Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
9 OCAK 2010 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
19
GÖRÜŞ
Prof. Dr. MUSTAFA AYSAN
Yeni Yıla İlk Bakış
Bu yıl en önemli ekonomik sorunumuzun işsizlik
olacağı, geçen yılın sonunda iyice belli olmuştur.
Oysa, siyasal gelişme ve kızgınlaşan siyasal
tartışmalar/kavgalar, bu alandaki sorunlarımızı
kolaylaştıracak yönde gelişmiyor. Bütçesi geçen
yıl yüksek açıkla kapanmış ve gelecek yıl bütçesini
de yüksek açıkla bağlamış olan hükümet,
büyümekte olan işsizlik sorununa çözüm bulmakta
güçlük çekiyor. Yeni yılın ilk günlerinde, bütçe
açığını azaltmak amacıyla devlet kontrolündeki
fiyatlar ve vergiler arttırılmış, özelleştirme
çalışmaları ve devlet borçlanması hızlandırılmıştır.
Bu önlemler, işsizliğin azaltılması önlemlerinin tam
tersi sonuçlar vermeye adaydır. Özel kesimden
gelen sızlanmalar, çalışan işletmelerimizin mali
durumlarının bozulmakta ve kârlılıklarının azalmış
olduğunu göstermektedir. Ekonomik bunalım
içinde son olanaklarıyla işçi çıkarmayı
yavaşlattıkları halde işletmelerimiz gelecek
günlerde işçilerinden önemli kısımlarını işten
çıkarmak zorunda kalacaklarını söylemektedirler.
2007’de yüzde 9.9’a kadar düşürülebilmiş olan
işsizlik oranının, 2009 yılının Şubat’ında yüzde
16’ya yükselmesinin önlenememiş olması, iyi
olmamıştı. İşsizlik oranı sonraki aylarda biraz
düşmüş olsa da eylülden beri yüzde 13’ün altına
düşürülememiş, yeni yılda da önemli bir düşme
sağlanamayacağı tahmin edilmiştir. 15 Aralık tarihli
gazeteler, Anadolu’nun önemli iş merkezlerinden
Denizli’deki gelişmelerin iyi olmadığını haber
vermekteydiler:
“Denizli’de ekonomik kriz nedeniyle kapısına kilit
vurulan firmalar arasına Denteks de katıldı.
DEBA’dan sonra bir yıldır üretim yapmayan tekstil
devi Denteks de arazisi, fabrika binası ve içindeki
mallarla birlikte Honaz İcra Müdürlüğü tarafından
10 milyon 12 bin 750 liraya satışa çıkarıldı. 1978
yılında kurulan ..........................Denteks, üretimini
bir yıldır durdurmuştu. ................., bir dönem 450
işçinin çalıştığı ve 10 milyon doları aşan ihracatı
bulunan Denteks, 11 Ocak’taki ilk oturumda
satılamazsa, 21 Ocak 2010’da ikinci oturum
düzenlenecek. İkinci satış, ................, 4 milyon
liradan başlayacak.” (Milliyet, 15 Aralık 2009). Bu
habere, şöyle bir de batık şirketler listesi eklenmiş:
“Denteks (satışa çıkarıldı); Atak Tekstil (üretim yok);
Atakan Tekstil (üretim yok); Göveçlik İplik
(kapandı); Denizli Bordo Bobin Boyama (kapandı);
Denizli İrem Tekstil (kapandı); Bilteks Tekstil (isim
değiştirdi); DEBA AŞ (üretimi durdurdu).”
İstanbul, İzmir, Bursa, Adana ve Kayseri gibi
üretim merkezlerinden de benzer haberler
gelmektedir. 2009 ekonomik bunalımının batan
şirketleri ile ilgili derli toplu bir araştırma henüz
yapılmamıştır. Ancak, bu konuda alınan haberler
sıklaşmakta, işsiz kalan ve işleri tehlikede olan
birçok çalışanımız sokaklarda protesto
gösterilerine çıkmış bulunmaktadırlar. Türk-İş,
DİSK, Hak-İş gibi işçi birliklerimiz, iş kayıpları
olasılıkları nedeniyle protesto gösterilerine
katılmaya hazırlanmaktadırlar. 25 yaş altındaki
nüfusumuzda işsizlik oranının yüzde 25’e kadar
çıktığı açıklanmıştır...
Bu koşullar gelişirken, yüksek bütçe açığının
baskısı altında, özelleştirmelerin hızlandırılması,
“yangına körükle gitmek” demektir. Devlet
kontrolündeki mal ve hizmet fiyatlarını arttırmanın
da mal ve hizmet talebini azaltarak, güçlük içinde
bunalımdan çıkmaya çalışan işyerlerinde çalışanlar
sayısının azaltılmasına neden olacağı
beklenmelidir. Dünyanın hemen tüm
devletlerinde, kapanan işyerleri devletçe kurtarma
paketleriyle desteklenmekte iken, bizim de “ekmek
teknelerinin” kapatılmasını önleyici önlemlere
öncelik vermemiz daha iyi sonuçlar verecektir.
Bütçeyi harcama tasarruflarıyla denkleştirmeye
çalışmaya, yurtiçinde güçlüğe düşen firmalara
maddi destekler vermeye, yeni işe almaların,
yurtdışına işçi yollamanın maddi desteklerle
özendirilmesine her zamankinden fazla özen
gösterilebilmelidir.
maysan@cumhuriyet.com.tr
maaysan@superonline.com
Belleğimiz yıkılmasın
Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin
çağrısıdır:
“Mülkiyeliler Birliği binası;
Kızılay’ın tek nefes alan yapısı, tarihe
not düşülen Aydınlar Dilekçesi’nin
yazıldığı oda, Mülkiyelilerin, kentlinin
mekânı, ‘Mülkiyelilere yetmiyor’
denilerek yıkılıyor. Mülkiyeliler Birliği;
simgedir, bellektir, tarihtir,
Ankara’da yaşayanların anılarının
saklı olduğu özel bir yerdir. Ama
özel mülkiyet değildir. Mülkiye’ti
bizimdir.”
Ülke kurucularından İsmet
İnönü’nün torunları, dedelerinin
Maçka’daki evini yıkmak için “eski
eser” olmaktan çıkarırlarsa, ülke
yöneticisi yetiştiren okuldan mezun
olan kimileri de dernek binalarını
yıkmaya kalkışır.
Özetle, bileşik kaplar kuramı...
Sıçramanın
nedeni
Dr. Niyazi Altunya’nın
“Milli Eğitimde
Mustafa Necati
Dönemi” adlı kitabı,
neden Cumhuriyet’in ilk
15 yılında Türkiye’nin
büyük bir sıçrama
yaşadığının kanıtlarıyla
dolu. Yalnızca bir örnek
vermek bile yeterli.
Fıkra, Mustafa Necati
döneminde çıkarılan,
1927 tarihli Halk
Dershaneleri ve
Konferansları
Talimatnamesi’nden:
“Yirmi yaşına kadar
olan gençlerden ilk tahsil
yapamayanların halk
dershanelerine
devamları mecburidir.”
(İlgilisine not: Altunya,
kitabını bugün saat
15.00’te Eğitim-İş’te
- Mithatpaşa Caddesi
28/7, Ankara - tanıtacak
ve imzalayacak.)
Sağlıkta dönüşüm uydurmacasının yaşama geç-
mesiyle başladı her şey. O süreci, İstanbul Ecza-
cı Odası kısaca şöyle özetliyor:
“Hükümet önce 2004’te ilaç fiyat kararnamesini
değiştirdi; 2005 başında da, kamu ilaç hizmetini ser-
best eczanelerden almaya başladı. Hükümet bu şe-
kilde halkın sempatisini kazanmaya çalıştı. Artık her-
kes ilacını semtindeki eczaneden alabilir duruma gel-
mişti. Ancak, bu beş yılın sonunda hastalarımız bi-
rikmiş muayene ücretlerini, ilaç fiyat farklarını cep-
lerinden ödemeden ilaçlarına ulaşamaz hale geldiler.
Yaklaşık 24 bin eczane; referans fiyat uygulamaları,
süreklilik kazanan ilaç fiyat indirimleri nedeniyle cid-
di sermaye kayıplarına uğramasına ve sanayi is-
kontolarının eczanelere getirdiği yüke karşın, sağ-
lıklı ve eksiksiz bir ilaç hizmetini büyük bir özveriy-
le sürdürdü.
Sağlıkta ve ilaçta uygulanan yanlış politikalara ek
olarak yaşanan ekonomik krizle birlikte bütçeden ila-
ca ayrılan payı kısma yoluna giden hükümet, son ola-
rak aldığı tasarruf tedbirleriyle eczanelerin tasfiye-
sinin altına imzasını attı.”
Eczacılar, işte tam bu aşamada kepenk kapat-
tılar. AKP’nin reform tutkunu Çalışma Bakanı
Ömer Dinçer bunu fırsat bildi. Sosyal Güvenlik Ku-
rumu, Türkiye’de eczacıların mesleki çıkarlarını ko-
ruyan örgütü Türk Eczacıları Birliği’ni yok sayarak
ve de hukuk dışı bir işlemle ilaç alım koşullarını tek
başına belirleme kararını aldığını açıkladı. Bu, he-
defe varılacak son adımlardan biriydi. Asıl hedefi
Recep Tayyip Erdoğan açıkladı: 15 Ocak sonra-
sında ilaçlar markette satılacak, yani ilaç, tam an-
lamıyla bir serbest piyasa aracı haline getirilecek-
ti!
Eczacı odaları, oynanan oyunun ayrımındaydı-
lar, kamuoyunu bir kez daha uyardılar:
“Bir gecede 800 milyon lirayı ilaç tekellerine ve-
renler, bugün de eczacılık mesleğini sermaye
gruplarına açmaya hazırlanıyorlar. Başbakan’ın di-
le getirdiği bu yeni proje, aslında eczacıların 20 yıl-
dır işaret ettiği bir tehlikenin ilk kez en resmi ağız-
dan açığa vurulmasıdır. Bazı sermaye gruplarının ilaç
satmak için yaptıkları hazırlıkları her köşe başına açı-
lan fakat tepkilerimiz sonrasında kapatılan Drugs-
tore For You adlı mağazalardan hatırlıyoruz. Mar-
ketlerde satışı düşünülen ve adına OTC (tezgâhüstü)
denilen reçetesiz ilaçlar; ağrı kesiciler, ateş düşü-
rücüler, öksürük şurupları, vitaminler, pastiller vb.
ilaçlardan oluşmaktadır.”
Tezgâhüstü ilaç pazarlamacılığına geçildiği gün
başımızda patlayacak kabağa gelince:
“Hastalar ilaçları para vererek almak zorunda ka-
lacaklar. Devlet artık bunların parasını ödemeyecek.
İşsizliğin yüzde 15, asgari ücretin 700 liranın altın-
da olduğu ülkemizde halka ‘İlacını parayla al’ de-
mek ‘öl’ demekle eşdeğerdir.”
Bu, kısaca yoksul halka bir suikast girişimidir...
Bilmem, hangi kozmik odayı arasak da sorumlu-
larını bulsak...
Yüzde 47 bununla ilgileniyor mu? Onu da bilmem.
İlaç için...
İyi Tarım Ürünleri
SADIK ÇELİK
Yeni yılın ilk günlerinde
gazetelerde ve televizyonlarda
İyi Tarım Ürünleri ile ilgili
haberler, 2009 yılı sonlarında
yaşanan GDO krizinden sonra
tüketiciyi oldukça sevindirdi.
Habere göre tüketicilerin
sağlıklı beslenmesi, üreticilerin
ürettiklerinden daha fazla
kazanç elde etmesi ve doğayla
dengede meyve ve sebze
üretimi anlayışından hareketle
hazırlanan “Yeni Hal Yasa
Tasarısı” sayesinde meyve ve
sebzeler mevcut
komisyonculuk anlayışından
kurtarılarak daha uygun
fiyatlarla tüketiciyle buluşacak.
Ümit ederiz ki aracılar ve
komisyoncular olmadan üretici
ile tüketici buluşur ve bu
sayede halkımız kaliteli sebze
ve meyveleri makul fiyatlarla
tüketebilme olanağına sahip
olurlar.
2008 yılında Türkiye’de
sebze üretimi 27.2 milyon ton
ve meyve üretimi 15.6 milyon
ton olarak kayıtlara geçti.
Toptancı hal fiyatları baz
alınırsa bu üretimin yıllık toplam
işlem değerinin 40 milyar TL
olması gerekiyor. Oysa
sektörde kayıt dışılığın yüzde
70’ler seviyesinde olması,
toptancı hallerinde müzayede,
depolama, tasnifleme,
ambalajlama tesisleri,
laboratuvar ve soğuk hava
depoları bulunmamasından ve
tarımsal ürünlerin taşınmasında
yaşanan olumsuzluklardan
dolayı üretimin yaklaşık yüzde
25’i pazarlama sürecinde ziyan
oluyor. Sebze ve meyve
ticaretinde yaşanan tüm bu
olumsuzlukları ortadan
kaldırmak amacıyla daha önce
2003 yılında uygulanmaya
başlanan “İyi Tarım
Uygulamaları” sistemi
geliştirilerek bu yıl tekrar
düzenleniyor.
Sanayi Bakanlığı’nın künye,
Tarım Bakanlığı’nın “bitki
pasaportu” olarak adlandırdığı
uygulamanın tarihine bakacak
olursak, 1997 yılında Avrupalı
lider perakendecilerin
EUREPGAP sertifikasını
imzalamasının ardından Tarım
ve Köy İşleri Bakanlığı da 2003
yılında sertifikayı aldı ve bir yıl
sonra 2004 yılında Türkiye İyi
Tarım Uygulamaları’na ilişkin
yönetmeliği çıkardı. İyi tarımın
sulama, ilaçlama, gübreleme
gibi tüm tarımsal faaliyetlerinin
üretici tarafından üretim kayıt
cetveline kaydetme
zorunluluğu bulunmasından
dolayı ürünlerin dikim, bakım,
hasatı, kullanılan suyun
kaynağı, gübrenin çeşidi gibi
konuların belirlenen şartlarda
olması gerekiyor. Ayrıca
projenin başarısı verilecek
eğitimin niteliği ile doğrudan
alakalı olduğundan, bu proje
kapsamında ülkemizde
neredeyse her ilde bulunan
ziraat okullarından, ziraat
fakültelerinden mezun binlerce
gencimizden yararlanmalı ve
onlara bu sayede iş fırsatı
yaratılmalıdır.
Tüm bu değişiklikler göz
önüne alındığında, çiftçilerin
değişen şartlara uyum
sağlayabilmesi için devletin
ekonomik desteğine ihtiyaçları
olduğundan iyi tarım
uygulamalarına uygun üretim
yapan çiftçilere alan başına
destek, düşük faizli kredi ve
benzeri bazı destekler verilmesi
geçen yıllarda kararlaştırılmıştı.
Ayrıca İyi Tarım
Uygulamaları’na uygun üretim
yapmaya başlayan çiftçilere
Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı
tarafından eğitim ve sertifika da
verilmeye başlanmıştı. Ancak
çok değil bundan birkaç ay
evvel, 26 Kasım 2009 tarihli
Resmi Gazete’de İyi Tarım
Uygulamaları’nın desteğinin
daraltılması kararı yayımlandı.
Bu karara göre 2009 yılında
yapılan üretim için destek
sadece yaş sebze ve meyve ile
örtüaltı üretime verilecek. Tarla
bitkilerine ise destek
verilmeyecek. Destek
miktarında ise 2008 yılı için
dekara 20 TL olarak verilen
fiyat önce 18 TL’ye, bu yıl ise
15 TL’ye düşürüldü. Örtüaltı
üretim için ise bu yıl dekara 75
TL ödenmesi planlanıyor. İyi
Tarım Uygulaması
çerçevesinde üretim yapan
çiftçiler ürünlerini sattılar, ancak
dekar başına vaat edilen
ödemeyi alamadılar. Tarla
bitkilerinin ödeme
kapsamından tamamen
çıkarılması ise çiftçiyi olduğu
kadar tüketiciyi de etkiledi.
Henüz 2009 yılı bitmeden
verilen desteğin kesintiye
uğraması, çiftçilerin kayıtlı,
sürdürülebilir üretim yapmasını
zora soktu. Çiftçinin tarlada
kullandığı gübre, ilaç ve
ekipmanların AB
standartlarında, kayıt altında
olmasını zorunlu kılan ITU
belgesi için çiftçiye bir süre
destek verilmesi
gerekmektedir.
Ürünün güvenliğini ve
kalitesini arttıran, bu sayede
ürünün daha kolay
markalaşmasına olanak
tanıyan, rekabet gücü ve
pazarlama imkânlarının
artmasından dolayı üreticiye
daha fazla kazanç elde etme
imkânı sunan ve her şeyden
önemlisi insan sağlığına ve
çevreye zarar vermeyen
ürünlerin tüketicilerle buluşması
ve bu uygulamanın
yaygınlaşması, özellikle GDO,
pestit ve hormon tartışmalarının
yaşandığı, sağlıklı yaşam ve
beslenme konusunda
halkımızın bilinçlendiği bir
dönemde oldukça önemli.
Umarız yediğimiz meyve ve
sebzelerin kalitesini ve
güvenilirliğini arttıran bu
uygulama giderek
yaygınlaşarak, kısa zamanda
doğal, organik üretime
dönüşerek bütün tüketicilere
ulaşır.
sadik.celik@keyveni.com.tr
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr
HARBİ SEMİH POROY
HAYVANLAR İSMAİL GÜLGEÇ
Kararı iyi okuyun!
Danıştay 13. Dairesi, iktidara
yakın gruplara verilmek üzere
olan “portföy C” olarak
adlandırılan şeker
fabrikalarının
özelleştirilmesine olanak
tanımadı. Şeker-İş’in “şeker
sektöründe arz talep
dengesinin bozulmaması,
istikrarlı işleyişin
sürdürülebilirliliği, dışa
bağımlılığın engellenmesi,
üretimin sürdürülebilmesi
hususları gözetilerek, yıllık
üretim şartı ve 50 milyon
dolarlık teminatın belirlenen
nedenleri sağlamaktan uzak
olduğu” gerekçeleriyle yaptığı
başvuruyu yerinde bularak
ihale konusunda yürütmeyi
durdurma kararı verdi.
Şeker-İş Başkanı İsa Gök,
karardan çok hoşnut:
“İktidar kararı iyi okumalı ve
Türkiye’de şeker sektörü
yeniden masaya yatırılmalı.
Masada, şeker işçisi, pancar
üreticisi ve devlet olmalı.
Yoksa, üç-dört sene içinde
yatırdığı parayı geri alma
amacındaki özel şirketlere
devretme karşılığında Türkiye
pancardan şeker elde etme
tercihini terk etmiş olacak ve
uluslararası kartellerin pazarı
haline gelecek.”
Bir kez daha yineleyelim:
Kastamonu, Kırşehir, Turhal,
Yozgat, Çorum ve Çarşamba
ile birlikte tüm şeker
fabrikaları halkındır,
satılamaz!
CMYB
C M Y B
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Diyarbakõr
ilinde bir baraj
ve hidroelektrik
santralõ. 2/ Bir ti-
caret senedinin
üzerine yazõlan
kefillik... Halk
dilinde çeyize
verilen ad. 3/
Koruyan, mer-
hamet eden, acõ-
yan... Ruh. 4/
Közlenmiş pat-
lõcan, yoğurt ve kõy-
mayla yapõlan bir meze.
5/ Bir şeye duyulan aşõ-
rõ tutku ve çoğu kez
garip ve gülünç olan
alõşkanlõk... Yahya Ke-
mal’in hece ölçüsüyle
yazdõğõ tek şiiri. 6/ İs-
kambilde bir kâğõt...
Dirsekle ortaparmağõn
ucu arasõndaki uzaklõğa
denk bir uzunluk ölçü-
sü. 7/ İnsanõn bir şeyi yapabilme gücü... Asya’da bir göl.
8/ “Hazõr, derli toplu, çok şõk” anlamõnda argo sözcük...
Tanrõtanõmaz. 9/ Küçük mağara... Irmaklarda işleyen
ve şişirilmiş tulumlar üzerine kurulan bir tür sal.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Ankara’nõn Ayaş ilçesinde bir kaplõca. 2/ Saflõğõ ser-
semlik derecesine varan kimse... Deri, post ve kürkle-
ri kullanõlabilecek duruma getirmek için uygulanan iş-
lemlerin tümü. 3/ Dölyatağõ... Eski dilde incir. 4/
“Muhsin Bey” filminde Uğur Yücel’in canlandõrdõğõ
tipin adõ. 5/ Halk edebiyatõnda, genellikle dört dizeden
oluşan şiir türü... Yön göstermek için belli yerlere ko-
nulan işaret. 6/ “Kakım” da denilen kürk hayvanõ...
“Çünkü” anlamõnda kullanõlan bağlaç. 7/ Himalayalar’da
yaşadõğõna inanõlan “Kar Adam”a verilen ad... Takõ-
mada. 8/ Geminin, zinciri toplayõp demirini kaldõrma-
ya hazõr bulunmasõ... Yunan mitolojisinde tutku tanrõ-
çasõ. 9/ İndiyum elementinin simgesi... Olgunlaşmamõş
ham kavun.
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
V A R Y A N T A
E S N E K R E Y
R A M O R İ N A
Ç P E R İ T O N
E S İ N T O L
N A R İ N N A Z
İ L İ E Ş G O
K İ N G A D A M
P A R A N O Y A
1 2 3 4 5 6 7 8 9
1
2
3
4
5
6
7
8
9
UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com
OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc@yahoo.com