Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
14 ŞUBAT 2005 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
J l i J v f _ / i l U İ T j L I ekonomi@cumhuriyet.com.tr 13
Mesleğe bugün adım atan bir memurun bile emekli olana kadar Avrupalı meslektaşlanna yetişme şansı yok
MaaşlarAB'den 35yıl geri• Kamu-Scn'in yaptiğı bir
araştırma memurlanmıza reva
görülen geçim diizeyi ile AB
ortalaması arasmdaİci uçurumu
bir kez daha gözler önüne serdi.
Araşürmaya göre Türkiye'de
mcmıtr maaşı Euro bazında hcr
yıl yüzde 5 oranında artarsa,
AB'deki bugünkü düzeye, ancak
2040 yılında ulaşabilecek.
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) •
Kamu-Sen, Tüıkiye'deki memur
maaşlarının AB düzeyini, en
ıyımscr lahminle 2040 yılında
yakalayabıleceğını belırledı.
Kamu-Sen'den yapılan
açıklamaya görc, 2004 yılında
ortalama memur maaşı
15 AB iilkesi ortalamasında
2 biıı 100 Euro, l'ransa'da 2 bın
20 Euro, Finlandiya'da 2 bin 230
Euro ve Ingiltere'de
2 bin 800 Euro düzeyinde
bulunuyor.
Türkiye'de ise 2003 yılında 366
Euro olan ortalama memur maaşı
yüzde 5'lik artışla 2004 yılında
384 Euro'ya yükseldi.
Satın alma gücü paritesine göre
eşıtlenmiş ortalama memur
maaşları ise AB'de (15 ülke) 1173
Euro, Fransa'da 1393 Euro,
Finlandiya'da 1252 Euro ve
Ingiltere'de 1854 Euro diizcyindc
bulunuyor.
Her yıl yüzde 5 zam olursa...
Avrupa'da memur maaşlannın
sabit kaldığı ve Tiirkiye'de 2004
yılındakı gibi her yıl Euro
bazında yüzde 5 artış olduğu
varsayımıyla yapılan
hesaplamada, memur maaşlarının,
ancak 34 yıl sonra Fransa'daki
maaş dü/.eyini yakalayabileceği
belırlendi. Buna göre
Türkıye'dekı ortalama memur
maaşı, AB ortalamasını, ancak
2040 yılında yakalayabilecck.
Finlandiya'daki maaş düzeyinin
yakalanması için 36,
Ingiltere'deki düzeyin
yakalanabilmesi için 40 yıllık bir
süreye ihtiyaç bulunuyor.
15 YILVADE
Vahjbank'tan
işyeri kredisi
ANKARA (AA) - Vakıflar
Bankası, "Herkes kendi iş-
yerinin sahibi olsun" sloga
nıylabaşlattığı kampanyay-
la 15 yıl vadeli "işyeri edindirme kredisi"
veriyor. Vakifbank'tan yapılan açıklamaya
göre, Vakıfbank, doktor, eczacı, dış hekı-
mi avukat, mimar, nıali müşavir gibı mes-
lek odası üyelerine, bakkal, kasap gibi es-
nafa, ticarel erbabıyla sanayi vc ticaretle
uğraşanlara yönelik kendi işyerlerini satın
alabılmelenni sağlamak amacıyla işyeri
edindirme kredisi kullandınyor.
Kampanyada, satın alınacak işyeri de-
ğcrinin yüzde 75'i kadar kredi kullandıra-
cak olan Vakıfbank, söz konusu kredıye
15 yıla kadar olan vadelerde aylık yüzde
1.75 oranında faiz uygulayacak.
Açıklamada, kampanyadan faydalan-
mak ısteyenlerın herhangi bir Vakıfbank
şubesıne başvurmaları halinde kredı talep-
lerinin 1 gün içerisinde sonuçlandırılacağı
dabelirtildi.
HOLGER SCHRÖDER:
AB 'nin mali
yardımı artacak
ANKARA (AA) - AB Türkiye üele-
gasyonu Mali Işbirliği Koordinasyon
vc Yatınm Bölüm Başkanı Holger
Schröder, "Türkiye'ye, aday ülke ola-
rak katılıın öncesi, uyum yardımı baş-
layacağı için verilecek yardım büyük
miktarda artacak" dedi.
Schröder, yardımlardan yararlanma-
da önenılı olanın, Türkıye'nın bu büyük
foıılan kullanma kapasitesini artlırma-
sı ve hesap verilcbilir bir şekilde kullan-
ması olduğunu söyledi. Türkiye'nın
2007-2013 dönemınde katılım öncesi
altyapı programı çerçevesinde alacağı
yardımla ilgili çalışmaların Brüksel'de
siirdüğünü belirterek yardım miktan-
nuı henüz belirlenmediğini kaydettı.
Türkiye'nin adaylık süreci içinde
özellikle altyapı yatırımlarına yönelik
alacağı desteklerin önümüzdeki dönem
artacağını anlatan Schröder, "Kişibaşı-
na düşen nıilli hasıla baknnıııdaıı Tür-
kiye'nin bu ülkelerin standardının yaka-
lanması konusunda AB deslekli diğer
aday ülkclcr gibi, Türkiye'nin de yarar-
lanması gerçekleştirilecek" dedi.
Ziraafta kuyruklara
Ifarşı eylemplt
Ziraat Bankası, şubdcrdeki kuyı-uklaı ın azaltılması için, bu ydın ilk yansını yeniden yaprianma dönemi
ilan cderken bıınu gerçekleştirebilınek amacıyla geçen hafta itihanyla takımlar ohıştıırdu. Kârlılıkta ilk
sırada yer alan bankanın özellikle emekli kuyruklanyla ü/deşleşmesi, banka yönelinıini harckete gcçir-
di Banka tist yönetimi bu ydm ilk yansını yeniden yapılanma dönemi ilan etti. Bu çerçevede, öncetikle
bankadald iş süreçleri gozden geçiritecek. IVtüşteri memnuııiycti temel öncelik olarak ortaya konıılurken
bankadaki iş süreçleri scktöı ortalamalanna getirüecek. örneğin bir özel sektör bankasmda mevduat
hesap açınşı 10 saniyede yapılıyorsa Ziraafta da buna yetişilecek. Bunun yanıııda Y1 Cye geçişlc birlik- -
te l)ilışım altyapısının ince ayarları yeniden gözden gcçirilccck. (AA)
Tuğçe Eyilik'in marka tasanm şirketi firmalara hedeflerine ulaşmada yardımcı oluyor
Tasaruna yaraücı orlak
Tuğçe Eyilik, Trend Tiger'daki görevini
'yarahcı timin lideri' olarak tanımlıyor.
(Fotoğraf: SERKAN YILD1Z)
SEÇtLTÜRESAY
Yeni şirket kurup "marka" ol-
mak isteyenlerin, piyasaya sür-
dükleri ürünün pazarda hak et- i
tiği payı almasını ve firmalan- \
nın daha güçlü bir kurumsal '
kimlik kazanmasını lıedefleyen-
;
„
lerin başvurabilccckleri bir adres
var. Tuğçe Eyilik'ın 2002'de kurdu-
ğu "Trend Tlger Brand Communi-
cations" şirketlere, bu istek ve he-
deflerine ulaşmalarında yardımcı
oluyor. Logo ve ambalaj tasarlı-
yor, ürünlerın nasıl tanıtılma-
sı, hedef kitlenin hangisi ol-
ması gcrektiği konusunda fi-
kir venyor. Eyilik, marka ta-
sanm şirketi olan Trend Tİ-
ger'ı Türkiye'de bu alanda
eksiklik olduğunu gördü-
ğü için Türk firmaların
tüketicinin gözünde
marka güvenilirliğinı
sağlamak ve kalilelerini
kalıcı kılmak amacıyla
• Arçelik'in
Çelik'inin
metalden
yapılan kırmızı
kalp içine
konulduğu
tasanm,
Nişantaşılılardan
tam not aldı.
kurduğunu söylüyor. Ve "Biz berabcr
çalışbğımız şirkeüerin yaratıcı ortağı-
yız" dıyerek özetlıyor şırketinin işlevı-
ni.
Eyilik Şirketler Grubu bünyesinde
yer alan Istanbul ETV'deki koordina-
törlük görevini kurduğu şirkettekıyle
birlikte yürüten Eyilik, art direktör,
reklamcı, grafiker ve strateji planla-
macılarından oluşan 8-10 kişilik bir
ekiple çalışıyor. Canon'un Türkiye
Temsilcisi Hesmak ve kâğıt mendıl
ağırlıklı üretim yapan Almena'nın
müşterileri arasında olduğunu anlalan
Eyilik, ltalyan tasanmcı RobertoOka-
be'nin hazır giyim koleksiyonunu Tür-
kiye'ye getiren Berfa Tekstil'in açaca-
ğı mağaza zincirine de "Effe due" adı-
nı verdiklerini söylüyor. Eyilik şöyle
devam ediyor:
"Bulduğumuz isinı çok beğenildi.
Koleksiyon, dünyada da aym isimle pi-
yasaya sürülecek."
Şirket, çalışmalarını, hedef kitle ve
rakıp analizini içeren markanın strate-
jisi, "Nasıl tamtılabilir" gibi sorulara
yanıt arandığı konsept oluşturma ve lo-
go, amblem, ambalaj ve reklam çalış-
malan olarak üç aşamada yürütüyor.
Eyılık'e göre dünyadaki ilk beş marka
tasanm şirketinden bırı olan İngılız At-
lik firmasının deneyimlerini paylaştı-
ğı Trend Tiger, birlikte çalıştığı şirket-
lere, pazarladıkları ürünün tüketicinin
belleğinde belırlı bir yer edınmesinı
sağlıyor. Fuji Film, Biletix ve Ontır Air
için tanıtım amaçlı dış mekân çalışma-
ları yapan şirket, yaratıcı ortaklığını
üstlendiğı firmalara kurumsal anlam-
da da kaliteliliklerinin kalıcı olmasın-
da yardımcı oluyor.
OÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU erginy(&tr.net
Biri ülkesinde çikolata gofret satıyor,
ekonominin yönetimini IMF'yeteslim et-
miş, öbürü, ülkesinintelekomünikasyon
sektöründe en zengin işadamı, göreve
gelirken servetini ailesine devretmiş.
IMF borçlarını iki yıl önceden ödemiş,
IMF politikalarını terk etmiş, ülkesine öz-
gün bir kalkınma modeli geliştirmeye
çalışıyor. Birinin ekonomisi, cari açık,
bütçe açığı, yüksek dış ve iç borç sar-
malında kıvranıyor, sanayicisi fasoncu,
taşeron oluyor, ülke varlıklarını yaban-
cılar satın alıyor, tarımı perişan, halkı gi-
derek yoksullaşıyor. öbürü sanayisini,
tarımını, küçük üreticiyi destekliyor, yok-
sullukla mücadele ediyor. Birini dünya-
nın hızla dağılmakta olan en istikrarsız
bölgesinde "Senin modelin örnek ol-
sun" gazıyla kargaşanın içine çekiyor-
lar, diğerinin ekonomik modeli dünyanın
yükselmekte olan bölgesinde, ilgi görü-
yor Çin ve Japonya uzmanlarını gönde-
rip inceliyor, Filipinlerbenimsemeye ça-
lışıyor... Biri "cemaatçı", ABD ile strate-
jik ilişkileri her şeyin üzerinde tutuyor,
aklı türbanda, "ılımlı Islamda", öbürü
ulusalcı, modem, güçlü bağımsız bir ül-
ke yaratmaya çalışıyor.
Birincisi, bağımlı, hatta sömürge
sendromu sergilemeye başlamış bir ül-
kenin sıradan bir yöneticisi: "Siyah ten,
beyaz maske." Ikincisiyse, bence, il-
gilenmeye değer.
Thaksin Shlnatwara
Tayland ekonomisi 1997 Asya krizin-
den 2000 yılına kadar IMF programları
elinde perişan oldu, yüzde 11 daraldı,
depresyona girdi, "değer kaybetti",
yoksullaştı. 2001 yılında IMF karşıtı bir
programla iktidara gelen Thaksin Shi-
natvvara, hemen IMF programını terk
etti, IMF'ye olan borçlarını da2003'tetü-
müyle ödedi. Uluslararası mali piyasa-
ların IMF, Financial Tlmes, The Eco-
nomist gibi sözcüleri Tayland ekonomi-
sinin çökmesini beklerken, uygulanma-
ya başlanan kalkınma modelinin ctki
siyle Tayland ekonomisi yeniden can-
landı, yılda ortalama yüzde 6 büyüme-
ye başladı, istikrar kazandı, yoksullukta
belirgin bir azalma görüldü. 6 Şubat'ta
yapılan genel seçimlere bu karneyle gi-
ren Thaksin yeniden, bu kez 500 san-
dalyelik meclisin 399 sandalyesini ala-
rak kazandı.
Thaksin'in izlediği ekonomik progra-
mın temel özelliklerini 2003'te aktarmış-
tım; ama, o zaman ne kadar başarılı ola-
cağı henüz belli değildi. Şimdi, artık mo-
delin başarılı olduğunu, ülkenin yöneti-
ci sınıfının karar verme kapasitesinin art-
tığını, iktidarının güçlendiğini, halkın
ekonomik durumunda belirgin bir iyileş-
me olduğunu söyleyebiliriz.
Yeni ekonomik model
Thaksin'in uyguladığı ekonomik mo-
deli üç aşamada değerlendirmek ola-
nakh. Birinci aşama, 1997-2000 döne-
minde IMF "kurtarma" politikalarının yol
açtığı deflasyon/depresyon eğilimini ter-
sine çevirdi, ülke varlıklarının (assets)
yeniden degerlenmesini sağladı. Ikinci
aşamada ihracat yapmaya devam eder-
ken, iç talebi güçlendirecek politikalar
devreye sokularak ihracat bağımlılığı
azaltılmaya başlandı. Şimdi üçüncü
aşama, ülkede altyapı yatırımlanna, tek-
noloji üretimine öncelik vererek "değer
yaratma" kapasitesini arttırmayı plan-
lıyor. Neoliberal eğilimli mali haber/yo-
rum sitesi Bloomberg'den VVilliam Pe-
sek'in geçen sene ekim ayında teslim
İki lider'
etmek zorunda kaldığı gibi Tayland, "İlk
aşamada çok büyük bir başarı göster-
di". Ancak Pesek'te, başından beri
Thaksin politikalarına karşı çıkan Finan-
cial Times ve The Economist yazar-
ları gibi, ekonomide bir borç köpüğü
oluştuğunu, bir krizin kapıda olabilece-
ğini iddia ediyordu. Morgan Stanley
analistlerinden Daniel Lian'a göreyse
butüryorumlarTayland'ahaksızlık edi-
yor, gerçek durumu yansıtmıyorlar (Glo-
bal Economic Forum, 26/01/05).
1997'de Asya kriziyle yüzde 11 daralan
Tayland, 2003'te IMF'yle ilişkiyi kcsti.
Thaksin'in ekonomik politikasının ba-
şarısının temelinde, kaba, enflasyonist,
Keynesyen talep yönetme politikalarıy-
la (borçlan ve harca) değil, ihracatı ihmal
etmeden iç talebi, esas olarak ülkenin
genelde küçük ve orta işletmelerinin,
öncelikle çiftçisinin üretim kapasitesi-
ni arttırmaya gelirlerini istikrara ka-
vuşturmaya öncelik veren tedbirler ya-
tıyor. Ek olarak Thaksin yönetimi ihraca-
tı, Dünya Ticaret Örgütü dışında, ken-
disine uygun koşullarda gerçekleştir-
meye çalıştığı ikili anlaşmalarla güçlen-
dirmeye devam etti.
Kısaca özetlersek (Ayrıntılı ve ilginç
bir çözümleme için: Robert Looney,
"A New Asian Paradigme", Strategic
Insigth, Cilt II. Sayı 12, Aralık2003-ABD,
Naval Postgaduate School -deniz
kuvvetleri akademisi WEB sitesi-): Çift-
çi borçlarının dondurulması, köy toplu-
luklarına, proje temelinde kredi verilme-
si, orta ve küçük işletmelere, hatta kent-
lerdeki sokak satıcılarına "mikro kredi"
alma olanağı sağlanması, tarımda ve
sanayide "geleneksel" üretim sektör-
lerine üretkenliklerini arttırmaları, ürün
profillerini güncelleştirmeleri için mali
desteğin yanı sıra eğitim, desteği ver-
mek böylece gelişen yeni ürünlere hem
iç pazarda hem de dünya pazannda ye-
ni talep bulunmasına yardımcı olmak.
Bu uygulamalar, hem ülkenin ekonomi-
sini canlandırdı hem de "bir dolar kar-
şılığı herkeSe sağlık hizmeti" gibi son
derecede başarılı (Financial Times,
08/02/05) uyğulamaların da yardımıyla
yoksullukta, Dünya Bankası'nın Nisan
2004 Thailand Economic Monitor Ra-
poru'nda kabul ettiği gibi, önemli bir ge-
rileme oldu. Işsizlik 2000 yılında yüzde
5.7'den 2004'te yüzde 1.6'ya geriledi.
Araştırmacı yazarWang Tai Peng'in
aktardığı gibi yoksullukta 2001 -2003
döneminde yüzde 4 gerilerken, neoli-
berallerin kredi sisteminin batacağına
ilişin beklentileri gerçekleşmedi, aksi-
ne alınan mikrokredilerin yüzde 97'si
geri ödendi. (Asian Business Jour-
nal, 04/01/04). Daniel Lian'ın aktardı-
ğı verilerse 2001-2004 döneminde
"VVashington Consensus" yazarları-
nın beklentilerinin aksineTayland'ın ka-
mu maliyesinin dengelerinin güçlendi-
ğini gösteriyor: Kamu borçlarının
GSMH'ye oranı 2000'de yüzde 57'den
2004'te yüzde 48'e geriledi, "kamu
borcu/dış borç" oranı aynı dönemde
yüzde 48'den yüzde 25'in altına indi.
Çünkü Thaksin hükümeti verdiği kre-
dilerin özellikle üretken sektörlere git-
mesine, üretken olmayan alanlarda
varlık değerlerinde bir şişme oluşma-
masına dikkat etti. Bu arada Tayland
borsa endeksi yükselme trendini koru-
yarak üçe katlandı. Tayland Amerikan
Ticaret Odası başkanı Judy Benn'e
göre "geçen dört yılda Tayland lyi bir
ekonomik büyüme ve siyasi istikrar
sergiledi. Böylece ABD şirketlerince
de çok olumlu bulunan bir yatınm ik-
limiyarattı". Benn, "Başbakanm ikin-
cl döneminde de aynı politikaları uy-
gulamasını bekliyoruz" diyor (chan-
nelnewsasia.com, 08/02/05).
özetle, Thaksin deneyi derin bir kri-
zin ortasında bile hem ekonomiyi dü-
ze çıkarmanın hem de yoksulluğu
azaltmanın olanaklı olduğunu göste-
riyor. Ikincisi, IMF reçetesine bağlı
kalmak gerekmiyor, hatta reçetenin
tam aksini yapmak gerekiyor. Üçün-
cüsü, bu koşullarda var sayılanın ak-
sine ülkenin uluslararası saygınlığı,
yabancı yatırımcılar için çekiciliği
azalmıyor. Bu arada ülkenin, kendi iç
dinamiklerini denetleme, yönlendir-
me kapasitesi, emek yoğun ihracata
dayalı bir modeli terk ederek tekno-
loji yoğun katma değer oranı yüksek
bir üretim düzeyine yükselme şansı
artıyor. Ama, tüm bunları yapabilmek
için ilk önce "beyaz maskenin" çı-
kanlması, gerekiyor. Ülkenin egemen
sınıfının da "kendi malına" sahip çık-
maya kararlı olması...
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
IMF Yatırımı' (I)
IMF, hükümetin, yatırımların teşvikiyle ilgili yasa ta-
sarısına karşı çıkıyor. IMF'nin bu beklenmedik karşı çı-
kışının sorgulanması gerekiyor. Çünkü Türkiye, IMF'nin
yakın yıllardaki en büyük yatırımıdır.
Gerçekten de IMF-Destek (stand-by) Anlaşması ya-
parak ekonomilerini denetlediği diğer büyük borçlu ül-
kelerle arası bozulan, Brezilya, Arjantin ve Rusya ör-
neklerinde büyük başarısızlığa uğrayan IMF, Türkiye'yi
başarısının anıtı sayıyor. Bu nedenle de birdenbire ye-
ni anlaşmayı imzalamaktan kaçınması ve bunu ulus-
lararası sorun durumuna çıkarması, kendi içinde so-
ru işaretleri taşıyor. Ayrıca bu durumun para piyasa-
larının sinirlerini şimdilik az da olsa bozduğu anlaşılı-
yor. Enflasyon ve faizlerin düştüğü, faiz dışı fazla ora-
nının tutturulduğu, kısaca IMF evliiiğinin en mutlu gün-
lerinde, bu kavga neden ve nereden çıkıyor?
•••
Mal ve hizmet üretimine yönelik yatırımlar, ekono-
mik ve toplumsal gelişme açısından yaşamsaldır. Eko-
nominin kendini yenilemesi, üretimin ve iş bulmanın
sürdürülebilmesi, kısaca yatırım denilen sabit serma-
ye yatınmlarıyla sağlanır. Arazi ve yapıların dışında
esas olarak makine ve araç ve gereçlerden oluşan ya-
tırımların, sayısal büyüklüğü kadar hangi sektörlere
yapıldığı da ekonominin geleceği açısından çok önem-
lidir. Ek olarak, yatırfmların bölgesel dağılımı da uzun
dönemli gelişme yönünden belirleyici özellikler taşır.
Yatırım politikalarında, 1980 sonrasında, IMF öne-
rileriyle köklü bir dönüşüm oldu; devletin yatırım yap-
maması, yatırımlardan elini çekmesi ve yerini özel gi-
rişime bırakması yolu izleniyor. Böylelikle, o yıllarda
çok sözü edilen "ağır sanayi" kurulamadı; makine ve
motor sanayilerine ve oradan sanayileşmenin tekno-
lojik yenilik temelli dönüşümüne geçilemedi. Bu poli-
tika, bir taraftan sendikal hakların baskı altında ve sı-
nırlı tutulması, diğer taraftan da özel yatırımların teş-
vik edilmesi amacıyla bir dizi parasal kolaylık getiril-
mesi; özelleştirme ve sermaye hareketlerinin serbest-
leştirilmesi ile desteklendi ve destekleniyor.
Ancak tüm bu destekler, özel girişim yatırımlarının
üretimi ve iş bulmayı arttırmaya yetmiyor. Özel serma-
ye, yüksek faiz, borsa ve arazi rantı gibi kolay kazanç
yollarını bırakıp mal ve hizmet üretimi amacıyla yatı-
rım yapmaktan uzak duruyor. Bunun üzerine hükümet,
bir yıl önce, 5084 sayılı Teşvik Yasası ile kişi başına ulu-
sal geliri 2001 'de 1500 doların altında olan toplam 36
ilde yapılacak yatırımlara yeni kolaylıklar getirdi. Ge-
tirilen kolaylıklar, bedelsiz arsa ve arazi verilmesi; ça-
lıştırılan işçilerin gelir vergisi, sigorta primi ödemeleri-
nin işveren payının yüzde 80'i ile elektrik enerjisi gi-
derlerinin yüzde 20'sinin Hazine tarafından karşılan-
masını öngörüyordu.
• ••
Geçen yıl, teşvikli olsun olmasın, kamu ve özel top-
lam yatırımlar, cari fiyatlarla yüzde 41.7 gibi büyük bir
artış gösterdi ve 81.3 milyon YTL oldu. Bunun içinde
"teşvik belgeli" yatırımlar 21.5 milyon YTL dolayında-
dır. Bu tutarın ise yalnızca yüzde 12'den az bir bölü-
mü, 2.55 milyon YTL bölümü, 5084 sayılı Teşvik Ya-
sası'ndan yararlanan illere yapılmıştır.
Teşvik Yasası-2004'ün uygulaması, kendi içinde bir
dizi tutarsızlıkları su yüzüne çıkarıyor. Teşvikler esas
olarak, Düzce başta olmak üzere büyük merkezlere
yakın ve kolay ulaşım olanaklarına sahip yerlere gidi-
yor. Ağrı, Ardahan, Muş, Kars, Van, Bingöl ve Bayburt
gibi, asıl yatırım alması gereken illere teşvikli de olsa
yatırım yapılmıyor ya da çok az yapılıyor. Bunun ne-
deni, teşviklerin, illerin gelişmişlik düzeyine göre fark-
lılaştırılmaması, Kars'a da Osmaniye'ye de aynı teş-
vik kolaylığının sağlanmasıdır. Kısaca, teşviklerle bile
sanayinin bölgesel dağılımında, denge sağlamak bir
yana, var olan uçurumun kapanması doğrultusunda
bir gelişme sağlanamıyor; gelişmişlik farkı genişliyor.
Bu olumsuzluğu bir başkası tamamlıyor; 2004 teş-
vik uygulamasıyla, yatırımların niteliği, yani, sektörel
dağılımı da uzun dönemli gelişme açısından sağlıklı sa-
yılacak bir basamak oluşturmuyor. Verilen teşviklerin
çok büyük bir bölümü, enerji, altyapı, madencilik gibi
alanlardadır; sanayi sayılabilecek olan kısım da, gıda-
içki ve dokuma ve giyim sektörlerine yapılıyor. Gıda
ve içki ile birlikte bu sektör esasen sanayiye yönelen,
büyüklü küçüklü Türkiye özel sermayesinin yatırımla-
rını büyük ölçüde çekmeyi sürdürüyor. Çünkü bu iki
sektör ucuz işçiliğe dayalı dışsatımın gözde sanayile-
ridir. Türkiye, iieri teknoloji üretimine öncelik vererek
sanayileşemiyor; sanayisizleşiyor.
Hükümet, işte bu ortamda, bir yıl önce çıkarılan Teş-
vik Yasası'na iki yenilik getiren bir tasarıyı Meclis'e
göndermiş bulunuyor. IMF ile kavga bu yeni tasarı ne-
deniyle çıkıyor. IMF bu sanayisizleştiren sanayileşme-
yi bile istemiyor. Bu önemli konu haftaya da sürdürü-
lecektir.
•••
Bugün Sevgililer Günü, sevenleriniz çok, sevginiz
bol olsun; olsun ama, hiçbiri IMF'nin Türkiye sevgisi-
ne benzemesin!
yakup@metu.edu.tr
FIAT-GM PAZARLIĞI
ltalyan devi
kapıyı zorluyor
ROMA(AA)-ttalyan
Fiat ile dünyanın en bü-
yük otomobil üreticisi
General Motors (GM)
arasındakı satış görüş-
melennın anlaşmazlıkia
sonuçlannıası, Fıat Yö-
netım Kurulu'nu hare-
kete geçirdi.
Corriere della Sera ga-
zetesine göre Fiat
Yönetim Kurulu
durumu gö-
rüşmek üzere
acilentoplan-
tıya çağnldı.
üazeleye göre Fiat
Başkanı Luca Cordero
diMnntezemnlo, olağan-
dışı yönetim kurulu top-
lantısına katılabilmek
için Hindistan ziyaretini
iptal ederken, CEO Ser-
gio Marchionne, GM lc-
ra Kurulu Başkanı Rick
VVagoner'la görüşmek
için New York'a gitti.
2000 yılındaki anlaş-
mayla Fiat'ın yüzde
20'sini satın alırkcn, ka-
lan yüzde 80 hisseyi de
2004'ten itibaren alabi-
leceğı yönünde imza at-
mış, ancak sonradan
"Şartlardegişti11
diyerek
uzlaşmayı bozmuştu.
Buna karşıhk 1.8 nıilyar
Euro ödemeye
hazır görünen
f GM'ye göre
Fiat'taki yüzde
20 hıssesinin
sermaye artırımı sıra-
sında yaklaşık yüzde
10'a düşürülmesi ve Fi-
at'ın finans birimini sat-
ması, 2000 yılındaki an-
laşmanın geçerliliğini
kaldırdı.
ltalyan milliyctçileri
ve işçi sendikaian, son
ltalyan sanayi devinin
yabancılara geçmesini
istemiyor.