23 Aralık 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
4ŞUBAT 2005 CUMA CUMHURİYET SAYFA DİZt übalılar kurufasulye vepilavı çok beğendiÖğlcndc havuz başındaki masalarda yenilen set yemeği keyifliydi. Bizinı ckipten birkaç kişi zeytinyağı satın alarak, o fasulye öylc pişirilmez, o soğan öyle doğranmaz, ver bakim scn şu bıçağı, o pilav öyle yapılmaz, az biraz müsaade et ahçı amigo, biçiminde pişirme iyinc el koymuşlar. Doğru dürüst kuru fasulye ve pilav yedik. Rasim marketten aldıği küçük hıyar turşularmdan ikram etti masalara. Kübalılar da çok sevdilcrbu lezzeti, karavananin dibini kazıdılar. İlk kez sette ycmekbilli! Tabağım gene düldurmak isteyenlere, elde kepçc boş tenccre önünde boyun bükiip; - Finito! demck zorunda kaldı koyu çıkolata renkli sıska ahçı senyorita. Öğle paydosunda sete Bertan ve haso puro bulucu arkadaşı Ricardo geldiler. 3 no'lu odaya aldım onları. Ricardo elindeki çantadan değişik puro kutulan çıkardı. Bunlann gerçek ve faturalı olduğunu söyledi, istcdiği para yasal fiyatın dörtte biri. Gösterdiklen örnekmiş, hangisinden kaç tane istiyorsak parasını verecekmişjz, puroları sonra getırecekmiş. Ya getirmezse? Bertan, Ricardo'nun güvenilir bıri olduğunu söylüyor. HİÇ de öyle bir tipi yok, fırlamanın biri, Bir yaz Türkiye'ye gelmiş. Çat pat Türkçe sözler biliyor, kimı küfiirler biliyor. Fctlıi ve ben bastınyoruz paraları. Ricardo paralan alıp, sanki bir daha hiç görüşmcyecckmişiz gibi pıs pis sıntarak çıkıp gidiyor odadan, polisiyc bir filnıdeki kötü adam gibi. Oğlcden sonra çekimlerinde önce Kuddusi oluyorum, dublörüm Osvaldo Carlos oluyor, daha sonra tersi. Çikolata rengi boyadı elinıi, yüzümü, kulağımnı arkasını, içini Neriman. Sıcak su sisteml Çekim bitince duş almak üzere odanın o güzcl banyosıma girdım. Sıcak su yok! Nasıl olur? Musluklar ters mi bağlanmış? Öbür musluğu dcniyorum, o da soğuk. Niyc ters bağlansın zaten, tesisatçı amigo Türk değil ki. Beyaz bornozu giyerek çıktım banyodan, odayla ilgili tenıizlıkçi kadını buldum, O derdimi anladıysa da, ben onun dediklerinden hiçbir şey anlamadım. - Bir dakika! dedi ve uzaklaştı. Bornozla bekliyorum odada. Az sonra konuyla daha ilgili uzun boylu, kır saçlı, sıska bir aınigo geldi. Banyoya gcçti, küvetin musluğunu açti ve bana akan suyıı göstercrek; - Bak sorun yok! Akıyor! gibisinden bir şeylcr söyledi. Derdimin suyun akıp akmaması değil, sıcak akmaması olduğunu çat pat lspanyolcamla vc cl kol işaretleriyle anlattım. Konuyu çakozlayan adam, kolundaki saati göstererek bir şcyler anlattı. Önce hiçbir şey anlamadım. Amigo ısrarla saatini göstercrek, eliyle iki saat sonra, işareti yaparak bir şeyler daha anlattı. Sonunda erdinı ki sıcak su, bir sistem açıldıktan iki saat sonra dcvreye girebiliyormuş. - Bugün impossible, fakat mafiana lamanı! diyerek, gene saatini göstererek gitti amigo. Daha çok kadınların çalıştığı puro fabrikası. Ferhan Şensoy, bir Chevrolet'nin direksiyonunda. Küba'nın mücadelesini anlatan duvar resimleri. Bizim yönetmen, diktatörü tanıyanların ürkmesini istiyor, ama değişik renkli amigolar, sırıtıyorlar, gülüyorlar 'Niyekorkalım;obizimFidel!' F ilmde Küba'yla ilgili yazı ya da burayı belirleyici şeylerin görül- memesi koşuluylabuadada çekim izni ahnmış. Doğrusu da bu zaten. Bizimki Küba'da geçen bir öykii değil, benim oynadığım diktatör, tabiı ki Fi- del değil. Senaryonun tngilizcesini okumuş bulunan Kübalı asıstan Sylvlo bu konuya özel dikkat gösteriyor, ben ondan titizim. - Hooop, yanına park edeceğim arabanın plakası Küba! Görünür o orda! diye uyanyonım, bundan hiç hoşnut olma- yan bizim asistanlan. O arabaya da kamuf- laj barbunya plakası takılmasi gerck. Bunun için sanat grubu aranıyor. Saçı düğümlemiş Ahmettohum peşinde, 13. dev adam Yavuz sanat pazarında, Zafer kim bilir nerde? - Tamam, görmeyelim o arabayı! - Görmeyin kardeşim. Onu diyorum işte! Sylvio gelip teşckkür ediyor bana. - Rica ederim Sylvio, ben senden daha Sylvio! Sahlbl anahtarı vermlyor 1959 ınodel, üstü açık bir Chevrolet'nin di- reksiyonundayım, motor denilince basıp ga- za, stadın giriş kapısının yanındaki tellerin öniine park edeceğim. Müzelik arabanın sa- hibi kara kuru sinir amigo, kontak anahtan- nı bana vermemekte direnıyor. Çikolata renk- li değil, ama beyaz da sayılmaz, oldukça es- nıer bir herif. - Hazır mısın? diye sesleniyorlar. - Ben hazırım, araba hazır değil! Amigo anahtarı vcrmiyor! - Niye dikiliyor zaten o herif arabanın ya- nında? Hemen alın o amigoyu ordan! diye bağırıyorTayfun. Amigo hiç oralı de- ğil. Nereli acaba? Camagüey'in köylerin- den olabilir. Tipi öyle yani. lspanyolcası da oldukça kötü, hiç anlaşamıyoruz. U' kökenll Kızıldereli amigo Camagüey, ismi Kızılderililerden kalaıı tek yerleşim bölgesi, bu yüzden tspanyol al- fabesinde olmayıp bizim alfabemizde bulu- nan ü harfı ıle yazılıyor ve sadece bundan ötürü Küba alfabesinde yer alıyor bu harf. Bir tek, Camagüey yazarken lazım, başka hiç- bir işe yaramıyor. O yörede çok kullanılıyor- dur elbette. Camagüey aynı zamanda çiko- lata renklilerle, Ispanyollarla kanşımın en az olduğu bölgeymiş. Kızılderılı kökenini kırık dökük de olsa koruyabilmiş bir nebze. Güncr gelip adamla tngilizce konuşuyor. Adam olumsuz baş sallıyor, vermemekte di- rendiği anahtarı, anahtarhğında çcviriyor. Özgün bir Kızılderili inadı sergiliyor, kara kuru sınir, Camagüey'in köylüsü amigo. Sylvio çağrıhyor, görüşüyor onunla, sonuç olarak filmin çekimi için anahtarı vermek zo- runda olduğunu algıliyor ve hiç istemeyerek uzatıyor. Arabasını film için kiralamış, bundan pa- ra kazanacak, o parayla hemen gidip ateşsu- yualacak, ama kullanmamızı istemiyor! Bel- ki de rolümde gözü var, o kullanmak istiyor sürekli tozunu aldığı emektar Chevrolet'yi. Kiiskünce anahtarı veriyor, fakat çerçeve- den çıkmıyor. Sylvio koluna gırip kamera ar- kasına alıyor ü harf i kökenli Kızılderili ami- goyu, nihayet çekilebiliyor bu plan. Havana'nın merkezine yakın küçük bir futbol sahasındayız. Tek tarafi tribünlü bir ma- halle stadı. Tribünlerin karşısında bir skor ta- Hacı komünist w Ferhan Şensoy île JİİJİJjJ Ferhan Şensoy 4 H ilario başarılı ve deneyimli Kübalı bir oyuncu. Televizyonda mahkeme parodileri yapıyor. Her bölümde adli haksızlıkları eleştiriyor. Kübalı oyuncuya, 'Sizin yaptığınıza Fidel bozulmuyor mu' diye soruyorum . Hilario "Hayır, sanırım o da izliyor ve bir hukukçu olarak kıs kıs gülüyordur. Hilario halkın avukatı, adalet sistemiyle dalga geçiyor. O dalga geçilecek bir şey bulamadığı gün adalet sistemimiz yerine oturmuş olacaktır, diye düşünüyordur. Sanıyorum yani, çünkü hiç tutuklanmadım" diyor. Halkın arasına karışmış diktatör Carlos'un tanınma sahnesi bir türlü yönetmen Tayfun Güneyer'in istediği gibi olmuyor. belası. Durum sıfır sıfırı gösteriyor. Pırıl pı- rıl parlıyor sıfırlar. Elektronik bir yazı değil, ama öyle gibi duruyor. Merak edip gittim ta- belanın yanına. Arkasına dolanınca şaşırıp kaldım. Yuvarlak deliklerden oluşan levha- ya yatay olarak sokulan, silindir meyve su- yu ya da kokakola kutulaımdan oluşuyor sa- yılar. Izleyicinin gördüğü, kutunun kıçı. Müthlş bir buluş Bütün öğleden sonra güneş alan bir yere yapılmış skor tabelası. l'ırıl pırıl parlıyor, güneşte bir yansıtıcıya dönüşen kutu kıçla- rı. Bu metalik parlak daireler alt alta, yan ya- na dizilerek sayıları oluşturuyor, nokta nok- ta asansör yazıları gibi. Gol olunca, bir bir çıkarıyor kutulan görevlisi, başka deliklere sokarak sıfırı bir yapıyor. Müthiş bir buluş. Fakat çok gollü maçlarda mahvoluyordur skor tabelacı amigo. Daha sıfırı bir yapama- dan, şak ikinci gol, şak karşı gol, çıldırır he- rif. En sevdiği maçlar, sıfır sıfır berabeıe bi- tenler olmalı. Elini kutuya bulaştırmadan efendi gibi romunu içiyordur. Tribünde biıı kişi civannda figüran var. Heryaştan değiyik renkli erkekler, araların- daki tek kadin; onlara bir şeyler anlatan fi- güran bulucu, mama kılıkh, şişman, sette sadece figüran gerektiğinde gördüğümüz, ismini bilmediğimiz, domuz bakışlı senyo- ra. Hiç gülmeyen bir kadın, sürekli küsmüş gibi bakıyor herkese. Her Boku Bilen Birol çok zengin olduğunu, acayip güzel bir evde oturduğunu söylüyor. Zengin olur tabii, Par- tagas fabrikasından da demetlenmiş purola- rı pencereden sokağa atan oydu! Figürasyon işinden de bir biçimde para götürüyordur mutlaka. Sıkı para götüremediği işlere takı- lacak tip değil. Col kralı Fethi Gol kralı rolündekı Fethi, hayatında hiç topa ayak sürmüş değil, herhangi bir alıştır- ma da yapmıyor. Yatmış uyuyor sahanin or- tasında. Çekim sırası gelince de hayatının ilk frikiğini barajın üsründen doksana gönderi- yor, gol! Herkes apışıp kalmış durumda, en şaşkın Fethi, öyle bakakalmış ağlara gön- derdiği topun ardından. Hayatının ilk vuru- şu doksandan gol oluyor. Tayfun çok mutlu, kameraman Veliüzgün; Fethi'den böyle bir vuruş beklemediği için topu takip etmcmiş. Yeniden çekiliyor frikik, ikinci kez golii bu- luyor Fethi! Formasını çıkarıp havada salla- yarak tribünlere doğru koşuyor. Kılık değiş- tirerek halkın arasına karışmış, sakallı, göz- lüklü, kasketli diktatör Carlos olarak bulu- nuyorum tribünlerde. Gol sevinciyle ayağa fırlayıp yanımdakilerle kucaklaşırken sakal ve gözliik düşecek, halk Carlos'u tanıyacak. Bu sahnenin çekimi sekiz kez tekrarlanıyor, bir türlü Tayfun'un istediği gibi olmuyor. Bine yakın figüranın susturulması, disipli- ne ahnması da kolay değil. Yüksel, elinde me- gafon, tribünün önünde koşuşruruyor: - Silencio! Az biraz silencio Allahaşkına! diye bağırıyor. - Oyle bir aşkları olduğunu sanmıyorum, paralama kendini Yüksel!diyorum. Büyükelçl oynayacaktı ama Tekrar tekrar çekiliyor o plan. Her çekim- den sonra sakal yapıştırılıyor. Tayfun dikta- törü tanıyan çevresindekilerin korkmasinı istiyor, yanımdaki amigolarda öyle bir kor- ku yok, sırıtıyorlar, yere diişcn sakalabakıp gülüyorlar. Aslında sarılıp kucaklaştığım adamı Büyükelçi Vefa Ağbi oynayacaktı, fa- kat o salınenin çekim saati net olarak biline- mediği için gelemedi. Çok istediği halde filmde oynayamamış oluyor. Tayfun ve Sylvio yanımıza geliyorlar. Yönetmen figürasyona ve özellikle yanımda pişmiş kelle gibi sırı- tan çikolata renkli şişman amcaya, istediği surat ifadesine örnek olarak, mesela birden karşısında Fidel'i gördü, o biçım korkması gerekiyor, diyor. Sylvio mütebessim yapıyor çeviriyi, anıca kahkaha atıyor. Bir şeyler söy- lüyor. Tayfun ne dediğini soruyor. - Fidel 1 i görünce niye korkalım? O bizim Fidel! demiş çikolata renkli şişman amca. Haksızlıklara karşı Hilario Hilario da var stadyum çekimlerinde. I la- zırllk beklerken birlikte otumyoruz, bir şey- ler konuşmak istıyorum bu Kübalı başarılı ve deneyimli oyuncııyla. Bize bir çevirmen lazım. Birden Alman yapımcı FYank'ı görü- yorum sette. Hem Fransızca, hem Ispanyol- ca konuşuyor. Gidip ondan rica ettim çeviri işini, geldi yanımıza. - Ncdir televizyonda yaptığı şey, onu öğ- renmek istiyorum. Frank, lspanyolca sordu, Hilario yanıtla- dı, Alman Fransızcaya çevirmeden anladım yanıtı. - Mahkeme parodileri. - Mahkemede konular nedir? sorumu; -1 ler bölümde değişik sanık ve tanıklar ve gülünç olaylar var. Savcı onlarla daha scrt, ben biraz halkın avukatıyım. Halkın başına gelen adli haksızlıklarda, halkın yanındayer alıyorum, diye yanıtladı. - Fidel bozulmuyor mu buna? diye sordum. - Hayır, sanırım o da izliyor ve bir hukuk- çu olarak kıs kıs gülüyordur. "Hilario halkın avukaü, adalet sistemiyle dalga geçiyor. O dalga geçilecek bir şey bulamadığı gün ada- let sistemimiz yerine oturmuş olacaktır, diye düşünüyordur. Sanıyorum yani, çünkü hiç tutuklanmadım" diyor.Havana'nın komik-î şehri Hilario Pena. S Ü R E C E K
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear