24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
14 EKİM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 17kultur@cumhuriyet.com.tr CMYB C M Y B Ç ağõmõzõn efsanevi piyanisti Alfred Bren- del’i Boğaziçi Üniversitesi’nde konuk et- mek, onunla üç gün bir arada olmak, ta- rihi bir deneyimdi. Brendel, Albert Long Hall kon- serlerinin yeni mevsim açõlõşõnda son derece üst dü- zey, müzikbilimsel bir konferans verdi. Bu yõl ba- şõnda konser sahnelerine veda ettikten sonra konferans-konserler ve şiirlerini okuduğu dinleti- lerle yine sahnedeki yerini almaya devam edece- ğini açõklamõştõ. Boğaziçi’ndeki dinletiden sonra Dublin’e uçan yetmiş sekiz buçuk yaşõndaki sanatçõ, aynõ hafta içinde Japonya’ya gidecek ve konferans konserlerini sürdürecek. “Klasik müzik tümüy- le ciddi mi olmalıdır?” başlõklõ konuşmasõnda Haydn ve Beethoven’in yapõtlarõndan örnekler ver- di. Müziğin doğal kurgusu içinde yer yer ortaya çõ- kan sürprizlerin besteci tarafõndan bilinçli yapõl- dõğõnõ, bunlarõn nükte işareti olduğunu kõsa örnekler çalarak kanõtladõ. Albert Long Hall’ü ve dõşarõya yansõtõlan perdeyle okulun yeşil sahasõnõ tõka ba- sa dolduran izleyici Brendel’in piyanosunu din- leti boyunca bu küçük örneklerle izledi. En sonunda çaldõğõ Schubert’in Sol bemol Majör, D.899, no.3 (Op.90 serisinden) Impromptüsü, 60 yõllõk dene- yimin birikimiydi. Piyano zengin tõnõlõ bir orkes- traya dönüştü. Brendel bizleri rengârenk bir gök- kuşağõna götürdü. Bir tek bu yapõtõ baştan sona duy- mak, konferansõndaki müzik-nükte ilişkisinden ör- nekleri dinlemek ve gerek basõn toplantõsõna gerekse üç gün boyunca onun yaşam deneyimine tanõk ol- mak bile tarihten sayfalar çevirmekti. Brendel’in basõn toplantõsõnda verdiği ilginç ya- nõtlar şöyleydi: “Büyük piyanist notanın arka- sında yazanları okuyabilendir... Müzik ve şiirin ortak paydası her ikisinin de başlangıcı ve so- nu oluşudur. Ben piyano çalarken bestecinin ya- rattığını üretiyorum, oysa şiirlerimi kendim ya- ratıyorum... Yetenekli çocukların önce anne- babalarını yetiştirmek gerekiyor. Onları da mü- ziğin ve sanatın tüm dallarını tanıyan, içinde ya- şadığı çağ ve geleceğe karşı ilgi duyan ve ço- cuklarını birer harika çocuk olarak görmekten arınmış ebeveynler olarak düşünmek istiyo- rum... Genç müzikçiler, tüm gün piyano başında zaman geçirmenin yerine kendilerini her alan- da geliştirmeliler, mutlaka mizah duygusuna sa- hip olmalılar ve özellikle kompozisyon dersi al- malılar... ‘Neo’ sözcüğü her zaman yabancım olmuştur... Çağımızın bence önde gelen beste- cileri Ligeti, Kurtag, Boulez, Birtwistle, Eliot Car- ter, Lachenmann, Wolfgang Rihm ve Thomas Ades... ” Ve Alfred Brendel uzun zamandõr izle- diği bir deha çocuktan söz etti: Kit Armstrong (1992). “Piyanistliği ve besteciliği eski zaman dehalarını andırıyor, büyük umutlar besliyo- rum ve onu çalıştırmaktan mutluluk duyuyo- rum” dedi. İSTANBUL DEVLET SENFONİ ORKESTRASI MEVSİMİ AÇTI İDSO, ne yazõk ki yine göçebe bir yaşantõ için- de yeni mevsimi açtõ. Her hafta ayrõ salonda veri- len konserler, ayrõ yerde yapõlan provalar, üyele- ri ne denli deneyimli olsa da orkestranõn bütündeki sonoritesini etkiliyor. Aya İrini, Caddebostan Kültür Merkezi, Maçka Mustafa Kemal Amfisi, Lütfü Kõrdar, Cemal Reşit Rey, her biri bir diğe- rinden farklõ akustiğe sahip. Her türlü zorluğa kar- şõn İDSO yönetiminin bu yõlki programõ büyük bir ustalõkla düzenlediğine dikkat çekmek isterim. Açõ- lõş konserini Aya İrini’de gerçekleştiren toplulu- ğu Japon şef Koji Kawamoto yönetti. Beetho- ven’in Üçlü Konçerto’sunda Efe Baltacıgil’in tut- kulu ve coşkulu çalõşõna piyanist Benjamin Hoch- man da katõldõ. Ama kemancõ A.Sussmann onlarõn yanõnda oldukça sönük kaldõ. Mendelsshon’un Bir Yaz Gecesi Rüyasõ’ndaki suluboya tablo benzeri renkler ise (güzel sololara karşõn) yeterince yan- sõmadõ. Aya İrini’de orkestra yönetmek oldukça hü- ner isteyen bir iş. Ses dengelerini korumak, solo- larõ işlemek ve yapõtõn bütününde bir kuyumcu iş- çiliği sergilemek gerekiyor. evini@boun.edu.tr Brendel, Albert Long Hall konserlerinin açõlõşõnda üst düzey, müzikbilimsel bir konferans verdi ÖZLEM ALTUNOK ANTALYA- Altõn Portakal’õn ana ko- nularõ ve gündemi gitgide belirginleşiyor. Şu ana kadar izlediğimiz ve ulusal yarõşmada gösterilen küçük bütçeli ve genç yönet- menlerin imzalarõnõ taşõyan filmlerin çoğu, Türkiye’nin ve dünyanõn gündemindeki yoksulluk, işsizlik gibi temalara eği- liyor. Genç yönetmenlerin kendi çabalarõ ve yeni bir dil kaygõ- sõyla üzerine eğildikleri bu konular, başlõ başõna durumun hazinliğini gösterse de her- kesin dilinde ‘umut’ sözcü- ğü var Antalya’da. Tam da geçen günlerde Yaşar Ke- mal’in “Umutsuzluk umu- du doğurur” sözlerini des- teklercesine. Önceki akşam galasõ yapõ- lan üç filmden ‘Babam Büfe’, bu filmlere örnek teşkil eden- lerden. İlk kez yönetmenlik kol- tuğuna oturan Meriç Demiray’õn yönettiği, Turan Özdemir, Nalan Kuruçim ve Levent Tülek’in rol al- dõğõ film, yoksulluğu bir kapõcõnõn trajikomik hikâyesi aracõlõğõyla anlatõ- yordu. Dizi sektöründe çalõşan yönetmen De- miray’õn isyanõ da sektörün öğüttüğü insan potansiyelineydi, “İnsanlar artık ölmeye başladı dizi çekerken” diyordu son dönem sektörde ayyuka çõkan kõyõm için. Günün bir diğer filmi, mesaj vermeye, söz söylemeye filminde yer olmadõğõnõ söylese de konu itibarõyla ‘göndermesi bol’ ‘Uzak İhtimal’ filmiydi. 38. Rotterdam Film Fes- tivali ve 6. Crossing Europe Film Festiva- li’nde en iyi film ödüllerini alan, İstanbul ve Adana Altõn Koza film festivallerinden de birçok ödülle dönen filmin yönetmeni Mah- mut Fazıl Coşkun, dini temel almõş gibi gö- rünse de söz yerine görüntüyle ‘klişe’ bir ko- nuyu, iletişimsizliği öne çõkararak duru bir şekilde sunuyor. Bir müezzinle rahibe ada- yõnõn ‘uzak’tan ve ‘ihtimal’ dahilinde olsa da platonik bir aşk öyküsünü anlatan filmin başarõsõnõn en az yönetmen kadar Nadir Sa- rıbacak ve Görkem Yeltan’õn başarõlõ ve sade oyunculuklarõnda gizli olduğu da aşi- kâr. 12 filmin yarõştõğõ ve daha çok çevre ül- kelerin filmlerine ‘Balkanlar’dan Kaf- kasya’ya’ başlõğõ altõnda odaklanan uluslararasõ yarõşmanõn jürisinin ta- nõtõldõğõ basõn toplantõsõnda ağõrlõk- lõ olarak ekonomik kriz ve gelişen teknoloji eşliğinde yapõlan küçük bütçeli ve bugünün sorunlarõnõ an- latan öfkeli, eleştirel filmler ko- nuşuldu. Polonyalõ yönetmen Kryzstof Zanussi, “Baskı or- tamında sanatçılar daha iyi ürün verir” klişesini olum- suzlayarak, sosyalizmin yõkõlõ- şõnõn 20 yõl sonrasõnda geç de ol- sa sinemanõn sağlõklõ bir süreç ya- şamaya başladõğõnõ söyledi. Ame- rikalõ film yapõmcõsõ Stephen Ash- ton’õn altõnõ çizdiği nokta ise düze- nin parçasõ olmak istemeyen, sinema dõ- şõndan da yõğõnla insanõn özünde yerel ama tüm dünyada ortak sorunlarõ ele alarak film çektiği ve dolaşõma soktuğuydu. Festivalin onur konuklarõ, bağõmsõz Ame- rikan sinemasõnõn iki önemli ismi oyuncu Theresa Russell ve yönetmen Bob Rafel- son da kendileri için düzenlenen basõn top- lantõsõnda vurguyu aynõ noktaya yapõyordu. Amerikan bağõmsõz sinemasõnõn önderle- rinden Rafelson, faşizm sonrasõ 60’larda ye- ni bir sinema dili yaratõlarak nasõl çõkõş bu- lunduysa sinemanõn yine önümüzdeki yõl- larda fark edeceğimiz bir yöne evrildiğinin altõnõ çizdi. KÜLTÜR BAKANLIĞI Tiyatroya destek arttõ Kültür Servisi - Kültür ve Turizm Bakanlõğõ, özel tiyatrolara verdi- ği maddi desteği 840 bin TL ar- tõrarak 3 milyon TL’ye çõkardõ. En fazla maddi desteği 72 bin TL ile Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu, Ankara Ekin Tiyatrosu, Dostlar Tiyatro- su ve Ortaoyuncular Sanat Gös- terileri ve Yayõncõlõk AŞ ile An- kara Sanat Tiyatrosu aldõ. Ba- kanlõk 2009-2010 sanat sezonu için başvuruda bulunan 343 pro- je arasõndan 152 projeye maddi yardõm yapma kararõ aldõ, bu kapsamda 60 profesyonel, 26 ço- cuk oyunu, 41 amatör ve 25 ge- leneksel özel tiyatronun projesi- ne destek olacağõnõ açõkladõ. “Yangın Yeri Maraş” adlõ pro- jesiyle geçen yõl Bakanlõktan eli boş dönen Canlar Tiyatrosu ise bu yõl “Aladağlı Mıho” adlõ oyu- nuyla 27 bin TL’lik para yardõmõ aldõ. Aladağlõ Mõho oyununun yö- netmeni Serdar Doğan, Bakan- lõğõn desteği olmadõğõ zaman o oyun için salon tutmanõn da zor- laştõğõna dikkat çekerek, “Ge- rek belediyeler, gerekse özel salonlar önce ‘Bakanlõk destek oldu mu bu oyuna?’ diye soru- yorlar, yoksa çok fahiş fiyatlar öneriyorlar. Sanırım, bu kez Kürt açılımı işimize yaradı” açõklamasõnõ yaptõ. Zuhal Olcay’lı bir ‘Şölen’ Kültür Servisi - Bu yõl 20. yõlõnõ kut- layan Tiyatro Stüdyosu’nun sah- neleyeceği ‘Şölen’ adlõ oyunla Zuhal Olcay, kurucularõ arasõn- da yer aldõğõ tiyatro çatõsõ altõnda 10 yõlõ aşkõn sürenin ardõndan ye- niden sahneye çõkõyor. Oyunun ilkgösterimi 17 Ekim’de Muam- mer Karaca Tiyatrosu’nda yapõ- lacak. Oyunu yazan Moira Buf- fini, çeviren ve yöneten Ahmet Levendoğlu. Sahne tasarõmõ Beh- lüldane Tor’a, kostüm tasarõmõ Funda Çebi’ye, õşõk tasarõmõ F. Kemal Yiğitcan’a ait. Oyna- yanlar ise; Zuhal Olcay, Payidar Tüfekçioğlu, Funda İlhan, Öz- gür Yalım, Ayça Bingöl, Gök- çer Genç ve Güçlü Yalçıner. Oyunda, varlõklõ bir yaşamõ olan ve yaşam boyu hiç çalõşmamõş olan Paige (Zuhal Olcay), yazar olan kocasõ Lars’õn (Payidar Tü- fekçioğlu) yeni yayõmlanan kita- bõnõ kutlamak amacõyla bir yemek daveti düzenler ve özel bir garson (Güçlü Yalçõner) tu- tar... Yemek boyunca süprizler seyirci- leri bek- liyor. Festivalin onur konukları Amerikalı yönetmen Bob Rafelson ve oyuncu Theresa Russell. Büyükpiyanistnotanõnarkasõnõokur Ulusal yarõşmada gösterilen küçük bütçeli ve genç yönetmenlerin imzalarõnõ taşõyan filmlerin çoğu, Türkiye’nin ve dünyanõn gündemindeki yoksulluk, işsizlik gibi temalara eğiliyor. Yoksulluk, işsizlik ve umut... CHOPIN’İN 200. YILINDA Kültür Servisi- İstanbul Resitalleri, bugün saat 20.00’de Mustafa Kemal Kültür Merkezi’nde Iddo Bar Shai dinletisiyle başlõyor. Bu yõlõn Chopin Yõlõ ilan edilmesi nedeniyle ilk üçü büyük besteciye ayrõlan resitallerin ilkinde, dünyaca ünlü İsrailli piyanist Chopin’in yapõtlarõndan bir seçki sunacak. ABD, Fransa, İspanya, Portekiz, İsviçre, İtalya, İngiltere, İrlanda, Polonya, İsrail, Bulgaristan, Brezilya ve Japonya’da resitallerle müzikseverle buluşan sanatçõ, bugüne dek birçok önemli festivale davet edildi. Verbier Festivali, Ravinia Festivali, La Roque d’Anthéron Festivali, “La Folle Journee” festivali, La Grange de Meslay festivali piyanistin sürekli davet edildiği müzik buluşmalarõ arasõnda. TİYATRO STÜDYOSU İstanbul Resitalleri Shai’yle başlıyor Halit Refiğ sonsuzluğa uğurlandõ Kültür Servisi - Bir süredir tedavi gördüğü has- tanede geçen pazar günü yaşamõnõ yitiren yö- netmen Halit Refiğ’in cenazesi dün Zincirli- kuyu Mezarlõğõ’nda defnedildi. Refiğ’in se- venleri için gün, ünlü yönetmenin uzun yõllar hocalõk yaptõğõ Mimar Sinan Üniversitesi’nde başladõ. Yönetmenin yakõnlarõ, öğrencileri ve çalõşma arkadaşlarõ ile Refiğ’in eşi müzis- yen Gülper Refiğ, Can Gürzap, Osman Sı- nav, Sinan Çetin, Lütfi Akad, Ercan Karakaş ve Müjde Ar gi- bi çok sayõda ünlü ismin katõldõ- ğõ törende, yönetmenin üniversi- teden çalõşma arkadaşlarõ konuş- ma yaptõlar. Törenin ardõndan gi- dilen Teşvikiye Camisi’nde çok sayõda sanatçõ ve sinema emek- çisinin yanõ sõra, siyaset dünya- sõndan temsilciler, Refiğ’in çeşitli üniversitelerden çalõşma arka- daşlarõ ve öğrencileri bulunuyor- du. Türker İnanoğlu, Altan Er- kekli, Gülşen Bubikoğlu, Orhan Gencebay, Selim İleri, Gani Müjde, Yıldız Kenter ve Çolpan İlhan gibi birçok ismin hazõr bu- lunduğu camiye, CHP Genel Baş- kanõ Deniz Baykal, İşçi Partisi Genel Başkanõ Doğu Perinçek ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanõ Kadir Topbaş gibi isim- ler de çelenk yolladõ. Refiğ’in ce- nazesi, namazõn ardõndan Zincirlikuyu Me- zarlõğõ’nda toprağa verildi. Refiğ’i Antalya da unutmadı EKİN ÇAYIR ANTALYA - Antalya Altõn Portakal Film Fes- tivali’nin ikinci günü yaşamõnõ kaybeden unutulmaz yönetmen Halit Refiğ için dün Antalya Kültür Merke- zi’nde (AKM) de bir anma prog- ramõ düzenlendi. Antalya Büyük- şehir Belediye Başkanõ Mustafa Akaydın ve AKSAV Genel Sanat Yönetmeni Vecdi Sayar’õn yanõ sõ- ra, Eşref Kolçak, Kadir İnanır, Tanju Gürsu, Ekrem Bora, Ne- cati Sezer, Ülkü Erakalın, Yusuf Sezgin, Selma Güneri, Nilüfer Aydan, Cihat Taner, Suzan Av- cı, Süleyman Turan ve Engin Çağlar’õn katõldõğõ etkinlik, yö- netmenin ‘Karılar Koğuşu’ fil- minin gösterilmesiyle başladõ. AKM Aspendos Salonu’ndaki top- lantõda, Refiğ’in çok sayõda sanat- çõ dostu ünlü yönetmeni anlatõrken, Vecdi Sayar amaçlarõnõn sadece sa- natçõlarõ bir platforma toplamak ol- madõğõnõ belirterek, “Onları ge- leceğe taşımak için belgesel projeleri de yapmayı düşünüyoruz” dedi. YÖNETMEN İÇİN ANMA PROGRAMI
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear