23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
K itaplar Adası M.SADÜCASLANKARA E skiden tiyat- ro oyuncu- ları turneye "kol'lar halinde çıkarmış istan- bul'dan... Ya bl- zim yazındaki kollanmız ne ya- par dersiniz? On- lar da "kol'lar ha- linde mi çıkar? Şairler, öykücü- ler, oyun yazarla- rı, romancılar, denemeciler, eleştirmenler, sonra masalcı- lar... Bunlarda kollar halinde çıkmıyor mu çe- şitli etkinliklere? özellikle öyküye bakarak söyler- sem, yazarları ka- dın, erkek diye ayırmak da olası görünüyor ba- na... Neden der- seniz, gittiğim her öykü etkinli- ğinde erkekler- den çok kadınlar- la karşılaşıyorum da ondan... Ka- dınların gerek ve- rimleyici gerekse alımlayıcı anla- mında damga vurduğunu göz- leyebiliyorum bu tür etkinliklere... Demek yazını- mızda görece bir kadın öykücüler kolundan söz edilebilirohal- de... Böyle olun- ca üşenmedim, kitaplığımda en azından birer öy- kü kitabıyla ken- dilerine yer bul- muş kadın öykü- cülerimizi sırala- maya çabala- dım... Bakın kim- lerkimlerglrdl listeye: SAYFA 24 Yaanımızda kadın öykücüler kolu...A-B: Süheyla Acar, Nilüfer Açıkalın, Adalet Ağaoğlu, Aytül Akal, Sultan Su Akar, Meliha Akay, Betül Akdoğan, Ferda Izbudak Akıncı, Zeynep Atiye, Ulviye Alpay, Nilüfer Altunkaya, Zeynep Ankara, Inci Aral, Muhsine Arda, Eren- diz Atasü, Ayça Atçı, Nurten Ay, Lütfiye Aydın, Gönü! Hürriyet Aydın, Sezer Ateş Ayvaz, Emine M.Azboz, Selçuk Baran, Nalan Barbarosoğlu, Oya Baydar, Tansu Bele, Nurhayat Bezgin, Gülderen Bilgili, Sibel Bilgili, Ayhan Bozfırat, Mine Timur Bragner, Nevra Bucak, Sevim Bu- rak. C-Ç-D: Peride Celal, Gülsüm Cengiz, Ayfer Coşkun, Gönül Çatalcalı, Jaklin Çelik, Perihan Çelik, Elif Çınar, Feride Çiçekoğlu, Gülten Dayı- oğlu, Yeşim Dorman, Nursel Duruel. E-F-G; Seyhan Ecer, Vicdan Efe, Gülseren Engin, Nazlı Eray, Leylâ Erbil, Halide Eşber, Ye- şim Eyüboğlu, Şükran Farımaz, Serap Gökalp, Handan Gökçek, Deniz Günal, Müyesser Gü- ner, Fatma Gürel, Ferzan Gürel, Asuman Ercan, Aslı Erdoğan, Füruzan, Serpil Gülgûn, Inci Gür- büzatik, Melisa Gürpınar, Nedret Güvenç. H-l-l: Müge Iplikçi, Şebnem Işigüzel. J-K-L: Karin Karakaşlı, Nursen Karas, Sema Kaygusuz, Emel Kayın, Gönül Kıvılcım, Ayşe Kilimci, Hatice Oya Kuzgun, Pınar Kür, Ayla Kutlu, Zerrin Koç, Sevgi Soylu Koyuncu, Ayşe Kulin, Esengül Kutkan... M-N: llkay Noylan, Nurcihan, Nezihe Meriç, Seviye Merih. O-ö: Esma Ocak, Münevver Oğan, Esra Od- man, Leyla Ruhan Okyay, Zeynep Oral, Bilge öngöre, Nesrin Ozyaycı, Aysel özakın, llknur özdemir, Sevgi Ozel, Işıl özgentürk, Gönül öz- gül, Tezer özlü, Nafize öztok, Mucize özünal. P-R: Puna Pamir, Tanseli Polikar, Kevser Ruhi. S-Ş-T: Jale Sancak, Ayşe Sarısayın, Sevgi Soysal, Suzan Samancı, Gül Abus Semerci, Leyla Serpil, Aslı Solakoğlu, Deniz Spatar, Aylin Süer, Ayşe Şule Süzük, Elif Şafak, Seray Şahi- ner, Birnur Şener, Funda Şimşek, Gülay Talaslı, Perihan Taylan, Zehra Tınl, Semra Topal, Nemi- ka Tuğcu, Ayfer Tunç, Asuman Tümer, Sibel KTürker. U-Ü: Fatma Semiha Uçuk, A.Didem Uslu, Tomris Uyar, Buket Uzuner, Zehra Ünüvar. V- Y-Z: Saliha Yadigâr, Ayşe Çekiç Yamaç, Yase- min Yazıcı, Mavisel Yener, Şiir Erkök Yılmaz, Özlem N.Yılmaz, Şükran Yücel. Dilimizde öykü kitabı yayımlayan yüz otuzun üzerinde kadın öykücüyü bir çırpıda sıralayabi- liyorsak eğer, bunun üzerinde ciddi biçimde durmamız gerekmez mi? Listenin bu kadarla sınıriı kalacağı sanılmamalı ayrıca... Bilemem nice kadın öykücümüzü atladığımı bu arada... Kitabı bende bulunmadığı ya da gözümden kaçtığıiçin... Kaldı ki bu saydıklanm kitaplı öykücüler. He- nüz kitap yayımlamamış kadın öykücüler de var yüzlerce. Bunlan da eklediğimizde sayının binin altına düşmeyeceği kesinlenebilir. Bir "kadın yazarlar sözlüğü" hazıriansa konu uzmanlannca yeridir herhalde. Söylememiş olmayayım bunu. "KADIN YAZAR'A DÖNÜK YAKLAŞIMLAR... Siz bu ölçüde kadın romancıya, şaire rastlı- yor musunuz yazınımızda? Eğer böyle düşünü- yorsanız, alın elinize kalemi, başlayın sıralama- ya... Diyeceğim, kadının yazınımızı, en çok onuriandırdığı tür öykü... Bu arada oyun yazar- lığında da ciddi bir gelişme gözlediğimi belirte- yim... Çocuk yazınından hiç söz etmeyeceğim, çünkü o alanda zaten kadın yazarianmız çeki- yorbaşı... Tiyatroyla sinema oyunculuğunda, müzikte, resimde kadınlar nicedir çok önemli bir erke olarak duruyor zaten. Bu arada sinema yönet- menliğinde, öte yandan belgesel sinemayla kı- sa filmcilikte de ciddi patlamalara yol açtığını söyleyebiliriz kadının... Demek ki cumhuriyet, kadına kişilik haklannı geliştirme olanağı sağlamakla kalmadı, bu alanlarda anıtlaştırdı da onu... Ne ki öyküye öz- gülenen bu yazıda "kadın sanatçı" söyleyişinin yerine "kadın yazar" olgusunu getirelim biz... llkin kadın yazarla erkek yazann üretimi üze- rinde biraz durmak gerekiyor... Biz biliyoruz ki bilim, sanat, felsefe vb. alanlarda üretim, kendi koşuilannın belirieyiciliği yönünde gerçekleştiri- lebilir ancak. Kadın ya da erkek için bilim, felse- fe, sanat yapmanın cinsiyetle ilgili bağlayıcı yanlan olamaz elbette. Ne var ki kadının erkek algısına, kafa yapısına, erkeğin de kadın algı- sıyla kafa yapısına uymayacağı söylenebilir ko- layca. Bu çerçevede kadınlarla erkeklerin verimledi- ği yazınsal ürünlerin, yapıtların birbirinden ayn- lacağı da öngörülebilir kolayca. Yıllar önce Adam Sanat'ta yapıtlara yansıyan cinsellikle il- gili anlatımlann, yazarların cinsiyetlerine göre nasıl aynldıklarını örneklerle göstermiştim. Bugün de pek çok öyküde, romanda yazann kadın- erkek oluşuna göre, metnin değişimini gözleyebiliyorum kolayca. Bundan ötürü, bir bölük yazann, yazarları ka- dın-erkek diyerek ayırmanın ayrımcı yaklaşım olacağı yönündeki düşüncesine katılamıyorum bir türlü. Sözgelimi Ayfer Tunç, bu konuda şöy- le diyor: "'Kadın yazar' tanımına karşı çıkmak, bence' cinsiyetçi yaklaşıma hayır demenin en temel ifadelerinden biridir. (...) Bir yazann cinsiyeti yazdıklarının değerini ne artınr, ne azaltır. Dola- yısıyla bir yazara kadın diye vurgu yapmak cin- siyet ayrımcılığının ta kendisidir bence." (Fulya Bayraktar-Sofya Kurban söyleşisi; Lacivert, Ey- lül-Ekim 2009) Ayfer Tunç böyle söylese de, ülkemizde bir "Kadın Yazarlar Derneği" (KYD) bile var... Yu- kanda adlannı andığım yazaıiardan bir bölüğü- nün de yer aldığı demeğin üye sayısı şimdilik otuz dört. (www.kadinyazar1ardernegi.org.tr) Sonra "kadın öykücüler" gözüyle derlenen seç- kilerde öyküleriyle yer alan kadın yazarlanmıza ne diyeceğiz? Tunç'un dile getirişi doğrultusunda yazann yazdıklan ile cinsiyeti arasında "estetik değer" bağlamında bir ayınm yapılamaz elbette. Kaldı ki yazınsal yapıtın yazına özgü kurallara, koşul- lara göre üretilecegi açık. Ancak clnsel kimliğin, yazann verimleyeceği metinden bağımsız ola- mayacağı, metnin bu yönde içkinlik taşıyacağı da bir olgu. Türkiye'nin yazarlannı, bu ülkede yetişmiş, bu ülkenin değerieriyle biçimlendirilmiş kadın- dan, erkekten ayırmanın olanağı var mı? Elbet- te yazarianmız, toplumumuzdaki geleneksel kadın-erkek tipolojisinin çok dışında; ama bam- başka olduklan da savlanabilir mi peki bunla- nn? öyle ya, bu yazarlarımızı da içinde yaşadı- ğımız toplumun anne babalan yetiştirmiyor mu? KADIN YAZARLARIN ÖYKÜDEKİ ÖNCÜLÜĞÜ... Kendi payıma yalnız öyküde değil, şiir, ro- man, oyun öteki yazınsal türlerde de yazınsal verimin kadınla erkeğe göre farklı biçimlendiği kanısındayım. Hatta bu yönde, eleştiriye de uzanmış, "Dişil Eleştiri" başlığı altında bir yazı bile kaleme almıştım "Kitaplar Adası"nda... Ne var ki, andığım yazıda Eleştirinin Oda- ğında (Ürün, 2007) başlıklı kftabına değindiğim Çiğdem Ülker'in alındığını sezdim sonradan. Aradım telefonla Ülker'i, evet kırgındı... Oysa ben, yazılannda sorular üretmeye çabalayan bi- riyim. Hadi aykınlığını geçeyim, sıra içi sorular bile üretmeyecekse bir yazı, ne diye kaleme alınsın ki? Çiğdem Ülker, söz konusu yazıma bir yazıyla "yanıt verildiği"ni söyledi bu arada... Herhalde Lacivert'teki yazıyı imliyordu değerii eleştirme- nimiz. Okudum elbette. Bir yazı, savdır bir ölçü- de, ona yanıt verilebilir elbette, buna da karşı sav diyelim, ama bireşimi ille okur yapacaktır artık... Yoksa tefrika gibi iki yazar arasında gi- dip gelen yazışmalara öteden beri karşıyım... Okur, izleyici, dinleyici, seyirci, kısaca alımlayı- cının anlağına güvenmekten başka çare mi var? Kanımı koruyorum... öyle sanıyonjm ki ya- zarlar verim süreçlerinde cinsel kimliklerinden tam anlamıyla kopamıyor... Nedime Köşgeroğlu, ciddi verim örneği ola- rak önümüzde duran Sıkıştınlmış Alanlardan Yaratıcı Yaşamlara Kadın (Anfora, 2008 ?) başlıklı yapıtıyla doğrusu ya bu konuda yolu- muza ışık düşürüyor denebilir... Kitap, her ne kadar yaratıcı bağlamda yazarlıkla yazmak so- runsalına bakışta saltık anlamda geçmişten gü- nümüze getirilen kuramsal yaklaşımlaıia, bunla- nn dizgesel çerçevesiyle yetiniyorsa da, okul temelinde öne sürülen bu görüşler, ufkumuzu genişletiyor yine de. Nitekim Coşkun Halıcı, Nebahat özerdoğan, Ayşe Ünlüce ile birlikte editör-yazar olarak Ne- dime Köşgeroğlu'nun da katıldığı yazar grubu- nun verimlediği Şiddet Çıkmazında Kadın (Anfora [Yayınevi.kitap yayın tarihihi nereye ko- yuyor acaba?]) adlı kitabı da buna eklediğimiz- de, şiddet çıkmazındaki kadının fotoğrafı, biraz daha belirginlik kazanıyor... Bu noktadan kalkarsak, yaşamında erkek şiddetiyle karşılaşmamış tek bir kadın yazar gösterebilir misiniz bana? Kadın yazar, yaratıcı- lığını erkeğin baskıcı variığına karşı, hem de onun tüm şiddetine direnerek ortaya koymuyor mu? Bunun ne anlama geldiğini bir kadın gibi algılayabilmesi olası mı erkeğin? Milliyetin, sınıfın, dinin, törenin, bunlann gizli açık organizasyonu olarak devletin şiddetini el- bet erkek de yaşıyor, ama kadın bütün bunlara ek olarak erkeğe verdiği desteğin, ona payan- dalığın yanında erkek şiddetini de yaşıyor... Bunun nasıl kahredici bir durum olduğu gör- mezden gelinebilir mi? Üstelik bunun kadın ya- zarlar tarafından çok daha sancılı bir içselleştir- meyle yaşanacağı ortada... ÖYKÜDE "KADINDAN YANA YAZAR* OLMAK... Işte tam bu noktada yazınımızda kadın variık- la en çok örtüşmüş tür olarak öykü belirgin bi- çimde öne çıkıyor... Neden öykü? öyle ya şiir, roman, oyun vb. yerine kadın yazarlarımızın öy- küyü yeğîeyişinin bir nedeni olmalı... Bana sorarsanız bu yazarlarımızın kadın var- lık olarak kendilerini somutlayışlan ile türün kapsanık dil yapısına dayanışından ötürü kendi içine dönüklüğü, imgesel ya da anlamsal açı- dan kendini koyma, dayatma olanaklanna sa- hip oluşu bu yazınsal türie kadın variığın birebir örtüşmesinde büyük rol oynuyor sanki. Oyleyse kadın yazarianmız, bir yazınsal tür olarak öyküyü, süreç içinde dişil hale getirirken, erkek yazarian da bu yönde dönüştürüyor de- nebilir enikonu... Nitekim öykü kaleme alan er- kek yazariann neredeyse tamamına yakını, ve- rimlerinde kendilerini kadından yana, adeta ka- dın duyariığında birer yazar olarak koyuyor gö- rebildiğimce... Bakın romana; erkek yazarlar, çok daha erkekçe tutum sergiler yapıtlannda... Gecikmeyle de olsa yazınımızın emekçileri olarak kadın yazarianmızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyoaım... Ama "kadından yana" bir yazar olarak erkeklerimizi de kutluyoaım efendim... özellikle başanlann- da gizliden gizliye kadın desteği bulunan erkek yazarianmızı... Daha çok da arkalanndaki ka- dınlan...» C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 1047
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear