14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 22 ŞUBAT 2005 SALI HABERLER İSTANBUL BAROSU AÇ1KLAD1 Kanadoğlu y na hukuk öldiilü • Istanbul Barosu, hukukun üstünlüğünü ve Cumhuriyet'in kazanımlarını savunan bir hukukçuya "Mahmut Esat Bozkurt Hukuk ödülü"nün verilmesini kararlaştırdı. Baro, bu yılki ödülün Sabih Kanadoğlu'na verileceğini duyurdu. İstanbul Haber Servisi- İstanbul Barosu Yönetitn Kurulu, bu yıl verilmesi kararlaştınlan "Mahmut Esat Bozkurt Hukuk Ödülü"ne, emekli Yargıtay Cunıhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun değer görüldüğünü açıkladı. tstanbul Barosu Başkanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, baronun her yıl hukukun üstünlüğünü, Cumhuriyet'in kazanımlarını ve çağdaşlaşmayı savunan, bu alanda önemli çalışmalar yapan bir hukukçuya "Mahmut Esat Bozkurt Hukuk ÖdüliTnün verilmesi kararı aldığı belirtildi. Bu kapsamda ilk ödülün, görev döneminde ve sonrasında laik, demokratik hukuk anlayışı ve temelde çağdaş hukukun oluşması konusunda önemli çabalar gösteren Kanadoğlu'na verilmesinin uygun bulunduğu belirtilen açıklamada, ödülün 8 Mart Dünya Rmekçi Kadınlar Günü'nde Kanadoğlu'na sunulacağı bildirildi. Açıklamada aynca ödülc adı verilen Bozkurt'un, Kurtuluş Savaşı'ndan sonra büyük Önder Atatürk'ün yanında, "Cumhuriyet devrimlerinin ve çağdaşlaşmanın hukuk alanındaki savaşımını ön saflarda venliği" vurgulandı Açıklamada, Yargıtay Başkan Yardımcısı Osman Şirin'in "Bozkurt döneminin kapandığı veyeni bir dönemin başladığına" ilişkin görüşleri de eleştirildi. Açıklamada, "Baaa iç ve dış dinamiklerin, son günlerde Türkiye içüı öngördükleri 'ılımlı islam' teziyle ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 14/13 oyla oluşturulan karar gerekçeshıde, din kıırallanna ahfta bulunulnıası açıklamalannuı aynı tarihlere rastlaması da düşündürücüdür" deııildi. İZMÎR BAROSU'NA ÇAĞRI Olağanüstü kongre için imza toplandı tZMİR (Cunıhuriyet Ege Bürosu) - tzmir Barosu'nu olağanüstü kongreye çağıran avukatlar, gerekli imzalan topladılar. Avukatlık Kanunu'nun ilgili maddesince, baronun olağanüstü kongreye gidebilmesi için kayıtlı avukatlann beştc birlik kısmının imza vermesi gerekiyor. Baro yönetımine mualif avukatlar, gerekli ımzalan toplayarak yönetıme sundular. izmir Barosu Yönetim Kurulu'nun, "İşkencenin Önlenmesinde Hukukçunun Rolü" konulu projeyi askıya aldığını açıklaması ve baro bünyesindeki lşkenceyi Önleme Grubu'nu (löü) kapattığını duyurmasının ardından olağanüstü kongre için harekete geçen avukatlar, yeter sayıya ulaştılar. Seçimsiz, olağanüstü kongrenin toplanması için Izmir Barosu Başkanı'nın tarih vermesini isteyen hukukçular, kongrede lÖG'nin kapatılmasmı ve işkence konulu projenin askıya alınmasım tartışacaklarını açıkladılar. Yönetime muhalif avukatlar, kongrede yapılacak değerlendirmenin ardından her iki konunun devamına yönelik karar alınmasını isteyeceklerini duyurdular. Türkan Saylan'a Insan Hakları Ödülti'nü ödülü- nü Karşryaka Bclcdiye Başkanı Cevat Durak verdi. 'İnsan hakları gündeme oturmalı 9 İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - Karşıyaka Belediyesi Insan Hakları Ödülü, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Başkanı Prof. Dr. I ttrkan Saylan'a verildi. Karşıyaka Nikâh Salonu'nda yapılan törende Saylan, insanlann eşitliğinin, demokrasinin temelleri arasında yer aldığını belirterek "Cumhuriyetiıı bireyi olmayı hak etmek için insan haklanın içşelleştirmemiz gerekir. İnsanlaı ımı/a hâlâ şiddet uygulanıyorsa, insan haklaruıdan nasıl söz edilebüir" dedi. tnsan hakları ödüllerinin yaygınlaştınlması gerektiğini kaydeden Saylan, siyasi partilerden bağutısız çalışan sivil toplum kuruluşlarının Türkiye'nin geleceği olduğunu söyledi. însanlann Türkiye mozaiğinde bir arada yaşamayı öğrenmesi gerektiğini yurgulayan Saylan, "İıısaıı haklannı Türkiye'nin gündemine oturtmahyız. Bu beninı, ailcmin hakkı diye bakılınaıııulı. Hepimizin eşit olduğu düşüncesinden yola çıkmalıyız. Bizim arlık dünya yurttaşı olmamız gerekiyor. kendimizi gclişmclerc kapatanıayız. Bizinı daha donaıumh olgıamız gerekiyor" diye konuştu. • LE FIGARO: İslamcılann taleplerine boyun eğen AKP iktidarı köktendinciliğe yaklaşıyor Türkiyelaiküktenuzaklaşıyor'ELÇİN POYRAZLAR BRÜKSEL-LeFigarogazetesi, Er- doğan hükümetinin köktendinciliğe yaklaştığını öne sürdü. Türkiye'deki iktidann lslaıncıların taleplerine bo- yun eğerek Atatürkilkclerinden uzak- laştığını savunan Le Figaro, Türki- ye'nin yeniden îslamlaşüğını yazdı. Köşe yazan Alain-Gerard Slama ta- rafından kaleme alınan AB Anayasa- sı'nın Ispanya'da referanduma sunul- masına ilişkin analızde Avrupa düşün- cesı çerçevesmde Türkiye konusuna da değinildi. Makalede AB'nin "yeni- • Avrupa düşüncesi çerçevesinde Türkiye konusuna değinen Le Figaro gazetesi, Recep Tayyip Erdoğan'ın başkanlığındaki hükümetle Türkiye'nin yeniden Islamlaştığını, hükümetin Atatürk'ün laik eserinin lağvedilmesini isteyen Islamcılann taleplerine boyun eğdiğini öne sürdü. den İslamlaşan" Türkiye'ye sadece de- tacak yasal kurallann yerleştirilmesi ko- affedihnez bir saflık. Birinci koşul Tan- mokrasi kurallan, sosyal ilerleme ve in- san haklanna saygıya ilişkin yüküm- lülükleri empoze etmesinin, faşizm ve Nazızmi tanımış olan kıta için "affe- dihnez bir saflık" olduğu görüşü savu- nuldu. Keskin olarak tanımlanan biria- iklik felsefesinin kamu alanının nötr ha- le getınlmesıyle tamamen benimsen- mesi ve bireysel sorumluluğu kurum- sal ve toplumsal çıkarlardan üstün tu- şullarının Türkiye'den istenmesi ge- rektiğine dikkat çeken gazete, Erdoğan hükümetinin bu yönde hareket etme- diğinin bilindiğini öne sürdü. Gazetede şu görüşleı yer aldı: "Ye- niden îslanılaşan bir Türkiye'ye de- mokrasi kurallan, sosyal ilerleme ve insan haklanna ilişkin yükümlülükle- rin empoze edilnıesini yeteıii bubnak faşizm ve Nazizmi lanımış bir kıta için n ve Sezar arasındaki keskin farkuı Ia- nımlandığı bir laiklikfelsefesinin kamu alanının nötr hale getirilmesiyle tama- men benimsenmesi ve ikinci koşul isc bireysel sorumluluğu kurumsal ve top- lumsal çıkarlardan üstün tutacak ya- sal kurallann yerleştirilmesi olmauydı. Erdoğan hükümetinin bu yönde git- mediğJ biliniyor. Erdoğan hükümeti Avrupa'da bu tür yasaklar olmadığı gerekçesiyle yargı önünde ve üniversi- telerde başörtüsü yasaguun kaldırıl- masıyönündeki çabalanyla Atatürk'ün laik eserini ortadan kaldu*mayı anıaç- layan tslamcılaruı taleplerine boyun eğerek bu yönden daha da uzaklaşıyor. Köktendinciliğe sırt çevrileceğine ikti- dardakiçoğunlukbuna yaklaşıyor. llir- kiyc ilc müzakerc kapısını kapatanıa- yız. Türk hükümetine beş yıllık katı ko- sııllıı bir progı anıııı belirlenmesi doğ- nı olacak. Bu konuda başansız olun- ması durumunda Türkiye daha ıııaıı- tıklı olan iıııl iyazlı ortaklık çözümünü kendi kamnyla seçecektir." Yurtdışına kaçmasına rağmen mühendis olduğu TCDD'den ücretsiz izin aldığı ortaya çıktı Hîzbullahçıya 'ilginç' koruma • Hizbullah üyesi olmak suçlamasıyla 12 yıl 6 ay hüküm giyen TCDD'de elektrik mühendisi M. Zeki Eminoğlu'na Türkiye'deymiş gibi doktor raporu ve mazeret izni verildi. Eski TCDD Genel Müdürü Karaman'ın görevlendirdiği müfettiş ise olayda "suç unsuru" bulamadı. İLHAN TAŞC1 ANKARA-Hizbullah- llim Örgütü üyesi olmak suçundan 12 yıl 6 ay hü- küm giyen TCDD'de elektrik mühendisi olarak çalışan M. Zeki Eminoğ- lu'nun yurtdışına çıktık- tan sonra Türkiye'de yaşı- yornıuş gibi kurıundan ma- zeret izni, doktor raporu ve ücretsiz izin aldığı or- taya çıktı. Eski TCDD Ge- nel Müdürü Süleyman Ka- raman'ın görevlendirdiği müfettiş ise örgüt üyesine izin ve rapor verilmesi iş- leminde "suç unsuru" bu- lunmadığı yöniinde rapor düzenledi. Savcı SafimDe- mirci'nin suç duyurusu üzerine Eminoğlu'nun bünyesinde çalıştığı TCDD Malatya Tesis Müdürü hakkında "görevi ihmal" suçlamasıyla dava açıldı. Hizbullah üyesi olmak suçlamasıyla 12 yıl 6 ay hüküm giyen elektrik mü- hendisi Eminoğlu'na yöne- lik "ilginç koruma" olayı şöyle gelişti: İstanbul Bey- koz'da Hizbullah örgütüne yönelik operasyonda ele geçirilen bilgi ve belgeler- de M. Zeki Eminoğlu'nun da örgütsel faaliyetlerde bulunduğu belirlendi. Emi- noğlu'nun il sorumlusu ol- duğu, örgütsel dersler ver- diği, aidat toplayıp bunla- rı örgütün belirlediği kişi- ye ilettiği saptandı. Bunun üzerine kapatı- lan Malatya 2 No'lu DGM, M. Zeki Eminoğlu ile Ah- mettçlihakkında "Yasadı- şıHizbullahörgütüüyesiol- mak" suçundan dava açtı. Mahkeme, TCDD'de elekt- rik mühendisi olarak görev yapan Zeki Eminoglu'nu "Hizbullah îlim Örgü- tü'nün sair efradı olmak" suçundan 12 yıl 6 ay ağır hapis cezasına mahkûm et- ti Mahkeme, cezaevınde kaldığı süreyı gözeterek Eminoğlu'nun tahliyesine karar verdi. Hizbullah üyesi Emi- noğlu tahliyesinin hemen ardından 29 Kasım 2002 tarihinde Esenboğa I lava- alanı'ndan yurtdışına kaç- tı. M. Zeki Eminoğlu ile ıl- gılı "koruma" da bu dö- nemden sonra yaşanmaya başladı. M. Zeki Eminoğlu, yurt- dışına çıkışından hemen sonra sanki halen Türki- ye'de yaşıyormuş gibi TCDD Malatya Tesisler Müdürlüğü'nden2002 yı- lının aralık ayında mazeret izni aldı. 2003 yılının ocak ayında ise Malatya'da ika- met ediyormuş gibi doktor raporu alarak ızninı uzat- tı. Bunun üzenne Eminoğ- lu'nu görmeden sağlık ra- poru verdiği belirtilen dok- torlar Fahrettin Pûlat,Izzet- tin Salık ve Mehmet Şa- hin hakkında "görevikötü- yekullanma" suçlamasıy- la soruşturma başlatıldı. Ancak Malatya Cumhuri- yet Başsavcılığı, doktorla- rın cezalandırılması için yeterli delil bulunmadığı gerekçesiyle 2004 yılında takipsizlik karan verdi. 'Suç unsuru yok' Eminoğlu'nun izinleri- ne bu kez de 6 aylık ücret- siz ızın eklendı. Tüm bu ge- lişmeler üzerine dönemin Malatya DGM Savcısı Sa- liıtı Demirci, yurtdışında olmasına karşın Eminoğ- lu'nun Malatya'daki kuru- mıından izin ve istediği yönde doktorraporu alma- sı nedeniyle suç duyuru- sunda bulundu. Süleyman Karaman'ın görevlendirdiği müfettiş AkifBal ise Eminoğlu ola- yının incelendiği ve "suç unsuru olmadığına" iliş- kin rapor düzenledi. Ma- latya Cumhuriyet Başsav- cılığı da gelişmeler üzeri- ne Zeki Eminoğlu 'nun gö- rev yaptığı Malatya Tesis- ler Müdür-lüğü hakkında "görevi ihmal" suçlama- sıyla dava açtı. Dava halen Malatya 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde sürüyor. Kaymazlar'ı öldürmekle suçlanan poUslerin duruşması sürerken adliye önünde gösteri yapıldı. (AA) Kı&ltepedavasıgergin başladı 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babasını öldürmekle suçlanan sanık polisler yoğun güvenlik önlemi alınan duruşmaya katılmadı İBRAHİM KARAASLAN / ADNAN AVUKA MARDtN-Mardin'in Kızıltepe ilçesinde 12 ya- şındaki Uğur Kaymaz ile babası Ahmet Kaymaz'ı öldürmekle suçlanan 4 polisin yargılandığı davaya dün Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlan- dı.tlk duruşma sonunda sanıklann tutuklanması is- temini reddedden mahkeme heyeti, TBMM İnsan 1 laklan Araştırma Komisyonu'nun hazırladığı rapo- run da dava dosyasına konulmasına karar verdi. Duruşmaya Ahmet Kaymaz'ın eşi Makbule, an- nesı Emine ve kardeşı Reşat Kaymaz, Avrupa Par- lamentosu Milletvekili Feleknas Uca, 1BMM İnsan Haklan Komisyonu üyelen CavitTorun,HüseyinGü- ler,MesutDeğerve Faruk Ünsal, DEHAP Genel Baş- kanı Tuncer Bakırhan. İHD Genel Başkan Yardım- cısı Reyhan Yalçındağ, EMEP Genel Başkan Yar- dımcısı Ender lnırek, Türkiye Barolar Birliği Baş- kanı ÖzdemirÖzok, eski DEP Milletvekili Sclim Sa- dak katıldı. "Meşru müdafaa sııııı ıııuı aşdması su- rctiylc, nıüstakil faili belli olmayacak şckildc adaın öldürme" suçlamasıyla yargılanan ve haklarında ikişer kez 12 yıldan az olmamak koşuluyla hapis is- tenen sanıklar Seyit Ahmet Töngel, Yaşafettin Açık- söz ve Mehmet Karaca ile 6 yıl hapisle yargılanan polis Salih Ayaz ise başka bir kentte yeniden göre- vc başladıkları için duruşmada hazır bulunmadı. Sanık polislerin avukatlan Sedat Altın ve Veysel Güler, müvekkillerinin kamu güvenliği açısından, davanın Adalet Bakanlığı'nın uygun görcceği baş- ka bir ilde yapılması talebinde bulundular. Müşteki avukatlanndanTahirElçi yargı lamanın durdurulup, sanıklar getırildikten sonra mahkemenin devam et- mesini istedi. Duruşmanın öğleden sonraki bölü- münde, sanık ve müdahil avukatlar dinlendi. Ah- met ve Uğur Kaymaz'ın sılahlı olmadığını ve samk- lara ateş açmadığını seyleyen Tahir Elçi, "lddiana- mede sanıklar korunnıaktadır. Suç vaslının değişc- bileceği için sanıklann tutuklanmasımtalep ediyonız. TBMM İnsan Haklan Komisyonu'nun hazırladığı raporun da dosyaya konulmasını istiyoruz" dedi. lutuklama istemi reddedildi Sanık avukatlan ise Uğur Kaymaz'ın yaşının 12'den büyük olduğunu savunarak "MüvekkUleri- mizeateş açnuşlardır. Çaüşmada, UğurveAhmetKay- mazyaşanunı yitirmiştir. Bu nedenle tutuklanma ta- lebinin rcddcdilmesini istiyoruz" dediler. Cumhuri- yet savcısı da sanıklann bulunduklan yerden talımat- la ifadelerinin alınmasına ve müdahil avukatlann tu- tuklama talebınin reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti ise tutuklama talebinin reddine ve TBMM İnsan Hakları Araştırma Komisyonu'nun ha- zırladığı raporun da dosyaya konulmasına karar ver- di. Mahkeme heyeti dosyanın Mardin Cumhunyet Başsavcılığı'na göndenlmesıni kararlaştırdı. Duruşma sırasında Mardin Adlıyesı çevresinde ge- nış güvenlik önlemlerı alındı. Adliye önünde bek- leyen yaklaşık bin kişilik grup "Şavaşa geçit verme- yeceğiz", "Daha kaç Uğur, kaç Ümit katicdUecek", "İnadına hepimiz birer Uğur'uz" "Vali istila" ve "İnkâr, imha, şiddet ıleğil, demokratik halkçı çö- züm" dövizlerini açtı. Hükümet Konağı'nın yanın- daki binaya ise DEHAP'lı gençler, üzerinde "Geç- nıişimize ışık tutmadan, aydınhk bir geleceğe sahip olamayız" yazan ve faili meçhul cinayetlerde öldü- rülenler ve kayıplarının fotoğraflannın bulunduğu 50 metrelik bir afiş astı. Metai Fırtına tartışması Kitaba kitapla yanıt \VASH1NGTON (AJN- KA)-Türkiye'ninABDta- rafından işgal edilmesi se- naryosuna dayanan "Metal Fıruna" kıtabına, ABD'den yanıt gecikmedi. Yazar Al- laıı Topol, "Düşmanımm Düşmanı" adli kitabında, Türkiye'de uçağı düşen ABD'li bir pilot nedeniyle başlayan kriz sırasında ya- şananları kurguladı. Orkun Uçar ve Burak TAırna'nın yazdığı Metal Fırtına'nın etkisi sürerken bu kitaba yanıt, ABD'li ya- zar Allan TopoPdan geldi. ABD'de yayımlanan Was- hington Post gazetesinde de okuyucuya tanıtılan ve tav- siye edilen "Düşmanımın Düşmanı" adlı kitap "Gece- yansıEkspresi"nden bu ya- na Türkiye karşıtı tüm çev- relerin kullandığı bir tema olan "Türk hapishanesi" temasını banndırıyor. Kitap, düşen bir ABD sa- vaş uçağının pilotunun, hiç de "dostane olmayan" bir Türk hapishanesine girme- sıyle başlıyor. Pılotun, ABD'nin Cumhuriyetçi Başkanı'nı mali olarak des- tekleyen işadamı Terry McCallister'in oğlu olma- sının yanı sıra işin içine Is- rail istihbarat birinü MOS- SAD girince durum iyice karışıyor. McCallister Be- yaz Saray'a baskı yapmak- ta ve "Türkler'i Taş Dev- ri'ne geri döndürecek" bir bombalama yapılması için ABD Başkanı'nı ikna et- meyc çalışmaktadır. Savun- ma Bakanı'nın buna bir iti razı yoktur, Dışişleri Baka- nı ise "pısırık"lır. Sadece iki kadın olan Başkan Yar- dımcısı vc Merkezi İstih- barat Dırektörü "manüguı sesi" olurlar. Mücadelele- rin ardından Türkiye'yi bombalama planı, Türki- ye'nin pılotu gen vermesi İçin lOgünertelenır. Topol'un, eski bir avukat olmasına karşın kaleme al- dığı romanlann "mahkeme ıııelodıaınlaıı" olmadığına dikkat çeken Washıngton Post, Topol'un "eskimoda 'uluslararası entrika' kul- van"nda olduğunu yazdı. NOKTASI /ORAL ÇALIŞLAR oralcalislar@cumhuriyet.com.tr Kıbrıs'ta Rumlarla çözüme ulaş- mak konusunda önemli sorunlardan birisi de 1974 müdahalesinden son- ra Kuzey Kıbrıs'a Anadolu'dan geti- rilen insanlar. Anlaşıldığı kadarıyla Papadopulos yönetiminin ve de AKEL liderlerinin Annan Planı'na iti- razlarından birisi, çözüm sonrası ada- da kalması kayıt altına alınan 45.000 Türkiyeli yerleşimci. Rum tarafıyla daha sık görüşen, konuştuğumuz çözüm yanlısı muha- lifler işte bu noktaya dikkat çektiler. Onlara göre Kıbrıs'ta iddia edildiği gibi Anadolu'dan getirilenler 45-50 bin değil, çok daha fazla. örneğin Şener Leventşunları söyledi: "147binseç- meni olan biryörede kaç bin nüfus olması gerekir? Bu nüfusun 200 bi- nin çok üstünde olması gerekmez mi? Türkiye ve KKTC tarafı bu raka- mı acaba neden sürekli gizliyor?" Şener Levent'e ve bence Rum ke- siminde Annan Planı'na hayırdenme- Kıbrıs'a Anadolu'dan Getirilenler... sini sağlayan çevrelere göre bu nü- fusun yarısından çok daha fazlası Türkiye'den gelme. Yani Türkiye'den gelenler Kıbrıs Türklerinin yerli nüfu- sunu kat kat aşmış durumda. Tabii bü- tün bu iddiaların sonunda Kıbrıs'a Anadolu'dan getirilen insanlara yöne- lik bir dışlayıcılık, çözümün önünde engel gibi görme davranışı ortaya çı- kıyor. • • • Seçimleröncesi üçtamgün boyun- ca epeyce geniş bir şekilde Kıbrıs Türk tarafının köylerini, kasabalarını gezme imkânı bulduk. Anadolu'dan getirilen yurttaşlann yoğun olarak ya- şadığı Iskele ilçesine bağlı köylerde de onlarla sohbet ettik, tepkilerini öğ- renmeye çalıştık. Önce şunu söylemeliyim: Onların bu topraklara getirilmelerinin üzerin- den 30 yıl geçmişti. Artık ikinci ve üçüncü kuşakyetişmişti. örneğin se- çimlerde aday olanlar arasında Ana- dolu'dan getirilen ailelerin çocukları da vardı. Yeni nesil, Kıbrıs'ın ılıman coğrafyasında, sakin siyasi ortamın- da ve geldikleri yerle kıyaslandığın- da uygar havasında yetişmişti. Dille- ri, davranışları, tepkileri anne baba- larından çok Kıbrıslılara benziyordu. İlginç ve çok önemli gördüğüm nokta ise Anadolu'dan gelenlerin si- yasi eğilimleriydi. Kıbrıs Türk kesi- minde ırkçı ve dinci partilerin hiçbir şansı olmadığını söyleyebilirim. Din- ci parti yok. Türkiye'den gelenlerin haklannı savunmak ve Türkiyelilik üzerinden politika yapmak isteyen Milliyetçi Adalet Partisi (MAP) ve Ye- ni Parti (YP) seçimlerde hiçbir varlık gösteremediler. Anadolu'dan gelen- ler onlara itibar etmediler. Tabii ki Anadolu'nun kırsal bölge- lerinden gelen Kıbrıs'taki insanlar, Kıbrıslı Türklerle karşılaştırıldığında daha muhafazakârlar. Milliyetçi söy- lemlerden daha çok etkileniyorlar. Bir de Türkiye'nin varlığı onlar için bir güvence olarak daha öne çıkıyor. Bu nedenle yıllarca Türkiye'den gelen insanlar statükocu partilere oy ver- diler. Sağcı partilerin oy deposu ola- rak görüldüler. Ancak yeni seçim sonuçları da gös- teriyor ki bu konuda da ciddi deği- şimler yaşanıyor. Anadolu'dan ge- lenlerin çok yoğun olarak yaşadığı Iskele bölgesinde CTP ilk kez sağcı partilerin önüne geçti. Dipkarpaz'da CTP kazandı. • • • Daha da önemli olanı; 30 yıl önce kendi iradelerinin ötesinde getirilip bu topraklara yerleştirilmiş insanları, şimdi yeni bir mübadeleye tabi tut- maya kalkışmak. Onları yeniden sür- günlere göndermek en temel insan haklanna aykırı. Onlar artık yaşadık- ları toprakların insanı haline gelmiş- ler. Tabii ki Anadolu'dan gelenlerle Kıbns'ın yerlileri arasında bir kültürfar- kı bulunuyor. Tıpkı Almanya'ya çalış- maya giden yurrtaşlarımızla Alman- lar arasında olduğu gibi. Bu kimse- nin yeniden sürgün edilmesine gerek- çe olamaz. Kıbrıs'ın aydınları bu insanlar üze- rinden siyaset yapmayı bırakmalı ve Rum kesimindeki solculara da bu ırk- çı ve dışlayıcı yaklaşımı terk etmele- ri telkininde bulunmalı. Anadolu'dan gelen insanlar artık o toprağın insan- ları. Yeni ve birleşik Kıbrıs'a onlar da farklıhklarıyla başka bir renk katacak- lardır. Katmaya başlamışlar bile...
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear