29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 17 KASIM 2010 ÇARŞAMBA ekonomi@cumhuriyet.com.tr 12 50 YILLIK USTALARA PLAKET VERİLDİ Genç Sigortacılar Derneği’yle Sigortacı gazetesi’nin ortak organizasyonuyla yapılan sigorta sektöründe “50 Yıllık Ustalara Saygı Gecesi”nde sektörde 50 yılını dolduran sigortacılara plaketleri verildi. Törende sigorta sektörüne 50 yılını vermiş usta sigortacılar ile genç meslektaşları buluştu. Törene Hazine Müsteşarlığı Sigortacılık Genel Müdürü Ahmet Genç, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği Başkanı Hulusi Taşkıran ile sigorta şirketlerinin yöneticileri katıldı. Taşkıran, sigortacılık sektörünün bilgi, beceri ve insan olmadan yapılamayacağını dile getirerek sektörün son 15 yılda çok ileriye gittiğini ancak sosyal ilişkilerde istenilen seviyeye gelinemediğini anlattı. EKONOMİ DASK’TAN 110 BİN KİŞİYE EĞİTİM Doğal Afet Sigortaları Kurumu’nun (DASK), Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü işbirliğiyle deprem ve Zorunlu Deprem Sigortası bilincini arttırmak için yola çıkardığı Fay Hatları TIR’ı Batı Anadolu turunu Düzce depreminin yıldönümünde İstanbul’da tamamladı. Batı Anadolu Fay Hatları TIR’ı 54 gün boyunca 24 merkezi ziyaret etti. Proje kapsamındaki 100’den fazla seminere ve TIR’daki uygulamalı deprem eğitimine 60 bin kişi katıldı. DASK, Fay Hatları TIR’ıyla yaptığı turların sonunda 110 bin kişiye doğrudan ulaştı. PARAMETAPARA MUSTAFA SÖNMEZ Taşkıran. Söküğünü Dikemeyen Terzi: Gazeteci… Demokrasi, örgütlenme, ifade özgürlüğü, çalışan hakları denilince mangalda kül bırakmayan, demokrasi havarisi geçinen, ama iş kendisine geldiğinde bunların hiçbirini kendisi için isteyemeyen, kullanamayan, kısaca söküğünü dikemeyen terzidir gazeteci milleti… Mesela bayramlarda, çok değil, 1992 öncesinde, gazeteciler de tatil yapardı. Geleneksel olarak büyük illerdeki gazeteci cemiyetleri, bayram gazetesi çıkarır, onu da “nöbetçi gazeteciler”le üretirdi. Kaliteli bir gazete olmazdı ama en azından gazetecilere bayram tatili yapma fırsatı verirdi. Sonra ne mi oldu? 1992 Haziranı’nda, Sabah’ın patronu Dinç Bilgin ve sağ kolu Zafer Mutlu, daha fazla kâr hırsıyla bu geleneği bozdu. “Biz bayramda gazetemizi çıkarmaya devam edeceğiz” dediler. Aydın Doğan ve öteki gazete sahipleri de “canımıza minnet” deyip buna karşı çıkmadılar. Sabah’ın patronlarının oyunbozanlığıyla bu gelenek bozuldu ve gazetecilerin çoğu, bayram günleri de çalışmaya mecbur kaldılar. Sabah’ın eski patronları, kendi işyerlerine sendika sokmayarak da medyadaki yozlaşmaya tüy dikti. Sabah, sendikalaşmaya izin vermezken Doğan ve diğer patronlar da sendikalı çalışanları sendikadan istifa ettirdi. Gazeteci milleti bu zorbalığa da karşı duramadı. İşyerine çağrılan notere tek tek giderek imza verdiler ve sendikasızlaştı. O gün bugündür, “sendikasız demokrasi mi olur” mavrasını sıkan birçok gazeteci, konu medyaya sendikanın girmesi olduğunda hemen ortalıktan kaybolur. Genç gazeteciler de, ağabeylerin ucundan tutmadığı bu konuyu tehlikeli görür, işlerini kaybetmek korkusuyla sendikaya üye olmaz. Bu arada, SabahATV’de grev yapan 10 kadar çalışanın 14 aylık direnişi, diğer grup çalışanlarının umursamaz tavırlarıyla sürüyor…(*) Örgütsüz gazeteciler, yasal haklarından bihaber oldukları gibi haklarını kullanmayı da pek bilmez. Mesela, medyada da işgünü 8 saattir. İşveren, günde ancak 3 saat “fazla çalışma” isteyebilir ama bu 3 saatin de ücretini yüzde 50 zamlı ödemek zorundadır. Mesai, saat 24’ten sonraya aitse, çalışma saati başına yüzde 100 zamlı ödeme yapılmalıdır. Nerede var bu uygulama? Özellikle görsel medyada 1213 saat sıkı çalıştırır, zamlı filan da ödemezler fazla mesaiyi. Hatta mesai ödedikleri bile şüphelidir… Gazetecilere ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yaptıkları çalışmaların ücretleri de yüzde 100 zamlı yapılmalıdır. Şimdilerde köle emeği olarak stajyer istihdamı yaygınlaşıyor. Yasaya göre, yazıişlerindekilerin yüzde 10’unu aşmaması gerekir stajyer sayısı. Ama, birçok gazete,TV, stajyerlerle iş döndürür halde. Basın yasası, gazetecinin deneme süresinin 3 ay olduğunu söyler ama aylar ayları kovaladığı halde kadrosu yapılmaz gazeteci adayının. Çoğu gazeteci bilmez ama patronların gazeteciye yılda bir maaş ikramiye vermesi, yasa gereğidir. Sonra, askere gidene askerlik süresince yarım maaş verilmesi de Basın Kanunu’nun tanıdığı bir haktır. Diğer işkollarından farklı olarak, gazeteci kendi isteğiyle gazetenin çizgisi değişti iddiasıylazamanında bildirim yaparak işten çıkabilir ve ihbarkıdem tazminatı da almaya hak sahibidir. Ama, örgütsüz ve bilinçsiz gazetecilerin çoğu bunu bilmez ve uygulamaya yeltenemez. Bir yıllık kıdemi olan gazetecinin yıllık izni 4 haftadır ama kim o kadarını kullanabilir? 10 yıl kıdemli ağabeyler bile hakları olan 6 haftayı kullanmaya “cüret” edemezler. Bu hakların hepsi, Basın Yasası’nın sağladığı “asgari” haklardır. Sendikalı olsalar toplusözleşmeyle bu hakları hem uygulatır hem de yasal hakları yukarı çekebilirler. Medya çalışanlarının bugünkü perişanlığının ardında, tabii ki medya endüstrisinin büyümesi ile çalışanlar arasında özellikle 1990 sonrası artan hiyerarşi etkili oldu. Yayın yönetmenlerini şirket yönetim kuruluna alan, yazar ve editörlere ayrıcalıklı maaşlar ödeyen, “tetikçiliği” ayrıca ödüllendiren medya patronları, geri kalan medya çalışanları ile bu aristokratları ayrıştırdı, yemek salonlarını bile ayırdı. Söküğünü dikemeyen gazeteciler, bu saatten sonra örgütlenebilirler mi? Umutsuz olmamak gerek, ama çok zor gibi. Sendikalaşarak dayanışmanın yerini, şimdilerde daha çok “klan” türü gruplaşma, bir tür medya içi cemaatleşme almış durumda. O da grup, cemaat şefine mutlak itaati gerektiren bir çarpıklık yarattı. Yani neresinden tutsanız elinizde kalan bir durum var medyada… (*) Basında sendikasızlığın öyküsü arkadaşım Atilla Özsever’in doktora tezidir ve “Tekelci Medyada Örgütsüz Gazeteci” başlığıyla İmge Yayınları yayımlamıştır... Habersiz sigorta yaptılar cezayı yediler Banka ve sigorta şirketlerinin 19 bine yakın kişiden yaptığı kesintiler Hazine’yi harekete geçirdi Hazine Müsteşarlığı tarafından kısa bir süre önce yayımlanan habersiz sigorta yaptırmakla ilgili genelge tüketiciye rahat bir nefes aldırdı. Ancak olayla ilgili gelişmeler, Hazine’nin yalnız genelge yayımlakla kalmadığını, daha önce şikâyet konusu olmuş şirket hakkında suç duyurusunda bulunarak ceza verdirdiğini de ortaya çıkardı. Hazine kısa biri süre önce, müşterinin bilgisi olmadan hesaplardan sigorta primi tahsilatı adı altında para çekilmesine el attı. Bu konuda kanuna aykırı hareket edenler hakkında cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunulacağını yayımladığı bir genelge ile duyurdu. Ancak Salih Tepe adlı bir sigortalı, yaklaşık iki yıllık hukuk mücadelesini anlatırken, olayın yalnız genelge ile sınırlı kalmadığı anlaşıldı. Aslında, söz konusu genelgeye yol açan olaylardan biri olarak gündeme alınabilecek olay Tepe’nin verdiği bilgiye ve ilgili kurumların raporlarına göre şöyle gelişiyor: Tepe, 2008’de kullandığı kredi kartına, Banka 18 bin 734 kişiye cep telefonundan poliçelerin arttığı mesajını attı, yanıt beklemeden poliçeleri arttırdı, iki yıllık hukuki süreç sonrasında, ilgili sigorta şirketinin yöneticileri 6 bin liralık ceza aldı. işsiz kalırsam diye 3 Kasım’da internet şubesinden kredi kartı ödeme güvence sigortası yaptırıyor. İlk üç ay poliçe ücreti olarak 25 lira çekiliyor. Sonra banka, raporlardan edinilen bilgiye göre, 18 bin 734 kişiye telefondan şu mesajı gönderiyor: Kart Ödeme Güvencesi aylık primi toplam borcunuzun yüzde 1’idir. Aylık prim tavanı 50 lira olarak güncellenmiştir. (Bilgi için bazı numaralar veriliyor.) Mesaja herhangi bir yanıt verilmesi beklemeksizin, 18 bin 734 kişinin poliçesi yenilerek 50 lira kesilmeye başlanıyor. Tepe, 12 Mayıs 2009’da bankayı arayarak sigortayı iptal ettireceğini söylüyor, ödenen primlerin geri alınıp alınamayacağını soruyor; verilen yanıt, ödenen primlerin iki gün sonra kullanılan kredi kartına yatırılacağı şekilde oluyor. Ancak bilgi için ilgili sigorta şirketinin de aranması isteniyor. Başbakanlık el koydu Sigorta şirketi, cayma hakkının 30 gün olduğu gerekçesiyle primleri ödemek istemiyor, verilen bilginin yanlış olduğu bildiriliyor. İki gün sonra da prim yatması beklenen kredi kartları, müşterinin bilgisi dışında kullanıma kapatılıyor. Gelişmeler üzerine Tepe, tüketici mahkemesine Ağustos 2009’da iki ayrı dava açıyor; kre di kartının bilgisi dışında kapatılması, diğeri de sigortadan doğan zararlar. Bir yandan bu mahkemeler sürerken bir yandan da Sigorta Genel Mürürlüğü’ne şikâyetler yapılıyor. İki yıla yakın süren yazışmalar ve mahkeme sürecinden sonra, durum Başbakanlık’a iletiliyor. Çünkü yazılan raporlar ne şikâyetçiye ne de ilgili kurumlara iletilmiyor. Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER), Hazine’den bilgi isteyince, müsteşarlık raporun hazırlandığını, ilgili sigorta şirketinin incelendiğini, raporun 20 Nisan 2010’da Sigortacılık Genel Müdürlüğü’ne gereği yapılmak üzere teslim edildiği bilgisi veriliyor. 12 Ekim 2010’da rapor kendisine verilmediği için İstanbul Cumhuriyet Başsavcığı’na giden Tepe, orada Hazine Müsteşarlığı’nın ilgili sigorta şirketi ve genel müdürü hakkında suç duyurusunda bulunduğunu, ilgili yöneticilerin de altışar bin lira cezaya çarptırıldığını öğreniyor. Allianz’ın gelirleri arttı Allianz Grubu, uluslararası faaliyetlerinde üçüncü çeyrekte sağlam sonuçlar açıkladı ve 2010 için öngörülen faaliyet kârını yakalayacağını teyit etti. Şirketin, üçüncü çeyrekte gelirleri, yüzde 11.4 artışla 24.4 milyar Avro oldu. 2009’un aynı döneminde bu rakam, 22 milyar Avro civarındaydı. Üç aylık faaliyet kârı yüzde 2.3 artışla geçen yılın üçüncü çeyreğindeki 2 milyar Avro’dan 2.1 milyar Avro’ya yükseldi. Yüksek çıkan vergi harcamaları üçüncü çeyrek net gelire etkisini gösterdi, net gelir 1.3 milyar Avro olarak gerçekleşti. Allianz Üst Yöneticisi Michael Diekmann: “Dokuz aylık faaliyet kârımızı yüzde 19.8 arttırarak 6.1 milyar Avro’ya ulaştık. Bu performansımızla, tam yıl faaliyet kârımızın artı eksi 500 milyon Avro ile 7.2 milyar Avro olan hedef aralığımızın üst sınırlarına yöneleceğini tahmin ediyorum” dedi. Kısa bir süre önce ilk emeklililerini veren AvivaSA, düzenli maaş sağlama çabasında Gelir planıyla sürekli maaş Fonları değerlendirmeye devam ederek emeklinin gereksinim duyduğu geliri sağlamayı amaçlayan plan, emeklilerin sistemde kalmasını sağlıyor. Kısa bir süre önce ilk emeklilerini veren AvivaSA Emeklilik ve Hayat, emekliliğe hak kazanan müşteriler için yeni plan sunarak emekliye sistemde kalarak gereksinim duyduğu sürekli maaşı vermeyi planlıyor. AvivaSa Emeklilik ve Hayat Üst Yöneticisi Meral Eredenk, planla müşterinin enflasyondan korunduğunu söylüyor. Planla; emekliliği hak eden katılımcılar bugüne kadar birikimini sistemden geri alma veya emekliliğini erteleyerek sistemde kalmaya devam ederken “Emeklilik Gelir Planı” ile birikimlerini maaş gibi alma şansına sahip oluyor. Eredenk, bireysel emekliliğin temel amacının kişilerin refah düzeyini bir ömür boyu korumak olduğunu vurgulayarak “Bugün Türkiye’de ortalama yaşam süresi 7075 yaş arasında. Bu da 56 yaşında emekli olan birinin yaklaşık 20 yıl daha düzenli bir gelire ihtiyaç duyacağı anlamına geliyor. Birikimlerin programlı olarak tüketilmesi sayesinde müşterilerimiz süre boyunca hem düzenli bir gelire sahip olacak hem de planın içerdiği özelliklerle enflasyon gibi ekonominin yıpratıcı etkilerinden korunacak” dedi. AvivaSA’nın Emeklilik Gelir Planı; katılımcının sistemden çıkmadan, birikiminin kendi belirlediği kısmını aylık, 3 aylık, 6 aylık veya yıllık dönemlerde maaş gibi almasına olanak tanıyor. Planın sunduğu avantajlardan bir başkası da, katılımcıların fon tercihlerini yapmakta özgür olmaları. HDI yönetimine yeni isim İsviçre Sigorta piyasasının deneyimli ismi Orhan Arıkçı HDI Gerling International’ın Türkiye ve Güneydoğu Avrupa Sorumlusu ve Yönetim Kurulu Üyeliği’ne getirildi. 22 Eylül 1964 İsviçre Biel doğumlu Arıkçı, yüksek öğrenimini İsviçre’de Basel ve Bern’de tamamladı. Bern’de Sigortacılık Yüksek Okulu’nu bitiren Arıkçı, Basel’de İşletmecilik Yüksek Okulu’ndan mezun oldu. Yüksek lisansını işletmecilik alanında yapan Orhan Arıkçı’nın MBA derecesi bulunuyor. Aksigorta’dan şalgamlı, kebaplı ev sigortası Pahalı sanıldığı için yapılmadığı, gelişmiş ülkelerde yüzde 50’lilere vardığı halde ülkede yüzde 1015 civarında seyreden ev sigortası yaptırma oranını arttırmak amacıyla kolları sıvayan Aksigorta, yeni kampanya başlatıyor. 2 bin3 bin lira zannedilen ve aslında 250 lira civarında olan sigorta bedelinin ne kadar düşük olduğunu anlatmak için her kentin sembolü olan yiyecek ya da içeceklerden yararlanılıyor. Kentlere göre farklılık gösteren ev ve eşya sigortası için örneğin Adana’da günde bir şalgamdan ucuza sigorta yaptırılabildiği bilgisini veren ilgililer, Samsun’da ayda iki pide fiyatına binalarını 80 bin liraya sigortalayabileceğini belirtiyor. Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, büyük bir kentte iyi bir lokasyonda 100 metrekare ev için yaklaşık 250 liralık poliçe ile 100 bin lira teminatlı ev ve eşya sigortası yaptırılabileceğini söyledi. Gülen, satılan poliçelerde 11 aya kadar taksit olanağı da tanındığını hatırlattı. Öte yandan 9 aylık verileri açıklanan Aksigorta, 2.4 milyon lira zarar etti. Şirket geçen yılın aynı döneminde 47.5 milyon kâr açıklamıştı. mustafasnmz@cumhuriyet.com.tr http://mustafasnmz.blogspot.com Kura ile 856 diş hekimi, 196 eczacı alınacak Ekonomi Servisi Sağlık Bakanlığı, taşra teşkilatı hizmet birimlerinde, sözleşmeli personel statüsünde istihdam edilmek üzere, noter tarafından yapılacak kura ile 856 diş doktoru ve 196 eczacı alımı yapılacağını duyurdu. Kuraya başvuran adayların Personel Bilgi Sistemi başvuru formlarını imzalayıp, notere onaylatarak, 8 Aralık 2010, saat 18.00’den önce Sağlık Bakanlığı Genel Evrak Şube Müdürlüğü’nde olacak şekilde APS veya kargo ile göndermeleri gerektiği bildirildi. Başvuru sahibinin imzası bulunmayan veya notere onaylatılmayan formların kabul edilmeyeceği, elden evrak teslim alınmayacağı bilgisi verildi. Başvuruların 24 Kasım 2010’’da başlayacağı, 3 Aralık 2010 saat 18.00’da sona ereceği belirtildi. Kura’nın, 17 Aralık 2010’da çekileceği sonucun aynı gün http://personel.saglik.gov.tr’de ilan edileceği açıklandı. ‘Zeytinyağına 1 lira prim desteği verilsin’ İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) TARİŞ Zeytin ve Zeytinyağı Birliği Başkanı Cahit Çetin, zeytinyağına verilecek prim miktarının en az 1 lira olması gerektiğini söyledi. Çetin, prim sisteminin en modern destekleme yöntemi olduğunu, uygulamanın devlete ek yük getirmemesinin yanı sıra hem üreticiyi hem tüketiciyi hem de ihracatçıyı koruduğunu dile getirdi. Yeni sezon için öngörülen primin bu işlevi yerine getirmekten uzak olduğunu savunan Çetin, bu sezon 160 bin ton rekolte beklendiğini ifade etti. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı verilerine göre, geçen sezon uygulanan 25 kuruşluk prim karşılığında çiftçilere 9.3 milyon lira prim ödemesi yapıldığını anlatan Çetin, “Geçen yılki toplam 147 bin tonluk üretimin yaklaşık 37.5 bin tonluk kısmının prim ödemesinden faydalandı. Üretimin sadece yüzde 25’i için prim ödenmiştir. Bu durumun yetkililer tarafından iyi değerlendirilmesi gerekiyor” dedi. Prim reel değerinin ilk uygulandığı yıl olan 1998’e göre ciddi oranda gerilediğini, şu anda ürün fiyatının yüzde 56 gibi çok düşük payına karşılık geldiğini dile getiren Çetin, “Çiftçiler bu düzeyde bir prim için dosya hazırlamayı anlamlı bulmuyor. Ayrıca üreticilerin, üretiminin yüzde 75’inin desteklemeden faydalanmadığı bir desteklemenin amacına ulaşmadığı, kaynak israfından öteye geçmediği de anlaşılmaktadır. Prim sistemi, hem zeytinyağı üretimini, hem zeytin işleme tesislerini hem de perakende satışları kayıt altına alarak, devletin vergi hasılatını arttırıyor. Kendi kendini finanse eden bir özelliği var” değerlendirmesini yaptı. Karsan ‘Yarının Taksisi’nde finalde Ekonomi Servisi Karsan, ABD’nin New York şehrinde ‘Yarının Taksisi’ (Taxi of Tomorrow ToT) projesi kapsamında açılan ihale sürecinde üç finalistin belirlendiğini, finalistler arasında tamamı Karsan’a ait olan KARSAN USA LLC şirketinin de yer aldığını bildirdi. Üç finalist arasında Ford Otosan’ın Gölcük fabrikasında ürettiği Transit Connect de bulunuyor. Karsan’dan yapılan açıklamada, “27 Mayıs 2010’da Taksi ve Limuzin Komisyonu (Taxi and Limousine Commission TLC) tarafından New York’ta açılan ihaleye Hexagon Studio’nun tasarım desteğini alarak katılmış olduğumuzu duyurmuştuk” denildi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear