Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2005 SALİ
4 HABERLER
DUNYADABUGUN
ALİ SİRMEN
Rice Ne Dedi?
Rice'a Ne Dediler?
ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı, neoconların en
şiddetlilerinden Condoleezza Rice'ın 24 saatten
kısa süren Türkiye gezisi VVashington - Ankara iliş-
kilerinin kritik bir dönemine rastladı.
Rice, havaalanında Recep Tayyip Erdoğan ile
görüştükten sonra, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül
ile de konuştu.
Kapalı kapılar ardında geçen konuşmaların içe-
riğini tam olarak bilmemiz olanaksız, ama unutma-
yalım ki son zamanlardaTürkiye'nin kaygılarının ve
önceliklerinin neler olduğu da, ABD'nin istekleri de
bilinmekteydi.
Bu yüzden kapalı kapılar ardında, nelerin konu-
şulduğunu kestirmek için büyük istihbaratçı ya da
kâhin olmaya gerek yok.
Türkiye'nin Kuzey Irak'taki gelişmelerden fevka-
lade rahatsız olduğunu herkes biliyor. Bayan Rice'ın
bunları dinlemek için buraya gelmesine de gerek
yoktu.
Kerkük'ün demografikyapısının, dahasavaşın ilk
gününden itibaren peşmergelerin oldubittisiylede-
ğiştirilmesi, Talabani ve Barzani'nin, Oğuz Hak-
sever'in deyimiyle sırayla "iyipolis kötü polis" rol-
lerini oynayarak, Kerkük konusundaki niyetleriyle
birlikte, bağımsız Kürdistan devleti projelerini açık-
lıkla dile getirmeleri, hele hele, seçimler sırasında,
Kürtler arasındayapılan korsan oylamanın "Güney
Kürdistan'daki eğilim yoklaması" olarak (Kuzey
Kürdistan'ın neresi olduğunu tahmin etmişsinizdir
herhalde) takdim edilmesi, Ankara'nın duyarlılığının
ne kadar haklı olduğunu göstermeye yeter.
* * •
Bu hususlar ve ABD'nin, güya terörist örgüt lis-
tesine aldığı PKK konusunda, kendi sorumluluğun-
da olan bölgede parmağını bile kıpırdatmamasın-
dan duyulan rahatsızlık, Bayan Rice'a anlatılmıştır.
Görünen ve ABD Dışişleri Bakanı'nın açıklama-
larından anlaşılan o ki Bayan Rice, Türkiye'nin te-
dirginliklerini giderecek, sadre şifa herhangi bir ya-
nıt vermiş değildir.
Gerçi Amerikan tarafı PKK'nin terör örgütü oldu-
ğunu bir kez daha dile getirmiş ve ayrıca Irak'ın bü-
tünlüğü konusundaki bilinen görüşünü de yinele-
miştir.
Ama Condoleezza Rice, terör ile başa çıkmanın
güç olduğunu, eğer çok kolay olsaydı, 11 Eylül'ü
yaşamamış olacaklarını anlatırken PKK'ye karşı
hiçbir şey yapmamayı sürdüreceklerini bir kez da-
ha açık etmiştir.
Irak'ın üniteryapısı ile toprak bütünlüğü konusun-
daki klasik formülün ardından da, Kuzey Irak'taki
durumun Irak'ın iç işleri olarak tanımlanması, Tür-
kiye'ye "Dikkat et senin burada işin yok!" ikazı ye-
rine geçmektedir.
• ••
Öyle anlaşılıyor ki Türkiye'nin hat safhadaki ra-
hatsızlığına karşılık, ABD'nin Türkiye ile böyle bir so-
runu yoktur.
Ve yine öyle anlaşılıyor ki AKP iktidarının da laf-
ta kalacak olan ve dolayısıyla Türkiye'nin itibarını
biraz daha sarsması kaçınılmaz görünen çıkışların,
sözde kırmızı çizgiler ilanının ötesinde hiçbir şey yap-
maya da niyeti yoktur.
Konunun bu noktasına gelince, teslimiyet yanlı-
ları hep şunu demeye getiriyorlar: "Ne yani, ABD
ile savaşı mı göze aİalım?.."
Kimsenin böyle bir şey söylediği yok. Koskoca
ABD'nin Iran ile doğrudan bir savaşı göze alama-
dığı bir ortamda, Türkiye'nin ABD ile silahlı çatış-
maya girmesini isteyenlerin bulunduğunu sanmıyo-
rum.
Ama Türkiye'nin yaşamsal çıkarlarını tehdit eden
BOP içinde yer almayacağınıaçıklaması.Habursı-
nır kapısının kapatılması, Kıbrıs yüzünden konulan
ambargoya karşı yapıldığı gibi Incirlik'ten uçuşla-
rın askıya alınması.. hep siyaseten yapılacak şey-
lerdir.
Unutmayalım, Kuzey Irak'taki gelişmeler konu-
sunda, Kürtler ABD üzerinde yoğun baskı uygula-
maktadırlar.
Nitekim Kerkük'teki seçmen kütüklerine yapılan
itiraz üzerine Kürtlerin seçimlere girmeyeceklerini
açıklamalarının ardından geri adım atılmış, hileli
seçmen kütükleri sineye çekilmiştir.
Amerikan politikasının özü, baskının en iyi sonu-
cun alınacağına inanılan tarafa yöneltilmesidir.
Kuzey Irak sorununda, Talabani - Barzani ikilisi,
AKP'ye oranla daha kararlı ve baskılara karşı daha
dirençli olduğu için baskı Ankara'ya uygulanmak-
tadır.
Türkiye'nin hiçbir ulusal sorununa sahip çıkma-
yan, doğrusu böyle bir amacı olduğundan da bü-
yük ölçüde kuşku duyduğumuz AKP'nin ise dışta-
ki yumuşak tutumunun kamuoyunda yarattığı tep-
kiyi dengelemek için iç tüketime yönelik, sert açık-
lamalar gelmektedir, Başbakan ile Dışişleri Baka-
nı'ndan.
Ama Bayan Condoleezza Rice bunlara kulak as-
mayacak kadar iyi tanımaktadır, Made in USA di-
zaynlı AKP ile onun önde gelenlerini.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
Ağardan AKP hükümetlne:
Rüzgârlageldiniz
kasırgaylagidersiniz
ANKARA (Cumhuri-
yetBürosu)-DYP Genel
Başkanı Mehmet Ağar,
AKP hükümetini, masal
kahramanı Pamuk Pren-
ses'in "üvey annesi" kra-
liçeye benzetti. Ağar,
AKP'nin sadece kendi
yarattığı aynalara bakıp
"Söyle benden daha gü-
zcli var mı?
w
aldatmaca-
sıyla ülkeyi yönettiğini
savundu.
Agar, "DYP Siyaset
Okulu"nu açtı. Açılış tö-
reninde konuşan Ağar,
"Okıılııu kendisi zaten
DYP" dedi. Konuşma-
sında AKP'yi hedef alan
Ağar, "Yerdenbitmebir
siyasetanlayışı değili/.Bir
rüzgârla gelirsiniz, kasır-
gaUcsavrulur gidersiniz"
dedi. AKP hükümetinin
politikalarını eleştiren
Ağar, Pamuk Prenses ve
7 Cüceler masalına gön-
dermede bulunarak şu
görüşleri dile getirdi:
"• 11ayatı sadece kendiya-
rattıidan aynalara baka-
rak 'Söyle benden daha
güzeli var mı' diyenlerin
aldatmacasıilekarşı kar-
şıya olanbir iktidar süre-
dniyaşamaktayız.Kendi-
lerine hoş gelen yazılı ve
görsel yansımalar içeri-
sinde, pemberüyalar içe-
risindc koşanlara tavsi-
yemiz, Türkiye'de yaşa-
nan gerçek hayatuı nclcr
olduğunu görnıelcri için
yollarda olahümeleridir.*
Kurulun 14 üyesinin görevine son verildi, şubat ayı içinde yapılacak olan toplantı iptal edildi
Hükümetten İHDK'ye darbeANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Hazırladığı Azınlık ve İnsan Hakla-
n Raporlan ile şimşekleri üzerine
çeken İnsan Haklan Danışma Kuru-
lu (ÎHDK), Başbakanlık tarafından
"çalışamaz" hale getirildi. Azınlık
Raporu'nun miman Baskuı Oran ile
İHDK Başkanı Ibrahim Kaboğlu'nun
da aralannda bulunduğu 14 üyenin
görev süresini sonlandıran Başba-
kanlık, şubatta yapılacak kurul top-
lantısını da iptal etti. Bu gelişmeler
üzerine İHDK'nin 2 başkan yardım-
cısı ile kurul raportörü de görevle-
rinden istifa etti.
ÎHDK Başkanı Kaboğlu dün Tür-
kiye Barolar Birliği'nde basm top-
latısı düzenleyerek mevzuata aykın
• Başbakanlık; Azınlık Raporu ile tartışmalann odağuıa yerleşen İHDK'nin şubattaki toplantısını iptal
ederken, aralannda îbrahim Kaboğlu, Baskın Oran ve loanna Kuçuradi'nin de yer aldığı 14 üyenin
görevine 5 Şubat'ta son verdi. Uygulamaya tepki gösteren Kaboğlu, "Hükümet, İHDK'yi çökertti" dedi.
olarak hükümet tarafından görev sü-
resinin sonlandırıldığını açıkladı.
Yönetmeliğe ayları bu kararnedeniy-
le dava açtığını açıklayan Kaboğlu,
duruma tepki gösteren ÎHDK Baş-
kan Yardımcılan Şenal Sanhan ve Fa-
nıkÖztimur ile Raportör Kemal Ak-
kurt'un da görevlerinden istifa etti-
ğinibildirdi. Kaboğlu, "Devletorgan-
ları tarafından tHDK'ye karşı, suç-
lanarak çökertilme yöntemi kulla-
nılnuştır" dedi.
Kaboğlu, 26 Şubat 2003 'te seçim-
le işbaşına gelen 14İHDK üyesinin
yönetmeliğe göre 3 yıl süreyle gö-
rev yapmasının öngörülmesine kar-
şın hükümetin bu amir hükmü uygu-
lamadığmı kaydetti.
Buna göre 26 Şubat 2006'da bit-
mesi gereken 14 İHDK üyesinin gö-
rev süresinin Başbakanlık Müsteşar
Yardımcısı Emin Zararsız tarafın-
dan 5 Şubat 2005'te sona erdirildi-
ğini bildiren Kaboğlu şu açıklama-
yı yaptı:
"Böylece İHDK mevzuatı bilmenı
kaçıncı kez kurşunlanarak danışma
kurulu çökertihnişohıyor. Bütün bun-
lar, Paris ilkelerine göre kurulan bir
birimi çalışnrmaınak, daha Isı/Ja üret-
mesinin önüne kesin bir set seçmek
için yapüıyor. Sonuç olarak karar al-
dık tepki çcklik; önerdik kı/dırdık;
raporyazdıkvasamadanküfüraldık,
yargı tarafindan sorgulandık, yürüt-
nıe tarafindan dagıtıldık... Görevi-
ıııi/i ilınıal crtiginıiz için değiL yaptı-
ğımız için knvulduk." Bu 14 üyenin
yerine yeni üyelerin atandığını basın
aracılığıyla öğrendiklerini vurgula-
yan Kaboğlu, "tstediği üyeyi görev-
den çekUmiş sayıyoıiar, istediği üye-
nin görevine sonverip yenisini atamak-
ta tereddüt göstermiyorlar" dedi.
Hazırladıklan, Türkiye'de 2004
însan Haklan Raporu ile Azınlık
Haklan ve Kültürel Haklar Raporu
nedeniyle hükümet üyelerinin ken-
dilerini kamuoyunda küçük düşürme
yarışına girdiğini vurgulayan Ka-
boğlu, dava açtığını, gerekirse Av-
rupa tnsan Haklan Mahkemesi'ne
de başvuracağını açıkladı.
Başbakanlık, Azınlık Raporu'nu
hazırlayan ve onaylayanlar başta ol-
mak üzere hükümete muhalif duran
isimleri İHDK üyeliğinden çıkanrken
aynı dönemde göreve başlayan Ka-
mu-Sen gibi örgütleriıı üyelerinin gö-
rev süresine müdahale etmedi.
CHP'DE SULAR DURULMUYOR
Tüysüz'den
'faşisf
suçlaması• Kurultay salonundaki
tutumunu psikolojik
gerginliğc bağlayan
Tüysüz, ihraç istemini yargıya götürrneye
hazırlanıyor. Muhalefet grupları yeni
dönemde izleyecekleri yolu saptamaya
çalışırken genel merkez ihraçlar
konusunda temkinli hareket ediyor.
AYŞE SAYIN
ANKARA - CHP yönetiminin Şışli Beledıye
Başkanı Mustafa Sarıgül ve Şanlıurfa Milletve-
kiliTüran Tüysüz'le ilgili ihraç düğmesine bas-
masının ardından muhalifler de bundan sonra iz-
leyecekleri yöntem konusunda arayışlannı hızlan-
dırdı.
Zülfu Livaneli ile birlikte hareket eden millet-
vekillerinin büyük bölümü partide kalma eğili-
minde olduklannı dile getirirken Sangül'c des-
tek veren milletvekillen de bu hafta içinde bir
araya gelerek durum degerlendirınesi yapacak. Mu-
haliflerin,
u
partide kalıpgenel merkeze karşı nıü-
cadeleyi sttrdürme, olağanüstü tüzük kurultaynu
toplamakiçin girişimbaşlatmaya da partiden ay-
nkınık yeni bir oluşuma yönelme" seçeneklerini
tartıştığı belirtildi.
Sangül cephesinde yer alan Ankara Milletve-
kili Mehmet Tomanbay, genel merkezin Tüysüz
ve Sangül hakkında ihraç sürecini başlatmasına
tepki göstererek "bu yaklaşımın partiyi küçülte-
ceğine" işaret etti. Partiden ihracı istenen Şanlı-
urfa Milletvekili Turan Tüysüz ise kendisine kar-
şı haksız bir işlem başlatıldığını savunarak hak-
kını yargıda arayacağını bildirdi. Kurultay divan
başkanı Şinasi Öktem'i yumruklaması olayına
da değinen Tüysüz, kendisini şöyle savundu:
"KongıX'iıinii/eıimi/tk'ki<ıbüyiikbaskKiııınvcr-
diği psikolojik gerginUkle sonradan tasvip etnıe-
diğim bir davranışl a bulunmakzorunda kaldını.
Budavranışımdandolavı Şinasi Öktem'ekarşıde-
P amayüce miUetinıizekarşı mahcup olduğiımu
yinelemekte fayda görüyorum.'n
Baykal'ı, kendisi ve Sangül'ü "faşist" bir tu-
tum sergileyerekpartiden ihraç etmeye çahşmak-
la suçlayan Tüysüz, "Baykal ashnda halkı ihraç
etmeye çahşmaktadır" görüşünü savundu.
CHP Genel Merkez yönetiminin, Sangül ve Tüy-
süz'le ilgili "somut deUUer" olduğu gerekçesiy-
le hemen ihraç sürecini başlatırken diğer muha-
lif milletvekilleri ile ilgili "aceleciolmayacağı'' ifa-
de edildi. Daha önce partiden ihraç edilen Ahmet
GürvüzKetenci,Mehmet Tomanbay ve Hasan Ay-
dın'ın, yargı karanyla tekrar partiye dönmesini
dikkate alan genel merkez yönetüni "sağlam de-
lifler" olmadan harekete geçmeyecek.
İĞNELt FIRÇA ZAFER TEMOÇtN
umıt WIR vgTATIL.
OLAYl^lVLA MAKAM1M1ZI (
KARPAN APAMA &RAK!yORa2
İ İ AZ SOKJPA MİLLİ
\16\IA YAPMAK
ANLATACAK-
Kılıçclaroğlu: Iklidar kaıuııda
ücret dengesizliğmi derinleştiriyor
EMİNEKAPLAN
ANKARA-Hükümetin personel re-
jimi taslağı üzerindeki çahşmalan sü-
rerken kamuda ücret dengesizliği gi-
derek artıyor. Bürokratlann aldığı üc-
ret, bakanlığına göre değişirken genel
müdür maaşları 2 milyar ile 10 milyar
lira arasında bulunuyor. CHP Istanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu,
AKP'nin sürdürdüğü politikalarla üc-
ret dengesizliğini derinleştirdiğini vur-
gulayarak, bu durumun siyasi kayırma-
lara altyapı hazır-
ladığını söyledi.
CHP Istanbul Mil-
letvekili Kemal Kı-
lıçdaroğlu'nun,ka-
mu çalışanlannın
maaşlarımn mik-
tannı ortaya çıkar-
mak üzere verdiği
soruönergeleri.ka-
mudaki ücret farklılıklannı gözler önü-
ne serdi. Kılıçdaroğlu'nun soru öner-
gelerine verilen yanıtlara göre kamu-
da bakaniıklararasındamüsteşarve ge-
nel müdürlerin aldıklan ücretler değiş-
kenlik gösteriyor. Bürokratlann aldık-
lan brüt maaşlar şöyle:
Müsteşarlar: Başbakanlık Müste-
şan 4.7 milyar, Maliye Bakanlığı Müs-
teşarı 4.3 milyar, Denizcilik Müsteşa-
n 8.6 milyar, Içişleri Bakanlığı Müs-
teşan 3.7 milyar, Dış Ticaret Müste-
şan 5.5 milyar, Savıınma Sanayi Müs-
teşan 4 milyar-yılda 6 ikramiye, Güm-
riik Müsteşan 3.4 milyar.
Itazı bakanlıklann bağlı ve ilgiliku-
ruluşgenelmttdürleri: TRT Genel Mü-
dürü 5.1 milyar-yılda 4 ikramiye, Ana-
doluAjansı Genel Müdürii 8.8milyar,
Basın Yayın Enformasyon Genel Mü-
dürii 4.3 milyar, Yükseköğrenim Kre-
di ve Yurtlar Genel Müdürii 2.7 mil-
yar, Türkiye Petrolleri A.O. Genel Mü-
• Bir bakanlıktaki genel müdür 3
milyar lira maaş alırken diğer
bakanlıktaki bir genel müdür 10 milyar
lira alıyor. CHP'li Kemal Kılıçdaroğlu,
hükümetin ücret dengesizliğini
derinleştirerek, siyasi kayırmalara
altyapı hazırladığını söyledi.
dürü 5.6 milyar, BOTAŞ Genel Mü-
dürü 5.6 milyar, Orman Genel Müdü-
rii 2.7 milyar, Tanm Işletmeleri Genel
Müdürii 3.2 milyar, Çay lşletmeleri
Genel Müdürü 4.8 milyar, TCDD Ge-
nel Müdürii 4.3 milyar, DHMİ Genel
Müdürü 4.3 milyar, TürkTelekom A.Ş.
Genel Müdürü 10.5 milyar, GAP Böl-
ge Kalkınma Idaresi Başkanı 3.7 mil-
yar, Karayollan Genel Müdürü 4.7
milyar, Türkiye Kalkınma Bankası
A.Ş. Genel Müdürü 7.3 milyar.
Rakanlıklardaki bazı genel müdür-
ler: Ihracat Genel Müdürü 5 milyar, It-
halat Genel Müdürü 5.2 milyar, Avru-
pa Birliği Genel Müdürü 3.8 milyar,
Petrol İşleri Genel Müdürü 2.9 milyar,
Gümriikler Genel Müdürü 3.4 milyar,
Emniyet Genel Müdürü 3.4 milyar,
Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdü-
rü 4.3 milyar, Gelirler Genel Müdürü
4.3 milyar.
Kemal Kılıçdaroğlu, ücret yapısın-
daki dengesizliğin bü-
rokraside kayırmalara
neden olduğunu vur-
gulayarak "Bazı ma-
kamlann uıaaşı fazla
olduğuiçinyandaşbü-
rokratlar da buralara
atanmakisteniyDcBöy-
leliklc siyasaUaşmanuı
altyapısı oluşturulu-
yor" dedi. Devlette müsteşarlarınya da
genel müdürlerin her birinin aynı so-
rumluluk çerçevesinde görev yaptığı-
na dikkat çeken Kılıçdaroğlu, "Hepsi
aynı görevi yapıyor, aynı sonnnluluğu
üstlcnr>or,ancakfarkhmaaşlarahyor-
lar. Bunun izahı yok. AKP, farkhhkla-
n gidermeye dcğil, büyütmcye neden
olanpolitikalar izliyor, ücretdengesiz-
liğini derinleştiriyor" diye konuştu.
ÎHDK'NİN 2004 RAPORU:
AKP'nin
referansı
takdiriilahiANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - însan Haklan Danışma Ku-
rulu (ÎHDK) Başkanı Prof. Dr. tb-
ralıiııı Kaboğlu'nun, hükümete
eleştiriler getiren "Türkiye tnsan
Haklan 2004 RaponTnu Başba-
kan Yardımcısı Abdullah Gül'e
sıınduktan 1 gün sonra görevin-
den alındığı ortaya çıktı. Raporda,
kaynağını halktan alan AKP'nin
takdiri ilahiyi referans aldığı eleş-
tirisiyapılarak "İHDK,dinadam-
lannıinsan haklan yoluyla dünye-
vileştirmeye çalışırken laiklik üze-
rine ant içmiş olan millecvekilleri
tamtersiniyapmışlardu-" denildi.
Kaboğlu, hazırlanan raporun ön-
sözünde, olumlu düzenlemelere
karşın, insan haklan ihlallerinin
devam ettiğine işaret etti.Rapor-
da; milletvekili dokunulmazlıkla-
nnın kaldınlması, parlamentoda
tek partinin mutlakhâkimiyetinin
engellenerek seçim sisteminin de-
ğiştirilmesiveyüzde 10'lukbara-
jın kaldınlması istendi. Yasahazır-
lanması sürecinde sivil toplum ör-
gütlerinin görüşüne başvurulma-
dığı vurgulanan raporda, AKP ik-
tidarının teknik ve bilimsel bakı-
şının zaaflarla dolu olduğu, kay-
nağını halktan almasına karşın tak-
diri ilahiyi referans aldığı eleştiri-
si getirildi. ÎHDK'nin din adam-
larmı insan haklan yoluyla dünye-
vileştirmeye çalışırken, laiklik üze-
rine yemin eden milletvekillerinin
tam tersi yönde davrandığı kay-
dedilen raporda, yargı sistemin-
deki sorunlara da işaret edildi. Ra-
porda, adaletin gecikmesinin insan
haklan sorunu yarattığı vurgulanır-
ken yargı kararlanndaki gerekçe za-
yıflığımn da örtülü ihlal anlamına
geldiği ifade edildi. Raporda, şu
önerilerde bulunuldu:
^ Yasama organım, yürürme kar-
şısında özerkhale getirmek ve mil-
letvekillerini başbakan karşısında
sürekli bakanlık bekleyen konum-
dan çıkarmak için, yeni anayasal
hükümlere ihtiyaç bulunmaktadır.
• Devletin bütün kurumlannın
yasallık ilkesinin dışına çıkması
önlenmeli, devlet organlan çeteleş-
me şaibesinden kurtanlmalıdır.
• Yasalar yasama organı tara-
fından ilgili birimlere danışılarak
hazırlanmalı, yasa yapma tekni-
ğine saygı gösterilerek nicelikten
çok nitelik öğesi öne çıkmahdır.
IR NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr
Ümit özdağ'ın neyi ve kimi temsil
ettiğini bilebilecek durumda değilim.
Kendisinin Avrasya Stratejik Araştırma-
lar Merkezi'nin eski başkanı olduğu-
nu biliyorum. 27 Mayıs döneminde
Türkeş'le birlikte parlamenter rejime
dönülmesine karşı çıkıp Milli Birlik Ko-
mitesi'nden tasfiye edilen Muzaffer
özdağ'ın oğlu. Türkiye'nin çeşitli yer-
lerinde Avrupa Birliği aleyhinde ko-
nuşmalar yaptığı, Kıbrıs'ta çözümün
engellenmesi gerektiği yönünde sert
çağrılarda bulunduğu söyleniyor. Bir
de MHP genel başkanhğına aday ol-
duğu.
Kerkük konusu tırmanışa geçince,
çeşitli açıklamalarda bulunan Ümit
Ozdağ'la Neşe Düzel konuşmuş (Ra-
dikal). Bu konuşmada dış politikada
maceracılığın hangi düzeylere ulaştı-
ğını görmek mümkün. Aynen şunları
söylüyor Ümit özdağ: "Biraz önce de
söyledim, yaşamsal çıkarlarmızı sa-
vunma iradesini göstermek anlamm-
daABD'yleçatışmakdiyorsanız, evet
çatışırız. ABD ile Türkiye Cumhuriye-
ti devletinin bağımsızlığını savunmak
anlamında askeri çatışmadan bahse-
diyorsanız, siz de aynı şeyiyaparsınız.
Kerkük ve Türk Dış Politikası
Türkiye'nin bağımsızlığını savunmak
için Amerikan ordusuyla çatışmaktan
bahsediyorsanız, Türkiye'yi işgal et-
mek isteyen bir Amerikan ordusuna
karşı herhalde siz de çarpışırsınız. Hep
kafamızda, 'ABD ileçarpışamayız' dü-
şüncesivar. önemliolan, Türkiye'nin
birparya ülke olmadığını, menfaatla-
rını savunma konusunda kararlılığını
göstereceğini ortaya koymasıdır. Tür-
kiye'nin Kerkük'e girmesinin şartlan var.
EğerKerkük'te Türkmen katliamı baş-
lar ve Amerikan ordusu bunu seyre-
derse, Türkiye 1963, 64'te Kıbrıs'ta
yaptığını yapmak zorundadır."
özdağ bu sözleri hangi koşullarda
söylüyor: Irak'ta işgal altında yapılan
seçimlerin ardından söylüyor. Türki-
ye'de bazı çevreler (buna zaman za-
man hükümeti de dahil edebiliriz),
Irak'taki seçimin kaderinden çok, bü-
tün dikkatlerini Kerkük'e odakladılar.
Kerkük, sanki bir Türk kentiydi de el-
den gidiyordu.
Kerkük, bir Irak kentiydi halbuki. 0
kentte Türkmenler, Kürtler, Araplar bir-
likte yaşıyorlardı. Seçimlerde Kürtler,
bölgedeki güçlerinin de etkisiyle bazı
nüfus oyunlarına başvurmuş olabilir-
lerdi. Buna oradaki Türkmenler itiraz
ettiler. Araplar da itiraz ettiler. Türkiye
de bir komşu ülke olarak itiraz edebi-
lirdi.
Ancak konu aşın ölçüdeabartıldı. Ne-
redeyse bu nedenle Türkiye'nin böl-
geye askeri müdahale yapabileceği
gibi bir hava yaratıldı. Türkiye, bütün
gücüyleTürkmenlerinyanındasaftu-
tan anlaşılmaz bir siyasetin sözcüsü
haline geldi.
Bu tutum Kürtlerle bir gerilimi de
beraberinde getirdi. Ümit özdağ'ın
konuşmalarından anlıyoruz ki, orada
sorun Kürtlerin Kerkük petrolüne hâ-
kim olarak bağımsız bir Kürt devleti kur-
ma tehlikesiydi. Böyle bir durumda
bölgede adam başına gelir, Ümit öz-
dağ'ın iddiasına göre 12 bin dolara
kadar çıkabilirdi. Zengin olan bir Kürt
devleti ise bölgedeki diğer Kürtler, açı-
sından bir cazibe merkezi haline dö-
nüşebilirdi. Sorun o zaman Türkmen-
ler falan değil, Kürtlerin petrol yoluy-
la zenginleşmemeleriydi.
ABD konusunda aşırı sert ifadeler
kullanan, gerekirse savaşmzdiyen öz-
dağ'ın derdinin ABD'yle değil Kürtler-
le olduğu anlaşılıyor. ABD'ye "Petro-
lü sen kontrolet veya başkası etsin ama
Kürtlere kaptırmaym" çağrısında bu-
lunuyor. Zaten ABD ile olan "bağım-
sızlık" sloganlarının ardında Kürtlerle
olan tutumlarına olan tepki yatıyor.
Her şeyi Kürtlere karşı düşmanlık te-
melinde kuran bir dış siyasetin ne öl-
çüde bölgesel ve dünyanın gerçekle-
rinden uzak birnoktayageldiğini, Ümit
özdağ'ın söylediklerine bakarak an-
layabilirsiniz.
"Iraklılar, 15Ağustos'a kadar yapı-
lacakyeni anayasada 'Kerkük Kürtle-
rindir' derse, Türkiye hiçbir şey yapa-
maz. Ama AraplarKerkük'ü vermez ve
Kürtler de alırsa zaten iç savaş çıkar.
Türkiye'nin müdahale zemini, Ker-
kük'ü de içine alan birbölgede bağım-
sız Kürdistan 'ın kurulmasıyla başlayan
içsavaştır. Işteo zaman Türkiye 1926
Ankara Anlaşması'na dayanabilir. Bu
zemin, sizin yaşamsal çıkarlannızdır.
Bunu yapar mıyız, göreceğiz. Ama iç
savaş çıkarsa Türkiye kendisini dışa-
rıda tutamaz."
Böyle bir durumda Türkiye'nin Av-
rupa Birliği ve ABD ile karşı karşıya ge-
lip gelmeyeceğini değerlendiren öz-
dağ'ın, maceracılıkta hangi noktaya
geldiğini görebilirsiniz:
"Bu çokzorolur. AB ile ilişkilerimiz
tamamen kopar. Ben zaten AB ile iliş-
kilerin tam üyelikzemininde yürüme-
mesi gerektiğini düşündüğüm için
buna çok olumsuz bakmıyorum. Ama
bir iç savaş halinde müdahale eder-
sekABD 'yle ilişkilerolumsuz olmaya-
blllr."
Ümit Özdağ, şu anda önemli bir si-
yasi figür değil, ancak savunduğu fl-
kirlerin ciddi bir taraftarı olduğunu da
kabul etmek gerekir. Hükümetin de
Kürt sorunu konusunda geleneksel
siyasetlere sarılarak, kimlerin değir-
menine su taşıdığını görmesi gereki-
yor.
Türkiye, ülkeye yıllarca egemen olan
şiddet ve savaş taraftarlarının yaptık-
larından çok acı çekti. Aman dikkat!