24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
CMYB C M Y B SAYFA CUMHURİYET 14 EKİM 2009 ÇARŞAMBA 4 HABERLER GLOBALPOLİTİKÜLTÜR ERGİN YILDIZOĞLU ‘Belli ki İyi Niyetli Sözler’ Başbakan’ın Yıldız Üniversitesi’nde yaptığı konuşmanın ardından kopan “fırtınayı” izlerken, “belli ki iyi niyetli sözler”... “olumlu bir şey söylediğini sanıyordu” diye düşündüm. “Amacının önyargıları güçlendirmek olmadığına inanıyorum” gibisinden savunmalar ortaya dökülmeye başlayınca Marx’ın, Graucho Marx’ın sözlerini anımsadım. Başbakan’ın gerçek niyetini bildiklerine inanarak onu savunmaya soyunan bu insanlara dönüp acaba şöyle diyemez miyiz: “Beyler, Başbakan önyargılı biri gibi görünebilir, önyargılı biri gibi konuşabilir, ama sakın bu sizi yanıltmasın. O gerçekten önyargılı biri olabilir!” Hafızayı beşer… Sonra da aklıma “Hafızayı beşer nisyanla maluldür” (insan hafızası hatırlama özürlüdür) sözleri geldi. Yıldız konuşması ilk değil ki... Buyurun size yakın geçmişten iki örnek: “Biz, dedeleriniz, ecdadınız kovulduğu zaman sizi kalkıp da bu topraklarda ağırlayan, bu topraklarda misafir eden Osmanlı’nın torunları olarak konuşuyoruz” (6 Ocak, İsrail’in Gazze saldırısı üzerine…) ve “Öldürmeye gelince siz çok iyi bilirsiniz” (Davos, “one minute” olayı). İlk alıntıda Başbakan, “sizi” sözleriyle, soyut bir “biz”, “siz” ikilemi kuruyor, sonra güncel bir olayı konuşuyor olmasına karşı bu “ikilemi”, tarihin uzak bir anına kadar yansıtarak adeta mutlaklaştırıyor. Diğer bir deyişle, Başbakan, liberal, postmodern söylemin çok sevdiği bir kavramı kullanırsak, Yahudileri “ötekileştiriyor”, dahası tarihten gelerek, bu “öteki” üzerinde bir hak iddia ediyor. İçindeki, “biz”in kim olduğu belirsiz, yozlaşmış, müflis bir hanedanla kurulan “torunluk” ilişkisinin de son derecede sorunlu olması bir yana, “Osmanlı’nın torunları olarak konuşuyoruz” ifadesi de tarihten gelmekte olan bir “ruha” gönderme yaparak, Başbakan’ın sözlerini iyice ağırlaştırıyor. Bu içi boş (ötekileştiren) “siz” kavramıyla, “Öldürmeye gelince siz çok iyi bilirsiniz” ifadesinde de karşılaşıyoruz. Başbakan “siz” kavramıyla İsrail devletini ya da ordusunu kastediyor olamaz. Çünkü o zaman, Başbakan yağmur yağarken, bakıp “yağmur yağıyor” gibi gereksiz bir şey söylemiş olurdu: Her devlet, her ordu öldürmeyi en az öteki kadar iyi bilir, daha iyi bilmek için biteviye çabalar. Acaba, Başbakan, Peres’in Haganah’daki, Savunma Bakanlığı’ndaki geçmişini düşünerek, bizzat Peres’i mi hedef aldı, ona “sen katilsin” demeye getirdi? Bu, Gazze saldırısı gibi jeopolitik bir trajediyi kişileştirmek, basitleştirmek olurdu. Başbakan’ın kafasının bu kadar karışık olduğuna inanasım gelmiyor. O zaman, geriye, son seçenek olarak, İsrail’i (bir bütün homojen “nesne” olarak) kasteden, Yahudi düşmanı olanların, “içine” kendi önyargılarını kolaylıkla “yazabilecekleri” “boş” bir gösterge olarak “siz” kalmıyor mu? Önyargı ve ötesi… Bir halk, bir insan topluluğu, tüm karmaşıklığı, içerdiği bireyler arasındaki sonsuz farklılıklar görmezden gelinerek, onu tek bir özelliğe indirgeyen bir kavramla ifade ediliyorsa, orada, bir önyargının açtığı çok tehlikeli bir kapıdan içeri girmek üzereyiz demektir. Bu, önyargının sahibinin, mutlaka bu kapıdan içeri gireceği anlamına gelmiyor. O, önyargısının hedefi olan şeyin kendisine “gerçekte” nasıl göründüğünün ayırdında bile olmayabilir. Çünkü, o bu “görüntüyü” toplumsal etiket kaygısıyla ya da psikanalizden bir kavramı ödünç alırsak, “süper ego” sayesinde bastırmaktadır. Ama “bastırılan” her zaman geri gelerek rahatsız ettiğinden, bu şahıs, bu rahatsızlıkla yaşayabilmek için, sürekli kendine, etrafındakilere ırkçı olmadığını, en yakın arkadaşlarının siyah, Yahudi olduğunu anımsatma, siyahların, Yahudilerin “iyi özelliklerini” her fırsatta vurgulama gereği duyabilir. Örneğin, “siyahlar çok iyi sporcudur, çok iyi dans ederler. Yahudiler parayı, bilgiyi çok iyi yönetirler… Hep bunun rantını almaya devam ederler…” Ya da bir başka durumda olduğu gibi, bu genellemelere karşı çıkarken, aynı anda, bir genelleme yaptığının ayırtında bile olmadan “Tüccar ve sanayici olmak iyidir! Bilim adamı, felsefeci, sanatçı olmak iyidir. Bunlar her milletin, bu arada Yahudilerin de iyi taraflarını yansıtan özelliklerdir” (abç) de deyiverirler. Bunlar ilk anda çok masum görünen ifadeler. Ama, gerçekte, “yüzde 90’ının hayatında Yahudi biriyle hiç teması olmamış, ama önyargılar nedeniyle yarısı Yahudi komşu istemeyen”, yoksullaştıkça gerilen, “Mutluluğumu kim çalıyor? Niye birileri benden daha iyi yaşıyor?” sorularına kestirme cevaplar arayan insanların öfkesine, üstelik de “Durdukları yerde para basıyorlar” ifadeleriyle birlikte kullanıldıklarında kibrit çakmaya benziyorlar… erginy@tr.net http://erginyildizoglu.blogspot.com Başbakan Erdoğan, Ermeni ve Kürt açõlõmõ konusunda MHP liderine çok sert eleştiriler yöneltti ‘Bahçeliedepdersialmalõ’ ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Başbakan Tayyip Erdo- ğan, partisinin grup toplantõsõn- da Ermeni ve Kürt açõlõmõnõ de- ğerlendirirken CHP ve MHP’ye sert eleştiriler yöneltti. Atatürk’ün “Yurtta sulh ci- handa sulh” prensibinin AKP’nin barõşçõ ve aktif diplo- masisiyle hayat bulduğunu ileri süren Erdoğan, Ermenistan ile imzalanan protokollerde son sö- zün TBMM’ye ait olduğunu, Azerbaycan ile Ermenistan ara- sõnda Yukarõ Karabağ ve işgal al- tõndaki Azeri topraklarõ sorunu- nun çözüm yoluna girmesini te- menni ettiklerini belirtti. MHP lideri Devlet Bahçeli’yi eleştiren Erdoğan, şu görüşleri di- le getirdi: “İçeride bazı farklı tipler var. Kalkıp ‘Biz Erme- nistan’a şöyle kazandõrmõşõz, böyle kazandõrmõşõz’. Böyle saç- ma sapan şeyler söylüyorlar. Bize bu iftiralarda, bühtan- larda bulunanların merhum liderlerinin Ermeni temsilci- leriyle değişik ülkelerde, deği- şik otellerde yaptığı görüşme- leri incelesinler, ondan sonra kalkıp bize bühtanda bulun- sunlar. Bize kimse iftirada bu- lunamaz, biz ne yaptığımızı gayet iyi biliyoruz. Azerbay- can’ın burada herhangi bir olumsuz şekilde etkilenecek neticeyle karşılaşmasını kesin- likle istemeyiz.” MHP lideri Bahçeli’nin bir konuşmasõnda “inlerine çekil- meyecekler” ifadesi kullandõ- ğõnõ anõmsatan Erdoğan, “Şu ifadeye bak. Hafta sonu ava- nesiyle birlikte Türkiye Cum- huriyeti’nin başbakanına yö- nelik ifadeler kullandılar. Bun- lar önce bir edep, adap dersi al- malı, kürsüden nasıl konuşu- lacağını öğrenmeli. Bir sinkaf- lı küfürleri kullanmadıkları kaldı, onu da özel toplantıla- rında kullanıyorlardır. Böyle si- yaset mi olur?” dedi. CHP lideri Deniz Baykal’õn kendisine yazdõğõ mektubu anõm- satan Erdoğan, Baykal’õn kendi- sine medya üzerinden verdiği Dolmabahçe mesajõnõ doğru bul- madõğõnõ söyledi. Erdoğan, şunlarõ kaydetti: “Temenni ederdim ki Sayın Baykal da gönderdikleri mek- tupla birlikte medya üzerinden bana mesaj göndermeseydi, yani bu görüşmenin Dolma- bahçe gibi olmaması için... İş- te oradaki bazı ifadelerin kul- lanılmasına dair... Bana göre bu çok yanlış bir söz. Dolma- bahçe’de bizim Sayın Büyü- kanıt ile yaptığımız görüşme başka bir görüşmedir, ki ona benzer görüşmeleri bu mevki- lerde olan liderler bugüne ka- dar hep yapmışlardır, tarih boyunca. Bugün de yaparlar, yarın da yaparlar. Bu ise fark- lı bir şeydir. Ben şu anda bir şey konuşmuyorum. Ama ken- dileriyle görüştükten sonra ba- zı şeyleri açıklayacaklardır. O zaman ben de gerekli olan açıklamaları yapacağım. Randevu talebimize olumlu yanıt verdiği için kendisine te- şekkür ediyorum. Bana göre bu olumlu bir adımdır. Konu- yu değerlendirdikten sonra ge- rekli cevabı aktaracağız.” ‘Hükümet PKK’yi ikna etsin’ Açõlõm sürecinin farklõ, “silahlarõn susmasõnõn farklõ” konular olduğunu savunan Ahmet Türk, kendilerinin PKK’yi ikna edecek “argümanõ” olmadõğõnõ söyledi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DTP Genel Başkanõ Ahmet Türk, Baş- bakan Tayyip Erdoğan’a, yapõlacak anayasa değişikliğini “referanduma götürme” önerisinde bulundu. Kürt so- rununun çözümü için kendilerinin yete- rince “muhatap alınmamasından” ya- kõnan Türk, silahlarõn susmasõ içinse “elinde silah bulunduran tarafla so- runun çözüme bağlanmasını” isteye- rek yine PKK’yi adres gösterdi. Türk, partisinin grup toplantõsõnda Cizre’de “bomba atar” mermisinin patlamasõ sonucu öldüğü belirtilen 14 ya- şõndaki Ceylan Önkol olayõyla ilgili so- ruşturmanõn ağõrdan alõnmasõna tepki gösterdi. Kürt açõlõmõna ilişkin tartõş- malara değinirken ünlü yazar Remark’õn “Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok” romanõnõ anõmsatan Türk, “Evet, bu ka- dar açılım, demokratikleşme tartışı- lırken maalesef Doğu cephesinde hâ- lâ yeni bir şey yok. Baskılar, işkence- ler, hakaretler ve hak ihlalleri diz boyu” dedi. Açõlõm tartõşmalarõ yoğun- laştõkça, bölgedeki baskõ ve arama-kim- lik kontrollerinin daha da yoğunlaştõğõ- nõ kaydeden Türk, “Adeta olağanüstü hal yeniden geri geldi” dedi. Hükümetin Kürt açõlõmõnõ da zamana yaymaya başladõğõnõ, yõl sonuna kadar so- mut adõm atõlacağõnõ söyleyen Başba- kan’õn şimdi “Bu bir süreç işidir, za- manla olacak” demeye ve muğlak ifa- deler kullanmaya başladõğõnõ belirten Türk, bu konuda Başbakan’õn kafasõnõn karõşõk olduğunu ifade etti. Açõlõm sü- recinin farklõ, “silahların susmasının farklı” konular olduğunu savunan Türk, “Demokratik açılım sürecine her tür- lü desteği verir ve süreçte rol oynarız. Ama konu silahları gündemden çı- karmak ise hükümetin, sürecin si- lahlı boyutunu ilgilendiren bir çalış- manın içerisine girmesi gerekir. Bu ko- nunun elinde silah bulunduran taraf- la çözüme bağlanması gerekir” diye- rek PKK’yi adres gösterdi. Kendilerinin PKK’yi ikna edecek “argümanı” ol- madõğõnõ ileri süren Türk, “Onları de- mokratik sürece ikna edecek olan hü- kümetin kendisidir” görüşünü savun- du. Hükümetin anayasa değişikliğine yanaşmamasõnõ da eleştiren Türk, geçen hafta sonu yapõlan “Sivil ve Demokra- tik Anayasa Konferansı”na Başba- kan’õn, söz vermesine karşõn temsilci göndermediğini kaydetti. Türk, AKP’nin ve DTP’nin sandalye sayõsõnõn “refe- randum koşullu anayasa değişikliğine” yettiğini belirterek Erdoğan’a yeni ana- yasayõ Meclis’ten geçirip referanduma götürme çağrõsõnda bulundu. Başbakan Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’yi eleştirirken “Farklõ bir tip, saçma sapan şeyler söylüyor” dedi. MHP’nin önce Alparslan Türkeş’in Ermenilerle yaptõğõ görüşmelere bakmasõnõ öneren Başbakan Erdoğan, Bahçeli’nin “edep ve adap dersi” almasõ gerektiğini söyledi. BAHÇELİ, GÖRÜŞME KARARINA TEPKİ GÖSTERDİ ‘DenizBaykalyıkım projesinintaşeronu’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - MHP Genel Başkanõ Devlet Bahçeli, Başbakan Tayyip Erdoğan’õn Kürt açõ- lõmõ konusundaki görüşme talebine olumlu yanõt veren CHP lideri Deniz Baykal’õ “yıkım projesinin taşeronu” olmakla suçladõ. Bahçeli, DTP’den sonra CHP’nin de sürece katõlarak, “yıkım troykası”nõ tamamladõğõnõ savundu. Ermenistan’la ilişkilerin normalleştiril- mesine dönük protokolün imzalanmasõ- nõn ardõndan, MHP’liler dünkü grup top- lantõsõna yakalarõna Türkiye-Azerbaycan bayrağõndan oluşan rozetleri takarak gel- diler. Ermenistan’la protokol imzalanma- sõnõ eleştiren Bahçeli, AKP hükümetinin uluslararasõ sorunlarõ Türkiye lehine çö- zümlemede kontrolünü tamamen kaybet- tiğini söyledi. Ermenistan’la imzalanan protokollerin Türkiye ile diplomatik ilişkilerin kurul- masõnõn ve sõnõrõn açõlmasõnõn takvime bağlanmasõnõ sağladõğõnõ kaydeden Bah- çeli, bu protokollerde Dağlõk Karabağ’õn adõnõn bile anõlmadõğõnõ ifade etti. Protokolde Ermenilerin tezlerinden vazgeçtiğine ilişkin hiçbir bağlayõcõ ifa- de olmadõğõnõ kaydeden Bahçeli, AKP’nin Karabağ konusunda neden õs- rarcõ olmadõğõnõn da sorgulanmasõ ge- rektiğini kaydetti. Protokolün birçok soru işaretini barõndõrdõğõnõ belirten Bahçeli, “Protokollerin imzası ile bir- likte ABD ve Avrupa’ya AKP hükü- metine baskı yapacakları yeni bir da- yatma alanı daha açılmıştır. Ayrıca böyle bir durum Ermenistan’ın eline Türkiye’yi oyun bozan taraf olarak suçlama imkânı verecek ve soykırı- mın tanınması kampanyasının yeni bir ivme kazanmasına yol açabilecek- tir” diye konuştu. Bahçeli, protokoller Meclis’e geldiğinde de “bu tarihi ve- bale ortak olmayacaklarını” ifade etti. Kürt açõlõmõ sürecine de değinen Bah- çeli, AKP zihniyetinin kendilerine “kol- tuk değneği ve suç ortağı” arayõşõnda DTP’den sonra CHP ile de temas kura- rak “mesafe kaydettiğini” savundu. Bahçeli, CHP liderinin kendisine gelen davet mektubunu reddedeceği yerde bir yanõtla randevu vermesinin sürece dahil olmasõnõn işareti olduğunu belirtti. Tayyip Erdoğan, AKP grup toplantısında yaptığı konuşmada Ermeni ve Kürt açılımını değerlendirdi. MHP lideri Bahçeli’ye sert eleştiriler yönelten Erdoğan, Baykal’ın Dolmabahçe benzetmesine de tepki gösterdi. (AA) İngilizce’yi İngilizce kaynaklardan öğrenin... Westminster University ve Premier College sertifikalarına sahip, London School of Business Administration’da master yapmış, ÖĞRETMENDEN, BRITISH ENGLISH ? Gramer, konuşma, derslere yardımcı, sınavlara hazırlık ? İş İngilizcesi (Business English) ve İngilizce iş görüşmelerine (Interview) hazırlık Bahariye-Kadıköy / İstanbul 0532 701 80 41 (0216) 418 94 51 AZERBAYCAN HEYETİ ANKARA’DA ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Azerbaycan Par- lamentosu’ndan 11 kişilik milletvekili heyeti Ankara’ya geldi. Heyet adõna Esenboğa Ha- valimanõ’nda gazetecilerin so- rularõnõ yanõtlayan Samed Se- yidof, Türkiye ile Azerbaycan arasõnda çok eskiye dayanan bir dostluk bulunduğunu be- lirterek, Türkiye’nin Azer- baycan için önemine dikkati çekti. Son dönemde Kafkas- ya’da yaşanan olaylara ilişkin fikir alõşverişinde bulunmak üzere 11 kişilik heyetle Tür- kiye’yi ziyaret ettiklerini an- latan Seyidof, sözlerini şöyle sürdürdü: “Burada diyorlar ki ‘Azerbaycan heyeti itiraz et- meye geldi’ asla böyle bir şey yok. Öz kardeşlerimizle fikir alışverişinde bulunmaya, ge- lecek planları hakkında dü- şünmeye, Türkiye-Azer- baycan dostluğunu daha da yükseltmeye geldik.”
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear