23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
2MAYIS2010/SAYI1258 PAZARI Dünyaya eğlenmeye geldim D eniz Arcak, 90'lardan bu yana müthiş enerjisiyle hep hayatımızdaydı. Kimi zarnan yok oldu, kimi zaman konserleriyle buluştu sevenleriyle. Aslında yok oldu dediğimiz süre içinde bile müzikle ilgili çalışmalarına devaın etti. Şimdi yeni maxi single'ı Cesur ile yeniden enerjisini taşıyor. Enerji dedik ama dışardan görmek yetmiyor, tanışıp sohbet etmeniz gerek. Konuşurken eli kolu yetmiyor, koltugun üzerinde hafif zıplamalarla anlatıyor. Yaydığı enerji sizi de yerinizden oynatmaya başlıyor. Zaten hayali de "hiç uyumadan koşarak her şeyi yapabilmek." Arcak'a ne zaman yetiyor ne öğrendikleri. "Hayatımın sonuna kadar okumak istiyomm" diyor mesela. Çok sevdigi Şefik Can dedesinin "Cesur ol, yeise (umutsuzluga) kapılma, başaracaksın koş" sözünden yola çıkarak yazdığı Cesur şarkısının adını verdiği dört şarkılık maxi single'ı konuşmak üzere buluştuk Arcak'la. Bakın neler anlattı. ZUHAL AYTOLUN - Altı yıllık aradan sonra bir single ile çıktınız. Neredeydiniz bu arada? - Hep bu albümü yapmaya çalıştım, 2004'teki albüm bittikten sonra üç yıl onun çalışmaları, konserleri devam etti. Sonrasında da maxi single için çalışmaya başladım ancak ilk aranjör arkadaşımızla fikir ayrılığına düstük. 9 aylık emeğimiz ve 7 şarkımızı arkamızda bırakıp yeniden çıktık yola. Aslında bu 12 şarkılık bir albüm. Devamı da gelecek yakın zamanda. -Albüm için "yüreğimden gelen yansımaları paylaşmak üzere" diyorsunuz. Nasıl bir dışavurum oldu bu albüm sizin için? - Bir deniz düşünün, dalgalanır, altı üstüne çıkar, akıntı gelir bulandırır. Sonra bir zaman gelir ki su durulur, netleşir. Suyun durulmasını beklemek lazım ki neyin nerede olduğunu görebilelim. Bu yaptıgım iş de benim kendime tuttugum bir ayna. Neyi nereye oturtabilmi$im diye bakıyorum. 42 yaşındayım. Artık bir şeyleri oturtmanın, hayata biraz daha sakin adım atabilmenin zamanı gelse gerek bu yaşta. Başkalarının da kendilerine ayna tutmalarını saglayabilirsek, insanlann gönlüne bir parça huzur serpebilirsek ne mutlu bize. - Müthiş bir umut var albümde. Nasıl bir Deniz Arcak var karşımızda? - Çocukluğumdan beri olumlu ve iyimser birtiptim zaten. Annem çocukken "Hayatın boyunca hep eğlenemezsin" derdi. Bir şey yapmam için eğlenmem gerekiyordu. Benim hayatımın geneli bu. Ben bu dünyaya egienmeye geldim. Bu, zevk etmek aslında. Büyüdükçe ve okuduklarımla hayatı zevk etmek denen şeyi iyice anladım. Anladım ki aşkla baktığın zaman, hayatın senin için sürprizlerle dolu olduğunun farkına vardıgın zaman başka bir düzenek görüyorsun. Bir daha bu günün bu saatini yaşamayacaksın. Kusura bakmasın kimse, güneş hiç aynı doğmuyor. Hiçbir aldıgın nefes bir öncekine benzemiyor. Bugün, bu an özel. Deniz Arcak, uzun bir aradan sonra çıkardığı sfngie'ı Cesur ile dedesinin verdiği mesajı paylaşıyor: "Cesur ol, umutsuzluga kapılma". Cesaret konusunda pek ögüde de ihtlyacı yok, 72 yaşında paraşütle atlayan annesinin genlerinl taşıyor. Böyle düşündüğünde gerçekten hayat daha eğlenceli. Zaten ben olumsuz olsaydım ruh hastası olurdum. Depresif birtip olaydım, vay halime. - Albümün adı Cesur. Nasıl bir cesaret sizdeki? - Yine çocukken halının üzerinde yüzebileceğimi, evin içinde uçabilecegimi düşünürdüm. Mesela Kuşadası'na gittigimizde bir an arkasını dönmüş ailem, beni yamacın tepesinde denize atlamak üzereyken bulmuşlar. Öyle bir cesaret benimki. Hâlâ uçayım, kaçayım, zıplayayım şeklindeyim. Annem de 72 yaşında paraşütle atlıyor. Kalbinin ön duvarı yok, soruyorlar "Kalbiniz var mı?" diye, "Yok" diyor. 25 yaşındaki çocuklarla paraşüt yapıyor. Sanırım cesaretimi ondan almışım. - Peki yaş gectikçe? - Büyüdükçe zaman zaman bazı şeylerden korkmaya başladım. Çünkü anlıyorsun ki düştün mü kafan yarılıyor. Şefik Can dedem, ben kapıdan çıkarken "Cesur ol, yeise kapılma, başaracaksın, korkma" derdi. O sözün üzerine yazdım "Cesur ol" diye. Ondan bundan korktuğun zaman hayatı yaşamaktan korkmaya başlıyorsun. Varoluşunun anlamlı olınası için korkmadan baş/na gelecckleri yaşamak zorundasın. insansak eğer sonuçlarına katlanmaya hazır olmalıyız zaten. En büyük beceri aşkla yaşamayı becerebilmek. Tüm bunlar cesaret istiyor. insan insanın hem ilacı hern de zehiri. Hem zehirliyor, hem şifa oluyor. Cesur olmazsan ve hayatın içine girmezsen hiçbirini yaşayamazsın. HERKES BENİ ANLASIN İSTİYORUZ - Geriye bir bakarsak, 9O'lı yıllarda müzikal anlamda anlaşılamadıgınızı düşünüyor musunuz? - Aslında anlaşılamamak bir gençlik sendroınu. O zamanlar ben de düşündüm. Belki haklıydım, belki değil. Ama şimdi "Sen anlıyor musun?" diye soruyorum. Herkes beni anlasın istiyoruz. O zamanki albüm 500 bin sattı. Anlaşıldı da. Ki o zaman blues söylüyordum, teknoyla çıktım. Güzel de bir işti. Ama önce sen anlamaya çalışacak, sonra anlaşılmayı bekleyeceksin. - Bugün nasıl görüyorsunuz müzik piyasasını? - Kendi tarzını ve halini bulabilmek zaman alan bir şey sanırım. İyi ya da kötü, üretim yapabilmek çok önemli. Bence güzel şeyler oluyor çünkü mihenk taşları var. Yeni insanlar, yeni şeyler deniyor, bizim jenerasyon kendini oturtuyor ya da oturtmaya çalışıyor. Kötü şeyler varsa da onlar da güzele hizmet ediyor. - Içinizdekileri müzikle dışa vuruyorsunuz. Peki bu başka şekillerde de açığa çıkıyor mu? - Sahnede olmaktan mutluyum. Bu sezon bir müzikalimiz vardı. Bir şeyler yazmaya çalışıyorum. Diger yandan sunuculuk devam ediyor. Ha bir de af çıktı, 20 yıl önce atılrnıştık okuldan, geri döndük. Oksijen tüpü oldu bize okul. Marmara Üniversitesi'nde müzik öğretmenliğine devam ediyorum. Hayata okuyarak devam etmek istiyorum. • zuhala@cumhuriyet.com.tr •*• -,.« ., SİNEM DÖNMEZ L.1 İ nsanın annesiyle röportaj yapması biraz garip bir his, itiraf etmeliyim. Bir defa sorduğunuz hiçbir soruya ciddiyetle yanıt vermiyor, arada esen gülme krizlerini hiç saymıyorum. Konumuza gelmem gerekirse Mahinur Dönmez yani annem, 11 'inci kişisel sergisini yarın Ankara Bude Sanat Galerisi'nde açıyor. Yeni sergisi hakkında Mahinur Dönmez'in söyleyecekleri vardı bu kez de. - öncelikle bu zamana dek sormadıgım için üzgünüm ama neden Ankara'da sergi açıyorsun? - Evet, daha önce hiç merak etmediğin için teşekkür ederim. Ankara'da sergi açmam biraz kişisel, biraz profesyonel bir seçim. İstanbul'da on sergi açtıın bu zamana kadar, biraz başka şehirlerde de sergi açmak, başkalarıyla buluşmak istiyordum zaten; hem sergimi ağabeyime ithaf ettim biliyorsun, ağabeyim ölmeden önce "Günün birinde Ankara'da, İstanbul'da sergiler açacaksın, biliyorum" demişti. O aklıma geliyordu, tam o sırada da bir davet aldım, hayır demedim. - Geçen serginden bu yana nefer değişti? - Çok şey değişmedi aslında. Biliyorsun genel olarak hayata bakışım, resimlerim o kadar değişmiyor. Bu kez sergimin ismi "Gülümse"; insanlar o kadar az gülümsüyor ki sergimin adını gülümse koyayım dedim. insanlar bari benim resimlerime bakıp biraz gülümsesinler istiyorum. - öğretmendin ressam oldun, farklı şeyler birbirinden. Senin içinde neler değişti? - Resim yapmak sonsuz bir his, sürekli yeniden keşfediyorsun dünyayı. Toplumu daha çıplak gözlerle görüyorsun bir defa, daha bir hassas oluyorsun dünyaya karşı. Aslında çok farklı gibiler ama o kadar da değiller, bir defa hassasiyetin aynı dünyaya karşı. Bire bir insanla, toplumla ilişkidesin her iki ıneslekte de. Tabii sadece çocuklarla ilgilenrnek daha masum itiraf etmem lazım. - Resimlerinde yıllardır değişmeyen öğeler; çiçeklerve kadınlar. Neden? - Resim yapmak bizzat benim nefes alma biçimim. Zaten hayat yeterince koyu ve karma$ık. Biraz renk katmak istiyorum hem kendi hayatıma hem resimleri izleyenlerin hayatına. Kadınlara gelince; kadınlara çok değer veriyorum ben, çok saygı duyuyorum. rönmez, Ankara'd birinci kişisel sergisinde koyu ve karmaşık hayatın içine biraz renk katacak. Dünyayı güzelleştiren bir şey kadın dediğin, haliyle resimlerimde de varlar. - Çok içinde kalan, çok yapmak istediğin bir şey var mı resimle ilgili? - En çok yapmak istediğim şey Anadolu'yu gezip çocuklarla kocaman tuvallere resim yapmak. Belki resim öğretmenliği yapmak isteyip yapamadığım içindir. Çocuklar eğitim sisteminde sanata yeterince yönlendirilse daha da başarılı olurlar hem eğitimlerinde hem de hayatta. Sanat insanı düşünceye sevk eden bir şey. Biz pek düşünmeyen bir toplumuz. Ben sanatın toplumları iyileştirici yönüne inanıyorum. • Tel: (0312) 418 49 79 SAÇ D0KULMES1NE KARŞI YOĞUM BAK1M CERTIFIED ORGANIC BOTANICALS www.organikbakim.com Organicum'un paraben, silikon, SLS, SLES, renklendirici içermeyen özel formülü, tümü organik sertifikalı ısırgan, lavanta, biberiye ve defne gibi bitkilerden oluşan hidrosolüyle saçlarınızı yeniden kazanmanıza yardımcı olur. Yoğun bakım sadece eczanelerde
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear