26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B GÜNDEM MUSTAFA BALBAY Baştarafı 1. Sayfada Silivri davalarının iddianameleri, ekleri, eklerin ekleri açıklandı. Eklere yeni ekler eklendikçe özellikle “usul” açısından yaşanan hukuk dışı uygulamaların adeta olağanlaştırıldığı görülüyor. Daha iddianame açıklandığında, ekleri görmeden şu değerlendirmeyi yapmıştım: Gazetecilik faaliyetlerinden suç unsurları üretilmiş. Ekler açıklandıkça suç unsuru oluşturma çabalarının olağanüstü zorlamaları içerdiği anlaşılıyor. Örneğin telefonlarımın dinlenmesi olayı. İki büyük kabul edilemezlik var: 1- Telefonlarım, yasal izin alınmadan önce de dinlenmiş. 2- Gazetenin santral telefonları da benimmiş gibi dinlenmiş. Santral üzerinden başka arkadaşlarımızın kimi hedef kişilerle yaptığı görüşmeler de benim görüşmem gibi “delillendirilmiş.” Bu zorlamanın bana ait olarak gösterilen “dijital çıktılar”da da söz konusu olduğu anlaşılıyor. Giriş tümcesini maddeleyerek açalım: 1- Benim karşı karşıya kaldığım durum, sadece bir gazetecinin kişisel sorunu değil, mesleki bir olay olarak algılanmalı. Bugün benim başıma gelen yarın bir başka gazetecinin başına gelebilir... 2- Demeye kalmadı, geldi! Bazı gazetecilerle ilgili değişik nedenlerle davalar açıldı. Bu davaların şu şekilde haberleştirildiğini görüyoruz: “Garip dava!” “Gazeteciye gözdağı mı?” “Sansür gibi dava.” Benzer başlıklar uzayıp gidiyor. Özgürlüklerinden edilmemiş, günlük olağan yaşamlarını sürdüren meslektaşlarımız, yaptıkları haberler nedeniyle geriliyorlar, bunu kabul edilemez buluyorlar! 3- Kesinlikle “oh olsun” duygusunda değildim. Böyle bir olasılığı aylar önce yazmıştım. Gazetecilerin ve meslekle ilgili kuruluşların konuya kişisel değil, mesleksel bakması gerekiyor. Nasıl ki, bir milletvekilinin işlevinden kaynaklanan nedenlerle bir kürsü dokunulmazlığına sahip olması doğal ise bir gazetecinin de yine işlevinden kaynaklanan nedenlerle bilgi-belge bulundurma, görüşme yapma hakkının doğal olması gerekir. 4- Medyada, bizim düşüncelerimizi benimsemeyen gazeteciler ne kadar susturulur- yıldırılırsa, ülkede demokrasi o kadar çok yerleşir, duygusunun tamamen hâkim olması durumunda, bunun medya açısından kazananı olmayacak. Demokrasi açısından hiç olmayacak. Biz konuya gazeteciler açısından yaklaştık ama işin boyutları çok daha geniş ve derin. Artık hedefte tek tek gazeteciler ve gazeteler değil, medya grupları var. Bu tablo karşısında sadece gazetelerin, gazete yönetimlerinin ortak tutum alması sonuç vermez. Aklın yolu, meslek örgütlerinin öne çıkmasını gerektiriyor. Meslek örgütlerinin gidişin farkında olduğunu ortaya koyan açıklamalar okuyoruz ama, iş açıklama boyutunu aşmış görünüyor. Meslek örgütlerinin üst kurumu olan Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nun 6. Olağan Genel Kurulu yapıldı. Başkanlığa, mesleğe birlikte başladığımız Atilla Sertel seçildi. Dostum, arkadaşım Atilla Sertel’in yeni görevini, bu konulardaki duyarlılığını selamlayarak kutluyorum... GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK Baştarafı 1. Sayfada Genelde medyamız mektubu CHP açılımı diye tanımladı. Ancak Baykal’ın sıraladığı koşulları, kaygıları ön plana çıkarmadan, “Sizi ağırlamaktan mutluluk duyarım” başlığıyla vermeyi yeğledi. Siyasette nezaket kurallarına dikkat eden Baykal; sizi ziyaret etmek istiyorum diye mektup yazan, üstelik sıfatı başbakan olan birine hayır, gelmeyin diyecek değildi herhalde. Ama medyamız -TV’lerdeki dizilerde sık sık kullanılan bir sözcükle- açılım konusunda “illaki” CHP ile AKP arasında uzlaşma, anlaşma olmasını istiyor. Bu nedenle olacak ki CHP’yi yumuşamış gösteren bu türden başlıklar kullanıyor ve fakat: Baykal’ın altı sayfaya sığdırdığı, ne ki iktidarın sürekli ıska geçtiği gerçekleri özetleyen cümlesini başlıklara almaktan ısrarla kaçınıyor Şu cümle, CHP’nin bugüne kadar izlediği, önümüzdeki dönemde de izleyeceği politikayı açıklıyor: “…Açılım Politikası’nda hiçbir şekilde sizinle birlikte olmayacağımız çok açıktır…” Baykal’ın bu kadar kesin ifadeyle CHP politikalarını açıklaması; RTE’nin kimi umutlara kapılmasını önleyebilir. İki kişi ve kapalı kapılar arkasındaki konuşmaları bir TV kamerasının saptamasını istemesi ise görüşmenin yarın öbür gün AKP tarafından istismar edilmesi olasılığından kaynaklanıyor. RTE, 81 ili gezerek açılımı halka anlatacağını açıkladı. Baykal ile görüşmede karşılıklı söylenenleri halka nasıl aktaracağını, hatta on beş ulusal kanalda kimi sözleri nasıl saptıracağını kestirmek için müneccim olmaya gerek yok. Baykal’ın herhangi bir sözünden destek aldığını söyleyebileceği gibi, saptırmalarla CHP liderinin kaygılarını aleyhinde ifadelerle halka, kamuoyuna açıklayabilir. Neden TV kamerası istediğini soranlara Baykal; “Görüşüme göre bu görüşmenin içeriğini milletin bilmesi gerekiyor. Görüşmeyi izlemek, öğrenmek, milletin hakkıdır” diyor ve önerisinin gerekçesini şöyle açıklıyor: “…Benim bunu önermenin nedeni şu: Dolmabahçe görüşmesine dönmesin!..” Zamanın Genelkurmay Başkanı -şimdi emekli- Orgeneral Yaşar Büyükanıt ile Başbakan RTE; Dolmabahçe’de saatlerce baş başa görüştüler, ancak: Belki de demokratik rejimle ilgili karşılıklı (daha çok askerin verdiği) ödünler içerdiği iddia edilen görüşme halktan, kamuoyundan gizlendi. Görüşmeyle ilgili hâlâ çeşitli yorumlar yapılıyor. Yandaş, yalaka medyada zaman zaman o görüşmede askerin siyasal iktidara ram olduğu gibi mesnetsiz yayınlar görülüyor. Bu örnek ortada iken; Baykal-RTE görüşmesi saklı kalırsa AKP kadrolarının yurt düzeyinde, her alanda, iletişim kanallarında aynı biçimde yorumlar yapmayacaklarına kim güvence verebilir? Öneri ve söylemlerin ardında şu gerçek yatıyor: Baykal, RTE’ye güvenmiyor! Açılım politikasının açmazı nedir; Baykal mektubunda soruyu yanıtlıyor: “Önce teröre karşı çıkma kriterinizi kaldırırsınız. Onlarla müzakereyi içinize sindirirsiniz ama yetmez. Size, terörle doğrudan müzakere etmenizi, onu muhatap almanızı söylerler. Canınız sıkılır ama yine de ‘Anayasa değişiklikleri masada’ diyerek, milli eğitime etnik dilli üniversite düzeyinde sokacağınızı söyleyerek, çeşitli af biçimleri icat ederek, (PKK ile) dolaylı müzakereyi sürdürmeye, belki de oyalamaya