22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHUR YET 14 KASIM 2010 PAZAR 6 HABERLER Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı verilerine göre başvuru sayısı 4 bin 81 oldu BİLİM ve SİYASET ORHAN BURSALI İhlallerde büyük artış ANKARA (ANKA) Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı’nın 2010 yılı üçüncü çeyrek raporuna göre 2010 yılının ilk 9 ayında yapılan başvuru sayısı bir önceki yılı katladı. 2009 yılında Başkanlığa toplam 1941 başvuru yapılırken, 2010’un sadece 9 aylık kısmında yüzde 110 artış ile 4 bin 81 başvuru kaydedildi. İnsan Hakları Başkanlığı’nın üç aylık periyotlar halinde yayımladığı insan hakları ihlal başvurularına ilişkin raporunda, 2004 yılından itibaren yapılan başvuruların sayılarına da yer verildi. Başkanlığa 2008 yılına kadar yapılan başvurular üç haneli rakamlarda sabitken o tarihten itibaren başvuru sayılarında artış kaydedildi. Buna göre 2004 yılında 354, 2005 yılında 552, 2006 yılında 666, 2007 yılında 447, 2008 yılında ise 1574 başvuru yapıldı. Geçen yıl sadece İnsan Hakları Başkanlığı’na yapılan başvuru sayısı 1941 olarak tespit edilirken, bu yılın sadece ilk 9 ayında bu rakam yüzde 110 artış ile 4 bin 81’e ulaştı. 2004 yılından bu yana Başkanlığın yanı sıra il ve ilçe kurullarına yapılan başvuruların toplam sayısı olan 20 bin 490 başvuru arasında, sadece 2010’un ilk 9 ayı yüzde 30’luk bir oranla 5 bin 894 olarak tespit edildi. Geçen yıllarda il ve ilçe kurullarına yapılan başvuruların oranı, İnsan Hakları Başkanlığı’na yapılanlardan fazla olarak tespit edilirken, 2010 yılında başvuruların ağırlıklı olarak başkanlığa yapıldığı görüldü. Bardakoğlu, Türban... “Başını örtmek, İslamın, Müslümanlığın şartı değildir..” Bu kadar basit, kesin ve net. Bardakoğlu, bunu söyleyen. Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan ayrılma isteğindeydi, zaten iki ay sonra da görevi bitecekti ama Erdoğan, Bardakoğlu’nun iktidarla siyasi eşgüdüm içinde olmamasından rahatsızdı. Hele Cumhuriyet’e verdiği demeçte Atatürk döneminden saygıyla söz etmesi anlaşılan bardağı taşırdı; iki ay daha bekleme saygısını göstermediler. Bu bir incelik konusudur. Bardakoğlu, iktidarın istediği “siyasi fetva”larda bulunmadı! Bardakoğlu’nun türbanla ilgili görüşü yeni değildir. Bardakoğlu kadınların başlarını örtmelerinin Kuran emri olduğunu hiç söylemedi, bundan kaçındı. Şöyle dedi, “Müslüman kadınlar tarihsel süreçte dini gereklilik olarak gördükleri için örtünüyor... Öte yandan, tarih boyu, başörtüsü, Müslüman olmanın ön şartı hiç olmamış, kişilerin din içinde kalan bir tercihi olarak görülmüş..” (*) Çünkü Kuran’da kadınların göğüslerini örtmeleri istenmekte, başlarını değil... Çünkü o dönemde kadınlar sadece göğüsleri değil üreme yerleri de açık geziniyordu ve Hazreti Muhammed ile kadınlar, göğüs ve aşağılarını “Kuran emri” ile örtmeye başlayarak aslında korumaya alındı! Bu o zaman kadınlar için ilk büyük devrimdi! Bardakoğlu, bunu bilecek ve tersini söyleyemeyecek kadar “doğru”, “düzgün”, dini siyasete ve iktidara alet etmeyen bir din bilginidir. Bir muhafazakâr liberal ve bilimsel düşünceye de önem verdiğini belirten gazeteci yazar, örneğin “türbanın Kuran’da olup olmadığı tartışmasına girmeyi gereksiz bulduğunu” söylüyor. Neden? Birileri (tabii yüzde 99 erkekler) “Kuran’da yazılı” diyorsa ve bunu kadınlara dayatıyorsa, bilimsel tutum, “Kuran’da yazan ne?” diye sormak ve işin aslını görmek değil midir? Bardakoğlu, “Müslüman toplumlarda bir gelenek”, diyor türban için. Bu geleneğe bazı kadınlar uyabilir ama bu geleneğin erkek egemen toplumlarda erkekler tarafından oluşturulduğunu, bu gelenekte kadınların en küçük bir katkısı bulunmadığını, bilim söylemeyecek mi? Değişimin şampiyonları, toplumda ekonomik ve toplumsal değişime övgüler düzüyor ve bunun kaçınılmazlığını vurguluyor. Ama toplumsal hayattaki değişim, aynı zamanda bütün gelenekleri da kapsar! Kadınların başlarını açması, bütün hayata katılması, eşitlik istemesi, aslında toplumlarda yaşadığımız en büyük değişimdir! Her türlü değişimi destekle ama Müslüman toplumlarda en gelenekçi sorun olan, kadın özgürlüğünü baskıla, en kadim geleneği Müslümanlığın şartı olarak kullan, bebelere kadar örtünmeye indir! Bu ne “dilemma”!? Kadınların erkek egemenliğine karşı toplumsal mücadelesinin tarihi şunun şurasında 100 yılı biraz aşıyor! Din, Müslüman toplumlarda özellikle kadınlar üzerinde en gelenekçi baskı aracı olarak kullanılmaktadır hâlâ.. Bugün türban, kadınların daha eşitlikçi adımlar atması karşısında, yine kadınları baskılama aracı olarak dayatılıyor. Türban, İslami eserlerde ne 12 büyük günah, ne de genişletilmiş “76 büyük günah” arasında bile sayılmazken (*), bütün bu büyük günahları işlemek, dinci erkek siyasetçiler arasında ise serbest! Olmayan bir “günah” ise kadınlara dayatılıyor! Bir nokta daha: İslamı yorumlayanlar hep erkeklerdir! Bu yorumlar hep kadınların erkeklere tabiyetini ebedi kılma şeklinde oluyor. Bugün de, bu yorum bayrağı taşıyan dinci erkek gazeteci yazarların ve ilahiyatçıların yüzde 99.9’u erkek!... Devlet Bakanı, din felsefecisi Prof. Dr. Mehmet Aydın’ın eşi Nihal Hanım, ülkemizi ziyaret eden Pakistan Başkanı Pervez Müşerref’in eşi Sehba Müşerref ile sohbet ederken şöyle diyordu: “Mehmet Hoca, hep ‘Kuranı Kerim’i bir de kadınlar yorumlasa, acaba nasıl bir uygulama ortaya çıkacak’ der,” diyordu! (*) Türban’ı sürdüreceğim. (*) “Türban, Kadın Sorunu mu, Erkek Sorunu mu?” Orhan Bursalı, Cumhuriyet Kitapları, 2008 http://orhanbursali.blogspot.com obursali@cumhuriyet.com.tr Erdem Eren Alevilere hakaret eden imama tepki MEHMET MENEKŞE Başörtüsünde artış Yapılan insan hakları ihlal başvurularının içeriğine bakıldığında sağlık ve hasta haklarının ihlalleri konusu yine ilk sırayı çekti. 2010 yılının üçüncü çeyreğinde sağlık hakkının ihlali sebebiyle 755 başvuru yapıldı. Bu konuyu 410 ile adil yargılanma hakkının ihlali konusu takip ederken, üçüncü sırada ise Çalışma ve Sözleşme Hakkı ihlalleri yer aldı. En fazla şikâyet alan devlet kurumları 665 ile bakanlıklar olurken, sağlık kurumları 428, adliyeler ise 399 şikâyet aldı. İnsan Hakları Başkanlığı Başkanı AMASYA Amasya’nın Gümüşhacıköy ilçesindeki lisede Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersiCHP Amasya Milletvekili Hüseyin Ünsal da konuyla ilgili olane giren mahalle imamı Şuayip Güllü’nün sınıfta rak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın yanıtlaması istemiyle Alevilere hakaret eden açıklamalar yapması dün probir soru önergesi verdi. “Alevi yurttaşlarımıza yönelik bu olay testo edildi. Derste Alevi öğrencilere hakaret ettisözde Alevi açılımınızla bağdaşmakta mıdır?” diyen Ünsal, Erdoğan’a şu soruları yöneltti: “Şuaip Güllü’yü öğretmen ği belirtilen imam Şuayip Güllü’yle ilgili veliler suç olarak görevlendiren kamu görevlileri hakkında herhangi bir duyurusunda bulunurken, İlçe Kaymakamı Serdar inceleme başlatılmış mıdır? Eğer başlatılmadı ise gerekçeleKartal, Alevi Dedesi Hasan Aslan ve Hacı Bektaş ri nelerdir? Adı geçen imamın Sivas’ın ilçelerinde Alevi köyVeli Anadolu Kültür Vakfı Gümüşhacıköy Şube Başlerinde imamlık yaptığı doğru mudur? Eğer doğru ise bu inançkanı Ali Culuk’tan olayın büyütülmemesini istedi. lara baskı politikasının bir parçası mıdır?” Culuk da verdiği suç duyurusu dilekçesini geri çekti, basın açıklamasını da erteledi. retli öğretmen olarak görevlendirilmesi, zorunlu din Culuk, açıklamasını ertelese de çeşitli sivil toplum dersi uygulamasına karşı çıkışın nedenlerimizi bir örgütleri ve siyasi partiler tarafından Gümüşhacıköy kez daha meşrulaştırmaktadır” dedi. Cumhuriyet Meydanı’nda basın açıklaması yapıldı. Görevlendirilen imamın anayasa ve Türk Ceza YaYüzlerce kişinin katıldığı eylemde açıklamayı Eğitimsası’na göre suç işlediğini ancak hakkında hiçbir yaSen Gümüşhacıköy Temsilcisi Erdem Eren okudu. sal işlem başlatılmadığını vurgulayan Eren, “Olayın Eren, “Zorunlu din dersi uygulamasının tartışıldıörtbas edilmek istenmesi de saldırının boyutlarını ğı ve bu uygulamaya son verilmesi talebinin vurdaha da büyütmektedir” diye konuştu. gulandığı bir dönemde imam ve müezzinlerin ücMehmet Yılmaz Küçük, sayıdaki bu artışın nedeninin insan hakları ihlalindeki artıştan ziyade vatandaşın farkındalığının artmasına bağladı. Küçük, özellikle kamuya ilişkin şikâyetlerin sonuç bulması sebebiyle hak ihlallerinin de azaldığını iddia etti. Başkan Küçük, son günlerde başörtüsü konusunda yapılan başvuruların da arttığını söyledi. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde perukla girdiği okuluna şapka takarak girmek istediği için dersten atılan Zeynep Nur İncekara’nın İnsan Hakları Başkanlığı’na yaptığı başvuru üzerine YÖK’ün İstanbul Üniversitesi’ne gönderdiği yazı ile türbanın önünü fiilen açtığını hatırlatan Küçük, bu başvurunun örnek olduğunu ve bu konuda Eğitim ve Öğrenim Hakkı başlığı altında başvuruların sayısının arttığını kaydetti. CHP’DEN SORU ÖNERGESİ İstanbul Haber Servisi Gözaltında kaybedilenlerin yakınları, seslerini duyurmak amacıyla düzenledikleri oturma eylemlerine ara vermeden devam eden Cumartesi anneleri, 294. haftalarında, AKP hükümetinin kendilerini görmezlikten gelmesini protesto etti. Cumartesi anneleri, “Bizi görmeyen hükümete biz de sırtımızı dönerek basın açıklamamızı yüzümüzü arkaya dönük yapıyoruz. Eski İçişleri Bakanı ve Emniyet ‘AĞAR KAYIPLARIN FA L ’ Genel Müdürü Mehmet Ağar kayıpların sorumlusudur, yargılanmalıdır” dedi. Galatasaray Meydanı’nda toplanan aileler, yakınlarının fotoğraflarını ve “Failler belli kayıplar nerede” yazılı pankartı taşıdı. Kaybedilen Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak, “O bu çetenin oluşmasını sağlayandır” derken sanatçı Zeynep Tanbay da Ağar’ın gözaltında kaybedilenlerden bizzat sorumlu olduğunu vurgulayarak, cezalandırılmasını istedi. C MY B C MY B
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear