyor. Artõk büyük patronlarõn da krize kat- kõ yapan günahlarõ üzerinden söz söyleme görevini üstlenen IMF, yeni öngörülen denetleme işle- vinde “makro ekonomik poli- tikaları yeniden düşünmek”, kriz sonrasõ öne çõkan ulusal çõ- karlar ekseninde önlem üret- meyi frenlemek gibi yeni viz- yonlar üstlenmiş oluyor... - Yeni baş iktisatçõ Oliver Blanchard sorgulama belgele- rinde öncelikle “Neleri bildiği- mizi sanıyorduk” sorusuna ya- nõt arõyor: 1) Düşük oranlõ enf- lasyon hedeflemesinin tüm so- runlarõ çözeceğini düşünüyor- duk. 2) Tek araç olarak merkez bankalarõnõn kõsa vadeli faiz he- defleri belirlenmişti. 3) Maliye politikalarõnõn rolü çok sõnõrlõ tu- tulmuştu. 4) Finansal sistemin düzenlenmesi, denetlenmesini gündem dõşõ bõrakmõştõk. 5) İş- ler yolunda böyle kalacak san- mõştõk. Büyüme hõzõna değil, sadece istikrara vurgu yapmõş- tõk... Krizden öğrenilenlere ilişkin saptamalara gelince; eskiden doğru bilinen her şeyin gözden geçirilme zorunluluğu doğdu- ğunun altõ çiziliyor. 1) Enfas- yonun istikrarõ, ekonominin is- tikrarõ için yeterli olamõyor. 2) Faiz hadlerinin etkisiz kaldõğõ durumlarda, finansal piyasalara doğrudan müdahale işe yaraya- biliyor. 3) Düzeltici maliye po- litikalarõnõn etkili bir araç oldu- ğu öğrenildi. 4) İşler yolunda öy- le kalacak efsanesi çökmüştür. Kriz dersleri birkaç poltika önerisine de dönüştürülmüş; en- flasyon hedefinin yukarõya çe- kilmesi, para poltikalarõnõn de- netlenmesi, döviz kurlarõnõn enf- lasyondan bağõmsõz hedef hali- ne getirilmesi, ABD, Avrupa’da genel kabul edilen, sõradanlaşan reçeteler. İşler kötüye giderse bütçe açõklarõndan çekinilme- yecek, işler düzelince borç yü- kü aşağõ çekilecektir. En çok ür- külen ise bu hedeflerin enflas- yonu yukarõ çekmesi, örneğin ABD hazine bonolarõnõn değer- lerinin aşõnmasõ, finans çevre- lerinin, merkez bankalarõnõn bağlantõlõ servet kayõplarõna uğ- ramalarõ... Gerçek şu ki hâlâ radikal adõmlardan kaçõnõlõyor... Sol-sõnõf-liberal- demokrat-laik- aydõnlanmacõ- İslamcõ.. duyarlõlõklar üzerinden tartõşmalar Askeri rejimler, neoliberal politikalar emekçi halkla Sosyalizm arasõndaki bağõ kopardõ Sınıf bilincinin yerini aidiyet aldı Neo liberal politikaların iflasından sonra Çin, Hindistan ve ABD’deki gelişmeler yeni dünya dengelerini belirleyecek. Krizden sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak NERELERDE YANLIŞ YAPTIK? NELERİ BİLDİĞİMİZİ SANIYORDUK? KRİZDEN NELERİ ÖĞRENDİK? “Bağımsız Türkiye” sloganına sığınan yüz binler, el yordamıyla kırk küsur yıl öncesinin devrimci dalgasını başlatan sloganı tekrar keşfetmişlerse, bu sloganın sınıfsal bağlantılarını onlara anlatmak sosyalistlerin işidir. İşçiler TEKEL direnişinde dindarlık ile sınıf aidiyetlerini birbirine karıştırmadılar.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear