Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  SAYFA CUMHUR YET 12 EK M 2010 SALI  6 HABERLER  Banka kredisiyle estetik  Ameliyatlar ünlülerin tekelinden çıktı, artık sıradan insanlar da doktorların kapısını aşındırıyor.  Kötü sürprizlerle karşılaşmamak için iyi düşünmekte ve doktorunuzu iyi seçmekte fayda var  SİBEL BAHÇETEPE  Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde artan  estetik ameliyatları, gençleşmek isteyenlerin  yanı sıra üniversite döneminin ilk yıllarında,  mezuniyet sonrasında, meslek hayatının başında  ve evlenmeden önce daha güzel görünmek  isteyen gençler arasında da popüler hale  gelmeye başladı. Estetik ve plastik cerrahi  uzmanları, estetik ameliyatların günümüzde her  kesim insan tarafından yapıldığını, hatta banka  kredisi alarak estetik olmak isteyenlerin var  olduğuna dikkat çekerek  Özellikle meme,  burun, karın germe, liposuction  yağ  aldırma  vücut şekillendirme, endoskopik  yüz cerrahisi, saç ekme, penis ve vajina  estetiği oldukça sık yapılıyor. Tıptaki  gelişmelerle birlikte estetik ameliyatlar kısa  sürelerde gerçekleştiriliyor ve hastalar  ameliyat sonrası çok daha hızlı iyileşiyor   dediler.  Estetik alandaki gelişmeler ve kişiye özel  çözümlerle, 20 yaşındaki gençler aknelerden, 30  yaşını aşanlar güneş lekelerinden, 40  yaşındakiler çizgilerden, 50 li yaşlardakilerse  sarkmalardan kurtulabiliyor.  Beş milyon kadın silikonlu  TÜBİTAK ödüllü Estetik ve Plastik Cerrahi  Uzmanı Prof. Dr. Erol Kışlaoğlu, estetik  yaptıranların sosyoekonomik profilinin de  giderek değişmeye başladığını vurgulayarak   Gerekirse banka kredisi alarak estetik  yaptıranlar var  dedi. Dünyada ve ülkemizde en  fazla yapılan estetik ameliyatın burun olduğunu  anımsatan Kışlaoğlu, burnun yüzümüzün  ortasında olması nedeniyle en ufak bir bozukluğun  bile dikkat çektiğini, bu nedenle  ameliyatlarda ilk sırada yer aldığını  anlattı. Bireyin ailesinin burun  özelliklerini 13 yaşından sonra  almaya başladığını, bozukluğun  da bu yaştan sonra kendini  göstereceğini anımsatan Prof. Dr.  Kışlaoğlu,  18 yaşından sonra  herkesi ameliyat edebililiriz, üst  sınır yok. Yaş ilerledikçe  özellikle 6070 li yaşlarda  dokular aşırı gevşediğinden,  yerçekimi ile zamanla burun aşağı  doğru sarkabilir. İleri yaş  ameliyatlarında mutlaka burnun  aşağı doğru düşmesini engellemek  için, burun alt kesimlerine kıkırdak  destek konması gerekmektedir   diye konuştu. Kışlaoğlu, kadınların en  sık yaptırdığı ameliyatlar arasında  burundan sonra, meme büyütme  ameliyatlarının geldiğini ifade etti.  Meme büyütmenin silikon  koymaktan başka bir yolunun yağ  dokusunu kullanmak olduğunu  anımsatan Kışlaoğlu, yağ  dokusu ile meme büyütmenin  pahalı ve masraflı bir iş  olduğunu, yapıldıktan sonra 1  yıl kadar dayandığını ifade  ederek sözlerini şöyle sürdürdü:   Aynı parayla protez koymak  mümkün. Dünyada 5  milyon kadının göğsünde  protez olduğu tahmin  ediliyor. Silikonlu kadınlar  doğum yapabilir, hamile  kalabilir hatta emzirebilirler.   Minimal Girişimle Burun  Estetiği  M R     Tüm ameliyat burun içinden  yapılıyor. Burun dışında herhangi bir  kesi ya da iz olmuyor. Burnun  neresinde problem varsa o bölgeye  müdahale ediliyor. Burnun kemik  yapısı normal fakat burun ucu  etli, iri ve geniş ise kemiklere  hiç dokunulmadan sadece  burun ucundaki  problem gideriliyor.  Yani burun ucu  etli ise  inceltiliyor,  geniş ise  daraltılıyor,  yüksek ise  indiriliyor,  alçak ise  Cinsel organlara da  yapılan estetik  operasyonlar, özellikle çok  doğum yapmış kadınlarla  cinsel organı küçük  erkekler arasında da  sıklıkla tercih ediliyor. Prof.  Kışlaoğlu, ülkemizde genç  kadınlar arasında vajina  estetiğinin sıklıkla tercih  edilmeye başladığını dile  getirerek  Özellikle çok  doğum yapan kadınların  vajinalarında sarkmalar  meydana geliyor.  Bunları ameliyatla  düzeltiyoruz, vajina  daraltması yapıyoruz.  Bu ameliyatları genel  aneztesi altında hastane  ortamında yapıyoruz.  Ülkemizde genç kadınlar  sıklıkla tercih ediyorlar   dedi. Kışlaoğlu, erkeklerde  de genellikle penis  büyütme operasyonlarının  yapıldığını kaydetti.  yükseltiliyor.  Estetik genç ve bakımlı görünmek kadınların  olduğu kadar son yıllarda erkeklerin de  vazgeçilmezleri arasında yer almaya başladı.  Uzmanlar,  Estetik yaptıracağınız hekimi ve  estetik yapılacak merkezi çok iyi seçmelisiniz.  Aksi halde geri dönüşümü mümkün olmayan  hatalar ortaya çıkabilir  uyarısında  bulunuyorlar. Erkeklerde son zamanlarda meme  küçültme  jinekomasti  ameliyatları sıklıkla  yapılıyor. Prof. Kışlaoğlu, beslenme  alışkanlıklarının değişmesi, yağlı gıdaların sıklıkla  tüketilmesi gibi nedenlerden dolayı özellikle orta  yaş erkeklerde meme büyümesinin ortaya  çıktığını anlattı. Erkeklerde jinekomasti  ameliyatlarının genellikle liposuction  yağ  aldırma  ile yapıldığını, sonuç alınmadığı takdirde  yağ dokusunun alınarak gerçekleştirildiğini  anımsatan Kışlaoğlu,  Erkeklerde en çok  yaptığımız ameliyatlar estetik burun ameliyatı   rinoplasti , lipocaktion, jinekomasti ve kepçe  kulak ameliyatlarıdır. Son yıllarda da penis  büyütme ameliyatları sıklıkla yapılıyor   değerlendirmesini yaptı.  700 liraya botox   Yüz germe: 8 bin 10 bin TL   Kaş kaldırma: 68 bin TL   Meme büyütme: 6 bin 500 TL   Küçültme 8 bin 10 bin TL   Meme dikleştirme: 79 bin TL   Burun ameliyatı: 56 bin TL   Kepçe kulak: 34 bin TL   Liposuction: 68 bin TL   Karın germe: 710 bin TL   Saç: 2 bin 5005 bin TL   Popo estetiği: 810 bin TL   Kol sarkığı: 810 bin TL   Penis büyütme   Birinci seans 2 bin 500 TL   kinci seans 2 bin TL   Üçüncü seans 1500 TL   Botoks: 700 TL   Dolgu maddeleri: 7502 bin TL  Yarım saatte burun  Erkeklerin derdi  penis ve meme  TERÖR VE TOPLUM   MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr  www.mehmetfarac.com  Anlatacağım iki öyküyü birer polisiye  gibi okumayacağınızı biliyorum...  Aşağıda anlatılanları okurken sakın ola  son günlerde devletle Öcalan arasında  diyaloğa kadar varan derin ilişkileri,  Kürt sorununun geldiği aşamayı ve de  PKK nin siyasallaşmasını bir tarafa  atmayın!.. 9 Ekim in PKK liderinin  Suriye den çıkartılmasının yıldönümü  olduğunu anımsattıktan sonra, gelin  önce Öcalan ın  kaçırılma sı, pardon  yakalanması sürecini özetleyelim:  Öcalan 9 Ekim 1998 de ŞamHalep  AtinaStockholm tarifeli uçağına   Abdullah Sarıkurt  adına  düzenlenmiş bir pasaportla  bindirilmişti. Ancak Suriye den çıkarılan  Öcalan ın nereye gittiği konusunda  farklı bilgiler vardı.  18 Ekim de Öcalan ın, Rusya ya  kaçtığı yolundaki istihbarat  Ankara ya ulaştı  Oysa Öcalan o  gün Yunanistan a inmiş ve eski  Ulaştırma Bakanı Kostas Baduvas  tarafından karşılanmıştı.  Yunan istihbaratı Türkiye ile daha  fazla sıkıntı yaşamamak için Öcalan ı  kısa süre sonra Falcon tipi bir uçağa  bindirdi. İstikamet Rusya ydı...  PKK liderini burada Rus  milliyetçisi Vladimir Jirinovski konuk  etti. Rus yetkililer sığınma girişimlerine  karşı çıkınca, Öcalan 12 Kasım  1998 de beraberinde PKK nin askeri  kanat yetkililerinden Ahmet Yaman la  birlikte İtalya ya gitmek zorunda kaldı.  PKK lideri, İtalyan hükümetinin  güvenlik sorununu gerekçe  göstermesi üzerine 66 gün sonra  Roma yı terk etme kararı aldı. 16  Ocak 1999 da PKK nin kiraladığı bir  uçakla yeniden Rusya ya giden  Öcalan, PKK nin kiraladığı bir evde 4  gün barındı.  Öcalan ın Rusya daki ikinci misafirliği  de uzun sürmedi. 29 Ocak ta St.  Petesburg a inen özel bir uçak onu  almaya gelmişti. Uçakta Öcalan  hayranı emekli Yunan Amiral  Nagazakis ile eski istihbaratçı  Badovas vardı.  Narkotik ve çarşaf!..  Öcalan Yunanlıların kendisini  Atina ya götüreceğini sanıyordu. Oysa  Korfu Havaalanı ndan sonra Belarus  yolculuğu başlamıştı. Orada siyasi  sığınma hakkı alabileceğini  düşünüyordu. Öcalan ı taşıyan uçak  Minsk Havaalanı na indiğinde PKK  liderinin hayalleri orada da suya  düştü.  Bu sırada CIA, Yunan istihbaratıyla  ilişkiye geçerek Öcalan ın yeni rotası  konusunda kesin bilgiler almıştı.  Öcalan, Kenya ya götürülecekti.  Gerçekten de Öcalan, Yunan gizli  servisinin İsviçre den kiraladığı bir  uçakla Kenya ya ulaştırıldı. Yunan  elçilik görevlilerince  karşılanan Öcalan,  büyükelçinin konutuna  yerleştirildi.  Haber Ankara ya  ulaşır ulaşmaz Öcalan ı  yakalayacak  operasyon ekibi  harekete geçirildi.  İşadamı Cavit  Çağlar dan 200 bin  dolara kiralanan uçak,  operasyon ekibini  Entebbe ye götürdü...  Evet  Süreç aşağı yukarı böyle  gelişmişti... Ancak öykünün bundan  sonrasının farklı olma olasılığı da  vardı!.. Eğer ikinci plan uygulamaya  konulabilseydi acaba Öcalan ın sonu  ne olurdu?.. Bugün İmralı da olabilir  miydi?..  Bu soruları bir tarafa bırakıp Atina  Rusya hattında Öcalan a eşlik eden ve  anılarını  Öcalan Teslimi: Hakikatin  Zamanı  adlı kitapta toplayan Yunan  İstihbaratçı Binbaşı Savvas  Kalenderidis e kulak verelim...  Öcalan la 18 gün geçiren  Kalenderidis, PKK liderinin Kenya daki  Yunan elçiliğinden çıkarılması için  Atina dan baskı gördüklerini belirterek  ANF ye şunları anlatmış:   Sözlü tehditler, aşırı derecede  psikolojik baskı vardı.  Bu baskılar Atina dan  geliyordu. Bize de  söylediler zorla çıkarın.  Biz bunu kesinlikle  reddettik. Büyükelçi,  k tibi ve ben anlaştık ve   biz yasadışı hiçbir şey  yapmayacağız  dedik.  Yazılı bir şey gelirse o  zaman  değerlendireceğiz.  Yazılı emir hiçbir zaman  gelmedi. Ondan sonra  dört Yunan polisini Nairobi ye  gönderdiler. Ve onların bana  söylediklerine göre, bizim görevimiz  onu narkotikle uyutup, bir çarşafla alıp,  bir otele yerleştirmek. Tutuklama bile  değil, yasadışı bir şekilde onu  kaçırmak...   Derin bir takip!..  Anlatacağım ikinci öyküde Yunan  istihbaratı, MİT, CIA ya da benzerleri  yok... Bence daha vahim bir el var bu  işin içinde...  Evet ben ısrarla,  Bir süre sonra  PKK nin dağ kadrosunun pek bir  önemi kalmayacak  dediğimde...  Bir  süre sonra kentlerdeki milis yapısı  örgütün dağ kadrosundan daha  organize hale gelecek  diye  yazdığımda; Kadıköy de oturup köy  romanı yazanlar tüm bilgisizlikleriyle  burun kıvırmışlardı!.. Oysa onlar da  aşağıdaki öyküye çok şaşıracaklar:  PKK li tetikçiler, 1988 yılında  Binbaşı Esat Oktay Yıldıran ı  İstanbul gibi milyonlarca insanın  yaşadığı bir kentte kolaylıkla bulmuş  ve uzun bir takibin sonrasında  Kısıklı da bir İETT otobüsünde  kıstırarak öldürmüşlerdi!.. PKK nin  Yıldıran ı hedef almasının tek nedeni  Diyarbakır Cezaevi ndeki insanlık dışı   işkence lerdi!...  Yıldıran ın öyküsünden yansıyan  mesaj, Güneydoğu da askerlik  yapanlar ve ailelerinin bugünlerde nasıl  kıskaca alındığını da gösteriyor!..  Öcalan ın 9 Ekim de Suriye den  çıkartılmasının yıldönümü nedeniyle  PKK milisleri çok sayıda kentte  eylemler yaptı. Örgüt üyeleri  İstanbul un çeşitli bölgelerinde de 3  gün boyunca yasadışı gösteriler  düzenledi. Bu gösteriler sırasında çok  sayıda işyeri ve araç da tahrip edildi.  9 Ekim akşamı ise kendilerini  Apocu  Gençlik İnisiyatifi  olarak adlandıran bir  grup PKK yandaşı, Sultanbeyli nin  Fatih ve Hamidiye mahallelerinde 5  aracı ateşe verdi. İslami sermayeye ait  bir markete ses bombası atan  militanlar, Fatih Mahallesi nde bir  yurttaşa ait otomobili de patlayıcı  koyarak kullanılamaz hale getirdiler.  Dışarıdan bakıldığında bu saldırılar,  PKK lilerin alışılagelmiş molotoflu  eylemleri olarak görülebilir! Oysa PKK  milisleri son yıllarda polis, asker ve  de özellikle Fethullah yandaşı  oldukları ileri sürülen yurttaşların  araçlarını yakıyor!  Ancak Fatih Mahallesi nde patlayıcı  kullanılan aracın hedef seçilen  kesimlerle ilgisi yoktu!.. Bakın, PKK nin  yayın organlarından ANF, bu araçla  ilgili çok önemli bir bilgiyi nasıl vermişti:   ... Hakk ri de 9 HPG liyi katleden  askerlerden olduğu belirlenen  askerin ailesine ait bir araç ise  bombalı eylem sonucu kullanılamaz  hale getirildi.   Örgüt ajansının  HPG  diye kısalttığı  isim PKK nin askeri kanadı  Hezen  Parastine Gel  yani  Halk Savunma  Güçleri ydi...  Anlaşılan PKK milisleri, Hakk ri  İstanbul hattında bayağı iz  sürmüşlerdi!.. Peki, hedef seçilen araç  gerçekten PKK lileri öldüren bir askerin  ailesine aitse bu ürkütücü takip nasıl  yapılmıştı?..  Milisler 12 milyon insanın yaşadığı  bir kentte asker adreslerini tespit  etmek için hangi istihbarat kanallarını  kullanmışlardı?.. Takip edilen başka  asker ailesi de var mıydı?..  Bence bu sorular üzerinde ısrarla  düşünün!..  0n İki Yıl Arayla... İki Takip Öyküsü!..  obursali@cumhuriyet.com.tr  BİLİM ve SİYASET  ORHAN BURSALI  CHP: 100. Yıl Bestesi  Şüphesiz, CHP nin Baykal çizgisinden kendini  kurtararak yeni bir ruha, Türkiye yi kucaklayıp ileri  taşıyacak devrimci bir ruha bürünmesi gereklidir. Bu  nedenle, Kılıçdaroğlu nun CHP başkanlığına  seçilmesi gerçek bir sevinçle bu köşeden alkış aldı...  CHP de her şey yolunda gitmiyordu, yıllardır!  İktidara gelmekte sorunları olan bir kitle partisinde  liderlikte değişimler kaçınılmazdır, olmalıdır. Parti,  hem liderlik hem de zamanın ve ülkenin şart koştuğu  program ve bakış iyileştirmelerini yapmalıdır ve  yapmak zorundadır.  Herkesin gönlünde şüphesiz ki bir CHP beklentisi  vardır. Burada önemli olan, CHP nin a  ülkedeki kendi  kitlesiyle, b  çevresinde CHP ye oy verebilecek  kitleyle beraber yürümenin yeni koşullarını    politikalarını oluşturabilmesidir.  Baykal ve ekibinin seçim zamanlarında gönlü ve  gözü hep sağ seçmendeydi! Sanıyorlardı ki, sağdan  adaylar devşirirsek, biraz sağcı oluruz ve seçim  tabanımızı genişletiriz... Türkiye nin içinde bulunduğu  koşullarda, CHP ye düşen, Türkiye nin sorunlarını  içinden çıkılmaz bir hale getiren sağcı görüşlerle  ortaklık olmadığını, eski yönetim anlamamıştır.  CHP yönetimi geçmişi iyi analiz etmek zorundadır!  Baykal yönetimi bunu başaramamıştı!  Evet, sosyal demokrat oylar yüzde 40 ları aşan  büyük patlamalar yapmıştır.  Ancak bu patlamalar,  sağcılarla ortaklık ,  sağcı  adaylardan devşirmeler  sayesinde olmamıştır!  Sağcı iktidarların, sistemi ve ülkeyi tıkadığı,  çökerttiği zamanlar, sol programlar ve söylemlerle  bu patlamalar yükselişler gerçekleşmiştir!  Bugün ülke, önümüzdeki aylarda önemli  değişiklikler olmazsa, göreceli bir siyasiekonomik   istikrar  içinde seçime gidiyor!  Ülkenin sorunları ciddidir, ama ülke çöküşte  değildir. AKP, seçime kadar, büyük ekonomik  açıklarını, dışarıdan akmakta olan sıcak paralarla  karşılama politikası izliyor. Eğer dünya ekonomisi 9  ayda ikinci büyük bir darbeyi yemezse, AKP bu  istikrarı sürdürecek ve belirli bir ekonomik genişleme  politikasıyla seçimlere girecektir.  CHP bu koşullarda nasıl bir seçim programı,  söylemi ortaya koyacak ve AKP döneminde hasar  almış geniş kitlelere umut verecektir...  İşsizler, kadınlar, aldatılmış Aleviler, hatta Kürtler...  Ve gençlik!!! CHP nin, mesela 20 milyonluk gençlik  kitlesine  kızerkek, öğrenci, çalışan, çırak, işsiz..  ne  diyecektir? Onlara çağın modern teknolojileriyle nasıl  ulaşacaktır, gençliği nasıl örgütleyecek ve somut  dilekler çevresinde seferber edecektir?  Kılıçdaroğlu bunu TV programına katılarak  yapamaz!  CHP nin Parti Meclisi ne alarak çok iyi yaptığı yazar  ve TV programcısı Enver Aysever in Akşam da çıkan  söyleşisini okudum.  3 Ekim 2010   Aysever şüphesiz ki ileri ve güzel şeyler söylüyor.  Söylediklerinden bazıları CHP lilere aykırı gelebilir,  ama bu önemli değildir, CHP söylemi içinde farklı  görüşlerin dile getirilmesi, canlılık yaratır, yeni çıkış  yollarının ipuçları bulunabilir.  Aysever in, partinin seçim kazanabilmesi için başka  şeyler gerekli olduğunun da bilincinde olduğunu  düşünüyorum.  Aysever in yenilik içerdiği kabul edebileceğimiz en  önemli çıkışı zaten manşete çekilmiş:  CHP artık  yüzüncü yıl marşını bestelemelidir..   Tamamen katılıyorum!  Bu sloganın çağrıştırdıkları önemlidir; getireceği  tartışmalar, görevler, programlar...  Ancak, Aysever in bu marşın notaları ve sözleri  konusunda ne düşündüğü çok açık değildir.  Şüphesiz, bir gazete söyleşisine adamakıllı bir içeriğin  yansıyacağını bekleyemeyiz. Ancak yazı içindeki   işaretlerle  100. Yıl Bestesi yazılması zordur.  Rakel  Dink  ve  milliyetçilikten uzaklaşma  gibi işaretlerle  nereye varılabilir, tartışmalıdır. Milliyetçilikten  vazgeçme de tartışmalı bir konudur! Hangisinden,  nasıl, ne ölçüde, küreselulusal?..  Üstelik CHP henüz yapmadığı işlerin bestesini  yazmaya soyunacaktır!  Fakat zararı yok, düşlerin de bestesi yapılabilir.  100 Yıl Bestesi için salt içe bakmak hatalı ve  sorunlu olur, dünyayadışa bakarak nasıl bir beste  üretmek gerekir?  Temel sorunudur bu CHP nin!  Ve ülke geleceğinin!   Not: CHP yazılarına gönlünce destek veren ve  tartışan okurlarıma çok teşekkür ederim. Sizlerin  heyecanlandığını görmek, mutluluk veriyor!
            
    