çalışırsınız. Ama bu durum, muhatabınızın bölgede etkinliğini, gücünü arttırma sonucunu doğurur. Bir bakarsınız, sizin muhatap aldığınızı bölgede daha çok muhatap almaya başlamıştır. Açılım politikanızın açmazı budur.” Hükümetin izlediği yol haritası açmazı yarattı ve: RTE, şimdi düştüğü açmazın içinden çıkabilmek için CHP’nin desteğine gereksiniyor. Kimden, nereden? Yedi yıldır ağır sözcüklerle saldırdığı Baykal’dan, CHP’den ha? Siyaset! Nelere kadirsin! ankcum@cumhuriyet.com.tr SAYFA 14 EKİM 2009 ÇARŞAMBACUMHURİYET 8 HABERLERİN DEVAMI İstanbul PB 18 Edirne PB 15 Kocaeli Y 20 Çanakkale PB 18 İzmir B 20 Manisa B 22 Aydın B 24 Denizli Y 23 Zonguldak Y 18 Sinop Y 22 Samsun Y 25 Trabzon PB 25 Giresun PB 24 Ankara Y 22 Eskişehir Y 20 Konya Y 21 Sıvas PB 23 Antalya Y 25 Adana Y 29 Mersin Y 29 Diyarbakır PB 28 Şanlıurfa PB 28 Mardin PB 25 Siirt PB 29 Hakkâri B 21 Van B 19 Kars B 21 Oslo B 6 Helsinki B 6 Stockholm B 7 Londra B 15 Amsterdam B 12 Brüksel B 11 Paris B 13 Bonn B 10 Münih B 8 Berlin B 9 Budapeşte PB 7 Madrid PB 27 Viyana PB 7 Belgrad PB 11 Sofya B 10 Roma Y 19 Atina B 21 Zürih Y 10 Moskova Y 17 Aşkabat PB 28 Astana PB 12 Taşkent PB 27 Bakû PB 22 Bişkek PB 11 Tiflis PB 25 Kahire B 29 Şam PB 30 Ülkemizin geneli par- çalı ve çok bulutlu, Marmara’nın doğusu, İç Ege, Akdeniz, Batı ve Orta Karadeniz, İç Anadolu’nun kuzey- batısı ve güneyi ile Muğla çevreleri sağa- nak ve gök gürültülü sağanak yağışlı geçe- cek. Sıcaklık, kuzey- batı kesimlerinde 6-10 derecede azalacak. 1. KOŞU: F: Suzira (2), P: Volga Kõzõ (3), PP: Kut- bike (8), S: Şevalkõzõ (1). 2. KOŞU: F: Savaşer (5), P: Sungur (7), PP: Di- doşbatur (11), S: Şadiyekõzõ (12). 3. KOŞU: F: Golden Compass (2), P: Splint (3), PP: Star Bike (10), S: Hayri Baba (9). 4. KOŞU: F: Karaefe (4), P: Kadife (11), PP: Can- berktay (1), S: Kuruşağa (7). 5. KOŞU: F: Rhapsody In Blue (6), P: Nefeskesen (2), PP: Gülay Sultan (1), S: Tropic Summer (3). 6. KOŞU: F: Prince Of Eulleup (1), P: Florindo (2), PP: Cincinnati Kid (3), S: Zafer Yolu (5). 7. KOŞU: F: Babasultan (7), P: Violet (6), PP: Nam- lõ (1), S: Y e k m a n (3). 8. KOŞU: F: Murphy (3), P: Pozitron (4), PP: Messi (9), S: Set Point (1). ALTILI GANYAN 2 4 6 1 7 3 3 11 2 4 10 1 3 9 9 7 5 1 8/4 2/6 Bayrak kararı değiştiBURSA (Cumhuriyet) - Bur- sa’da bugün oynanacak Türkiye- Ermenistan maçõnda iki takõmõn bayraklarõ dõşõnda bayrak açõl- mamasõ kararõ mahkemeye ta- şõndõ. Tepkiler ve bu gelişmenin ardõndan Bursa Valiliği geri adõm attõ. Bursa Valisi Şahabettin Harput, maça Azerbeycan bay- rağõ ile girilebileceğini açõkladõ. Vali Harput, önceki gün yaptõ- ğõ açõklamada Atatürk Stadõ’nda oynanacak maçta sadece Türkiye ve Ermenistan ülkelerinin bayra- ğõnõn açõlacağõnõ, bunun dõşõnda başka bir ülkenin bayrak ya da fla- masõnõn açõlmasõna izin verme- yeceklerini vurguladõ. Açõklama valiliğin resmi internet sitesinde de kamuoyuna duyuruldu. Bunun üzerine Konya’da Devlet Su İş- leri’nde memur olarak çalõşan Mehmet Karakaya ile seyyar sa- tõcõlõk yapan Celaleddin Güler, Bursa’ya giderek 2. İdare Mah- kemesi’ne yürütmeyi durdurma kararõ için dava açtõ. Karakaya, açõklamanõn milli duygularõna dokunduğunu, guru- runu incittiğini belirterek “Bu- rada yapılan davranışın, Azer- baycanlı kardeşlerimize bir yanlış olduğunu düşünüyo- rum.” dedi. Karakaya ve Güler’in avukatõ Ahmet Gürol Şağban da “Bu kararla Azerbaycanlı kar- deşlerimizin gururunun renci- de olduğunu duyuyoruz” diye konuştu. Bu gelişmelerin ardõndan Vali Şahabettin Harput, bir açõklama yaparak maça Azerbaycan bayrağõ ile girilebileceğini duyurdu. Yan- lõş değerlendirmeler ve yorumlar yapõldõğõnõ savunan Harput şöy- le devam etti: “Herkes bir tarafa çekiyor. Bizim temel yaklaşımımız Azer- baycan bayrağını kullanarak ve onu istismar ederek, o vesiley- le bir kısım sloganlarla Türki- ye-Azerbaycan ilişkilerine, Tür- kiye-Ermenistan açılım süreci- ne ve tümüyle bu sürece zarar verebilecek bazı yanlış hare- ketlere karşı engel olmaktır. Yoksa iyi niyetli, mütevazı ola- rak kendiliğinden yanında KKTC, Azerbaycan bayrağı taşıyanlara, zaten Türk bayra- ğı mutlaka olacaktır, taşkınlık ve sloganlarla böyle bir siyasi şeye çekmediği sürece herhan- gi bir engel olunmayacaktır.” İstanbul Haber Servisi - Uğradõğõ silahlõ saldõrõ nedeniyle bir süredir hastanede tedavi gören DİSK Genel Başkanõ Süleyman Çele- bi, dün taburcu oldu. Çelebi, kendisine yapõ- lan saldõrõnõn ticari ya da parasal hiçbir nede- ninin olmadõğõnõ, saldõrõyõ basitleştirmek için alacak verecek kõlõfõnõn uydurulduğunu be- lirterek “Bu kurşun ne arkadaş kurşunu ne de alacak kurşunudur. Yalnızca DİSK Ge- nel Başkanı’na suikast kurşunudur” dedi. İçişleri Bakanõ Beşir Atalay’õn saldõrõdan 2 sa- at sonra yaptõğõ açõklamada, “Olay terör ya da siyasi olay değil” demesini üzüntüyle karşõladõğõnõ anõmsatan Çelebi, konunun açõk- lõğa kavuşturulmasõ için bakana bir mektup su- nulduğunu söyledi. DİSK Genel Merkezi’nde 5 Ekim’de silahlõ saldõrõya uğrayan ve Florence Nightingle Has- tanesi’ne kaldõrõlan Çelebi dün taburcu oldu. Te- kerlekli sandalye ile basõn toplantõsõna katõlan Çelebi, toplantõ sõrasõnda zaman zaman göz- yaşlarõna hâkim olamadõ. Eşi Melahat Çelebi, avukat Turgut Kazan ile çok sayõda DİSK’li- nin de katõldõğõ toplantõda konuşan Çelebi, doktorlarõnõn, “üç ay daha ayağına basama- yacağını, ama bu süre sonunda rahatlıkla yü- rüyebileceğini söylediklerini” belirtti. Çelebi saldõrõya uğradõğõ andan itibaren bazõ basõn ya- yõn organlarõ ve televizyon kanallarõnda “ar- kadaş kurşunu”, “alacak kurşunu” gibi ifa- delere yer verildiğini, bunun kendisini, ailesi- ni ve örgütünü yaraladõğõnõ anõmsattõ. Çelebi, “Ya kurşun beni yaralamayıp öldürseydi? Ben bu kirli bilgilerle gitmiş, DİSK Genel Başkanı olarak bunları izah edememiş ola- caktım” dedi. Çelebi, geçmişte pek çok cina- yet işlendiğini, peşin hükümlerle bunlarõn örgüt bağlantõsõ olmadõğõnõn açõklandõğõnõ anõmsattõ. Çelebi’den Atalay’a eleştiri Mahmut Tali Öngören’i özlemle andık ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim gö- revlisi, Dünya Kitle İletişimi Araştõrma Vak- fõ’nõn kurucusu ve gazetemiz yazarõ Mahmut Tali Öngören aramõzdan ayrõlõşõnõn 10. yõ- lõnda, gömütü başõnda anõldõ. Öngören için Cebeci Asri Mezarlõğõ’ndaki gömütü başõnda düzenlenen törene, Türki- ye’nin ilk Kültür Bakanõ ve gazetemiz Ankara eki yazarõ Talat Halman, Çağdaş Gazeteci- ler Derneği (ÇGD) Başkanõ Ahmet Abakay, Ankara Uluslararasõ Film Festivali Komitesi Başkanõ İnci Demirkol, Dünya Kitle İletişi- mi Araştõrma Vakfõ üyesi Metin Aksoy, es- ki Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ Başkanõ Ya- vuz Önen, Öngören’in akrabalarõ Fazilet Baysal ve Pakize Esin, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ab- dülrezak Altun, Ankara Cumhuriyet Okur- larõ Dönem Sözcüsü Haluk Yalvaç, Öngö- ren’in öğrencileri ve gazetemiz çalõşanlarõ ka- tõldõ. Tören bir dakikalõk saygõ duruşunun ar- dõndan başladõ. Dünya Kitle İletişimi Araştõrma Vakfõ üyesi Metin Aksoy, Öngören’in mü- cadeleyi ve insanlarõ seven bir kişi olduğunu, yaşamõ süresince gençlere hep umut aşõladõ- ğõnõ belirtti. Eski Türkiye İnsan Haklarõ Vakfõ Başkanõ Yavuz Önen, Öngören ile ilk kez Türkiye İn- san Haklarõ Vakfõ’nõn kuruluş aşamasõnda kar- şõlaştõklarõnõ ve o andan itibaren hiç ayrõlma- dõklarõnõ anlattõ. Önen, “Öngören, yaşamın darbelerine karşı hiç sendelemedi. Umut- suz olduğu hiçbir ana tanık olmadım. İna- nılmaz çalışkan bir insandı, üretkendi” gö- rüşünü dile getirdi. Dosya AİHM’ye DİYARBAKIR (Cumhuri- yet Bürosu) - Bir grup aydõn ve sanatçõ, Diyarbakõr’õn Lice ilçesi kõrsalõnda çobanlõk yapan 12 yaşõndaki Ceylan Önkol’un ölümüne yol açan patlamanõn meydana geldiği yerde incele- melerde bulundu. Önkol ailesi- nin avukatõ ise bilirkişi raporu- nun iddialarõnõ doğruladõğõnõ, dosyayõ AİHM’ye taşõyacakla- rõnõ açõkladõ. İlkay Akkaya, Lale Man- sur, Cengiz Algan, Hale Akay, Ebru Çevikli, Mehmet Demir, Yasemin Göksu, Yıl- dız Önen, Zeynep Tanbay’õn da aralarõnda bulunduğu sanatçõ ve aydõn heyeti, Ceylan’õn ya- şamõnõ yitirdiği yerde bir araya geldi. Önkol ailesinin avukatõ Serdar Çelebi de küçük kõzõn daha önce araziye atõlmõş ancak patlamadan kalmõş 40 mm’lik bombaatar mühimmatõna elin- deki tahrayõ vurarak patlamasõ neticesinde yaşamõnõ yitirdiği yönündeki bilirkişi raporunun kendilerine verilmemesine tep- ki gösterdi. Avukat Çelebi, “Delilleri biz topladık, cena- zeyi bile olay yerinden biz al- dık, çocuğun parçalanan elbi- selerini, silah, bomba parçala- rını biz toparladık. Bugün ne kadar delil varsa hepsini biz sunduk. Ve buna rağmen bize güvenilmiyor ve dosyaya giz- lilik kararı konuluyor” dedi. CEYLAN ÖNKOL Vali Harput, tepkilerin ardõndan maça Azerbaycan bayrağõyla girilebileceğini açõkladõ Taburcu olan Çelebi, kendisine yapılan saldırıyla ilgili yapılan yorumlara tepki gösterdi. Ölümünün 10’uncu yõlõnda Cebeci Asri Mezarlõğõ’ndaki gömütü başõnda tören düzenlendi YURTTAŞLARINTEPKİSİNİÇEKTİ TarihiUlusheykelini sarıyaboyadılar! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankaralõ- lar dün Ulus’taki tarihi Atatürk Anõtõ’nõ görünce şaşõrdõlar. Çünkü anõt, yaldõzlõ sarõya boyanmõştõ! 1. ve 2. TBMM binalarõnõn yakõnõndaki Ulus Meydanõ’nda bulunan tarihi heykelin yeni rengi yurttaşlarõn da tepkisini çekti. Ankara Anakent Belediye Başkanlõğõ’ndan yapõlan yazõlõ açõkla- mada, Kültür ve Turizm Bakanlõğõ’nõn talebi üzerine, heykelin törene hazõr hale getirilmesi ve temizlenmesi için belediyenin bu tür rutin bakõm işlerini yapan firmanõn görevlendirildiği belirtildi. Firmanõn “durumdan vazife çıkarta- rak” heykelin yapõlõş tarihindeki asli rengi olan bronz rengi getirmek için heykeli boyadõğõ ifade edilen açõklamada, yõllar içinde oksitlenme so- nucunda siyahlaşan heykelin renginin bu suretle ilk yapõlõş tarihindeki rengine dönüştürülmek is- tendiği kaydedildi. Ankara Anakent Belediye Başkanõ Melih Gök- çek de aynõ konuda yaptõğõ açõklamada, anõtõn son halini Ankara’nõn başkent oluşunun 86. yõl töreni için Ankara Valisi Kemal Önal ile Ulus Meyda- nõ’na doğru yürürken gördüklerini ve beğenme- diklerini belirtti. Belediyedeki ilgili dairenin, ba- kõm işlerini yapan firmaya heykelin bakõmõ ve te- mizlenmesi işini verildiğini öğrendiğini kaydeden Gökçek, “Heykelin kesinlikle bu boyasının sili- nerek heykeltıraşların gözetiminde ve deneti- minde eski haline getirilmesi için gereken yapı- lacaktır. Ayrıca yasal prosedürü yerine getir- meden, bu işlemi yapan yetkililer hakkında da teftiş açmış bulunmaktayım” dedi. PAZAR GÜNÜ KADIKÖY’DE MİTİNG Sağlõkçõlar alana çõkõyor İstanbul Haber Servisi - Türkiye’nin sağlõğõnõn kötüye git- tiğine dikkat çeken sağlõk emekçileri ve sendikalar, AKP hükümetinin uyguladõğõ politikalara karşõ seslerini yük- seltmek için yine alanlara çõkacak. 18 Ekim Pazar günü saat 13.00’te Kadõköy İskele Meydanõ’nda geniş katõlõmlõ bir miting düzenleyecek olan sağlõk emekçileri ve sendi- kalar, Türkiye’nin sağlõğõnõn geldiği noktayõ anlatacaklar. Türk Tabipleri Birliği, İstanbul Dişhekimleri Odasõ, İstan- bul Eczacõ Odasõ, Veteriner Hekimler Odasõ, DİSK, Türk- İş, Devrimci Sağlõk İşçileri Sendikasõ, Sağlõk ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikasõ, Birleşik Metal İş Sendika- larõ, İstanbul Tabip Odasõ’nõn Cağoloğlu’ndaki merkezin- de mitinge ilişkin ortak bir basõn açõklamasõ yaptõ. Basõn açõklamasõnda, “Sağlıkta Dönüşüm Masalı bütün göz boyama çabalarına karşın sona ermiştir” denildi. ÖZEL HASTANELERİN İSYANI ‘Hakkõmõzõhelaletmiyoruz’ İstanbul Haber Servisi - AKP’nin özel sağlõk sektörü aley- hine yaptõğõ düzenlemeler nedeniyle ekonomik olarak zor duruma düşen özel sağlõk kuruluşlarõ yapõlan sözleşmele- rin iptalini tartõşõyor. Özel Hastaneler ve Sağlõk Kuruluş- larõ Derneği (OHSAD,) Akredite Hastaneler Derneği, Özel Hastaneler Plaformu Derneği, Ege, Karadeniz sağlõk kuruluşlarõ derneklerinin de aralarõnda bulunduğu çok sa- yõda özel sağlõk kuruluşu ve hastane temsilcisi sorunlarõnõ konuşmak amacõyla “Sağlıkta Acil Yol Arayışı” başlõk- lõ bir toplantõ düzenledi. Yaklaşõk 300 özel hastane tem- silcisinin katõldõğõ toplantõda konuşan OHSAD Başkanõ Dr. Reşat Bahat AKP hükümetine seslenerek “Bizim ce- bimizden kahramanlığın anlamı var mı? Özel söktö- rün uğrayacağı her türlü zararda bürokratların çok fazla vebali vardır. Hakkımızı helal etmiyoruz” dedi.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear