Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
10 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
17
Laikliği korumak
gerekınezmiş.
Doğru, örtmek
yelerli!
Tel: 0.212.512 05 OS Faks: 0.212.512 44 97
- Orhan Pamuk'a göre
Türkler 30 bin Kürt ve
1 milyon Ermeni öldürmüş.
"Gerisi hikâvel"
İmanÇiğdem Iskent:
"Toplumu inançlı ve
inançsız Müsliimanlar
olarak ikiye ayıran
Başbakan, imam hatip
eğitimi almasına
rağmen dinimizi tam
•
özümseyememiş
görünüyor.
Insanların
imamını tahlil
etmeye kalkıyor ki
yaradan bu yetkiyi
başbakanlara bile
vermemiştir."
A
Moda
nımsarsanız AKP hükümetinin ABD ile yap-
tığı bir "Dubai Anlaşması" vardı. Türkiye'nin
yedi limanı ve altı havaalanı ABD'nin askeri
kullanımına sınırsız açılmıştı. CHP Izmir Mil-
letvekili Erdal Karademir, Cumhuriyet'te de yayıım-
lanan bu "anlaşma"yı geçen eylülde önerge ile Baş-
bakan Recep Tayyip Erdoğan'a sormuştu. Başba-
kan, en "demokratik" hakkını kullanarak Meclis'i dev-
re dışı bırakan veTürkiye'yi ABD'nin bir "eyalef'i gi-
bi gören bu "anlaşma" hakkında suskun kalmayı yeğ-
ledi. Bu durumda Karademir, konuşuyor:
"Ülkemizde, Amerikan askeri varlığının ihtiyaçla-
rının karşılanması için mevcut mevzuatın yeterli olup
olmadığı, bu düzenlemeye neden ihtiyaç duyuldu-
ğunu sormuştum. Ancak, sorularımın Başbakan ta-
rafından yanıtlanmadığını Meclis'in 'gelen kâğıtlar'
adı ile yayımladığı duyuru aracılığıyla tesadüfen öğ
rendim.
Kuzey Irak'ta yaşanan olumsuzluklardan sonra
Anayasal suç
yapılan açıklamalar ve çıkışların ne kadar ciddiyet-
ten uzak, sergilenen oyunların ise Türk ulusunun
gerçekleri görmesini önlemeye yönelik olduğu gö-
rülmüştür. Bunun en önemli kanıtı da, AKP iktidarı
tarafından imzalanan ve kamuoyundan gizlenen Du-
bai anlaşmasıdır.
ABD ile Dubai'de varılan anlaşma gereğince, AKP
hükümeti, 8.5 milyar dolarlık kredi anlaşmasını
ABD'nin ekonomikve siyasi dayatmalarını kabul ede-
rek imzaladığı ortaya çıkmıştır. Bu anlaşmaya göre
Türkiye'nin kendi güvenliği için dahi, Kuzey Irak'aas-
ker gönderemeyeceği taahhüt altına alınmıştır.
Yaşanan gelişmeler ve belgeler ışığında, Başbaka-
n'a yönelttiğim sorular ülkemizin egemenliği ve ge-
leceği ile yakından ilgilidir. Ancak başbakan bırakın
sorulara yanıt vermeyi, ABD'nin değirmenine hâlâ su
taşımaya devam etmektedir.
ABD'nin yeni Dışişleri Bakanı Condoleezza Ri-
ce'ın 5 Şubat'ta ülkemize yaptığı görüşmede varılan
sonuç, Türkiye'nin rahatsız olduğu konular değil
ABD'nin çıkarlarını gözeten stratejik işbirliğinin geliş-
tirilmesi olmuştur.
Buna yönelik çalışmalarda daha Rice ülkemize gel-
meden başlamıştır. ŞimdisıradaABDİIeSavunmave
Ekonomik Işbirliği Anlaşması'nı değiştirmek bulun-
maktadır. Bu değişiklikle, AKP iktidarı, ABD'nin ülke-
mizde istediği, ne kadar havalimanı, liman ve üs var-
sa açmanın hesaplarını yapmakta ancak, bunları ka-
muoyundan gizlemektedir.
