23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
www.iku.edu.tr BİÜMKÜLTÜRVEEĞİTİM TC İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ Yaşama Elverişli Gezegen Yaşamın geliştiği bölgeleri araştırma için biryöntem seçerken "algılanabilirliğe" "ola- sılıktan" daha fazla önem vermeliyiz. Çeviren: Prof. Dr. Rennan Pe/rün/ü (Ege Üniversitesi) Şekil 1 Y aşamın değişik bölgelerde olabileceğine ilişkin ola- sılık hesaplan oldukça yanıltıcıdır, güvenilirliği dü- şüktür. Algılanabilirlik hesapları genellikle daha güvenilir bir yöntemdir. Olasıhk, yaşamın kaynağına iliş- kin kuramlara güvenir; ancak bu aşamada yaşamın kay- nağına ilişkin bilgimiz yok! Algılanabilirlik ise geliştir- diğimiz algaçların (dedektör) gücüne bağlıdır ve bu ko- nuda yetcrince bilgi sahibiyiz. Bu açıdan baktıgımızda yaşamın geliş- tiği bölgeleri araştırırken seçeceği- miz yöntemi şöyle özetleyebiliriz: ulası olup olmadığına bakmaksızın algılanabilir nlanı araştır. Bildiğimiz tek şey, imkânsız olabilecek her şey oraila bizım araştırmamızı hek- liyor ve eğer algılanabilecek düzey- deysc onları bulnıa şansımız var! [1]. Güneş'ren olahildiğince uzakta, şoğuk bir ortama uyum sağlamış Yer ötesi yaşamı araştırmada kullanılabilecek yeni bir yön- tem önerildi. Uzaktaki güncşten gelen ışığı kullanarak ısın- mak isteyen herhangi bir yaşam hiçimi, ışığı toplayıp, ya- şamsal öneme sahip bölgelerine udaklamaya yarayan, ay- na veya mercek gibi bir dizge (sistem) geliştirmiş olma- lıdır. Organizma tarafından soğurulmamış olan ışık veya yaşamsal öneme sahip bölgeden yayılan ısısal ışınım, or- ganizmanın ışık toplayıcıları tarafından dar bir uzay açı- ya kısıtlanmış olarak geriye güneşe doğru yansıtılacaktır. Herhangi türden bir canlı bitki, karanlık çevresinin or- tasında parlak bir bölge olaok. görülccekcir, tıpkı gece ya- rısı bir arabanın farlanna doğru bakan, bir insan, tilki, tav- şan, kedi, vb. canlının gözleri gibi (bkz. Şekil). Bu araştırma yöntemi uzay veya Yer konuşlu teles- koplarla yapılabilir. Bu yöntemin başarılı ulabileceği böl- geler Europa uydusunun yüzeyi, Trojan asteroidleri veya Kuiper Kuşağı gök cisimleridir. Vakum ortamına başarı- lı bir biçimde uyum sağlamış olan yaşam biçimlerinin, Güneş dizgesinin dış bölgelerindeki cisımlenn buzlu yü- zeylerinde bulunma olasılığı oldukça yüksektır [1]. Ömeğin, Jüpiter'in atmosferi olmayan ancak sıvı su içeren Europa uydusunda yaşam biçimlerini araştırırken kendimize şu soruyu sormalıyız: çevre sıcaklığı 120 K (- 150° C) olan Europa üzerinde ne tür bir yaşam orraya çı- kıp varlığını sürdürebilir? Europa'nın yüzeyindeki buzun alnndaki karanlık, sıcak sularda yaşamın uzun bir zaman önce ortaya (,'iktığını varsayabiliriz. Daha sotıra bazı canlı varlıklar şans eseri yukarı dogru taşınıp buzdaki çat- laklardan yiizeye yayılmış veya gövd^geliştirip tıpkı ka- yalardaki çatlaklardan dışanya çıkmış bitkiler gibi, Güneş erkesinin bulunduğu yü:eye çıkmış olabilir. Yüzeyde yaşamını sürdürebilmek için bu canlılar, Güneş ısıgını yaşamsal bc>lgelerine odaklayacak olan kü- çük optik aynalar geliştirmiş olmalı. Bir benzetme olarak bunlara günebakan adını verelim. Yer'de bazı arktik bit- kiler bu optik toplayıcılara benzer pj^ılar geliştirmiştir. Bu parçalar, Güneş ışıgını ciçeğin ozeğindeki (merke- zindeki) yumurtalık ve tohumlara doğru yansıtacak olan parabolik taç yapraklardır. Europa uydusundaki canlıla- rın aynaları, Yer'in arktik tundralarındaki bitkilerin ay- nalarından daha güçlü olmalıdır. Europa uydusundaki gü- neş ışığının yeğinliği Yer'dcki güneş ışığmdan 25 kez da- ha zayıftır. Bu nedenle Europa'daki aynaların güneş ışı- ğını 25 kez daha iyi odaklaması gerekir ki cx]ak nokta- sındaki yaşamsal bölgeler 300 K sıcaklığında bulunsun. Bu sıcaklık, suyun sıvı durumunda olduğu ve yaşamın iş- levsel olabilmesi için gereken sıcaklıktır. Aynaların op- tik açıdan kusursuz olması gerekmiyor; 25 çarpanı denli daha fazla güneş ışığı toplayabilmesi için yapraklarm yak- laşık olarak parabolik olması yeterli. Şimdi, Europa'da yaşamı araştıran bir uydumuz ol- duğunu düşünelim. Eğer Europa'daki yaşam yüzeye çık- mışsa, güneş ışığını toplamaya yarayan bir çeşit yansıtı- cı geliştirmiş olmalıdır. Bu durumda, uydumuzda Europa'nın yüzeyinin Güneş gören bölgesini tarayacak bir aygıt bulundurmalıyız. Bu aygıt, daima Güneş ışınlarının geldiği doğrultuda ancak Güneş'in tam ters yönüne bak- malıdır. Eğer Europa'nın yüzeyinde optik ışın toplayıcı var- sa, odak noktasında soğurulmamış olan güneş ışığı yan- sıyıp Güneş'e doğru yayılacaktır. Yansıtıcmın odağındati bölgenin yansıtma gücünün çevrenin yansıtma gücüyle eşit olduğunu varsayarsak, Kanada'daki geyiğin, Yeni Zelanda'daki tavşanın gözle- ri gibi, Europa'nın yüzeyindeki herhangi bir günebakanın yansıtıcısı da çvvresinden 25 kez daha parlak ulacaktır. Odak noktasındaki yüzeyin yansıtma gücü zayıf da olsa, sıfıra yakın olmadığı sürece, geceleri tavşan yuvalarına, mağaralara el feneriyle gönderilen ışıkla yapılan avlarda olduğu gibi, Europa'nın yüzeyindeki yaşam bölgeleri or- taya çıkarılabilir. Bizim amacımız canhları öldürüp yemek değil! Onları bulup ortaya yıkarmak. Bu nedenle, Europa uydusunda el feneri avcılığı niye yasak olsun ki?! [2]. Tipler, tekhücreli cyanohacterianınbizimatalarımız olduğunu savunuyor. Gezegenlerarası uydumuzdaki algaçlar Güneş dizgesinin şimdilerde su bulunan bölgelerinde ve geçmişte su olduğuna ilişkin ipuçlarının bulunduğu böl- gelerde cyanobacteria araması gerektiğini savunuyor [3]. Kaynaklan [1] Ponnamperuma, Cyril, "Synthesis and analysis in Chemical Evolution", in T7ıe Search for Extratenestrial Life: Recent Developments, 1AU Symposium No: 112, D.Reidel Pub. Co., Dordrecht, 1985, pp. 185 - 197. [2] Dyson, Freeman J., "Looking for life in unlikely places: reasons why planets may not be the best places to look for life", IntemationalJournalofAstrobiölogyl (2): 103 - 110 (2003). [3] Tipler, F.J., "Intelligent Life in cos- mology", IntemationalJournalofAstrobiologyî (2): 141 -148(2003). r Evrenin Kemikleri 'Kozmos' (Evren, cosmos) kelimesi "düzenli, uyumlu bir şekilde ayarlama" anlamına gelen, bunun yanı sıra süslü (de- koratiO imasında da bulunan Yunanca kosmos kelimesinden türetilmiştir. Nitekim evrenimiz bir vücuttaki kemikler gi- bi birbirleriyle uyum içinde olan parlak renkli süslerin bir ko- leksiyonu olarak düşünülebilir. Kemikler Evrenimiz'in yapısını sağlayan gökada kümeleridir. Bunun altında yatan düzeni ve bu Evrensel vücudun ya- pısını anlayabilmek için, kemikleri çalışmaya ihtiyacımız var- dır. Ve tabii ki bunu gerçekleştirehilmenin en iyi yolu bu- nu X-ışınlarında yapmaktır. 2003 yılından bu yana XMM- Newton X-ışın teleskopunu kullanan gökbilimciler aslında tam olarak bunu yapıyorlar. Yukarıda gösterilen XMM Geniş Alan Araştırması (The XMM LSS survey) bundan önceki en iyi X-ışın kümesi araştırma- sından 1000 ke: daha duyarlıdır ve gökyuzünde 11 derece karelik (yaklaşık 22 dolunay büyüklüğü) bir alanı kap- layan X-ışın görüntülerinin bir araya ge- tırılmiş halidir. Mozaikteki renkler X- ışın enerjisini temsil etmektedir, düşük enerjili X-ışınları kırmızı, orta enerjili yeşil ve yüksek enerjili X-ışınları raavi renklidir. Bu mozaikte 7000 adet kaynak saptanmıştır, bunların yaklaşık 200 adeti gökada kümesi olup bazılan beyez çem- berlerle gösterilmiştir. Ek olarak konulan sağdaki görüntülerde daha yakından gö- rülen kırmızı kutular özellikle ilginç kay- naklan göstermektedir. Çeviren: Arif Solmaz (artfjolmazOgmau.com), Kaynak: NASA HEASARC, 18 Ocak 2010 The XMM LSS survey CD O KULTUR K O L E J I I
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear