Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                Dedektif Naim Tatar ın  anlatımıyla Bahçelievler  katliamı soruşturması:   Bahçelievler katliamı ile ilgili bir kadın  tanık vardı. Yakınlarda rahmetli oldu. O  tanık, pazar dönüşü sokağın köşesine alçak  bir bahçe duvarının üzerine oturuyor.  Dinlenirken, 2 gencin bir başka şahsa  562  tam teşhis ettik buradalar  dediğini  duyuyor. Şahısları da bire bir görüyor. Daha  sonra katliamın bu sokağın 56 2 No lu  dairesinde gerçekleştiğini öğreniyor. Bu  sokakta cinayet oldu ve bu şahıslar  562   demişti diyerek kafasında bağlantı kuruyor.  Bir yakını Polis Koleji nde görevli. Onun  aracılığıyla bize bilgi geldi. Kadın tanık  olarak ifade vermeye korkuyor tabii. Biz  kadınla konuştuk,  Tutanakta isim ve  adresini yazmayacağız  dedik. Şahıslar  yakalandı. Bir tanesi Duran Demirkıran idi.  Sorgulamada tam olarak anlattılar. O olayda  yaralı olarak kurtulan TİP üyesi Serdar  Alten, Hacettepe de yatıyordu. Ona bizde  kayıtları bulunan eski sabıkalı şahısların  fotoğraflarını gösterdik. Yüzlerce fotoğraf  gösterdik,  Kesinlikle hiçbirisi değil  dedi.  En sonunda robot resim çizdirmeye karar  verdik. Ekibimizde yer alan bir  arkadaşımızın resim yapma yeteneği vardı.   Şimdilerde sokak ressamlığı yapıyormuş;  I.K. . Serdar Alten o ağır yaralı haliyle tarif  ettikçe, belki 1015 tane robot resim çizildi.  En sonunda tam benzerlik sağlanınca Serdar,   İşte bu  dedi. Kendisini vuran şahıs olarak   İki kişi ateş etti. Bir tanesi de buydu   dedi. Robot resmi çizdirdikten 56 saat sonra  da rahmetli oldu. Robot resimdeki şahsın  Haluk Kırcı olduğunu, teşkilat içerisinde de   İdi Amin  olarak çağrıldığını belirledik.  Olayda kullanılan Nova marka araç  içerisinde  Reis  olarak tanıtılan bir kişiden  söz ediliyordu. MHP Genel Merkezi nden  öğrendik ki, Nova nın bir tanesi MHP Genel  Merkezi nde Gençlik Kolları Başkanı  Mustafa Mit tarafından kullanılıyor, bir  tanesi de Ülkü Ocakları Genel Merkezi ne  verilmiş. 2 arkadaş, o dönemde Demirtepe de  olan Ülkü Ocakları Genel Merkezi ne gittik.  Yetkili birisiyle görüşmek istediğimizi, polis  olduğumuzu söyledik. Sonradan, bizi  karşılayan şahsın Abdullah Çatlı olduğunu  öğrendik. Sanırım Başkan Muhsin  Yazıcıoğlu, ya askerdeydi ya da  cezaevindeydi o günlerde. Çatlı, ikinci  başkandı.  Ben arabayı araştırayım, siz  bir çay için  dedi. Odasına girdi. 35 dakika  bekledik. Kimse yok. Anladık ki, kaçtı.  Odasına girdik kimse yok. Aşağıda bekleyen  görevli arkadaşları uyardık, ama anladık ki,  siyah bir Renault marka araçla genel  merkezden kaçmış. Tabii kaçtıktan sonra biz  peşinden araştırmalar yaptık. İstanbul da bir  kuyumcu dükk nı açtığını öğrendik. Ama bir  türlü biz Çatlı ya ulaşamadık. Bahçelievler  katliamı ile ilgili davanın yargılama  safhasında Ahmet Ercüment Gedikli nin   babası Özel Harp Dairesi nde albaydı  evinde arama yapmak istedik. Babasıyla  aramızda tartışmalar geçti. Gedikli, bizim  saptamalarımıza göre, katliamı Çatlı ile  birlikte yönetenlerdendi. Ona da  Reis   diyorlar. Gedikli, birkaç duruşma sonra  serbest kaldı. Serbest kaldıktan sonra görgü  tanığı kadınla görüştük tekrar.  Yine  kimliğin açıklanmayacak  dedik. Kadın  razı oldu. Gizli oturumda ifadesi dinlendi ve  aynı gün yapılan açık duruşmada da Ahmet  Ercüment Gedikli nin olaydan önce gördüğü  kişilerden olduğunu söyledi. Gedikli tekrar  tutuklandı. Diğerleri ile birlikte de ceza aldı.  CMYB  C M Y B  9  Ekim 1978 gecesi,  Ankara nın Bahçelievler  semti, 15. Sokak 56  numaralı apartmanın 2  numaralı dairesinde kalmakta  olan Türkiye İşçi Partisi üyesi  7 üniversite öğrencisi,  Abdullah Çatlı nın   Susurluk taki kazada ölen,   Reis  diye tanımlanan ve  birçok katliamdan sorumlu  olduğu halde derin devlet  tarafından korunan ülkücü  lider  yönettiği ülkücü  militanlar tarafından  öldürüldü. Çatlı nın yanında,  Duran Demirkıran, Ahmet  Ercüment Gedikli, Ömer  Özcan, Kürşat Poyraz ile  yargılandıktan sonra serbest  kalan Haluk Kırcı da vardı.  Çatlı yönetti  militanları öldürdü  BAHÇEL EVLER  KATL AMI  BALGAT  KATL AMI  Cilt ameliyatı yapacaklar notu  YARIN:PYANGOTEPEKATLAMIVESLAHKAÇAKÇILIĞI  A  nkara Balgat ta 10 Ağustos 1978 de dört kahvehane  tarandı, beş kişi öldü, çok kişi yaralandı. Olayla ilgili  olarak yargılanan ülkücü eylemciler İsa Armağan ve  Mustafa Pehlivanoğlu idam cezasına çarptırıldılar. Cezanın  onaylanmasından 10 gün sonra her ikisi de Mamak Askeri  Cezaevi nden kaçırıldı. Pehlivanoğlu yakalandı ve 1980 de  asıldı. İsa Armağan ise Türkiye ye döndükten sonra bir süre  cezaevinde yattı, ardından serbest kaldı.   Dedektif Naim Tatar ve  arkadaşları Balgat katliamı  sanıklarının peşinde...  Balgat katliamının ilk soruşturmasını biz  yapmadık. İsa Armağan ile Mustafa  Pehlivanoğlu Mamak Askeri Cezaevi nden  firar ettikten sonra onları yakalama görevini  bize verdiler. Araştırmalarımız sonunda  Mamak Askeri Cezaevi İç Güvenlik Amiri  Yüzbaşı Hasan Mesçi ile bir askerin firara  yardım ettiklerini öğrendik. Yüzbaşının  evinde arama yaptık. İsa Armağan a özel  işlemler yaptığını, birilerinden paralar  aldığını tespit ettik. Hatta evinde de bir  miktar para çıktı. Para için kaçırmıştı onları.  İsa Armağan ile Mustafa Pehlivanoğlu nun  cezaevinden asker elbisesiyle çıktıklarını,  daha sonra Ülkü Ocakları Genel  Merkezi nde hukuk bürosundaki  sorumlunun bunları Eskişehir e, Yediler  Parkı civarında bir yere götürdüğünü  öğrendik. Evi bastık. Şahsı sorguladık.  Mustafa Pehlivanoğlu nun Kütahya ya  götürüldüğünü öğrendik. Bize  Genelkurmay dan verilen talimatta, Kütahya  Emniyet Müdürlüğü ne kesinlikle  güvenmememiz gerektiğini söylediler o  zaman. Jandarma Alay Komutanı na da  kısmi bilgiler verebileceğimizi söylediler.  Kütahya da birtakım operasyonlar yaptık.  Orada yakaladığımız şahıslar konusunda ne  emniyete, ne de jandarmaya bilgi verdik.  Sorguladık, Afyon da nezarete koyduk. O  götüren şoförü bulduk. Şoför kendisini  olaydan muaf tutmamız karşılığında bize  Mustafa Pehlivanoğlu nu götürdüğü yeri  söyleyeceğini bildirdi. Pehlivanoğlu nun  saklandığı Çal köyüydü. Jandarmaya köyün  ismini söylemedik. Emniyete de hedef  şaşırtmak için tam ters istikamette bir yere  gideceğimizi söyledik. Bir kılavuz er bize  yardım etti, 34 saat yürüyüşten sonra köyü  bulduk. Pehlivanoğlu nun saklandığı yüksek  duvarlı bir evdi. Gece, karanlık. Kapıyı  çalarsak mutlaka çatışmaya gireceğimizden  emindik. Bir arkadaşımızı merdiven yaptık,  bahçeye atladık, kapıyı açtık, sessizce içeri  girdik. Giriş kapısında aptes almak için  kullanılan bir ibrik görünce, evdekilerin  namaza kalkacaklarını hesapladık. İçeriden  ev sahibi aptes almak için dışarı çıkınca  yakaladık gürültü yapmadan. Çoluk çocuğun  zarar görmemesi için ses çıkarmamasını  söyledik. Adam, Pehlivanoğlu nun üst katta  olduğunu söyledi. Üst kata çıktık. Kapıyı  kırdık. İçeride Mustafa ile birlikte 5 kişi  vardı ve hepsi de silahlıydı. En ufak bir  çatışmaya meydan vermeden yakaladık  silahlarıyla birlikte. Mustafa şok yaşadı.  Kendisini öldürmeye gelen, ülkücü  teşkilattan insanlar olduğumuzu düşünmüş  önce. Polis olduğumuzu anlayınca rahatladı.  Ankara ya getirdik. Balgat katliamı  soruşturmasında kafamıza yatmayan bir şey  vardı. Olayda kullanılan aracın içinden  dışarıya doğru, ön sağ koltuğun üst tarafında  bir mermi deliği vardı. Onu sorduk, Mustafa,   Birinci kahveyi taradığımızda ben ateş  etmedim  dedi.  İsa Armağan arkada  oturuyordu. O bana doğru,  Ulan o...  çocuğu sen niye ateş etmiyorsun. Ateş et,  yoksa kafanı patlatırım  diyerek bir el  sıktı  dedi.  Diğer kahvelerde ben havaya  ateş açtım, kimseye ateş etmedim  dedi.  Ölüme giden insanlar yalan söylemezler.  Çocuğun yalan söylemediğine biz kesin  kanaat getirdik. Sıkıyönetim Başsavcısı  Albay Nurettin Soyer e durumu aktardık ve   Bu çocuk bu olayda asli fail değil  dedik.  İdamının çok ağır bir ceza olacağını belirttik.  Sıkıyönetim Komutanı ile görüşmeler oldu.  Yeniden yargılanması için girişimler oldu.  Bizim grup amirimiz Dürüst Oktay çok  çabaladı idamdan kurtarmak için Mustafa yı,  hepimiz çok çabaladık. Hak etmeyen bir  gencin idam edilmesi çok acı bir şey. Bir  sabah idam edildiğini öğrendik.  Mustafa Pehlivanoğlu, yakalandıktan  hemen sonra verdiği ifadesinde, Ülkü  Ocakları Derneği nin Balgat sorumlusu olan  diğer firari İsa Armağan ın Kayseri  Yahyalı ya kaçırıldığını söylemişti. Peşine  düştük, ama bizim oraya varmamızdan  birkaç saat önce siyah Renault marka bir  aracın onu götürdüğünü öğrendik. Bu siyah  Renault araç, Ülkü Ocakları Derneği ne  gittiğimizde Abdullah Çatlı yı elimizden  kaçıran aracın aynısıydı...  Masada bulunan not  12 Eylül sonrasında MHP Genel  Merkezi nde Ankara Sıkıyönetim  Savcılığı nca yapılan aramada MHP Gençlik  Kolları Genel Başkanı Mustafa Mit in  masasında bir belge bulunmuştu. Belgede  özetle şunlar yazıyordu:   İsa Armağan 2000, adresini Niğde  Yurdu Başkanı Ali Işıklar biliyor.  Kayseri, Orhan Hamza 16.8.1980...  15.8.1980: Amcalar yola çıktı, Hamza ile  1 i alacaklar. Haber salındı. Ortada  yoklar durum sakin: 16.8.1980. Arabayla  Yahyalı ya gittiler. Mevlüt Mercan. Cilt  ameliyatı yapacaklar İsa ya.   Bizim İsa yı yakalamak için yola  çıktığımız güne denk geliyordu 15 Ağustos  1980.  1 i alacaklar dan kasıt da İsa nın  alınmasıydı. İsa nın suratında yanık izi  vardı, ona cilt ameliyatı yaptıracakları da  ileti ile duyurulmuş oluyordu. Bu nottan da  anlaşılacağı üzere, cezaevinden kaçırılan  katliam sanıklarına yardımcı olunuyordu.  Hem de devletin istihbarat teşkilatı  kullanılarak.  Böylece olayın asli faili İsa kaçırıldı,  Mustafa ise asıldı, kurban edildi. İsa yıllar  sonra da serbest kaldı, tıpkı Bahçelievler  sanığı Haluk Kırcı gibi.  İsa Armağan ve Mustafa Pehlivanoğ  lu duruşma sırasında.  Yüzbaşı Hasan Mesçi  sağda   5 EK M 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA  DİZİ 9  HAYAL ve GERÇEK  KÜRŞAT BAŞAR  Peki Hıyarlara  Ne Olacak?  Bir gün de kalksam da, başımıza yeni bir  çorap örüleceğini duymasam, o gün mutlu  olacağım.  Bizim kendi kendimize ettiklerimiz yetmemiş  gibi bir de kökü dışarıda kötülükler var  üstümüzde.  Her gün yeterince felaket haberi yokmuş gibi  YÖK Başkanı da domates k busunu  açıklayıverdi.  Neyse ki fazla domates düşkünü değilim diye  önce ilgilenmedim. Ama iş orada kalmıyor ki.  Domatesin içine bir gen şifreleyip bizi millet  olarak ortadan kaldırmayı hesaplayan bir kafa  varsa başka kim bilir neler planlamıştır?  Başladım kara kara düşünmeye.  Zaten benim ketçapla ilgili kuşkularım vardı.  Bu garip şeyi Amerikalılar yıllardır bütün  dünyaya boşuna mı yaydı. Belli ki bir amaçları  var.  Bu basın toplantılarını kaçırdığım için  üzülüyorum. Sorulacak o kadar soru varken  kimse bir şey sormuyor.  Mesela bu Türkler için üretilen genetiği  oynanmış domatesler farklı, Hintliler için  üretilenler farklı mı? Bunları nasıl anlayacağız,  renginden mi?  Sonra diyelim ben Hintlileri yok etmek için  üretilen domatesten yesem etkilenir miyim?  Durum bu aşamaya gelmişse, bütün ülkeler  bunun için çalışıp çeşitli düşmanları için bir  sebze üretirlerse sonumuz ne olacak?  Aklıma, karşılıklı orduların birbirine domates  atması gibi garip bir resim geliyor ama gülsem  mi, ağlasam mı bilemiyorum.  Artık nükleer tehdit, zenginleştirilmiş uranyum  türü tehlikeler geride mi kaldı?  Haller ne zaman denetim altına alınacak?  Özel yetkili mahkemeler, kabzımallar ve  pazarcılar için bir dava düşünüyor mu?  İnsanın aklına türlü türlü şey geliyor. Sonuçta  bilimsel bir açıklama yapılmış, domates deyip  geçemezsin.  Mesela, vejetaryenlerin durumu içler acısı.  Sürekli kebapla beslenenler bu habere seviniyor  ama ya ithal etlere de Adanalıları yok edecek  bir genetik planlama yapıldıysa?  Çık işin içinden çıkabilirsen.  Üniversitelerimizin başında bulunan birinin bu  açıklaması neden gırgıra alınıyor bilmiyorum.  Ülkemizin entelektüel düzeyi bu korkunç  komplonun farkına varmışsa belki bizim de  çalışmaları hızlandırıp Amerikalıların hepsini  zenci yapacak patlıcan üretimine geçmemiz  gerekmez mi?  Hükümet bu konuda ne düşünüyor? Yalnızca  Türkleri ortadan kaldıracak bir genetik kod  varsa, örneğin yalnızca yazarları veya  muhalifleri ortadan kaldıracak bir genetik  planlama da yapılamaz mı?  Bir an önce medarı iftiharımız sebzemiz  Çengelköy hıyarını koruma altına alalım.  Bir de hıyar ithalatı başlarsa yandık.  kursatbasar63@gmail.com  Cenazede slogana  hapis cezası  M A R D İ N   Cumhuriyet    Mardin in Kızıltepe  ilçesinde babası ile  birlikte polisler ta  rafından öldürülen  Uğur Kaymaz ı   12  anma etkinlik  lerine katılan 6 ki  şi,  Uğurlar me  zarda katiller dı  şarıda  sloganı  atarak  örgüt pro  pagandası  yap  tıkları iddiasıyla  1 er yıl hapisle ce  zalandırıldı.  Kızıltepe de 21  Kasım 2004 te ba  bası Ahmet Kay  maz ile birlikte ev  lerinin önünde po  lisler tarafından açı  lan ateş sonucu sır  tından aldığı 13  kurşunla yaşamını  yitiren Uğur Kay  maz için mezarı başında yapılan anma etkinlik  lerine katılan ve aralarında Kaymaz ın amcası Re  şat Kaymaz ın da bulunduğu 11 kişi hakkında   örgüt propagandası yapmak  iddiası ile açı  lan dava Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi ta  rafından karara bağlandı. Mahkeme heyetinin ka  rarı, duruşmaya katılmayan sanıklara posta yo  luyla tebliğ edildi.  Mahkeme, 5 kişi hakkında beraat kararı verir  ken, 6 kişi için de  Ölü olarak ele geçirilen Uğur  Kaymaz ve Ahmet Kaymaz ın posterlerini aça  rak Cumhuriyet Meydanı na yürüyüşe geç  tikleri, topluluğun buradan da Uğur Kaymaz  ve Ahmet Kaymaz ın cenazelerinin gömülü ol  duğu mezarlığa doğru yürüdükleri, toplulu  ğun mezarlıkta 1 dakikalık saygı duruşunda  bulundukları, Kürtçe marşlar söylendiği ve   Uğur lar mezarda katiller dışarıda  şeklinde slo  gan attıklarının  tespit edildiği belirtildi.  Mahkeme, sanıklar Fara Akbulut, Deniz  Yüksel, Engin Ayaydın, Adil Başaran, Reşat  Kaymaz ve Hasan Budak ı TMK nin 7 2 mad  desi uyarınca  örgüt propagandası  yaptıkla  rı gerekçesiyle 1 er hapisle cezalandırdı.    Ö R G Ü T P R O P A G A N D A S I    Adli Tıp:  Kemikler  insana ait  MARDİN   Cumhuriyet    Kızıltepe Belediyesi  ekiplerince 12 Şubat ta  yürütülen hafriyat  çalışması sırasında  bulunan ve Kızıltepe  Cumhuriyet  Başsavcılığı nca  incelenmek üzere  İstanbul Adli Tıp  Kurumu na gönderilen  kemiklerle ilgili rapor  tamamlandı. Raporda  kemiklerin 20 yıl  öncesine ve insana ait  olduğu bildirildi.    Dedektif Naim Tatar ın  anlatımıyla Bahçelievler  katliamı soruşturması:   Bahçelievler katliamı ile ilgili bir kadın  tanık vardı. Yakınlarda rahmetli oldu. O  tanık, pazar dönüşü sokağın köşesine alçak  bir bahçe duvarının üzerine oturuyor.  Dinlenirken, 2 gencin bir başka şahsa  562  tam teşhis ettik buradalar  dediğini  duyuyor. Şahısları da bire bir görüyor. Daha  sonra katliamın bu sokağın 56 2 No lu  dairesinde gerçekleştiğini öğreniyor. Bu  sokakta cinayet oldu ve bu şahıslar  562   demişti diyerek kafasında bağlantı kuruyor.  Bir yakını Polis Koleji nde görevli. Onun  aracılığıyla bize bilgi geldi. Kadın tanık  olarak ifade vermeye korkuyor tabii. Biz  kadınla konuştuk,  Tutanakta isim ve  adresini yazmayacağız  dedik. Şahıslar  yakalandı. Bir tanesi Duran Demirkıran idi.  Sorgulamada tam olarak anlattılar. O olayda  yaralı olarak kurtulan TİP üyesi Serdar  Alten, Hacettepe de yatıyordu. Ona bizde  kayıtları bulunan eski sabıkalı şahısların  fotoğraflarını gösterdik. Yüzlerce fotoğraf  gösterdik,  Kesinlikle hiçbirisi değil  dedi.  En sonunda robot resim çizdirmeye karar  verdik. Ekibimizde yer alan bir  arkadaşımızın resim yapma yeteneği vardı.   Şimdilerde sokak ressamlığı yapıyormuş;  I.K. . Serdar Alten o ağır yaralı haliyle tarif  ettikçe, belki 1015 tane robot resim çizildi.  En sonunda tam benzerlik sağlanınca Serdar,   İşte bu  dedi. Kendisini vuran şahıs olarak   İki kişi ateş etti. Bir tanesi de buydu   dedi. Robot resmi çizdirdikten 56 saat sonra  da rahmetli oldu. Robot resimdeki şahsın  Haluk Kırcı olduğunu, teşkilat içerisinde
            
    
