02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
19 MAYIS 2007 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER GAMZE AKDEMİR 21 sardığını ifade edecek ve “Atatürk’ün uzanan gölgesi” nitelemesini kullanacak kadar duyarlı. Ve küreselleşme, tehdit altındaki halklar, kültürler... Saramago’nun bir çift lafı da IMF ve Dünya Bankası’na. Küreselleşmede halkların hiçbir dahli olmadığını üstüne basa basa söylüyor: “Küreselleşmeye kim karar verdi? Halklar mı, hayır? Bunun ayırdına iyi varılmalı. IMF, Dünya Bankası suçludur. Bunlar kötüdür, asla iyi değil.” Edebiyat cephesinde ise nasıl bir disiplini, belki rutini var diye sorarak başladık sorulara. İlham onun için de herkes için olduğu gibi ‘ya kısmet’... “Bilgisayara bayılıyorum. Harika bir alet. Sandalyeye oturup, bilgisayarın başına geçmem benim için yeterli. Arada bir de ilham gelirse çok iyi olur tabii, ama onu hayatta beklemem.” Onlarca ülkede milyonlarca okuru ardından sürükleyen Portekiz’in Nobelli yazarı Jose Saramago İstanbul’daydı stanbul Büyükşehir Belediyesi’nin davetlisi olarak geldiği İstanbul’da, düzenlenen imza gününde okurlarıyla buluştu Portekizli yazar Jose Saramago. “Umut Tarlaları, Körlük, Ressamın Elkitabı, Ricardo Reis’in Öldüğü Yıl, Bilinmeyen Adamın Öyküsü, Kısırdöngü, Mağara, Lizbon Kuşatması’nın Tarihi, Baltasar ve Blimunda, İsa’ya Göre İncil, Yitik Adamın Öyküsü” adlı yapıtları ülkemiz İ Demokrasinin kolu bacağı kırık de Merkez Kitaplar, Can Yayınları, Gendaş Kültür, Türkiye İş Bankası Yayınları tarafından yayımlanan Jose Saramago, son kitabı “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş”u da (Merkez Kitaplar) tanıttı okurlara. Gelelim Saramago’nun demokrasi tanımına. Bir kere “Demokrasi yeniden icat edilmeli, böyle olmaz” diyor Saramago. Ona göre demokrasinin kolu bacağı kırık: “Milletler demokrasiden sadece belli aralıklarla gidip oy kullanmayı anlıyor. Demokrasi belli sürelerde halka oy vermeyi hatırlatmaksa yapılıyor işte. Özellikle Avrupa’da kolu bacağı kırılmış, sakatlanmış bir demokrasi söz konusu. Sözde demokratik olmakla meşguller.” Peki ya ‘Ilımlı İslam’ tasarımı, diyoruz, tek kelimeyle yanıtlıyor Saramago, anlayana: “Ilımlı bekleyen insandır.” Genelkurmay’ın bildirisini getiren koşulların, ılımlı İslam tasarımına tepki olarak geliştiğini bilecek ve hissedecek kadar sağduyulu ve Türkiye ile ilgili Saramago. Bir de Atatürk’ün aklı ve fikriyle ülkeyi baştan başa Jose Saramago. ‘Ben de varım’ Klasik sorudur ama sormadan olmaz: “Kitap okumuyoruz, neden? Avrupa da popülizme kaydı kayıyor” diyoruz, başını sallıyor evet dercesine ama umduğunuz yanıtı vermiyor: “Kimse her şeyi okumak zorunda değil. Okurlarsa onlar için iyi ama mecbur değiller. Ayrıca hiç okuma yazma bilmeyen ne olacak? Benim anne ve babam okuma yazma bilmiyordu. Dünyayı anlamak için sadece kitap okunması gerekmiyor. Önemlidir ama tek şart değildir.” Ya son kitabı “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş”... Söyleşinin sonundayız, uzatmıyor, kısaca özetliyor: “Ölüm ve yaşlılık ön planda. Kanıksadıklarımız ve ardımızda bıraktıklarımız, yaşlı olmak halini anlatıyorum. Yaşlılarla aram iyidir, en iyi tanıdığım yaşlı da kendimim. Bu nedenle yazarken hiç zorlanmadım. Her yaşlı kadar ben de varım bu kitapta.” CANNES 2007 ‘Ceza’ filmi Altın Palmiye için iddialı VECDİ SAYAR PARİS 60. Cannes Film Festivali’nin ilk iki gününde izlediğimiz filmler arasında öne çıkanlar, Rus filmi “Ceza” ve iki Uzakdoğu filmi oldu. İlk filmi “Dönüş”le büyük bir başarı kazanan genç Rus yönetmen Andrey Zvyagintsev, ikinci filminde de aynı temaya sadık kalıyor: Aile fertleri arasındaki ilişki. “Dönüş”te babaoğul ilişkisine odaklanan yönetmen, bu kez karıkoca ilişkisini yorumluyor. Kadın ve erkek arasındaki çatışmayı bir trajedi formunda beyazperdeye taşıyor. Kentten kıra taşınan bir ailenin (karı, koca ve iki çocuk) bireyleri arasındaki ilişkileri anlatırken evrensel bir dramın kapısını aralıyor Zvyagintsev. Filmin özgün adı “Izgnanie”, İngilizce adı ise “The Banishment”. Türkçeye tam olarak çevirmek olası değil. Çünkü, Kızılderili kültüründe verilen bir ceza “Banishment”, yalnızca bedene değil, beyne ve ruha da verilen, bireyi yaşadığı toplumdan tümüyle soyutlamaya yönelik bir ceza. Kültürlerarası bir suç işlendiğinde verilen bir ceza, belki de cezaların en ağırı. Dilimize “Yalnızlık Cezası” diye çevrilebilir belki. “Ceza”, Altın Palmiye ödülü için iddialı olabilir demiştim. Aynı şeyi filmin yönetmeni, görüntü yönetmeni ve başrolleri üstlenen Rus oyuncu Konstantin Lavrronenko (Dönüş’ün de başrolünü üstlenmişti) ile Norveçli oyuncu Maria Bonevie için de söyleyebilirim. CUMHURİYET 21 CMYK
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear