Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
27 KASIM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA
HABERLER 7
DÜZ YAZI
ORHAN BİRGİT
Tuzu Kuruların
Savcısı Bay Çelik!
Kamu emekçilerinin eylemi özellikle büyük
kentlerde hayatı geniş ölçüde etkilemiş olsa da
barışçıl bir ortam içinde sürdü ve kavgasız
bitti.
Bu nedenle sadece emekçi yurttaşları değil;
aslında onların bağrından çıkmış ve onlarla aynı
tencereleri paylaşan polislerimizi de kutlamak
gerekiyor.
Eline verilmiş copu, kendisi kadar maaş alan,
kendisi gibi gecekondularda oturan
yurttaşlarına vurmak dahası biber gazı sıkmak
türünden aldığı emirleri o polislerin önemli bir
bölümünün içlerine sindirmekte zorluk çektiğini
ve bu nedenle de yasal hak arayışlarını içinden
alkışladığını da hep düşünürüm.
Böylesine bir hak arayışını içlerine
sindiremeyen AKP iktidarının sözcüsü Hüseyin
Çelik, salı günkü eylemi “çok masum bir hak
arama eylemi olarak” değerlendirmeyen tek
kurum olduğu su yüzüne çıkan partisi adına
düzenlediği basın toplantısında emekçilere
adeta gözdağı vermeye kalkışmasaydı, bir
bayram günün yazısında, hafif konulara yer
verecektim.
Ancak iktidar partisinin çiçeği burnundaki
genel başkan yardımcısı, kendisini Başbakan
Vekilinin, İçişleri ya da Çalışma Bakanının
yerlerine koymuş olmalı ki “kamu çalışanları
vatandaşın günlük hayatını ıstıraba
dönüştürme hakkına sahip değildir” diye
buyurduktan sonra, yasadışı olarak eylemler
nedeni ile işlerini bırakmış olanlar hakkında
kovuşturma yapılacağını, bunu da sanki
partisinin değil hükümetin sözcüsü imiş gibi
söylemesi dikkat çekici değil midir?
Hem AB hem de ILO’nun ölçütleri
Bu açıklaması ile Bay Çelik sadece kendisini
değil AKP’yi de adeta tuzu kuruların savcısı
konumunda görmekle de kalmadı.
AB ülkelerinde, dahası ILO koşullarını bizim
gibi imzalamış tüm devletlerde kamu
çalışanlarına da grevli toplusözleşme hakkının
tanındığını söyleyenlere de ağızlarının payını
vermeye kalkışarak “İşimize geldiği zaman
dış hukuka, gelmediği zaman iç hukuka
sığınmayalım” diye buyurdu.
Böyle bir yöntemle, emekçilerin haklarını
görmezden gelmeye kalkan AKP Genel Başkan
Yardımcısı’na, “İLO standartlarını hiçe sayarak
emekçinin grevli toplusözleşme isteklerini
tanımak istemiyorsun. İşine geldiği zaman
demokratik açılım adı altında ulus devleti 80 yıl
sonra yeniden ümmet toplumuna
döndürmekten çekinmiyorsun. İşine gelmediği
zaman da emek açılımı için gelen isteklere
“komisyon kurup sorunlarınızı orada konuşalım”
diye sırt çeviriyorsun demezler mi?
Bay Çelik, kamu emekçilerinin eylemini
ideolojik gördüğü için tehlikeli ilan ediyormuş!
Emekçilerin elbette bir ideolojisi olmalı değil
midir Sayın Hüseyin Çelik? İşçi sınıfının, alın
terinin karşılığını istemesi, eşit işe eşit ücret
talep etmesi. Ücretlendirmede kendisine söz
ve oy hakkı tanınmasını haykırması, emeği en
yüce değer olarak görmesi ideolojilerine sahip
değilse, o kişiye niçin emekçi denilsin ki?
Darbelerin zorla unutturduğu bu saygın
kavramların Bay Çelik ve partisinin uzağından
bile geçmediğini ama kendilerinin uhrevi
dünyasında başka yolları tek ideoloji olarak
görüp benimsediğini bilmeyenimiz mi var?
Türker’den gelen yanıt
AKP sözcüsünün emekçilere açık açık
“Alanlarda eylem yapmayın. Dileklerinizi
Devlet Bakanı’nın da söylediği gibi
komisyonlara getirip kapalı kapılar
arkasında görüşün” çağrısını aynı gün ondan
da önce verdiği demeç ile DSP Genel Başkanı
Türker, “Demokratik ülkelerde emekçilerin,
seslerini iktidarlara duyurmak için eylem
yapmalarının son derecede normal bir
yöntem ve demokratik hak olduğunu”
söyleyerek yanıtladı...
DSP Genel Başkanı’na göre Başbakan
demokratsa, eylemcileri cezalandırmamalı;
sorunlarını çözmek, haklarını vermek için
onlarla yüz yüze konuşmalıdır.
Gelecek günler, Masum Türker’in sözünü
ettiği başbakan, demokratsa koşulunun ne
denli geçerli olduğunu gösterecektir.
Ancak yurttaşların telefonlarına kadar kulak
uzatan bir iktidarın özellikle de o yöntemleri
görmezden gelmeye çalışan liderinin ne kadar
demokrat olduğu bu bayram günü
ziyaretlerinde hemen her evde konuşulacağı
anlaşılan başlıca konu olmalıdır.
Tüm okurlarımın bayramlarını kutlarım.
Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net
TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com
Kürt hareketinin büyümesinde Diyarbakır
Cezaevi’ndeki işkencelerin tahrik edici yanı
ne kadar yadsınamazsa, Kürdistan İşçi
Partisi’nin (PKK) örgütlenmesinde bir
Karadenizli’nin önemli bir etken olması da
o denli göz ardı edilemez!.. İşte, 27 Kasım
1978’de kurulan ve bugün 32. yılına giren
PKK’nin geçmişindeki şaşırtıcı olaylar ve
ilişkiler zinciri!..
PKK’nin önemli kurmaylarından biri olan
Haki Karer, Karadenizli bir gençti!
Ordu’nun Ulubey ilçesinde 1950 yılında
doğan Karer, lise eğitimini memleketinde
yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Fen
Fakültesi’ne girdi. 1970 sonrası gelişen
devrimci gençlik hareketinden etkilenen
Karer, Ankara Yüksek Öğrenim Kültür
Derneği’nde (ADYÖD) Abdullah Öcalan’la
tanışınca kendini Kürtçü siyasetin de içinde
buldu.
Öcalan’ın 1976’da “Apocular” hareketini
partileştirme amacıyla Ankara Dikmen’de
yaptığı “ülkeye dönüş” toplantısında Karer
de vardı. Apoculuğun Güneydoğu’ya
yönelme kararının ardından okulunu son
sınıfta terk eden Karer, önce Batman’a,
daha sonra da Gaziantep’e gitti. Karer
buradaki faaliyetleri sırasında, biraz da
Karadenizliliğinin dikkat çekmesi nedeniyle
kısa sürede deşifre oldu. İddiaya göre
“Sterka Sor” (Kızıl Yıldız) adlı örgütün
yöneticilerinden Alaattin Kapan’la olan
randevusuna giderken 18 Mayıs 1977’de
“tuzağa düşürülerek” öldürüldü. İşte bu
cinayet PKK’nin varlık gerekçelerinden biri
haline getirildi!
Hoşgörü’den doğan şiddet!..
Apocular, Güneydoğu’da büyük bir darbe
yemişti. Ancak bu cinayetin ardından
hedefte bu kez Abdullah Öcalan vardı!
Öcalan’a, Ankara Türk-İş Blokları’nda
kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen
suikast(!) girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca
Apocu grup örgütlenmeyi en üst düzeye
çıkarma kararı aldı. Öcalan, 1977 yılının
sonbaharında Gaziantep’e giderek
“parti”leşme çalışmalarına yöneldi. İleride
şiddeti bir dayatma yöntemi olarak
kullanacak olan örgütün kiraladığı hücre evi,
ne ilginçtir ki Gaziantep’in Hoşgörü
Mahallesi’ndeydi! Parti programı işte o evde
yazıldı ve tüm bölgeye dağıtıldı. Öcalan
programı anlatmak için Güneydoğu’yu
dolaşmaya başladı.
Elazığ ardından Diyarbakır’ın Bağlar
Mahallesi’nde yapılan toplantıya da
hareketin tüm kurmayları katıldı. O Bağlar
ki, daha sonra Türk Hizbullahı’nın
kurtarılmış bölgesi olacak ve burayı üs
olarak seçen Hizbullah tetikçileri,
1990’larda PKK’ye büyük kayıplar
verdirecekti! Şahin Dönmez ve Ali Çetiner
gibi militanların Elazığ’da partileşmeye karşı
çıkması gibi Diyarbakır’da da Öcalan
muhalifi çatlak sesler görülmüştü! Ancak
muhalefet cılız kalmış ve bir kuruluş
kongresi toplanması için Öcalan’a tam yetki
verilmişti.
Ağalarla savaş!..
Öcalan işte bu ilk kongrenin hazırlıklarını,
21 Mart 1982’de Diyarbakır Cezaevi’nde
kendini yakarak intihar eden Mazlum
Doğan’la birlikte Ofis semtinde kiralanan bir
evde yapmıştı. Öcalan öldürülme
korkusuyla sürekli yer değiştiriyordu.
İddiaya göre partileşmeye karşı çıkan Şahin
Dönmez’in ihbarı üzerine Diyarbakır’ı terk
etti. Önce Urfa’ya, sonra Mardin’e gitti.
Apocular, partileşme çalışmalarını
yürütürken Güneydoğu’da, Kürtçü
fraksiyonlarla Öcalan yandaşları arasında
yaşanan gerginlik silahlı çatışmaya dönüştü.
Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK)
adlı örgütün Devrimci Demokrat Kültür
Dernekleri (DDKD) ve “Özgürlük Yolu” adlı
gruplarla birlikte gerçekleştirdiği
saldırılarda, PKK’lilerin iddialarına göre 50
civarında Apocu öldü! Söz konusu gruplar
ise saldırıları bölgede “tek hâkim güç”
olmaya çalışan Apocular’ın başlattığından
yakındı. Aynı dönemde özellikle İşçi
Partililere yönelik Apocular’ın düzenlediği
saldırılarda da, Türk solunun çeşitli
fraksiyonları çok kayıp verdi!
Apocular’ın partileşme sürecinde terör
estirmesi bölgedeki aşiretleri de ürküttü.
Toprak ağaları, sağ-sol kavgasının,
Kürtçü gruplar arasında savaşa
dönüşmesinin kendi egemenliklerini
bitireceğinden de endişe etti. Urfa’nın
Hilvan ilçesindeki Süleymanlar aşireti,
Apocular’la bu yüzden mücadeleye girişti.
Bucaklar’ın lideri M. Celal Bucak’ın
Süleymanlar’a destek vermesi üzerine
bölge kısa sürede savaş alanına döndü.
Apocular’ın önder kadrosundan Hilvanlı
Halil Çavgun’un bu süreçte öldürülmesi
üzerine Öcalan yanlıları varlık ve yokluk
ikileminde çaresiz kaldı.
Devreye yine Öcalan girdi ve “Kürt
feodalleri” diye adlandırdığı çevrelerle
sonuna kadar mücadele çağrısı yaptı.
Öcalan’ın Urfa’ya gönderdiği eylemciler
arasında, ne ilginçtir ki yine bir Karadenizli
vardı! Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı
Güzeloluk köyünde 1952 yılında dünyaya
gelen Kemal Pir, yanına Mehmet
Karasungur’u da alarak Hilvan’daki
saldırıları yeniden örgütlemeye çalıştı.
Ancak ikili bölgede zorlanınca, Öcalan
Urfa’ya giderek sürece müdahale etti.
Süleymanlar aşiretinin çok sayıda üyesi
öldürülünce Apocular’ın adını artık
duymayan kalmamıştı.
Hilvan’da bu doğrultuda gelişmeler
yaşanırken; Gaziantep’te PKK’nin
karşısında bu kez “Tekoşin” (Mücadele)
adlı bir grup vardı. Bu grup Haki Karer’i
öldüren Sterka Sor’la işbirliği halindeydi.
Tekoşin’in saldırılarının artması üzerine
önce Kemal Pir, sonra da Öcalan Antep’e
giderek bu grupla mücadeleye girişti. İki
grubun önderleri kenti terk ederken,
peşlerine düşen Pir, Kahramanmaraş’ta
polise yakalandı.
Siverek dönemeci!..
Apocular Gaziantep’ten sonra tekrar
Hilvan’a dönerek burada Süleymanlar’la
çatışmaya devam ettiler. PKK’li Cemil
Bayık, 30 yıl sonra yaptığı açıklamalarda,
“Hilvan mücadelesi hareketimizin
partileşmesinde çok önemli bir rol
oynamıştır” diyecekti. Öcalan yanlıları,
Hilvan’dan sonra Bucak aşiretinin
denetimindeki Urfa’nın Siverek ilçesine
yöneldiler. Grubun amacı burada hem
askeri örgütlenmeyi geliştirmek hem de
PKK’nin kuruluşunu duyurmaktı.
Siverek’te bir eylem komitesi kuran
Öcalan, örgütün ilk “askeri yönetmeliği”ni
yazarak ilk “silahlı propaganda birliklerini”
oluşturdu. Ancak Öcalan PKK’nin
kuruluşunu kendi memleketinde
duyuramadı! 27 Kasım 1978’de,
Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis
köyünde toplanan Apocular, “PKK” adını
alacak örgütün ilk kongresini toplayarak
partileştiler.
Yurtdışına çıkan Öcalan ise sansasyonel
bir eylemle PKK’nin kuruluşunun
kamuoyuna ilan edilmesi talimatını verdi.
Bir grup PKK militanı da 30 Temmuz
1979’da, dönemin Adalet Partisi
milletvekili M. Celal Bucak’ın misafir olarak
kaldığı eve bombalı saldırı düzenledi. Bir
kişini öldüğü patlamada, Bucak yaralandı.
Apocular kimseye “hoşgörü”
göstermemişlerdi ama, PKK’nin adını artık
tüm Türkiye duymuştu!..
Hoşgörü Mahallesi’nden Akan Kan!..
THK Genel Başkanõ, toplayacaklarõ kurban derilerinin gelirleriyle 3 adet yangõn uçağõ alacaklarõnõ söyledi
Deriler ormanlarõ koruyacak
SELDA GÜNEYSU
ANKARA - Türk Hava Kurumu
(THK) Genel Başkanõ Osman Yıldı-
rım, bu yõl THK’ce toplanan kurban
derilerinin geliriyle 3 adet yangõn
uçağõ almayõ hedeflediklerini belirtti.
THK’nin 2860 sayõlõ “Yardım
Toplama” ile 3294 sayõlõ “Sosyal
Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı
Teşvik” yasalarõ kapsamõnda, her yõl
Kurban Bayramõ’nda deri topladõğõnõ
belirten Yõldõrõm, “Her iki yasa
da 5 kurum adına THK’ye, kur-
ban derisi toplama yetkisi ver-
miştir. Bu kurumlar şunlar: Sos-
yal Yardımlaşma ve Dayanışma
Vakfı, Çocuk Esirgeme Kurumu,
Kızılay, Diyanet Vakfı ve THK. Bu
5 kuruluş adına kurban derisini
toplarız, sonra da gelirimizi bu 5
kurumla paylaşırız” dedi.
Geliri paylaştırıyoruz
Yõldõrõm, “Kurban derileri geli-
rinin yüzde 50’sini, Sosyal Yar-
dımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na
veriyoruz. Onların aracılığı ile
gelirin bu yüzde 50’lik kısmı, yar-
dıma muhtaç yurttaşlarımıza ulaş-
tırılıyor. Bunun haricinde topla-
dığımız kurban derileri gelirinin
yüzde 4’ü Kızılay’a, yüzde 3’ü
Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir-
geme Kurumu’a, yüzde 3’ü de
Diyanet Vakfı’na ulaştırılıyor. Bu
paylaştırmadan sonra gelirin yüz-
de 40’ı da THK’ye kalıyor. Han-
gi il veya ilçe, kurban derisi top-
lama kapsamında ne kadar yar-
dım yaptıysa, o yardımın yüzde
50’si oradaki Sosyal Yardımlaşma
ve Dayanışma Vakfı’na gider. Ya-
ni yardımlar, Türkiye genelinden
para ayrılıp yapılmaz” diye ko-
nuştu. Yõldõrõm, 53 merkezde deri
ihalesi yaptõklarõnõ belirterek sözle-
rini şöyle sürdürdü:
“Şu anda, topladığımız yar-
dım derilerini, tüccarına satmış
durumdayız. Ancak bu sene deri
fiyatları biraz düşük gitti. Bu yıl
1.5 milyon dolayında kurban de-
risi bağışı bekliyoruz. Önceki yıl-
larda topladığımız derilerin geli-
ri ile 5 yangın uçağı aldık. Bu yıl-
ki gelirle 3 yangın uçağı alıp çev-
reye katkı sunmak istiyoruz.”
BAYRAM MESAJLARI
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Siyasiler, Kurban
Bayramõ mesajlarõnda barõş ve
kardeşlik vurgusu yaptõ.
Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül, toplumdaki farklõlõklarõn
ayrõşma unsuru olarak görül-
memesi gerektiğini belirtti.
TBMM Başkanõ Mehmet Ali
Şahin, mesajõnda “Kurban
bayramının, çatışma kültürü-
nün bir tehdit olduğu dünya-
mızda evrensel barışa, esenli-
ğe ve huzura katkı sağlaması
en büyük dileğimizdir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Er-
doğan, sevgi ve dostluk bağla-
rõnõ güçlendiren bir bayrama
daha kavuşmanõn büyük mutlu-
luğunun yaşandõğõnõ ifade etti.
Muhalefet parti liderlerinin
yayõmladõklarõ bayram mesaj-
larõnda ana konu, demokratik
açõlõm oldu.
CHP Genel Başkanõ Deniz
Baykal, mesajõnda “Gün gele-
cek toprak bütünlüğümüz,
ulusal birliğimiz ve laik cum-
huriyetimiz tehdit altında ol-
mayacak” ifadesini kullandõ.
MHP Genel Başkanõ Devlet
Bahçeli ise Türk milletini
oluşturan fertler arasõna nifak
tohumlarõ ekilmek istendiğini
savundu.
DTP eşbaşkanlarõ Ahmet
Türk ve Emine Ayna devam-
lõ barõşõ tesis etmek için en uy-
gun imkânlarõn bulunduğu bir
dönemden geçildiğini belirtti.
Siyasilerden
kardeşlik
vurgusu
TAHSİN YEŞİLDERE:
Gözlerden
uzak bağış
yapılıyor
MELTEM YILMAZ
İstanbul Veteriner Hekimler
Odasõ Başkanõ Tahsin Yeşilde-
re, kurban derilerinden elde edi-
len 40 milyon TL civarõndaki ge-
lirin yalnõzca yüzde 20’sinin ka-
yõt altõna alõnabildiğini, kalan
yüzde 80’lik rantõn dernek, vakõf,
yurt, cami ve cemaatler arasõnda
paylaşõldõğõnõ vurguladõ.
Türkiye’de kurban derisi top-
lamada yasal olarak görevlendi-
rilen tek kurumun Türk Hava Ku-
rumu (THK) olmasõna karşõn
aralarõnda Deniz Feneri e.V. bağ-
lantõlõ soruşturma sürdürülen De-
niz Feneri’nin de bulunduğu bir-
çok dernek ve vakõf, kurban de-
risi toplama hazõrlõklarõna başla-
dõ. Reklam kampanyalarõnda “ve-
kâlet yoluyla kurban kesiminin
yapıldığı” yönünde bilgiler ve-
rilmesine karşõn söz konusu der-
neklerle bağlantõya geçildiğin-
de, kurban derilerinin şehir mer-
kezlerine uzak alanlarda toplan-
dõğõ anlaşõlõyor. Örneğin Deniz
Feneri Derneği yetkilileri, “kur-
ban derisi bağışı için özel bir ça-
lışma yapmadığı ancak deri
bağışlarının Ümraniye’de ka-
bul edildiğini” söylüyor. Benzer
reklamlar veren diğer dernek ve
vakõflar da Fatih, Ümraniye, Bağ-
cõlar, Sancaktepe gibi merkez-
lerde deri bağõşlarõnõ kabul ede-
ceklerini belirtiyorlar.
Rant çok büyük
Kurban Bayramõ’nda yakla-
şõk 2 milyon koyun ile 600 bin
büyükbaş hayvanõn kesiminin
yapõlacağõ hesaplanõrsa, kurban
derilerinin ekonomik değeri yak-
laşõk 40 milyon TL’yi buluyor.
Yeşildere, kurban derilerinin yal-
nõzca yüzde 20’sinin kayõt altõn-
da tutulabildiğini, toplam ke-
simlerden elde edilen 1 milyar
500 milyonluk kazancõn ise yal-
nõzca yüzde 15’ine fatura kesil-
diğini belirterek “Geri kalan
kesimlerin nerede ve nasıl ya-
pıldığı devlet tarafından kont-
rol edilememektedir” dedi.
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Valili-
ği, daha önceki Kurban bayramlarõnda yaşa-
nan aksaklõklar ile istenmeyen görüntülere
meydan vermemek için bir dizi önlem aldõ.
İstanbul Veteriner Hekimler Odasõ da İstan-
bul’da her yõl Kurban Bayramõ’nda yaşanan
vahşi görüntülerin ortaya çõkmasõ halinde
aralarõnda İstanbul Valiliği, Büyükşehir Be-
lediyesi (İBB) ile yetkili ilçe belediyelerinin
bulunduğu ilgili mercilere dava açacak.
İstanbul Valiliği kurban kesiminin yapõla-
cağõ alanlarõn belirlendiğini, sokak ve mey-
danlarda kesimlerin yasak olduğunu, kesen-
ler hakkõnda yasal işlem yapõlacağõ, bayram
süresince denetim ekiplerinin görev başõnda
olacağõnõ bildirdi.
İstanbul Veteriner Hekimler Odasõ yöneti-
cileri de yanlõş kesim ile sonrasõnda ortalõğa
bõrakõlan hayvan artõklarõnõn, hayvandan in-
sana bulaşan 250’den fazla hastalõğa yol aç-
tõğõna dikkat çektiler.
Vahşi görüntülere
izin verenlere dava
DENİZ TATARER
Kurban Bayramõ için Türkiye’nin
dört bir yanõndan İstanbul’a gelen ce-
lepler bu yõl bekledikleri satõşõ ya-
pamadõ. Yurttaşlar, fiyatõnõn uygun
olmasõ nedeniyle büyükbaş hayvanõ
tercih etti. Türkiye Ziraatçiler Der-
neği Başkanõ İbrahim Yetkin, dün-
yanõn en pahalõ etinin Türkiye’de sa-
tõldõğõnõ belirterek “Avrupa’da kır-
mızı etin kilosu 3 ile 9 Avro ara-
sında değişirken Türkiye’de fi-
yat 30-35 TL’ye dayandı” dedi.
Şebinkarahisar’dan 230 koyun
getiren Sami Akdağ, 10 günde 50
koyun satabildiğini belirterek, sa-
tõşlarõn düşük olmasõnõn nedeninin
çeşitli dernek ve kuruluşlarõn düşük
ücretle kurban bağõşõ toplamalarõ ol-
duğunu söyledi. 30 kiloluk bir ko-
yunun fiyatõnõn 400 ile 500 TL ara-
sõnda değiştiğini söyleyen Akdağ,
“Televizyonlara çıkıp 250 liraya
kurbanlık bağışı aldıklarını söy-
lüyorlar. Bu fiyata kimse koyun
satamaz. İnsanları kandırıyor-
lar, kurbanlık kesmeden parala-
rını alıyorlar” dedi.
‘Hilton daha ucuz’
Beyoğlu Belediyesi’nin kurban
kesim alanõnda 220 kiloluk bir bü-
yükbaş hayvan için pazarlõk yapan
Ali Güzel, fiyatlarõn geçen yõllara gö-
re yüksek olmasõndan şikâyetçi. 7 ki-
şi ortak bir büyükbaş hayvan almak
istediklerini söyleyen Güzel, “3 bin
900 lira fiyat veriyorlar. En son 3
bin 300’e indirdiler ancak bizde 3
bin lira var. 300 lira daha indirim
yapmadıkları için satın alama-
dık” diye konuştu. İspirli Ramazan
usta ise Beyoğlu Belediyesi’ne gün-
lük 600 TL kira ödemekten şikâyetçi.
“Hilton’da geceliği 450 TL’ye ka-
lıyorlar bize 600 lira kira ödeti-
yorlar” sözleriyle belediyeyi eleş-
tiriyor. Erzurum’dan gelen Sertif Al-
yıldırım ise 22 büyükbaş hayvandan
11’ini satabildiklerini belirterek “Sa-
tışlar kötü ama küçükbaş satan-
ların durumu bizden daha kötü.
Bütün hayvanları ellerinde kaldı”
dedi. 350 tane küçükbaş hayvanla Er-
zincan’dan gelen Sedat Demir, geç-
miş yõllarda bayramdan önce tüm
hayvanlarõn satõldõğõnõ belirterek
“10 günde 100 tane koyun sata-
bildik. Doğu’da hayvancılık üre-
timi durdu. Her şeyin fiyatı sürekli
artıyor. İnsanlar 400 liraya koyun
almak yerine daha ucuza daha çok
et verir diye büyükbaş kesmeye
başladı. Zarar ettik” dedi.
Aşõrõ pahalõ kurbanlõklar yurttaşlarõ ortak kesime yöneltti
Küçükbaşlar elde kaldı
Kurban
almak için
son günü bek-
leyen yurttaş-
lar satıcılarla
kıyasıya pa-
zarlık yaptı.
Kimi kurban
satıcıları da
“Satışlar kötü
ama küçük-
baş satanların
durumu biz-
den daha kö-
tü” diyerek
dert yandı.
(SERKAN
YILDIZ)
THK Genel Başkanõ Yõldõrõm, kurumun topladõğõ kurban
derileri gelirinin 5 kuruluşça paylaşõldõğõnõ söyledi. Geçtiğimiz
yõllarda toplanan kurban derilerinden elde edilen gelirle 5 adet
yangõn söndürme uçağõ alõndõğõnõ belirten Yõldõrõm, “Bu yõlki
gelirle 5 uçak alarak çevreye katkõ sunmak istiyoruz” dedi.