24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 27 KASIM 2009 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 DÜZ YAZI ORHAN BİRGİT Tuzu Kuruların Savcısı Bay Çelik! Kamu emekçilerinin eylemi özellikle büyük kentlerde hayatı geniş ölçüde etkilemiş olsa da barışçıl bir ortam içinde sürdü ve kavgasız bitti. Bu nedenle sadece emekçi yurttaşları değil; aslında onların bağrından çıkmış ve onlarla aynı tencereleri paylaşan polislerimizi de kutlamak gerekiyor. Eline verilmiş copu, kendisi kadar maaş alan, kendisi gibi gecekondularda oturan yurttaşlarına vurmak dahası biber gazı sıkmak türünden aldığı emirleri o polislerin önemli bir bölümünün içlerine sindirmekte zorluk çektiğini ve bu nedenle de yasal hak arayışlarını içinden alkışladığını da hep düşünürüm. Böylesine bir hak arayışını içlerine sindiremeyen AKP iktidarının sözcüsü Hüseyin Çelik, salı günkü eylemi “çok masum bir hak arama eylemi olarak” değerlendirmeyen tek kurum olduğu su yüzüne çıkan partisi adına düzenlediği basın toplantısında emekçilere adeta gözdağı vermeye kalkışmasaydı, bir bayram günün yazısında, hafif konulara yer verecektim. Ancak iktidar partisinin çiçeği burnundaki genel başkan yardımcısı, kendisini Başbakan Vekilinin, İçişleri ya da Çalışma Bakanının yerlerine koymuş olmalı ki “kamu çalışanları vatandaşın günlük hayatını ıstıraba dönüştürme hakkına sahip değildir” diye buyurduktan sonra, yasadışı olarak eylemler nedeni ile işlerini bırakmış olanlar hakkında kovuşturma yapılacağını, bunu da sanki partisinin değil hükümetin sözcüsü imiş gibi söylemesi dikkat çekici değil midir? Hem AB hem de ILO’nun ölçütleri Bu açıklaması ile Bay Çelik sadece kendisini değil AKP’yi de adeta tuzu kuruların savcısı konumunda görmekle de kalmadı. AB ülkelerinde, dahası ILO koşullarını bizim gibi imzalamış tüm devletlerde kamu çalışanlarına da grevli toplusözleşme hakkının tanındığını söyleyenlere de ağızlarının payını vermeye kalkışarak “İşimize geldiği zaman dış hukuka, gelmediği zaman iç hukuka sığınmayalım” diye buyurdu. Böyle bir yöntemle, emekçilerin haklarını görmezden gelmeye kalkan AKP Genel Başkan Yardımcısı’na, “İLO standartlarını hiçe sayarak emekçinin grevli toplusözleşme isteklerini tanımak istemiyorsun. İşine geldiği zaman demokratik açılım adı altında ulus devleti 80 yıl sonra yeniden ümmet toplumuna döndürmekten çekinmiyorsun. İşine gelmediği zaman da emek açılımı için gelen isteklere “komisyon kurup sorunlarınızı orada konuşalım” diye sırt çeviriyorsun demezler mi? Bay Çelik, kamu emekçilerinin eylemini ideolojik gördüğü için tehlikeli ilan ediyormuş! Emekçilerin elbette bir ideolojisi olmalı değil midir Sayın Hüseyin Çelik? İşçi sınıfının, alın terinin karşılığını istemesi, eşit işe eşit ücret talep etmesi. Ücretlendirmede kendisine söz ve oy hakkı tanınmasını haykırması, emeği en yüce değer olarak görmesi ideolojilerine sahip değilse, o kişiye niçin emekçi denilsin ki? Darbelerin zorla unutturduğu bu saygın kavramların Bay Çelik ve partisinin uzağından bile geçmediğini ama kendilerinin uhrevi dünyasında başka yolları tek ideoloji olarak görüp benimsediğini bilmeyenimiz mi var? Türker’den gelen yanıt AKP sözcüsünün emekçilere açık açık “Alanlarda eylem yapmayın. Dileklerinizi Devlet Bakanı’nın da söylediği gibi komisyonlara getirip kapalı kapılar arkasında görüşün” çağrısını aynı gün ondan da önce verdiği demeç ile DSP Genel Başkanı Türker, “Demokratik ülkelerde emekçilerin, seslerini iktidarlara duyurmak için eylem yapmalarının son derecede normal bir yöntem ve demokratik hak olduğunu” söyleyerek yanıtladı... DSP Genel Başkanı’na göre Başbakan demokratsa, eylemcileri cezalandırmamalı; sorunlarını çözmek, haklarını vermek için onlarla yüz yüze konuşmalıdır. Gelecek günler, Masum Türker’in sözünü ettiği başbakan, demokratsa koşulunun ne denli geçerli olduğunu gösterecektir. Ancak yurttaşların telefonlarına kadar kulak uzatan bir iktidarın özellikle de o yöntemleri görmezden gelmeye çalışan liderinin ne kadar demokrat olduğu bu bayram günü ziyaretlerinde hemen her evde konuşulacağı anlaşılan başlıca konu olmalıdır. Tüm okurlarımın bayramlarını kutlarım. Faks: 0 216 302 82 08 obirgit@e-kolay.net TERÖR VE TOPLUM / MEHMET FARAÇ mfarac@cumhuriyet.com.tr - www.mehmetfarac.com Kürt hareketinin büyümesinde Diyarbakır Cezaevi’ndeki işkencelerin tahrik edici yanı ne kadar yadsınamazsa, Kürdistan İşçi Partisi’nin (PKK) örgütlenmesinde bir Karadenizli’nin önemli bir etken olması da o denli göz ardı edilemez!.. İşte, 27 Kasım 1978’de kurulan ve bugün 32. yılına giren PKK’nin geçmişindeki şaşırtıcı olaylar ve ilişkiler zinciri!.. PKK’nin önemli kurmaylarından biri olan Haki Karer, Karadenizli bir gençti! Ordu’nun Ulubey ilçesinde 1950 yılında doğan Karer, lise eğitimini memleketinde yaptıktan sonra Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’ne girdi. 1970 sonrası gelişen devrimci gençlik hareketinden etkilenen Karer, Ankara Yüksek Öğrenim Kültür Derneği’nde (ADYÖD) Abdullah Öcalan’la tanışınca kendini Kürtçü siyasetin de içinde buldu. Öcalan’ın 1976’da “Apocular” hareketini partileştirme amacıyla Ankara Dikmen’de yaptığı “ülkeye dönüş” toplantısında Karer de vardı. Apoculuğun Güneydoğu’ya yönelme kararının ardından okulunu son sınıfta terk eden Karer, önce Batman’a, daha sonra da Gaziantep’e gitti. Karer buradaki faaliyetleri sırasında, biraz da Karadenizliliğinin dikkat çekmesi nedeniyle kısa sürede deşifre oldu. İddiaya göre “Sterka Sor” (Kızıl Yıldız) adlı örgütün yöneticilerinden Alaattin Kapan’la olan randevusuna giderken 18 Mayıs 1977’de “tuzağa düşürülerek” öldürüldü. İşte bu cinayet PKK’nin varlık gerekçelerinden biri haline getirildi! Hoşgörü’den doğan şiddet!.. Apocular, Güneydoğu’da büyük bir darbe yemişti. Ancak bu cinayetin ardından hedefte bu kez Abdullah Öcalan vardı! Öcalan’a, Ankara Türk-İş Blokları’nda kimliği belirsiz kişilerce düzenlenen suikast(!) girişimi başarısızlıkla sonuçlanınca Apocu grup örgütlenmeyi en üst düzeye çıkarma kararı aldı. Öcalan, 1977 yılının sonbaharında Gaziantep’e giderek “parti”leşme çalışmalarına yöneldi. İleride şiddeti bir dayatma yöntemi olarak kullanacak olan örgütün kiraladığı hücre evi, ne ilginçtir ki Gaziantep’in Hoşgörü Mahallesi’ndeydi! Parti programı işte o evde yazıldı ve tüm bölgeye dağıtıldı. Öcalan programı anlatmak için Güneydoğu’yu dolaşmaya başladı. Elazığ ardından Diyarbakır’ın Bağlar Mahallesi’nde yapılan toplantıya da hareketin tüm kurmayları katıldı. O Bağlar ki, daha sonra Türk Hizbullahı’nın kurtarılmış bölgesi olacak ve burayı üs olarak seçen Hizbullah tetikçileri, 1990’larda PKK’ye büyük kayıplar verdirecekti! Şahin Dönmez ve Ali Çetiner gibi militanların Elazığ’da partileşmeye karşı çıkması gibi Diyarbakır’da da Öcalan muhalifi çatlak sesler görülmüştü! Ancak muhalefet cılız kalmış ve bir kuruluş kongresi toplanması için Öcalan’a tam yetki verilmişti. Ağalarla savaş!.. Öcalan işte bu ilk kongrenin hazırlıklarını, 21 Mart 1982’de Diyarbakır Cezaevi’nde kendini yakarak intihar eden Mazlum Doğan’la birlikte Ofis semtinde kiralanan bir evde yapmıştı. Öcalan öldürülme korkusuyla sürekli yer değiştiriyordu. İddiaya göre partileşmeye karşı çıkan Şahin Dönmez’in ihbarı üzerine Diyarbakır’ı terk etti. Önce Urfa’ya, sonra Mardin’e gitti. Apocular, partileşme çalışmalarını yürütürken Güneydoğu’da, Kürtçü fraksiyonlarla Öcalan yandaşları arasında yaşanan gerginlik silahlı çatışmaya dönüştü. Kürdistan Ulusal Kurtuluşçuları (KUK) adlı örgütün Devrimci Demokrat Kültür Dernekleri (DDKD) ve “Özgürlük Yolu” adlı gruplarla birlikte gerçekleştirdiği saldırılarda, PKK’lilerin iddialarına göre 50 civarında Apocu öldü! Söz konusu gruplar ise saldırıları bölgede “tek hâkim güç” olmaya çalışan Apocular’ın başlattığından yakındı. Aynı dönemde özellikle İşçi Partililere yönelik Apocular’ın düzenlediği saldırılarda da, Türk solunun çeşitli fraksiyonları çok kayıp verdi! Apocular’ın partileşme sürecinde terör estirmesi bölgedeki aşiretleri de ürküttü. Toprak ağaları, sağ-sol kavgasının, Kürtçü gruplar arasında savaşa dönüşmesinin kendi egemenliklerini bitireceğinden de endişe etti. Urfa’nın Hilvan ilçesindeki Süleymanlar aşireti, Apocular’la bu yüzden mücadeleye girişti. Bucaklar’ın lideri M. Celal Bucak’ın Süleymanlar’a destek vermesi üzerine bölge kısa sürede savaş alanına döndü. Apocular’ın önder kadrosundan Hilvanlı Halil Çavgun’un bu süreçte öldürülmesi üzerine Öcalan yanlıları varlık ve yokluk ikileminde çaresiz kaldı. Devreye yine Öcalan girdi ve “Kürt feodalleri” diye adlandırdığı çevrelerle sonuna kadar mücadele çağrısı yaptı. Öcalan’ın Urfa’ya gönderdiği eylemciler arasında, ne ilginçtir ki yine bir Karadenizli vardı! Gümüşhane’nin Torul ilçesine bağlı Güzeloluk köyünde 1952 yılında dünyaya gelen Kemal Pir, yanına Mehmet Karasungur’u da alarak Hilvan’daki saldırıları yeniden örgütlemeye çalıştı. Ancak ikili bölgede zorlanınca, Öcalan Urfa’ya giderek sürece müdahale etti. Süleymanlar aşiretinin çok sayıda üyesi öldürülünce Apocular’ın adını artık duymayan kalmamıştı. Hilvan’da bu doğrultuda gelişmeler yaşanırken; Gaziantep’te PKK’nin karşısında bu kez “Tekoşin” (Mücadele) adlı bir grup vardı. Bu grup Haki Karer’i öldüren Sterka Sor’la işbirliği halindeydi. Tekoşin’in saldırılarının artması üzerine önce Kemal Pir, sonra da Öcalan Antep’e giderek bu grupla mücadeleye girişti. İki grubun önderleri kenti terk ederken, peşlerine düşen Pir, Kahramanmaraş’ta polise yakalandı. Siverek dönemeci!.. Apocular Gaziantep’ten sonra tekrar Hilvan’a dönerek burada Süleymanlar’la çatışmaya devam ettiler. PKK’li Cemil Bayık, 30 yıl sonra yaptığı açıklamalarda, “Hilvan mücadelesi hareketimizin partileşmesinde çok önemli bir rol oynamıştır” diyecekti. Öcalan yanlıları, Hilvan’dan sonra Bucak aşiretinin denetimindeki Urfa’nın Siverek ilçesine yöneldiler. Grubun amacı burada hem askeri örgütlenmeyi geliştirmek hem de PKK’nin kuruluşunu duyurmaktı. Siverek’te bir eylem komitesi kuran Öcalan, örgütün ilk “askeri yönetmeliği”ni yazarak ilk “silahlı propaganda birliklerini” oluşturdu. Ancak Öcalan PKK’nin kuruluşunu kendi memleketinde duyuramadı! 27 Kasım 1978’de, Diyarbakır’ın Lice ilçesine bağlı Fis köyünde toplanan Apocular, “PKK” adını alacak örgütün ilk kongresini toplayarak partileştiler. Yurtdışına çıkan Öcalan ise sansasyonel bir eylemle PKK’nin kuruluşunun kamuoyuna ilan edilmesi talimatını verdi. Bir grup PKK militanı da 30 Temmuz 1979’da, dönemin Adalet Partisi milletvekili M. Celal Bucak’ın misafir olarak kaldığı eve bombalı saldırı düzenledi. Bir kişini öldüğü patlamada, Bucak yaralandı. Apocular kimseye “hoşgörü” göstermemişlerdi ama, PKK’nin adını artık tüm Türkiye duymuştu!.. Hoşgörü Mahallesi’nden Akan Kan!.. THK Genel Başkanõ, toplayacaklarõ kurban derilerinin gelirleriyle 3 adet yangõn uçağõ alacaklarõnõ söyledi Deriler ormanlarõ koruyacak SELDA GÜNEYSU ANKARA - Türk Hava Kurumu (THK) Genel Başkanõ Osman Yıldı- rım, bu yõl THK’ce toplanan kurban derilerinin geliriyle 3 adet yangõn uçağõ almayõ hedeflediklerini belirtti. THK’nin 2860 sayõlõ “Yardım Toplama” ile 3294 sayõlõ “Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik” yasalarõ kapsamõnda, her yõl Kurban Bayramõ’nda deri topladõğõnõ belirten Yõldõrõm, “Her iki yasa da 5 kurum adına THK’ye, kur- ban derisi toplama yetkisi ver- miştir. Bu kurumlar şunlar: Sos- yal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Çocuk Esirgeme Kurumu, Kızılay, Diyanet Vakfı ve THK. Bu 5 kuruluş adına kurban derisini toplarız, sonra da gelirimizi bu 5 kurumla paylaşırız” dedi. Geliri paylaştırıyoruz Yõldõrõm, “Kurban derileri geli- rinin yüzde 50’sini, Sosyal Yar- dımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na veriyoruz. Onların aracılığı ile gelirin bu yüzde 50’lik kısmı, yar- dıma muhtaç yurttaşlarımıza ulaş- tırılıyor. Bunun haricinde topla- dığımız kurban derileri gelirinin yüzde 4’ü Kızılay’a, yüzde 3’ü Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esir- geme Kurumu’a, yüzde 3’ü de Diyanet Vakfı’na ulaştırılıyor. Bu paylaştırmadan sonra gelirin yüz- de 40’ı da THK’ye kalıyor. Han- gi il veya ilçe, kurban derisi top- lama kapsamında ne kadar yar- dım yaptıysa, o yardımın yüzde 50’si oradaki Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı’na gider. Ya- ni yardımlar, Türkiye genelinden para ayrılıp yapılmaz” diye ko- nuştu. Yõldõrõm, 53 merkezde deri ihalesi yaptõklarõnõ belirterek sözle- rini şöyle sürdürdü: “Şu anda, topladığımız yar- dım derilerini, tüccarına satmış durumdayız. Ancak bu sene deri fiyatları biraz düşük gitti. Bu yıl 1.5 milyon dolayında kurban de- risi bağışı bekliyoruz. Önceki yıl- larda topladığımız derilerin geli- ri ile 5 yangın uçağı aldık. Bu yıl- ki gelirle 3 yangın uçağı alıp çev- reye katkı sunmak istiyoruz.” BAYRAM MESAJLARI ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Siyasiler, Kurban Bayramõ mesajlarõnda barõş ve kardeşlik vurgusu yaptõ. Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül, toplumdaki farklõlõklarõn ayrõşma unsuru olarak görül- memesi gerektiğini belirtti. TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, mesajõnda “Kurban bayramının, çatışma kültürü- nün bir tehdit olduğu dünya- mızda evrensel barışa, esenli- ğe ve huzura katkı sağlaması en büyük dileğimizdir” dedi. Başbakan Recep Tayyip Er- doğan, sevgi ve dostluk bağla- rõnõ güçlendiren bir bayrama daha kavuşmanõn büyük mutlu- luğunun yaşandõğõnõ ifade etti. Muhalefet parti liderlerinin yayõmladõklarõ bayram mesaj- larõnda ana konu, demokratik açõlõm oldu. CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, mesajõnda “Gün gele- cek toprak bütünlüğümüz, ulusal birliğimiz ve laik cum- huriyetimiz tehdit altında ol- mayacak” ifadesini kullandõ. MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli ise Türk milletini oluşturan fertler arasõna nifak tohumlarõ ekilmek istendiğini savundu. DTP eşbaşkanlarõ Ahmet Türk ve Emine Ayna devam- lõ barõşõ tesis etmek için en uy- gun imkânlarõn bulunduğu bir dönemden geçildiğini belirtti. Siyasilerden kardeşlik vurgusu TAHSİN YEŞİLDERE: Gözlerden uzak bağış yapılıyor MELTEM YILMAZ İstanbul Veteriner Hekimler Odasõ Başkanõ Tahsin Yeşilde- re, kurban derilerinden elde edi- len 40 milyon TL civarõndaki ge- lirin yalnõzca yüzde 20’sinin ka- yõt altõna alõnabildiğini, kalan yüzde 80’lik rantõn dernek, vakõf, yurt, cami ve cemaatler arasõnda paylaşõldõğõnõ vurguladõ. Türkiye’de kurban derisi top- lamada yasal olarak görevlendi- rilen tek kurumun Türk Hava Ku- rumu (THK) olmasõna karşõn aralarõnda Deniz Feneri e.V. bağ- lantõlõ soruşturma sürdürülen De- niz Feneri’nin de bulunduğu bir- çok dernek ve vakõf, kurban de- risi toplama hazõrlõklarõna başla- dõ. Reklam kampanyalarõnda “ve- kâlet yoluyla kurban kesiminin yapıldığı” yönünde bilgiler ve- rilmesine karşõn söz konusu der- neklerle bağlantõya geçildiğin- de, kurban derilerinin şehir mer- kezlerine uzak alanlarda toplan- dõğõ anlaşõlõyor. Örneğin Deniz Feneri Derneği yetkilileri, “kur- ban derisi bağışı için özel bir ça- lışma yapmadığı ancak deri bağışlarının Ümraniye’de ka- bul edildiğini” söylüyor. Benzer reklamlar veren diğer dernek ve vakõflar da Fatih, Ümraniye, Bağ- cõlar, Sancaktepe gibi merkez- lerde deri bağõşlarõnõ kabul ede- ceklerini belirtiyorlar. Rant çok büyük Kurban Bayramõ’nda yakla- şõk 2 milyon koyun ile 600 bin büyükbaş hayvanõn kesiminin yapõlacağõ hesaplanõrsa, kurban derilerinin ekonomik değeri yak- laşõk 40 milyon TL’yi buluyor. Yeşildere, kurban derilerinin yal- nõzca yüzde 20’sinin kayõt altõn- da tutulabildiğini, toplam ke- simlerden elde edilen 1 milyar 500 milyonluk kazancõn ise yal- nõzca yüzde 15’ine fatura kesil- diğini belirterek “Geri kalan kesimlerin nerede ve nasıl ya- pıldığı devlet tarafından kont- rol edilememektedir” dedi. İstanbul Haber Servisi - İstanbul Valili- ği, daha önceki Kurban bayramlarõnda yaşa- nan aksaklõklar ile istenmeyen görüntülere meydan vermemek için bir dizi önlem aldõ. İstanbul Veteriner Hekimler Odasõ da İstan- bul’da her yõl Kurban Bayramõ’nda yaşanan vahşi görüntülerin ortaya çõkmasõ halinde aralarõnda İstanbul Valiliği, Büyükşehir Be- lediyesi (İBB) ile yetkili ilçe belediyelerinin bulunduğu ilgili mercilere dava açacak. İstanbul Valiliği kurban kesiminin yapõla- cağõ alanlarõn belirlendiğini, sokak ve mey- danlarda kesimlerin yasak olduğunu, kesen- ler hakkõnda yasal işlem yapõlacağõ, bayram süresince denetim ekiplerinin görev başõnda olacağõnõ bildirdi. İstanbul Veteriner Hekimler Odasõ yöneti- cileri de yanlõş kesim ile sonrasõnda ortalõğa bõrakõlan hayvan artõklarõnõn, hayvandan in- sana bulaşan 250’den fazla hastalõğa yol aç- tõğõna dikkat çektiler. Vahşi görüntülere izin verenlere dava DENİZ TATARER Kurban Bayramõ için Türkiye’nin dört bir yanõndan İstanbul’a gelen ce- lepler bu yõl bekledikleri satõşõ ya- pamadõ. Yurttaşlar, fiyatõnõn uygun olmasõ nedeniyle büyükbaş hayvanõ tercih etti. Türkiye Ziraatçiler Der- neği Başkanõ İbrahim Yetkin, dün- yanõn en pahalõ etinin Türkiye’de sa- tõldõğõnõ belirterek “Avrupa’da kır- mızı etin kilosu 3 ile 9 Avro ara- sında değişirken Türkiye’de fi- yat 30-35 TL’ye dayandı” dedi. Şebinkarahisar’dan 230 koyun getiren Sami Akdağ, 10 günde 50 koyun satabildiğini belirterek, sa- tõşlarõn düşük olmasõnõn nedeninin çeşitli dernek ve kuruluşlarõn düşük ücretle kurban bağõşõ toplamalarõ ol- duğunu söyledi. 30 kiloluk bir ko- yunun fiyatõnõn 400 ile 500 TL ara- sõnda değiştiğini söyleyen Akdağ, “Televizyonlara çıkıp 250 liraya kurbanlık bağışı aldıklarını söy- lüyorlar. Bu fiyata kimse koyun satamaz. İnsanları kandırıyor- lar, kurbanlık kesmeden parala- rını alıyorlar” dedi. ‘Hilton daha ucuz’ Beyoğlu Belediyesi’nin kurban kesim alanõnda 220 kiloluk bir bü- yükbaş hayvan için pazarlõk yapan Ali Güzel, fiyatlarõn geçen yõllara gö- re yüksek olmasõndan şikâyetçi. 7 ki- şi ortak bir büyükbaş hayvan almak istediklerini söyleyen Güzel, “3 bin 900 lira fiyat veriyorlar. En son 3 bin 300’e indirdiler ancak bizde 3 bin lira var. 300 lira daha indirim yapmadıkları için satın alama- dık” diye konuştu. İspirli Ramazan usta ise Beyoğlu Belediyesi’ne gün- lük 600 TL kira ödemekten şikâyetçi. “Hilton’da geceliği 450 TL’ye ka- lıyorlar bize 600 lira kira ödeti- yorlar” sözleriyle belediyeyi eleş- tiriyor. Erzurum’dan gelen Sertif Al- yıldırım ise 22 büyükbaş hayvandan 11’ini satabildiklerini belirterek “Sa- tışlar kötü ama küçükbaş satan- ların durumu bizden daha kötü. Bütün hayvanları ellerinde kaldı” dedi. 350 tane küçükbaş hayvanla Er- zincan’dan gelen Sedat Demir, geç- miş yõllarda bayramdan önce tüm hayvanlarõn satõldõğõnõ belirterek “10 günde 100 tane koyun sata- bildik. Doğu’da hayvancılık üre- timi durdu. Her şeyin fiyatı sürekli artıyor. İnsanlar 400 liraya koyun almak yerine daha ucuza daha çok et verir diye büyükbaş kesmeye başladı. Zarar ettik” dedi. Aşõrõ pahalõ kurbanlõklar yurttaşlarõ ortak kesime yöneltti Küçükbaşlar elde kaldı Kurban almak için son günü bek- leyen yurttaş- lar satıcılarla kıyasıya pa- zarlık yaptı. Kimi kurban satıcıları da “Satışlar kötü ama küçük- baş satanların durumu biz- den daha kö- tü” diyerek dert yandı. (SERKAN YILDIZ) THK Genel Başkanõ Yõldõrõm, kurumun topladõğõ kurban derileri gelirinin 5 kuruluşça paylaşõldõğõnõ söyledi. Geçtiğimiz yõllarda toplanan kurban derilerinden elde edilen gelirle 5 adet yangõn söndürme uçağõ alõndõğõnõ belirten Yõldõrõm, “Bu yõlki gelirle 5 uçak alarak çevreye katkõ sunmak istiyoruz” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear