Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
SAYFA CUMHURİYET 10 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE
HABERLER
DUIVYADABUGm
ALİ SİRMEN
Filistin'de Giiç Barış
Her şey önceden planlandığı gibi yürüyor.
Arafat aniden hastalanıyor ve açıklanmayan bir
nedenle ölüyor.
Filistin Devlet Başkanlığı'na, Sabra Şatilla kasa-
bı Ariel Şaron'un "Bunu beğendim, bununla ma-
saya otururum" dediği, ılımlı Mahmud Abbas se-
çiliyor.
Mahmut Abbas, görüşmeler sırasında FKÖ'nün
artık terörden vazgeçeceğini kabul ederek Arafat'ı
zımnen suçluyor.
Sonunda Mısır'da Şarm el Şeyh kentinde, Şaron
ile Mahmut Abbas, Hüsnü Mubarek ve Kral Ab-
dullah'ın desteği ve himayesinde masaya oturup
teröre son verilerek barış sürecinin başlatılması ka-
rarını alıyorlar.
Görülüyor ki, Arafat'sız çözüm senaryosu tıkır tı-
kır işliyor.
Kimileri barış umudunun ufukta belirdiğini söy-
lemeye başlıyor.
O kadar aceleye gerek yok. Söz konusu olan, bir
tür ateşkes aslında.
Mahmut Abbas, FKÖ'nün hertürlüterörüdurdu-
racağını, Şaron da Filistin'e yönelik saldırılara son
vereceklerini söylüyor.
Hepsi bundan ibaret. Yoksa beş yıl önce Camp
David'de barışın gerçekleşmesi beklenirken gerçek-
leşmediği ortamın da daha gerisinde bulunuyorta-
raflar.
Ama ateşkes sürecinin başarısı için kimi öğeler
de yok değil.
Bunların başında, Israil tarafında Ariel Şaron'un
olması geliyor. Bu olay ilk bakışta pek de âlâ çeliş-
kili görünebilir.
Çünkü bölgeyi kan ve ateşe boğan, ikinci intifa-
danın başlamasına neden olan, Şatilla kasabı Şa-
ron, bütün bu dökülen kanların sorumlusu.
•••
Siyasi görüşleri hiç de Şaron'ayakın olmayan, çok
deneyimli Israilli birgazeteci dostum, "Şaron'usev-
miyorum. Ama neyaparsın ki, gücü ve birşeyyap-
ma ihtimali olan tek kişio" dedi geçenlerde.
Evet Israil'in başında, istediğini yaptırabilme ko-
nusunda liderler içinde en şanslı olan kişi Şaron var.
Şaron, Batı Şeria'daki boşaltma operasyonuna
direnecek olan Yahudi yerleşimcilere karşı güç kul-
lanacağını bile söylüyor.
Üstelik Şaron, Israil hapishanelerinde bulunan
900 tutuklunun serbest bırakılacağını da açıklıyor.
Ayrıca son barış görüşmelerini, Mısır ile Ürdün de
destekliyor, Hüsnü Mubarek Şaron ile yaptığı gö-
rüşme sırasında, Israil'i Suriye ile de görüşmeye da-
vet ediyor.
Ama barış için değil, ateşkes için de olumlu öğe-
ler burada son buluyor.
Evet Israil'in başında sözünü dinletebilecek, bü-
tün liderler içinde, istediğini yaptırma konusunda
en güçlü görünen Ariel Şaron bulunuyor.
Ama ya El Fetih cephesine ne demeli?
Mahmud Abbas o denli güçlü mü?
Beğenilmeyen, tarih sahnesinden çekildiği için bay-
ram yapılan Yaser Arafat'ın bile tam anlamıyla de-
netleyemediği El Fetih'i Mahmud Abbas ne kadar
denetleyebilecek?
Filistin örgütlerinin şiddet eylemleri, liderlerin is-
teğiyle başlayıp isteğiyle mi son buluyor, yoksa da-
ha karmaşık etkenlerden mi doğuyor?
Arafat'ın durdurmayı başaramadığı terörü, Abbas
nasıl durdurabilecek ki?
Nitekim Hamas, anlaşmanın kendilerini bağla-
mayacağını açıklıyor.
Hamas yapılan yerel seçimlerin üçte ikisini kazan-
mış, halk içinde kök salmış bir kuruluş.
•••
Hamas'ın eylemleriyle şiddet yeniden başlarsa ne
olacak?
Şaron, sürecin şiddet olayları çıkması halinde
kesileceğini söylüyor. Yani Batı Şeria'dan çekilme
olmayacak, Filistinlilere karşı saldırılar sürecek de-
mek.
Israil hapishanelerinden salıverilecek 900 kişinin
kimlikleri de önemli. Israil yetkilileri, Mervan Bar-
buti gibi kişilerin yani "kanlı eylemlere bulaşmış olan-
lann" salıverilmeyeceklerini söylüyorlar.
Bırakılacak olanlar işyerlerine gitmek için izinsiz
olarak kontrol noktası dışından geçiş yaparken ya-
kalanlar.
Yalnızca böylesi bir yumuşama, Filistinliler ara-
sında beklenen olumlu etkiyi yaratabilecek mi?
Bu noktada iki tarafta da insanların artık şiddet-
ten bıkmış olmaları, Filistinlilerin iş bulmuş olanla-
rı, çalışma imkânlarının iyileşmesi, Israillilerin şid-
detin son bulmasıyla daha güvenli bir yaşama ka-
vuşma umutları, ateşkes sürecinin başarıya erişme-
si açısından olumlu bir faktör olarak görülebilir.
Ama bütün bunlar, barışın gerçekleşeceği anla-
mına gelmiyor.
Israil-Filistin barışı bugün beş yıl öncesinden de
daha uzak ve güç görünüyor.
asirmen@cumhuriyet.com.tr
'ÎÇ HUKUK YOLLARI TÜKENDt'
CHP'liKart 'zırhı'
AİHM'ye taşıdı
ANKARA(Cumhu-
riyet Bürosu) - CHP
Konya Milletvekili AüT-
la Kart, dokunulmaz-
lıkla ilgili olarak Ana-
yasa-Adalet Karma Ko-
misyonu'nun verdiği
erteleme karan üzeri-
ne Avrupa Insan Hak-
lan Mahkemesi'ne
(AÎHM) başvurdu.
Kart, dokunulmazlık
konusunda iç hukuk
yolları tükendiğinden,
zorunlu olarak bu yola
başvurduğunu bildirdi.
Kart, başvurusuyla ilgi-
li olarak şu açıklamayı
yaptı:
"Başta Saym Başba-
kan olınak üzere, siya-
si iktidar mensuplan
'kişisel ve siyasal kay-
gılarla' başka ıııillelvc-
killerinin adilyargılan-
ma haklannı ihlal et-
mişlerdir. Hukuk devle-
tinde böyle bir aıılay ışa
yer olamaz. Siyasi ikti-
dar mensuplan, anaya-
sanııı 76. maddesinde
sözüedilen ve 'seçilme
engeli' teşkil eden suç-
lardan dolayıyargüan-
mamak için, tutarb ve
inandıncı olmayan ge-
rekçelerle dokunulmaz-
lık zırhına bürünmüş-
lerdir. AİHM'nin yapa-
cağı inceleme ve değer-
lendirme sonucunda si-
yasi iktidann hukuk dı-
şı ve kamuoyunu yaıııl-
tan tavırlan bir defa da-
ha ortaya çıkacaktır.
AtHM'nin yapılan lıak
ihlalini tespit edeceğine
inanıyorum."
Kuran kurslannm süresini uzatan düzenlemenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu
Danıştay'dan laildikdersiANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Danıştay Idari Dava Daireleri Gencl Ku-
rulu, yaz aylanndaki Kuran kurslannın
süresini 3 günden 5 güne çıkaran yö-
netmeliğin dayanağı olan yasa hük-
münün iptali istemiyle Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurdu. Başvuru kararın-
da, "Devletineğitimveöğretimdekigö-
zetim ve denetim görevi, laiklik ilkesi-
ne aykırı etkinlik ve öğretim yapılma-
sına izin verflmemesi görevini de kap-
samaktadır" denildi.
Eğitimciler Derneği, 27 Ağustos
2000 tarihli Diyanet îşleri Başkanlığı
Kuran Kurslan ile Ögrenci Yurt ve
Pansiyonları Yönetmeliği'nin "yaz
kurslan" başhklı 32. maddesinde ya-
pılan ve haftada 3 gün olan yaz Kuran
kurslannın eğitim süresini 5 güne çı-
karan hükmün iptali istemiyle dava aç-
tı. Danıştay 8. Dairesi, iptal istemini red-
detti. Dernek bu karan temyiz etti. Da-
• Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun karanna ilişkin tartışmalar sürerken Danıştay, Anayasa
Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda laikliğin önemini vurguladı. Kuran kurslannın süresinin üç günden
beş güne uzatılması düzenlemesinin iptali istenen Danıştay kararında, laik eğitimi kesintisiz olarak
tamamlamamış çocuklara dinsel eğitim verilmesinin anayasaya aykın olduğuna dikkat çekildi.
nıştay Idari Dava Daireleri Genel Ku-
rulu, düzenlemenin dayanağı olan Di-
yanet îşleri Başkanlığı Kuruluş ve Gö-
revleri Hakkında Yasa'ya eklenen ba-
zı hükümlerin anayasaya aykın oldu-
ğu kanısına vararak iptali istemiyle
7'ye karşı 16 üyenin oyuyla Anayasa
Mahkemesi'ne götürme karan verdi.
İptali istenen hükümler şöyle:
"...Aynca ilköğrctimin 5'inci MIIIIIIII
bitirenler için tatillerde ve Milli Eğitim
BakanlığVnın denetim ve gözetiminde
yaz Kuran kurslan açıur. Kuran kurs-
lannınaçıbş,eğium-öğretimvedenetim-
leri ile bu kurslarda okuyan öğrencile-
rinbanndığıyurtveyapansiyonlannaçH
lışveçabşmalaruıa dairhususlaryönet-
melikledüzenlenir." Genel kurulun ka-
rannda, Anayasa Mahkemesi'nin bir-
çok karannda Atatürk ilkelerinin en
önemlisinin laiklik olduğunun vurgu-
landığı aktanldı.
'Gelecek açısından önemli'
"Liklik ilkesi toplumun akıl ve bilim
dışı düşüncelerdenveyargılardan uzak
kalmasııu, toplumda karşıhkh saygı,
hoşgörünün egemen olmasuu sağlaya-
rak ulusal biı liğin korunmasını ve de-
VHIIIIIII amaçlar" denilen kararda, özel-
likle eğitim-öğretim alanında laikliğe
bağlılıkve saygının, ulusun geleceği açı-
sından büyük önem taşıdığına işaret
edildi. Kararda, özetle şu görüşlere yer
verildi: "Türk milli egıtiminin temel
anıacı, Türk nıillelinin liiuı bireylerini,
Atatürk ilke ve inkılaplanna ve anaya-
sada anlanmuu bulan Atatürk milli-
yetçiliğuıe bağh, anayasanın başlangı-
cuıda belirtilen temel ilkelere dayanan
demokratik,laikvesosyalbirhukukdev-
leti olan Türkiye Cumhuriyeti'ne kar-
şı görev ve sorumluluklannı bilen ve
bunlan yaşamında uygulayan vatan-
daşlar olarak yetiştirmektir. Devletin
eğitim veöğretimdeki gözetim ve dene-
tim görevi laiklik ilkesine aykın etkin-
lik vc öğretim yapümasuıa izin veril-
memesi görevini de kapsamaktadır.
Her türlü eğitim ve öğretimin Atatürk
ilkeleri ve inkılaplan doğrultusunda
BAŞKANLIKTAN ISTİFA ETTl
Başbakan hn Asya
gezisiAKP'li
Börü'yü küstürdü
BÜLENTSARIOĞLU
ANKARA - Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan'm
Asya gezisi için oluştur-
duğu heyet partide rahat-
sızlığa neden oldu. Ziyare-
te davet edilmeyen Adana
milletvekili Zeynep Tekiıı
Börü, Türkiye- Endonez-
ya Parlamentolararası
Dostluk Grubu Başkanlı-
ğı'ndan istifa etti.
Asya gezisinde Erdo-
ğan'a 10'u milletvekili olan
150 kişi eşlik ederken ba-
zı sivil toplum örgütü tem-
silcileri, işadamları, çok
sayıda bürokrat ve gazete-
cınin olduğu heyette
TBMM Dostluk Grubu
Başkanı yerbulamadı. Baş-
bakan ve bakanlann yurt-
dışı gezi programlannda,
TBMM dostluk grubu baş-
kanlarının yer almasına
özel önem verilirken düşük
masraflı bazı ziyaretlerde
grubun tamamı da heyet-
te yer bulabiliyor.
Geziye davet edilmeme-
sinden rahatsız olan Börü,
grup başkanlığından istifa
dilekçesini önceki gün
TBMM Başkanlığı'na
gönderdi. Börü, dünyanın
ayağa kalktığı hassas bir
dönemde dostluk gnıbu-
nun başkanı olarak herhan-
gi bir görevi olmayacak-
sa, bundan sonra da olama-
yacağını belirterek başkan-
lıktan aynldı. Börü, Cum-
huriyet'in sorusu üzerine,
"Dostluk gruplaruıa baş-
kan seçiürken özellikle
Müslüman bir ülkeyle il-
gili grupta yer almak iste-
diğimi söyledim. Ben ora-
ya gitmek, bir yetimin, bir
yoksulun başuu okşamak
isterdim bir kadın olarak.
Ama büyüklerimiz böyle
uygun görmüşler ne diye-
lim" dedi. Devlete 30 yıl
hizmet vermiş bir bürok-
rat olarak hiyerarşiyi önem-
sediğini belirten Börü,
"Ben işe yaramıyorsam,
zaten istenmediğim yere
gitmem. Banaihtiyaç duy-
mamışlar demek ki. Ma-
dem orada yararlı değilinı,
ozaman bu grubun başm-
da ohnanın gereği de yok.
Belki daha yararlı olacak
bir arkadaşım gelir
n
görüşünü dile getirdi.
tĞNELİ FIRÇA ZAFER TEMOÇİN
çağdaş bilim ve eğitim esaslanna göre
yapdması anayasanın gereğidir."
Kararda, bu eğitim yıllannda çocuk-
lann, bilimsel veriler ışığında yetişe-
rek çağdaş eğitimlerini tamamlamala-
nnın laik Türkiye Cumhuriyeti'ne kar-
şı görev ve sorumluluklannı bilen ve
bunlan yaşamında uygulayan yurttaş-
lar olmalannı sağlayacağı kaydedildi.
'Anayasa ihlal edildi'
Kararda, zorunlu eğitimi 8 yıla çı-
karan yasanın iptali istemiyle açılan
davanın Anayasa Mahkemesi tarafin-
dan reddedildiğine işaret edildi. 8 yıl-
hk kesintisiz zorunlu temel eğitimi ön-
gören yasadan sonra çıkanlan ve ipta-
li istenen düzenlemenin temel eğitim
yıllannda çağdaş bilim ve eğitimin ge-
reği olarak laik eğitimi kesintisiz ola-
rak ve bir bütünlük içinde tamamlama-
mış çocuklara dinsel eğitim verilme-
sini öngördüğüne vurgu ya-
pılan kararda, bunun da ana-
yasaya aykın olduğu kayde-
dildi.
tlköğretim 5. sınıfını bi-
tiren çocuklann hafta son-
ları ve yaz aylannda Kuran
kurslarınakanuni temsilci-
lerinin isteği ile katılabile-
ceğı yönündekı yönetme-
lik değişikliğinin daha ön-
ce Danıştay 8. Dairesi'nce
yürütmesınin durduruldu-
ğu, bu karara yapılan itira-
zın da genel kurul tarafın-
dan reddedildiği anlatıldı.
Kararda, "8. Daire'nin ve
genel kunılun verdiği ka-
rarlara uyuunası gerekir-
keıı, Danıştay'ın hukukaay-
kın bulduğu kurallar bu de-
fa yasa iledüzenlenerekana-1
yasanuı 138. maddesi ihlal
ediuniştir" denildi.
Genel kurulun söz konu-
su yasa hükmünün anayasa-
ya aykırı olduğu görüşüne
katılmayan 7 üye karşı oy
yazısında, "Anayasa Mah-
kemesi'ne başvurma kara-
nna usul veesasyönlerinden
karşıyız" denildi.
AKP'nin öğrenci affinı sahiplenmesine tepki gösteren CHP, üniversitelerden görüş alınmasını istedi
Af tasarısı MecBs'e sunuluyor
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
AKP'li Milli Eğitim Komisyonu Başka-
nı Tayyar Altikulaç'ın, öğrenci affina iliş-
kin yasa teklifine son biçimini verdiği ve
tasanyı bugün TBMM Başkanlığı'na su-
nacağı bildirildi. AKP'nin hükümet ola-
rak affi sahiplenmemesine tepki gösteren
CHP ise "üniversiteler ve hükümet ara-
sında sağlanacakmutabakatia getirilecek
birdüzenlemeyedestekolabilecekleri'' gö-
rüşünü iletti.
AKP yönetimi, açıköğretim öğrencile-
riyle birlikte 600 binden fazla oy potan-
siyeli bulunan af konusunu, Meclis gün-
demine getirmekte kararlı görünüyor. Al-
tıkulaç, CHP ile uzlaşma arayışmda so-
nuç ahnamadığını belirterek konuyu ya-
sa teklifi olarak Meclis gündemine geti-
receklerini söyledi. 2000 yılından bu ya-
na üniversitelerle ilişiği kesilen öğrenci-
lere yeni bir hak verilmesini içeren teklif
üzerinde çalışma yapıldığını bildiren Al-
tıkulaç, metne son şeklinin verilmesinin
• CHP, öğrenci affıyla ilgili düzenlemeye dcstck
için üniversiteler ile hükümet arasında mutabakat
sağlanması koşulunu getirdi. Topuz, AKP'nin
konuyu siyasi malzeme yaptığını savunarak af için
YÖK veya üniversitelere yetki verilmesini önerdi.
ardından bugün TBMM Başkanlığı'na
sunulacağını kaydetti. Hangi sebeple olur-
sa olsun üniversitelerle ilişiği kesilenle-
rin aftan yararlanacağına işaret eden Al-
tıkulaç, yapılacak düzenlemenin "disip-
lin afB" içermeyeceğini söyledi. Altıku-
laç, teklifin önümüzdeki hafta komisyon-
da, daha sonraki hafta ise genel kurulda
ele alınabileceğini ifade etti. AKP'li Fa-
ruk Çelik çoğunluk iktidan olarak gerek-
liliğine inandıklan konuda CHP ile uzlaş-
ma aramayı doğru bulmadığını söyledi.
'Siyaset değil, eğitim sorunıT
CHP Grup Başkanvekili AliTopuz, par-
tili Milli Eğitim Komisyonu üyeleriyle
birlikte düzenlediği basın toplantısında
AKP'nin affı "siyasi malzeme yaparken
bu konuda üniversitelerin görüşünü al-
madan, yasa teklifi ile** konuyu gündeme
getirmesine tepki gösterdi. Öğrenci affı-
nın, siyaset değil, "eğitim sorunu" oldu-
ğunu kaydeden Topuz, 1983 yılından bu
yana 9 af çıkanldığını, 10'uncusunun da
yolda olduğunu belirtti. Af konusunda
üniversiteler ve YÖK' ün ne dediğinin he-
nüz belli olmadığını kaydeden Topuz,
"Komisyonda bazı milletvekillerinin ver-
diği teklifler var ortada. Sadece 'CHP ile
mutabakat sağlarsak getiririz' diyorlar.
Şimdi sormak lazun; AKP bu iki yüda
hangikonudabizhnlemutabakatsaglaya-
rak yasa tasarısı getirdi TBMM'ye" dedi.
Topuz, AKP'nin CHP üzerinden siyaset
yapmaya çalışarak siyasi etiklebağdaşma-
yan bir tutum sergilediğini kaydetti.
Topuz: Gelince bakanz
AKP'nin gündem değiştirmeye çalıştı-
ğını söyleyen Topuz, "Eğer bu konuda
bir sorun varsa hükümetle YÖK arasın-
da görüşülerek mutabakatla çözülnıcli-
dir" dedi. Topuz, ilgisi olmadığı halde
sürekli TBMM'ye tasan getirerek sorun
çözmenin yerine, YÖK ya da üniversite-
lere yetki veren bir yasa çıkarılmasını
önerdi. CHP'nin buyaklaşımına karşın öğ-
renci affinın TBMM'ye getirilmesi duru-
munda ne yapacaklannı soran gazeteci-
ye, "O zaman gelince bakanz. Şimdiye
kadar yapılan yanbşları tekrarlayanlara biz
de 'pardon' deriz" yanıtını veren Topuz,
CHP'nin bu sorunda türbanı kıstas olarak
görmediğini ve böyle bir önyargı içinde
bulunmadıklannı belirtti.
Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, Yargıtay'm tartışmalı yorumunu değerlendirdi:
'Karar içtihat niteliği taşımıyor'ÎLHANTAŞCI
ANKARA- Yargıtay Onursal Cum-
huriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu,
Ceza Genel Kurulu'nun Kuran'a atıf-
la oluşturduğu karannın içtihat nite-
liğinde ohnadığına işaret ederek "tç-
tihat yaratma, sadeceHukukveya Ce-
za tçtihadı Birleştirme Genel Kurul-
lan ile Yargıtay Büyük Genel Kuru-
lu'naaittir"dedi.
Sabih Kanadoğlu, Yargıtay Ceza
Genel Kurulu'nun bıçak sırtında al-
dığı tartışmalı karan gazetemize de-
ğerlendirdi. Kanadoğlu, Ceza Genel
Kurulu'nun çoğunluk görüşünde, Türk
Ceza Yasası'nın 312. maddesinin 2.
fıkrasındaki uygulamalarda oluşan
dağınıklığı gidermek, yorum farklı-
lıklannı, suç ve cezanın yasalhğı kap-
samında birleş.tirmek ve içtihat fark-
hlıklannı ortadan kaldırmak amacıy-
la kapsamlı bir inceleme yapıldığının
ileri sürüldüğünü belirtti. Kanadoğlu,
içtihat farklılıklannı giderme görev
ve yetkisinin Yargıtay Hukuk veya Ce-
za Içtihadı Birleştirme Genel İCurul-
lan ile Yargıtay Büyük Genel Kuru-
lu'nda olduğunu belirtirek "Ceza Ge-
nel Kurulu kararlaruun bağlayıcıhğı,
yerel mahkemelerin ilk karariannda
direnmelcri üzerine verilen kararlar-
rağanhakgetirirvegelişmesini,özgur-
lükçü bir nitelik kazanmasım önler.
Kaldı ki Yargıtay tçtihadı Birleştirme
Kararlan'nın özelligi bu noktada baş-
lamakta ve Yargıtay Daireleriyle, Hu-
kuk ve Ceza Genel Kurullan arasm-
daki görüş larklılıklannın giderilme-
yana, emsal (örnek) karar obna nite-
İiğiııidahitaşımamaktadır. Hukuksal
süreç bitmemiştir. Devam eden hu-
kuksal süreç içerisinde, emsal karar-
dan veya içtihat karanndan söz edile-
mez. Bu nedenle haber, yorum ve in-
celemelerde görülen sevinçve üzüntü-
• Kuran'a atıfla oluşturulan kararın içtihat niteliğinde olmadığını
belirten Sabih Kanadoğlu, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun aldığı
bu kararın örnek karar olma niteliği bile taşımadığını vurguladı.
Sabih Kanadoğlu, "Bu nedenle haber ve yorumlarda görülen sevinç
ve üzüntünün haklı bir gerekçesi bulunmamaktadır" dedi.
la sınırlıdır. Yoksa diğer yerel mahke-
melerin veya Yargıtay Ceza Daireleri-
nin, Ceza Genel Kurulu'nun kararla-
nna uyma zonınluluğu yoktıır" diye
konuştu.
Bu kararların "yol gösterici ve ışık
tutankararlar'' olduğunu anlatan Ka-
nadoğlu, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Aksinin kabulü zaten hukuku du-
sini sağlamaktadır. Bağlayıcı kararla
içtihatyaratma,sadeceHukukveyaCe-
za Içtihadı Birleştirme Genel Kıınıl-
lan'yla Yargıtay Büyük Genel Kunı-
lu'na ait olup; bu nedenle Ceza Genel
Kurulu'nun çoğunluğununvermiş ol-
duğu karann içtihat niteliği taşıdığı
yolundaki görüş yerinde depdir. Ço-
ğunhık görüşü,içtihat ohna niteliği bir
nün haklı bu*gerekçesi bulunmamak-
tadır." Yargıtay İç Yönetmeliği'ne gö-
re genel kurullarm karariannda azın-
hkta kalan üyelerin karşı oy yazısı
yazmak istediğinde, bu yazıyı en geç
birhafta içerisinde Kurul Başkanlığı'na
vermek zorunda olduklannı anımsa-
tan Kanadoğlu, "Buzorunluluğa Yar-
gıtay'da bugüne değin titizlikle ııyııl-
makladır. GerekYargıtay Yasası'nda,
gerekseİç Yönetmellk'te oluşan kara-
rın yaznn süresi hakkmda bir hüküm
bulunmamaktadır. Bu nedenle
CMUK'un 268/1. maddesüıe başvur-
mak gerekmektedir. Bu genel hükme
göre hükmün gerekçesi tamanuyla tu-
tanağa yazdmamışsa, tefhimden iti
baren üç gün içerisinde dava dosyası-
nakonulur. Karşıoysahiplerinebir haf-
tahk ya/ıın süresi tanınmasınıngerek-
çesi de bu üç günlük karar gerekçer
yazma zonınluluğunda yatmaktadu*.
Bir karşı oy, ancak çoğunluk görü-
şü gerckçesiııin bilinmesiyle yazılabi-
ttr. Söz konusu karar, 23 Kasım 2004
tarihindeverilmiş veyazınıı kamuoyu-
nun IıiIgisinc ulaşbğı 3 Şubat 2005 ta-
rihindetanıanılaııabiImişfir. Çoğunhık
görüşü gerekçesine göre karşı oy yaz-
mausulve gereğitersineçcviTkrek,ade-
ta karşı oya göre çoğunluk görüşü ge-
rekçesi oluşturulması sağlanmışur. Bu
yanlış uygıilamamn öncelikle düzeltit
mesi gerekmektedir."