25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 19 OCAK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA DİZİ 9 V aktiyle topraklarõnda gü- neş batmayan Büyük Bri- tanya İmparatorluğu’nun - İngiliz sömürgeciliğinin- simgesi di- ye bilinen “Hindistan Kapısı”, tüm deniz trafiğinin Bombay’a ya- naştõğõ yerde bulunuyor. Uçaklar võzõr võzõr, kõtalar ara- sõndaki mesafeleri kõsaltmadan ön- ce -“Orient Express”in bir tür deniz versiyonu olan- “Penisu- lar&Oriental Lines” gemileri, bu- raya, bu noktaya demir atarlarmõş. “Kraliçenin hizmetkârları”, Av- rupa limanlarõndan çõktõklarõ uzun ve meşakkatli yolculuklardan son- ra, ilk kez burada karaya ayak ba- sarlarmõş. Karaya çõktõklarõ bu nok- tanõn arkasõnda, kendilerini bekle- yen Hindistan’õn eşsiz zenginlik- lerini hayal ettikleri bu yere zamanla “Hindistan Kapısı” adõnõ vermiş- ler. 20. yüzyõl başlarõnda Bom- bay’õ ziyaret eden Britanya Kralõ V. George adõna sonradan burada bu anõtõ inşa etmişler. İngilizlerin, Hindistan’õn “girişi” diye belledikleri bu yer, ardõndan hiç beklemedikleri biçimde “Hin- distan’dan çıkış kapıları” ol- muş... 28 Şubat 1948’de ülkeden ayrõ- lan son İngiliz askeri, Bombay’õ bu- radan terk etmiş... Hindistan Kapõsõ, güzel denebi- lecek bir anõt değil. Hatta basbayağõ sakil... Ama bu kaba anõtõ “ikon- laştıran” tarihi geçmiş ve içerik, in- sanlarõ bir mõknatõs gibi sürekli buraya çekiyor. Anõtõn bulunduğu, Apollo Bun- der Alanõ, günün her saatinde ana baba günü. Bizim Ortaköy ya da İs- tiklal Caddesi’ni aratmõyor. Sevgi- liler burada buluşuyorlar, turistler burada resim çektiriyor, Bombay Körfezi’ndeki özel motor gezileri buradan kalkõyor, teröristler dahi an- laşõlan.. buradan karaya çõkõyor. ‘Asyanõn en güzel limanõ’ kirliliğin ve yapõlaşmanõn gölgesinde yaşam mücadelesi veriyor Balõkçõlarõn şiirsel dönüşü B ombay semalarõnõ terk eden kuşlar ve akbabalar gibi, balõklar da Um- man Denizi sularõndan çekiliyor... Bir dokun, bin ah işit.. misali balõkçõlar, “Bu deniz artık öyle kirli ki” diye ağ- laşõyor; “Ağlarımız boş dönüyoruz...” Bombay Körfezi’ne bakan otel oda- mõzdan, sabah şafak sökerken, gece bo- yu suyun üzerinde ateş böcekleri gibi ya- nõp yanõp sönen balõkçõ teknelerinin dö- nüşünü izleyebiliyoruz... Bombay’õn en şiirsel manzaralarõndan birini oluşturan balõkçõlarõn dönüşü, hava kirliliğinden sis basmadõğõ zamanlarda, her sabah yaklaşõk saat 6 civarõnda izlenebi- liyor... Mesleklerini kuşaktan kuşağa devrala- rak icra eden Bombay’õn balõkçõlarõ, yüz- yõllardõr, bugün yaptõklarõ gibi, Umman Denizi’nin uçsuz bucaksõz ufuklarõna açõlõyor ve karanlõğõn yerini şafağa bõ- raktõğõ saatlerde avlarõnõ Colaba’daki ba- lõk pazarõna yetiştirmek için zamanla ya- rõşa çõkõyorlar. ‘ASYA’NIN EN GÜZEL LİMANI’ Deniz sularõ doldurularak birbirine bağ- lanmadan önce, başlangõçta yedi ada-ta- kõmadalardan oluşan Bombay, zamanõn- da bir büyük balõkçõlõk ve balõkçõlar cen- netiymiş. Salman Rüşdü, Hindistan’õn ba- ğõmsõzlõğõna kavuştuğu yõllarõ anlattõğõ en güzel eseri “Geceyarısı Çocukları”nda Bombay’õ anlatõrken “Önce burada ba- lıkçılar varmış...” diyerek söze giriyor: “Önce; zamanın şafağında, Bombay halter şeklinde bir adayken ve orta- sındaki dar, parlak kum şeridinin ar- dında Asya’nın en güzel ve en büyük doğal limanı varken, Mazagaon ve Worli, Matunga ve Mahim, Salsette ve Colaba henüz adayken... denize yapılan dolgular yedi adayı batıya Umman Denizi’ne doğru uzanan, açık bir el şek- lindeki uzun bir yarımadaya dönüş- türmeden önce, saat kulelerinden ön- ceki bu iptidai dünyada Koli denen ba- lıkçılar tek direkli Arap kadırgalarının kırmızı yelkenlerini batan güneşe kar- şı açarmış. Pomfret ve pavurya avlayıp hepimize balığı sevdirmişler...” Pomfret balõklarõ deniz kirliliğiyle gi- derek artõk zehirleniyor. Ama balõkçõlar hâlâ “Koli” diye anõlõyor. Kentin yeni is- mi olan “Mumbai” da bizatihi, “Ko- li”lerin taptõğõ -balõkçõlarõn koruyucu tanrõsõ- “Mumba Devi”nden geliyor…. Gökdelenler arasõna sõkõşan sahilin kü- çük bir şeridinde, bir zamanlar bu deniz- lerin hâkimi olan “Kolilerin” köyünü zi- yaret ediyoruz... “Fishermen Village” önünde iner in- mez, burnumuza sõcağa ve neme karõşan kesif bir balõk kokusu geliyor. Burada yal- nõz balõkçõlar yok. Çoluk çocuk, kadõnlar... küçük bir köye dönüştürdükleri kumsal- daki gecekondularõnda, cemaat halinde birlikte yaşõyorlar.. Tepelerinde renkli bayraklar olan tek- nelerin çoğu kõyõya çekilmiş. Üzerlerin- de ağlar kurutuluyor. Çocuklar, kõyõdaki tekneler arasõnda top koşturuyor. Yaşlõ bir adam, denizin yamacõnda torunuyla oy- nuyor. Kadõnlar aralarõnda kafa kafaya vermiş, gündüzün boş saatlerinde dedi- kodu yapõyor... Görünürde yürek burkan bir sefalet var. Ama “Fishermen Village”da ço- cukluk, kadõnlõk, ebeveynlik.. kõsaca “ha- yat” devam ediyor. Bundan bir yõl önce, dünyayõ dehşete düşüren “Mumbai saldırısı” işte tam buradan, bu balõkçõ köyünden başla- mõş. Komşu Pakistan’dan denize açõlan teröristlerin bir bö- lümü, Umman Denizi açõklarõndaki gemilerden silah ve cep- hane takviyesi aldõktan sonra kordondan yanaştõklarõ Bom- bay’a bu noktada, bu balõkçõ köyü açõklarõna demir atarak giriş yapmõşlar. Burada tekne değiştiren terör komandolarõ, yaklaşõk 2 kilometre ötedeki “Gate of India/Hindistan Ka- pısı” sahiline buradan bir lastik bota binerek çõkmõşlar. 18 milyonluk kent atõklarõnõn yarattõğõ deniz kirliliği yü- zünden ellerindeki avuçlarõndakileri de yitiren ve tamamõyla işsiz kalma tehdidiyle yaşayan bu yoksul balõkçõ kolonisin- de, ucundan köşesinden konuyu açmaya çalõşõyoruz... ‘O geceden ne hatırlıyorsunuz? Bir şeyler gördünüz mü?’ Balõkçõlar, göz göze bakõşõp aralarõnda gülüşüyorlar. Ve ertesi gün, sadece bizi birlikte balõğa çõkmaya davet etmekle yetiniyorlar! 60 saat boyunca kenti teslim alan komandolarõn, Bom- bay’a ayak bastõklarõ nokta olan “Hindistan Kapısı’nı” da görmek istiyoruz. Ve “Fishermen Village”dan, Bombay’õn kalbinin attõğõ bu tarihi mekâna doğru yol alõyoruz. Hindistan’õn sömürge döneminde, kentin en iyi otelinin kapõsõndan, “Burası yalnız beyazlar içindir!” aşa- ğõlamasõyla geri çevrilen J. N. Tata isimli bir Parsi’nin bu aşağõlamanõn inti- kamõnõ almak için geçen yüzyõlõn başõn- da yaptõrmõş olduğu bir otel Tac Mahal. Singapur’daki “Raffles”, Rango- on’daki “The Strand” gibi Asya’nõn ef- sane otelleri arasõna giren “Tac Mahal”in sahibi Tata’lar; otelciliğin yanõ sõra bu- gün enerji, otomotiv, mühendislik, en- formasyon teknolojisi gibi çok çeşitli alanlarda faaliyet gösteriyor ve yakõn za- manda devraldõklarõ Jaguar ve Range Ro- ver markalarõyla -eski sömürge patron- larõna- meydan okumayõ sürdürüyor- lar... Hindistan’õn “kurucu babaları” Gandhi ve Nehru’nun kaldõğõ; Aldous Huxley, Somerset Maugham, Ber- nard Shaw, Irving Stone gibi yazarla- rõn salonlarõndan geçtiği oteli mutlaka görmek istiyoruz. Öğlen, zaten dõşarõda sõcaklõk 34 de- receyi gösteriyor. Nem oranõ da gene yüz- de 90, tavan yapmõş. “Tac”õn kapõlarõn- dan havalandõrmayla buz kesmiş lobiye girince, ufak çaplõ bir “iklim şoku” ya- şasak da kõsa sürede kendimize geliyo- ruz. Saldõrõlarõn verdiği hasar nedeniyle otelin tarihi bölümleri hâlâ kapalõ. ’73’te ana binaya eklemlenen modern kõsõmla, otelin körfez manzarasõna hâkim bar ve restoranlarõ hizmete açõk sadece. Bir de kent ortasõnda serabõ andõran palmiyelerin gölgesindeki büyük yüzme havuzu kul- lanõlabiliyor... Lobinin arkasõnda camekânla çevrili küçük bir avlu, bir yõl önce yaşamõnõ yi- tiren 30 kişinin anõsõna ayrõlmõş. Üze- rinden sürekli sularõn aktõğõ, kurbanlarõn isimlerinin yazõlõ olduğu bej granitten bu- raya zarif bir duvar yapõlmõş. Duvarõn kar- şõsõna da bir bank yerleştirilmiş. Kurban yakõnlarõ fõrsat bulduklarõnda bu bankta, gelip sevdiklerinin anõsõna dua ediyor- larmõş. İki gün iki gece otel lobisi ve salonla- rõnda dehşet saçan teröristlerle karşõ kar- şõya gelen ve kolundan yaralanan gar- sonlardan biri, o saatleri, “Yaşadığımız kâbusu anlatmam mümkün değil” di- yor: “O gece buradan dışarıya çıka- rabildiğim kadar çok müşteri çıkar- dım. Sonrasını hatırlamıyorum. Ken- dimden geçmişim!” Avrupa, ABD ve körfez arasõnda gidip gelen kruvaziyer gemilerinin yeniden dolup taştõğõ limanla, Hindistan Kapõsõ’nõ kuşbakõşõ gören çatõdaki “Souk” resto- randa, hafif bir öğle yemeği yiyip otelin arkasõndaki “Leopold Cafe”de kahvemizi yudumlamak için buradan ayrõlõyoruz. HİNDİSTAN’IN GLOBAL ŞİRKETİ TATA TERÖRİSTLER BOMBAY’A BURADAN SALDIRMIŞ Bombay’õn tarihi simgesi: Hindistan Kapısı Tropikal Londra’nõn kalbi Terör komandolarõ, buradan Bombay’õn iki büyük simgesi, “Victoria Ter- minus” İstasyonu’yla, “Hindis- tan Kapısı”nõn karşõsõnda bulunan “Tac Mahal” otelini vurmuşlar. Gene İngilizler devrinden kalma bu iki yapõ, Bombay’õn en nevral- jik noktalarõ. Sekiz Oscar alan “Slumdog Mil- lionaire” filminin son sahnesinde izlemiş olabileceğiniz “Victoria Terminus”, Hindistan’õn birinci derecede yoğun istasyonu... Buradan her gün 2 milyon yolcu geçiyor. İstasyon üstüne üstlük, çift katlõ kõrmõzõ otobüslerin võzõr võzõr gelip geçtiği, kentin en İngiliz köşesinde, “tropikal Londra”nõn kalbinde yer alõyor... İstasyonun kuzeyinde sömürge dönemi mimarisinin en özgün ör- neği olan “Crawford Mar- ket/Bombay hali”; güney tarafõn- da da “palmiyeli bir Cambridge”i andõran Bombay Üniversitesi ile Bombay Yüksek Mahkemesi bu- lunuyor. Yüksek mahkeme ile üniversite- nin karşõsõndaki “Oval Meydan”da haftanõn her günü, günün her saa- tinde, jilet gibi bembeyaz panto- lonlar ve gömlekleri çekmiş Hint- liler, büyük bir tutkuyla, İngiliz- lerden miras almõş olduklarõ “kri- ket” oynuyorlar... Hindistan mozaiğinin konsantre özeti gibi düşünebileceğimiz Bom- bay’a “cihat açan” İslamcõlar, uzun lafõn kõsasõ, “mesajlarını vurgulamak” adõna, kentin “en İn- giliz noktasını” seçmiş ve arkala- rõnda toplam 175 ölü bõrakmõşlar. Kurbanlarõn 30’u, şehrin bir nu- maralõ güç, prestij, para abidesi sa- yõlan “Taj Mahal” otelinde ya- şamlarõnõ yitirmiş... ‘VICTORIA TERMINUS Sömürge dönemi mimarisinin en özgün örneği olan Crawford Market İngilizlerin karaya çıktıkları bu noktanın arka- sında, kendilerini bekleyen Hindistan’ın eşsiz zen- ginliklerini hayal ettikleri bu yere zamanla “Hin- distan Kapısı” adını vermişler. 20. yüzyıl başların- da Bombay’ı ziyaret eden Britanya Kralı V. Geor- ge adına sonradan burada bu anıtı inşa etmişler. İngilizlerin, Hindistan’ın “girişi” diye belledikleri bu yer, ardından hiç beklemedikleri biçimde “Hindistan’dan çıkış kapıları” olmuş. S Ü R E C E K “Victoria Terminus” İstasyonu “Tac Mahal” Oteli Bombay Körfezi’nde balıkçılar eski günlerini arıyor. Balıkçı mahallesi Fotoğraflar: GİAN PAOLO PAPA
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear