Catalog
                    Publication
                
                - Anneler Günü
 - Atatürk Kitapları
 - Babalar Günü
 - Bilgisayar
 - Bilim Teknik
 - Cumhuriyet
 - Cumhuriyet 19 Mayıs
 - Cumhuriyet 23 Nisan
 - Cumhuriyet Akademi
 - Cumhuriyet Akdeniz
 - Cumhuriyet Alışveriş
 - Cumhuriyet Almanya
 - Cumhuriyet Anadolu
 - Cumhuriyet Ankara
 - Cumhuriyet Büyük Taaruz
 - Cumhuriyet Cumartesi
 - Cumhuriyet Çevre
 - Cumhuriyet Ege
 - Cumhuriyet Eğitim
 - Cumhuriyet Emlak
 - Cumhuriyet Enerji
 - Cumhuriyet Festival
 - Cumhuriyet Gezi
 - Cumhuriyet Gurme
 - Cumhuriyet Haftasonu
 - Cumhuriyet İzmir
 - Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
 - Cumhuriyet Marmara
 - Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
 - Cumhuriyet Oto
 - Cumhuriyet Özel Ekler
 - Cumhuriyet Pazar
 - Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
 - Cumhuriyet Sokak
 - Cumhuriyet Spor
 - Cumhuriyet Strateji
 - Cumhuriyet Tarım
 - Cumhuriyet Yılbaşı
 - Çerçeve Eki
 - Çocuk Kitap
 - Dergi Eki
 - Ekonomi Eki
 - Eskişehir
 - Evleniyoruz
 - Güney Dogu
 - Kitap Eki
 - Özel Ekler
 - Özel Okullar
 - Sevgililer Günü
 - Siyaset Eki
 - Sürdürülebilir yaşam
 - Turizm Eki
 - Yerel Yönetimler
 
                        Years
                    
                    - 2025
 - 2024
 - 2023
 - 2022
 - 2021
 - 2020
 - 2019
 - 2018
 - 2017
 - 2016
 - 2015
 - 2014
 - 2013
 - 2012
 - 2011
 - 2010
 - 2009
 - 2008
 - 2007
 - 2006
 - 2005
 - 2004
 - 2003
 - 2002
 - 2001
 - 2000
 - 1999
 - 1998
 - 1997
 - 1996
 - 1995
 - 1994
 - 1993
 - 1992
 - 1991
 - 1990
 - 1989
 - 1988
 - 1987
 - 1986
 - 1985
 - 1984
 - 1983
 - 1982
 - 1981
 - 1980
 - 1979
 - 1978
 - 1977
 - 1976
 - 1975
 - 1974
 - 1973
 - 1972
 - 1971
 - 1970
 - 1969
 - 1968
 - 1967
 - 1966
 - 1965
 - 1964
 - 1963
 - 1962
 - 1961
 - 1960
 - 1959
 - 1958
 - 1957
 - 1956
 - 1955
 - 1954
 - 1953
 - 1952
 - 1951
 - 1950
 - 1949
 - 1948
 - 1947
 - 1946
 - 1945
 - 1944
 - 1943
 - 1942
 - 1941
 - 1940
 - 1939
 - 1938
 - 1937
 - 1936
 - 1935
 - 1934
 - 1933
 - 1932
 - 1931
 - 1930
 
                    Our Subscribers Can Login And Read Original Page
                    I Want To Register And Read The Whole Archive
                    I Want To Buy The Page
                
            
                ekonomi@cumhuriyet.com.tr  12 EK M 2010 SALI CUMHUR YET SAYFA  EKONOMİ 13  CMYB  C M Y B  Döviz kurundaki düşüş ve bunun uzun süre  devam edeceği beklentisini oluşturan sebepler  ve uygulanan politikalar aslında ülkemizin  ekonomisi bakımdan tehlike işaretleri veriyor.  Bilindiği gibi döviz talebi ve döviz arzı döviz  kurunu belirler. Bir ülkenin milli geliri artıyorsa  yerli ve ithal mal ve hizmetlere talep artar. Bu  da döviz talebinin artışı demektir. Bizim  ülkemizde büyüme oranlarına baktığımızda  döviz talebinin de arttığını görebiliriz. İthalatın  artışı da bunu gösteriyor. Eğer ithalat yapılan  bir ülkede enflasyon sıfır veya ithalatçı ülkedeki  enflasyondan düşükse veya ithalatçı ülkede  enflasyon artıyorsa ithalat cazip hale geleceği  için döviz talebi artar. Türkiye de enflasyon  oranları diğer ülkelere göre h l  yüksek  bulunmakta ve son üç aydır TÜFE de artış  gözlenmektedir. Bu nedenle ithalat cazibesini  bu yönüyle de devam ettirmektedir. Dış  borçların ödenmesi ve döviz istikrarı için döviz  piyasasından döviz alımı da döviz talebini  etkiler. TCMB küresel şartlar nedeniyle  1.54 ten 1.41 TL ye düşen dolar kurunun  istikrarını sağlamak için son bir haftada 180  milyon dolar piyasadan alım yaptı. Merkez  Bankası nın son dokuz ayda döviz kuru istikrarı  için yaptığı döviz alımı 9.5 milyar doları buldu.  Öte yandan döviz rezervleri de kısa vadeli  borçların ödenmesi için çok önemli bir  kaynaktır. Kısa vadeli  vadesi 1 yıldan az olan   dış borçların Merkez Bankası döviz rezervlerine  oranı 1 in altına inmemeli. IMF nin tahminine  göre bu yıl dış borçlar 66.7 milyar dolar,  Merkez Bankası rezervleri 100 milyar dolar  olacak. Bu durumda tehlike yok. Başbakan ın  rezervler 100 milyar dolara çıkmalı sözü aslında  IMF nin talebi. Çünkü 2015 yılında Merkez  Bankası rezervlerinin 150 milyar doları bulması  öngörülüyor. Döviz talebini etkileyen diğer bir  etken döviz kurundaki beklentilerdir. Şu anda  Türkiye de sıcak para cari açığı finanse  ederken, Merkez Bankası döviz rezervleri  yükselirken hiç kimse dövizde bir artış  beklemiyor veya bekleyemiyor. Sadece  ihracatçıların haykırışı var   Döviz arzındaki değişmeler de döviz kurunu  etkiler. Bunlardan en önemlisi ihracat yapılan  ülkelerin milli gelirlerindeki artıştır. Bu durumda  ithal edilecek mal ve hizmetlere olan talep bu  nedenle artacak ve ihracat artışı nedeniyle  döviz arzı yükselecektir. Türkiye de ihracat  yapılan ülkelerin çoğunluğu AB ülkeleri olduğu  ve bu ülkelerde büyümenin çok az olması  nedeniyle fiziki olarak da ihracat  artamamaktadır. Düşük kur nedeniyle fiyat  tutturamayan ihracatçı pazar genişlemesi  nedeniyle miktarı çoğaltabilse belki ihracatı da  arttırabilecek ve paçalda k r edebilecekken bu  da mümkün olamamaktadır. Tabii ihracatın  artması döviz arzını yükselteceği için döviz  kurunu aşağıya çekeceğini de unutmayalım.  Merkez Bankası nın kurda artış söz konusu  olduğunda döviz satması da döviz arzının  artması ve kurun düşmesini sağlayacaktır.  Ama politika döviz rezervlerinin artışı  olduğundan bu politikaya çok zorunlu  olmadıkça başvurulmayacağını söyleyebiliriz.  Şu anda cari açık sıcak para ile finanse  edildiği ve küresel likidite bunu olanaklı kıldığı  için döviz kuru düşük seyretmektedir. Cari  açığın bu yıl 44, 2011 de 50, 2012 yılında 70  milyar doları bulacağı IMF tarafından tahmin  ediliyor. Bu durumda bu açığın yapısal  önlemler olmadan  en önemli önlem cari açığın  azaltılmasıdır, yani ithalat bağımlılığından  kurtulmadır  sadece sıcak para ile finanse  edilmesi tehlikeye işarettir. Sıcak para birden  durursa veya giderse Merkez Bankası  rezervleri de yeterli olmazsa başta dış borçların  ödenmesi için döviz talebi patlar ve bu da  devalüasyon demektir.  Öte yandan Merkez Bankası nın rezervlerinin  artmasının Amerika ya faiz ödememizin  artması anlamı taşıdığını gözden uzak  tutmamak yani döviz rezervlerinin artışına da  bel bağlamamak gerekiyor. Bu durumda cari  açığı azaltmak için finansmanı dış borç olan  tüketime dayalı ithalatın ve büyümenin yerine  üretime dayalı büyümenin tercih edilmesinin ne  kadar önemli olduğu ortaya çıkıyor.  Döviz Kuru Hep Böyle Düşük mü Gidecek?  M A L İ Y E C İ G Ö Z Ü Y L E   M U S T A F A P A M U K O Ğ L U pamukm superonline.com  İŞÇİNİN EVRENİNDEN  ŞÜKRAN SONER  Atakta...  soner@cumhuriyet.com.tr  Referandum sonuçları destek, Başbakan  Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı, AKP iktidar odakları,  cemaatler, gücü katlanmış yandaş medya,  yazarları.. giderek daha gür, saldırgan çıkan ortak  koroları eşliğinde, ele geçirdikleri kurumları; YÖK  örneği, hep birlikte, yaşamın her alanına dönük rejim  değişikliği, eksen kaydırma içerikli ataklarında   uygun adım marş  komutunu almış yürüyorlar...  Öncelikle evrensel insan hakları, demokrasi  ilkeleri, medyatik algılama çarpıtılmasıyla yerlerde..  tezler, gerçekliği yansıtıyorlarmış gibi ortaya atılıyor,  kamuoyunun dize getirilmesi adına medyatik  bombardıman yaşanıyor... Anayasal hukuk düzeni,  yasalar, yargı kararları, geçerli hukuk içtihatları yok  sayılıyor... Pervasız bir saldırganlıkla,  fırsat bu  fırsat  hesabı içinde hızla yeni mevzilere varılması  için gözü kara ataklar gerçekleştiriliyor...  YÖK Başkanı dün Cumhurbaşkanımızla Köşk te  görüşmüşler... Cumhurbaşkanı, türbana ilişkin YÖK  icraatlarına yönelik  çok iyi bir yolda, çok iyi bir adım  atıldı  değerlendirmesini yapmışlar...  Sabahtan akşama tüm televizyon kanallarında,  teksesli ortak koro, arada demokratik görüntünün  süsü olarak aykırı görüşler de tuzu biberi, halkın tek  gündemiymiş gibi bıktıracak, kusturacak ölçeklerde  türban tarşıtmasının batağındayız... Çünkü YÖK  yönetimi, AKP iktidarı, Cumhurbaşkanlığı nın  yandaş kadrolaştırması zincirinde, vitrindeki çarpıcı  tek ölçüt  türban yandaşlığı nda, rektörlerden  dekanlara uzanan yönetim kadrolaşması  gerçekleştirdikten sonra, yürürlükteki YÖK hukuk  düzeninin yok sayılabilmesinde, referandum sonrası  süreçte önemli yeni bir denemede..  Dünyada en görünen, sadece kadın cinsi için  geçerli, özgürleşmenin değil ayrımcılığın, ikinci sınıf  kabul edilmesinin simgesi, 1980 ler sonrası  modernite, ağırlıklı emperyal, ABD eksenli İslamcı  akımlar, cemaatlerce bayrak yapılan tek tip örtünme  aracı türban, siyasal İslamın kadın üzerinden  savaşımın çok etkin kullanılabilir tek silahı... Çünkü,  18 yaşın üstündeki genç kız, kadın,  İnancımın  gereği, özgür irademle takıyorum  dediğinde  söyleyecek sözümüz kalmıyor...  Kamu hizmetinden  eşit yararlanmak istiyorum, üniversitede okuma  hakkımı kullanmak en temel insan hakkım..   dediğinde de elbette bireysel hak ve özgürlükler  çerçevesinde sorgulanamıyor.  Evrensel insan hakları, hukuk düzeni içinde temel  hak ve özgürlükler; düşünce özgürlüğü başta, ırk ve  dini inançlarından ötürü bireyin ayrımcılığa hedef  olmaması.. kriterleri tabii ki tartışılamaz. Tartışılması  gereken bireyin özel yaşam alanındaki temel hak ve  özgürlüklerinin en geniş anlamda geçerli olabilmesi  kriterleri için, kamusal alanlarda, en çok da  azınlıkların haklarının korunabilmesi, güçlünün,  yönetenin, iktidarların güçsüzleri ezmemesine  yönelik düzenlemeler... Her ülkede uyulması zorunlu  anayasal, yasal, hukuk düzenleri, devletler için laiklik  kriterlerinin.. evrensel hak ve hukuk, yargı kararları  ile uyumluluğu...  Tam da bu nedenle en masum, en kolay  savunulabilir bir hak pazarlaması içinde, kadının  türbanı üzerinden, geçerli anayasalhukuk  düzenimiz, Cumhuriyetlaiklik ilkelerinin çiğnenmesi,  rejimin ekseninin kaydırılması, şeriata dönük  kazanımların, etkin savaşımın stratejik aracı olarak  sürekli gündeme taşınıyor. Erdoğan hükümetleri  icraatlarında kadının türbanı görünen çok etkin  baskı aracı, kadrolaşmada geçiş belgesi olarak  kullanılmakla kalınmadı. Eş durumundan kamu  alanlarına taşındıktan sonra, yüz binler, milyonların  birden tek tip türbanlı olması gerçeği, dayatması, bir  yaşam biçimi olarak gündemimize girdi...  İktidarda yeterince güçlenilmiş, Başbakan  Erdoğan  Velev ki İslami bir yaşam biçiminin bayrağı  olsun, hak haktır  fetvasını verivermişti. AKP nin  kendisi Meclis ten çıkardığı yasayla, YÖK yönetimi  de icraatlarıyla, geçerli anayasal hukuk düzenini,  yasaklarını delmeye çalışmışlardı. Yeni yargı  kararları ile püskürtülmüşler, yetmemiş Avrupa  İnsan Hakları yargısından aksine karar alma  çabalarında başarılı olamamışlardı. Şimdi anayasal  hukuk düzeni, demokrasi, insan hakları kriterleri  boyutunda değişen hiçbir şey olmamışken,  referandum destekli yeni bir atakla yeni bir fiili güç  denemesi aşamasındayız. Türbanlı öğrencinin  okuma hakkı amaç olsa, CHP nin yasal düzen  içinde barış ortamında çözüm önerisine sarılınırdı.  Tam tersi bir yol izleniyor...  İktidar erki, yandaş cemaatler medya korosu,  güçlü, saldırgan, hukuk tanımaz üslupla, türbanlı  öğrencinin öğrenim hakkı ile yetinmediklerini dünya   leme ilan ediyorlar; Başbakan Erdoğan ın söylemi  ile;  çocuklardan başlayarak her kademe eğitimde  türbanlı öğrenim hakkının üzerine, kamu erkinin  kullanılacağı tüm alanlar, mesleklerde türbanlı  kadın..  dayatması ile, kadınların insan hak ve  özgürlükleri ile ilişkisi olmayan bir siyasal İslamcı  yapılanma, laik devlet, hukuk ilkelerinin ayaklar  altına alınması gündemde... Zaten Erdoğan, son  üniversite açılış söylemiyle artık şeriat hukukunun,  isteyenlere ikili hukukun yaşamda geçerli olmasına  da kapı açmış bulunuyor...  Anadolu Jet  Moskova ya uçuyor  VİYANA  ANKA   Anadolu Jet Genel Müdürü  Sami Alan, 31 Ekim de başlayacak kış tarifesiyle bir  likte check in süresini iç hatlarda 45 dakikadan 30 da  kikaya, dış hatlarda ise 1 saatten 45 dakikaya düşür  düklerini açıkladı. Alan, kış tarifesiyle birlikte An  karaMoskova, İstanbulSivas, İstanbulSamsun, İs  tanbulKayseri seferlerinin başlayacağını duyurdu.  Alan, kuruldukları 2003 yılından beri Anadolu Jet bün  yesinde 8.3 milyon kişiyi uçurduklarını belirti.  Anadolu Jet in AnkaraViyana direkt hattının ta  nıtımı için Viyana ya düzenlediği basın gezisinde ko  nuşan Alan, 31 Ekim olan kış tarifesiyle birlikte bi  ri dış olmak üzere 4 yeni seferin hizmete gireceğini  açıkladı. Alan, AnkaraMoskova hattının salı, cu  martesi ve pazar olmak üzere haftada 3 kere düzen  leneceğini kaydetti.  Alan İstanbulSivas hattının Salı, Perşembe ve Cu  martesi günleri, İstanbulSamsun hattı Cumartesi ha  riç her gün ve İstanbulKayseri hattının her gün dü  zenleneceğini bildirdi.  Muş Şeker Fabrikası ruhsatı yok diye özelleştirilemedi; TSE belgesi yok diye ihracat yapamıyor  Muş Belediye Başkanı Necmettin Dede: Bir  yıl önce fabrika özelleştirme kapsamına  alındığı için bize ruhsatının olup olmadığı  soruldu. 1984 öncesine ait bir fabrika  olduğu için bizde kaydı bulunmadı. Ancak  ruhsatın alınması için de bugüne kadar  kimse bize resmi bir başvuruda bulunmadı.  MTSO Başkanı Şihmus Sinecem: Fabrikanın  arsa sorunu var. Arsalar tek tek kişiler üzerine  kayıtlı. Cebri istimlak yapılması gerekiyor. Bu  sorun çözülmediği için fabrikaya ruhsat  verilemiyor. Fabrika 2750 dönüm arazi  üzerine kurulu ve kampanya dönemi olduğu için  şu anda burada 750 kişi çalışıyor.  Akbank  Çinlilerle  anlaştı  Ekonomi Servisi  Akbank, China  Development Bank ile işbirliği anlaş  ması imzaladı. Akbank tan yapılan ya  zılı açıklamada, Akbank Genel Mü  dürü Ziya Akkurt ve China Deve  lopment Bank Başkan Yardımcısı  Gao Jian ın katıldığı bir törenle im  zalanan anlaşmanın, iki bankanın uzun  vadeli stratejik işbirliğinin temelleri  ni atma amacını taşıdığı belirtildi.  İşbirliği anlaşması çerçevesinde,  Akbank ve China Development  Bank ın karşılıklı yuan ve TL he  sapları açarak Çin ile Türkiye ara  sındaki ticari işlemlerin ülke yerel pa  ra birimleri üzerinden gerçekleşti  rilmesine yönelik destek sağlayaca  ğı, anlaşmayla ayrıca iki banka ara  sındaki iş ilişkileri güçlendirilirken,  her iki ülke girişimcilerinin altyapı  projelerinde, ticaret ve yatırım iş  lemlerinde karşılıklı olarak destek  lenmesinin hedeflendiği vurgulandı.  Nobel i  3 ekonomist  paylaştı  Ekonomi Servisi  Nobel Ekono  mi Ödülü nü ABD li Peter Dia  mond, Dale Mortensen ile İngiliz  ve Güney Kıbrıs vatandaşı Chri  stopher Pissarides aldı. İsveç Bi  limler Akademisi, Diamond, Mor  tensen ve Pissarides i  piyasa ana  lizleri yönteminden  ötürü ödüle la  yık gördü.  Nobel Ödülü kazananlar, 1896  yılında ölen Alfred Nobel in ölüm  yıldönümü olan 10 Aralık ta, İsveç  Kralı tarafından 10 milyon İsveç  Kronu  1.4 milyon dolar , altın ma  dalya ve diploma ile ödüllendirilecek.  İsveç Merkez Bankası  Riksbank ,  Nobel Ödülü nün kurucusu Alfred  Nobel adına 1968 yılında Nobel  Ekonomi Ödülü nün verilmesini ka  rarlaştırdı. Nobel Ekonomi Ödü  lü nü ilk olarak 1969 yılında Nor  veçli ekonomist Ragnar Frisch ve  Hollandalı Jan Tinbergen aldı.  Babacan OVP yi bakanlar Zafer Çağlayan, Cevdet Yılmaz, Mehmet Şimşek, Nihat Ergün ve Ömer Dinçer ile birlikte anlattı.  OVP yi değerlendiren Babacan, yüzde 11 lik büyümede baz etkisine dikkat çekti:  Bu büyüme hep böyle gitmez  ANKARA  Cumhuriyet  Bürosu   Devlet Bakanı ve  Başbakan Yardımcısı Ali Ba  bacan 2010 yılını yüzde 6.8  büyümeyle kapatmayı öngör  düklerini belirterek  İlk ya  rıda yüzde 11 büyüdük ama  geçen yılın ilk çeyreğinde  yüzde 14, ikinci çeyrekte yüz  de 8 e yakın bir daralma  vardı. Yüzde 11 lik bü  yüme, o daralmanın üze  rine bir büyümedir. Onu  dikkate almakta ve bu  nun sürekli böyle devam  etmeyeceğini fark etmek  te fayda var  diye konuş  tu. Babacan, 2010 u yüzde  6.8 lik bir büyümeyle ka  patmayı öngördüklerini, an  cak bunun ihtiyatlı bir ra  kam olduğunu söyledi.  Babacan, Devlet Bakanları  Zafer Çağlayan ve Cevdet  Yılmaz, Maliye Bakanı Meh  met Şimşek, Sanayi ve Tica  ret Bakanı Nihat Ergün ve Ça  lışma ve Sosyal Güvenlik Ba  kanı Ömer Dinçer in de hazır  bulunduğu basın toplantısında  gelecek yılın büyüme rakamı  nın yüzde 4.5, 2012 nin yüzde  5, 2013 te da yüzde 5.5 olaca  ğını tahmin etiklerini bildirdi.  Cari açığın da büyümeye pa  ralel büyüdüğünü belirten Ba  bacan, Merkezi Yönetim Büt  çe açığında beklentilerin öte  sinde iyileşme sağlandığını  bildirdi.  Bu yılın ortalama işsizlik  oranını yüzde 12.2 olarak tah  min ettiklerini anlatan Baba  can, işsizlik oranlarında gele  cek yıldan itibaren mütevazı  düşüşler beklediklerini söyle  di. Babacan, program dönemi  boyunca tarım dışı olarak yak  laşık 1.5 milyon civarında ila  ve bir istihdam oluşmasını ön  gördüklerini ifade ederek  İş  gücü piyasasındaki katılıklar  şu anda maalesef büyük bir  problemimiz. Buradaki es  neklik noktasında mutlaka  yapısal tedbirler almamız  gerekiyor, gerekecek  diye  konuştu. Babacan bütçe ile il  gili de şunları söyledi:   Bu hafta sonuna kadar  bütçemizi göndereceğiz. Ge  lecek yıl haziranda seçimle  rin olduğunu düşü  nürsek, seçim kam  panyası en geç martni  san gibi başlayacak.  Milletvekilleri memle  ketlerinde kampanya  ile ilgilenecek.   Toplantıdan sonra so  ruları yanıtlayan Baba  can,  uzun vadeli bir  mesele olan  mali kuralı  bir kenarda beklettikle  rini, Orta Vadeli Program ın   OVP  3 yıllık, mali kuralın ise  3 yıldan sonrasıyla ilgili oldu  ğunu belirterek şöyle konuştu:   Şu var ki mali kural ta  nımlı bütçe açığı bu OVP nin  hiçbir yerinde yok. Mali ku  ralla hesaplanan yüzde 1 ile  OVP de hesaplanan yüzde  1 farklı farklıdır.   Toplantıya katılan Çalışma  ve Sosyal Güvenlik Bakanı  Ömer Dinçer, vergi ve prim  borçlarının yapılandırılmasına  ilişkin bir soru üzerine, çalış  maları tamamladıklarını belir  terek şunları söyledi:   Bizim açımızdan çalışma  nın üç ana ekseni var: Bir, re  el olarak alacaklarımızdan  herhangi bir indirimi öngör  medik. İki, idari cezalar, ge  cikme faizleri, tecil faizleri ile  ilgili güncelleme yaptık. Geli  şen ekonomik şartlar doğrul  tusunda bu oranları yeniden  gözden geçirdik. Üç, ödeme  kolaylıkları sağlayan düzen  lemeler yaptık. Taksitlendirme  imk nlarını ve sürelerini uzat  tık ama bunların daha ayrın  tılı kısımlarını sonra sizlerle  paylaşırız. Ana hatları, Eko  nomi Koordinasyon Kuru  lu nda son kez bir daha göz  den geçirmeye ihtiyaç var.   ŞEHRİBAN KIRAÇ  Devletin fabrikası ruhsatsız çalı  şıyor. 1982 yılında kurulan Muş Şe  ker Fabrikası nın işletme ve çalış  tırma ruhsatının olmadığı ortaya  çıktı. 2008 de özelleştirme kapsa  mına alınan Muş Şeker Fabrikası  ruhsatı olmadığı için özelleştirme  den de kurtuldu. Öte yandan fabri  kanın TSE belgesinin de olmadığı  ortaya çıktı, bu nedenle fabrikada  üretilen şekerin ihracatı da mümkün  olmuyor.  Muş Şeker Fabrikası yıllardır  izinsiz şeker üretiyor. 2 yıl önce  özelleştirme kapsamına alınan an  cak Danıştay frenine takılan fabri  kanın bir yıl önce ise ruhsatının ol  madığı ortaya çıktı. 2750 dönüm  arazi üzerine kurulu olan fabrikanın  yıllık 390 bin ton şeker üretme  kapasitesi bulunuyor. Dış Ticaret  ten Sorumlu Devlet Bakanı Zafer  Çağlayan ın memleketi olan  Muş taki fabrikadan TSE Belgesi  olmadığı için ihracat da yapılamı  yor. Muş Belediye Başkanı Nec  mettin Dede, fabrikanın özelleşti  rilmesi için bir yıl önce belediyeye  ruhsatın olup olmadığının sorul  duğunu ancak belediyenin kayıtla  rında Muş Şeker Fabrikası na ait bir  ruhsata rastlamadıklarını söyledi.  Dede,  Biz 1984 yılından sonraki  kayıtlara bakabiliyoruz. Muş Şe  ker Fabrikası 1982 de kurulmuş.  O döneme ait kayıtlar sanırım Ba  yındırlık Bakanlığı nda bulunu  yor. Aradan bir yıl geçti ancak  fabrikanın ruhsatının alınması  için bize resmi ya da sözlü olarak  herhangi bir başvuru da yapıl  madı  diye konuştu.  Muş Ticaret ve Sanayi Odası   MTSO  Başkanı Şihmus Sine  cem de fabrikanın arsa sorununun  bulunduğunu, arsaların tek tek ki  şiler üzerine kayıtlı olduğunu bu ne  denle ruhsatın da alınamadığını ifa  de etti.  Sinecem,  Tapular birleştiril  meden ruhsat alınamıyor. Ruh  satısız fabrika çalıştırmak hu  kuk devletine yakışmıyor. Ge  çen günlerde Gürcistan dan bir  grup buradaki fabrikadan 20 bin  ton şeker almak istemiş ancak  TSE belgesi olmadığı için bundan  vazgeçmişler  dedi.  Babacan,  Geçen yılın ilk  çeyreğinde yüzde 14, ikinci çeyrekte  yüzde 8 e yakın bir daralma vardı.  Yüzde 11 lik büyüme, o daralmanın  üzerinedir  dedi.  Vergi ve prim  affı hazır  Kaçak devlet fabrikası
            
    
