Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 9 ŞUBAT 2010 SALI
4 HABERLER
DÜNYADA BUGÜN
ALİ SİRMEN
Düşse de, O Kadar da
Kendiliğinden Düşmez
Pazar günkü gazetelerde Kemal
Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarını okurken,
eskiden beri bildiğim ama son zamanlarda
sıkça anımsadığım bir fıkra düştü aklıma.
İsterseniz kısaca öyküyü anlatayım:
Efendim, adamın birinin çok önemli, değer
verdiği bir uzvu hastalanmış, solmuş,
pörsümüş; hemen en iyi doktorlara başvurmuş,
kime gitse hepsinin yanıtı aynıymış:
- Bunu kesmek gerek!
Başına gelen illetin derdiyle üzgün adam, bir
kahvede oturmuş derin derin düşünürken,
yoldan geçen bir dostu görmüş bunu, hemen
seğirtmiş yanına ve sormuş:
- Hayrola, suratından düşen bin parça, neyin
var senin?
Adam bir iki mırın kırın etmiş, sonra derdini
açmış dostuna.
- Amaan sen de, demiş arkadaşı; dert ettiğin
şeye bak, ben gittiğin bütün doktorların
hocasını tanıyorum. Seni ona göndereyim,
mutlaka bir çare bulur.
Bizimki arkadaşından adresi almış, doktora
gitmiş. Doktor muayenesini yapmış, hastasına
“giyinin” dedikten sonra, oturtup karşısına,
sormuş:
- Daha önce başkalarına gittin mi, gittiysen
kimler?
Adam gittiklerini teker teker saymış, hepsinin
de “keseceğiz” dediğini söyleyince hocaların
hocası kızıp söyleniyormuş.
En sonunda hastasına şunları söylemiş:
- Bütün bunları ben yetiştirdim, ama doğru
dürüst eğitememişim. Hepsi “keseceğiz” dedi
ha, demek hiçbiri adam olamamış. Kesilir mi
evladım bu?
Durup derin bir nefes alıp eklemiş:
- Zaten 15 güne kadar kendiliğinden
düşecek!..
Son günlerde hep darbe kâbusu altında
yaşayan iktidar ile hınk deyicilerini izlerken
aklıma hep bu fıkra geliyor ve gülümseyerek
mırıldanıyorum:
- Telaş etmeyin yahu, nasıl olsa yakında
kendiliğinden devrilecek...
Gerçekten de iktidar devrilmek için elinden
ne gelirse yapıyor.
Nitekim önceki günkü gazetelerin yazdığına
göre, “şu iktidarı artık bir silkeleyin” diyen
vatandaşa Kemal Kılıçdaroğlu şu yanıtı vermiş:
- Bu saatten sonra bizim silkelememize gerek
kalmadı. Hükümet zaten dökülmeye başladı.
Ama şurası da bir gerçek ki, düşmek için
elinden geleni ardına koymayan iktidarın bir
boşluk doğurmak yerine bir alternatif ile
değiştirilerek gidebilmesi için muhalefetin de
ciddi bir çabasına ihtiyaç vardır.
İktidarın çok büyük yıkımlar olmadan
gidebilmesi, muhalefetten birinin ya da
birilerinin onun yerine seçenek olmasına bağlı.
Bunun gerçekleşmesi için iktidar oylarının
azalması zorunlu koşul, ama yerine talip
olanların oylarının artması da yeterli koşul. Yani
sağlıklı değişim ancak bu ikisinin
gerçekleşmesiyle mümkün.
Birinci koşulu iktidar kendisi yerine getiriyor,
ama ikincisi için muhalefetin çok çalışması
gerek. Hele eğer söz konusu olan Kemal
Kılıçdaroğlu’nun partisi ise onun işi eskiden
olduğundan da daha zor artık.
CHP, eskinin biraz da kendi hatalarından
doğan güçlüklerine ek olarak şimdi bir de
Sarıgül ile de mücadele etmek zorunda.
Sarıgül’ü beğenir veya beğenmeyebilirsiniz,
ama kimse onun siyaset sahnesinde etkin bir
faktör olduğunu, geniş kitlelerle iletişim
kurmaktaki maharetini yadsıyamaz. Yine kimse
yadsıyamaz ki, tehlikeli muhalif olarak görülen
kişiler, partiden çıkarılarak tasfiye edilmiyorlar,
kimileri de Sarıgül örneğinde olduğu gibi, tüm
parti karşısında alternatif oluşturuyorlar.
Bu durumda Sarıgül’ü oyları bölüyor diye
suçlamanın da bir anlamı yoktur. Siyaset,
iktidarda olduğu gibi, muhalefet safında da
boşluk kaldırmaz ve o olduğunda da hemen
doldurulur.
İşte olay budur.
CHP gerçekten iktidarı hedefliyorsa, artık hiç
vakit kaybetmemeli; kadrolarını kadınlara, geniş
kitlelere, gençlere açarak zenginleştirip
gençleşmeli, halkın gündemindeki sorunların
çözümlerini dile getirmeli; bunları halka
götürecek, onunla bütünleşecek örgütlenmeyi
gerçekleştirmelidir.
Evet iktidarın hali kendiliğinden düşecek uzvu
andırıyor, ama yine de düşecekse bile her şey o
kadar da kendiliğinden olmayabilir, yerine talip
olanların da harekete geçmeleri gerekiyor.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Çocuklara da açılımı anlattı
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, An-
kara’da yapõmõ tamamlanan 127 okulun
Anadolu Gösteri Merkezi’ndeki toplu açõ-
lõş törenine katõlarak bir konuşma yaptõ.
Her öğrencinin en az bir yabancõ dil bil-
mesini, bilgisayarõ en iyi şekilde kul-
lanmasõnõ, okumasõnõ, araştõrmasõnõ, dün-
yayõ ve ülkesini yakõndan takip etmesi-
ni her şeyden fazla önemsediklerini vur-
gulayan Başbakan Erdoğan salonu dol-
duran çoğunluğu ilköğretim çağõndaki öğ-
rencilere şöyle seslendi:
“Şikâyet ettiğiniz her şeyi gele-
cekte değiştirmek sizlerin ellerinde.
Şikâyet etmek yerine karanlığa bir
mum yakmak sizlerin ellerinde. Şu-
nu sizlerden özellikle rica ediyorum:
Biz hükümet olarak son 7 yılda de-
mokratikleşme alanında tarihi nite-
likte adımlar attık. Türkiye’yi daha
demokratik, modern, çağdaş, insan
hakları ve ifade özgürlüğüne sahip
bir ülke konumuna yükseltmek için
yoğun mücadele verdik. Türkiye’yi
çağın gereklerine uygun şekilde dön-
üştürmenin gayreti içinde olduk.
Anayasamızda ifadesini bulan de-
mokratik, laik, sosyal bir hukuk dev-
leti idealini en güçlü şekilde yerleştir-
mek için çaba sarf ettik. Türkiye ka-
zanımlarından asla geriye gidemez.
Türkiye demokrasi ve hukuk yolunda
kat ettiği yoldan geriye dönemez. O es-
ki kaos günleri, hukukun, demokra-
sinin, insan haklarının çiğnendiği o ka-
ranlık günler, Türkiye’de tekrar ye-
şerme imkânı bulamaz.”
Siyasi cinayetlerde yakõnlarõnõ kaybedenler Dink davasõ öncesi bir araya geldi
‘Henüz bir fırsat var’İstanbul Haber Servisi - Fai-
li meçhul cinayetlerde yakõnlarõ-
nõ kaybeden aileler, Hrant Dink
davasõ için bir araya gelerek
“Arat, Delal ve Sera kardeşle-
rimizle, Rakel Dink ile birlik ol-
maya geldik. Biz de bu dava-
nın müdahiliyiz” dediler.
Abdi İpekçi’nin kõzõ Nükhet
İpekçi, Doğan Öz’ün eşi Sezen
Öz, Cavit Orhan Tütengil’in kõ-
zõ Deniz Tütengil Mazlum, Ke-
mal Türkler’in kõzõ Nilgün
Türkler, Uğur Mumcu’nun kõ-
zõ Özge ve oğlu Özgür Mum-
cu’nun da aralarõnda bulunduğu
faili meçhul cinayette yakõnlarõ-
nõ kaybeden aileler, Hrant
Dink’in eşi Rakel Dink ve ço-
cuklarõyla Beşiktaş’taki Barbaros
Parkõ’nda bir araya geldi.
Ortak basõn metnini okuyan
Sabahattin Ali’nin kõzõ Filiz
Ali, “Biz, Hrant Dink’in ‘derin’
ailesiyiz. Hrant’ın arkadaşları,
bugün bize izin verdiler. Onla-
rın yerine biz konuşacağız. Biz
buraya Arat, Delal ve Sera’nın
kardeşleri olarak geldik. Yıl-
lardır yaşadığımız ortak ada-
letsizliği paylaşmaya, bunun
tanıklığını yapmaya geldik” de-
di. Sabahattin Ali cinayetinden
beri bu tür örgütlü siyasi cina-
yetlerin nasõl örtbas edildiğini bir
daha anõmsatmaya geldiklerini
söyleyen Ali, şöyle devam etti:
“Dosyalarımızın çoğu kapatıl-
dı, zamanaşımına uğradı.
Hrant Dink cinayeti ise henüz
örtbas edilme sürecinin içinde.
Suçlular daha zamanlarını aş-
madılar. Devletin, kendi içine
sızmış yıkıcı odakları ayrıştı-
rabilmesi, açığa çıkarabilmesi
için henüz bir fırsatı var. Bu ka-
dar çok üstü örtülmüş cinaye-
ti, cinayetler sonrasında işlenen
cinayete iştirak suçlarını, bu
devlet ayıbını bizden sonraki-
lere miras bırakmayalım diye
henüz bir fırsatımız var.”
Kinle, öfkeyle, intikam duy-
gularõyla değil, yurttaş sorumlu-
luğuyla ve asla son bulmayacak
adalet talebiyle toplandõklarõnõ
dile getiren Ali, şunlarõ söyledi:
“Bizi öldürenlerin ardındaki
örgütlenmeyi ortaya çıkar-
makla yükümlü olan bütün
devlet kurumlarını sorumlu
sayıyoruz. Bunu yerine getir-
medikleri sürece, onlar gözü-
müzde hep suçlu olarak kala-
caklar. Suçluların korunup kol-
lanmasında ne kadar çok res-
mi sıfatlı kişinin seferber ol-
duğunu gördük. Bu görüntüler
nedeniyle bizim gözümüzde
devlet defalarca aşağılanmış
oldu. Bundan daha büyük bir
aşağılamanın, daha ağır bir
hakarete uğramanın olabile-
ceğini düşünmüyoruz. Sorum-
lu görevlerde
olanlara, resmi sıfatlar taşı-
yanlara seslerimizi duyurmaya
geldik. Biz de Hrant Dink da-
vasının müdahiliyiz ve bugün
avukatların mahkemeye yö-
neltecekleri talep listesinin dik-
kate alınması için takipçi ola-
cağız.”
Ortak basõn metninde, Saba-
hattin Ali, Doğan Öz, Abdi
İpekçi, Cevat Yurdakul, Cavit
Orhan Tütengil, Ümit Kaftan-
cıoğlu, Sevinç Özgüner, Ke-
mal Türkler, İlhan Erdost, Çe-
tin Emeç, Turan Dursun, Mu-
sa Anter, Uğur Mumcu, Nesi-
mi Çimen, Metin Altıok, Beh-
çet Aysan, Hasret Gültekin,
Yasemin Cebenoyan, Onat
Kutlar, Metin Göktepe ailele-
rinin imzasõ yer aldõ.
Açõklamanõn ardõndan Rakel
Dink ve aileler adliyeye dek yü-
rüdüler. “Adalet istiyoruz”,
“Katil devlet hesap verecek”
sloganlarõ atan grup, “Katili ta-
nıyoruz” yazõlõ dövizler taşõdõlar.
Rakel Dink’in yanõnda adliyeye
yürüyen Doğan Öz’ün eşi Sezen
Öz de, “1978’den itibaren beri
yaşadığım bir olay ve süreç. Ar-
tık bu olaya karışanlar vicda-
ni bir muhasebe yapsın da o te-
şekkülü ortaya çıkarsınlar, an-
latsınlar. Bildiklerini söylesin-
ler’ dedi. Rakel Dink de açõkla-
masõnda, “İkrar ve özgür ol-
madıkça bu ülkeye kurtuluş
gelmez. Hrant Dink okulu...
Milli Eğitim Bakanlığı yapsın
görelim” dedi. Dink davasõnõn
dünkü oturumunu BDP millet-
vekili Ufuk Uras, Prof. Dr. İb-
rahim Kaboğlu, gazeteci Cengiz
Çandar, İpekçi ailesinin avuka-
tõ Turgut Kazan, yazar Adalet
Ağaoğlu da izledi. Paris ve Brük-
sel barosu avukatlarõ ile Fran-
sa’daki Ermeni Asõllõ Avukatlar
Derneği üyeleri de gözlemci ola-
rak duruşmaya katõldõ.
Hrant Dink’in öldürülmesine ilişkin 20 sanõğõn yargõlandõğõ davada skandal gerçekleşti
Gizli tanõk evde unutuldu
HİLAL KÖSE
Agos Gazetesi Genel Yayõn Yö-
netmeni Hrant Dink’in öldürülme-
sine ilişkin beşi tutuklu 20 sanõğõn yar-
gõlandõğõ davada, dün bir skandal
yaşandõ. Mahkemede dinlenmesi bek-
lenen gizli tanõğõn, adliyeye getiril-
mediği, duruşmanõn öğleden sonraki
bölümünde anlaşõldõ. Mahkeme Baş-
kanõ Ekran Canak, “Gizli tanık
için her türlü sistem kuruldu. Ba-
na burada olduğu yönünde not
geldi. Şimdi burada olmadığı söy-
leniyor” dedi. Dink ailesi avukatla-
rõ, Dink cinayetinin “Kafes Ope-
rasyonu Eylem Planı” gibi bir plan
doğrultusunda örgütlenip örgütlen-
mediğinin araştõrõlmasõ talep etti.
İstanbul 14. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’ndeki davanõn 12. duruşmasõnda,
müdahil avukatlarõ, Agos’un bulun-
duğu sokakta kaydedilen güvenlik
kameralarõnõn görüntülerini izletti.
Görüntülerde, cinayetten önce ve son-
ra, beyaz gömlekli ve siyah ceketli
şüpheli bir şahsõn Agos’un önünde
beklediğine dikkat çeken avukatlar,
şüpheli bu kişinin sõk sõk telefonla da
konuştuğunu belirttiler. Bu kişinin
hâlâ kimliğinin bilinmediğini kayde-
den avukatlar, bölgedeki baz istasyonu
kayõtlarõnõn istenmesini talep ettiler.
Duruşmada Ogün Samast’õ İs-
tanbul’a geldiğinde karşõlayan arka-
daşlarõ tanõk olarak dinlendi. Tanõk
Turan Meral, savcõlõktaki “Ogün
Samast bize birisini vuracağını
söyledi, silah gösterdi” yönündeki
ifadesini değiştirerek, Samast’õ tanõ-
madõğõnõ söyledi. İfadesini neden
değiştirdiği sorulunca da “Psikolo-
jimle alakalı. Bilmiyorum. Hâlâ
tedirginim” dedi. Müdahil avukatõ
Bahri Belen, “Ogün Samast arka-
dan ‘hatõrlamõyorum de’ diyor ama
sen yine de mahkemeye bildikleri-
ni anlat’’ diyerek tanõğõ uyardõ. Avu-
kat Kezban Hatemi de mahkeme
başladõğõnda, tanõklarõn sanõklarõn
yanõnda oturduklarõnõ söyleyerek,
“Güle eğlene, muhabbetle ayrıldı-
lar. İkinci sırada gayet güzel mu-
habbet oldu” dedi. Mahkeme baş-
kanõ da “Olmayacak işler... Jan-
darma uyuyor musun?” diye sordu.
Duruşmaya çağrõlan gizli tanõğõn,
getirilmediği öğleden sonra anlaşõldõ.
Müdahil avukatlarõ gizli tanõğõn evde
polisleri beklediğini söyleyince Mah-
keme Başkanõ Ekran Canak, “Giz-
li tanık için her türlü sistem kurul-
du. Bana burada olduğu yönünde
not geldi. Şimdi burada olmadığı
söyleniyor” dedi. Samast ve diğer sa-
nõklar, tanõklar dinlenirken gülüşüp
aralarõnda konuştular. Samast, kame-
ra görüntüleri izlenirken de “Ben mi-
yim lan? Meşhur oluyorum lan” di-
ye laf attõ. Erhan Tuncel, Samast’a
görüntülerdeki şüpheli kişileri “Ta-
nıyor musun?” diye sorunca Sa-
mast, “Ne tanıyacağım ya...” dedi.
Duruşmada beraatõnõ isteyen sanõk
Erhan Tuncel, Hayal ve grubuyla ir-
tibat kurma emrini polis memuru
Muhittin Zenit’ten aldõğõnõ anlattõ.
Tuncel, “Emniyet, Muhittin Zenit,
resim istendiğini biliyordu. Devle-
te hizmet ettim. Faili meçhul kala-
cak bir cinayetin 32 saatte çözül-
mesini sağladım. Cinayeti bir yıl ön-
cesinden bildirdim” diye konuştu. İç-
işleri Bakanlõğõ müfettişlerinin ken-
disine “senin ödüllendirilmen gere-
kiyor” dediklerini iddia eden, soruş-
turma kapsamõnda ifade veren polis-
lerin yalan söylediklerini iddia eden
Tuncel, Trabzon Valisi Hüseyin Ya-
vuzdemir, eski İstihbarat Daire Baş-
kanõ Ramazan Akyürek’in de arala-
rõnda bulunduğu 8 emniyet görevlisi-
nin mahkemeye çağrõlmalarõnõ istedi.
MESUT ASLANDAŞ’IN İFADESİ
‘Ahmet Türk’ü
öldürmem istendi’
İstanbul Haber Servisi - 11 suçtan kaydõ
bulunan sabõkalõ, MİT’çi dediği iki kişinin,
kendisine kapatõlan DTP’nin Genel Başkanõ
Ahmet Türk’e suikast girişiminde bulunma-
sõnõ önerdiğini iddia etti. Tekirdağ’a bağlõ
Çorlu İlçe Emniyet Müdürlüğü, firari Mesut
Aslandaş’õ, Yılmaz Koca ismiyle sahte sürü-
cü belgesi ve ruhsatsõz bir tabancayla yakala-
dõ. Adli işlem yapõlõrken Aslandaş’õn ifadele-
rinde geçen önemli iddialar üzerine soruştur-
ma derinleştirildi. 20-21 Kasõm 2009’da Me-
sut Aslandaş’õn kamera kayõtlõ ifadesi alõndõ
ve Aslandaş’a, MİT’çi olduğunu söylediği ki-
şilerle ilişkisine dair sorular yöneltildi. Sabah
gazetesinin haberine göre Aslandaş, hapisten
tanõştõğõ bir arkadaşõnõn MİT’çi dediği O.Ç.
ve soyadõnõ bilmediği E. ile tanõştõ. Aslandaş
ifadesinde şunlarõ söyledi: “Çekmeköy’de
kuyumcu dükkânı olan, aslında MİT’e ça-
lışan O.Ç. ‘Ahmet Türk yok mu, DTP millet-
vekili!.. Emniyet seni niye arõyor, sen ve ba-
ban polis katili diye de taktõlar sana. Ahmet
Türk’ün kafasõna iki tane sõkarsan bütün Em-
niyet camiasõ arkanda olur. Milliyetçi işadam-
larõ arkanda olur. Eğer vurursan konumuyla
ilgili her türlü istihbaratõ sana sağlarõz’ dedi.”
BDP’YE SİLAHLI SALDIRI
Bakan Atalay:
3 kişi gözaltında
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - İçişleri
Bakanõ Beşir Atalay, BDP Genel Merkezi’ne
yönelik silahlõ saldõrõyla ilgili olarak 3 kişinin
gözaltõna alõndõğõnõ bildirdi. Atalay, AKP Ge-
nel Merkezi’nde gazetecilere yaptõğõ açõkla-
mada, güvenlik birimlerinin saldõrõya ilişkin
yoğun bir şekilde çalõştõklarõnõ söyledi. Beşir
Atalay, “Şimdilik bununla ilgili olarak 3
kişi gözaltına alındı, arabaları ve arabala-
rının bagajında silahlarıyla beraber. Şüp-
heli üç kişinin üzerindeki çalışmalar, sor-
gular devam ediyor” diye konuştu. Yetkili-
ler, yapõlan araştõrmada şüphelilerin herhangi
bir örgütle bağlantõsõna rastlanõlmadõğõnõ ifa-
de etti. Olayda kullanõlan iki adet pompalõ tü-
fek ise kiralõk aracõn bagajõnda bulundu.
‘DUR İHBARI YAPILMADI’ İDDİASI
Jandarma
kurşunuylaölüm
DİYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu) -
Şõrnak’õn Uludere ilçesine bağlõ Ortabağ kö-
yünde yaşayan 23 yaşõndaki Hecer Uslu, ön-
ceki gece geç saatlerde devriye görevi yapan
jandarma ekiplerinin “dur” ihtarõna uymaya-
rak kaçmaya çalõşõnca, açõlan ateş sonucu öl-
dürüldü. Köylüler ise “dur” ihtarõnda bulu-
nulmadõğõnõ iddia etti. Ortabağ köyüne gitmek
üzere, askerden yeni gelen amcasõnõn oğlu ile
birlikte Gülyazõ beldesinden hareket eden He-
cer Uslu, önceki gece geç saatlerde yakõnla-
rõnda bölgede devriye görevi yapan jandarma
ekipleriyle karşõlaştõ. “Dur” ihtarõna uymayõp
minibüsüyle olay yerinden kaçmaya çalõştõğõ
belirtilen Uslu, jandarmanõn açtõğõ ateş sonu-
cu yaralandõ. Jandarma tarafõndan Şõrnak
Devlet Hastanesi’ne götürülen Uslu, ilk mü-
dahalenin ardõndan Diyarbakõr’a sevk edilmek
istenirken yolda yaşamõnõ yitirdi.
Abdi İpekçi’nin kızı
Nükhet İpekçi, Doğan
Öz’ün eşi Sezen Öz, Ca-
vit Orhan Tütengil’in kı-
zı Deniz Tütengil Maz-
lum, Kemal Türkler’in
kızı Nilgün Türkler,
Uğur Mumcu’nun kızı
Özge ve oğlu Özgür
Mumcu’nun da araların-
da bulunduğu faili meç-
hul cinayette yakınlarını
kaybeden aileler, Hrant
Dink’in eşi Rakel Dink
ve çocuklarıyla Barbaros
Parkı’nda bir araya gel-
di. Burada yapılan açık-
lamanın ardından Rakel
Dink ve aileler ‘Hrant’ın
arkadaşları’ ile birlikte
adliyeye dek yürüdüler.
(Fotoğraf: AA)
Siyasi cinayetlerde yakõnlarõnõ kaybedenler adõna
hazõrlanan ortak basõn açõklamasõnõ okuyan Sabahattin
Ali’nin kõzõ Filiz Ali, “Bu kadar çok üstü örtülmüş
cinayeti, cinayetler sonrasõnda işlenen cinayete iştirak
suçlarõnõ, bu devlet ayõbõnõ bizden sonrakilere miras
bõrakmayalõm diye henüz bir fõrsatõmõz var” dedi.
Başbakan Erdoğan, Ankara’da yapımı tamam-
lanan 127 okulun Anadolu Gösteri Merkezi’ndeki
toplu açılış törenine katıldı. (Fotoğraf: AA)
DURUŞMA ERTELENDİ
Hayata Dönüş davasõ
yine eksikliklere takõldõ
İstanbul Haber
Servisi - Hayata Dö-
nüş Operasyonu kap-
samõnda, operasyon-
da görevli 267 jandar-
ma ve görevli hakkõn-
da açõlan davaya de-
vam edildi.
Üsküdar 2. Ağõr Ce-
za Mahkemesi’ndeki
duruşmaya sanõk Yu-
suf Selanik ile taraf
avukatlarõ katõldõ. Ope-
rasyonun düzenlendiği
sõrada Beykoz Kara-
kolu’nda astsubay ola-
rak görev yapan Sela-
nik, “Operasyonun
ardından uzun zaman
geçti. Olayla ilgili bir
şey hatırlamıyorum”
ifadelerini kullandõ.
Müdahil avukatlar
ise mahkeme heyetine
ulaşan operasyonla il-
gili görüntü kayõtlarõ-
nõn bulunduğu CD’le-
rin ayrõntõlõ incelene-
rek soruşturmanõn ge-
nişletilmesini talep et-
ti. Mahkeme heyeti
eksikliklerin gideril-
mesi karar vererek du-
ruşmayõ erteledi.
‘AKYÜREK
NASIL
ÖĞRENDİ,
ANLATSIN’
Dink ailesi avukatlarõndan Ergin Cinmen, “25 Eylül 2009 tarihli Ramazan Akyü-
rek imzalı istihbarat yazısı Ogün Samast’ı İstanbul otogarında tanıklar Turan Me-
ral, Orhan Özbaş ve Kaan Gerçek’in karşıladığı belirtiliyor. Ramazan Akyürek’in
bu bilgiyi nasıl sağladığını bize anlatması lazım. Bunun için huzurda dinlenmesi ge-
rekiyor” dedi. Duruşmada, sanõk avukatlarõ ile müdafi avukatlarõ arasõnda tartõşmalar
yaşandõ. Samast, avukat Karadağ ve Fethiye Çetin’in isimlerini bir kâğõda yazarak ce-
bine koydu. Avukatlarõn uyarõsõ üzerine Samast notu mahkeme başkanõna verdi.