AKP hükümeti uluslararası hukuku ve Birleşmiş
Milletler örgütünün iradesini yok sayarak sürdürülen
savaşa, Meclis'i devre dışı bırakarak katkı sağlamak-
ta, topraklarımızı, limanlarımızı ve hava alanlarımızı,
kullandırarak anayasal suç işlemektedir."
Anıl Öcal: "Türbanı
moda için takan kızın
muhterem pederi,
örtülü türban tasarısı
hazırlatıyormuş:
Tasarısı da örtülü
olan yasa için
öneri: Türban
modadır, modaya
uymayanlar öğretim
kurumlarına giremez,
kara çarşaf moda
olduğunda da bu kural
uygulanır."
Demode
Erol Işisağ:
"Başbakan'ın kızı
moda olduğu için
türban
takıyormuş. Takıyyeyi
moda haline getirdiler,
şimdi sıra türbanda."
SESStZ SEDASIZ (!) Hükumetin gözünü maden bürüdü
Çevre Mühendisleri Odası Yönetim
Kurulu Başkanı Cihan Dündar, Çevre-
sel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Yönet-
meliği'nde yapılan "küçük" birdeğişik-
liği anlatıyor:
"ÇEDYönetmeliği'nin 'seçme, eleme
kriterleri uygulanacak projeler listesi'nin
35 numaralı satırında yer alan maden-
cilik projeleri için 'Aynı sahada toplam
3000 metre ve üzerinde sondajla yapı-
lan aramalar' maddesi düşürülmüş ve
sondajla yapılan aramalar kapsam dı-
şına çıkarılmıştır. Halbuki, 26 Ekim 2000
tarih ve 24212 sayılı Resmi Gazete'de
yayımlanarak yürürlüğe giren ÇED Yö-
netmeliği'ndeki değişiklik ile petrol ve
maden arama faaliyetleri kapsam dışı-
na çıkarılmış ve Odamızın açtığı dava
sonucu bu değişiklik Danıştay 6. Daire-
si tarafından oybirliği ile iptal edilmiştir.
Şimdi, Danıştay kararı yok sayılmak-
tadır.
Diğertaraftan, 3 Şubat 2005 tarih-
li Resmi Gazete'de yayımlanan 'Maden
Kanunu UygulamaYönetmeliği'nin 16.
maddesinde yer alan 'arama ruhsatı
döneminde üretim' başlığı altında, gö-
rünür rezervin yüzde 10'una kadar ma-
den üretim ve satış izni verildiği göz
önünde bulundurulursa, herhangi bir
ÇED çalışması yapılmadan madencilik
faaliyetinin yapılabileceği aşikârdır."
Hukuka rağmen yapılan bu değişik-
likleri kısacaşöyleözetleyebiliriz: Su ko-
ruma havzalarına dahi el uzatan hükü-
metin gözünü maden bürüdü!
Yüksek Yerilim Hattı
Müslüman demokrat AKPınin
demokrasi anlayışı:
Tesettürlü demokrasi!
erdincutkucynhoo.com
Cıımhuriyet'in
Kalelerini Savunanlar...
ALPASLAN BERKTAY
Yaş 81... Cumhuriyet ile ga-
zetesinin arasında doğmu-
şum. Cumhuriyet'i o günler-
den bu günlere getirmek gere-
kiyor. Başka vesileyle değin-
miştim, babam Aydın Demir-
yolu Şirketi'nde çalışıyordu.
Şirketin merkezi Alsancak Ga-
rı'ndaydı ve Ingilizlerindi. Am-
cam, bir Fransız-Belçika or-
taklığı olan Kordon Şirketi'nde
çalışıyordu. Bu şirket, liman
rüsumunu alıyordu. Basma-
hane Garı'nda Kasaba-Tur-
gutlu hattı Fransızlarındı. Al-
sancak'taki Reji Idaresi, birya-
bancı ortaklığıydı. Ali Çetin-
kaya'nın Nafia Vekilliği zama-
nında bu şirketlervetüm ben-
zerleri millileştirildi. Çünkü yö-
netim milli idi! Şimdi ise yeni-
den yağmalanıyor. Çünkü, yö-
netim gayrimilli!
Çocukluğumda Sümer-
bank'tan giyiniyorduk. Ayak-
kabılarımız Beykoz Deri ve
Kundura Fabrikası'ndandı.
Başka türlüsü, çocuk kafaları-
mızla bile, ayıptı. Ikinci Dünya
Savaşı sonrasında ABD'nin
estirdiği "Hür Dünya-Hür Te-
şebbüs" masalları, sonunda
"özelleştirme" oldu, Cumhuri-
yet'in halktan yanatüm değer-
leri ve birikimleriyle o güzelim
Sümerbank dayağmalandı ve
-kaçınılmaz sonuç- çeteleşti.
1937-1939 arasında babam
Izmit Kâğıt Fabrikası'nda (Se-
lüloz kısmı sonradan kuruldu)
idari ikinci müdürdü (birincisi
teknik müdür Mehmet Ali Kâ-
ğıtçı). Atatürk sağ, idealleri
de... Fabrika, işçisiyle, memu-
ruyla tek yürek halinde çalışı-
yor. Fabrikanın lojmanlarında-
yız. önümüz tren yolu ve son-
ra deniz. Sportesisleri, kayık-
hane, yelken, kürek. Paydos
saatlerinde işçiler spor yapı-
yor. Istanbul'daYenikapı-Ahır-
kapı parkurundaki kürek ya-
rışlarında birincilikler... 4 tek'e
de, babama olan duyguların-
dan "Berktay" adını vermlşler.
Fabrika, bir aile ocağı idi! Iz-
mit'in nüfusu 20.000... Ada-
pazarı da, ilçesi, o da 20.000...
O fabrika, Izmit'in ekmek ka-
pısı idi. Kâğıt için gereken
tomrukları, Nakliye Şefi Emin
Ötkeren, Trabzon dağların-
dan, kayaları dinamitle patla-
tıp, akarsudan denize indiri-
yor. Fabrikaya tomruk getiren
Fin, Isveç, Yunan şileplerinin
bir an önce yüklerini boşalt-
malarına da nezaret ediyor.
Aynlmadan önce kokteyl ve-
ren kaptanlardan biri soruyor:
"öbür kardeşiniz nerede?".
"Kardeşi yok. Gece de gün-
düzdegördüğünüz, odur"d\-
yor Kâğıtçı. Prim, ikramiye,
terfi değildi sorun; bu bir "ruh"
idi!
Ya bugünkü "özelleştirme-
c/"!erdeki "ruh" ne? "Ford
gelsin, ona Çankaya'nın bah-
çesini veririm" diyor eski
Cumhurbaşkanı Demirel.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir
simgesi Anıtkabir ise, öbürü
Çankaya... Kimin malını kime?
Onu veremeyince, "Zaten
sazlık, bataklık" deyip, SEKA
fidanlığını veriyor. Orası sazlık,
bataklık değil, biliyorum. Hem
sazlık, bataklık olsa, Ford ne
yapacak? llgili sendikanın
başkanı, "Ofidanlığınederi24
trilyon.. Onun üçte biri ile fab-
rikanın teknolojisi modernize
edilebilirdi" dedi. Çoban iste-
se, tekeden süt sağar, ama is-
teyen kim? Niyet baştan bo-
zuk.. Devletin malı deniz, ye-
meyen domuz.. özelleştirme-
cilerin "ruh"u bu...
"Kökü dışarıda" sözünü bir
vesile ile Pazar Postası'nın sa-
hibi Cemil Sait Barlas söyle-
mişti. Bu söz sonradan yay-
gınlaştı, emeği savunanlara
karşı bir silah gibi kullanıldı.
özelleştirmecilerin çoktan
gözden çıkardığı, Cumhuri-
yet'in öbür dizi dizi kurumları
arasındaki, Cumhuriyet'in bu
gözbebeği SEKA, gözü doy-
mayan sırtlanlar sofrasında
(Babalar gibi satarım diyen-
ler!)... Rantiyeciler kapatma
kararı çıkarttı. Veee.. "Kökü dı-
şarıda" denilegelen işçiler
"Kapattırmayız!" deyip, fabri-
kalarına sahip çıktılar! Kendi
konularını ulusal sorunla bir-
leştirdiler, "Tekel'i savunmak,
Türkiye'yi savunmaktır!" diyen
Tekel işçileri gibi.. Ulusal so-
runla sınıfsal sorunu birleştir-
diler. (Diyarbakır'ın Bismil ilçe-
sinde Reşat Ağa'ya karşı Ata-
türk posterleri ve Türk bayrak-
larıyla yürüyen topraksız köy-
lüler gibi..) Idare Mahkemesi
de, SEKA'nın kapatılması hak-
kında yürütmeyi durdurma ka-
rarı aldı. O direnişçilere selam!
Ulusal soruna da sahip çıkan
direnişçiler!
Yarım yüzyıllık yalan, iftira
kampanyasından sonra sor-
mak gerekiyor: Cumhuriyet'in
kalelerini savunanlar ve hor-
tumlayanlarkim? Hangisi mil-
li, hangisi gayrimilli? Kimin kö-
kü içeride, kimin kökü dışarı-
da? Kongrelerinde, kulislerin-
de "particilik" oynayan "Ata-
türk'ünpartisi", bu ulusal sen-
tezin, uyanışın, mücadelenin
neresinde?
KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK behicakditurk.net
IIARBt SEMtH PUROY semîhporoy<.ıı yahoo.com
HAYAT EPlK TİYATROSU MUSTAFA BILGİN hayatepik@mynet.com
ESİAA VE KIZLARIM
İNANÇUC. MÜSLÜMAN
OLDUKLARIICIN MPALJLAR,
AMA BtZ AYRIMCI OLMADIĞIMIZ tCÎN
BAKANLAR KURULUNDA^ÎNANÇSIZ KADIN
ARKADASLARIMIZLA BERABER CALIŞIRIZ!
BULUT BEBEK bulutbebek(n>hotmail.com
Bu havası da Bayan
A
) ° VJk
J~ %
„
\ \
I
1
)
$
TARtHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 10 Şubat wwu).mumta%-arikan. cotn
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin yayınladığı
günlük sivil toplum gazetesi
BİZİM CAZETE
tarafsız haberleri, ilginç röportajları, araştırmaları,
köşe yazıları ve ülke sorunlarını yansıtan
raporlarıyla 10 yıldır okurlarıyla el ele...
Tel: 0 212 511 94 94 - Abone: 0 212 513 83 00
HAVUZLAR/N ALT/N COCUGU..
19SO'OE BUGÜN, ÜMLÜ AMBRİKAU YÜZJJCÜ MA&K SPtTZ PO&MUÇIU.
İLK KBZ, rÜ2M€ ÇALIŞMAlAGrMA SEKİZ. YAŞfNOA
SPrrZ^OSJ'PEN SONRA, Bİ&Ç.OK rAfUŞMAy/l AMEfiiKAN
f/liLLİ TAKfMltJOA KrfrtLMIŞTI'. TİİM SPOB.CULUC YAÇA
OA, 3S PÜfJVA ee&O/Su K.I&MIŞ, PAHA HİÇSİfi Ot-t'MPİ-
İ Ü İ P e POPÜ-
1978
Münih
YATA 6/KMEMİ$t&N BİC.E
UE/Z OLMUŞTU. 1968 MBKSİKp
OYUNLARtMPA Z ALr(N 1 ĞÜMOŞ, i B&ONZ
MAPALYA KA2AMAN MASK SPITZ, /9?2.
MÜNİH aLİMP(Y/\ri-A&('NPA YILPIZLA-
ŞACAKTt. O ZAMAfJA O6ĞİN KİMS6NİN
gAŞAZAMAptĞt ŞEYİ 6G£Ç£<LEŞTİIZe-
R£i£,AYNt OUMPİYAT7A 7 ALTIN MA-
PALYA ALACAKTI
1
.
DÜZ ÇİZGI
ÜMÎT ZlLELt
Türban Oyunu Tuttu!
"Hayali demeç"\n zamanlaması mükemmeldi!
Tam da ABD'nin "Genişletilmlş Ortadoğu Istila-
sı Projesi"n\n önde gelen mimarlarından Dışişleri
Bakanı Rice'ın Ankara'da, kapalı kapılar ardında gö-
rüşmeler yaptığı zamana denk geldi...
Daha açık anlatabilmek için pazartesi günkü Cum-
huriyet gazetesinin birinci sayfasını anımsatmam ge-
rek. Manşet şöyleydi: "ABD istediğini aldı". Sayfa-
nın altında ise şu başlık göze çarpıyordu: "Türban
için çalışıyoriar."
Cumhuriyet AnkaraBürosu'ndanAyhanŞimşek'in
haberine göre AKP hükümeti Rice'ın "stratejik işbir-
liğini güçlendirelim" önerisini memnuniyetle kabul-
lenmişti. Rice, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'nde bir-
likte çalışmayı da önermiş ve şöyle demişti:
- Türkiye sıradan bir demokrasideğil, birlslam
ülkesi!
Cumhuriyet okumayan yurttaşlar ne yazık ki görüş-
melerin bu bölümlerini öğrenemediler! Çünkü değer-
li medyamızda aynı gün Rice'ın nasıl sabah 05.30'da
kalkıp bir saat spor yaptığı ya da Abdullah Gül'le
Hollyvvood sohbeti yer alıyordu.
• • •
Güzide medyamızın manşet ya da sürmanşetinde
ise Tayyip Bey'in Alman gazetesi Welt am Sonntag'a
verdiği demeç vardı:
- Türban yasağı kalkmalı!
Ve ortalık karıştı! Gazeteler Rice'ı unuttu, birinci
sayfalarını iki gün boyuncatürbanaayırdı. Başbakan
ve kurmayları ancak ikinci günün akşamına doğru,
deyim yerindeyse "atı alan Usküdar'ı geçfıkten son-
ra" bu demeci yalanladı! Alman gazeteci de Başba-
kan'ı yalanladı, üstelik belgeli olduğunu açıkladıü! Ga-
zeteci Cristhoph Keese, görüşme metinlerinin da-
nışman Cürıeyd Zapsu'nun onayından geçtiğini söy-
ledi. Şimdii, koskoca Başbakan, koskoca danışman
yalan söylemeyeceğine göre gazeteci yalan söyle-
miştir. Söyledikleri belgeli ama olsunü! Demek orta-
da hayali bir demeç var. Peki, bu "hayali demeç"
hangi sonuca yol açtı?
ABD Dışişleri Bakanı'nın başta Incirlik Üssü olmak
üzere en yaşamsal konularda Türkiye'yi "teslim al-
dığına" dair haberleri büyük bir maharetle gölgele-
meyi becerdi! Biliyor musunuz, ertesi gün Cumhuri-
yet haricinde hemen hiçbir gazetede Rice'tan haber
yoktu. Ama türban tümünün birinci sayfasına kurul-
muştu! Diğer bir deyişle, ABD'nin "stratejik ortağı"
Türkiye'yi kriz bölgelerinde, kullanmaya yönelik bas-
kısı, Incirlik Üssü'nü dilediğince, hiçbir sınırlama ol-
madan kullanma yetkisi için bastırması, Türk kamu-
oyundaki Amerikan karşıtlığının giderilmesi yolunda
verdiği direktif tek satır dahi yer almamıştı.
Ama Tayyip Bey'in "Eşim ve kızım inançlı birer
Müslümandır. Kızım Kuran'a saygı duyduğu için
başörtüsü takıyor. Üniversitelerde türban yasa-
ğını kaldırmak için çalışıyoruz" içerikli "hayali de-
meci" her şeyin önüne geçivermişti. Bizim medya da
"yalancı" Alman gazetesinin "palavra" haberini
manşetlerine taşımıştı!
- Yani olması gereken gündem, yerini yapay
gündeme terk edivermişti!
•••
öncelikle Tayyip Bey'i, "yalan haberi" iki gün
bekledikten sonra yalanlayarak hükümeti sallaya-
bilecek çapta bir konuyu ustalıkla geçiştirdiği için
kutlamak gerek. Aslında medyayı da bir güzel kut-
lamak gerek; o ne müthiş, o ne eşsiz uyum yete-
neöidir, pes doğrusu!
özellikle Radikal gazetesinin Ankara Temsilcisi Mu-
rat Yetkin'in, türbanla ilgili hislerini aktardığı yazısı-
na bayıldım! Yetkin, öncelikle AKP'Iİ bir bakanın üni-
versiteye perukla giden kızının bir baba olarak vicda-
nını nasıl rahatsız ettiğini anlatıyor. Ardından da bilin-
cini rahatsız eden şu örneği veriyor:
- Mısıriı bir arkadaşı Kahire Üniversitesi'nde
öğrenciyken örtünen öğrenci sayısı parmakla
gösterilecek kadarazmış. Ancak Enver Sedat'ın
öldürülmesi sonrası yükselen Islam köktenciliği
ve sosyal baskılar sonucu bugün mezun olduğu
okulda örtünmeyen hiçbir kız öğrenci bannamı-
yormuş...
Murat, Tayyip Bey'in "Kuran'ı uygulamak" gibi id-
dialı bir tanım kullanmasının "bugün bu adımı ya-
nn başkalan izleyecektir" diye düşünenlerin endi-
şelerini arttırdığını da eklemeden edemiyor. Endişe-
lenmesin, "llımlı Islamda zorlama yok" diyorlar!..
- Ah şu vicdanla bilinç arasına sıkışmış Türk
aydını ahhhü!
e posta: umitzileli(u)gmail.com
BULMACA SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6 7 8
8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Kale duvar-
lannda düşma- 1
na ok atmak 2
için açılmış de-
lik. 2/Heryanı
suyla çevrili
kara parçası...
Halk dilinde
şap hastalığına
verilen ad. 3/ 7
Tanelerin içini Q
kurum karası
bir tozla doldu- "
ran ekin hastalığı...
Radyum elementinin
simgesi. 4/ Yoğunluğu
çok, katı. 5/ Süt ve yo-
ğurt çalkalamaya yara-
yanküçükyayık...Sar- j
dalyeye benzeyen bir
balık. 6/ Ayıp, kusur, 6
pürüz...Rusköylütop- 7
luluğuna verilen ad. II 8
Eski dilde su... Içyüz. 9
8/ "Geyik dağdan dağa atlarken güzel
diş çatlarken güzel" (C.S. Tarancı)... Aynı adlı bitki-
den elde edilen ve tutkal gibi kullanılan bir madde. 9/
Asya'da bir ülke... Bir gösterme sıfatı.
YUKARIDAN AŞAGIYA:
1/ Arkadaki topraktan gelen suyu atmak üzere duvar-
lara yerleştirilen borulara verilen ad. 2/Çevresi yollar-
la belirlenmiş olan arsa... Yiyecek koymaya yarayan
yayvan kap. 3/Kadınların saçlarını ya da kaşlarını bo-
yamak için sürdükleri siyah boya... Eski Mısır'da gü-
neş tannsı. 4/ Dolgun ve kısa boylu kimse. 5/ Bir üre-
tim ya da kullanım süreci sonucunda artakalan mad-
de... Genelev işleten kadın 6/ Balık avında kullanılan,
ucukancahbirçeşitzıpkın... Bey. 7/AvrupaBirliği'nin
kısa yazılışı... Adıl. 8/ Ateş... Halk dilinde dağ pırasa-
sına verilen ad. 9/Lokomotif ile vagonlann oluşturdu-
gu dizi... Pasta hamuru.