Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
11 MART 2010 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
EKONOMİ 13ekonomi@cumhuriyet.com.tr
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞÜKRAN SONER
Köy Yanıyor...
“Köy yanıyor, Babo taranıyor...” Ailenin sorumluluğu
üstlenmesi gereken büyüğünü eleştiren bir Rumeli
deyişi...
Başbakan Erdoğan’a Dolmabahçe Sarayı içinde,
üçüncü ofis yaratılmasına yönelik çalışmanın dün
TBMM komisyonu gündemine gelmesi çoğunluk
iktidarının yönetim kültürü, anlayışına yönelik çok
çarpıcı bir gelişme. Konuşma üslubunda giderek
artan bir dozda, “iktidar, güç bende, her şey benim
irademde..” vurgulamaları öne çıkan Başbakan
Erdoğan, geçici çalışmaları için koca İstanbul’da
sayısız kamu alanı, yer yokmuş gibi giderek daha
yayılmacı bir biçimde Dolmabahçe’ye yerleşiyor...
İmajlar çağında Mustafa Kemal Atatürk’ün son
nefesini verdiği, o tarihten bu yana sivil siyasetçilerin
kullanımına açılmamış tarihi sarayda çalışmak, bir tür
meydan okuma, padişahlık, güç gösterisi bilinçaltını
mı içeriyor? İktidarın sadık yandaşlarından kimilerinin
müstezi gülümsemelerini görüyor gibiyim...
Yanıtım; “demokrasilerde, çoğunluk iktidarı olsa da
bir başbakanın sabahtan akşama, her konuda, her
konuşmasında ‘ben, ben; yaptım, ettim; dedim,
talimat verdim, bakanımı gönderdim, kararımı verdim,
istedim, istemedim, öyle olacak..’ birinci tekil şahıs,
demokrasinin yasama, yürütmeye ilişkin tüm
kurumlarının yetkisini üstüne almış üslupta
konuşmaları sadece söylemde kalmıyor ki...
Uygulamalarıyla sabit. Başbakan Erdoğan bal gibi de
padişahlığa özenen bir diktatoryal yönetim üslubu ile
iktidar icraatlarının yürütülmesinde başrolde..” olacak.
Erdoğan’a Kral Faysal Vakfı’nın “İslama Hizmet
Ödülü”nün veriliş töreninin fotoğraf karesi, doğrusu
bu imaja destek veriyor. Yanında Cumhurbaşkanı’nın
eşinin, kızının doğumu nedeniyle İstanbul’da 40 gün
kalacağı haberi de yakışıyor. Lohusa kızının yanında
ne bir fazla, ne bir eksik, 40 gün kalmak ne de olsa
toplumsal töremize çok yakışıyor. Haber olarak bunun
duyurulması da... Cumhurbaşkanımızın eşinin Köşk’e
yerleşmeden önce dudak uçuklatan rakamlarda bir
lüks restorasyon işine girişmesi, daha önce yine
yüksek harcamalarla kendi zevkine göre donattığı
Dışişleri Konutu’nda kalmayı yeğlemesi, sonra da
Köşk’e yönetim olarak bağlı Dolmabahçe Sarayı’ndan
bir sürü antika, tarihi eseri Köşk’e taşımaya
kalkışması.. işin tuzu biberi...
Evrensel bilimsel verilere göre ancak camları
çatlatabilecek küçük şiddetteki bir depremde, kerpiç
altında ölüme mahkûm ettiğimiz rekor sayılarla ölü,
yaralı, canlı hayvan kaybı, binaların yerle bir olması
ayıplı durumu yetmedi. Ülkemizde 35-40 yıl öncesinin
ortaya çıkmış bilimsel sonuçlar karşısında artık
köylerimizi kurtarmış olmamız gereken çamurdan
yapılmış evler gerçeği, çok can acıtıcı bir yoksulluğu,
çaresizliği, siyasi iradenin olup bitenlere seyirci
kalması hallerini yansıtmıyormuş gibi toprak altından
çıkan ölülerimizi bile doğru sayamamışsız.
Erdoğan’ın bakanlarının ilk açıklaması 57 olan ölü
sayısı, birkaç saat sonra 51’e indirilmişti. Dün 41
olarak düzeltildi. Gerekçesi inanılır gibi değil; kadının
haklarının yerlerde, olmadığı ile ilgili bir durum.
Kadınların resmi nikâhları olmadığı için ölüleri hem
kocalarının hem de ailelerinin soyadları ile yazılınca,
ortaya böyle bir garabet çıkmış. Nüfus kütüklerinden,
kızlık soyadları ile son yazılım, çifte yazılımın
düzeltilmesini getirmiş.
Bu arada medyamız sıcak gündemi, ancak didik
didik etme gibi bir alışkanlık edindiğinden, depremlere
ilişkin yüz kızartıcı gerçeklerimiz bir kez daha
unutulmak üzere yeniden çok çarpıcı öne çıkmış
bulunuyor. Yani büyük Marmara depremi ardından
gelen büyük vergi salması, ödediklerimizin
karşılığında, hastanelerimizi, okullarımız çok değerli
kamu binalarını bile kurtaramamışız. Erdoğan
hükümetlerinin ikinci dönem güçlü iktidarlarında adı
da değiştirilmiş olarak doğrudan bütçenin başka
açıklarının kapatılmasında kullanılmakta. Deprem
felaket senaryolarını en aza düşürmeye yönelik
çalışmalarsa tümden rafta.
Sonuç olarak bugünün verileriyle, dünya
ölçeklerinde ancak cam çatlatabilecek şiddetteki
deprem kent merkezlerimizde, hele de İstanbul’da
olsaymış yere inecek kamu binası, hastane, okul
sayısı, elbette bağlantılı ölü, yaralı sayısı dehşet
senaryolarını aratmayacak boyutlarda. Sadece
bilimsel çalışmaların sonuçları, bilim insanlarının
açıklamaları olarak değil, Erdoğan’ın bakanlarının
itirafları olarak da medya gündeminin ön sıralarında...
Kriz, işsizlik patlaması bağlantılı patlayan kredi kartı
borçları, nedenleri özel haber, araştırma konuları
arasına girerken...
soner@cumhuriyet.com.tr
Açõklamalarda “artõk görüşme yapõlmadõğõ ve IMF heyetinin sadece rutin görüşmeler için geleceği” belirtildi
Mayõsa kadar stand-by yok
Ekonomik krizle karşı karşıya olan
Yunanistan’da silahlanmaya ve Ege
Denizi’nde yapılan askeri faali-
yetlere ayrılan kaynaklar ciddi
olarak sorgulanmaya başlanır-
ken, İzmir Ticaret Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş,
ekonomik şartların Ege’deki ba-
rışın bir kez daha önemini ortaya
koyduğunu söyledi. Demirtaş, “Yu-
nanistan’da savunma harcamala-
rının tartışmaya açılması Oda ola-
rak yürüttüğümüz, ‘Ege Denizi’nde
savaş uçakları, uçmasın. Savaş uçak-
larının sesi yerine martı sesleri duymak
istiyoruz’ kampanyamızın ne kadar doğ-
ru olduğunu gösteriyor” dedi.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) -
TBMM Genel Kuru-
lu’nda görüşmelerine
başlanan Hal Yasa
Tasarõsõ, hal vergi
gelirlerinin yüzde
75’inin tüketim nok-
tasõndaki belediye-
lere aktarõlmasõnõ
öngörüyor.
CHP Antalya Mil-
letvekili Hüsnü Çöllü,
tasarõyla üretici iller üze-
rinden Ankara ve İstanbul
belediyelerine rant aktarõldõ-
ğõnõ, AKP’nin kazanamadõğõ
belediyeleri bu yolla ceza-
landõrdõğõnõ söyledi.
TBMM Genel Kurulu’nda,
Hal Yasa Tasarõsõ üzerindeki
görüşmelere dün de devam
edildi. Tasarõnõn 8. maddesi,
hal rüsum gelirlerinin yüzde
75’inin tüketim noktasõndaki
belediyelere aktarõlmasõnõ ön-
görüyor. CHP Antalya Mil-
letvekili Hüsnü Çöllü, tasarõ-
nõn ilk halinde bu oranõn yüz-
de 50 olduğunu, ancak ko-
misyonda değiştirildiğini be-
lirterek “Bu değişiklik tüke-
tim noktasındaki belediye-
lere, üretici iller üzerinden
rant aktarmaktan başka bir
şey değildir. Sebze ve mey-
ve üretiminin yoğun olduğu
bölgeler, Akdeniz ve Ege
bölgesidir. Antalya, Mer-
sin, İzmir, Adana, Ispar-
ta’dır. Şimdi bu iller üze-
rinden tüketim noktasında-
ki Ankara ve İstanbul’a
kaynak aktarılacaktır. Ben
Antalya’dan ürünü aldım,
hale bildirdim. İstanbul’da
ya da Ankara’da hiç hale
sokmadan perakende sata-
bilir ya da kendim kullana-
bilirim. Ama bu belediyeler
daha çok pay alacak” dedi.
Tasarõnõn üretici ile ilişkide
ve fiyatõn oluşmasõnda belir-
leyici olan, daha çok hizme-
tin sunulduğu üretici halleri-
ni bitirme tasarõsõ olduğunu
kaydeden Çöllü, “Bu tasa-
rı, AKP’nin kazanamadı-
ğı belediyeleri cezalandır-
ma tasarısıdır. Bu tasarı
borç krizine düşen Melih
Gökçek ve Kadir Topbaş’a
kaynak yaratma tasarısı-
dır” diye konuştu.
KİM NE DEDİ?
Ekonomi Servisi - Yabancõ yatõ-
rõmcõlara göre Türkiye’de ekonomik
iyileşme açõsõndan umut yok. Yaban-
cõ yatõrõmcõlar, iç siyasi bunalõmõ ulus-
lararasõ yatõrõmlarõ en çok etkileyecek
olumsuz gelişme olarak ilk sõraya ko-
yarken, Türkiye’de uluslararasõ yatõ-
rõmlarõn önündeki süregelen en önem-
li üç engel, yüzde 57 ile ‘yasal çerçeve
ve yasaların uygulanması’, yüzde
46 ile ‘kayıt dışı ekonomi’, yüzde 45
ile ‘vergi ve teşvikler’ olarak sõralandõ.
Uluslararasõ Yatõrõmcõlar Derne-
ği’nin (YASED) 120 üyesi arasõnda yõl-
da iki kere yaptõğõ ‘Barometre Araş-
tırması’na göre AKP hükümetinin
önümüzdeki dönemde öncelik ver-
mesi gereken üç konu yüzde 71 ile ‘iş-
sizlik’, yüzde 66 ile ‘yapısal reform-
lar’ ve yüzde 51 ile ‘sürdürülebilir
büyüme’ oldu.
Uluslararasõ yatõrõmcõlardan yüz-
de 44’ü son altõ aylõk dönemde çalõ-
şan sayõlarõnõn aynõ kaldõğõnõ, yüzde
34’ü azaldõğõnõ, yüzde 22’si ise arttõ-
ğõnõ söylerken, önümüzdeki altõ aylõk
dönem için bu oranlar aynõ sõrayla yüz-
de 54, yüzde 17 ve yüzde 29 olarak
ifade edildi. Uluslararasõ yatõrõmcõla-
rõn yüzde 42’si, gelecek 6 ay içinde ye-
ni yatõrõmlar yapmayõ düşünürken,
üyelerin yüzde 47’si Türkiye’deki
ekonomik büyümenin hõzlanacağõnõ
öngörüyor.
YASED Başkanõ Piraye Antika, si-
yasi öngörülebilirliğin yatõrõmcõ açõ-
sõndan önemli olduğunu vurguladõ.
Antika, “Seçimlerin ne zaman ola-
cağının tartışıldığı bir ülkede ya-
tırım kararları vermek çok
zor” dedi. Genel Sekreter Mus-
tafa Alper de gelişmekte olan
piyasalara sermaye akõşõnõn
azalmasõ nedeniyle Türki-
ye’ye doğrudan yabancõ ser-
maye girişlerinin bu yõl brüt
7 ile 10 milyar dolar arasõn-
da değişebileceğini kaydetti.
Muhtaç değiliz
İş Bankasõ Genel Müdürü Ersin
Özince: Stand by’õ biraz yanõnõzda
birinin destek durmasõna benzetiyo-
rum. Demek ki desteksiz durabilecek
bir forma geldik.
Kaybımız yok
Türkiye İhracatçõlar Meclisi Başka-
nõ Mehmet Büyükekşi: Türkiye’nin
IMF antlaşmasõ olmadõğõ için bir kay-
bõ yoktur. Türkiye krizin en etkili ol-
duğu 2009’da bile ödemelerde sorun
yaşamadõ, bu yõl da yaşamayacak.
Seçim işareti
Anadolu Grubu Başkanõ Tuncay
Özilhan: Programõmõzõ ona göre
yapmõştõk. Piyasalarda da etkisi sõnõrlõ
olacak. Seçim işareti olarak da yo-
rumlanabilir.
Sıkıntılı dönem geçti
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği
Başkanõ Rifat Hisarcõklõoğlu: Krizin
en sõkõntõlõ dönemini IMF’siz atlatmõş
durumdayõz. Kendi imkânlarõmõzla
zaten gidebiliyoruz. Yol haritamõz
belli olduktan sonra problem yok.
Bu bir milat
İstanbul Ticaret Odasõ Başkanõ Mu-
rat Yalçõntaş: Açõklamayõ Türk eko-
nomi tarihinin bir miladõ olarak ka-
bul ediyorum. Şu net bir şekilde or-
taya çõktõ ki artõk Türkiye, IMF ile
Stand-by anlaşmasõna gitmeyecek.
Yeni çıpa şart
Uluslararasõ Yatõrõmcõlar Derneği
Başkanõ Piraye Antika: Uzun vade-
de Türkiye önemli bir çõpayõ kaybet-
ti. Yeni bir çõpa gerekiyor. Türkiye’nin
bundan sonra uluslararasõ mali pi-
yasasa güven vermesi gerekiyor.
Dayanıklılık azalacak
HSBC Stratejisti Fatih Keresteci:
Pozitif bir gelişme değil. Bundan
sonra dõşarõdan ya da içeriden ge-
lebilecek hareketlere Türk piyasa-
sõnõn dayanõklõlõğõ azalacak.
Büyüme yavaşlayacak
Yatõrõm Finansman ekonomisti Le-
vent Durusoy: IMF olmamasõ ke-
sinlikle büyüme hõzõnõ sõnõrlayacak
bir gelişme. Dõş şoklara olan daya-
nõklõlõğõ bir miktar aşağõ çekecektir
diyebiliriz. Makro açõdan bir adõm
geride kalacağõmõz da kesin.
Ödemelerde sorun
Turkish Yatõrõm Araştõrma Müdürü
Mehmet Baki Atõlal: Orta vadede en-
dekste 49 binlere doğru geri çekilme ya-
şayabiliriz. Nedenlerden biri ödemeler
dengesinde sorun çõkabilecek olmasõ.
İç büyüme beklentileri de daralacak.
IMF’ye üye ülkeler
yõlda bir kez 4. madde
çerçevesinde gözden geçirme yapõyor. Türkiye bu
kapsamda son görüşme 2007 Mayõsõ’nda yapmõştõ.
Şimdi de sadece bu toplantõ yapõlacak.
Babacan, ‘Bizim
Orta Vadeli
Programõmõz işliyor. Stand-by’a ihtiyaç yok. Mayõsta
duruma bakar, ona göre karar veririz’ dedi. Mali
kural ve politikalarõn önemi eskisinden çok arttõ.
‘AKP, IMF’ye
karşõ tavrõnõ oya
tahvil etmek için stand-by’õn önünü kesti. Kararda
seçim hesaplarõ ve siyasi etkiler de var” gibi
düşünceler de yapõlan yorumlar arasõnda yer aldõ.
Ekonomi Servisi - Yõlbaşõndan
beri piyasalarda çeşitli spekülasyon-
lara konu olan Uluslararasõ Para Fo-
nu (IMF) ile imzalanacak stand-by ko-
nusu sonunda netliğe kavuştu.
IMF, Türkiye ile stand by görüş-
meleri yapmadõğõnõ açõkladõ. Hazi-
ne ve IMF’den yapõlan açõklama-
larda, IMF’den bir heyetin, 24-25 Ni-
san’da yapõlacak IMF-Dünya Ban-
kasõ bahar toplantõlarõ ardõndan, ma-
yõs ayõnõn ilkyarõsõnda 4. madde ile
ilgili görüşmeler kapsamõnda Tür-
kiye’ye geleceği belirtildi.
Gelişmeler piyasada, “Artık orta
vadeli ekonomik program (OVP)
Türkiye’nin tek çıpası işlevini
yüklenecek. Mali kuralın önemi
arttı. Bu durumda mali politika-
ların performansı her zamankin-
den çok önem taşıyacak. Dış şok-
lara karşı tepkiler daha sert gele-
bilecek” diye yorumlandõ. Yorum-
lar arasõnda, AKP’nin seçim önce-
sinde, “Türkiye ekonomisi
IMF’den bağımsızmış gibi bir gö-
rüntü vermek istediği” de yer aldõ.
Devlet Bakanõ ve Başbakan Yar-
dõmcõsõ Ali Babacan,Türkiye-Ko-
re İş Forumu’ndan çõkõşõnda gaze-
tecilerin sorularõna karşõlõk, IMF
ile bir stand-by anlaşmasõnõn gün-
demde olmadõğõnõ, bundan sonraki
ekonomi politikalarõnõn OVP kap-
samõnda sürdürüleceğini söyledi.
Babacan özetle şunlarõ söyledi:
“Türkiye pek çok ülkeden fark-
lı olarak kendi çıkış stratejisini
açıklamış ve fiilen de uygulamaya
başlamıştır. Geçen sene için koyu-
lan hedeflerden daha iyi bir nok-
taya ulaşıldı. OVP artık içeride ve
dışarıda güvenilirliğini sağlamış
bir program. Türkiye nasıl 2 yıldır
bir IMF programı olmadan ama
IMF ile yakın bir istişare ile ken-
di programını götürdüyse, bundan
sonra da bu şekilde yürüyebilir.
Stand-by 192 IMF üyesi için sürekli
açık bir kapı. Bu Türkiye için acil
bir ihtiyaç, bir mecburiyet değil.
Mayısta tekrar Türkiye’ye, dün-
yaya bakacağız. Ne yapacağımıza
o gün itibarıyla karar vereceğiz.”
AKP Grup Başkanvekili Nurettin
Canikli de Reuters’a verdiği söyleşi-
de, “geçmiş dönemlerde hükümet-
lerin bu tür fırsatları oya tahvil et-
mek için erken seçime gidebildik-
lerini” ama seçimlerin “kesinlikle za-
manında gerçekleştirileceğini” ile-
ri sürerek “Bu tür gelişmelerin hiç-
bir şekilde oya dönüştürme çalış-
masına dönüşmeyeceğini” söyledi.
Başbakan Re-
cep Tayyip Er-
doğan, stand-
by görüşmelerinin kesilme nedenleri arasında “belediye gelirleri” konusundaki uyuşmazlığı da say-
dı. Erdoğan, kısa süre içinde bir anlaşma imzalanabileceği yönünde ifadelerinin hatırlatılması üzeri-
ne şunları söyledi: “Ben o açıklamamı yaparken başka bir şey daha kullandım. O da şuydu; bizim bu
konuda ilkelerimiz var. Bu ilkelerimiz üzerinden herhangi bir taviz vermemiz söz konusu değil. Bir
tanesini örnek olarak vereyim. Belediye gelirleriyle alakalı konu... Bununla ilgili yasa değişikliği de-
nirse, bu bize dayatılırsa, biz bunu yapmayız. Buna benzer birçok konular olmuştur ki bunlarla ilgi-
li olarak mutabık kalmadık ve bunlar stand-by anlaşmasını ortadan kaldırdı.” Bilindiği gibi 31 Ocak
2010 tarihi itibarıyla Hazine’nin vadesi geçmiş alacaklarının tutarı 9 milyar TL. Bunun 7.3 milyar TL’si
mahalli idarelerin. Hazine’nin toplam alacak stoku ise 27.8 milyar TL, bunun 14.3 milyar TL’sini ma-
halli idarelerden alacaklı. Borç stokunun yüzde 51.8’sini belediye alacakları oluşturuyor.
ERDOĞAN BELEDİYELERİNE DOKUNDURTMADI
49 yõlda 50 milyar dolar kullandõk
Yabancı da umudunu yitirdi
Piraye
Antika
AKP Hal Yasasõ’yla cezalandõracakEge’de savaş
uçakları uçmasın
Türk Sanayicileri ve İşadamlarõ
Derneği Başkanõ Ümit Boyner:
Bu noktadan sonra da dõş finans-
man Türkiye için üzerinde durul-
masõ gereken bir konu.
Dış finansman sorun
4. madde görüşmesi: Mayıstan sonra bakarız: Oya tahvil manevrası mı?:
IMF Türkiye
Masası Şefi
Rachel Van
Elkan ile
Maliye Bakanı
Mehmet
Şimşek stand-
by için yoğun
çalışma
yürütmüşlerdi.
Ekonomi Servisi - Türkiye ile
IMF ilişkileri 1961’de başladõ ve
Türkiye’ye 49 yõlda 50 milyar do-
larlõk kredi sağladõ. IMF ile şimdiye
kadar 19 kez stand-by anlaşmasõ ya-
pan Türkiye, bunlardan sadece son
ikisini başarõyla tamamladõ.
30 Mart 1962’de IMF ile yeni bir
düzenlemeye giden Türkiye’nin
bu anlaşmasõ bir yõldan da az sür-
dü ve 31 Aralõk 1962’de bitti. 15
Şubat 1963’te üçüncü stand-by’õna
giden Türkiye’nin anlaşmasõ yak-
laşõk dokuz ay sürdü. Dördüncü
stand-by anlaşmasõ 15 Şubat tari-
hinde başlarken bu anlaşma da 31
Aralõk 1964’te bitti.
Türkiye, 1961’den 1970’e kadar
her yõl, IMF ile bir stand-by ger-
çekleştirdi. Anlaşmalar genellikle
bir yõl dolmadan sona erdi. 1970’ten
1978’e kadar IMF’ye sekiz yõllõk bir
ara veren Türkiye, bu süre içinde
stand-by anlaşmasõ yapmadõ. Tür-
kiye, 18 Haziran 1980’de ilk kez,
IMF ile en uzun stand-by anlaş-
masõnõ gerçekleştirdi ve bu anlaş-
ma 17 Haziran 1983’te sona erdi.
Türkiye, 1984’ten 1994’e kadar
IMF ile stand-by düzenlemesine
gitmedi. 8 Temmuz 1994’te yapõ-
lan stand-by ise 26 Eylül 1995’te
sona erdi. 1999’a kadar stand-by
düzenlemesine gitmeyen Türkiye,
1999-2002 döneminde 17. stand-by
düzenlemelerini gerçekleştirdi. 18.
stand-by düzenlemesine 4 Şubat
2002’de başlayan Türkiye, 4 Şubat
2005’te bu anlaşmanõn sona ereceği
tarihten önce Ocak 2005’te 19.
stand-by’õna gitti.
19. stand-by’õn 2008’in mayõ-
sõnda sona ermesinden bu yana
Türkiye’nin IMF ile görüşmeleri
devam ediyordu. Türkiye’nin
IMF’ye olan yaklaşõk 8 milyar do-
larlõk borcu, geri ödeme planõ için-
de 2013’te sona eriyor. IMF’nin
sağladõğõ esnek geri ödeme planõ
nedeniyle borç geri ödemelerinde
bir sorun yaşanmõyor.