Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
HÜLYA KESKİN
Sürekli arõzalanmasõ ve beklenen veri-
min alõnamamasõ nedeniyle kamuoyunda
tartõşmalara yaratan Phileas marka metro-
büslerin alõmõnda, şartnamede skandal ya-
şandõğõ ortaya çõktõ. Üretici Advanced
Public Transport System (APTS) firmasõ-
nõn İETT Genel Müdürlüğü’ne gönderdiği
öneri mektubunda yer alan “araçların tek-
nik özelliklerinin bire bir alım şartna-
mesine geçirildiği ve piyasadan herhan-
gi bir fiyat araştırması yapılmadan satı-
nalma işleminin yapıldığı” belirlendi.
İçişleri Bakanlõğõ Mülkiye Müfettişli-
ği’nce hazõrlanan rapor sonucu 19 kişi
hakkõnda “Görevi Kötüye Kullanmak”
suçundan dava açõldõ. Beyoğlu Cumhuri-
yet Savcõlõğõ’nca hazõrlanan iddianamede
kişilerin 3 yõla kadar hapis cezasõna çarptõ-
rõlmasõ isteniyor. Söz konusu kişiler ara-
sõnda AİHM’de Türkiye’ye türban davasõ
açan Leyla Şahin’in babasõ, Nuruosmani-
ye Camii imamõ ve ayrõca İstanbul Beledi-
ye Başkanõ Kadir Topbaş’õn da yakõn ar-
kadaşõ olarak bilinen İETT Daire Başkanõ
Aleaddin Şahin de bulunuyor. 19 kişi
hakkõnda açõlan davanõn ilk duruşmasõ 5
Şubat Cuma günü görülecek.
Davaya konu olan olay ise metrobüs alõ-
mõnda “ihalenin hukuka aykırı” olarak
düzenlenmesi. Metrobüslerin alõmõ için
2006’da hazõrlanan şartnamenin, üretici
firmanõn yetkilisi tarafõndan alõmdan önce
İETT’ye gönderilen öneri mektubundaki
teknik şartlara göre hazõrlandõğõ ortaya
çõktõ. Mektupta yer alan şartlarõn bire bir
şartnameye geçirildiği ve piyasadan her-
hangi bir fiyat alõnmadõğõ belirlendi.
Firmadan mektup
APTS firmasõnõn yetkilisi Ruud Bouw-
man’õn İETT Genel Müdürü Mehmet Öz-
türk’e yazdõğõ ve 31 Ağustos 2006 tarihli
mektupta “Phileas” marka aracõn kendine
has özellikleri olduğu ve başka bir firmaca
üretilmediği savunuldu. İETT yetkilileri-
nin hazõrladõğõ tutanakta da, “Lastik Te-
kerlekli Tramvay Alımı” için gereken
şartlar kõsmõnda ise APTS firmasõ yetkili-
sinin mektubunda belirttiği söz konusu
aracõn 7 özelliğine bire bir yer verildi.
CMYB
C M Y B
3 ŞUBAT 2010 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Bir Günlük Genel Grev
Türk-İş Genel Başkanı, ‘genel grev’in adını
söylemeden, altı işçi konfederasyonunun yarın
sabah bir gün için iş bırakma eylemi yapacaklarını
açıkladı.
Mustafa Kumlu’nun söylemindeki bu
diplomatik yaklaşım, sanırım Başbakan’ın grev
sözcüğüne karşı gösterdiği tepkiyi daha fazla
çoğaltmamayı amaçlıyor.
Hemen her konuşmasında sosyal hukuk devleti
olduğumuzu söylemeyi ihmal etmeyen AKP
Genel Başkanı, TEKEL işçilerinin başlattığı
eylemi, emekçilerin sahip olması gereken hakları
yitirmemek için sürdürdüklerini anlayamıyor. 50
günü bulan bu direnişi, bazı partilerin ve sivil
toplum kuruluşlarının desteklemelerini, hele
çadırlarda kendisine ve partisine karşı bazı
dövizlerin yazılı olmasını yeniçerilik olarak
değerlendirmeye kalkışıyor!
Anlayamadıkları...
Öyle anlaşılıyor ki, bir yandan TSK’ye yönelik
darbe iddialarından ötürü Erdoğan’a musallat
olan evham yetmezmiş gibi, şimdi de eylemleri
giderek ülkenin dört bir yanından sempati
destekleri alan TEKEL işçileri, imparatorluk
döneminde züyuf akça için başkaldıran
yeniçerilere benzetilerek suçlanıyor. Sendika
başkanlarının hükümeti de düşürürüz sözünü
söyleyip söylemediği CD’ler incelenerek, tanıklar
dinlenerek saptandıktan sonra, işçilerle yeni bir
görüşme yapılıp yapılmamasının karara
bağlanmasına dikkat ediliyor. Her özgür ülkede
olduğu gibi, haklarını kullanan işçilere
politikacıların da, sivil toplum örgütlerinin de,
ekmek, yiyecek getirerek destek olmayı bir
insanlık görevi belleyen esnafın desteklemelerini
bir türlü anlayamıyor.
Esnaf desteğinin anlamı
Desteğin, ülkenin orta direği olan esnafın
işçilerle dayanışmasının üreten işçilerin
kazandıkları ücretle çarşıya çıkarak yapacağı
alışverişi sürdürmeleri için yapıldığını bile
bilmediğini göstermiş oluyor.
Erdoğan, başbakanı olduğu hükümetin bu işçi
eyleminden sorumlu olmadığını kanıtlamak
amacıyla, “Olay TEKEL’in özelleştirilmesi
değil, elimizde kalan tütün yaprak depolarının
tamamen kapatılması olayıdır” diye savunma
yaparken o özelleştirmeyi yapanın siyasi
sorumlusunun kendisi olduğunu görmezden
geliyor. Türkiye TEKEL yönetimini devasa varlığı
ile yabancı tekellere peşkeş çeken anlayışın,
pazarlık aşamasında tütün yaprak depolarının
işçilerinin geleceklerini niçin alıcıların sorumluluk
alanına devretmediğinin kendisine
sorulabileceğini düşünemediğini ortaya koyuyor.
Erdoğan’ın, kapatılan tütün depolarında
çalışmak için sözleşme yaparak kazanılmış
haklara sahip olan işçilerin banka hesaplarına,
sözleşmelerini feshederken kıdem, ihbar, iş
kaybı tazminatlarının yatırıldığını bir övünç nedeni
gibi yinelemesi, kendisinin sosyal hukuk devletinin
alfabesinden habersiz olduğunu ortaya koyuyor.
Bu “Al paranı, çek git” mantığının, çoğunluğu
sandık başında adeta gözü kapalı AKP’ye oy
vermiş olan işçilerin, onlara destek olmaları
nedeni ile eleştirilen esnafın, saç sakal tıraşlarını
gönüllü olarak üstlenen berberlerin; küçük
kazançlarını AVM’lere kaptırmaları kaygısı
karşısında kendilerine değişime hazır olmalarını
söyleyen Erdoğan’ın yeni bir yol haritası
hazırladığının mı işaretidir?
Yedi yıllık iktidar süreci tamamlanırken
ekonomiyi büyütecek, yeni iş alanları açabilecek
yatırımlar yerine DP Genel Başkanı Cindoruk’un
da söylediği gibi belediyelerin çift katlı
merdivenlerinin açılışlarını yapmakla övünen
Erdoğan, kamuoyunu meşgul etmek amacıyla
darbe senaryolarının birisi açığa çıkmadan, ötekini
vizyona koyarak zaman mı kazanmak istiyor?
Dün grubunda yaptığı konuşmayı TV’lerin canlı
yayınlarında izleyenler, sanırım Başbakanı dikkatle
izleyen milletvekillerinin ekranlara yansıyan
düşünceli hallerini de görmüşlerdir. Grup
salonundan yükselen alkışlar mı? Onların
yoğunlukla, balkondaki “muhterem misafirlerden”
yani bindirilmiş birliklerden geldiğini de...
Düzeltme: Dünkü yazımda DSP’nin seçim ve
partiler yasasında yapılmasını istediği
değişikliklerle ilgili çalışmasını yürütenler arasında
Erol Tuncer’in soyadını yanlışlıkla Çevikçe olarak
yazdığımı neden sonra fark ettim.
İki arkadaşımın da, okurlarımın da
hoşgörülerine sığınıyorum.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
Başbakan, TEKEL işçilerinin eyleminin hükümete karşõ senaryonun parçasõ olduğunu ileri sürdü
Erdoğan işçiyi tehdit ettiANKARA (Cumhuriyet Bürosu)
- Başbakan Tayyip Erdoğan, TEKEL
işçilerinin eyleminin hak arayõşõ değil
hükümete karşõ senaryonun bir parçasõ
haline geldiğini belirterek “Partimi
hedef alan terbiye ve edep dışı bir
üslup kullanıyorlar. Amaç hak ara-
yışı değil, hükümete karşı aleni bir
kampanyaya dönüşmüştür” dedi. İş-
çilerin eyleminin yasal olmadõğõnõ
söyleyen Erdoğan, “Bu yasal olma-
yan sürece bu ay sonuna kadar
sabrediyoruz. Bu ay sonunda 4-C ile
ilgili işlem bittikten sonra yasal
adım neyse bu adımı biz atacağız.
Kusura bakmasınlar, bu ülke yol ge-
çen hanı değildir” dedi.
Erdoğan, AKP grup toplantõsõnda
TEKEL işçilerinin eylemini sert bir bi-
çimde eleştirdi. TEKEL işçilerinin
sadece bir kõsmõnõn eylem yaptõğõnõ be-
lirten Erdoğan, Türk-İş ve Tek-Gõda
İş’i dürüst olmamakla suçladõ. CHP li-
deri Deniz Baykal’õn TEKEL işçile-
rinin yanõna gitmesini eleştiren Erdo-
ğan, “Sen önce partine bağlı bele-
diyelerde hiç hak verilmeden tasfi-
ye edilenlerin sorunun çöz” dedi.
Türk-İş’in önünde eylem yapan iş-
çi sayõsõnõn 300-500 dolayõnda oldu-
ğunu, bunlarõn yanõna birçok uç ku-
ruluşun geldiğini ileri süren Erdo-
ğan, buna örnek olarak, “Öğretmen
Olamayanlar Birliği”ni gösterdi. Er-
doğan, “Türkiye’de bazı şeyler cid-
den komikleşmeye başladı. Bilgisa-
yar ortamında imkânı vardır, gi-
rersin kazananlar kazanıyor. Bu yıl
da 40 bin kadrolu öğretmen alıyo-
ruz. 40 binin dışında kaldık bizim
halimiz ne olacak? Dünyanın hiçbir
yerinde bir fakülteyi bitiren öğret-
men oluyor diye bir şey yok ki. Üni-
versiteyi bitiren herkes iş buluyor di-
ye bir şey yok” dedi.
‘Aşırı uçların istismarı’
Hükümetin gösterdiği olumlu yak-
laşõmõ işçi tarafõnda göremediklerini
belirten Erdoğan, olayõn ideolojik
gruplarõn ve aşõrõ uçlarõn istismarõna
döndüğünü söyledi. Erdoğan, “Amaç
hak arayışı değildir, hükümete kar-
şı aleni bir kampanyaya dönüş-
müştür. Partimi hedef alan terbiye
ve edep dışı bir üslup kullanıyorlar.
MHP ve CHP istismar ediyor. Med-
ya da kullanılarak marjinal örgüt-
leri işçileri istismar ediyor. Çetele-
rin yapamadığını, kirli senaryoların
başaramadığını bu türden olumsuz
olayları abartarak, ajite ederek,
kışkırtarak başaracaklarını zanne-
diyorlar” görüşünü dile getirdi.
İşçilere seslenen Erdoğan, 3 milyonu
aşkõn işsiz, memur, emeklinin veba-
linin olduğunu, TEKEL işçilerine
teklif edilen ücretle 4-C kapsamõnda
çalõşacak milyonlarca işsiz bulundu-
ğunu kaydetti. Erdoğan, “Burada
oynanan oyunu iyi görmeniz gere-
kiyor. Buradaki olay hak arayışı
içinde masum talepler peşinde işçi
eylemi olmaktan çıkmış, hükümete
karşı yeni bir senaryonun parçası ol-
muştur” dedi. İşçilere çağrõda bula-
nan Erdoğan, “Kamuda çalışmaya
devam etmek isteyenler gitsinler,
sözleşmelerini imzalasınlar. Ey-
lemdekiler de eylemi bırakıp evle-
rine dönsünler. Hazinemizdeki her
bir kuruş milletimizin bize emane-
tidir. Milletin emanetine asla halel
getirmeyeceğiz” diye konuştu. Ya-
põlan eylemin yasal olmadõğõnõ belir-
ten Erdoğan, “Biz şu anda demo-
kratik davranışımızı bu ay sonuna
kadar sürdüreceğiz. Bu yasal ol-
mayan sürece bu ay sonuna kadar
sabrediyoruz. Bu ay sonunda 4-C ile
işlem bittikten sonra yasal adım ney-
se bu adımı biz atacağız. Kusura
bakmasınlar, bu ülke yol geçen ha-
nı değil, sahipleri var” dedi.
ŞÜKRAN SONER
Başbakan Erdoğan’õn dünkü par-
ti grup toplantõsõnda TEKEL işçile-
rine, “Beğenirseniz, benden bu
kadar” dediği çözüm formülünün
işçilik hak ve hukuk içindeki yeri,
“İşçilik hukuku içinde değil, kö-
lelik düzeninde çalıştırma”.
Başbakan Erdoğan’õn 4/C kapsa-
mõnda çalõştõrmaya ilişkin sözünü et-
tiği iyileştirmelerin tümü, ücretler-
de kimi artõşlarla, sosyal güvenlik
sisteminden yararlanma ya da daha
düşük ölçeklerde kõdem tazminatõ-
nõ öngörüyor. TEKEL işçilerinin,
sendikalarõ Tek Gõda-İş, dayanõşma
için üretimden gelen gücün kulla-
nõlmasõ kararõnõ alan işçi konfede-
rasyonlarõnõn istemi ise kimi özve-
rilerle başka işletmelerde işçilik
statüsünde çalõştõrma hakkõ. Arada
küçücük gibi görünen çok büyük
fark; yasal hukuk düzeni içinde iş-
çilik haklarõ ile çalõştõrma ya da ge-
çici sözleşme ile iktidarõn lütfuna
bağlõ olarak her yõl sözleşmenin
yeniden düzenlenebilmesi, yasalara
karşõ hile yöntemi ile kölelik düze-
ninde, iktidara biat kültürü içinde ka-
muda çalõştõrma.
Dünyada geçerli, Türk huku-
kunda da esas olan işçilik hakkõ,
“belirsiz süreli sözleşme” olarak
düzenlenir. Bunun hukuk dili ile an-
lamõ sözleşmenin süresiz olmasõ,
yasalarõn öngördüğü koşullar için-
de işverenin işçiyi işten çõkarma
hakkõnõ kullanabilmesidir. Belirli
süreli sözleşme akdi ancak istisnai
haller için, adõ üzerinde geçici işlere
bağlõ geçici sözleşmeler olarak ön-
görülebilir. Geçici süreli sözleş-
melerle sürekli işçi çalõştõrma ya-
salara karşõ hiledir, suçtur. Hükü-
metin dayattõğõ 4/C uygulamasõ da
bu yasalara karşõ suçun iktidar, ka-
mu eliyle işlendiği bir uygulamayõ
öngörmektedir. AKP iktidarõ bu
yolla her yõl sözleşmeleri sona er-
dirip, yeniden sözleşme yapma,
hukuka, hakka aykõrõ, 4/C statü-
sünde çalõştõrmayla, iş hukuku, iş-
çilik haklarõnõn en temel güvence-
lerini ortadan kaldõrmakta, lütuf, bi-
at kültürü içinde işçi çalõştõrma gü-
cünü iktidarõnõn elinde tutmaktadõr.
Bir kez daha demokrasilerde ge-
çerli, bizde de var olan hukuk dü-
zeni içinde çalõşanlarõn çoğunluk-
la iş yasasõ kapsamõnda, kamu er-
kinin öngörüldüğü işler için ise
memur statüsünde çalõştõrõlmalarõ-
nõn esas olduğunun altõnõ çizelim.
Sözleşmeli, geçici çalõştõrma ancak
geçici işler için istisnai hak ve dü-
zenleme olarak öngörülebilir. Böy-
le olduğu içindir ki Türkiye Öza-
lizm ile gündeme gelen kamuda
sözleşmeli çalõştõrmaya ilişkin ya-
sal düzenlemenin, işçilik haklarõnõn,
imzaladõğõ sözleşmelere aykõrõ düş-
mesi nedeniyle Uluslararasõ Çalõş-
ma Örgütü’ne (İLO) de hesap ve-
riyor. İlgili sözleşmelerin görüşül-
düğü her yõl ilgili uzmanlõk komi-
telerinde tartõşõlõp eleştiriliyor, söz
konusu düzenlemelerin işçilerin
çalõşma haklarõna aykõrõ olduğu
gerekçesi ile kõnanõyor. İktidarlar
adõna söz konusu uygulamanõn kal-
dõrõlacağõ savunmasõyla zaman ka-
zanmaya çalõşõlõyor.
Erdoğanizm sözleşmeli çalõştõr-
mayõ öğretmenler dahil en güven-
celi çalõşma hakkõnõn olmasõ gere-
ken kamu alanlarõnda kitlesel uy-
gulama suçunu işlemekle yetinme-
di. Süreli çalõşmayõ öngören ek bir
uygulamayõ 4/C statüsünü yasal
bir düzenleme gibi gündeme getir-
di. Dahasõ pek çok kamu kurulu-
şunda, belediyeler dahil var olan me-
mur, işçilik kadrolarõ geri alõnarak
4/C statüsünde geçici çalõştõrmaya
ağõrlõk verildi. Başbakan Erdo-
ğan’õn TEKEL işçilerine son teh-
didinde geçerli olduğu üzere, çare-
sizlik, kendisinin söylediği gibi 3
milyon değil 5 milyon üstü gerçek
işsizin varlõğõ tehdit aracõ olarak kul-
lanõlarak, 4/C statüsü dayatõlõyor.
Her yõl bir daha bir daha işten çõ-
karõp, işten alma ile çalõşanlar, bi-
at kültüründe, kölelik düzeninde ça-
lõştõrõlmaya yönlendiriliyor.
TEKEL direnişinde son günlerde
yaşananlar Özalizmin büyük ma-
denci direnişindeki yaşananlarla
çok fazla çakõşõyor; büyük maden-
ci direnişinin son günlerinde Baş-
bakan Yıldırım Aktuna, Genel
Maden-İş ile masaya oturmuş, kabul
ettiği haklarõ kamuoyuna ilan etmişti.
Devreye Cumhurbaşkanõ Özal gir-
miş, verilen haklarõn geri alõnmasõ-
nõ istemişti. Aktuna da yõlbaşõ arifesi
gecesi sözle verdim dediklerini ver-
diği sözü ile yola çõkmõş, imzala-
nacak metinlerde bu rakamlara ra-
zõ olmamõştõ. Kamuoyunun pek an-
layamadõğõ bu karmaşõk tartõşmada,
direnen maden işçilerinin yeni yõl
sloganõ, “Halkımız, Başbakan ya-
lan söylüyor, çarptık böldük he-
sap tutmuyor” olmuştu.
Başbakan Erdoğan’õn Türk-İş’i
uzlaşma masasõna çağõrõp, sonra
4/C’yi kimi ödünlerle yasal işçi
hakkõ olarak pazarlamasõ, direnen
TEKEL işçilerinin güvenli iş istemi
ile özden çelişirken, verilebilecek en
üst düzeyde işçi hakkõ olarak sun-
masõ tablosu ortaya çõkõyor. Bu ara-
da 1 Şubat’a kadar zaman kazanõl-
masõ ile de işçilerin TEKEL’deki iş-
çilik haklarõ yasal olarak sona erdi-
rilmiş, kõdem tazminatlarõ, maaşla-
rõ bankaya yatõrõlmõş olarak, ay so-
nuna kadar 4/C statüsündeki işleri
kabul etmeye zorlanõyorlar..
soner@cumhuriyet.com.tr
BAŞBAKAN DOĞRU SÖYLEMİYOR, İŞÇİLİK DEĞİL KÖLELİK DÜZENİ DAYATIYOR
Türkiye Komünist Partisi üyeleri, metrobüs zammını, idare mahkemesi kararına karşın geri almayan be-
lediyeyi protesto etmek için “turnikeden atlama” eylemleri nedeniyle dün Şişli Adliyesi’nde ifade verdiler.
Metrobüs alõmõ ihalesinde yolsuzluk iddiasõyla açõlan davanõn ilk duruşmasõ 5 Şubat’ta
İETT’de yolsuzluk davası
Müfettişler: Alım hukuka aykırı
İçişleri Bakanlõğõ’na bağlõ mü-
fettişler tarafõndan konu ile ilgili
18 Ekim 2007’deki araştõrma ra-
porunda, Phileas marka 50 adet
lastik tekerlekli tramvay aracõnõn
alõmõnda, firmanõn gönderdiği
mektubun dayanak alõndõğõ belir-
tilerek şöyle denildi: “Ne sanayi
odası ve ticaret odası ne de ilgili
meslek odaları ile yazışma ya-
pılmadığı ve APTS firmasının
gönderdiği aracın teknik ve fi-
ziksel özelliklerini gösteren
mektubun temel dayanak alın-
dığı, böylece alımın ihale prose-
dürünün dışında yarışma ve ra-
kabet unsurunu yok edici şekil-
de hukuka aykırı olarak yapıl-
dığı anlaşılmıştır.”
Beyoğlu Cumhuriyet Başsavcõ-
lõğõ’nca hazõrlanan iddianamede
müfettiş raporuna değinilerek
şöyle devam ediliyor: “Teftiş so-
nucunda gerekli araştırma ve
tespitlerin yapılmadan, ihtiyaç-
ların ne olduğu tam olarak be-
lirlenmeden ayrıca ihtiyacı
karşılayacak diğer ürünler ve
modellerin bulunup bulunma-
dığı yönünde gerekli araştır-
manın yapılmadığı ve yapılan
araştırmaya da ne için APTS
firmasından alındığının ayrın-
tılı bir şekilde araştırılmadan
ve ayrıca sanayi odası ve tica-
ret odası ve meslek odaları ile
ilgili yazışmalar yapılmadan
ihalenin yapıldığı ve bu şekilde
kamunun zarara uğratıldığı,
rekabetin ortadan kaldırıldığı
bu nedenle ilgililer hakkında
cumhuriyet başsavcılığımıza
suç duyurusunda bulunulması-
na karar verilmiştir.” Şüpheli-
lerin Türk Ceza Kanunu’nun
257/1, 37/1, 53/1 a-b maddeleri
kapsamõnda 3 yõla kadar hapis
cezasõna çarptõrõlmalarõ isteniyor.
İETT İşletmeleri Genel Müdürlü-
ğü ise söz konusu skandalõ yalan-
lamõş, metrobüs hattõnda hizmete
sunulan Phileas ve Capacity mar-
ka araçlarõn alõmõnõn, Kamu İhale
Kanunu’nun “tekel oluşturan
hak sahibi ve tek üretici
alımını” içeren 22/a maddesine
göre yapõldõğõnõ bildirmişti.
Mutteki Ankara’da
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - İran Dõşişleri Bakanõ Ma-
nuçehr Mutteki, dün resmi te-
maslarda bulunmak için Anka-
ra’ya geldi. Akşam saatlerinde
Başbakan Recep Tayyip Erdo-
ğan tarafõndan kabul edilen Mut-
teki’nin, bugün Cumhurbaşkanõ
Abdullah Gül ve Dõşişleri Baka-
nõ Ahmet Davutoğlu ile görüş-
mesi bekleniyor.
Arslan ifade verdi
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Almanya’daki Deniz
Feneri e.V. bağlantõlõ soruştur-
ma kapsamõnda, bir dönem Ka-
nal 7’de yayõmlanan “Deniz
Feneri” adlõ programõn sunucu-
luğunu yapan Uğur Arslan’õn
“şüpheli” sõfatõyla ifadesine
başvuruldu. Arslan’õn ifadesi
yaklaşõk 6 saat sürdü.
Etimesgut’ta gözaltı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Ankara polisi, geçen
günlerde yaptõğõ “Demir 06” kod
isimli bir operasyonla kumar oy-
natarak zengin kişileri borçlandõ-
ran, zorla senet imzalatan bir çe-
tenin üyelerini gözaltõna aldõ. 8
çete üyesinin tutuklanmasõnõn ar-
dõndan da önceki gece bu grubun
kumar oynattõğõ yerleri kayõrdõğõ
iddiasõyla MHP’li Etimesgut Be-
lediye Başkan Yardõmcõlarõ A.S.
ve H.Y. ile Zabõta Müdürü
A.İ.B’nin de aralarõnda bulundu-
ğu 8 kişi gözaltõna alõndõ.
CHP’den açıklama
İstanbul Haber Servisi -
CHP Adalar İlçe Örgütü, ilçe ör-
gütünden 119 kişinin istifa etti-
ğine yönelik haberlerin gerçeği
yansõtmadõğõnõ açõkladõ. Açõkla-
mada, “İstifa dilekçeleri yöneti-
mimizce incelenmeye devam
edilmektedir. Birçok kişinin isti-
fa etmediği, istifa dilekçelerinin
fotokopi ile çoğaltõlarak bazõ
üyelerin haberi olmadan tek kişi
elinden imzalanarak ilçe merke-
zine toplu olarak postalandõğõ
tespit edilmiştir” denildi.
Devlet Bakanı Hayati Yazıcı da partisinin grup toplantısı öncesinde gazetecilerin TE-
KEL işçilerinin durumuna ilişkin sorularını yanıtladı. İşçilerin açlık grevine gideceği-
nin anımsatılması üzerine Yazıcı, “Bence kabul edecekler, ben hâlâ ümitliyim” dedi.
Sendikaların hükümetin önerilerini makul bulduğunu düşündüğünü kaydeden Yazıcı,
“Yabancı unsurlar var. Siyasi manevra alanı, rant kapısı yapmak isteyenler var” dedi.
Yazıcı:
Kabul
edecekler
AKP’DEN SOYSAL’A HAKARET
Gensoruda
‘seviye’ kavgası
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP’nin,
Çalõşma ve Sosyal Güvenlik Bakanõ Ömer Din-
çer hakkõnda verdiği gensoru önergesi görüşme-
leri sõrasõnda “seviye” tartõşmasõ yaşandõ.
Görüşmeler sõrasõnda konuşan CHP’li Çetin
Soysal, TEKEL işçilerini selamlarken “Yaşam
mücadelesi verenleri 4-C kölelik kapsamına
alarak zulmediyorsunuz. Geçmişte mücahit
idiniz, sonra müşahit oldunuz, arkasından
müteahhit, her işe müsait oldunuz. Başba-
kan’ın TEKEL işçileriyle ilgili sözlerinden
utanç duyuyorum. 80 yıllık Cumhuriyetin ma-
lını mülkünü yandaşlarına peşkeş çeken bu ik-
tidarın uygulamaları utanç vericidir. Okya-
nus ötesine körü körüne bağlılığınız utanç ve-
ren anlayıştır” dedi. AKP’li Ayşenur Bahçeka-
pılı sataşma gerekçesiyle söz aldõğõnda “ancak
belli bir seviyeden konuşabileceğini” söyleyin-
ce, Soysal tekrar söz aldõ. Soysal, “Seviyeden
kastınız herhalde sayın Başbakan” deyince
AKP sõralarõndan protestolar yükseldi. AKP’liler
“Ahlaksız herif” “terbiyesiz” “Allah’ın öküzü’
diye bağõrõrken, bazõlarõ kürsüye doğru yürüdü.
Gerginlik tõrmanõrken birleşime ara verildi.