24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
OOOF OFF LINE Tanoi Türkoğlu (tanolturkogluOgmail.com) Apple'in yeni cijazı iPad ile birlikte birgeçiş dönemine girdik. Veriler artık merkezi olarak saklanacak, elinizin altındaki cihaz temel işlevleri gören bir düzeye inecek. iPAD'i Erkeklerde Kullanabilir Apple firmasının kurucularından ve pazarlama dehası SteveJobs yeni birbomba daha patlattı ve firma geçtiğimiz günlerde İPad isimli ye- ni ürününü tüm dünyaya tanıttı. GÖrünen o ki ilk bilgisayarlardan Apple Macintosh ve mobil müzik dinleme cihazlarının en popüleri olan iPod (ve bunun cep telefonu ile birieştirilmiş haliiPhone) cihazlarından son- ra firma tüm dünyayı üçüncü kere yerinden sarsma azminde. iPad cihazını iPhone'un biraz daha büyük modeli diyerek eleştirenler de var, özellikle e-gazete, e-kitap dünyası başta olmak üzere müthiş bir devrim yaratacak diyenler de. Cihazın temel özelliklerine bakıldığında tam da ikisinin arasında bir yerde duruyor gibi. Yani bu haliyle müthiş bir devrim yapması çok olası değil. Ancak yerinde sayacağını beklemek de doğru olmaz. Gelecek ay ya da yıllarda çıkacak geliştirilmiş yeni kuşak modelleri ipod, iphone ci- hazlannm yarattığı düzeyde bir etki yaratma potansiyeline sahip. Öncelikle cihaz fiziksel özellikleri itibariyle çekici. 680-730 gram ara- sında. En devrimsel özelliklerinden bir tanesi ise bilgisayarlann çıktığı ilk günden beri cihazın değişmez bir parçası olan klavye aparaünın o/- maması. Yazmak gerekiyorsa, dokunmatik ekran klavye işlevini görüyor. Bu basit ve zaten bildik imkân bir yandan Apple'in dokunmatik ek- ran konusunda ne kadar deneyimli ve gelişmiş imkânlara sahip olduğu- nu gösterirken, aslında öteden beri ülkemizde de tartışılan farklı klavye standardlarının kolaylıkla kullanılabilir hale gelmesini de sağlamış olu- yor. iPad'de bu sorun çözülmüş görünüyor. Hangi klavye formatını se- çersem'z ekran o klavye olarak hizmet vermeye başlıyor. Böylece tuşla- rın üzerindeki işaretleri değiştirmek ya da komple farklı klavyeler satın almak gereği ortadan kalkıyor. Ûte yandan'bu cihaz, şu anki teknik özellikleri itibariyle şimdilik bir grup öncüyü cezbedecek... Ancak önemli birgrup kullanıcı biraz daha temkinli yaklaşıp bekle-gör taktiği ile cihazın dünya üzerindeki gelişimi- niizleyerek karar verecek gibi. Bu cihaz sayesinde ipod, iphone ürûn yelpazesinden farklı olarak kurumsal müsteriler de Apple firmasının ra- darına girmiş durumda. Ellerinde bu cihazlarla işi gereği mobilite ge- reksinimi duyan firma çalışanları gün boyunca ofis dışında yaptıkları tüm mesleki faaliyetlerinde bu cihazı kullanabilir ve sipariş alma, not tutma, mesajlaşma vb gibi faaliyetlerini internate bağlı olarak ya da bağlı olmadan gerçekleştirebilir, gün sonundangüncel bilgileri merkeze aktarabilirler. Bu bir geçiş dönemi ve bu sayede bilişim küttüründe de yeni bir çağ başlamış oluyor. Dijital kültürün, internetin ruhuna aykırı gibi görünen, dağıtılmış ve- rileri merkezde toplama (totaliter) arzusunu gerçekleştirmeye doğru bir adım daha atılmış oluyor. Giderek taşınabilir bilgisayarlarda veri tutma, sabit disk imkânı bulundurma gereği ortadan kalkacak. Eposta siste- minde bu düzen geldi. Posta kutunuz şu an kimbilir hangi ülkedeki bir bilgisayarda saklanıyor (ve gerekli görüldüğünde inceleniyor). Bunun yanı sıra tüm metinlerinizin, elektronik tablolarınızın, sunum- larmızın, adres defterinizin vb de şu an elinizin altında kullanmakta ol- duğunuz cihazın diskinde durmak yerine, binlerce kilometre ötedeki bir bilgisayarda saklandığım düşünsenize. Hem kaybolma derdide yok III o pTSmJKUK POLİTİKASI fco^JH Hayrettin Ökçesiz ^ ^ A ^ ^ B hayret@akdeniz.edu.tr Bir hukukçu eğitimi programı, "Elsa Türkiye Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Kurgusal Duruşma Yanşması" adım taşıyoryıl- lardan beri. Yenilerde Özel Hukuk alanındaki bu etkinliğe Kamu Hukuku alanını da eklemişler ve "Mahmut Esat Bozkurt" adım ver- mişler. Yarışmalar, hukuk fakültelerinden gelen çalışma gruplarının davalı ve davacı konumlannda birbirleriyle çekişmeleri üzerine ku- rulu. Bir hakemler kurulu kazanan tarafı belirliyor. Elsa Türkiye ^ llkönce, fakülte dekanlarının seçtiği öğrencilerle bir çalıştırıcı kendilerine gönderilen "olay" üzerine çalışmaya başlıyor. Çalışma bütünüyle pozitif hukuk zemininde cereyan ediyor. Pozitifhukuku aşan bir eleştiri, irdeleme, değerlen- dirme, felsefi bir duruş istenmiyor. Atgözlüğünün birinci kapağı böylelikle takıl- mış oluyor. Daha vahimi, bu gruplardan, varilen olayı hem davalı hem de davacı olarak savunmaya hazır olmalarının istenmesi... Hangi tarafı savunacaklarını duruşma günü gelince kura ile öğreniyorlar. Bununla atgözlüğünün ikincikapağı da ye- rini buluyor. Son aşamada öncekinde davacı iseler davalı, davalı iseler davacı olarak, tüm savunduklarının tersini savunmak görevi veriliyor. Bunu da başar- dıklarında işleri bitiyor. Bu programlan onaylayan, yürüten kurumlar ve kişiler hukukçunun böyle yetişeceğini düşünüyorlar. Ûğrencisi olmaktan kıvanç duyduğum, kendisinden pek çok şey öğrendiğim değerli Hocam Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun, yaşasaydı adının böylesine bir hu- kukçu köreltme etkinliğinde kullanılmasına sevinemeyeceğini biliyorum. Bu programla öğrenciye deniyor ki, kimi, neyi haklı bulursan bul, önemli değil Sen her şeyi, herkesi savunmaya hazırla kendini. Önceki davada dediklerinin ak- sini sonrakinde aynı güçle ileri sürebilmelisin. Bunu da kazandığında, için rahat olsun. Buna profesyonel olmak denir. Ne uğruna mı? Hakikat, adalet uğruna ol- madığı belli. Onlara inanman gerekir, savunabilmen için. Inanmadan savunuyorsan, savunduğun ne uğrunadır? Kim bilemez bunu? Paradır, undur, unvandır, maldır, mülktür, iktidardır ama hakikat ve adalet asla de- ğildir. Sen renksiz, kokusuz, saydam ol. Geçirgen, taşıyıcı ol. Kendinin kullanılma- sına izin ver, buna en uygun koşullarda ve özelliklerde olduğunu kanıtia. Sen asla kendin olma. Vicdanına sorma hiçbir şeyi. 0nun cılız sesini duymamayı da tez el- den öğrensen iyi olur. Bu yarışmada kura ile, katılmadığın bir savı savunmak düş- müşse payına, gözünü kırpmadan yap ve aslında haklı bulduğun karşısavı çürût- meyibaşar. Başarıyla yürüdüğün bu yolda çürüttüğün o inançlarını bu kez canlandırmayı görev olarak alacaksın. Fakatsen onları kazandırmayı nihayet inandığın için değil, beklendiği için bir "görev bilinci'yle hedefine koyacaksın. Çûrüttüğüne, hiç çü- rütmemişsin gibi yeniden saniamazsın. T&m aşamalan başardığında inançsız bı- rakıldığını, artık asla inanamayacağını binfan görüvereceksin. Kim çekecek seni yukanya? Diyecekler ki, bu yolla öğrenci nesnel oimayı, yansız olmayı, birdiğerinin yeri- ne geçerek empati geliştirmeyi öğreniyor. Pozitif hukuku her yönüyle didik didik ediyor. Hukukçu böyle eğitilir... Ne acı verşn yalanlardır bunlarl Oysa tüm bunları bize yalnızca vicdanımız öğretebilir. öğrencilere vicdanları- nın sesini dile getirmeyi yasaklayan bu bilgiçler onların bu becerileri böylelikle da- ha iyi kazandıklannı kanıtlamalılar. Vicdanımız, ne pahasına olursa olsun inandı- ğımız yerde durmamızı ister. Sonradan yanlış olduğunu gördüğümüz şeyler uğru- na savaşmış olmak bile, bilerek yanlış şeyleri savunmaktan daha kötü değildir. Aslında kötü değildir. Çokağırgelse de, yanılmış olmanın hüznü ve üzüntüsünden başka bir yükü yoktur. Ama öğrencilere, "inanmasanız da, gidin o yerde durun, bunun pişkinliğini öğ- renin, ayakta kalmayı öğrenin, hayat mücadelesinde hak güçlünündür. Çünkü güç- lü haklıdır. Gücünüzü gösterin" demenin adalet ve hakikate göre yargılayan vic- danları karşısında onları ne denli küçiik düşürdüğünü bu işgüzarlar bilemiyorlar mı? Yarışmaya katılan bir öğrencimin dediği gibi, karşı tarafın açıklarını yakala- mayı öğrendikleri ama belli. Bunun ne soylu bir empati olduğunu da ileri sürerler mi? Hukuk önce başkalarının haklandır.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear