26 Aralık 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B 14 EKİM 2009 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER 5 POLİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETİNKAYA Yaşama Hakkı... Hrant Dink’in ailesinin yargıç ve savcıyı eleştiren dilekçelerini okudunuz mu? Milliyet’ten Gökçer Tahincioğlu’nun haberinde yer alan dilekçeyi birkaç kez okudum. Hrant’ın eşi Rakel, çocukları Arat, Delal, Sera ve kardeşi Hosrof Dink’in mahkemeye sundukları dilekçede, savcıların gerçeği aramadıklarına değinilip şöyle deniliyordu: “Gerçek, çok güçlü ve çok derin bir irade tarafından karartılmaktadır. Dava sadece tetiğin çekildiği ana ve örgütlü yapının sadece tetikçilerden oluşan ayağına kilitlendi.” Önceki gün Hrant Dink cinayetinin duruşması vardı... Katil zanlısı Ogün Samast’a cezaevinde galiba çok iyi bakılıyor... Kilo almış ve iyice semirmiş! Yine alaycı bakışlarla süzüyor çevresini! Duruşmada Dink’in avukatları, Samast’ın kullandığı silaha yabancı olduğunu, onu tanımlayamadığını belirterek eylemi tek başına yapamayacağını öne sürdüler: “Bu işi Samast’ın yapamayacağı konusu ortaya çıkmıştır. Olay yerinde başka biri vardı.” Kimdi bu başka biri? İşte yanıtlanması gereken soru bu! Bir başka soru katil zanlısının İstanbul’dan otobüsle Trabzon’a giderken, Samsun’da yakalanıp gözaltına alınması. Ogün Samast neden Samsun’da yakalandı? Samast, Trabzon’a değin izlenip birkaç gün görüştüğü kişiler saptansaydı, bu cinayetin ardındaki giz perdesi aralanabilirdi. Bugün ortada tetikçiler var, o kadar! Büyük patron, yani tetiği çektiren güçler nerede? Biz bu soruyu yıllar önce Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı için de sorduk... Salt tetikçiler yakalanıyor bu tür cinayetlerde. Dink ailesinin değindiği gibi “derin irade” büyük patronu gizliyor. Necip Hablemitoğlu, evinin bahçesinde öldürüldü... Aradan yıllar geçti ama tetikçiler bulunamadı henüz. O “derin irade” bırakın büyük patronu, tetikçilerin bile ortaya çıkarılmasına izin vermedi! Hrant Dink ve Necip Hablemitoğlu... Düşünceleri farklı... İkisi de öldürüldü. Dink ve Hablemitoğlu’nun geride acılı eşleri ve çocukları kaldı. Susmak, faili meçhul cinayetlerin üzerini örtmek kimin işine yarıyor? İnsanların düşünceleri ne olursa olsun özgürce ifade etmeleri demokratik bir haktır. Hrant Dink cinayetinin aydınlatılması için yazılar yazan meslektaşlarımız bugüne değin Hablemitoğlu cinayetinin aydınlatılması için kaç yazı yazdılar? Çokuluslu altın avcılarının çıkarlarını savunan Hablemitoğlu, kitap yazıp çevre mücadelesi veren Alternatif Nobel Ödülü sahibi, yurtsever Birsel Lemke ve arkadaşlarını “ajanlıkla” suçlamasına karşın ben işlenen bu cinayetin aydınlatılması için onlarca yazı yazdım. Hrant Dink, Musa Anter, Mehmet Sincar, Behçet Cantürk, Savaş Buldan, Cem Ersever, Medet Serhat cinayetlerinin aydınlatılması için de... Dink ailesi, davanın gidişatından endişe duyuyor. “Derin irade”nin cinayetteki gerçeği kararttığını söylüyor. Dink ailesinin dilekçesinde ne deniliyor: “Ortaya çıkan gerçek şudur: Devletin güvenlik ve istihbarattan sorumlu birimlerinin Hrant Dink cinayetinde önemli rolü, payı ve hatta katkısı vardır. Ancak, emniyet ve jandarma görevlileri hakkında yaptığımız suç duyurularına takipsizlik kararı verilmiştir.” Ortada bir fotoğraf var! O fotoğrafta cezaevinde iyice semirmiş, “Düğüne değil adam öldürmeye gidiyordum” diyen Ogün Samast ve azmettirmeyle suçlanan Yasin Hayal... Ve bir de silah! Hrant Dink cinayeti davasında iki yıl geride kaldı... Hablemitoğlu öldürüleli neredeyse yedi yıl oldu... Şimdi ben soruyorum: “Hrant Dink ve Necip Hablemitoğlu için ‘öldürülsün’ buyruğunu kim ya da kimler verdi?” Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin istihbarat birimleri var... Bu birimlerin başında yetkili kişiler bulunuyor... Eğer Türkiye bir hukuk devletiyse tüm faili meçhul cinayetler ve 13 yaşındaki Ceylan’ın nasıl öldüğü aydınlatılmalıdır... hikmet.cetinkaya@cumhuriyet.com.tr Faks numaramız: 0212 343 72 69 İnsansız ikinci uçak da düştü SAMSUN (Cumhuriyet) - Vestel Savunma Sanayii’nin insansõz casus uçağõ, deneme uçuşu yaptõğõ sõrada Sinop’un Erfelek ilçesi Güven köyü yakõnlarõna düştü. Kara Kuvvetleri Komutanlõğõ ve Milli Savunma Bakanlõğõ’na bağlõ 15 kişiden oluşan heyete gösterisini sunan 2 metre uzunluğundaki “Karayel” adlõ uçak, ilk uçuşunda 1200 metreden, kuyruğu kõrõlarak yere çakõldõ. Aynõ bölgede 30 Eylül’de “Çaldõran” adlõ insansõz casus uçağõ düşmüştü. Reddi hâkim talebi kabul edilmedi İstanbul Haber Servisi - Birinci “Ergenekon” davasõnõn tutuklu sanõklarõndan Oktay Yõldõrõm’õn avukatõ Yõldõrõm Çavuşovalõ’nõn, “tarafsõzlõklarõna gölge düştüğü” iddiasõyla İstanbul 13. Ağõr Ceza Mahkemesi Başkanõ Köksal Şengün ve üye hâkim Hasan Hüseyin Özese hakkõndaki “reddi hâkim” talebi reddedildi. Duruşmada Ergenekon davasõ ve soruşturmasõnõ yürüten “yargõç, savcõ ve polislerin” buluştuğu iftar yemeğine ilişkin basõna yansõyan fotoğraflara dikkat çekilmişti. Diyanet ‘rol’ istiyor ANKARA (AA) - 4. Din Şûrasõ Genel Sekreteri Yavuz Ünal, “Diyanet İşleri Başkanlõğõ olarak toplumsal sorunlar konusunda rol almak, çözümün bir parçasõ olmak istiyoruz” dedi. Ünal, Şûra’da dini hizmetlere yeni ufuklar açmak ve dini hizmetleri daha verimli kõlmak için görüş oluşturulmasõnõn hedeflendiğini dile getirdi. ADD’nin açıklaması ANKARA (ANKA) - Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Sekreteri İzzet Polat Ararat, AB Komisyonu’nun ilerleme raporunun Atatürk’ü Koruma Kanunu’nu ifade özgürlüğünü kõsõtlayan yasalar arasõnda anmasõnõ eleştirdi. Ararat, “Türkiye Cumhuriyeti düşmanlarõnõn, yüce değerlerimize küfretme özgürlüğü olmayacaktõr. Bu düzenleme yapõlamaz” görüşünü kaydetti. Mayına basan iki kişi yaralandı ANKARA (AA) - Genelkurmay’õn internet sitesinde bölücü terör örgütüyle mücadeleye ilişkin duyuru yayõmlandõ. Buna göre, dün 00.20’de, Şõrnak’õn Merkez ilçe dağlõk arazi kesiminde teröristlerce döşenen el yapõmõ mayõna basan 2 güvenlik görevlisi hafif şekilde yaralandõ. Yağmacılara dava İstanbul Haber Servisi - İstanbul Küçükçekmece’de 9 Eylül’de yaşanan sel felaketi sõrasõnda, sel sularõnõn sürüklediği eşyalarõn bazõ kişilerce toplanmasõyla ilgili soruşturma tamamlandõ. 10’u tutuklu 34 sanõk hakkõnda, “doğal bir afetin meydana getirdiği korku ve kargaşadan yaralanarak hõrsõzlõk yapmak” suçlamasõyla, 3 yõldan 7 yõla kadar hapis istemiyle dava açõldõ. Baykal, Erdoğan’a ‘Açõlõmõ PKK’ye değil, Kürt kökenli insanlarõmõza yap’ diye seslendi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Başkanõ Deniz Baykal, Kürt açõlõmõ randevusuyla ilgili olarak Baş- bakan Tayyip Erdoğan’a “Hay hay konuşalım ama ka- palı kapılar arkasında değil. Başbakan da, bu konudaki düşüncelerinin kayda geçi- rilmesi ve zamanı geldiğinde millet tarafından öğrenilme- sinden korkmayacaktır. Bazı çevreler, gitmeyin, diyor... Başbakan’ın bir Kasımpaşa- lı siyaset adamı olarak bi- zimle buluşmaktan çekinme- yeceğini düşünüyorum” di- ye seslendi. Baykal ayrõca “İk- tidar yanlış kıble seçmiştir. Açılımı PKK’ye değil, bölge- de yaşayayan Kürt kökenli in- sanlarımıza yap” sözleriyle de iktidarõ hedef aldõ. Baykal, dünkü grup toplantõ- sõnda yaptõğõ konuşmada eko- nomik durumu değerlendirirken son dönemde 16 işadamõnõn ekonomik kriz nedeniyle intihar ettiğine dikkat çekti. Baykal, Er- menistan’la protokollerin im- zalanmasõ sürecinin Minsk Gru- bu’nun nezaretinde gerçekleş- tirildiğini kaydetti. Baykal, “Minsk Grubu sınır kapısının açılması için gösterdiği ener- jiyi, işgale son verilmesi için harcasaydı bugün farklı bir noktada olmaz mıydık? Hü- kümet, sınırı açmayı taah- hüt ediyorum, dedi. Sonra da, bir de Meclis var, diyor- lar. Sen samimiyetle evet de- diysen öbürleri de der, Mec- lis’te çoğunluğun var” dedi. Ermenistan’õn işgaline son verilmesinin telaffuz bile edil- mediğine dikkat çeken Baykal, “Azerbaycan çok önemli bir ülkedir. Bu ülkeye haksızlık etmek tasavvur edilemez. Böyle bir yanlışlığa TBMM’yi kimsenin alet edemeyeceği- ne güvenmeye devam ediyo- rum” açõklamasõnõ yaptõ. ‘Kendine güvenmiyor’ Baykal, Kürt açõlõmõ mek- tuplaşmasõyla ilgili sürecin “içi boş, kamuoyunda dalgalan- malara tabi, komplekslere dayalı” olduğunu vurgularken “Kendine güvenen proje adı- nı değiştirir mi? Kürt açılımı dersek Türkiye’yi bölüyor- sunuz, derler... Türkiye’yi bölüyorsunuz tabii, ama adın- dan dolayı değil, etnik ayrış- mayı temel aldığınızdan do- layı. Milli birlik projesi diye- rek bunu örtbas edemezsi- niz” dedi. Baykal, “Eğer çözümü ora- da yaşayan insanların bek- leyişlerinde arıyorsan; o in- sanlar ayrışma istemiyor, iş, istihdam, eğitim istiyor. Biz ayrışacağız, bize açılımlar sağla, dilimizi, okulumuzu ayır, yönetimimizin ayrılma- sı için ilk işaretleri ver diyen çevrelerle uyum ve uzlaşma arıyorsan yapman gereken şey farklıdır. Onları Türki- ye’den koparmak isteyen çev- relerin taleplerine göre yön arayacaksın. İktidar bilerek ya da bilmeyerek yanlış kıb- le seçmiştir. Açılımı PKK’ye değil, bölgede yaşayan Kürt kökenli insanlarımıza yap. Bu müzakerenin hedefi, bu açılımın temel ilgi konusu te- rör yapan çevrelerin kafa- sındaki projelere yeşil ışık yakmaktır. Anayasa değişik- liği masadaysa, bu açılımın arkasında PKK’yi arayanlar haklı olacaktır” görüşünü di- le getirdi. ‘Kayıt önkoşul’ Baykal, Erdoğan ile görüş- mesinin kayda alõnmasõ ile ilgili değerlendirmeler yaparken, bu- nun “temenni değil koşul ol- duğu” mesajõnõ da verdi. Baykal, “İmralı ve Kan- dil’in kafasına göre arayış- lardan değil, bölgede yaşayan insanların dışlanmışlıklarını giderecek çözümlerden söz edilmesi” gereği üzerinde du- rurken, sözlerini şöyle sürdür- dü: “Gelirken bunları bilerek gelsinler istedik. Zannetme ki, senin kafanda ne olduğunu bilmiyorum... Zannetme ki kafandakini bana kabul etti- rebilirsin... Öcalan, bu açı- lım Atatürk’ün yaptığına eş- değer bir iştir, demiş. Doğ- rudur... Atatürk bir milli devlet kurdu, o milli devleti çözme işi yapıyoruz, demek istiyor. Başbakan bizimle gö- rüşmek istiyor. Hay hay gel konuşalım, ama kapalı kapı- lar arkasında değil. Milletin iki genel başkanının ne dü- şündüğünü, ne söylediğini, birinin söylediğine ötekinin ne cevap verdiğini bilmeye hakkı vardır. Müsaade etsin de Sayın Başbakan, onun söylediği yanlışları yüzüne karşı söyleme fırsatı bula- yım. Varsa bizim yanlışımız, o da yüzümüze söylesin. 20 yıl önce rapor yazdık, her keli- mesinin kapı gibi arkasında duruyoruz. İnanıyorum ki, Başbakan da düşüncelerinin kayda geçirilmesinden ve za- manı geldiğinde millet tara- fından öğrenilmesinden kork- mayacaktır.” Baykal ayrõca “İmralı’nın yol haritasını saklıyorsun... Kendi yol haritanı niye sak- lıyorsun” sözleriyle de Erdo- ğan’õ hedef aldõ. Edinilen bilgiye göre, Baykal yakõn çevresiyle değerlendirme Erdoğan’la yapacağõ görüşmenin kamuoyu tarafõndan mutlaka öğrenilmesi gerektiğini söyleyen Baykal, kayõt isteminin bir temenni değil önkoşul olduğunu söyledi. Baykal, “20 yõl önce bir rapor yazdõk, her kelimesinin arkasõnda duruyoruz. İnanõyorum ki, Başbakan da düşüncelerinin kayda geçirilmesinden ve zamanõ geldiğinde millet tarafõndan öğrenilmesinden korkmayacaktõr. Bazõ çevreler, gitmeyin, görüşmeyin, diyormuş... Başbakan’õn bir Kasõmpaşalõ siyaset adamõ olarak bizimle buluşmaktan çekinmeyeceğini düşünüyorum” dedi. yaparken “Kayıtta ısrarlıyız. Ancak Başbakan devlet sırrı ve istihbari bilgi niteliği taşı- yan bazı konuları bizimle paylaşmak isterse bunu da değerlendiririz. Ama böyle bir izlenimini edinmedim” dedi. Baykal, görüntülü kayõt yapõlmamasõ, görüşmenin teyp- le ya da stenograflar tarafõndan kayda alõnmasõ ile ilgili olarak da, “Kişiye bağlamamak la- zım” görüşünü dile getirdi. Görüşmenin bedeli... Baykal, toplantõnõn ardõndan gazetecilerle sohbet ederken kayõt konusundaki õsrarõnõn al- tõnõ çizdi. Baykal, “Görüşme- den sonra ‘bunlarla da ko- nuştuk, bunlarõ da sürece kat- tõk’ diyecekse, biz de bu ka- yıtla ‘hayõr bak itirazlarõmõzõ senin yüzüne söyledik’ diye- bileceğiz. Bu görüşmenin bir bedeli var, o da kayıt” dedi. Baykal bir soru üzerine daha önce Zincirbozan’dayken dö- nemin devlet başkanõ Kenan Evren’e mektup yazarak 12 Eylül’ü eleştirdiğini anõmsattõ. Bahçeli’ye yanıt Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanõ Bircan Akyıldız ve yönetim kurulu üyelerini CHP Genel Merkezi’nde kabul eden Baykal, gazetecilerin MHP Ge- nel Başkanõ Devlet Bahçe- li’nin eleştirilerini anõmsatma- larõ üzerine, “Kayıkçı kavga- sında CHP yok. İktidarla yaptığımız kayıkçı kavgası değildir. Yanlışı önlemeye çalışıyoruz” yanõtõnõ verdi. ‘İşadamının iltica etmek zorunda kalması üzücü’ Baykal, Cem Uzan’õn Fran- sa’ya gitmesine ilişkin bir so- ruya karşõlõk hukukun tehdit un- suru mahkemenin de iktidarõn sopasõ olmamasõ gerektiğini belirterek bir işadamõnõn Fran- sa’ya iltica etmek durumunda kalmasõnõn üzüntü verici bir tablo olduğunu söyledi. Baykal, dün grup toplantısında yaptığı konuşmada Ermeni ve Kürt açılımlarına ilişkin değerlendirmeler yaptı. İmzalanan protokolde Ermenistan’ın işgaline son verilmesinin telaffuz bile edilmediğine dikkat çeken CHP lideri, “Azerbaycan çok önemli bir ülkedir. Bu ülkeye haksızlık etmek tasavvur edilemez” dedi. (Fotoğraf: AA) Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, 8 Kasõm’da Kadõköy’de eşit yurttaşlõk hakkõ için miting düzenliyor Alevilereşitlikiçinalanlaraçõkõyor ANKARA (ANKA) - Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanõ Fevzi Gümüş, Alevilerin 8 Kasõm’da “Ay- rımcılığa Karşı Eşit Yurt- taşlık Hakkı” için Kadõköy’de miting düzenleyeceklerini bil- dirdi. Gümüş, “8 Kasım mi- tingi Alevilerin yaşadığı so- runların, uğradıkları hak gasplarının ve her şeyden önemlisi de taleplerinin yan- kı bulduğu bir kürsü işlevi görecektir” dedi. Pir Sultan Abdal Kültür Der- neği Başkanõ Gümüş, yaptõğõ yazõlõ açõklamada, Alevilerin son dönemde “Amerikancılı- ğın ve gericiliğin simgesi AKP iktidarı”na karşõ müca- deleye yoğunlaştõklarõnõ belir- terek “Ülkemizin aydınlık yüzü Aleviler, ayrımcılığa karşı eşit yurttaşlık hakkı için 8 Kasım’da alanları dol- durmaya hazırlanıyor” dedi. Neoliberal ekonomik politi- kalardan canõ yananlarõ, geri- ciliğin katlettiği mesafeden ra- hatsõz olan herkesi 8 Ka- sõm’daki mitinge çağõran Gü- müş, şu açõklamayõ yaptõ: “İşsizler, yoksullar, genç- ler, kentsel dönüşüm mağ- durları, kadınlar, su hakkı diyenler, barınma hakkı di- yenler, sağlık hakkı, eğitim hakkı diyenler, insanca ya- şama hakkı diyenler; zorun- lu din derslerinden canı ya- nanlar, Madımak Oteli’nin görüntüsünden vicdanı sız- layanlar yani bu ülkenin onurlu, aydınlık yüzlü in- sanları yan yana, omuz omu- za olacak; AKP’nin gerici zihniyetine karşı mücadele- nin gereği mitingine katıla- caklar. O alandan yükselecek sesin, tüm yurt sathına ya- yılması, Pirsultancıların asli görevleri arasında yer alacak. Türkiye’nin eşitlik ve öz- gürlükten yana ilerici, de- mokrat, çağdaş güçleri 8 Ka- sım’da yeni bir mevzi daha kazanacak. Alevilerin, zo- runlu din derslerinden cem evlerinin yasallaşmasına, Madımak Oteli’nin utanç müzesi olmasına, Diyanet İş- leri Başkanlığı’nın kaldırıl- masına, devletin farklı inanç- lara eşitlik içinde yaklaşımı- na kadar geniş bir yelpazeye yayılan sorunları bulun- maktadır. 8 Kasım mitingi Alevilerin yaşadığı sorunla- rın, uğradıkları hak gaspla- rının ve her şeyden önemlisi de taleplerinin yankı buldu- ğu bir kürsü işlevi görecektir. Dertlerimizin ortak olduğu tüm demokratik kamuoyunu eşit, özgür, demokratik, laik ve aydınlık yarınlara kavuş- mak için Alevilerin büyük buluşmasında aramızda ol- maya davet ediyoruz. ‘Gelin Canlar Bir Olalõm’ 8 Ka- sım’da Kadıköy Meydanı’nı dolduralım.” Alevilerin son dönemde “Amerikancõlõğõn ve gericiliğin simgesi AKP iktidarõ”na karşõ mücadeleye yoğunlaştõklarõnõ belirten Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanõ Fevzi Gümüş, “Ülkemizin aydõnlõk yüzü Aleviler, ayrõmcõlõğa karşõ eşit yurttaşlõk hakkõ için 8 Kasõm’da alanlarõ doldurmaya hazõrlanõyor” dedi. ‘İktidarõn kõblesi yanlõş’ İstanbul Haber Servisi- Dev- let Bakanõ ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin AB sürecinin gerçekte “aslına dönüş süreci olduğunu” belirterek, “Osmanlı’ya bakarsanız orada zaten çok ileri bir yapı görür- sünüz. Ben AB’yi Türkiye’nin diyetisyeni olarak algılıyorum” diye konuştu. Kadõn Girişimciler Derne- ği’nin (KAGİDER) düzenlediği toplantõya katõlan Bağõş, “AB ve Türkiye’nin üyeliği” konulu konuşmasõnda, bugün açõklana- cak AB İlerleme Raporu’na yö- nelik “çok pembe bir rapor beklentisinin taşınmaması” ge- rektiğini kaydetti. AB üyeliğinin Türkiye için önemli olduğunu vurgulayan Bağõş, “Çünkü Tür- kiye’de darbe korkusu yaşa- yanlar da Avrupa Birliği’ne güveniyor, şeriat korkusu olanlar da” dedi. Kadınları suçladı Yapõlan düzenlemelerle kadõn haklarõ alanõnda büyük ilerle- meler kaydedildiğini savunan Bağõş, kadõnlarõn siyasete katõlõ- mõna ilişkin eleştirilere de yanõt verdi. Bağõş siyasette kimsenin kadõnlarõn önünü kapatmadõğõnõ ileri sürerek, “Ancak kadınların birbirleriyle dayanışma içinde olmadığını” ifade etti. KAGİDER Başkanõ Gülseren Onanç ise özetle şunlarõ söyle- di: “Kadın hakları alanında her ne kadar yasal çerçeve ye- rine getirilse de yaşama ge- çirme aşamasında eksik kalı- nıyor. Türkiye’de kadın is- tihdamı yüzde 24 ile AB stan- dartlarının bir hayli altında. Kadının siyasete katılımı, kız çocuklarının eğitim oranları da bir o kadar düşük. ‘Kadõ- nõn gelişmişlik endeksi’ sırala- masında Türkiye sondan se- kizinci durumda. Siyasiler, AB’ye giden yolun kadınlar- dan geçtiğini anlamalı.” Bağõş’õn Osmanlõ özlemi Türkiye’nin AB sürecini ‘aslõna dönüş süreci’ olarak değerlendiren Başmüzakereci Bağõş, ‘Osmanlõ’ya bakarsanõz orada zaten çok ileri bir yapõ görürsünüz’ dedi Başmüzakereci Bağış.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear