Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
SAYFA CUMHURİYET 2 MAYIS 2010 PAZAR
16 PAZAR KONUĞU
CMYB
C M Y B
Richard Armitage: Komşularla sõfõr sorun politikasõ iyidir, ama gerçekçi olmayabilir
Türkiye iyi polis olmaya çalõşõyor
Richard Armitage ABD yönetimlerinde çeşitli
görevler yapmõş etkin ve etkili bir siyasetçi.
Armitage, ABD Temsilciler Meclisi Dõşişleri
Komitesi’nden Ermeni soykõrõm kararõnõn geçmesi
üzerine Türkiye’den gelen tepkiler üzerine 12-13
Nisan’da yapõlmasõ gereken ATC genel kurulunun
iptal edilmesinden duyduğu üzüntüyü dile
getiriyor. Genel kurula Türkiye’den bakanlar ve iş
dünyasõnõn önde gelen isimlerinin gelmekten
vazgeçtiklerini anlatõyor. Armitage, ayrõca Obama
yönetiminin Türkiye’nin İran’a olan yakõnlõğõndan
kaygõ duyduğu mesajõnõ da veriyor. AKP
hükümetinin komşularla sõfõr sorun politikasõnõn
gerçekçi olmayabileceğinin de altõnõ çiziyor.
- Özellikle ABD ve Türkiye’nin terorizmle
mücadele önlemlerini nasıl
değerlendiriyorsunuz? Sizce ABD ve Türkiye
terör tehlikesine karşı tepkilerini fazlasıyla
abartmadılar mı?
R.A. - Ben ABD’de olanlarõ söyleyebilirim.
Türkiye için bir şey diyemem. Ama ABD’deki
tepkiler aşõrõydõ ama abartõlõydõ diyemem. Evet,
Türkiye’nin pek çok bölgesinde insanlar terörden
çok çektiler; özellikle de Güneydoğu bölgesinde.
ABD geleneksel olarak dünyaya iyimserlik ve
umut ihraç eder. Ama son yõllarda terörden çok
korktuğumuz ve kõzgõnlõk duyduğumuz için ABD
dünyada çirkin yüzlü olarak algõlandõ. Bu da bütün
dünyada pozisyonumuzu zedeledi. Aslõnda bu
teröristler bizim yaşam biçimimizi
değiştiremezlerdi. Ama bizler bu terör tehdidi
yüzünden yaşam biçimimizi değiştirdik.
Başkan Obama yönetimi özellikle son
Uluslararasõ Nükleer Enerji Zirvesi’nde nükleer
tehdit ele alõnmasõna rağmen yine de õsõyõ düşürdü.
- Evet de ABD ısrarla İran’ın nükleer
programının dünya güvenliğine tehdit
oluşturduğunu iddia ediyor. Bu durumda İran’a
karşı pozisyon ne olacak?
- ABD olarak biz apaçõk biçimde İran
konusunda görece başarõsõz olduk. Ancak
geçenlerde İran’õn uluslararasõ camianõn
söylediklerini dinlemediği yolundaki Rusya’dan
yapõlan açõklama, beni kõsmen umutlandõrdõ.
Çin’in İran’a yaptõrõmlar uygulanmasõna
katõlmayacağõnõ düşünüyorum. Ama ABD olarak
yardõmcõ olabiliriz. Yine de İran’la ilgili şu
tartõşmalar biraz havayõ yumuşatabilir: İranlõlar
bize şunu söyleyebilirler: “Biz altı nükleer güç
tarafından kuşatılmış durumdayız. Bunlar
İsrail, ABD, Rusya, Çin, Hindistan ve
Pakistan’dır.” O zaman biz de onlara şunu
sorabiliriz: “Suudi Arabistan ve Türkiye gibi iki
nükleer güç daha bunlara eklenirse sizin
durumunuz daha mı iyileşecek?” Belki böyle bir
argümanõ ortaya atmak onlarõ iki kere düşünüp
fikirlerini değiştirmeye ikna edebilir.
Obama kararlı davranmadı
- Peki, hazır Türkiye’den söz açılmışken... Siz
ATC (ABD-Türk Konseyi) Başkanı olarak
ABD’yle Türkiye ilişkilerinin bugün içinde
bulunduğu yolu nasıl görüyorsunuz?
- Biraz kayalõklõ bir yol olarak görüyorum. Ben
bizim bu yönetimin (Obama yönetimi) Ermeni
soykõrõm tasarõsõ konusunda daha kararlõ bir
pozisyon almamasõndan hayal kõrõklõğõ duydum.
Temsilciler Meclisi Dõşişleri Komisyonu’ndaki
oylama sõrasõnda neredeyse karşõ tarafõ yeniyorduk
(Ermeni soykõrõmõ tasarõsõnõ destekleyenleri). Ama
ne yazõk ki tek bir oy farkõyla kaybettik. O nedenle
de bu yönetimin tasarõya karşõ çõkanlarõn arkasõnda
durmamasõ beni derin düş kõrõklõğõna uğrattõ. Belki
Obama yönetimi Türkiye’nin tutumundan biraz
düş kõrõklõğõna uğradõklarõnõ söyleyebilir.
Türkiye’nin bugün İran’a fazlasõyla yakõnlõk
duymasõnõ eleştirebilir. Ama benim görüşüm biraz
daha farklõ. Türkiye yõllardõr AB’ye üye olmayõ
bekliyor. Ama Fransa Cumhurbaşkanõ Sarkozy ve
Almanya Başbakanõ Merkel’in açõk muhalefeti
bunu engelliyor. Dolayõsõyla Türkiye şimdi yeni
arayõşlar içine girdi. Kendisi için yeni
düzenlemeler yapõyor. Üç yüz altmõş derece dönüş
ve komşularla sõfõr sorun politikasõ bir hayli akõlcõ
bir tutum. Ama bu politikanõn Obama
yönetimindeki kimilerini sinirlendirdiğini
düşünüyorum.
- Siz, 12-13 Nisan’da yapılması gereken ATC
yıllık kongresini neden iptal ettiniz?
- Şimdi yeni bir karar aldõk. Toplantõyõ
önümüzdeki ekimde yapacağõz. Türk arkadaşlarla
bunu konuşuyoruz. İkili ilişkilerin de bunu
etkileyeceğini düşünüyorum. O zamana kadar
ilişkilerin çok iyi durumda olmasõ gerekiyor ki
toplantõmõzõ yapabilelim. Yine de şimdilik
planõmõz toplantõyõ ekimde yapmaktõr.
Toplantõyõ iptal etmek zorunda kaldõk çünkü
Kongre Dõşişleri Komisyonu’ndan çõkan Ermeni
soykõrõmõ kararõndan sonra Türk işadamõ
arkadaşlarõmõzõn, bakanlarõn çoğu toplantõya
katõlmamayõ seçtiler. Tepkileri ATC’ye değil,
Türkiye’ye yeterli desteği vermeyen yönetimeydi.
Bu benim ATC başkanõ olarak ilk kongrem olacağõ
için doğrusu üzüldüm.
İran eski ihtişamın etkisi altında
- Türkiye’nin İran’a daha yakınlaşması,
Başbakan Erdoğan’ın İran Cumhurbaşkanı
Ahmedinejad’dan “Benim yakın arkadaşım”
olarak söz etmesi besbelli buradaki Yahudi lobisi,
İsrail ve Obama yönetimini rahatsız etmiş gibi
görünüyor. Siz buna ne diyeceksiniz?
- Türkiye’de kimileri bize İran’la konuşabilme
becerisini göstermenin çok önemli olduğunu
söylediler. “Sizin ABD olarak böyle bir
kabiliyetiniz yok” dediler. Bir anlamda, “ABD
kötü polis, biz de Türkiye’de iyi polisiz. Çünkü
İran üzerinde etkimiz var” demeye getirdiler.
Bunun doğru olup olmadõğõnõ zaman gösterecek.
Evet, burada Türkiye’nin İran’a fazlasõyla yakõn
olduğu görüşleri doğru. Bunu bize zaman
gösterecek. Ama şuna da dikkat çekmek isterim.
İran, kendisine çok yakõn olanlara hiçbir zaman iyi
davranmamõştõr.
Çin İran’a çok iyi davrandõ. Dolayõsõyla Türkiye
zaman içinde İran’la kendini benzer bir ilişki
içinde bulabilir. İran’a yakõn olmak çok zordur.
İranlõlar çok iyi eğitimlidir, kültürlüdür, müthiş
espri anlayõşlarõ vardõr ancak tanõdõğõm en aşõrõ
milliyetçi ulustur. Bir kere Pers kültürü hâlâ onlarõ
yönlendirir. Biz Amerikalõlar için ise Persepolis
2.500 yõl öncesine aittir.
- Yani sizce İranlılar hâlâ tarihte mi yaşıyor?
- Hâlâ tarihi ihtişamlarõnõn etkisi altõndalar.
- Bugünkü İran rejiminin sonsuza dek ayakta
kalabileceğini düşünüyor musunuz?
- Hayõr. İran’daki son gösterilere bakõnca 1979
ihtilalini yaşamamõş olan genç kuşağõn bir değişim
istediği anlaşõlõyor. Burada değişim derken
ABD’yle çok yakõn ilişkiler istediklerini
kastetmedim. Hayõr. Ama yolsuzluklara bulaşmõş
mollalarõn baskõsõnõn da ülkelerinin üzerinden
kalkmasõnõ amaçlõyorlar. Daha temsilci, katõlõmcõ
bir hükümet istiyorlar. Dolayõsõyla da bu rejim
daha fazla ayakta kalamaz.
- Ermenistan açılımı yüzünden Azerbaycan’la
yaşanan sorunlardan sonra komşularla sıfır
sorun politikasının gerçekçi olduğunu düşünüyor
musunuz?
- Tabii bu politikayõ başka oyuncular
zorlaştõrabilir. Türkiye’yle kötü ilişkiler yaratmak
isteyenler bunu başarabilirler. Komşularla sõfõr
sorun politikasõ fikri iyidir. Ama gerçekler daha
farklõ, zor olabilir. Bu politika gerçekçi de
olmayabilir. Çünkü başka aktörlerin bu konuda
başka düşüncelere sahip olmalarõ da akla gelebilir.
- Türkiye’nin dış politikasında eksen kayması
olduğu, Türkiye’nin yüzünü daha fazla doğuya,
Müslüman dünyaya çevirdiği ve özellikle de
Batılı güçlerin bu eksen kaymasından hiç de
hoşnut olmadıkları haberleri var. Bunlara ne
diyorsunuz?
- Bu Türkiye’yi ilgilendiren bir konudur.
Türkiye besbelli Müslüman dünyayla Batõ arasõnda
bir köprü olmaya çalõşõyor. Batõ dünyasõ ve
Ortadoğu arasõnda gerçek bir köprü olmasõ
imkânsõz değildir.
- Siz Sovyetler Birliği’nin dağılması üzerine
Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) üyesi
ülkelerle çok yakından ilgilenmiştiniz. Oralarda
neler olup bittiğini çok iyi bildiğinize göre bugün
baktığınızda Rusya eski gücüne kavuşabilir mi?
- Bir dereceye kadar yeniden yapõlanõyor gibi
geliyor. Gürcistan’a baskõ yapõyor, Kõrgõzistan ve
Kazakistan’da etkili. Rusya’nõn hâlâ
Ermenistan’da çok ciddi bir etki gücü var. Tabii ki
eski büyüklüğünü bir dereceye kadar yeniden
hayata geçirebilir. Ama Soğuk Savaş dönemindeki
gücüne yeniden sahip olabileceğini sanmõyorum.
Rusya bugün doğalgaz ve petrolden çok para
kazanõyor. Ama ne yazõk ki geliri sadece bu iki
kaynağa bağlõ. Ama gerçek güç sahibi olabilmek
için gelir tabanõnõzõ genişletmeniz, kaynaklarõnõzõ
çeşitlendirmeniz lazõmdõr. Doğalgaz ve petrol
fiyatlarõ bugünkü yüksek düzeyini yarõn
koruyamayabilir. Bu olunca da Rusya zarar
görecektir.
- AKP hükümetinin İsrail aleyhtarı politikasını
nasıl değerlendiriyorsunuz?
- Aslõnda Türkiye’deki politika değişik. Örneğin
Türkiye ve İsrail’in işbirliği halinde Kolombiya’ya
silah sattõklarõ haberlerini alõyoruz. Bir açõdan
bakõldõğõnda belli bir ilişki, işbirliği var. Ama öte
yandan baktõğõmõzda, özellikle de Davos
Konferansõ’nda, “One minute” olayõ, hele de
İsrail Dõşişleri Bakan Yardõmcõsõ Dani Ayalon’un
sizin büyükelçiye yaptõklarõnõn her iki taraf için de
yanlõş tutumlar olduğunu söyleyebilirim. Karşõlõklõ
bu tavõrlarõn devam etmeyeceğini umarõm.
- Askeri işbirliğinin iyi gittiğini söylediniz. Peki
siyasi düzlemde ilişkileri nasıl görüyorsunuz?
Sorunlar sizce nasıl aşılır?
- Ayõplõ (disgrace) ilişkiler olarak görüyorum.
Sorunlarõ aşmayõ istemeniz lazõmdõr. ABD olarak
bizim de İsrail’le sorunlarõmõz var. Onun için ABD
Türkiye’ye akõl verecek durumda değil. Başbakan
Erdoğan ve Cumhurbaşkanõ Gül İsrail’le nasõl
ilişkiler istediklerine karar vermeliler. Umarõm
hakça bir karar olur. İsrail de Türkiye’ye karşõ
saygõlõ olmalõdõr. 70 küsur milyon Türk saygõlõ
davranõşlarõ hak ediyor.
Ermeni sorunu tarihçilere bõrakõlmalõ
- Kimi çevreler Türk-Amerikan
ilişkilerinin geleceğinin Ankara’nın İran
politikasının izleyeceği yola ve Başkan
Obama’nın 24 Nisan’daki sözlerine bağlı
olduğu görüşünde. Siz buna katılıyor
musunuz?
- Umarõm doğru değildir. Göreceğiz. Ben
arabamõ kullanõrken daha çok dikiz aynasõna
değil, ön camõndan dõşarõ bakmayõ tercih
ederim. Yani geçmişe bakmaktansa geleceğe
bakmak yeğdir. Tarihçilerin, bilim
insanlarõnõn bu sorunlarla uğraşmasõ gerekir.
Hükümetlerin bu tür konularda yargõlayõp
karar verme lüksü yoktur. İşi tarihçilere ve
bilim insanlarõna bõrakmalõlar. Bu
politikacõlarõn işi değil. Şunun altõnõ çizerek
söylemek istiyorum. Temsilciler Meclisi
Dõşilişkiler Komitesi’ndeki oylamada onu
neredeyse yenmemize kõl payõ kaldõğõ için
Berman (Komite Başkanõ) çok şaşõrmõştõ.
Yine de bir oy farkla kaybettik. Evet, gücün
nelere kadir olduğunu biliyorum. Keşke
Obama yönetimi biraz bize yardõmcõ olsaydõ.
Yönetimin küçük bir desteği bile onlarõ
kolayca yenmemizi sağlayacaktõ. Ama bunu
yapmadõlar.
- Buradaki bazı düşünce kuruluşlarının
Türkiye uzmanları Ankara’nın yakında
daha bağımsız bir politika izleyerek
NATO’nun askeri kanadından ayrılacağı
görüşündeler. Siz bu algılamaları nasıl
karşılıyorsunuz?
- Bunu duymadõm. Ama şunu
söyleyebilirim: Türkiye Soğuk Savaş boyunca
NATO’nun çok değerli bir müttefiki
olmuştur. Bugün de NATO kesinlikle
Türkiye’den kopmak istemez. Ayrõca, bu
düşünce kuruluşlarõnõ acaba kim ciddiye
alõyor?
- Afganistan-Pakistan bölgesi ABD’de çok
ciddi kaygıların kaynağı. Siz Afganistan’dan
yeni döndünüz. İzlenimlerinizi anlatır
mısınız?
- Pakistan ordusu Pakistan Taliban’õnõ
bastõrmak için uğraş veriyor. Ancak
Afganistan Taliban’õ konusunda o kadar ciddi
yaklaşõm içinde değiller. Afganistan’da ise
sekiz yõl sonra nihayet ABD’nin bir stratejisi
oldu. Oldu ama gecikmiş olabiliriz. Taliban’õn
savaş alanõnda yenilmesinin olanaksõz olduğu
görüldü. Durum karmaşõk. Başkan Obama’nõn
Temmuz 2011’de asker çekimine başlama
konusundaki açõklamasõ Afganistan’da farklõ
tepkilerle karşõlandõ. Oysa ben Taliban
dõşõnda böyle bir politikanõn her tarafta
olumsuz karşõlanacağõnõ sanõyordum. Yine de
Afganistan hükümeti, ordusu ve polisi
kendilerinin artõk etkili bir biçimde devreye
girmeleri gerektiğinin farkõna vardõlar. Çünkü
Amerikalõlarõn ülkede sonsuza kadar
kalamayacağõnõ onlar da artõk gördü.
Afganistan’õ işgal etmek istemiyoruz. Ama
kadõn gruplarõ bu karardan rahatsõz. Çünkü
Amerika’nõn çekilmesinden sonra son yõllarda
elde ettikleri sõnõrlõ da olsa kazanõmlarõ
tümden kaybedeceklerinden korkuyorlar.
- Amerikan kuvvetleri Irak’tan da
çekildikten sonra sizce Irak’ta neler olacak?
Geride bırakacakları Amerikan silahlarının
güvenliğini kim sağlayacak?
- Evet, bir kõsõm askerler çekilecek. Ama
tam sayõsõnõ bilmediğim, belki 30 bin, belki
50 bin Amerikan askeri Irak’ta kalmaya
devam edecek. Bildiğim kadarõyla Amerikan
silahlarõnõn çok büyük kõsmõ da geri
çekilecek. Şunu söyleyebilirim, Irak
ordusunun elinde Türkiye için tehdit anlamõna
gelebilecek Amerikan uçaklarõ kalmayacak.
Irak’ta hükümet kurulmasõna gelince. İran’õn
bu işe karõşmamasõ lazõm. Aksi halde Irak’ta
daha çok kan dökülür.
- Sizce eski Başkan Bush Irak’a girme
kararıyla ABD’nin başına büyük dert
açmadı mı?
- ABD’de, Almanya’da, İngiltere’de
çoğumuz gibi Başkan Bush da Irak’ta kitle
imha silahlarõ olduğuna samimiyetle
inanõyordu. Ama Irak’õn sorunlarõnõn
çözülmesi için etkili çalõşma yapõlmasõnõ
sağlayamadõ. Irak’la ilgili etkili çalõşma
yapmasõ için ABD bürokrasisini yeterince
zorlamadõ. Irak’õn işgali onun için kolay bir
işti. Ama bunun bir de devamõ vardõ. İşgal
kolaydõr da oradan çõkmak zordur.
Afganistan’da da aynõsõ oluyor. Bush’un bu
gerçeği dikkate almadõğõnõ düşünüyorum.
Köktendinci
terör tehlikedir
- ABD’de, Batı’da, İsrail’de Türkiye’de bir
şeriatçılık tehlikesi olduğu endişeleri var. Siz bunlara
ne diyorsunuz?
- Ankara ve İstanbul dõşõnda farklõ bir Türkiye olduğu
söyleniyor. Ama şeriatçõlõk ya da İslam köktendinciliği
deyimini kullanõrken çok dikkatli olmak lazõm. Bir
insan köktendinci olabilir ve yaşamõnõ ona göre
belirleyebilir. Ama tehlikeli olan terörle İslam
köktendinciliğinin bağdaştõrõlmasõ ki ben bunu hiçbir
zaman kabul etmem. Bana göre Türkiye’nin önünde
PKK gibi başka tehditler var.
- Uluslararası Nükleer Enerji Zirvesi’nin ardından
sizce ne gibi gelişmeler olur ya da olmaz?
- Bakõn, nasõl kurallar koyarsanõz koyun tarih bize bu
kurallarõn arkasõndan dolanmak isteyenlerin bunu
yaptõklarõnõ göstermiştir. Ayrõca size İran ve Kuzey
Kore’nin bu konferansa katõlmadõklarõnõ da hatõrlatmak
isterim. Pakistan vardõ ama anlaşõldõğõ kadarõyla onlar
da yeni birtakõm nükleer santrallar inşa etme peşindeler.
Hindistan’õn bu konudaki karnesi çok iyi. Yine de
zaman bize neyin ne olduğunu gösterecek. Bu nükleer
zirveyi ilginç ama fazla da etkili olmayacak bir toplantõ
olarak değerlendiriyorum.
- Yani Kopenhag’da yapılan iklim değişikliği zirvesi
gibi mi?
- Beyaz Saray, zirveyi olduğundan önemli ve büyük
göstermekle eleştirildi. Evet, 47 ülke, devlet ve
hükümet başkanlarõ ve bakanlar düzeyinde temsil
edildi. Ama bu toplantõyõ olduğundan önemli olarak
takdim etmemek lazõmdõr. Bu arada şunu belirteyim,
Başbakan Erdoğan’õn, hele de Temsilciler Meclisi
Dõşişleri Komitesi’ndeki soykõrõm kararõndan sonra
zirveye gelmesi beni memnun etti. Gelmeyeceği
konusunda endişeler vardõ.
P
O
R
T
R
E
RICHARD ARMITAGE
ABD Deniz Kuvvetleri Akademisi’nden 1967’de mezun oldu.
Vietnam Savaşõ’na denizci olarak katõldõ. Güney Vietnam’õn
başkenti Saygon’da ABD Savunma Ataşeliği’nde görev
yaptõ. Saygon’un Vietkong’un eline düşmesinden önce
Vietnam kuvvetlerinin ülkeden boşaltõlmasõ operasyonunu
yürüttü. 1983-89 arasõ Uluslararasõ Güvenlik İşlerinden
Sorumlu ABD Savunma Bakan Yardõmcõlõğõ görevinde
bulundu. 1991 Körfez Savaşõ sõrasõnda ABD Başkanõ
Bush’un Ürdün Kõralõ Hüseyin’e özel elçiliğini yaptõ. 1992-
93 arasõ büyükelçi payesiyle eski Sovyet cumhuriyetlerine
ABD yardõmlarõnõ gönderme operasyonunu yönetti. Bir süre
devlet görevlerine ara vererek 1993-2001 arasõ Armitage
Associates Şirketi’nin yönetim kurulu başkanõ oldu. 2001’de
yine devlete dönerek ABD Dõşişleri Bakan Yardõmcõsõ olarak
görevlendirildi. 2005’te yeniden şirketinin başõna döndü.
Pek çok düşünce kuruluşu ve şirketin de yönetim kurulu
üyesi. Aynõ zamanda da Amerikan-Türk ilişkilerinde etkin
kuruluş olan Amerikan-Türk Konseyi’nin (ATC) Başkanõ.
SÖYLEŞİ
LEYLA TAVŞANOĞLU
- 1 Mart tezkeresi sizce ABD-
Türkiye ilişkilerinde nasıl bir
etki yaptı?
- Bu konuda Kongre’de ifade
verdim. Bütün kongre Türk
parlamentosunun o kararõna çok
kõzmõştõ. Kongre’ye, “Eğer
demokrasiye saygı
duyuyorsanız Türk
Parlamentosu’nun kararına da
saygı göstermeniz lazım.
Demokratik olarak seçilmiş bir
parlamento ABD askerlerinin
Türkiye’den geçmesini
istemedi” dedim. Sözlerimi
beğenmediler ama benim
argümanõmõ da kabullenmek
zorunda kaldõlar. Ama şunu
söyleyebilirim. 1 Mart kararõ
ABD-Türkiye ilişkilerini
zehirlemedi. Türkiye’de pek çok
kişi tezkere kararõnõn ABD-
Türkiye ilişkilerine zarar
vermesinden korkuyordu. Öyle
olmadõ. Ama daha sonra ilişkiler
karmaşõk hale geldi. Çünkü ABD
yönetimi Türk hükümetine PKK
sorununu halledeceği sözünü
vermişti. Sorun buradan çõktõ.
- Kuzey Irak’ta o kadar
Amerikan askeri varken neden
Türk askerine yardımcı
olmadılar?
- Çünkü Kuzey Irak dağlarõnda
PKK’ye karşõ çok sayõda
ABD askeri göndermek
gerekiyordu ki biz buna
hazõrlõklõ değildik. Bunun izahõ
bu kadar basit. Yine de bana
göre Türk Ordusu ABD’den
fazla yardõm almamasõna rağmen
PKK’ye karşõ etkili bir savaş
verdi. Bu da iyi oldu. En
azõndan daha fazla batağa
saplanmadõk.
- Peki, Türkiye’nin AB üyeliği
macerasını nasıl görüyorsunuz?
- Türkiye düş kõrõklõğõna
uğramakta çok haklõ. Ama bir
yandan da AB’nin pozisyonuna
bakõyorum.
Bir sabah kalkõp Ortadoğu’nun
en büyük Müslüman halkõna
sahip ülkesinin AB üyesi
olduğunu görmek gerçekten zor
bir durum. Yine de Türkiye’nin
tam üyelik isteyeceğini bile bile
bugüne geldiler. O zaman da
adama sorarlar, kulübe
almayacağõnõzõ bile bile neden
bunca yõl üyelik müzakerelerini
sürdürdünüz, diye.
Ankara ve İstanbul dõşõnda farklõ bir Türkiye
olduğu söyleniyor. Ama şeriatçõlõk ya da İslam
köktendinciliği deyimini kullanõrken çok dikkatli
olmak lazõm. Bir insan köktendinci olabilir ve
yaşamõnõ ona göre belirleyebilir. Ama tehlikeli olan
terörle İslam köktendinciliğinin bağdaştõrõlmasõ ki
ben bunu hiçbir zaman kabul etmem. Bana göre
Türkiye’nin önünde PKK gibi başka tehditler var.
Türkiye’de bize İran’la konuşabilmenin çok
önemli olduğunu söylediler. “ABD olarak
böyle bir kabiliyetiniz yok” dediler. Bir
anlamda, “ABD kötü polis, biz de Türkiye’de
iyi polisiz. İran üzerinde etkimiz var” demeye
getirdiler. Bunun doğru olup olmadõğõnõ zaman
gösterecek. Evet, burada Türkiye’nin İran’a
fazlasõyla yakõn olduğu görüşleri doğru.
AB TÜRKİYE’YE HAKSIZLIK EDİYOR