22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 12 MART 2010 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 Silahlı Kuvvetler’e ait mühimmatı, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na teslim etmek için Muğla’dan Ankara’ya götüren 06 BJ 9915 plakalı kamyon olayının bir kısım medyamıza yansıtılma biçimi, üç yıldır içinde bulunduğumuz darbe paranoyasının en son versiyonu olmalıdır. Önceki gün Ankara Emniyeti’ne gelen bir elektronik postayla, 06 BJ 9915 plakalı sivil kamyonda “kirli silahların” taşındığı, bu silahların 21 Mart’taki Nevruz gösterileri sırasında Doğu ve Güneydoğu illerinde kullanılmak için Seferberlik Bölge Başkanlığı’na götürülmekte olduğu bildiriliyor. Emniyetin durumu savcılığa yansıtması da kamyonun önünü Gölbaşı dolaylarında keserek arama yapması da doğal bir görevdir. O arama sırasında kamyon şoförünün yanında bulunan iki kişiden birisinin astsubay başçavuş, ötekisinin de onbaşı olduklarını söyleyerek kimliklerinin yanı sıra ellerindeki sevk belgesini gösterip taşınan mühimmatın TSK’ye ait olduklarını göstermelerine karşın; inandırıcı olamadıkları, savcı Mustafa Bilgili tarafından şoför ile birlikte görevli askerlerin de gözaltına alınarak Terörle Mücadele Birimi’ne götürülmeleriyle olay ortaya çıkıyor. Başkentimizin nasıl heyecanlı bir gece geçirdiğini, önceki akşam gece yarısından dün sabahın ilk saatlerine sarkan TV yayınlarıyla izledik. Başlarında devlet televizyonu, yani TRT olmak üzere haber kanallarımızın ne yazık ki çoğu, “son dakika” uyarılı altyazılarla birlikte yeni bir Ergenekon’un ya da ikinci “Balyoz” operasyonunun ön senaryosunu yazdıklarını gösteriyorlardı. TRT balonunun dayanağı emniyetmiş! Özellikle devlet televizyonunun, Ankara Emniyeti’ni kaynak göstererek taşınan 900 el bombasının seri numaralarının kazınmış olduklarını duyurmakta sakınca görmemesi, gecenin heyecanını arttırmak için yeterli bir nedendi. Beşinci kol gibi... Bir kanaldan ötekine geçerken çocukluk yıllarıma döndüm ve İkinci Dünya Savaşı sırasında Hitler Almanyası’nın ünlü beşinci kol çalışmalarını anımsadım. Saldırgan Nazi orduları, bir ülkeyi daha Büyük Almanya’nın sınırları içine almadan önce, o ülkedeki direnme güçlerinin yanı sıra halkın da kendi savunma güçlerine inançlarını kırmak amacıyla olmadık senaryolar üretmeyi savaşın birincil taktiği olarak kullanma alışkanlığını bir görev haline getirmişlerdi. Tıpkı Muğla’dan gelen kamyon dolusu bombanın 21 Mart Nevruz Bayramı’nı, kendi geleneklerine göre kutlamaya hazırlanan insanlarımızın özellikle Doğu ve Güneydoğu’da oturanlarının üstüne, gizli ellerle bomba yağdırılacağı duyumunu bugünden yaymaya başlayan kara maskeliler gibi... Muğla’dan başkente taşınan silahların, aranılan her türlü kayıtlara uygun olduğunun, TSK’nin ulaştırma işlerini Hazine’nin en az giderle karşılaması amacıyla ve açık eksiltmeye dayanan ihale yolu ile yapmasının öteden beri başvurulan bir yöntem olduğunun öğrenilmesi, dahası “yol boyundaki Denizli ve Afyon il jandarma komutanlıklarına da 12 kamyonluk bir konvoyun görev yaptığının bildirildiğinin” anlaşılması için savcı ve polislerin beş saat çalışmaları gerekmiş. Dün bir haber kanalında görüşlerini açıklayan emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu, cumhuriyet savcısının, kamyonda bulunan astsubay ile onbaşının ellerindeki resmi görev sevk yazılarını gördükten sonra, hele Muğla İl Jandarma Komutanlığı’nın uyarı telefonlarını da öğrenince, olayı uzatmadan açığa çıkartmış olması gerekeceğini savunuyordu. Aynı zamanda, Başbakan Yardımcısı Arınç’a suikast duyumu üzerine başlatılan ve Genelkurmay’ın kozmik odasına kadar uzanan o ucu hâlâ kapanmamış soruşturmaya da el koyduğu için adı dün bir gazetemizde Çukurambar Savcısı olarak yazılmış olan Mustafa Bilgili’nin aralıksız beş saat süren bir inceleme yapmasının nedeni, üç yıldır içine girdiğimiz darbe senaryoları labirentlerinden nasıl kurtulacağımızın yanıtını hep birlikte bulmamıza bağlı olmalıdır. Silivri, Erzincan, Erzurum soruşturmalarının, bir savcının ötekisine karşı takındığı düşmanca tavırların, bizi nasıl bir paranoya içine soktuğunu görmek için hafta başında AB’den Sorumlu Devlet Bakanlığı’na atandığı gün, eşinin yaşadığı “endişe”yi anlatan Egemen Bağış’ın, 8 Mart günkü Hürriyet’te Zeynel Lüle’ye söylediklerini okumak yeterli değil mi? “Uçaktayken bana ulaşamayanlar kutlamak için art arda evi arayınca eşim önce de gayri demokratik bir gelişme mi oldu diye endişelenmiş. Bu da nasıl bir ortamda ve zamanda göreve geldiğimizi göstermesi açısından oldukça anlamlı.” 12 Mart 1971 darbesinin üstünden günü gününe 39 yıl geçti. AB ile başmüzakerecinin sayın eşi bile, ABD’nin de AB’nin de Türkiye’de bundan önce birkaç kez tezgâhladıkları türden darbe yapılmasını artık istemediklerini, öğrenebilmiş değil. Başta Başbakan olmak üzere hükümet üyelerinin koruma timlerinin sayıları her gün çoğaltılıyor. O cenahta hüküm süren evham, polisi ve giderek savcıları da kapsama alanı içine aldığı için, TSK üzerindeki kuşku bulutları sürdürülüyor. Vehimden bir an önce kurtulmak için, önceki gece başkenti saran baskın paranoyasının düğmesine “Nevruz Bayramı için toplanacakların üstüne atılacak bombalar taşınıyor” duyumunu yapan kişinin kimliğini polis mutlaka ortaya çıkartmalı, olayı soruşturması gazetecilik olanakları içinde olduğu halde soruşturmadan çarpıtan devlet televizyonunun haber müdürü de hizaya getirilmelidir. Sevgili Turhan için Ali Ulvi, Nehar Tüblek ve Semih Balcıoğlu’nun ardından dün de aziz dostum, arkadaşım Turhan Selçuk’u yitirdik. Cumhuriyet döneminin ikinci kuşağı olan Turhan da, kendisinden önce kaybettiğimiz öteki çizer arkadaşları gibi ününü dış dünyaya taşıma ustalığına erişmiş büyük ustalardandı. Hürriyet ve Aydın Doğan vakıflarını yönetirken düzenlediğim Uluslararası Karikatür Yarışmaları’nda Seçiciler Kurulu üyesi olarak bulunan ya da derece alan meslektaşları ile buluşmalarında gördüğü ilgi Abdülcanbaz’ın babasının o çevredeki önemini ortaya koyuyordu. Eşine, kızına, kardeşlerine ve sevenlerine başsağlığının yanı sıra direnme gücü dilerim. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Paranoya... İstanbul Haber Servisi - 1961 Anayasa- sõ’nõn getirdiği geniş hak ve özgürlüklerin lüks sayõlarak budanmasõna neden olan 12 Mart 1971 askeri darbesinin bugün 39. yõldö- nümü. Sõkõyönetimlerin, gazete ve dergi kapa- tõlmalarõnõn yaşandõğõ 12 Mart darbesi özgür üniversite istemiyle meydanlara çõkan öğrenci liderlerinden Deniz Gezmiş ve arkadaşlarõnõn da idamlarõna neden olmuştu. Dönemin Genelkurmay Başkanõ Orgeneral Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komuta- nõ Orgeneral Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanõ Orgeneral Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanõ Celal Eyiceoğlu, Cum- hurbaşkanõ Cevdet Sunay’a ve Meclis Başka- nõ’na istekleri yerine getirilmediği takdirde yönetime el koyacaklarõ doğrultusunda bir muhtõra verdiler. Bunun üzerine dönemin baş- bakanõ Süleyman Demirel görevinden ayrõl- mak zorunda kaldõ. Muhtõra, sol harekete bü- yük darbe vurdu. Binlerce solcu tutuklandõ, yargõlandõ, mahkûm edildi. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kuruldu. Sayõştay’õn karar- larõnõn kesinleşmesi kabul edildi. Sol darbe hazõrlõğõnda olduğu iddia edilen subaylar or- dudan tasfiye edildi. Nihat Erim başkanlõğõn- da kurulan hükümet, 1961 Anayasasõ’nõ lüks bularak değiştirdi, temel hak ve özgürlükleri askõya aldõ. Bu darbenin ardõndan öğrenci li- derlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edildiler. ‘Darbelerle hesaplaşmalı’ DİSK Genel Sekreteri Tayfun Görgün, 12 Mart askeri darbesine ilişkin yaptõğõ ya- zõlõ açõklamada, “Darbelerle hesaplaşıl- madıkça katliamlar örtülü kalacaktır” dedi. 12 Mart 1971 darbesinin Türkiye’nin yakõn tarihinde, demokratikleşme sürecini sekteye uğratan, özgürlükleri ve insan hak- larõnõ ayaklar altõna alan önemli dönüm noktalarõndan olduğu vurgulanan açõklama- da, darbelerle hesaplaşõlmadõğõ için katli- amlarõn üzerine gidilemediği belirtildi. 12 Mart’ın 39. yıldönümü GERİCİ GÜÇLERİN ÖNÜNÜ AÇTI HATİCE TUNCER İkinci Ergenekon davasõn- da tutuklu sanõk İbrahim Özcan, Cumhuriyet gazete- sinin bombalanmasõ ve Da- nõştay’a silahlõ baskõndan sa- nõk Alparslan Arslan’õ, “Muzaffer Tekin’in büro- sunda 3-4 defa gördüğü” şeklindeki savcõlõk ve emni- yet ifadesini reddetti. Mahkeme Başkanõ Köksal Şengün, tutuklu sanõk İbra- him Özcan’õ, savunmasõna devam etmesi için kürsüye çağõrdõ. Özcan, iddianame- deki “örgüt elemanlarının nazarında itibar kazanmak amacıyla general rütbesin- deki kişileri aradığına” yö- nelik suçlamalar konusunda “Ben bir generali aramış- sam bunu ispat edin. Bu id- dianame pimi çekilmiş bomba gibi, bakalım ki- min kucağında patlaya- cak?” diye konuştu. Tekin’in avukatõ Selin De- viren Tahtabiçen’in kendi- sini cezaevinde ziyaret edip etmediği soru üzerine ise Öz- can şu karşõlõğõ verdi: “Evet, Tekin’in avukatı geldi. Ben de kendisine ‘Sen kimsin? Seni MOSSAD mõ gönderdi, CIA mõ gönderdi?’ dedim. Öyle bir ifade vermediğimi söyledim.” Savcõ Pekgüzel, Özcan’õn cep telefonuyla 21 kez Al- parslan Arslan’õ aradõğõnõ, Arslan’õn ise 25 kez Özcan’õ aradõğõna dikkat çekerek ne konuştuklarõnõ sordu. Özcan, Arslan ile görüşmediğini ifa- de ederek “Hüseyin Görüm benim telefonumdan ko- nuşmuştur” dedi. Pekgüzel, duruşma salonundaki perde- lerde çeşitli etkinliklerde çe- kilmiş Muzaffer Tekin, ce- zaevinde kanser olarak ya- şamõnõ yitiren Kuddisi Ok- kır, birinci davanõn sanõkla- rõ Hüseyin Görüm, Fikri Karadağ, Oktay Yıldı- rım’ın olduğu fotoğraflarõ göstererek etkinlikliklerin içeriğini sordu. Savcõ Pek- güzel’in daha çok sorusu ol- duğunu belirtmesi üzerine dava bugüne ertelendi. Haber Merkezi - Şõrnak’õn Uludere ilçesi Yemişli Köyü’nde arazide bulunan mayõn patladõ. Olayda bir çocuk öldü, iki çocuk yaralandõ. Uludere’nin Yemişli Köyü kõrsal kesiminde dolaşan Zirvan Ata (16), Nuh Ağın (13) ile Hamza Öncü (13), arazide bulunan mayõna bastõ. Mayõnõn patlamasõ sonucu Ata olay yerinde yaşamõnõ yitirirken Ağõn ile Öncü ağõr yaralandõ. Yaralõ çocuk- lar Şõrnak Devlet Hastanesi’ne kaldõrõlõp te- davi altõna alõnõrken askeri yetkililer olayla ilgili başlattõğõ soruşturmayõ sürdürüyor. 1 ÇOCUK ÖLDÜ İKİ ÇOCUK YARALI Şırnak’ta mayın can aldı Gazetemiz okurları ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri gaze- temiz Ankara Temsilcisi, yazarı- mız Mustafa Balbay’ın tutukluluğunun 372. gününde eylemlerini sürdürdüler. Cum- huriyet’in Şişli’deki merkez binasının bahçesinde “Balbay’ın yanı başındayız” nö- betinde dün bir araya gelen katılımcılar, “Gidiş doğru yüce divana”, “Adil yar- gı Başbakan için de”, “Başbakan yargıdan elini çek!” dövizleri taşıdılar. Katılımcılar, Türk mizah hayatının değerli karikatüristlerinden, gazetemiz çizeri Turhan Sel- çuk anısına saygı duruşunda da bulundular. (Fotoğraf: CEM GÜLDEMİR) Balbay nöbeti sürüyor İkinci Ergenekon davasõ sanõğõ İbrahim Özcan ‘İddianame pimi çekilmiş bir bomba’ UĞUR DÜNDAR İÇİN TAKİPSİZLİK KARARI İstanbul Haber Servisi - Ergenekon soruşturma- sını yürüten özel yetkili 6 cumhuriyet savcısının, ga- zeteci Uğur Dündar hakkında “hakaret” ve “adil yar- gılamayı etkilemeye teşebbüs” iddiasıyla yaptıkları suç duyurusuna takipsizlik kararı verildi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear