29 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
PERİHAN ERGUN 10 Ocak 2010 günü ve gecesi İstanbul’un iki yakasında Anadolumuzun sanat ve kültürünü yansıtan iki önemli etkinlik sunuldu. Birincisi; Caddebostan Kültür ve Gösteri Merkezi’nde saat 13’te başlayıp gece yarısına kadar sürdürülen, Şahkulu Sultan Vakfı’nın -Eğitime Katkı- gösterimiydi. Sevgili Arif Sağ başta olmak üzere değerli halk ozanlarımızın, semahın, önemli konuşmaların katılımıyla yapılan bu şölene ne yazık ki öncelikle oturduğum yere uzaklığı, bir de ikinci etkinlikte bulunmamın zorunluluğuyla katılamadım. Bu nedenle büyük kaybım oldu. Canlara selam ve kutlamalarla. İkincisi de, Troya Folkor Araştırma Derneği’nin çağdaş kültürümüzün oluşumuna katkıda bulunmuş bilim insanı, sanatçı ve kurumlara verdiği geleneksel Troya Kültür Sanat Ödülleri’nin 17’ncisinin bu yılki sahiplerine verilişi şöleniydi. Bahçeşehir Üniversitesi’nin Beşiktaş’taki kampusunda gösterime sunulan bu şölen yirmi yıla yakındır çalışmalarını canla başla yürütme öncülüğünü üstlenen eğitimci-yazar İlhan Gülek’le kadrosunun övünülmeye değer çalışmalarının ürünü oldu. Derneğin ilk kurulduğu yıllarda ilkokul düzeyinde olan gönüllü çocuklar şimdi çoluk çocuk sahibi olmuşlar, o günlerdeki yaşıtlarını yetiştiriyorlar. Güzel yurdumuzun Anadolu ile Trakya halk sanat ve kültürünü hayranlık yaratacak tablo ve bilgilendirmelerle yansıtıyorlar kızlı erkekli nefes kesen renk, ses ve giysileriyle halk sanatındaki özü veriyorlar. Ulu Önderin “Sanattan yoksun kalan ulusların, yaşam damarlarından biri kopmuş demektir” öğüdünün önemini yansıtıyorlar. Yıllardır yurtiçinde ve dışında halk sanatımızın ışıklarını yansıtıyorlar. Gönül, Atamızın Cumhuriyetimizi emanet ettiği gençliğimizin klasik Batı sanatı ile folklorumuza da sevdikleri moda dans ve sesler yanında yer vermelerini istiyor. Tanzimat’tan beri gelişegelen, tiyatro, opera, sinema ve mizah ustalarının ürünleri övgüye değer değil midir? Bu seyrine doyulmaz etkinlikte İlhan kadar şiir ve manevi halk deyişlerini yansıtmanın dışında sahne sanatının en üstününü göstermek hünerindeki tiyatro ve sinema sanatçısı sevgili Gülsen Tuncer’i ne kadar övsem azdır. Doğrusu ona eşlik eden, tiyatro sanatçısı sayın Ender Yiğit’in ustalıklı diksiyonuyla esas tonu ekranlarda dilimizi katledenlerin örnek alacağı nitelikteydi. 17. Troya Kültür-Sanat Ödülleri / 2009 sırasıyla: Atatürkçülük Ödülü Dil Derneği’ni yıllardır canla başla ve hatta büyük savaşımla anadilimizi koruyup yaşatma çabası veren Sevgi Özel’e, Çağdaş Halk Müziği Ödülü Leman Sam’a, Edebiyat Ödülü Hıfzı Topuz’a, Fotoğraf Ödülü İbrahim Zaman’a. Diğerleri de sırasıyla; Halk Müziği, Birol Topaloğlu; Halk Oyunları, Serpil Murtazaoğlu; Tiyatro, Yılmaz Onay; Plastik Sanatlar, Jale Yılmabaşar; Pertev Naili Boratav Halkbilim, Erman Altun; Sinema, Reha Erdem; Şiir, Ali Yücel ki-yücelerin yücesidir-. Hâlâ kendimi bu denli ödüle değer görülenlerin yanında olmamı anlayamadığım “Troya Özel Ödülü” de bana sunuldu. İlkokul çağlarından beri önce Yavrutürk Çocuk dergisinden başlayarak, tüm eğitim yıllarında, öğretmenliğimde, siyasi ve toplumsal yaşamımda birçok ödülle doygun olmama karşın ısrarlarıyla almak zorunda kaldığım Troya Ödülü gerçekten son günlerimin rahatsızlıkları içinde sonsuzluğa gitmeden önce bana güç veren bir nesne oldu. Ayrıca; bunu sunuş da çok saygıdeğer Prof. Dr. Coşkun Özdemir’le yılların dostluğu içinde olduğum gazeteci-yazar, sivil toplum kuruluşlarının çalışkanı sevgili Deniz Banoğlu’nun zahmetleri ile gene layık olmadığım övgüleri de beden gücümü çoğalttı. Bunca kendimi konu edişim dostlara teşekkür borcumdandır. CMYB C M Y B ÇİZGİLİK KÂMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com HARBİ SEMİH POROY OTOBÜSTEKİLER KEMAL URGENÇ k_urgenc yahoo.com İki Önemli Etkinlik HAYAT EPİK TİYATROSU MUSTAFA BİLGİN hetiyatrosu@mynet.com BULUT BEBEK NURAY ÇİFTÇİ bulutbebek@hotmail.com 19 OCAK 2010 SALI CUMHURİYET SAYFA 15 Elense Kemal Baytaş: “Türkiye’de herkes ayakta; Recep ise Türkiye’de mindere havlu atmış, Gazze için elense çekiyor!” Elçiler Aydın Türkaydın: “Dışişleri Bakanlığı, atayacağı büyükelçilerin uzun boylu olmalarına özen göstermeli. Yer minderine dahi oturtulsalar alçak görünmesinler!” Şarapçı Necati Cebe: “Dönek Ertuğrul Günay, şarap bardağını avucuna gizlemiş: Dünyada makam, ahrette mekân kapmak kolay değil!” TEKEL işçilerine toplu beddua önerisi TEKEL işçilerine sesleniyor Hilmi Kayıhan ve “Konuştuğunuz dil hükümetin anlayacağı dil değil, bunu iyice bilin. Allah’ım, senin her şeye gücün yeter diyerek beddua edin” diyor: “Bunlar haktan, hukuktan, demokrasi ve insan haklarından anlamaz. Elini havaya aç ve bedduaya başla. Mevlit yayınlar gibi yayınlasın televizyonlar. On binlerce emekçinin eli Allah’a kalksın Ankara’nın ayazında. Zangır zangır titresin Meclis’in duvarları. Dini kullanıp iktidar olanlara başka türlü sesinizi duyuramazsınız. Gözünüzün önüne öyle resimler getirin ki insan içine çıkamasınlar, televizyonlara çıkacak yüzleri olmasın; öyle bir beddua edin ki ağızları eğilsin. Sabah gözlerinizi bedduayla açın, gece bedduayla kapatın. Korkmayın! Beddua etmekte sonuna kadar haklısın; Allah her şeyi bilendir. Oylarınızı çalabilirler ama beddualarınızı asla; güçleri yetmez. Bedduanın cezası da yok; ıslak imzalı değil ki Ergenekoncu desinler, telefon değil ki dinlesinler. Hepimizin ağzını kapatacak polisleri de yok. Haydi, ellerimizi Allah’a açalım: Allah’ım ocağımızı yıkanın ocağını yık! Gittiği yerden gelemesin! Televizyonlara çıkıp konuşamasın! Çalıp çırptıklarının hayrını görmesin! Zehir zıkkım olsun yedikleri! Gemileri batsın!” Nazi Almanyası’nda papaz Martin Niemöller’in günlüğünden: “Önce sosyalistleri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü ben sosyalist değildim. Sonra sendikacıları topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü sendikacı değildim. Sonra Yahudileri topladılar, sesimi çıkarmadım; çünkü Yahudi değildim. Sonra beni almaya geldiler; benim için sesini çıkaracak kimse kalmamıştı.” CİVAN padişahı Fatih Sultan Recep hazretlerinin biricik serbülenti Bülent Arınç, gerçekten inanmış! Kimse kimsenin manevi dünyasına giremez ve inancını bilemez ama serbülentin maddi dünyada tam bir inanç sahibi olduğu anlaşılıyor. Boş laf üretmekten sorumlu Devlet Bakanlığı ve sultan hazretlerine yağ çekmekle yükümlü Başbakan Yardımcılığı koltuğunda oturan serbülent, kendisine suikast yapılacağına öyle inanmış, öyle inanmış ki buna inanmayanları ahmaklıkla suçluyor! Ahmak yani salak! Adam hem inançlı hem zeki; şıpın işi teşhisini koyuyor: “Öyle yazılar yazdılar, öyle sözler söylediler ki bunları tekrarlamaktan utanıyorum. Ama toplarsanız şöyle bir şey ortaya çıkar: ‘Beceriksiz, sersem, salak adamlar adresi bile kâğıda yazmışsınız. İnsan utanır be.’ Bunun arkasında yatan şey şudur: Bu işi başaramadınız, ağzınıza yüzünüze bulaştırdınız. Bana yapılan veya yapılmak istenen olayın en kötü ihtimal içinde bile neden gerçekleşmediğini ‘Bu adamdan niye bizi kurtardığınızı’ onların salaklığıyla ifade etmeye çalışıyorlar. Türkiye’de yaşayan bir insan ahmak değilse, bu olayı nasıl küçültebilirsiniz, basit görebilirsiniz?” Serbülent, hükümetin borazanı devlet televizyonuna çıkmış, gazeteci ve akademisyen kılıklı bir grup adamla aynen mahalle kıraathanesindeymiş gibi muhabbet ediyor. Devlet kesesinden beslenen Fehmi Koru (Yeni Şafak), Derya Sazak (Milliyet), Fuat Keyman (Koç Üniversitesi), Mustafa Erdoğan (Hacettepe Üniversitesi), programda çanağı tutuyor serbülent içini dolduruyor. Çaktırmadan da suikast iddiasıyla gözaltına alınıp serbest bırakılan subaylara, başkalarının ağzından ‘beceriksiz, sersem, salak’ diyerek ‘hakaret’ yağdırıyor! Serbülent, kendisine suikast yapılacağını o kadar inanmış ki bir ara üstü kapalı olarak Genelkurmay’dan geçmiş olsun telefonu beklediğini bile söylüyor. İşte tam bu noktada Derya Sazak, aldığı parayı hak etmek için “sazan” gibi atlayıp Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un adını telaffuz ediyor; özür beklenen adrese açıklık getirmeye çalışıyor! Neyse... Son sözü Ziya Paşa’ya bırakalım: “En ummadığın keşfeder esrar-ı derunun, sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın.” Ahmak SESSİZ SEDASIZ (!) Recep’in ciğeri kan ağlıyormuş. Ama millete kan kusturmaktan vazgeçmiyor! YağmurDeniz GÖRÜŞ BEDRİ BAYKAM CHP de ‘Demokratik Devrim’ ve ‘Sivil Faşizm’... Siyasetin nasıl aktığını bilmeyenler, CHP’nin uygulaması için önerdiğimiz “Tüzükte demokratik devrim” çağrısını parti açısından içsel bir konu olarak görüp bunun gerçekleşip gerçekleşmemesinin siyasete neden ve nasıl yansıyacağını pek göremezler. Bu nedenle de, onlara söylediğimiz “Top artık sizde, bu öneriler sizin kendi kitabınıza uygunsa takipçisi olun, bu devrimi istediğinizi her yere iletin, yayın” çağrısını küçümseyebilirler. Halbuki biraz günlük hayat, diziler veya güncel siyasi gündemlerin dışına çıkabilseler, bu konunun önümüzdeki genel seçim gecesinde kimin sevineceğini belirleyecek, yani Cumhuriyetin kaderini çizecek ana konu olduğunu görebilirler! Nasıl mı? CHP “demokratik devrim”ini yaparak kapılarını siyasete girmeye can atan gençlere, kadınlara açarsa, bu atılım sayesinde geçmiş dönemlerden kalan küskünlükleri, kırgınlıkları giderip bu hamleyle hem kararsızları, hem merkez sağın hem solun “mütereddit” seçmenlerini ikna ederse önerilen sistemle belirleyeceği adaylarıyla artık geleceğe dair yaşanabilecek geleneksel istifa ve isyanları önlerse, AKP’nin bu döneme sığdırdığı tüm hatalar bu olgularla birleşince, seçim gecesi bir bayram havası ile kutlamaya geçeriz! Bir de diğer “dehşet” senaryosu var… CHP’liler; bire bir görüştüğüm zaman tartışmasız kabul ettikleri tüm bu mantıklı değişim önerilerini, Ankara Genel Merkez’den “onay” gelmezse, “vazgeçilebilir bir fantezi” gibi görmeleri halinde, CHP’nin bu kapalılığından her yerde yakınanlar, yeni bir AKP döneminde neler yaşanabileceğini bilseler bile “altı ok”a mühür basmayabilirler. CHP kendi nefes alıp verme şablonlarını tüm kireçlenmelerinden ayıklamadan, sırf göstermelik olarak yine iki ünlü isim, iki sivil toplumcu ve birkaç gençle kadrosuna bir vitrin tasarlamakla yetinirse, yaşanabilecekleri düşünmek bile istemiyorum. Üstelik bu seçimlerde Sarıgül’ün umut dağıtarak partileşmeye gitmesi, Cindoruk’un merkezi toplamak için yaptığı girişimle beraber düşünüldüğünde, ortaya son derece tehlikeli bir senaryo çıkıveriyor, CHP böyle bir tabloda, solda birliği sağlamaya da gayret etmezse, (şu ana kadar bu yönde bize ulaşan hiçbir girişim yok) ortaya moral bozucudan da öte bir seçim felaketi çıkabilir. AKP’nin 3. olası iktidar dönemi, beraberinde neler getirir, herhalde hatırlatmaya gerek yok! Şu günlerde hangi hızda “sivil faşizm”in kraterine doğru düştüğümüzü bilmeyen kaldı mı? Sanıyorum ki ana görevleri, sahte bir “demokrasi” tarifiyle gençlerin akıllarını karıştırıcı demagojiler yaratmak olan yandaş ve paydaş basını saymazsak, herhalde herkes nereye koştuğumuzu görüyor! Ergenekon davası dışında, medyanın her türlü tehdit ve kirli senaryoyla susturulması, “polise ağır silah” gibi, sanki ülkede TSK’ye karşı ordu kurar gibi bir saçmalığın parlamentoda ısıtılmaya çalışılması, “yargı bağımsızlığı”nın adım adım her türlü atama ve kurnaz planlarla yok edilmeye çalışılması ve Anayasa Mahkemesi’nin AKP avukatı gibi davranmasıyla meşhur raportörü O. Can’ın geçen hafta YARSAV’a rakip, yeni bir ters örgütlenmeye öncülük etmesi “sivil darbe” operasyonunun yalnız hızla saydığımız birkaç eylemi… Zaten son günlerde nihayet gözü açılan Nuray Mert veya Mehmet Tezkan gibi liberal-demokrat yazarların bile bu “suç”larına (!) karşı malum takım panik içinde. Eyüp Can, Hadi Uluengin, Ali Bayramoğlu ve birçok 2. Cumhuriyetçinin karşı saldırıya geçerek “sivil faşizm”i niye aklamaya çalıştıkları kabak gibi ortada… Çünkü “ameliyat” inşallah ve maşallahlarla tamamlanırken, hiçbir münasebetsizin uyuyan güzeli uyandırmaması lazım! Şimdi bu hatırlatmalardan sonra konumuza dönelim: İster köşe yazarı olsun ister özgürlük arayan gençlik örgütleri, sivil toplum kuruluşları veya Cumhuriyet âşığı ev kadınları veya babaanneler olsun, herkese düşen bir görev var. Solda birleşmeyi sağlayabilecek ve oyları toparlayabilecek tek parti olan CHP’nin kapılarını ve demokratik çıkış yolunu açması için ister e-posta, ister telefon, ister ziyaret, ister makale, ister siteye atılacak imzalarla ( “http://www.chpdemokratikdevrim.org/” www.chpdemokratikdevrim.org) bir demokratikleşme talebini canlı tutmak ve sonuca ulaşmadan geri adım atmamak! Çünkü bu hamle sivil faşizmin önünü kesecek tek yol. Daha iyi bir gerçekçi senaryonuz varsa onu bildirin, biz onu takip edelim. Yoksa, lütfen üzerinize düşeni yapın, çünkü yalnız şikâyet etmenin hiçbir getirisi olmuyor… UYDUDAN NAKLEN HAKAN ÇELİK fhakancelik@mynet.com BULMACA SEDAT YAŞAYAN SOLDAN SAĞA: 1/ Seslendirilen ya da müzik aracõyla çalõnan serbest bi- çimli müzik parça- sõ. 2/ Müzikli tiyat- ro yapõtõ... Muğ- la’nõn bir ilçesi. 3/ Önceden verilen güvence parasõ... Müzikte zaman öğesi. 4/ Kök ve çiçekleri hekimlik- te kullanõlan bir süs bitkisi. 5/ Başlõca, temel niteliğinde olan... İlkel benlik. 6/ Ruhça ve vü- cutça dayanõksõz kimseler için kullanõlan alay sözü. 7/ “Suya düşeni --- yak- maz” (Karacaoğlan)... Al- man faşisti. 8/ Soylu... ABD Merkezi Haberalma Örgütü’nün simgesi. 9/ Tecrübeli, usta... İstatis- tikte uzun süreli eğilime verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ En tiz kadõn sesi. 2/ Eskrimde kullanõlan üç silahtan biri... İçine ok konulan torba ya da kõlõf. 3/ Yapraklarõ güzel kokulu bir bitki... Selenyum elementinin simgesi. 4/ Rütbesiz asker... Herkesin gözü önünde yapõlan. 5/ Çer- kezlerin ulusal destanõ... Bira yapmak için çimlendirilip kurutularak hazõrlanan arpa. 6/ Gökçeada’nõn eski adõ. 7/ Eski dilde papağan... Diyarbakõr’õn bir ilçesi. 8/ Lityum elementinin simgesi... Vilayet... Küçük mağara. 9/ Is- parta’nõn eski adõ. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 M O M E N T U M Ü R E M İ S E K S S E L V A İ T A N K E R E Z E F E A N E M İ Z A V İ Y E A R A C İ R D A N T A E T İ L E N N E M E K T E 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 bedri.baykam@gmail.com www.bedribaykam.com Kalbinizi Koruyun TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No:8 Şişli / İSTANBUL Tel: (212) 212 07 07 (pbx) http://www.tkv.org.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear