28 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 7 EKİM 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU Etnik Farklılık, Etnik ‘Çelişki’ Üzerine Çin Halk Cumhuriyeti’nin deneyimi, tüm ayrın- tılı idari tedbirlere, otonomi uygulamalarına kar- şın, etnik gruplar arası karşıtlıkların ortadan kal- dırılamadığını gösteriyor. Diyalektik ya da ‘antinomi’ Halbuki, etnik farklılıklar özünde çelişkili fark- lılıklar değildir. Ancak, etnik farklılıklar, belli toplumsal koşullarda bir karşıtlığa dönüştükle- rinde karşımıza özel bir durum çıkıyor. Bu özel durum üzerinde düşünürken, önce bir başka toplumsal farklılık/çelişki türüne, sınıf çe- lişkisine bakmak yararlı olabilir. Kapitalist top- lumda sınıfsal çelişkiye yol açan farklılıklar bi- reylerin kendilerinden değil, toplumsal yapı için- deki farklı konumlarından kaynaklanır. Birey iş- çi olduğunda işçi sınıfına aittir. Bu konumdan çık- tığında bu özelliğini kaybeder hatta, sermaye sa- hibi olabilirse kapitalist sınıfa katılabilir. Emek-sermaye çelişkisi, bir tarafın varlığının öbürüne bağımlı olduğu bir çelişkidir. İşçi kapi- taliste, kapitalist işçiye göre tanımlanır. Bu çeliş- kinin çözümüne ilişkin dinamikleri bu çelişkinin karşıtlık biçimi (üretim araçlarının mülkiyeti, ar- tık değerin üretilmesi, paylaşılması gibi) içerir. Bu çelişki çözüldüğünde, bağ koptuğunda, her iki ko- num da ortadan kalkacaktır. Bu çelişki aşılarak bir senteze, yeni bir toplumsal yapıya yol açabi- lir. Bu yüzden bu diyalektik bir çelişkidir. Buna karşılık, etnik farklılıklar, bireyin istese de terk edemeyeceği kimi “organik” özelliklerden kay- naklanır. Birey ait olduğu etnik kimliğini yok edemez, örneğin, Han, Kürt, Türk, Roman ol- maktan vazgeçilemez. Buna karşılık, “çelişki- nin” (karşıtlığın) taraflarından birinin varlığı öbü- rünün varlığına bağımlı değildir. Bu nedenle etnik farklılıklar bir etnik karşıtlığa dönüştüğünde kar- şımıza özgün bir durum çıkıyor. Bu durumu, Zi- zek’in, Karatani üzerinden gelerek bize, Kant’tan aktardığı “antinomi” kavramının yardımıyla dü- şünmeyi deneyebiliriz. “Antinomi”, taraflarından birinin öbürüne in- dirgenemediği, diyalektik bir senteze ulaşılarak aşılamayan bir çelişki, karşıtlıktır. Bir “antinomi” ile karşı karşıya olduğumuzda, bu karşıtlığı eleş- tirmeye, başlarken onu oluşturan unsurların özelliklerinden hareketle değil, bir üçüncü nok- tadan yaklaşmak (“parallax” bakış) gerekecektir. Örneğin, bugün karşımızda, bir taraftan bakınca “Kürt sorunu”, öbür taraftan bakınca “Türk sorunu” olarak görülen bir karşıtlık var. Bu kar- şıtlığa yönelik radikal bir eleştirinin, tarafların “so- run” algısının dışında üçüncü bir noktadan bakan bir yaklaşımı gerektirdiğini düşünüyorum. Yoksa, “çözüm” seçenekleri karşımıza, ilişkinin, parçalanması (ayrılma) ya da taraflardan birinin yok olması (asimilasyon) ile sınırlanmış olarak çı- kabilir. Üstelik şiddet içeren bu iki “seçenek”, as- la “sorunu” ortadan kaldıracak bir kesinliğe ula- şamayacak, en fazla karşıtlığı geçici bir süre, şid- det kullanarak bastıracaktır. Üçüncü bir noktadan hareketle, dışından, eleştirildiğindeyse, bu “antinomi” yönetilebilir (ya- pının istikrarını bozmayacak, egemenlik ilişkileri- ni koruyacak bir düzeyde tutulabilir) ya da tümüyle ortadan kaldırılabilir. Üçüncü nokta Acaba, etnik olarak farklı grupların birlikte ba- rış ve uyum içinde yaşayabilmesini sağlamak için bu “antinomi”, her iki tarafı da kapsayabilecek bir üçüncü ilişkinin içine gömülerek yönetilebilir mi? Örneğin bu üçüncü ilişki, “Tanrı önünde eşitlik” va- at eden dini bir kimlik, ya da “yasalar önünde eşit- lik” vaat eden “vatandaşlık” olabilir mi? Tarihsel deneyler (Yugoslavya, ÇHC), bir kez an- tinomi oluştuktan sonra, bir başka, üçüncü kim- lik noktasından yapılan yaklaşımın yeterli olma- yacağını, ancak geçici çözümler sunabileceğini gösteriyor. Çünkü, dini ya da vatandaşlık kimlik- leri çelişkili sınıf konumları üzerinde şekillenmiş top- lumsal yapılarda (örneğin, kapitalizm) patlayıcı çe- lişkileri taşımaya devam ediyorlar. Bu çelişkiler de etnik “antinomiyi” yeniden patlayıcı bir nokta- ya itebiliyor. Bu etnik karşıtlığı (antinomiyi), kimi reformlar- la da sonsuza kadar biteviye yönetmeye kalka- rak Sisifus’un yükünü üstlenmek yerine, reform- lara ek olarak ortadan kaldırmayı amaçlamak daha gerçekçi bir seçenek olabilir. “Üçüncü noktayı” bir başka kimlikte değil, etnik kimlikler arası ilişkiyi, karşıtlığa dönüştürerek bir antino- miye yol açan, maddi koşullarda, yapının ekonomi politiğinden kaynaklanan çelişkilerde arayabiliriz. Eğer bu saptama doğruysa, antinomiye dö- nüşmüş etnik karşıtlığa, gerek reformlar yoluyla yönetmek, gerekse ortadan kaldırmak için, yaklaşırken, öncelikle kapitalizmi, varsa feodal ilişkileri, bunlar üzerinde yaşayan emperyalist sü- reçleri eleştirmek gerekecektir. Aksi takdirde, yasal, kurumsal, ne kadar kap- samlı, ayrıntılı düzenlemelerle (reformlarla) yöne- tilirse yönetilsin, toplumsal zenginliğin üretimin- den, bölüşümünden, bunu sağlayan siyasi yapı içindeki konumlardan (sınıfsal farklılıklara) kay- naklanan çelişkiler, kaynakları anlaşılamadığı takdirde, etnik kökenli eşitsizlikler olarak gö- rülebilecek, gösterilebilecek, böylece etnik gruplar arası ilişkiler, özellikle, gelir dağılımının bo- zulmaya, ekonomik güvensizliklerin artamaya başladığı dönemlerde, kolaylıkla “antinomiye” dönüşecek, dönüştürülecek, bir kez dönüştük- ten sonra, yapılmış tüm reformlara karşın, ekonomi politikten gelen maddi belirleyiciler ortadan kalkmadıkça, yok olmayacaktır. erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Şahin’den Gerçeker’e ziyaret ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Başkanõ Mehmet Ali Şahin, Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker’i makamõnda ziyaret etti. Şahin’i, Yargõtay’a gelişinde Yargõtay Genel Sekreteri Salih Kocalar ile Genel Sekreter Yardõmcõsõ Gürsel Kasõm karşõladõ. Ziyaretin ardõndan Yargõtay Başkanõ Hasan Gerçeker, Şahin’i aracõna kadar uğurladõ. Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi yasadõşõ telefon dinlemeleriyle ilgili kararõnõ verdi Dinleme merkezi incelenecekANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkeme- si’nin YARSAV Başkanõ Ömer Fa- ruk Eminağaoğlu’nun açtõğõ dava hakkõnda verdiği karar uyarõnca te- lefon dinlemelerinin merkezi Tele- komünikasyon İletişim Başkanlõ- ğõ’nõn (TİB) kayõtlarõ ilk kez incele- necek. Eminağaoğlu, “TİB kurul- duğundan bu yana ilk kez incele- necek. Çünkü orası bir karakutu” dedi. Adalet Bakanlõğõ ise Eminağa- oğlu’nun, bazõ hâkim ve savcõlar hakkõnda dinleme kararõ veren sulh ceza mahkemeleri hâkimleriyle ilgi- li şikâyetini işleme koymadõ. YARSAV Başkanõ Eminağaoğlu, kişisel ve birlik telefonlarõnõn dinle- nip dinlemediğinin belirlenmesi için Ankara Cumhuriyet Başsavcõlõğõ’na suç duyurusunda bulunmuştu. Ancak başsavcõlõk gizlilik ilkesini gerekçe göstererek başvuruyu reddetmiş ve ta- kipsizlik kararõ vermişti. ‘TİB karakutu’ Eminağaoğlu’nun itirazõ üzerine dosya üst mahkeme olan Sincan 1. Ağõr Ceza Mahkemesi’ne gitti. Mah- keme, itirazõn değerlendirilebilmesi için bilirkişiler eşliğinde TİB kayõt- larõnõn incelenmesine karar verdi. Mahkemenin kararõnõ değerlendi- ren Eminağaoğlu, “İlk kez TİB’de in- celeme yapılacak. Kurulduğundan itibaren bu ilk kez olacak. Neyin ne olduğu meçhul gidiyor. Kararı önemsiyoruz, çünkü TİB bir kara- kutu. İncelemede bulunmak için ta- lebim de oldu. Ne zaman inceleme yapılacak bilemiyorum” dedi. Emi- nağaoğlu ayrõca 24 Nisan’da YAR- SAV ve kendi adõna Adalet Bakanlõ- ğõ’na başvurarak bazõ hâkim, savcõlar hakkõnda dinleme kararõ veren sulh ceza mahkemeleri hâkimleri ve bu dinlemeleri talep eden adalet mü- fettişleriyle ilgili de şikâyette bulun- muştu. Dilekçeyi inceleyen Adalet Ba- kanlõğõ Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, sulh ceza mahkemesi hâkimleri yö- nünden şikâyeti işleme koymadõ. Gerekçe somut delil Bakanlõğõn işleme koymama kara- rõnda, “hâkimler hakkındaki id- dianın, yargılama faaliyetine ilişkin olduğu, hâkimin yargı yetkisi ve takdir hakkı kapsamında kaldığı” belirtilerek “bu hak ve yetkinin şi- kâyet olunan hâkimler tarafından herhangi bir şekilde kötüye kulla- nıldığına dair somut delil gösteril- mediği” savunuldu. Kararda, anaya- sa, yasa ve yönetmelik hükümlerini değerlendirip yorumlama yetkisinin de kendisinden karar talep edilen ve ka- rar verme konumunda bulunan ba- ğõmsõz hâkimlere ait olduğu kayde- dildi. Aynõ dilekçedeki, adalet mü- fettişi ve başmüfettişleri hakkõndaki şikâyetin Teftiş Kurulu Başkanlõ- ğõ’na gönderildiği belirtildi. YARSAV Başkanõ Ömer Faruk Eminağaoğlu, bakanlõğõn işleme koy- mama kararõnõn iptali istemiyle An- kara İdare Mahkemesi’nde dava aça- cağõnõ bildirdi. Mahkeme kararõ uyarõnca, gelecek günlerde bilirkişiler TİB kayõtlarõnõ mercek altõna alacaklar. Böylece Eminağaoğlu’nun hem kişisel hem de kurumsal telefonlarõnõn dinlenip dinlenmediği araştõrõlacak. Eminağaoğlu, “Kararõ önemsiyoruz, çünkü TİB bir karakutu” dedi. BAHÇELİ, ERDOĞAN’A YÜKLENDİ ‘Başbakan, Öcalan’ın açılım ikizi’ Kürt açõlõmõnõ “yõkõm projesi” olarak niteleyen MHP lideri Bahçeli, “Özellikle hükümetin sözde çözüm çalõşmalarõ İmralõ canisini tekrar eski yönetim gücüne kavuşturmuş, Kandil kadrolarõnõn desteği ile Başbakan Erdoğan’õn açõlõm ikizi haline gelmiştir” görüşünü dile getirdi. ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - MHP Ge- nel Başkanõ Devlet Bah- çeli, Kürt açõlõmõ nede- niyle eleştirdiği Başba- kan Tayyip Erdoğan’õ “İmralı canisi ile açılım ikizi” olarak nitelerken Cumhurbaşkanõ Abdul- lah Gül’e de “Çanka- ya’nın noteri” suçlama- sõnõ yöneltti. MHP, yeni yasama yõ- lõnõn ilk grup toplantõsõnõ dün yaptõ. Bahçeli ko- nuşmasõnda, Cumhurbaş- kanõ ve Başbakan’õn, ül- keyi uçurumun kenarõna kadar getirdiğini ifade et- ti. “Yıkım projesi” ola- rak söz ettiği AKP hükü- metinin “Kürt açılı- mı”nõn “gevşeme” eğili- mine girdiğini kaydeden Bahçeli, Başbakan Erdo- ğan’õn partisinin geçen hafta sonu yapõlan kon- gresinde de, hemen her konuya değinmesine kar- şõn açõlõmdan õsrarla ka- çõndõğõnõ belirtti. Bahçe- li, “Anlaşıldığı kadarıy- la İmralı canisinin yazıp cezaevi yetkililerine tes- lim ettiğini söylediği al- ternatif yıkım haritası üzerindeki incelemele- rini henüz bitirememiş- tir. Ancak karşımızdaki bütün belirtiler ve gidi- şat, AKP zihniyetinin iştahla servis yaptığı, İmralı canisinin ise mut- fakta pişirdiği ihanet mönüsünün, körükle- nen açılım ateşinde di- binin tutmaması için bü- tün işbirlikçilerin tesli- miyet kazanını karıştır- maya devam edecekle- rine işaret etmektedir” diye konuştu. Yaşanan süreçte hükümetle “İm- ralı canisi”nin ortak nok- talarõnõn daha belirgin ha- le geldiğini kaydeden Bahçeli, “Özellikle hü- kümetin sözde çözüm çalışmaları İmralı cani- sini tekrar eski yönetim gücüne kavuşturmuş, Kandil kadrolarının desteği ile Başbakan Er- doğan’ın açılım ikizi ha- line gelmiştir” görüşünü dile getirdi. Çankaya noteri Cumhurbaşkanõ Gül’ün TBMM’nin yeni yasama yõlõnda yaptõğõ konuşma- yõ da eleştiren Bahçeli, Cumhurbaşkanõ’nõn ko- nuşmasõnda 36 kez “mil- let” sözcüğünü kullan- masõna karşõn “Türk” sözcüğünü sadece bir kez ağzõna aldõğõnõ ifade etti. Gül’ün konuşmasõndaki “çözülmemiş sorunları- mızın başka devletlerin istismarına açık” olduğu yönündeki sözlerinin son derece “vahim ve talih- siz” bir durum olduğunu kaydeden Bahçeli, “Hü- kümetin ekonomik po- litikalarını ve milletin yaşadığı ağır ekonomik sorunları eleştirmeye- rek hükümetin Çanka- ya’daki noteri olduğunu göstermiş, 70 milyonu kucaklamaktan ne ka- dar uzak olduğunu bir kez daha ortaya koy- muştur. Bu son konuş- ma ile hükümetle bir- likte yürütmek istedik- leri sözde Kürt açılımı- nın lobi faaliyetlerini bizzat üslenmiş olduğu- nu da ilan etmiştir” de- di. Konuşmasõnda Erme- nistan’la normalleşme sü- recini de değerlendiren Devlet Bahçeli, “Bize gö- re Türkiye’nin Erme- nistan’la girdiği yeni dö- nem haysiyet kırıcıdır, onurumuzu zedeleyici- dir” dedi. Tamince’nin vergi ödememesi tepki toplamaya devam ediyor ‘Nasõlbukadarzenginleştin?’ İLHAN TAŞCI ANKARA - CHP Grup Başkanvekili Kemal Kı- lıçdaroğlu, Başbakan Tayyip Erdoğan’õ tatiller- de otelinde ağõrlayan, Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün ise yatõyla mavi tura çõktõğõ Rixos Otelle- ri’nin sahibi Fettah Tamince’nin şirketlerinin devlete hiç vergi vermemesini, “Sayın Başbakan Al Capone’dan söz ediyor. Hiç vergi vermeyen ve bu kadar mucizeyi başaranın incelenmesi ge- rekir” sözleriyle değerlendirdi. Kõlõçdaroğlu, Ta- mince’nin kõsa zamanda zenginleşmesinin inandõ- rõcõ gerekçesinin olmasõ gerektiğini de söyledi. Tamince’nin ortağõ olduğu 10 şirketin son 9 yõl- da, devlete kurumlar vergisi olarak hiç vergi öde- memesi tepkilere neden oldu. CHP Grup Başkan- vekili Kõlõçdaroğlu, Başbakan Erdoğan’õn Doğan Holding Yönetim Kurulu Başkanõ Aydın Doğan’õ Al Capone’a benzettiğini anõmsatarak Tamin- ce’nin “yatırım mucizesinin” incelenmesi ge- rektiğini vurguladõ. Kõlõçdaroğlu, vergi şampiyonu olanlarõn incelendiğini belirterek “Vergi şampiyonu listesinde olmayan ve hiç vergi ödememiş olan- ların incelenmesi anlam taşır” dedi. CHP’li Kõlõçdaroğlu, Tamince’nin 10 şirketi- nin 9 yõl boyunca hiç vergi ödememesinin nede- ninin yatõrõm da olabileceğini, bilinmeyen geliş- melerden de kaynaklanabileceğini kaydetti. Ke- mal Kõlõçdaroğlu, “Fakat yatırım öncesinde ne kadar vergi ödendiğinin de açıklanması gere- kiyor. Bu kadar kısa sürede zenginleşmenin, bunca malvarlığının oluşabilmesi için ciddi ka- zançlar ve ödenen vergiler olması lazım. Ta- mince’nin malvarlığının inandırıcı gerekçesi olmalıdır” diye konuştu. Yatırım indirimi kaldırıldı Prof. Dr. Şükrü Kızılot da, genellikle yatõrõm yapanlarõn kazanç elde etseler bile vergi öde- meyebildiklerini belirterek “Yaklaşık 2 yıl ön- cesine kadar yatırım indirimi diye adlandırı- lan bir teşvik vardı. Buna göre, turizm yatı- rımlarında oran yüzde 100 olarak belirlen- mişti. Yapılan yatırım harcaması kadar ka- zanç elde edilmediği sürece vergi ödenmi- yordu. Ancak son 2 yıldır yatırım indirimi adı altında verilen teşvik kaldırıldı” dedi. Tamince’nin ortağõ ve sahibi olduğu 10 şirketin birkaç yõl dõşõnda 9 yõl boyunca hiç kurumlar ver- gisi ödemediği ortaya çõkmõştõ. Antalya Lara’daki Temalõ Park projesinde, ilk ihalenin nedensiz ip- talinin ardõndan, hiçbir değişiklik yapõlmadan çõkõlan ikinci ihaleyi Başbakan Erdoğan’õ günlüğü 9 bin 500 dolarlõk süitte ağõrlayan Fettah Tamince kazanmõştõ. CHP’Lİ KART: Deniz Feneri sumenaltı ANKARA (Cumhu- riyet Bürosu) - CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn yanõtlamasõ istemiyle verdiği soru önergesin- de, “Deniz Feneri Yardımlaşma ve Da- yanışma Derneği’nin kamu yararına çalı- şan dernek statüsün- den çıkarılmasına da- ir hazırlanan raporun gereği neden yapıl- madı? Deniz Feneri e.V’nin Türkiye’de en azından 4 derneğe yardım yaptığı sabit olduğuna göre yapı- lan yardımların tuta- rı neden gizlenmekte- dir” sorularõna yanõt istedi. CHP’li Kart, önerge- sinde “Türkiye’de faaliyet gösteren De- niz Feneri Yardımlaş- ma ve Dayanışma Derneği ile Alman- ya’da yolsuzluğa bu- laşan Deniz Feneri e.V arasında doğru- dan ve dolaylı ilişkile- rin bulunduğuna dair ciddi bulgular oldu- ğunu” vurguladõ. Kart şu değerlendirmeyi yaptõ: “Resmi kayıtlar bulunmasına rağmen hükümetin bu yönde- ki kayıt ve delilleri karartma girişiminde bulunduğu kuşkusu ortaya çıkmıştır.” Kart, derneğin kamu kararõna çalõşan statü- sünden çõkarõlmasõ yö- nünde hazõrlanan rapo- run akõbeti hakkõnda da bilgi istedi. Erdoğan, Tamince’nin Ankara’daki otelinin açılışını yapmıştı. Kılıçdaroğlu. Tamince. TEZKERE MECLİS’TE KABUL EDİLDİ Hükümete 1 yõl daha yetki ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - TBMM Genel Kurulu’nda, AKP hü- kümetine Kuzey Irak’a sõnõr ötesi ha- rekât iznini 1 yõl daha uzatan tezkere kabul edildi. Dõşişleri Bakanõ Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin demokratik- leşme açõsõndan tarihi önemde bir eşikten geçtiğini belirterek, “İnançlı- yız, başaracağız” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda, Kuzey Irak’a sõnõr ötesi harekât yetkisinin 1 yõl uzatõlmasõna ilişkin tezkere kabul edildi. 475 milletvekilinin oy kullandõ- ğõ tezkereye, 452 kabul, 23 ret oyu kullanõldõ. Başbakan Tayyip Erdoğan, İstanbul’da olduğu için görüşmelere katõlmazken, CHP Genel Başkanõ De- niz Baykal, genel kurulda hazõr bulun- du. Tezkerenin görüşmelerine başlan- masõndan sonra TBMM’ye gelen MHP lideri Devlet Bahçeli ise, kürsüde ko- nuşan DTP’li Gülten Kışanak’õn ko- nuşmasõnõn ardõndan genel kurul salo- nuna girdi. CHP ve MHP, tezkereyi desteklerken, DTP karşõ çõktõ. ‘Erdoğan makas değiştiriyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP’nin hafta sonu yapõlan kongresinde yeniden genel başkanlõğa seçilen Ahmet Türk, TBMM’nin yeni yasama yõlõnõn ilk grup toplantõsõnda da “Kürt açılımı” ve sõ- nõtötesi operasyon tezkeresi konularõnda mesajlar verdi. Yeni döneme yenilenmiş bir yapõ ve yo- ğunlaşmõş bir söylemle başladõklarõnõ kay- deden Türk partisini, Yunan mitolojisine göre “tanrılardan ateşi çalıp insanlara veren” Prometheus’la özdeşleştirdi. Türkiye’nin 3 aydõr “demokratik açı- lım” söylemiyle oturup kalktõğõnõ belirten Türk, bu girişimin başlangõçta “toplu- mun, yurttaşların demokrasi ihtiyaçla- rını görmeye başlayan bir devlet aklı olu- şuyor” izlenimi uyandõrdõğõnõ ifade etti. Hükümetin, DTP milletvekillerine yö- nelik “ifade krizinde” de demokratik ref- leks gösteremediğini kaydeden Türk, “açı- lım” konusunu göğüslemeleri konusunda da kuşkularõ bulunduğunu söyledi. Türk, “Sayın Başbakan ve hükümet, sürekli makas değiştirmekte, rotayı sa- ğa sola kırmaktadır. Hükümet, ‘Kervan yolda dizilir’ mantığının bir sonucu ol- sa gerek, savaş çığırtkanlarının ortaya koyduğu milliyetçi, ırkçı reflekslere gö- re açılımın rotasını belirlemektedir” diye konuştu. Hükümetin gündeminde anayasa deği- şikliği olmadõğõna işaret eden Türk, ope- rasyonlarõn durmadõğõnõ ve “Kürtlerin si- yasi temsilcisi” olarak nitelendirdiği DTP’ye yoğun siyasal baskõ uygulandõğõ- nõ ifade etti. ‘Gül aktif rol oynamalı’ Cumhurbaşkanõ Abdullah Gül’ün Mec- lis’in yeni yasama yõlõnõn açõlõşõnda yap- tõğõ konuşmasõnda parlamentoyu yeni bir anayasa yapmaya davet ettiğine işaret eden Türk, “Sayın Cumhurbaşkanını, ye- ni anayasanın inşasından tutalım da bir bütün olarak demokratikleşme re- formlarına kadar somut projelerle par- lamentoyu bu noktada cesaretlendir- meye ve açılım sürecinde daha aktif rol oynamaya çağırıyoruz” dedi. DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, AKP hükümetinin ‘milliyetçi, õrkçõ reflekslere göre’ açõlõmõn rotasõnõ belirlediğini savundu Ahmet Türk.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear