Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 9 OCAK 2010 CUMARTESİ
6 HABERLER
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Sivil Darbeden Sivil Diktaya
Bu sütunda 4 Kasım 2003’te yayımlanan
yazımın başlığını oluşturan “Sivil Darbe”
kavramının bu kadar yaygınlaşacağını tahmin
edemezdim.
Fakat günümüzde bu kavramın da artık geride
kaldığı; büyük ölçüde gerçekleşen sivil darbenin
asıl ve doğal hedefine, sivil bir diktaya yöneldiği
görülebiliyor.
Bu nedenle de bundan böyle tartışılması
gereken, sivil darbeden çok, gözle görülür elle
tutulurcasına somutlaşan sivil dikta yönelişi
olmalı.
Nitekim tartışma ve irdelemelerin bu konuda
yoğunlaşmakta olduğu görülüyor...
Sivil diktaya doğru yürüyüşlerinde Başbakan
Erdoğan ve büyük ölçüde buyruğundaki
kadronun hiçbir şeyden çekinmediği, hedefe
ilerleyişte her şeyin göze alınmış olduğu açık
seçik ortada.
Aslında bu gidişle yakın bir gelecekte
çekinilecek herhangi bir şeyin kalmayacağı da
rahatlıkla söylenebilir.
Ordu engeli aşılmak üzere.
Şimdiye kadar ordunun tekelinde bulunan bir
olanağın, ağır silah ithal etme yetkisinin ordu dışı
güvenlik güçlerine de sağlanması, bu alanda
atılabilecek en kesin ve köktenci adımdı.
Ordunun itiraz ve çekincelerine karşın AKP’nin
bu adımı atmada da kararlı davranması şaşırtıcı
olmayacak...
Suikast iddiası, kozmik oda aranması, yargıç
izlenmesi, zarf içinde mermi gönderilmesi
şamata ve yaygaralarının yarattığı göz gözü
görmez ortamda, polise bu olanağı sağlayan
yasa düzenlemesinin Meclis’teki AKP
çoğunluğunun oylarıyla yasalaşması belki de
gün meselesidir.
Polisin orduyla eşitlenmesi, kimilerince,
ordunun güç ve prestijinin sınırlanıp
dengelenmesi olarak, demokrasiye doğru gidişte
önemli bir aşama sayılıyor.
Acaba öyle mi?
Yoksa ülkemizin koşullarında bunun tam tersi
mi?
Ben, polisin böyle bir olanağa sahip olmasının,
demokrasiye gidişte bir aşama değil, sivil
diktanın yerleşmesinde en keskin dönemecin
aşılması olacağını düşünenlerdenim.
Bugün içeride ve dışarıda muazzam bir
ekonomik güce ve görüldüğü kadarıyla da ABD
ve AB’nin siyasal desteğine sahip Adalet ve
Kalkınma Partisi’nin sivil diktaya doğru gidişi
nasıl engellenecek?
Onu hangi güç, nasıl durduracak?
Cumhuriyetin temel değerlerinin yıkımı nereye
kadar sürecek?
Bu sorulara yanıt arayan milyonlarca insanın
bulunduğu sır değil.
Yine bu sütunda Nisan 2007’de “Sivil
Darbeden Sivil İtaatsizliğe” başlıklı bir yazım
yayımlanmıştı...
Orada da yazdığım gibi sivil darbeye gidişi
durduracak güç, eninde sonunda yine de halkın
gücüdür.
Emekçilerin direnişlerine gösterdikleri
düşmanca tavır, iktidardaki partinin kimliğini açık
seçik gözler önüne seriyor.
Demokratik açılım fiyaskosu da bu siyasal
partinin niteliğini ve asıl niyetini açığa çıkaran
göstergelerden bir başkasıdır.
Bu durumda bu dizginsiz ve denetimsiz gücü
dizginleyip denetleme görevi, zaten olması
gerektiği gibi, başta CHP olmak üzere
parlamentodaki ve parlamento dışı siyasal
muhalefetin omuzlarındadır.
CHP bu alanda öncülüğü gecikmeksizin
üstlenmek, sadece söylemleriyle değil
eylemleriyle de gerçekleştirmek zorunda ve
sorumluluğundadır.
AKP’yi durdurmanın, geriletmenin ve yenilgiye
uğratmanın en güvenilir yolu, hiç kuşkusuz, halk
insanının, neredeyse bütün bir toplumun içine
hapsedildiği umutsuzluk çemberinin kırılmasıdır.
Giderek düşüşe geçen, yüzde on barajı
sayesinde elde ettiği parlamento çoğunluğunu
bugün yapılacak bir seçimde elde edemeyeceği
anlaşılan, söylemlerindeki şiddet dozunu zaten
bunun paniği ile ölçü dışı arttırdığı görülen bu
siyasi iktidarın ebedi olmadığı ve olamayacağı
büyük halk kitlelelerine inandırıcı biçimde
anlatılmalı, eylemlerle de somut olarak
gösterilmelidir...
Sivil darbe sivil diktaya hiçbir zaman bu kadar
çok yaklaşmamıştı.
Bu yazıya başlarken, polise ağır silah ithal
etme yetkisi sağlayacak yasa tasarısının son
durumuna ilişkin bilgi almak üzere bizim haber
merkezini aramayı düşündüğümde, bir süre
duraksadım.
Konuşmalarımız dinlenecek ve kim bilir ne
zaman nasıl bir biçime sokularak karşımıza
çıkarılabilecekti...
Türkiye hiçbir zaman böyle bir ülke olmamıştı.
Bunun bir adım ötesi, ya da zaten -üstü
şimdilik azıcık örtülü de olsa- şimdiki durumu,
adının önüne konulacak sıfat ne olursa olsun,
dikta rejimidir.
ataolb@cumhuriyet.com.tr
Faks: (0212) 343 72 64
Haber Merkezi - Edirne Beledi-
yesi’nde görevli bir müdürün odasõn-
da geçen ay dinleme cihazõ bulunma-
sõnõn ardõndan, bu kez de Edirne Be-
lediye Başkanõ Hamdi Sedefçi’nin ma-
kam odasõnda “kocakulak” olarak ni-
telendirilen son teknoloji ürünü bir
dinleme cihazõ ortaya çõkarõl-
dõ. Sedefçi, odasõndaki
televizyonda bulunan ses
kartõ, görüntü kartõ, FM ve-
ricisi, görüntü ve ses akta-
rõcõ “komple sistem” hak-
kõnda suç duyurusunda bu-
lundu. TBMM Telekulak
ve Bilgi Teknolojileri Ko-
misyon Üyesi CHP Ada-
na Milletvekili Tacidar Seyhan, son de-
rece gelişmiş olan cihazla dünyanõn her-
hangi bir yerine görüntü ve ses kaydõnõn de-
polanabileceğini söyledi. CHP Genel Baş-
kan Yardõmcõsõ Yılmaz Ateş, bu durumun
AKP’nin hukuka saygõsõzlõğõnõn belgesi ol-
duğunu belirterek “Olayın peşini bırak-
mayacağız” dedi.
Edirne Belediye Başkanõ Sedefçi, CHP
Genel Başkan Yardõmcõsõ Ateş, TBMM Te-
lekulak ve Bilgi Teknolojileri Komisyon
Üyesi Seyhan ile birlikte düzenlediği ba-
sõn toplantõsõnda, makamõna alõnan yeni
televizyonun haziran ayõnda teklif alma
yöntemiyle gerçekleştiğini söyledi. Alõnan
bu televizyonun temmuz ayõnda getirildi-
ğini ifade eden Sedefçi, yeni olan bu tel-
evizyonun sürekli arõza yapmasõndan şüp-
helendiğini, bu şüphesini Ateş ile paylaş-
tõğõnõ, dün de televizyonun noter ve bilir-
kişi huzurunda açõldõğõnõ belirtti.
Televizyon izlerken
izleniyormuş
Sedefçi, açõlan televizyonun içerisinden
komple bir dinleme ve görüntü alma, ak-
tarma sisteminin bulunduğunu gördüğü-
nü ve bununla ilgili de Edirne Cumhuri-
yet Savcõlõğõ’na suç duyurusunda bu-
lunduğunu söyledi. Seyhan da sistemin
son derece gelişmiş olduğunu ifade ede-
rek, bununla uydu kanalõ aracõlõğõyla
görüntü ve seslerin dünyanõn herhangi bir
yerine depolanabileceğini kaydetti.
Yõlmaz Ateş ise yaptõğõ açõklamada,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir hukuk
devleti olduğunu ifade etti. Hukuk devle-
tinde geçerli olanõn anayasa, yasalar ve in-
san hak ve özgürlükleri olduğunu bildiren
Ateş, şöyle konuştu:
“Eğer hâkim, bir kişinin dinlenmesi-
ne karar verirse bu karar alınır, gerek-
li dinleme ortamı hazırlanır ve üç ay din-
lenir. Eğer sonunda bir suç varsa gere-
ği yapılır. Bir suç unsuru yoksa karar ve-
ren hâkimin, ‘Biz sizi dinledik ama her-
hangi bir suç unsuruna rastlamadõk ve biz
demirbaş mallarõmõzõ alõyoruz’ deme ola-
nağı vardır. 7 aydır bu televizyon, hem
ses alma, hem görüntü alma, belli bir
merkeze yollama özelliği olan bir sis-
temdir. Şimdi bu dinleme olayı, em-
niyet müdürünün işi ise bu emri
kimden almıştır? Buradaki görün-
tü ve ses, Edirne Emniyeti’nde mi
yoksa, Ankara’da birtakım ma-
kamlarda, hatta ve hatta Başba-
kanlık’ın odalarında, dehlizlerinde
mi toplanmaktadır, yoksa komplo
teorileri ürettikleri AKP’nin ka-
rargâhlarında mı toplanmaktadır?
Bu soruların cevaplarının Başbakan
tarafından verilmesi lazım. Bu
AKP’nin hukuka saygısızlığını,
AKP’nin hak ve özgürlüklere say-
gısızlığını, AKP’nin Türkiye’yi bir
kaosa sürüklediğinin belgesi, kanı-
tıdır. Bu aletlerin yerleştirildiği
televizyon dünya çapında bir mar-
kadır. Firmanın bir ticari itibarı
var. Bu firmanın itibarıyla oynan-
mıştır. Bunun suçlusu firma mıdır,
Başbakanlık makamı mıdır, İçişle-
ri Bakanlığı makamı mıdır? Anka-
ra’daki Başbakan, Başbakan Yar-
dımcısı, İçişleri Bakanı Türkiye’deki
komplo teorilerine kılıf bulmak ye-
rine bu somut olayın gerekçelerini
kamuoyuna açıklamalıdır. Bunun
peşini bırakmayacağız.”
‘Cihaz demirbaş
geri verin’
Edirne Belediye Makine İkmal
Bakõm ve Onarõm Birimi Şefi Ünal
Kant’õn odasõnda 11 Aralõk 2009’da,
oda parfümü sõkan bir aletin içerisinde
“dinleme cihazı” bulunmuştu. Suç
duyusunda bulunan Belediye Baş-
kanvekili Namık Kemal Dölene-
ken belediyede yolsuzluk iddialarõ
üzerine eski müdürlerinden Ayhan
Gür’ün odasõna dinleme cihazõ ko-
nulduğunu, Gür’ün emekli olmasõnõn
ardõndan cihazõn Kant’õn odasõna ta-
şõndõğõnõ söylemişti. Anteni ve üze-
rinde seri numarasõ olan cihazõn bu-
lunmasõnõn ardõndan, Edirne polisi be-
lediyeden “demirbaş” olduğu ge-
rekçesiyle cihazõn iadesini istemiş, be-
lediye yetkilileri de cihazõ polise tu-
tanak karşõlõğõnda teslim etmişti.
Yargõtay Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ, ‘Sade vatandaş olarak görevimi yaptõm’ dedi
Kanadoğlu ifade verdi
İstanbul Haber Servisi - Yargõtay
Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih
Kanadoğlu, Ergenekon soruşturmasõ
kapsamõnda dün İstanbul Cumhuriyet
Başsavcõlõğõ’na ifade verdi. Savcõlara ifa-
de verdikten sonra adliyeden ayrõlan Ka-
nadoğlu, “Sade vatandaş olarak göre-
vimi yaptım” dedi. Kanadoğlu, gaze-
tecilerin sorularõna “No comment”
(Yorum yok) diye yanõt verdi. Yargõtay
Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih
Kanadoğlu’nun ifadesini alan İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Turan
Çolakkadı, adliyeden ayrõlõrken gaze-
tecilerin sorularõ üzerine, “Delilleri
topluyoruz. Ne desek doğru olmaz.
Deliller toplanınca her şey ortaya çı-
kacak” dedi.
Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne dün
saat 10.00 sõralarõnda üç avukatõyla ge-
len Kanadoğlu’nun ifadesi, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõ Vekili Turan Ço-
lakkadõ tarafõndan alõndõ. İfade alma iş-
lemine Ergenekon soruşturmasõnõ yürü-
ten Cumhuriyet savcõlarõndan Ercan
Şafak da katõldõ. Yaklaşõk iki saat ifade
verdikten sonra, adliyeden saat 14.00 sõ-
ralarõnda ayrõlan Kanadoğlu’na Erge-
nekon soruşturmasõ kapsamõnda şüphe-
li ya da sanõk olan kişilerle ilgili görüş-
melerinin sorulduğu ileri sürüldü. So-
ruşturmayõ yürüten savcõlõk, Kanadoğ-
lu’na 22 Aralõk’ta tebligat göndermiş, ifa-
desinin alõnmasõ için adliyeye çağõrmõş-
tõ. Kanadoğlu’nun avukatlarõnõn savcõlõ-
ğa dilekçe ile başvurup bazõ taleplerde bu-
lunmalarõ üzerine Kanadoğlu bu tarihte
ifade vermemişti.
‘Sade vatandaş’
Adliye çõkõşõnda gazetecilere açõklama
yapan Kanadoğlu, soruşturmanõn gizli ol-
duğunu belirterek “savcıların kendisine
yönelttiği sorulara” ilişkin yorum yap-
madõ. Çağdaş bir demokrasinin ancak hu-
kuk devletinin geçerli olduğu bir ülkede
olacağõnõ kaydeden Kanadoğlu, “Hiç
unutmamak lazım, elbette ki hukuk
devletinin onsuz olmaz koşulu yargı ba-
ğımsızlığıdır. Böyle bir ülkede cum-
hurbaşkanından başbakana, bakandan
milletvekiline kadar herkes sade va-
tandaşlar gibi yargı önünde hesap
verme durumundadır. Ben de bir sa-
de vatandaş olarak görevimi yaptım,
teşekkür ederim” dedi.
Ergenekon soruşturmasõ kapsamõnda 7
Ocak 2009’da Sabih Kanadoğlu’nun
Ankara Çayyolu Koru Mahallesi’ndeki
ve Balõkesir’in Ayvalõk ilçesindeki evleri
arandõ. Kanadoğlu’nun dizüstü bilgisayarõ
ve bazõ CD’lerine el konuldu. Arama son-
rasõ gözaltõna alõnmayan Kanadoğlu,
savcõlarõn evindeki aramanõn dayanağõ
olarak, “Cumhuriyet gazetesini bom-
balamak, Danıştay saldırısını planla-
mak” gibi iddialarõ gösterdiğini belirtmiş,
“İnsanı rencide eden, üzen kıran bu
suçlamadır. İnanıyorum yargı kendi
başına bırakıldığında bu sorunu çö-
zecektir. Yargı salih olarak kullanıla-
cak bir organ olarak görülüyorsa bi-
linmelidir ki, Türkiye hiçbir dinci
diktanın, dahası hiçbir diktanın yer-
leşemeyeceği özgür bir ülke olarak ka-
lacaktır” açõklamasõnõ yapmõştõ.
Savcı: Delilleri topluyoruz
Çolakkadõ, adliyeden ayrõlõrken gaze-
tecilerin sorularõ üzerine, “Delilleri top-
luyoruz. Ne desek doğru olmaz. Delil-
ler toplanınca her şey ortaya çıkacak”
dedi. Kanadoğlu’nun hangi sanõklarla iliş-
kisi olduğu yönündeki soruya karşõlõk da
Çolakkadõ, “Ergenekon” iddianamele-
rinde bu konunun yer aldõğõnõ söyledi.
Kanadoğlu’nun ifadesi, İstanbul
Cumhuriyet Başsavcõ Vekili
Turan Çolakkadõ tarafõndan alõndõ.
Kanadoğlu yaklaşõk 4 saat
boyunca adliyede kaldõ.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sincan
1. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Osman
Kaçmaz’õn RTÜK üyeleri hakkõnda “görevi ih-
mal ve kötüye kullanmak” iddiasõyla soruş-
turma açõlmasõ talebi Başbakanlõk’tan döndü.
Kaçmaz, kendisi hakkõnda Adalet Bakanlõ-
ğõ’nca yürütülen soruşturmada “gizlilik” kararlarõ
bulunmasõna karşõn bazõ basõn yayõn organlarõn-
da gizli belgelerin yayõmlandõğõnõ belirterek Rad-
yo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) hakkõnda
suç duyurusunda bulunmuştu.
Dilekçede, RTÜK’ün, mahkeme kararlarõna
rağmen yayõn yapan kuruluşlarla ilgili herhan-
gi bir işlem yapmadõğõ vurgulanmõştõ. Sincan
Savcõlõğõ da Başbakanlõk’tan RTÜK Başkanõ ve
üyeleriyle ilgili soruşturma izni istemişti.
Ancak Başbakanlõk savcõlõğa soruşturma iz-
ni vermedi. Hâkim Osman Kaçmaz’õn Başba-
kanlõk’õn kararõnõn kaldõrõlmasõ için Danõş-
tay’da dava açacağõ öğrenildi.
Telekomünikasyon İletişim Başkanlõğõ’na dinlemeyle ilgili yüzlerce soru gönderildi
FIRAT KOZOK
ANKARA - Telefon dinle-
me iddialarõyla gündeme gelen
Telekomünikasyon İletişim Baş-
kanlõğõ’na (TİB), yurttaşlardan
yüzlerce soru geliyor. Yurttaş-
larõn “kurumun telefonları din-
leyip dinlemediği” ve “dinle-
meye ilişkin teknik bilgiler”
içeren sorularõna yanõt veren
başkanlõk, “Biz telefon dinle-
miyoruz, sadece dinleme iş-
lemlerini yapıyoruz. Bu ko-
nuda tek yetkili de biziz” gibi
açõklamalarda bulunuyor.
TİB, kendisine yurttaşlar ta-
rafõndan yöneltilen sorularla il-
gili rapor hazõrladõ. “Sıkça so-
rulan sorular” başlõğõyla ya-
yõmlanan rapora göre TİB’e, en
çok soru “dinleme” konusunda
geldi. ‘Dinleme’ye yönelik ba-
zõ sorular ve yanõtlar şöyle:
- Başkanlığınızca dinleme
yapılmakta mıdır?
- Başkanlõk bir dinleme ya da
istihbarat kurumu olmadõğõndan
başkanlõkta herhangi bir dinleme
yapõlmamaktadõr.
- Başkanlığınızın bilgisi dı-
şında telefonumun dinlenme-
si durumunda bunun tespiti
mümkün müdür?
- Şu ana kadar cumhuriyet
savcõlõklarõna muhtelif suç du-
yurularõnda bulunulmuştur. Di-
ğer taraftan başkanlõk sistemine
yasadõşõ yapõlacak herhangi bir
müdahaleyi dijital ortamda anõnda
tespit edecek altyapõmõz mevcuttur.
- Başkanlığınızdan müvek-
kilime ait telefon kayıtlarını
alabilir miyim?
- Savcõdan ya da mahkemeden
talepte bulunma hakkõnõz bu-
lunmaktadõr.
- Telefon dinlemelerinde
MİT, Emniyet ve Jandar-
ma’nın talebi yeterli midir?
- Hâkim kararõ olmadan kim-
se dinleme yapamaz.
Albay Çiçek, ‘İrticayla Mücadele Eylem Planõ’ belgesindeki imza için ‘Bana ait değil’ dedi
İstanbul Haber Servisi- “İrticayla Mü-
cadele Eylem Planı” başlõklõ belgede õslak im-
zasõ bulunduğu iddiasõyla iki kez tutuklanan
ve serbest bõrakõlan Deniz Kurmay Albay Dur-
sun Çiçek, “İmza kesinlikle bana ait değil.
Niye incelemeye göndermiyorlar? Gerçek-
se göndersinler, çok güveniyorlarsa gön-
dersinler. Tek raporla olmaz” dedi.
Kurmay Albay Çiçek, sivil kõyafetiyle
Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’nin de bu-
lunduğu Çõrağan Caddesi’nden geçerken
ifade vermek üzere adliyeye gelen Yargõtay
Onursal Cumhuriyet Başsavcõsõ Sabih Ka-
nadoğlu’nu takip etmek üzere orada bulunan
gazetecilerle karşõlaştõ. Gazetecilerin çeşitli
sorular yönelttiği Çiçek, “İrtica ile Müca-
dele Eylem Planı’ndaki imza size mi ait?”
şeklindeki soruyu “Hayır, imza kesinlikle
bana ait değil” diye yanõtladõ.
‘Suç işliyorlar’
Çiçek õslak imzayla ilgili sorulara karşõlõk
şöyle konuştu: “Niye incelemeye gönder-
miyorlar? Gerçekse göndersinler, çok gü-
veniyorlarsa göndersinler. Tek raporla ol-
maz. Kurum da kabul etmiyor. Biz de et-
miyoruz. Genelkurmay kaç sefer istedi, ni-
ye göndermiyorlar. Suç işliyorlar. Benim
için bu soruşturma bitmiştir. Hakkımda
iddianame hazırlanırsa, savcılık kamuo-
yunda tekrar mahkûm olur.”
Albay Çiçek, “Hükümeti yıkmaya teşeb-
büs ettiniz mi?” sorusuna ise “Bir albay hü-
kümeti yıkabilir mi? Hepsi palavra hepsi ya-
lan” yanõtõnõ verdi. “Oğlunuzla görüşüyor
musunuz?” sorusuna Çiçek, “Tatilde ya-
nımdaydı. Oğlumla görüşüm aynı” dedi.
“Seferberlik Bölge Başkanlığı’ndaki ara-
maların sizin olduğu iddia edilen İrticayla
Mücadele Eylem Planı ile bir bağlantısı var
mı?” sorusu üzerine de “Başka söyleyeceğim
bir şey yok” karşõlõğõnõ verdi “kozmik oda-
daki aramalara ilişkin bir şey söyleyecek mi-
siniz?” diye sorulan Çiçek, “Gidin Genel-
kurmay’a sorun” dedi. Kanadoğlu’nun ifa-
de verdiği anõmsatõlõnca Çiçek, “Bizim dışı-
mızda şeyler” diye konuştu. Diğer sorularõnõ
yanõtlamayan Çiçek, bir taksiyle uzaklaştõ.
S İ N C A N H Â K İ M İ N E ‘ R T Ü K ’ İ Z N İ Y O K
Suriyeli Mahmut M. dinleme
cihazıyla yakalandı
İstanbul Haber Servisi - Suriye uyruklu bir
kişi, Atatürk Havalimanõ’nda çantasõndaki
dinleme cihazlarõyla yakalanarak gözaltõna
alõndõ. Suriye vatandaşõ Mahmut M. (30), dün
sabah Gaziantep’e gitmek üzere Atatürk
Havalimanõ İç Hatlar Terminali’ne geldi. M’nin
X-Ray cihazõna koyduğu çantasõnda çok sayõda
dinleme cihazõ ve kablolarõ tespit edildi.
Dinleme cihazlarõna el koyan polis, Mahmut
M’yi de gözaltõna alarak İstanbul Emniyet
Müdürlüğü’ne götürdü. Dinleme cihazlarõnõn
gelişmiş teknoloji ürünü olduğu iddia edildi.
Makamõndan ‘canlõ yayõn’
Edirne Belediye Başkanõ Sedefçi’nin odasõndaki televizyona yerleştirilen cihazlarla izlendiği belirlendi
Kanadoğlu, yaklaşık 4 saat kaldığı
adliyeden çıkarken basın mensup-
larının sorularını yanıtladı. (AA)
Halkta telekulak tedirginliği
‘Hepsi palavra ve yalan’
Hamdi Sedefçi.