14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
10 ŞUBAT 2005 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultunVrcumhuriyet.com.tr 15 mıı UYGARLIKLARIN İZİNDE OKTAY EKİNCt 'Tarih Boyunca Anadolu', dokuz filmde binyıllarm yaşama ve yaratma kültürünü sergiliyor Anadolu aşkrnın sinemasıBüyük kentlilerin "Anadolu" denınce "gecekonducuları ve iş- portacılan" anladığı yıllar geri- dc kaldı. Şimdi artık Anadolu demek, he- men herkes için binyıllara uzanan onurumuz ve "evrensel ayrıcalı- ğımız"... Bu eşsiz uygarlıklar dünyamızı görmcden, "yurtdışı- na tatile gitmek" ise en zengini- miz için bile neredeyse artık "utanılacak" bir durum... Nitekim son yıllarda yurdun tüm yörelerindeki antik yerleşnıe- ler ve tarihsel kentlerimiz, ne den- li köklü bir yaşanmışlığın miras- çısı olduğumuzu "geçmişin ta- nıklaı ıııdaıı öğrenmek" isteyen- lerle birlikteler... Sözün kvsası, "büyük kent- li"ler Anadolu'nun "kıymetini" artık bilir oldular. Anadolu da kendi değerlerinin farkına vardı ve elde kalanlarını korumak için hemen tünı kentlerde kollar sıvan- dı... Azra Erhafın amsıyla... Ne var ki bu büyük "anımsa- ma" pek de kolay olmadı. Eğer başta Ualikarnas Balıkçısı ol- mak üzere, 196O'lı yılların o unu- tulmaz bir avuç "yurt sevdalısı", yaşadığımız toprakların sıradan bir coğrafya değil, "tarihsel ya- raücılıkların" birikimleriyle "Anadolu" olduğunu kültürel bi- lincimize kazandırmasalardı; bu- günleri belki de çok sonra yaşar- dık. Hatta eldeki değerleri bile çoktan yitırmiş olarak... lşte o bilge önderlerden Azra Erhat, 1982 Eylülü'nde yaşamı- nın son günlcrindcykcn, Çapa Hastanesi'ndeki odasında duvara asılmış beyaz çarşaf üzerinde bir belgeselin ilk çekimlerini izler... Anadolu'dan görüntülerin yer aldığı film Arif Keskiner'indir ve uzun soluklu bir çahşmanın başlangıcında "ilhanı kayna- ğı"nın görüşüne sunulmaktadır. Azra Erhat, "Ellerine sağlık; çok güzel olmuş; ama bu iş böy- lc kalmasın..." dcyince, Keskiner de şimdi hepimize armağan etti- ğı "Tarih Boyunca Anado- lu"nun doğuşunu şöyle müjdeler; "Olur mu ablacığım, sonra de- vamını çekeceğiz; hele sen bir çık hastaneden gerisi kolay..." Aynı konuşmada Azra Erhat'ın son söz olarak; "Ne çok işimiz var yapacak..." dediğini de anımsatan Arif Keskiner, 9 film- den olıışan Tanh Boyunca Anado- lu için şunları söylüyor; "Onlar borçlarını fazlasıyla ödedilcr Anadolu toprağına... Ben de ödenıek için yola çıktım... Bin- lercc yıldır yaşamış ve yaşa- makta olan Anadolu'yu anlat- mak kolay iş değil. Üstelik arke- olog ya da sanat tarihçisi de de- ğilim. Sadece sinemacıyım. Ama Anadoluluy ıını. O toprak- larda doğmuş, orada boy ver- mişim. Tanığım binlerce yıldır yaşananlara. Bu yüzden yürek koydum, emek koydunı; bul- dukça da para koydum bu lilnı- leri yapmak için..." Yurtseverlerin 'Imece'sl... Keskiner önce projeyi hazırla- mış. Sonra Prof. Muhibbe Dar- ga'yı bulnıuş. Veli Sevin'i, Oktay Belli'yi, İJlker Erginsoy'u da projeye Darga kazandırmış. Me- tinler Prof. Metin And ve Azra Erhat'a ait. Aynı metinlerden ya- pılan bir kitapla da tsveç'teki la- boratuvar ıkna edilmiş... "Gencecik bir delikanlıydı Nesli Çölgeçen Ankara'dan ge- tirdiğimde" diyor Arif Keskiner ve anlatmaya devam ediyor: "Çektiği bclgeselleri görmüş- tüm. 8 filmi o yönetti. İkisini de Erol Keskin. Ara Güler'in fotoğ- raflarını, Yalçın Yelence'nin se- naryo metinlerini unutmak ne mümkün. Kameraman Jan Per- son'u getirdik Isveç'ten. Özcan özgür başlarında, aylarca çe- kimler yapıldı. Paramız bitti- ğinde, sattık savdık neyimiz varsa. Onunu da tamamladık. Biri tsveç'tc kayboldu. Bu ka- darlık da olsa Anadolu toprağı- na borcumu ödedim sayıyorum kendimi. Acaba bizden sonraki- ler de kendilcrini yctiştiren bu topraklara olan borçlarını ha- tırlayacaklar nıı?" Anadoludan aydınlanmak îşte Tarih Boyunca Anadolu, bir bakıma bu sorudaki "umudun" gerçekleşmesine de katkıda bulu- nuyor... Çünkü gençlerin ve gele- cek kuşakların da "Anadolu'dan aydınlanan aydınlar" olabilme- leri, önce tammalarından geçiyor. Bunun için gezmenin ve gör- menin yanı sıra "öğrenmenin" de önemini bilenlere sunulan Ta- rih Boyunca Anadolu'da ilk VCD "Anadolu'nun Şafağında" baş- hğını taşıyor. üüneş ve bereket ülkesindeki insan gerçeğinin öy- küsünü izledikten sonra "Anado- lu'da Buluşma" adh filmde de Helenistik Çağ'dakı insan yaratı- cılığını ve toplunılar arası ilişki- leri görebilirsiniz. Dizinin "Savaşın Toprağı" başlıklı filmi, Doğu Anadolu'da tarihin ilk sulama amaçlı barajla- rını ve su tünellerini yapan Urar- tularla tanışmanızı sağlıyor. "Öz- gürlük Kıyıları"nda Akdeniz'i ve Ege'yi uygarlıklar denizi kılan Anadolu ülkeleri Likya, Kayra ve Pamfilya'dayaşıyorsunuz. "Altın Çağ"ı izlediğinizde ise Frigya, Lidya ve tonya uygarhklarını ta- nıyor; M.ö. 10 bine uzanan Çatal- höyük ve Hatti inançlanndan baş- layarak lonya'daki Efes Artemi- si'ne kadar, Anadolu'nun "Ana Tanrıça kültü"nü öğreniyorsu- nuz... • Arif Keskiner'in yapımcıhğında çekilen 'Tarih Boyunca Anadolu' belgesel dizisinde yer alan dokuz filmin sekizini Nesli Çölgeçen, birini Erol Keskin yönetmiş. Metinlerini Yalçın Yelence'nin yazdığı, müziklerini Cahit Berkay'ın yaptığı, fotoğraflannı Ara Güler'in çektiği belgesellerin görüntü yönetmenleri ise Jan Pehrson ile Georg F. Becker. Değerli bilim adamlanmız, Prof. Dr. Metin And, Prof. Dr. Muhibbe Darga, Dr. Ülker Erginsoy, Doç. Dr. Veli Sevin, Dr. Oktay Belli, îsmet Zeki Eyüboğlu ise dizinin değişik bölümlerinin danışmanlığını üstlenmişler. Hitit Kralı Hattusilis ilc Mısır Hükümdarı II. Ramses arasında imzalanan ünlü "Kadeş Barış Antlaşması"m odak noktası alan "Sonsuz Barış"ta, Anadolu'nun ilk imparatorluğunu kuran Hitit- ler ve bugünlere dek gelen gele- nekleri var. Aynı coğrafyada M.Ö. 4000'lerden gelen mozaik sanatı- nı Roma ve Bizans döneminde yaratılan örnekleriyle yine "Mo- zaik" adh filmde tanıyorsunuz. "Minyatür" filmi de yine Ana- dolu kültürlerinden süzülüp yeni- den biçimlenen "Türk klasik resmi"nin geçmişten geleceğe bağlanna ışık tutuyor... lşte böylesi temalarla binyılla- rın kültürel serüvenine katıldık- tan sonra, "Sultanahmet Mey- danı"m ele alan filmde de 2600 yıllık Istanbul'un en "görmüş ge- çirmiş" alanını tarihsel geçmişiy- le birlikte dolaşıyorsunuz... Filmleri izledikten sonra biz de Keskiner'in Anadolu'yaborcunu ödediğine karar verdik. Peki, ya bundan sonra?... Yanıtını yine Keskiner veriyor: "Gün ola, harman ola..." İZMİT TİCARET ODASI SANAT GALERİSİ'NDE Mübadelenin süa kuşları Izmife kondu Kültür Servisi - Gülse- ren Südor'un geçen yıl ts- tanbul'da açtığı 'Mübade- lenin Süa Kuşları' başlık- lı sergisinin şimdiki dura- ğı îzmit. Yann îzmit Tica- rct Odası Sanat Galeri- sı'nde açılacak sergi 19 Şubat'a dek görülebilir. Sanatçı 3 yıl Ege'nin iki yakasında yaşanan müba- dele dramını araştırırıp hem Türk, hem Rum mü- badillere ulaşmaya çalışıp aynı zamanda sahaflardan elde ettiği belge ve fotoğ- rafları harmanlayarak re- simledi. Yüz yıllılc bir zaman Sanatçı, sergisinin çıkış noktasmda Yorgo Seferi- s'in 'Kötü zamanlara denk gelen' dizesinin oldu- ğunu belirtiyor ve ekliyor: "Mübadillerin yaşamını, Anadolu tarihinin en acılı, en karmaşık dönemini de içine alan yüzyıllık bir zamanı irdeleyerek görsel sanatlar alanma çcktinı. Bi- liyorum ki kinı, ister bu kıyıda, is- ter karşı kıyıda topraklarından ayrıldı, onların gelecek nesilleri dahi atalarımn yattığı toprakları her zaman özlenı, sevgi ve kardeş- lik duygularıyla anacaklardır." Gülseren Südor kırılmış, parça- lanmış, yerlerinden sökülerek başka Gülseren Südor'un scrgisinden bir yapıt. diyarlara taşınmış bir taban moza- iğinin taşlannı resimlerinde, özlem- le, sevgiyle, tekrar restore edercesi- nc birleştirmeye çalıştığını belirti- yor. "Etraflarını ise bana gitmeyi, terk etmeyi, haber ve özlem ıılaş- tırmayı anımsatan kuşlarımla do- nattım. Kuşlarım bana ait. Hiçbir türe ait değiller. Bu nedenle de ser- gimin adını 'Mübadelenin Sıla Kuşları' koydum" dıyor sanatçı. Çağdaş sanatın ustalan Moskovay da ilk bienalde buluşuyor MOSKOVA (AFP) - Sovyetler Birliği'nin dağılmasmdan bu yana 13 yılgeçmişken Moskova'daki Lenin Müzesi'nde ülkenin tarihine damgasını vurmuş bu lidcrinin anısına halen yer veriliyor belki. Ancak bugünlerde, Lenin yaşasaydı, çağdaş disiplinlerden yapıtları gördüğünde oldukça şaşırabilirdi. Çünkü bugünlerde şehir, bu müzede, birincisi düzenlenen 'Moskova Bienali' kapsamında tüm dünyadan sanatçıların avant-garde yapıtlarına ev sahipliği yapıyor. Yüksek bir kitleye hltap ediyor Lenin Müzesi'ndeki 'Dialektics of Hope' temalı ana serginin yanı sıra, yaklaşık 30 şehirde, 28 Şubat'a dek daha küçük çaplı başka sergiler de yer alıyor. Ilya Kabakov, Rostan Tabasiev gibi Rus sanatçılar, dünyaca ünlü küratörlerin düzenlediği bu sergilerde, ABD'li Bill Viola, Fransız Christian Boltanski gibi yabancı sanatçılarla buluşuyor. Serginin altı küratöründen Yara Bubnova, şimdiden 3000 ziyaretçisi olan bienal sergilerin nicelik olarak küçük, fakat bilinç olarak yüksek bir kitlcyc hitap ettiğini söyledi. llglnç yapıtlar Daha önce Paris Fiac Fuan gibi uluslarasaı etkinliklere katılan sanatçı Tabasiev de, "Rus çağdaş sanatı yaşıyor. Belki öncesinde çok az kişiye hitap ediyordu, ama bienal gibi etkinliklerle, gelişecek ve daha çok kişiye ulaşacak" dedi. Bıenale katılan Gelatine adh Avusturyalı sanatçı grubu, oldukça ilginç yapıtlar sergiliyor. Gelatine sanatçılan, söz konusu işlerini, bir obje olarak 'tuvalet'ten yola çıkarak yapıyorlar. Rus sanatçıların işleri ise, daha 'ciddi' olarak nitelendirilebiliyor. Genellikle, 'politik' düşünceleri temel alıyor bu çahşmalar. David Ter - Oganyan, Andrei Kallima, Irina Korina da sergiye katılan sanatçılardan. Eurovision 'un bestecileri ve sanatçılan tanıtıldı AJNKARA (AA) - Eurovision şarkı yarışmasının Türkiye finaline katılacak besteci ve sanatçılar düzenlenen kokteyl ile basına tanıtıldı. Ankara Class Otel'deki kokteyle, TRT'nin yöneticileri ile 2005 Eurovision Şarkı Yarışmasf nın Türkiye finaline katılacak 7 eserin besteci, söz yazarı ve solistleri katıldı. Kokteylde, finale kalan eserlerın bestecileri, söz yazarlan ve solistleri sahneye çağnlarak tanıtıldı. Finale kalan eserler ve solistleri şöyle: 'Sen Benim Aşkımsın' (Elya ve Grup Ariana), 'Rumuz Andante' (Seçil Hüner Yapakçı), 'Rimi Rimi Ley' (Gülseren), 'Tek Isteğim' (Nursel Efe), 'Yana Yana' (Barış), 'Saydam' (Murat Türkücüoğlu), 'Yeniden' (Sedat Yüce). TRT tarafından düzenlenen 2005 Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye seçmelerinin finali, 11 Şubat Cuma günü saat 21.00'de Ankara An Stüdyosu'nda yapılacak. Sunuculuğunu Bülent Özveren ve Meltem Ersan Yazgan'ın üstlendiği programa 1975 Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye Birincisi Semiha Yankı ile 2004 Uluslararası Eurovision Şarkı Yarışması Birincisi Ruslana ve grubu konuk olarak katılacak. Ukrayna'da düzenlenecek 50. Eurovision Şarkı Yanşması'nda Türkiye'yi temsil edecek şarkı ve sanatçılann seçileceği fınal, TRT 1 ve TRT INT kanallanndan canlı yayımlanacak. ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Batı ile Doğu, Kurumlaşürmak ve Kurutmak... Kemikleşmiş önyargıların, temelsiz ve bilinçsiz gevezeliklerin dışında ele alındığında, Batı ve Doğu kavramlarının örnek alınması gereken içerikleri çok açıktır. Kültür tarihinin çok önemli bir parçası olan düşünce tarihinde Batı, kurumlaşmanın, Doğu ise - genellikle - olanı kurutmanın simgesidir. öte yandan düşünce tarihinin uygarlaşma süreci de, bu tarihin akışı içersinde Batı'nın bireysel yaratıcılığı giderek kurumlaştırmasına ve güvence altına almasına kar- şılık, Doğu'nun aynı yaratıcılığı Tanrı ve din düşün- celerinin perdelerinin arkasında giderek daha çok gözlerden uzaklaştırmasının, böylece de -geçen haftaki yazımda sözünü ettiğim- sürüdenliği ege- men kılmasının Doğu adına hazin öyküsünden baş- ka bir şey değildir. Batı'nın eğilimi, sayıları göreceli olarak her top- lumda az olan değerleri kurumlaştırarak sürekliliğe kavuşturmak ve bu sürekliliği güvence altına almak- tır; bu eğilim, o değerlerin, hangi alanda yetişmiş olurlarsa olsunlar, etki alanlarını yalnızca kendi ku- şaklarıyla sınırlı kılmayıp gelecekteki tüm kuşaklara aktararak sonrasız geçerli kılmak amacından kay- naklanır. Bu amaç çerçevesinde, bir toplumda ye- tişmiş, bizimkisi gibi toplumlarda ise hernasılsa ye- tişebilmiş değerlere, sanatçılara, düşünen kafalara -geçenlerde Sayın Emre Erdem'in bu sayfalarda çı- kan "Ustalara Borcumuzu Nasıl ödüyoruz!" başlık- lı yazısında acı, ama haklı bir içtenlikle hepimizin yü- züne çarptığı gibi- "onlaryaşarken" değerlerini bil- mek; "bilgilerini süngergibi emmek ve onları onur- landırmak" yerine, "tabutun köşesinden tutup da, ana haberbülteninde cepheden görüneceğini uma- rak, timsah gözyaşlan dökerek, cami avlularında kartvizit değiş tokuşuyaparak, rol dağıtarak, rakısof- ralarında ahkâm keserek sahip çıkma girişimleri, as- lında utanç verici sahneler olmaktan ileriye gide mez. Kısa süre önce Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde kabul edilip yürürlüğe giren Bütçe Yasası'na ekle- nen bir maddeyle, alanlarına ve üniversitelerdeki öğrencilerine yıllarını değil fakat bütün yaşamlarını vermiş ve vermekte olan kimi değerler de bundan böyle üniversitelerin sanat eğitimi vermekte olan bölümlerinde ders verebilme olanağından -"tasar- ruf" gerekçesiyle!- yoksun kılındı. Toplumda yetişen değerlerin birtakım yasal dü- zenlemelerden etkilenmeleri, Batı'da da rastlanan bir durumdur; ancak o iklimlerde bu etkilenme, o de- ğerlerin -ölmeleri beklenmeksizin- çeşitli biçimler- de onurlandırılmaları, ayrıcalıklı konumlarının vurgu- lanması vb. tarzında gerçekleşir; herhangi bir yasal düzenlemeyle böyle kişilerin üretimlerinin önüne set çekilmesi, maddi yönden sıkıntıya sokulması gibi durumlar ise Batı'nın uygarltk anlayışının özüne ay- kırı olduğundan, düşünülemez bile. Emre Erdem, andığım yazısının başında, 2002 kı- şında Moskova'da, dünyaca ünlü Rus tiyatro ada- mı Yuri Lubimov'un devletin himayesinde gerçek- leşen ve kendisinin de tanık olduğu doğum günü kutlamalarından söz ediyor: "Rus devletinin hima- yesinde gerçekleşen kutlamalarda Rusya sanatına, sanatçısına sahip çıkıyor. Tüm sokaklar Lubimov afişleriyle donatılmış. Billboardlarda kanıksanan yi- yecek, içecek reklamlarının yerini 'Yuri 85' yazıları al- mış. Lubimov'un başyapıtlan hafta boyuncayeniden yorumlanıyor..." Istanbul'daki sokaklar günün birinde, yaş günü kutlamaları nedeniyle, afişlerdeki ve billboardlarda- ki Yıldız Kenter veya Haldun Dormen resimlerin- den geçilmeseydi, böyle şeylere hiç alıştırılmamış olan halk, acaba devlet eliyle, üstelik de henüz ha- yatta olan değerli sanatçıların doğum günleri nede- niyle böyle girişimlerde bulunulduğunu aklının ke- narından geçirebilir miydi? öyle sanıyorum ki, üni- versiteler ile sanatçılar arasındaki bağların bütçede tasarruf gerekçesiyle ve bir yasa maddesiyle kopa- rılabildiği bir ülkede ne konservatuvar giriş sınavla- rında "Muhsin Ertuğrul'u tanıyor musunuz" soru- suna; "Evet, Harbiye'de özel tiyatrosu var!" diye ya- nıt veren tiyatrocu adayları, ne de sokaktaki insan suçlanabilir! e-posta: ahmetcemal(û)superonline.com acem20(/hotmail.com Karagöz'e ilgi büyük • BIJRSA (AA) - Bursa'daki Karagöz Sanat Evi'nde 2004 yılında gerçekleştirilen 128 gösteriyi, 600'ü yabancı turist olmak üzere, 4 bin 100 kışi izledi. Uluslararası Kukla ve Gölge Oyunu Birliği (UN1MA) Bursa Şube Başkanı Şinasi Çelikkol, gençlerin, bilgi eksikliği nedeniyle gölgc oyunu Karagöz ile kuklayı kanştırdığını söyledi. Karagöz Sanat Evi'nde bulunan Türkiyc'nin en iyi Karagöz sanatçılanna ait Karagöz Fıgürleri sergisiyle Endonezya, Tayland, Hındıstan, Özbekistan, Yunanistan, Çekoslovakya ve ltalya'dan örneklerin yer aldığı Dünyada Gölge Oyunu Figürleri ve Kuklalar sergisinin görülmeye değer olduğunu belirten Çelikkol, gençlerin burada kültürler arasındaki farklılıkları inceleyebileceklerini vurguladı. Bursa Kültür Sanat ve Turizm Vakfı (BKSTV) ile UNIMA Bursa Şubesi'nin her yıl kasım ayında bir 'Uluslararası Bursa Karagöz Kukla ve Gölge üyunlan Festivali' düzenlediğini belirten Çelikkol, Karagöz'ün ^ırtdışında büyük ilgi gördüğünün altını çizdi. Bugün • BABYLON'da 21.30'da Smadj konseri. (0 212 292 73 68) • YAPI KREDİ SERMET ÇİFTER SALONU'nda 18. 30'da 'Sanat Konuşmaları I: Türkiye'de Güncel Sanat Ortamı' başlıklı Kemal İskender'in söyleşısi. (0 212 252 47 00) • OSMANLIBANKASI MÜZESl StNEMASI'nda 19.30'da 'Eğlence Dünyası' adh filmin gösterimi. (0 212 334 22 70) • AKBAINK KÜLTÜR SANAT MERKEZİ'nde 19.00'da 'Hayal Kahramanlar' adh belgesel filmin gösterimi ve söyleşi. (0 212 252 35 00) • İFSAK'ta 19.30 ve 20.15'te tlteriş Tezer'den 'Birikimler' adh barkovizyon gösterisi. (0 212 292 42 01) • CRR'de 19 30da 'V. Uluslararası İstanbul Barok Günleri' kapsamında Lad Ensemble konseri. (0 212 232 98 30)
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear