26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 2009 PAZAR 12 PAZAR KONUĞU CMYB C M Y B Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu üyesi Necdet Pamir’le enerji politikalarõnõ konuştuk: Ekonomide,siyasetteözgürdeğiliz Güney Akõm, Nabucco Boru Hattõ Projesi’ne al- ternatif mi değil mi? Türkiye bundan sonra enerji- de Rusya’ya daha bağõmlõ hale mi geliyor? Kürt açõlõmõnõn altõnda birtakõm petrol şirketlerinin Ku- zey Irak’taki petrol ve doğalgaz rezervlerine göz dikmesinden mi kaynaklanõyor? TPAO neden dev- rede değil de birtakõm özel şirketlere enerji ihale- leri veriliyor? Bütün bu sorulara enerji uzmanõ Necdet Pamir’le yanõt bulmaya çalõşõyorum. Pa- mir’in yaptõğõ tespitler çok çarpõcõ. Güney Akõm’õn kesinlikle birbirine rakip iki proje oldu- ğunu söylüyor. Türkiye’nin enerjinin her alanõnda Rusya’ya daha bağõmlõ hale geldiğinin altõnõ çizi- yor. Bir de enerjiyle uğraşmayan birtakõm şirketle- rin Kuzey Irak’taki petrol yataklarõna fena halde ilgi duyduklarõna dikkat çekiyor. - Nabucco Anlaşması’nın imzalanmasının üze- rinden üç hafta gibi kısa bir süre geçmesine rağ- men bu kez Ankara’ya gelen Rusya Başbakanı Vladimir Putin’le Güney Akım Projesi imzalan- dı. Bu sizce ne anlama geliyor? N.P. - Nabucco, 2000’li yõllarõn başlarõnda Tür- kiye’nin boru hatlarõndan sorumlu kamu kuruluşu BOTAŞ’õn ortaya attõğõ bir proje. Bu, Orta Asya, Kafkasya ve Ortadoğu’daki kaynaklarõn, özellikle de doğalgazõn Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşõn- masõna yönelik. Bu proje ortaya atõldõğõnda buna en fazla ilgi gösteren, Avusturya’nõn OMV şirketi oldu. Dolayõsõyla 2000’li yõllarõn başõnda OMV’yle BOTAŞ arasõnda bir mutabakata varõldõ. - OMV Petrol Ofisi’nin ortağı olan şirket değil mi? - Evet. Onlar dikey entegre şirketler. Sadece arama, üretim değil; arama, üretim, taşõma, rafinaj, dağõtõm ve pazarlama yapõyorlar. Bu yapõ petrol sektörünün olmazsa olmaz yapõsõdõr. Ama Türki- ye’de böyle değil. BOTAŞ’la OMV arasõndaki o mutabakattan sonra Bulgarlarõn Bulgar gazõ, Ro- manya’nõn Trasgazõ ve Macaristan’õn MOL şirketi yüzde yirmişer hisseyle ortak oldular. Böylece Na- bucco Projesi yürümeye başladõ. Nabucco’nun or- taya çõkõş nedeninin amacõ, AB üyesi ülkelerin enerjide tek bir kaynağa, özellikle de AB üyesi ol- mayan bir kaynağa bağõmlõlõklarõnõ makul bir sevi- yeye çekmek, kaynaklarõ çeşitlendirmekti. 13 Temmuz’da imzalanan hükümetler arasõ an- laşmanõn girizgâh bölümünün ilk sayfasõnda mad- de A’da amacõn kaynak çeşitlendirmek olduğu vurgulanõyor. Yani aşõrõ ölçüde bağõmlõ olduğunuz bir tarafa karşõ kaynak çeşitlendirmek. Nabucco böyle çõktõ. Nabucco’nun 2005’teki ilk sunumuna baktõğõnõzda şöyle deniyor: Nabucco için kaynak- larda dört tane ülke var: Azerbaycan, İran, Irak ve Mõsõr. Ama 2008’den itibaren 2009 sunumlarõna baktõğõnõz zaman Nabucco Projesi’ne gaz tedarik kaynaklarõ başlõğõnõn altõndaki ülke isimlerine Rusya da eklendi. Bunu şirketin kendisi yapõyor. Nabucco yerine Rigoletto! - Peki, zaman içinde ne değişti de böyle oldu? - Teknik, ekonomik ve jeopolitik sorunlarõn baskõsõ altõnda, aslõnda işin özüyle hiç bağdaşma- yan, real politiğin dayatmasõyla ironik bir şekilde Rusya da kaynak olarak görülmeye başlandõ. Ama işin özü o değil. Christian Science Monitor ve çeşitli yayõn or- ganlarõnda yazõlarõ çõkan arkadaşõmõz Vladimir Sokor’un enteresan bir benzetmesi var. Geçen yõl Ankara’da bir panele konuşmacõ olarak katõldõ. Nabucco’ya Rus gazõnõn gelmesiyle ilgili bir soru- ya şu cevabõ verdi: “Bunun hiçbir sakıncası yok. Ama işin özüyle ters düşer. O zaman da proje- nin adı Nabucco yerine Aida ya da Rigoletto olabilir.” Bir kere başlangõçta Nabucco’nun amacõ Avru- pa’yõ ismini zikretmeden Rusya’ya bağõmlõlõktan kurtarõp kaynak çeşitlendirmesine gitmekti. - Bugüne kadar konuştuğum Rus yetkilileri Nabucco konusunda, “Bizim gazımıza alternatif olacak bir projeye biz neden gaz verelim?” dedi- ler. Ama şimdi bakıyoruz, Rusya da Nabuc- co’nun içinde. Bu ciddi bir çelişki değil mi? - Enerji Bakanõ Taner Yıldız geçen günlerde Moskova’ya gittiğinde Rus tarafõ, “Siz de gelin bizim Güney Akım’a ortak olun” diye bir teklif getirdi. Rusya’yla en son imzalanan 20 anlaşma- nõn ağõrlõklõ bölümü enerjiyle ilgili. Bunun içinde petrol, doğalgaz ve nükleeri ilgilendiren altbaşlõk- lar var. Sürekli bir paketten söz ediliyor. Bundan anladõğõmõz şu: Türkiye bir şeyler alacak, karşõlõğõnda bir şeyler verecek. Yani bu bir alõşveriş. Rusya, “Siz Güney Akım’a girin” diyor. Gazprom’un sitesine girip haritasõna bakõn. Türkiye’den geçen bir tarafõ var mõ? Güney Akõm Ukrayna’nõn hatta Romanya’nõn münhasõr ekonomik alanõndan geçiyor. Burada etüt yapabilmek, daha sonra da boru hattõnõ döşe- yebilmek için o ülkelerin izni lazõm. Ama Rusya, Romanya ve Ukrayna’yla iyi ilişkide olmadõğõ için burada seçenek olarak Türkiye öne çõkõyor. Ama Güney Akõm’õn Türkiye’ye gaz verme konumu ol- madõğõ bir dönemde ortak olmamõzõn bir anlamõ yok. Nabucco konusunda eleştirmemiz gereken sa- dece Rus politikalarõ değil, özellikle ABD’nin po- litikalarõ. Bir taraftan “Kaynak çeşitlendirelim. Nabucco’nun arkasındayız” diyorlar. Ama onun dünya ölçeğindeki ve bu coğrafyadaki çõkarlarõ bambaşka şeyleri öne çõkarõyor. - Nedir bu ABD çıkarlarının dayattıkları? - Örneğin Azerbaycan, İran, Irak ve Mõsõr kay- naklarõnõn önündeki engeller var. Azerbaycan’la ilgili Türkiye’yle fiyat anlaşmazlõğõ. Gazõn yeter- sizliğinin yanõ sõra Rus politikalarõ diyebiliriz. Bu- rada Rus politikalarõ eleştirilebilir. Çünkü geçiş güzergâhõ olan Azerbaycan ve Gürcistan’a baskõ yapõyor. Onlarõn gaz fiyatlarõnõ arttõrõyor. Azerbaycan, Rusya’dan 110 dolardan gaz alõr- ken 1 Ocak 2007’den itibaren Rusya fiyatõ 230 do- lara çõkardõ. Bunun üzerine Azerbaycan bu fiyatõ ödeyemeyince kendi gazõnõ daha fazla kullanma yolunu seçti. Dolayõsõyla da ihracata daha az gazõ kaldõ. Böylece de Nabucco gibi Rusya üzerinden gitmeyen boru hatlarõnõ besleyecek gazõn miktarõ düştü. Ben bir taraftan Gazprom’cularõ da dinliyo- rum. Onlar da diyor ki: “Ben vatandaşımın kese- sinden seni niye sübvanse edeyim?” Dönelim İran’a. İran, kimilerine göre nükleer ih- tirasõ nedeniyle cezalandõrõlõyor. İran’da yaşanan kaotik süreç bir yumuşama olmayacağõnõ gösteri- yor. Dolayõsõyla da yaptõrõmlarõn Obama’nõn geli- şiyle birlikte gevşemesini beklememek gerekiyor. Hatta İran’a karşõ tutum daha da sertleşecek. İran, Rusya’nõn arkasõndan dünyada en fazla gazõ olan ikinci ülke. İran’da dünya rezervlerinin yüzde 15’i gaz var. Şu an Türkiye 38 milyar metreküp gazla çok büyük bir tüketici. İran ise 120 milyar metre- küp gaz tüketiyor ki iki ülke nüfusu hemen hemen birbirine yakõn. ABD’nin ambargosunun sertleş- mesiyle İran’da yeni sahalar için yatõrõm yapõlma- dõğõ takdirde Türkiye’ye İran’dan gaz gelmesi im- kânsõz hale gelecek. Bölgede istikrar yok - Buradan şu mu ortaya çıkıyor? ABD bir yan- dan kaynak çeşitlendirilmesini, Avrupa’nın Rus- ya’ya bağımlılığının azaltılmasını isterken bu ga- zı sağlayacak olan İran’ın önünü kesiyor... - Aynen öyle. Irak’õn ne kuzeyinde ne de öbür bölgelerinde istikrar var. Irak Başbakanõ Maliki söylüyor bunu. ABD’de, “İstikrar yok. İstikrara en büyük tehdit Arap-Kürt çatışmasıdır” dedi. Hele de Barzani’nin umarsõz zaman zaman küs- tahlõğa varan tavrõ ve politikalarõ nedeniyle iş bir çatõşmaya doğru gidiyor görünüyor. Öte yandan Dõşişleri Bakanõ Davutoğlu, Coun- cil on Foreign Relations’a Aralõk 2008’de bir ko- nuşma yaptõ. Başlõğõ “False optimism in Iraq” yani “Irak’ta yanıltıcı iyimserlik”. İstikrar olma- yan bir ortamda nasõl yatõrõm olacak? - Bu durumda Çukurova Grubu neden Kuzey Irak’ta petrol yatırımı yapıyor? - ABD’nin de dayatmasõyla Irak’õn kuzeyinde bir sanal cennet yaratõldõ, deniyor. Evet, orada bir- takõm yatõrõmlar yapõldõ. Irak’ta hidrokarbon yasa- sõ kabul edildi. Ama çatõşmalar nedeniyle meclis- ten geçirilip onaylanamadõ. Irak Anayasasõ’na gö- re Irak’õn bütün petrolü Irak halkõna ait olarak ka- bul ediliyor. Hangi bölgede petrol çõkarsa bunun yüzde 15’i o bölgede kalõyor, geri yanõ merkezi yönetime gidiyor. Kürtler bununla yetinmek iste- miyor. Merkezi hükümete ABD’li abilerinin de desteğiyle deyim yerindeyse posta koyuyorlar. Merkezi hükümetin, hem Şiilerin hem de Sünnile- rin Kürt yönetimine çok büyük tepkisi var. Kürt yönetimi 28 anlaşma imzaladõ. Bu ortamda sadece Genel Enerji (Çukurova Grubu’nun şirketi) değil, başka Türk şirketleri de o riski aldõlar. İşa- damõ bunu göze alõr. Genel Enerji’nin Norveçli or- tağõ DNO. Kuzey Irak’tan bir miktar petrolün ih- raç edildiği biliniyor. Ama bundan bir miktar para ne DNO’nun ne de Genel Enerji’nin kasasõna gir- di. Bu bir anlamda taraflarõn kol çekme operasyo- nuydu. Merkezi hükümet “Kurallara uyarsanız ihraç etmenize izin veririm. Ama para bana ge- lecek. Ben de dediğim koşullarda sana verece- ğim” dedi. Kürt yönetimi ise bunu kabul etmeye yanaşmõyor. Türk işadamlarõnõn başarõlarõ beni an- cak sevindirir. Ama bugünden yarõna iş nereye gi- der? Irak’õn kuzeyinde yakõn bir gelecekte istikrar kolay sağlanamaz. Eğer oralarda bir milyondan fazla sivil öldüyse, bunca olay yaşandõysa tarafla- rõn bugünden yarõna birbirlerini kucaklamalarõ beklenemez. O nedenle Irak’õn çok önemli kay- naklarõ olmasõna rağmen Nabucco’yu beslemesi soru işareti durumundadõr. - Peki, Kürt açılımı biraz da Kuzey Irak’taki iş- tah kabartan enerji kaynaklarına mı bağlı? - Bundan bağõmsõz düşünmek son derece anlam- sõz. Kimilerinin görüşüne göre ABD’nin girişimiy- le bu açõlõm başlatõldõ. Ama buraya Washing- ton’dan yansõyanlara göre ABD bu açõlõm tarzõn- dan ve gündeminden son derece rahatsõz. Burada Kürt açõlõmõnõn enerji boyutu yoktur, de- mek çok akõl kârõ değil. “Petrol ve gaz nereden olsa alınır, bulunur. Bunun hiçbir şekilde siyasi boyutu yoktur” deniyor. Bu da tarihi belleğin ol- madõğõnõ gösterir. Evet, petrolü pek çok pazardan alabilirsiniz. Dünyada bilinen petrol rezervlerinin yüzde 60-65’i Ortadoğu bölgesinde. Sadece ha- cimsel önemi değil, arama ve üretme maliyetleri dünyanõn diğer bölgelerine göre son derece düşük. Dolayõsõyla burada Irak’õn önemli olmadõğõnõ söy- lemek saflõktõr. Basra Körfezi bugün dünya petrol ticaretinin en ağõrlõklõ yapõldõğõ yerdir. Güney Akõm Nabucco’ya alternatif olarak düşünüldü - İyi de bu kadar insan nasıl böyle- sine hataya düşebiliyor? - Hangi şirketlerin, gruplarõn orala- ra yatõrõm yaptõklarõnõn izini sürmek lazõmdõr. Oraya yatõrõm yapmak yan- lõş değil. Ama kimin hangi kapasitesi var? Ne tür ilişkiler içinde? Kim kime yakõn? Bu işe heveslenenler gerçek- ten enerji şirketi mi değil mi? Bir de olaya bu boyutuyla bakmalõyõz. - Bu işlere heveslenen iki Türk şir- ketin ikisinin de enerji şirketi olma- dığı duyumları var. Bu doğru mu? - Doğru. Devlet politikasõ açõsõndan olmasõ gereken; yeterlidir, değildir, TPAO’yu başlangõçta olduğu gibi di- key entegre yapõda örgütleyip hem fi- nansal hem organizasyon anlamõnda güçlü hale getirerek yani eşim dostum yandaşõm ya da falanca tarikattan ol- duğu için değil doğru kadrolarla do- natarak, özerk bõrakarak öne sürmek- tir. Böylece orada çok daha başarõlõ olursunuz. Ama bunun gereğini yapmazsanõz kimse size saygõ göstermez. Birtakõm şirketlere kâr elde edeceğiz diye bu işi verirseniz ne onu başarabilirsiniz ne de saygõnlõğõnõz kalõr. Bu sefer ulusal şirketinizle yapabileceklerinizi de ya- pamazsõnõz. Yöneticilerin bunu gör- mesi lazõm. Ama tam tersine, BO- TAŞ’õ daha da parçalamak, onu da özelleştirmek için çaba görüyoruz. Bütün bunlarõn değiştirilmesi lazõm. - Nabucco ve Güney Akım birbir- lerinin alternatifi mi yoksa birbirini tamamlayan boru hatları mı? - İddia edildiği gibi tamamlayõcõ değildir. Nabucco’ya tamamõyla alter- natif bir boru hattõdõr. İkisi de aynõ pazarlarõ hedeflemektedirler. Nabuc- co 31 milyar metreküplük bir boru hattõ. Güney Akõm 10 milyar metre- küple başladõ. Daha sonra 30 milyar metreküp dediler. Şu an Gazprom’un sitesine girin. 63 milyar metreküp gi- bi çok ihtiraslõ bir rakam görürsünüz. 63 ile 31 milyar metreküpü topladõğõ- nõzda ortaya çõkan rakam 94 milyar metreküptür. Avrupa’nõn 2030 yõlõ projeksiyonuna baktõğõnõzda bugün yaklaşõk 540 milyar metreküp tüketen Avrupa’nõn 2030’da yaklaşõk 820 milyar metreküp tüketeceği bildirili- yor. Dolayõsõyla 94 milyar metreküp- lük hatlar da olabilir, başka boru hat- larõ da gelebilir. Bunlar rakip değildir, denebilir. Ancak bunlar eşzamanlõ yü- rütülen projeler. Nabucco 7.9 milyar Avro olarak açõklandõ. Şu an güzergâ- hõ bile tam belirgin olmadõğõ için 15 ile 24 milyar Avro’ya çõkmasõ bekle- nen Güney Akõm var. Bunlarõn teğet geçmediğini düşündüğümüz küresel ekonomik kriz ortamõnda, her iki hat- tõn aynõ anda finansal destek bulmasõ mümkün değil. Bunun bir kõsmõnõ ödersiniz, geri yanõ için kredi bulma- nõz gerekir. Kredi istediğinizde boru hatlarõnõ dolduracak gaz olup olmadõ- ğõnõ sorarlar. Güney Akõm’õn burada avantajõ var ama Nabucco’nun yok. Aynõ piyasalarõ hedeflediğiniz için de birisi tatmin olursa öbürü 10-15 yõl sarkar. Ya da ona hiç ihtiyaç kalmaz. Açõkça söyleyeyim: Bunlar birbirine rakip iki projedir. Mezopotamya hep ilgi alanõ oldu - Tarih boyunca biz Türkler hep aynı yanılgılara düşmedik mi? - Biraz tarihsel bilinci ve belleği olan şunu görür: Tür- kiye’nin güneydoğu sõnõrlarõ yabancõ jeologlar tarafõn- dan incelenmiş, bu konuda kitaplar yazõlmõştõr. Uğur Mumcu’nun “Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925” kitabõnõn 15. ve 24. sayfalarõndan bir birleştirme yapa- lõm. İngiltere’nin Türkiye Büyükelçiliği Müsteşarõ Hoh- ler’in Londra’ya 21 Temmuz 1919 tarihli mesajõndan: “Şimdi Mezopotamya bizim olduğuna göre Binbaşı Noel’a bir Kürt devleti kurdurup kuzey dağlarını böylece koruyabiliriz. Binbaşı Noel bir Kürt Law- rence’ıdır. Majestelerinin hükümetinin amacı Türk- leri elden geldiğince zayıflatmak olduğuna göre Kürtleri bu şekilde harekete geçirmek fena bir plan değildir. Kürt sorununa verdiğimiz önem Mezopo- tamya’yla ilgilidir. Kürtlerin ve Ermenilerin duru- mu beni hiç ilgilendirmez.” Bu sözler kimi Kürt dostlarõmõz için dikkate alõnmasõ gereken cümlelerdir. Bakõn, 20 Şubat 1920’de Amerika- lõ Amiral Bristol şunu yazõyor: “Kürdistan’ın ünlü petrol yatakları nedeniyle yabancı entrikaları başla- dığı için kuşkusuz ciddi sorunlar çıkabilir. İngilizler herhalde Kürdistan’ı denetim altına alabilmek için Kürtleri Türklere karşı kullanmak isteyeceklerdir.” İngiltere Dõşişleri Bakanõ Edward Gray 1911’de şöy- le yazõyor: “Temel hedefimizi daima hatırda tutma- mızın önemine inanıyorum. Bu da Basra Körfezi ve onu tamamlar nitelikte olan Mezopotamya’daki İn- giliz çıkarlarını korumaktır.” Ama 1913’te Sadrazam Mahmut Şevket Paşa’nõn yazõsõ: “Kuveyt ve Katar gibi çölden ibaret iki kaza yüzünden İngiltere’yle ihtilaf çıkaramayız. Bunlar ehemmiyetsiz topraklardandır. Bunlardan ne gibi faydamız olabilir? Kuveyt ve Katar’ı İngiltere’ye bı- rakmaya ve zengin Irak vilayetimizle uğraşmaya ka- rar verdik.” Sizin tarih bilinciniz yoksa, enerji kaynak- larõnõn stratejik boyutunu göremiyorsanõz yapacağõnõz analizler, sentezler ve üretmeye kalktõğõnõz politikalar hiçbir şekilde başarõlõ olmaz ve ders almayõ bilmezseniz tarih tekerrür eder. P O R T R E NECDET PAMİR Ankara, 1954 doğumlu. Ortaöğrenimini TED Ankara Koleji, yükseköğrenimini ODTÜ Petrol Mühendisliği Bölümü’nde yaptõ. 15 yõl Petrol Mühendisleri Odasõ’nda görev aldõ. 1990-95 döneminde Petrol Mühendisleri Odasõ Genel Başkanõ oldu. TPAO’da Üretim ve Planlama Koordinasyon Gruplarõ’nda görev yaptõ. Başbakanlõk Boru Hatlarõ Koordinasyon Kurulu’nda 1995-96 arasõ TPAO temsilciliğini yürüttü. 26 yõl görev yaptõktan sonra TPAO’dan emekli oldu. 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde CHP Aksaray’dan 1. sõra adayõ oldu. Halen Dünya Enerji Konseyi Türk Milli Komitesi Yönetim Kurulu üyesi. Bilkent Üniversitesi’nde “Küresel Enerji Politikalarõ ve Uluslararasõ İlişkiler” dersi öğretim görevlisi. Çok sayõda makalesi Türkçe, İngilizce, Fransõzca ve İspanyolca olarak yayõmlandõ. SÖYLEŞİ LEYLA TAVŞANOĞLU - Nabucco’yu destekler görünen ABD ve AB’nin elitleri bu rekabete nasıl bakacak? - Bir ülke gerçekten ekonomik ve siyasi olarak bağõmsõzsa o zaman, “Avrupa, ABD, Rusya ne der diye bakmam. Ben çıkarıma bakarım” demeli. Nasõl ki ben İran’da yatõ- rõm yapacaksam hiç kimseye sormamalõyõm. ABD’den izin almamalõyõm. Ama gõrtlağõnõ- za kadar bağõmlõyken ve bir anlamda da ABD’den gelecek her türlü söze çok fazla kulağõnõzõ çevirmişken oralardan iyi sesler gelmeyeceği çok açõktõr. Sadece Nabucco ve Güney Akõm rekabeti de değil. ABD’nin ve AB’nin en fazla tedir- gin olduklarõ konularõn başõnda Türkiye’nin nükleer konusunda da yüzünü Rusya’ya dön- müş gibi görüntü vermesidir. Nitekim Putin biraz da fiili durum yaratarak “Bu ihaleyi al- maktan onur duyuyorum” dedi. Yani biraz bağlayõcõ konuştu. Oysa henüz verilmiş bir şey yoktu. Nükleer üzerine başka bir şey söy- lemek istiyorum. Bu da tek bir firmaya veril- di. 26 sentlik bir fiyat verdiler. Bu çok fahiş bir fiyattõr. Tepkiler üzerine bir süre sonra bunu 15 sente düşürdüler. Bu da ciddiyetsiz- liğin göstergesidir. Şimdi 13.95 sent gibi bir- takõm fiyatlar söyleniyor. Burada sõkõntõ şu: Laf olsun torba dolsun diye anlaşma imza- lanmaz. Olumlu yanõnda görüntü var. İyi bir halkla ilişkiler kampanyasõ yürütüldü. Ama o toz duman geçtikten sonra ortaya ne alõnõp ne verildiği çõkacak. Putin’in gelmesiyle prestijli bir görüntü verilmiş olabilir. Öte yandan ABD ve AB’ye karşõ da onlarõn Türkiye’ye olan buyurgan tutumlarõ nedeniyle Rusya’yla daha yakõnlaşma imajõ doğmuş olabilir. Onlar bu blöfü görürler ya da görmezler. Ama bun- larõ yaptõktan sonra elde ne kaldõ? Ona bak- malõyõz. Nabucco’nun ortaya çõkõş nedeninin amacõ, AB üyesi ülkelerin enerjide tek bir kaynağa, özellikle de AB üyesi olmayan bir kaynağa bağõmlõlõklarõnõ makul bir seviyeye çekmek, kaynaklarõ çeşitlendirmekti. Nabucco için kaynaklarda dört tane ülke var: Azerbaycan, İran, Irak ve Mõsõr. Ama 2008’den itibaren Nabucco Projesi’ne gaz tedarik kaynaklarõ başlõğõnõn altõndaki ülke isimlerine Rusya da eklendi. R U S Y A ’ Y L A Y A P I L A N A N L A Ş M A S O R U N L U D U R leyla.tavsanoglu@cumhuriyet.com.tr
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear