Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
CMYB
C M Y B
SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2009 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
GLOBALPOLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Etnik Farklılık,
Etnik ‘Çelişki’ Üzerine
Çin Halk Cumhuriyeti’nin deneyimi, tüm ayrın-
tılı idari tedbirlere, otonomi uygulamalarına kar-
şın, etnik gruplar arası karşıtlıkların ortadan kal-
dırılamadığını gösteriyor.
Diyalektik ya da ‘antinomi’
Halbuki, etnik farklılıklar özünde çelişkili fark-
lılıklar değildir. Ancak, etnik farklılıklar, belli
toplumsal koşullarda bir karşıtlığa dönüştükle-
rinde karşımıza özel bir durum çıkıyor.
Bu özel durum üzerinde düşünürken, önce bir
başka toplumsal farklılık/çelişki türüne, sınıf çe-
lişkisine bakmak yararlı olabilir. Kapitalist top-
lumda sınıfsal çelişkiye yol açan farklılıklar bi-
reylerin kendilerinden değil, toplumsal yapı için-
deki farklı konumlarından kaynaklanır. Birey iş-
çi olduğunda işçi sınıfına aittir. Bu konumdan çık-
tığında bu özelliğini kaybeder hatta, sermaye sa-
hibi olabilirse kapitalist sınıfa katılabilir.
Emek-sermaye çelişkisi, bir tarafın varlığının
öbürüne bağımlı olduğu bir çelişkidir. İşçi kapi-
taliste, kapitalist işçiye göre tanımlanır. Bu çeliş-
kinin çözümüne ilişkin dinamikleri bu çelişkinin
karşıtlık biçimi (üretim araçlarının mülkiyeti, ar-
tık değerin üretilmesi, paylaşılması gibi) içerir. Bu
çelişki çözüldüğünde, bağ koptuğunda, her iki ko-
num da ortadan kalkacaktır. Bu çelişki aşılarak
bir senteze, yeni bir toplumsal yapıya yol açabi-
lir. Bu yüzden bu diyalektik bir çelişkidir.
Buna karşılık, etnik farklılıklar, bireyin istese de
terk edemeyeceği kimi “organik” özelliklerden kay-
naklanır. Birey ait olduğu etnik kimliğini yok
edemez, örneğin, Han, Kürt, Türk, Roman ol-
maktan vazgeçilemez. Buna karşılık, “çelişki-
nin” (karşıtlığın) taraflarından birinin varlığı öbü-
rünün varlığına bağımlı değildir. Bu nedenle etnik
farklılıklar bir etnik karşıtlığa dönüştüğünde kar-
şımıza özgün bir durum çıkıyor. Bu durumu, Zi-
zek’in, Karatani üzerinden gelerek bize, Kant’tan
aktardığı “antinomi” kavramının yardımıyla dü-
şünmeyi deneyebiliriz.
“Antinomi”, taraflarından birinin öbürüne in-
dirgenemediği, diyalektik bir senteze ulaşılarak
aşılamayan bir çelişki, karşıtlıktır. Bir “antinomi”
ile karşı karşıya olduğumuzda, bu karşıtlığı eleş-
tirmeye, başlarken onu oluşturan unsurların
özelliklerinden hareketle değil, bir üçüncü nok-
tadan yaklaşmak (“parallax” bakış) gerekecektir.
Örneğin, bugün karşımızda, bir taraftan bakınca
“Kürt sorunu”, öbür taraftan bakınca “Türk
sorunu” olarak görülen bir karşıtlık var. Bu kar-
şıtlığa yönelik radikal bir eleştirinin, tarafların “so-
run” algısının dışında üçüncü bir noktadan bakan
bir yaklaşımı gerektirdiğini düşünüyorum.
Yoksa, “çözüm” seçenekleri karşımıza, ilişkinin,
parçalanması (ayrılma) ya da taraflardan birinin
yok olması (asimilasyon) ile sınırlanmış olarak çı-
kabilir. Üstelik şiddet içeren bu iki “seçenek”, as-
la “sorunu” ortadan kaldıracak bir kesinliğe ula-
şamayacak, en fazla karşıtlığı geçici bir süre, şid-
det kullanarak bastıracaktır.
Üçüncü bir noktadan hareketle, dışından,
eleştirildiğindeyse, bu “antinomi” yönetilebilir (ya-
pının istikrarını bozmayacak, egemenlik ilişkileri-
ni koruyacak bir düzeyde tutulabilir) ya da tümüyle
ortadan kaldırılabilir.
Üçüncü nokta
Acaba, etnik olarak farklı grupların birlikte ba-
rış ve uyum içinde yaşayabilmesini sağlamak için
bu “antinomi”, her iki tarafı da kapsayabilecek bir
üçüncü ilişkinin içine gömülerek yönetilebilir mi?
Örneğin bu üçüncü ilişki, “Tanrı önünde eşitlik” va-
at eden dini bir kimlik, ya da “yasalar önünde eşit-
lik” vaat eden “vatandaşlık” olabilir mi?
Tarihsel deneyler (Yugoslavya, ÇHC), bir kez an-
tinomi oluştuktan sonra, bir başka, üçüncü kim-
lik noktasından yapılan yaklaşımın yeterli olma-
yacağını, ancak geçici çözümler sunabileceğini
gösteriyor. Çünkü, dini ya da vatandaşlık kimlik-
leri çelişkili sınıf konumları üzerinde şekillenmiş top-
lumsal yapılarda (örneğin, kapitalizm) patlayıcı çe-
lişkileri taşımaya devam ediyorlar. Bu çelişkiler de
etnik “antinomiyi” yeniden patlayıcı bir nokta-
ya itebiliyor.
Bu etnik karşıtlığı (antinomiyi), kimi reformlar-
la da sonsuza kadar biteviye yönetmeye kalka-
rak Sisifus’un yükünü üstlenmek yerine, reform-
lara ek olarak ortadan kaldırmayı amaçlamak
daha gerçekçi bir seçenek olabilir. “Üçüncü
noktayı” bir başka kimlikte değil, etnik kimlikler
arası ilişkiyi, karşıtlığa dönüştürerek bir antino-
miye yol açan, maddi koşullarda, yapının ekonomi
politiğinden kaynaklanan çelişkilerde arayabiliriz.
Eğer bu saptama doğruysa, antinomiye dö-
nüşmüş etnik karşıtlığa, gerek reformlar yoluyla
yönetmek, gerekse ortadan kaldırmak için,
yaklaşırken, öncelikle kapitalizmi, varsa feodal
ilişkileri, bunlar üzerinde yaşayan emperyalist sü-
reçleri eleştirmek gerekecektir.
Aksi takdirde, yasal, kurumsal, ne kadar kap-
samlı, ayrıntılı düzenlemelerle (reformlarla) yöne-
tilirse yönetilsin, toplumsal zenginliğin üretimin-
den, bölüşümünden, bunu sağlayan siyasi yapı
içindeki konumlardan (sınıfsal farklılıklara) kay-
naklanan çelişkiler, kaynakları anlaşılamadığı
takdirde, etnik kökenli eşitsizlikler olarak gö-
rülebilecek, gösterilebilecek, böylece etnik
gruplar arası ilişkiler, özellikle, gelir dağılımının bo-
zulmaya, ekonomik güvensizliklerin artamaya
başladığı dönemlerde, kolaylıkla “antinomiye”
dönüşecek, dönüştürülecek, bir kez dönüştük-
ten sonra, yapılmış tüm reformlara karşın, ekonomi
politikten gelen maddi belirleyiciler ortadan
kalkmadıkça, yok olmayacaktır.
erginy@tr.net
http://erginyildizoglu.blogspot.com
Şahin’den Gerçeker’e ziyaret
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin,
Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker’i
makamõnda ziyaret etti. Şahin’i, Yargõtay’a
gelişinde Yargõtay Genel Sekreteri Salih
Kocalar ile Genel Sekreter Yardõmcõsõ
Gürsel Kasõm karşõladõ. Ziyaretin ardõndan
Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker, Şahin’i
aracõna kadar uğurladõ.
Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi yasadõşõ telefon dinlemeleriyle ilgili kararõnõ verdi
Dinleme merkezi incelenecekANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkeme-
si’nin YARSAV Başkanõ Ömer Fa-
ruk Eminağaoğlu’nun açtõğõ dava
hakkõnda verdiği karar uyarõnca te-
lefon dinlemelerinin merkezi Tele-
komünikasyon İletişim Başkanlõ-
ğõ’nõn (TİB) kayõtlarõ ilk kez incele-
necek. Eminağaoğlu, “TİB kurul-
duğundan bu yana ilk kez incele-
necek. Çünkü orası bir karakutu”
dedi. Adalet Bakanlõğõ ise Eminağa-
oğlu’nun, bazõ hâkim ve savcõlar
hakkõnda dinleme kararõ veren sulh
ceza mahkemeleri hâkimleriyle ilgi-
li şikâyetini işleme koymadõ.
YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu,
kişisel ve birlik telefonlarõnõn dinle-
nip dinlemediğinin belirlenmesi için
Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na
suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak
başsavcõlõk gizlilik ilkesini gerekçe
göstererek başvuruyu reddetmiş ve ta-
kipsizlik kararõ vermişti.
‘TİB karakutu’
Eminağaoğlu’nun itirazõ üzerine
dosya üst mahkeme olan Sincan 1.
Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gitti. Mah-
keme, itirazõn değerlendirilebilmesi
için bilirkişiler eşliğinde TİB kayõt-
larõnõn incelenmesine karar verdi.
Mahkemenin kararõnõ değerlendi-
ren Eminağaoğlu, “İlk kez TİB’de in-
celeme yapılacak. Kurulduğundan
itibaren bu ilk kez olacak. Neyin ne
olduğu meçhul gidiyor. Kararı
önemsiyoruz, çünkü TİB bir kara-
kutu. İncelemede bulunmak için ta-
lebim de oldu. Ne zaman inceleme
yapılacak bilemiyorum” dedi. Emi-
nağaoğlu ayrõca 24 Nisan’da YAR-
SAV ve kendi adõna Adalet Bakanlõ-
ğõ’na başvurarak bazõ hâkim, savcõlar
hakkõnda dinleme kararõ veren sulh
ceza mahkemeleri hâkimleri ve bu
dinlemeleri talep eden adalet mü-
fettişleriyle ilgili de şikâyette bulun-
muştu. Dilekçeyi inceleyen Adalet Ba-
kanlõğõ Ceza İşleri Genel Müdürlüğü,
sulh ceza mahkemesi hâkimleri yö-
nünden şikâyeti işleme koymadõ.
Gerekçe somut delil
Bakanlõğõn işleme koymama kara-
rõnda, “hâkimler hakkındaki id-
dianın, yargılama faaliyetine ilişkin
olduğu, hâkimin yargı yetkisi ve
takdir hakkı kapsamında kaldığı”
belirtilerek “bu hak ve yetkinin şi-
kâyet olunan hâkimler tarafından
herhangi bir şekilde kötüye kulla-
nıldığına dair somut delil gösteril-
mediği” savunuldu. Kararda, anaya-
sa, yasa ve yönetmelik hükümlerini
değerlendirip yorumlama yetkisinin de
kendisinden karar talep edilen ve ka-
rar verme konumunda bulunan ba-
ğõmsõz hâkimlere ait olduğu kayde-
dildi. Aynõ dilekçedeki, adalet mü-
fettişi ve başmüfettişleri hakkõndaki
şikâyetin Teftiş Kurulu Başkanlõ-
ğõ’na gönderildiği belirtildi.
YARSAV Başkanõ Ömer Faruk
Eminağaoğlu, bakanlõğõn işleme koy-
mama kararõnõn iptali istemiyle An-
kara İdare Mahkemesi’nde dava aça-
cağõnõ bildirdi.
Mahkeme kararõ uyarõnca, gelecek günlerde bilirkişiler TİB kayõtlarõnõ mercek altõna
alacaklar. Böylece Eminağaoğlu’nun hem kişisel hem de kurumsal telefonlarõnõn dinlenip
dinlenmediği araştõrõlacak. Eminağaoğlu, “Kararõ önemsiyoruz, çünkü TİB bir karakutu” dedi.
BAHÇELİ, ERDOĞAN’A YÜKLENDİ
‘Başbakan,
Öcalan’ın
açılım ikizi’
Kürt açõlõmõnõ “yõkõm projesi” olarak
niteleyen MHP lideri Bahçeli, “Özellikle
hükümetin sözde çözüm çalõşmalarõ İmralõ
canisini tekrar eski yönetim gücüne
kavuşturmuş, Kandil kadrolarõnõn desteği ile
Başbakan Erdoğan’õn açõlõm ikizi haline
gelmiştir” görüşünü dile getirdi.
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - MHP Ge-
nel Başkanõ Devlet Bah-
çeli, Kürt açõlõmõ nede-
niyle eleştirdiği Başba-
kan Tayyip Erdoğan’õ
“İmralı canisi ile açılım
ikizi” olarak nitelerken
Cumhurbaşkanõ Abdul-
lah Gül’e de “Çanka-
ya’nın noteri” suçlama-
sõnõ yöneltti.
MHP, yeni yasama yõ-
lõnõn ilk grup toplantõsõnõ
dün yaptõ. Bahçeli ko-
nuşmasõnda, Cumhurbaş-
kanõ ve Başbakan’õn, ül-
keyi uçurumun kenarõna
kadar getirdiğini ifade et-
ti. “Yıkım projesi” ola-
rak söz ettiği AKP hükü-
metinin “Kürt açılı-
mı”nõn “gevşeme” eğili-
mine girdiğini kaydeden
Bahçeli, Başbakan Erdo-
ğan’õn partisinin geçen
hafta sonu yapõlan kon-
gresinde de, hemen her
konuya değinmesine kar-
şõn açõlõmdan õsrarla ka-
çõndõğõnõ belirtti. Bahçe-
li, “Anlaşıldığı kadarıy-
la İmralı canisinin yazıp
cezaevi yetkililerine tes-
lim ettiğini söylediği al-
ternatif yıkım haritası
üzerindeki incelemele-
rini henüz bitirememiş-
tir. Ancak karşımızdaki
bütün belirtiler ve gidi-
şat, AKP zihniyetinin
iştahla servis yaptığı,
İmralı canisinin ise mut-
fakta pişirdiği ihanet
mönüsünün, körükle-
nen açılım ateşinde di-
binin tutmaması için bü-
tün işbirlikçilerin tesli-
miyet kazanını karıştır-
maya devam edecekle-
rine işaret etmektedir”
diye konuştu. Yaşanan
süreçte hükümetle “İm-
ralı canisi”nin ortak nok-
talarõnõn daha belirgin ha-
le geldiğini kaydeden
Bahçeli, “Özellikle hü-
kümetin sözde çözüm
çalışmaları İmralı cani-
sini tekrar eski yönetim
gücüne kavuşturmuş,
Kandil kadrolarının
desteği ile Başbakan Er-
doğan’ın açılım ikizi ha-
line gelmiştir” görüşünü
dile getirdi.
Çankaya noteri
Cumhurbaşkanõ Gül’ün
TBMM’nin yeni yasama
yõlõnda yaptõğõ konuşma-
yõ da eleştiren Bahçeli,
Cumhurbaşkanõ’nõn ko-
nuşmasõnda 36 kez “mil-
let” sözcüğünü kullan-
masõna karşõn “Türk”
sözcüğünü sadece bir kez
ağzõna aldõğõnõ ifade etti.
Gül’ün konuşmasõndaki
“çözülmemiş sorunları-
mızın başka devletlerin
istismarına açık” olduğu
yönündeki sözlerinin son
derece “vahim ve talih-
siz” bir durum olduğunu
kaydeden Bahçeli, “Hü-
kümetin ekonomik po-
litikalarını ve milletin
yaşadığı ağır ekonomik
sorunları eleştirmeye-
rek hükümetin Çanka-
ya’daki noteri olduğunu
göstermiş, 70 milyonu
kucaklamaktan ne ka-
dar uzak olduğunu bir
kez daha ortaya koy-
muştur. Bu son konuş-
ma ile hükümetle bir-
likte yürütmek istedik-
leri sözde Kürt açılımı-
nın lobi faaliyetlerini
bizzat üslenmiş olduğu-
nu da ilan etmiştir” de-
di. Konuşmasõnda Erme-
nistan’la normalleşme sü-
recini de değerlendiren
Devlet Bahçeli, “Bize gö-
re Türkiye’nin Erme-
nistan’la girdiği yeni dö-
nem haysiyet kırıcıdır,
onurumuzu zedeleyici-
dir” dedi.
Tamince’nin vergi ödememesi tepki toplamaya devam ediyor
‘Nasõlbukadarzenginleştin?’
İLHAN TAŞCI
ANKARA - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kı-
lıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’õ tatiller-
de otelinde ağõrlayan, Cumhurbaşkanõ Abdullah
Gül’ün ise yatõyla mavi tura çõktõğõ Rixos Otelle-
ri’nin sahibi Fettah Tamince’nin şirketlerinin
devlete hiç vergi vermemesini, “Sayın Başbakan
Al Capone’dan söz ediyor. Hiç vergi vermeyen
ve bu kadar mucizeyi başaranın incelenmesi ge-
rekir” sözleriyle değerlendirdi. Kõlõçdaroğlu, Ta-
mince’nin kõsa zamanda zenginleşmesinin inandõ-
rõcõ gerekçesinin olmasõ gerektiğini de söyledi.
Tamince’nin ortağõ olduğu 10 şirketin son 9 yõl-
da, devlete kurumlar vergisi olarak hiç vergi öde-
memesi tepkilere neden oldu. CHP Grup Başkan-
vekili Kõlõçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’õn Doğan
Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Aydın Doğan’õ
Al Capone’a benzettiğini anõmsatarak Tamin-
ce’nin “yatırım mucizesinin” incelenmesi ge-
rektiğini vurguladõ. Kõlõçdaroğlu, vergi şampiyonu
olanlarõn incelendiğini belirterek “Vergi şampiyonu
listesinde olmayan ve hiç vergi ödememiş olan-
ların incelenmesi anlam taşır” dedi.
CHP’li Kõlõçdaroğlu, Tamince’nin 10 şirketi-
nin 9 yõl boyunca hiç vergi ödememesinin nede-
ninin yatõrõm da olabileceğini, bilinmeyen geliş-
melerden de kaynaklanabileceğini kaydetti. Ke-
mal Kõlõçdaroğlu, “Fakat yatırım öncesinde ne
kadar vergi ödendiğinin de açıklanması gere-
kiyor. Bu kadar kısa sürede zenginleşmenin,
bunca malvarlığının oluşabilmesi için ciddi ka-
zançlar ve ödenen vergiler olması lazım. Ta-
mince’nin malvarlığının inandırıcı gerekçesi
olmalıdır” diye konuştu.
Yatırım indirimi kaldırıldı
Prof. Dr. Şükrü Kızılot da, genellikle yatõrõm
yapanlarõn kazanç elde etseler bile vergi öde-
meyebildiklerini belirterek “Yaklaşık 2 yıl ön-
cesine kadar yatırım indirimi diye adlandırı-
lan bir teşvik vardı. Buna göre, turizm yatı-
rımlarında oran yüzde 100 olarak belirlen-
mişti. Yapılan yatırım harcaması kadar ka-
zanç elde edilmediği sürece vergi ödenmi-
yordu. Ancak son 2 yıldır yatırım indirimi adı
altında verilen teşvik kaldırıldı” dedi.
Tamince’nin ortağõ ve sahibi olduğu 10 şirketin
birkaç yõl dõşõnda 9 yõl boyunca hiç kurumlar ver-
gisi ödemediği ortaya çõkmõştõ. Antalya Lara’daki
Temalõ Park projesinde, ilk ihalenin nedensiz ip-
talinin ardõndan, hiçbir değişiklik yapõlmadan çõkõlan
ikinci ihaleyi Başbakan Erdoğan’õ günlüğü 9 bin 500
dolarlõk süitte ağõrlayan Fettah Tamince kazanmõştõ.
CHP’Lİ KART:
Deniz
Feneri
sumenaltı
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP
Konya Milletvekili
Atilla Kart, Başbakan
Tayyip Erdoğan’õn
yanõtlamasõ istemiyle
verdiği soru önergesin-
de, “Deniz Feneri
Yardımlaşma ve Da-
yanışma Derneği’nin
kamu yararına çalı-
şan dernek statüsün-
den çıkarılmasına da-
ir hazırlanan raporun
gereği neden yapıl-
madı? Deniz Feneri
e.V’nin Türkiye’de en
azından 4 derneğe
yardım yaptığı sabit
olduğuna göre yapı-
lan yardımların tuta-
rı neden gizlenmekte-
dir” sorularõna yanõt
istedi.
CHP’li Kart, önerge-
sinde “Türkiye’de
faaliyet gösteren De-
niz Feneri Yardımlaş-
ma ve Dayanışma
Derneği ile Alman-
ya’da yolsuzluğa bu-
laşan Deniz Feneri
e.V arasında doğru-
dan ve dolaylı ilişkile-
rin bulunduğuna dair
ciddi bulgular oldu-
ğunu” vurguladõ. Kart
şu değerlendirmeyi
yaptõ: “Resmi kayıtlar
bulunmasına rağmen
hükümetin bu yönde-
ki kayıt ve delilleri
karartma girişiminde
bulunduğu kuşkusu
ortaya çıkmıştır.”
Kart, derneğin kamu
kararõna çalõşan statü-
sünden çõkarõlmasõ yö-
nünde hazõrlanan rapo-
run akõbeti hakkõnda da
bilgi istedi.
Erdoğan, Tamince’nin Ankara’daki otelinin açılışını yapmıştı.
Kılıçdaroğlu.
Tamince.
TEZKERE MECLİS’TE KABUL EDİLDİ
Hükümete
1 yõl daha yetki
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
TBMM Genel Kurulu’nda, AKP hü-
kümetine Kuzey Irak’a sõnõr ötesi ha-
rekât iznini 1 yõl daha uzatan tezkere
kabul edildi. Dõşişleri Bakanõ Ahmet
Davutoğlu, Türkiye’nin demokratik-
leşme açõsõndan tarihi önemde bir
eşikten geçtiğini belirterek, “İnançlı-
yız, başaracağız” dedi.
TBMM Genel Kurulu’nda, Kuzey
Irak’a sõnõr ötesi harekât yetkisinin 1
yõl uzatõlmasõna ilişkin tezkere kabul
edildi. 475 milletvekilinin oy kullandõ-
ğõ tezkereye, 452 kabul, 23 ret oyu
kullanõldõ. Başbakan Tayyip Erdoğan,
İstanbul’da olduğu için görüşmelere
katõlmazken, CHP Genel Başkanõ De-
niz Baykal, genel kurulda hazõr bulun-
du. Tezkerenin görüşmelerine başlan-
masõndan sonra TBMM’ye gelen MHP
lideri Devlet Bahçeli ise, kürsüde ko-
nuşan DTP’li Gülten Kışanak’õn ko-
nuşmasõnõn ardõndan genel kurul salo-
nuna girdi. CHP ve MHP, tezkereyi
desteklerken, DTP karşõ çõktõ.
‘Erdoğan makas değiştiriyor’
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
DTP’nin hafta sonu yapõlan kongresinde
yeniden genel başkanlõğa seçilen Ahmet
Türk, TBMM’nin yeni yasama yõlõnõn ilk
grup toplantõsõnda da “Kürt açılımı” ve sõ-
nõtötesi operasyon tezkeresi konularõnda
mesajlar verdi.
Yeni döneme yenilenmiş bir yapõ ve yo-
ğunlaşmõş bir söylemle başladõklarõnõ kay-
deden Türk partisini, Yunan mitolojisine
göre “tanrılardan ateşi çalıp insanlara
veren” Prometheus’la özdeşleştirdi.
Türkiye’nin 3 aydõr “demokratik açı-
lım” söylemiyle oturup kalktõğõnõ belirten
Türk, bu girişimin başlangõçta “toplu-
mun, yurttaşların demokrasi ihtiyaçla-
rını görmeye başlayan bir devlet aklı olu-
şuyor” izlenimi uyandõrdõğõnõ ifade etti.
Hükümetin, DTP milletvekillerine yö-
nelik “ifade krizinde” de demokratik ref-
leks gösteremediğini kaydeden Türk, “açı-
lım” konusunu göğüslemeleri konusunda
da kuşkularõ bulunduğunu söyledi.
Türk, “Sayın Başbakan ve hükümet,
sürekli makas değiştirmekte, rotayı sa-
ğa sola kırmaktadır. Hükümet, ‘Kervan
yolda dizilir’ mantığının bir sonucu ol-
sa gerek, savaş çığırtkanlarının ortaya
koyduğu milliyetçi, ırkçı reflekslere gö-
re açılımın rotasını belirlemektedir”
diye konuştu.
Hükümetin gündeminde anayasa deği-
şikliği olmadõğõna işaret eden Türk, ope-
rasyonlarõn durmadõğõnõ ve “Kürtlerin si-
yasi temsilcisi” olarak nitelendirdiği
DTP’ye yoğun siyasal baskõ uygulandõğõ-
nõ ifade etti.
‘Gül aktif rol oynamalı’
Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Mec-
lis’in yeni yasama yõlõnõn açõlõşõnda yap-
tõğõ konuşmasõnda parlamentoyu yeni bir
anayasa yapmaya davet ettiğine işaret
eden Türk, “Sayın Cumhurbaşkanını, ye-
ni anayasanın inşasından tutalım da
bir bütün olarak demokratikleşme re-
formlarına kadar somut projelerle par-
lamentoyu bu noktada cesaretlendir-
meye ve açılım sürecinde daha aktif rol
oynamaya çağırıyoruz” dedi.
DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, AKP hükümetinin ‘milliyetçi,
õrkçõ reflekslere göre’ açõlõmõn rotasõnõ belirlediğini savundu
Ahmet Türk.