Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                CMYB  C M Y B  ÇİZGİLİK K MİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com  HARBİ SEMİH POROY  OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ kurgenc yahoo.com  HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com  BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com  SAYFA CUMHUR YET 12 EK M 2010 SALI  14  MAVİ SÜRGÜN  SERDAR KIZIK  Zehir Düzeni...  Ülke gündemi baş döndürücü bir hızla  değişiyor.  Yaşamsal konular doğru dürüst tartışılmadan  geçip gidiyor.  YÖK Başkanı nın geçen hafta iki gün  boyunca tartışılan genetiği değiştirilmiş  organizmalarla  GDO  ilgili sözleri de uçup gitti.  GDO lu domateslerin, yabancılardan alınan  tohumların bir ülkenin geleceğini tehdit  edeceğine ilişkin görüşleri havada kaldı.  Ancak, biz niçin konunun peşini bırakıyoruz?  Ne yiyoruz, ne içiyoruz belli mi?  Sorunun yanıtı salt kendinizle sınırlı değil.  Çocuklarımızı, torunlarımızı, bütün bir insanlığın  bugünü ve geleceğini ilgilendiriyor.  Geçen yıl ülkenin kapılarını GDO lu ürünlere  resmen açan AKP iktidarı, 16 çeşit mısır ve üç  çeşit soyanın gıda ve yem amaçlı  kullanılabileceğine karar vermişti.  Yetmemiş, binde 9 un altında GDO içeren  ürünlerde etiketleme zorunluluğuna da gerek  duymamıştı...  Yediğimiz ekmekte, pirinçte, kekte, tatlılarda  kısacası aklınıza gelen birçok üründe GDO  hangi düzeyde acaba?  Çocuğunuza içirdiğiniz sütü, tükettiğiniz  kırmızı eti sağlayan canlılar, sakın GDO lu  bitkilerle beslenmiş olmasın?  Konunun geçiştirilecek, hafife alınacak  boyutu yok. Çünkü GDO lu ürünlerin insan  sağlığını olumsuz etkilediği, kısırlığa yol açtığı  yönünde ciddi kaygılar var...  Çünkü GDO lu ürünler ve tohumlar küresel  egemenlerin, kapitalizmin ülkeleri ve insanları  yönetme planlarının önemli bir hamlesi olarak  ortaya çıktı. Tohumlar, yenileri satın alınsın diye  kısırlaştırıldı. Gelecekte yeryüzünde on binlerce  türün ortadan kaldırılması, bunun yerine sınırlı  sayıda GDO lu tohumun kullanılması  amaçlandı.  Konunun önemli boyutlarından biri de  GDO nun gelecekte biyolojik savaş unsuru  olarak kullanılıp, kullanılmayacağına ilişkin.  Bu konuda geniş tartışmalar sürdürülüyor.  GDO ya karşı çıkan bilim insanlarına yönelik  baskılar artıyor.  Küresel şirketler geçen yüzyılın başından bu  yana üstün ırkın yaratılması, istenmeyen  soyların yok edilmesi için yapılan çalışmalara  destek veriyor.  Örneğin Rockefeller Vakfı nın, Hitler  döneminde bu doğrultuda yapılan genetik  çalışmalara kaynak aktardığı biliniyor.  1990 lı yılların başında aynı şirketin Asya daki  pirinç türlerinin dörtte üçünü genetik olarak  değiştirdiği ve patentlendiği ayrı bir gerçek.  Tıpkı başka bir şirketin genetiği değiştirilmiş  sperm öldürücü mısırının, ABD Tarım  Bakanlığı ndan alınan araştırma fonuyla  geliştirildiği gibi...  ABD nin Irak ı işgalinden sonra çiftçilere  tohum saklamayı yasaklamasına ne demeli?  Öte yandan hafta sonu küresel iklim  değişikliğine karşı 130 a yakın ülkede  eşzamanlı gerçekleştirilen eylemlerin yankısı ne  kadar gündemde kalacak acaba?  Sahi, Macaristan da bir alüminyum  fabrikasında yaşanan ve felakete dönüşen  kazada, çevreye yayılan zehirli kimyasalların  Tuna aracılığıyla Karadeniz e gelme olasılığına  ilişkin iktidar sahipleri ne yapıyor, biliyor  muyuz?  Çevre Bakanlığı  tehlike yok  demişti, ikinci  atık havuzundaki sızma dikkate alınıyor mu  acaba?  Bu arada aklımıza Bergama başta olmak  üzere ülkemizdeki altın işletmelerinin siyanürlü  atık havuzları, depoları geliyor.  Ya bunlar da herhangi bir gerekçeyle  patlarsa?  Küresel sömürü düzeninin, kapitalizmin  yiyeceği, içeceği, havası dünyamızı ve insanlığı  günbegün zehirliyor...  UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com  CHP MYK si ve milletvekilleri  hafta sonu Abant ta buluşarak  bir durum değerlendirmesi  yaptılar. Bu köşede de tartışma  konusu olan çeşitli hassas ve  kritik acil konular masaya  yatırıldı. Diğer partilerde  görülemeyecek kadar  demokratik bir tartışma  ortamında yapılan bu eleştiriler,  yine CHP nin bu konudaki  farkını ortaya koydu. Son  haftalarda referandum süreci ile  Kılıçdaroğlu tarafından  gündeme taşınan   üniversitelerde türban   konusu, siyaseti dahi çıkarcı bir  satranç oyuncusu stratejisiyle  oynayan RTE tarafından  De  facto  bir gole çevrildi. AKP  hesaplı risk alarak CHP nin bu  yumuşamasından yararlandı ve  YÖK Başkanı aracılığıyla türban  sorununu fiilen üniversitelerden  kaldırıverdi. CHP birden kendi  iyi niyetinin oyununa gelerek   karşılığında bir şey almadan   163. madde kadar büyük bu  ödünü siyasi karşıtına sanki  eliyle teslim etmiş oldu. Ne  küçük çocuklara Kuran kursu  dayatmaları konusu, ne imam  hatiplere kız öğrenci alımına  son verme, ne de seçim barajı  veya dokunulmazlıklar  gündeme gelebildi. Şimdi CHP,   aman bu işi yine biz  durdurmuş olmayalım  diye  konuyu Anayasa  Mahkemesi ne taşıyamıyor ve  şaşkın şekilde  ezber bozma   operasyonlarından birinin ters  tepmesinin sonuçlarını yaşıyor.  CHP üst yönetiminin artık  şu gerçekle yüzleşmesi  lazım: Bu taktikle türban  sorunu filan bitmez!  Doğrudan yeni bir boyuta  taşınır. Konu bu sefer  tartışmasına döner! Antilaik  kesimlerin bu sinsi  taktiklerini yok sayarak CHP  bir yere varamaz, ülkeyi  AKP nin taşıdığı bataklıktan  kurtaramaz. CHP nin tarihsel  çizgisinde  ödün  verilemeyecek konular ın  böylece delinmiş olmasının  getirdiği tehlikeli  rehavet   havasında, durumdan  faydalanmak isteyen malum  çevreler, hiç vakit kaybetmeden  anayasanın  değiştirilmesi  teklif dahi edilemez  ilk üç  maddesinin hangi yöntemlerle  değiştirilebileceğini o sentetik  TV programlarında döktürmeye  başladılar! Zaten her şey bu  medya ortamında temeli atılan  sulandırılmalarla başlamıyor  mu?Bu köşede hep iyi niyetini  ve enerjisini övdüğümüz Sayın  Kılıçdaroğlu nun şu konuyu  hiçbir zaman aklından  çıkarmaması lazım:  AKP nin  ezberini bozmak , kesinlikle   CHP tarihini veya devrim  kanunlarını yok saymak   anlamına gelemez, gelmemeli.  Konulara çağdaş ve esnek bir  sorun çözücülükle yaklaşmak  ne kadar iyiyse, Cumhuriyeti  kuran partinin bir tarih paketiyle  beraber geldiğini unutmak da  bir o kadar tehlikeli. Kaldı ki, 87  yılın bu güne kadarki tüm  yaşanmışlıklarının derin  nedenleri var. Bu konuların  hiçbiri, günümüzde  şeklinde geçiştirilen  ortaoyunu bozması, cehalet  dolu ve yorum özürlü  panellerde ele alındığı sığlıkta  tartışılamaz! Menemen den  Sivas a, 27 Mayıs tan 12  Eylül e kadar hiçbiri... CHP  şayet bu ödünleri ve kendi   açılım  manevralarını iktidar  olabilmek için yapıyorsa, oy  hesabında çok yanıldığını iş  işten geçmeden söylemek  lazım. CHP nin son yıllarda azar  azar arttırdığı oylar hiç de   garanti altına alınmış   seçmenlerin oyları değil! Dinci  kesimlerden üç oy alacağım  diye laik Atatürkçü kesimlerden  53 oy kaybedilecekse, burada  bırakın Cumhuriyet  devrimleriyle ilgili tarihi etik  duruş sorununu, seçim çıkar  hesapları bile yanlış yapılıyor  demektir! Israrla vurguladığımız  bir konu var: CHP, Türkiye  tarihinin en kritik seçimine adım  adım yaklaşırken bu büyük  fırsatın bir  deney tahtası na  çevrilemeyeceğini bilmeli.  Kılıçdaroğlu,  Bakalım bize  statükocu dedirten her değere  birden sırtımızı dönersek  n oluyormuş?  diyerek, attığı  her adımın 2.  Cumhuriyetçilerce  alkışlanmasına kanacaksa, çok  büyük bir hayal kırıklığı yaşar.  CHP nin yeni söylemleri  Mehmet Altan, Zaman  gazetesi, Sabah ve Oral  Çalışlar tarafından göklere  çıkarılıyor ve CHP tabanında  büyük rahatsızlık yaratıyorsa,  yönetimin durup üç kere  düşünmesi lazım. Hiç kimse  şu acı gerçeği unutmasın ki,  sosyal demokrat seçmen ne  yazık ki  konusunda sabıkalı bir  gruptur. Bu yanlış hesaplar  devam ederse, önümüzdeki  aylarda CHP oylarına el atıp  bu ölümcül bölünmelere  merak saracak birçok parti  ortaya çıkacaktır. Sayın  Kılıçdaroğlu nun artık her  adımında bu konuları göz  önünde bulunduracağına ve  Emin Çölaşan dan Necla  Arat a, Oktay Ekşi den bu  sütuna, tüm yapıcı eleştirileri  dikkatle değerlendireceğine  inanıyorum.  YAKAMOZ  BEDRİ BAYKAM  CHP ve  Ezber Bozma nın  Dikenli Uçları  3   serdarkizik@cumhuriyet.com.tr  BULMACA SEDAT YAŞAYAN  SOLDAN SAĞA:  1  Hindistan da ra  cadan daha büyük  hükümdarlara veri  len san. 2  Karışık  renkli... Kara bat  mamak için ayağa  takılan bir çeşit ör  gülü ayaklık. 3  Bü  rümcük görünüşlü  bir tür kumaş... Lit  yum elementinin  simgesi. 4   Şimdi  uzun karlıklarda bir  Lapon kızağı Önünde   geyiği   B. Necatigil ...  Bir nota. 5   Aşk ilişkisi,  sevişme  anlamında argo  sözcük. 6  Torun sahibi ka  dın... Mızrak uçlarına ta  kılan küçük bayrak. 7   Rütbesiz asker... Akciğer  leri dinlerken hekimin  duyduğu patolojik ses...  Bir cetvel türü. 8  Çizgiy  le mizah sanatı. 9  Kimi hastalıkları tedavi amacıyla bir bez  üzerine yayılıp vücudun kimi yerlerine konan koyuca la  pa ya da eczalı parça...  Selam  anlamında Latince söz  cük.  YUKARIDAN AŞAĞIYA:  1  Polonya nın Lublin kenti yakınında, yüz binlerce Ya  hudinin imha edildiği Nazi toplama kampı. 2  Uluslararası  Çalışma Örgütü nün simgesi... Kırım hanlarına ya da prens  lerine verilen san. 3  Şanlıurfa nın bir ilçesi... Eski Mısır da  güneş tanrısı. 4  Bir filmin başında yer alan tanıtma liste  si. 5  Herkesin gözü önünde yapılan... Işık kaynağının 1  saniyede çevresine yaydığı ışık enerjisi. 6  Ata... Meriç Ir  mağı nın deltasında, birçok kuş türünü barındıran ve  ta  biatı koruma alanı  kapsamına alınan bir göl. 7  İlave... Sat  rançta bir taş... Uzaklık işareti. 8  Bir göz rengi... Eşya üze  rindeki mikrop ya da ufak böcekleri basınçlı buharla öl  dürmeye yarayan büyük kazan. 9  Kars ın doğusundaki ün  lü eskiçağ kenti... Dört yaşına kadar olan dişi manda.  1 2 3 4 5 6 7 8 9  1  2  3  4  5  6  7  8  9  G U A Y A V A E  U Ş K U N M İ M  B A M A K A L E  A K S U N A İ Ç  R E Ş E L E K  İ L K T E L O  İ M A M A U N  E L E N T İ C U  K A N E S R A R  1 2 3 4 5 6 7 8 9  1  2  3  4  5  6  7  8  9  Torba Yasayla Gelen 2B Yasası...  ORHAN ÖZKAYA  Daha önce defalarca çıkarılmaya  çalışılan ancak kamuoyunun tepki  si karşısında geri adım atılarak öte  lenen 2B yasası bir gece yarısı ope  rasyonuyla 23.07.2010 tarihinde  çıkartılmıştır. Önceki Cumhurbaş  kanı A. Necdet Sezer tarafından ve  to edilen ve Anayasa Mahkeme  si nce iptal edilen bu yasa Meclis in  son günü ve bir torba yasa olan Ver  gi Yasası ile birlikte çıkarılıver  miştir.  Bir farkla; üzerinde yapılaşma  olan Hazine arazileri tanımlama  sıyla. Oysa daha önceki 2B yasala  rı orman vasfını kaybetmiş yerlerin  tarım amaçlı olarak köylüye de ka  zandırılması hesapları yapılarak  gündeme getiriliyordu. Bu yasada  böyle bir durum yok.  23.07.2010 tarihinde bir gece ya  rısı Meclis te hız limiti aşılarak ka  bul edilen adına Torba Yasada de  nilen 6009 sayılı  Gelir Vergisi Ka  nunu İle Bazı Kanun ve Kanun  Hükmünde Kararnamelerde De  ğişiklik Yapılmasına Dair Ka  nun  çıkarılmıştır. 4706 sayılı Ya  sa nın 5. maddesine eklenen bir  hükümle,   Üzerinde yapılaşma  olanlar  tümcesinden sonra  Hazi  ne adına tescil tarihine bakıl  maksızın  tümcesi eklenerek   bu  suretle yapılacak satışlarda satış  bedelinin yüzde 10 u peşin öden  mek üzere beş yıla kadar taksit  lendirilebilir  denilerek değiştiril  miş ve tanınan süre altı aydan bir yı  la çıkarılmıştır.  2008 yılında çıkartılan 5731 sayılı  Yasa ile orman dışına çıkartılan  araziler ölçülerek; önce üzerindeki  şagilleri  işgalciler  belirlenmiş bu  alanların mülkiyeti Hazine adına tes  cil edilmiş ve şimdi de satışlara ge  çilmiştir. Amaçlanan Hazine arazi  leri üzerine yapılan yapılarla, orman  dışına çıkarılan, sözde orman vas  fını kaybetmiş 2B alanlarındaki ka  çak yapıların affedilmiş olması.  Yine;  Bu madde kapsamında  Hazine adına tescil edilen taşın  mazlar, büyükşehirlerde önce  likle büyükşehir belediyelerine,  büyükşehir belediyelerinin talebi  olmaması halinde ilgili belediye  lere bedelsiz olarak devredilir. Bu  taşınmazların yapı sahiplerine  satışı ve genel hükümlere göre de  ğerlendirilmesi bu Kanunun 5.  maddesine göre yapılır  şeklinde  düzenlenerek Hazine arazileri üze  rine inşa edilmiş olan her türlü ka  çak yapının satışına onay vermek  tedir.  Aslında yasanın yazım dili son de  rece karmaşık ve anlaşılması güç  ifadelerle süslenerek halkın anla  masının önü kesilmiş. İşin Türkçe  si Hazine arazileri üzerinde daha ön  ce 1981 yılında çıkartılan ve Özal a  iki kez iktidar yolu açılmasında  büyük katkısı olan imar affı  gece  kondu affı  anlamından başka bir  şey değildir. Bu kez artık havuzlu  villalar da affa tabi olacak. Zira sa  tışlar, halkın ödeyebileceği düzey  den uzak olup güncel  rayiç  değer  üzerinden yapılacak.  Çıkartılan bu torba yasayla hal  kımız tarafından 2B olarak bilinen  6831 sayılı Orman Yasası nın 2.  maddesinin B bendiyle orman dışı  na çıkartılan alanların da satışını  içermektedir. Yani Meclis kapan  madan çıkartılacağı belirtilen 2B ya  sası da böylece çıkmış olmaktadır.  Sadece yapılaşmalara ilişkin satışa  izin verilmektedir. Bu da kamuo  yunun tepkisinden kaçırılmış; gün  dem saptırılarak ipte cambaz oyna  tılmıştır.  Ülke yapay gündemlerle toz du  mana katılarak aradan bu işler sız  dırılmıştır. Bu durum ne Sultanbeyli,  Alibeyköy, Çavuşbaşı, Beykoz da  ki orman dışına çıkartılan alanlarda  oluşmuş yerleşimlere ne de Hazine  arazilerine yapılmış gecekondulara  çözüm getirecektir. Çünkü bu yer  leri halk alacak gelir düzeyinde de  ğildir.  Zaten buralarda konutlar tapu al  maya gerek görülmeden noter se  nediyle alım satım yapılmakta. An  cak bu yasa Bebek sırtlarında, Sa  rıyer sırtlarındaki, Beykoz daki,  Acarkent teki Hazine ya da 2B  kapsamındaki havuzlu villaların  malik ne sahiplerine tescil edilme  sine yarayacak.  Anlaşılan devletin mülküne, ka  mu malına, halkın malı üzerine ka  çak yapı yapanların ödüllendiril  mesi, bir anlamda yasadışılığın ola  ğan hale getirilmesi, suçun yaygın  laştırılması dönemine geçilmiş ola  cak.  Yasada;  Hazine adına tescil  edilen taşınmazların büyükşe  hirlerde öncelikle büyükşehirlere,  talebin olmaması halinde ilgili  belediyelere bedelsiz olarak dev  redilir   ibaresi, hiçbir anlam ifade  etmemektedir. Buradaki  yapı sa  hiplerine satılır  hükmü her şeyi  açıklamaya yetmektedir.  Yani yapının tanımı bulunmadı  ğı için ultra villa olması, havuzlu  köşk olması, buralarda oluşmuş si  telerin, kooperatif konutlarının ol  ması, en önemlisi de 2B kapsamın  da olup son yasa düzenlemeleriyle  Hazine adına tescil edilen yerlerden  olması fark etmemektedir. Bütün iş  paraya çevrilmeleri, ticari  meta   olarak algılanmaları   Buna havuzlu villakondu affı  da demek olası   Sonuç  IMF ve AB dayatmalarının arka  sına saklanarak bugüne kadar, ül  kenin tüm yeraltı ve yerüstü zen  ginliklerini yerli taşeronlara ve ya  bancılara devretmekten çekinmeden  hızla tükeniş noktasına getirildik.  Bütün bunlar  özelleştirme ,  kü  reselleşme  masallarıyla gerçek  leştirildi. Ancak ülke, çelik duvara  dayandı. Artık işler, ülkenin kılcal  damarları derelerin, akarsuların sa  tış tahtasına konması durumuna  kadar geldi. Bize başka yönlere  bakmamız işaret edilerek bir talan,  yalan rüzg rları estiriliyor. Gü  dümlü medyanın propaganda bom  bardımanlarıyla halkın sürekli kafası  karıştırılıyor.  Bütün bu gece yarısı, halkın bi  lincinden uzak tutulan yasaları takip  edebilmek bir hüner meselesi hali  ne geldi. Aslında yasaların halkın  katılımı, desteği ile çıkması gere  kirken, torbalara, çuvallara eklene  rek çıkartılıyor.  Dev gibi dağlar oluşturmuş yok  sulluğun arasında, açlık sefalet te  peleriyle örülmüş çevrelerini, taş  surlarla çevirerek yaşamak hak mı,  adalet mi? İnsanlık bunu mu ge  rektirir? Bunları anlamak için tari  kat ve cemaatlerin ördüğü duvarlar  arasında yaşamak nereye kadar  mümkün olacak? Halkımız, bu sö  mürüye, soyguna ve bu yobazlığa  izin verecek mi?  Dev gibi dağlar oluşturmuş yoksulluğun arasında, açlık sefalet tepeleriyle  örülmüş çevrelerini, taş surlarla çevirerek yaşamak hak mı, adalet mi?  İnsanlık bunu mu gerektirir? Bunları anlamak için tarikat ve cemaatlerin ördüğü  duvarlar arasında yaşamak nereye kadar mümkün olacak? Halkımız, bu sömürüye,  soyguna ve bu yobazlığa izin verecek mi?  bedri.baykam@gmail.com www.bedribaykam.com
            
    
