22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 16 EKİM 2005 PAZAR OLAYLAR VE GORUŞLER EVET / HAYIR OKTAY AKBAL (Bir Öykücük) Ramazan Baklavası "Ramazan geldi hoş geldi-Baklava tepsisi boş geldi..." Ramazan der demez ilk hatıriadığım bu tekerieme olur. Bak- lava tepsisinin boş gelişi!.. Umutlarlabekleyenlerçokturbu ayı, bir şey umarak, düşler kurarak. Yaşamlannda bir deği- şiklik, biryenilik, bir zenginlik doğacağını sanarak... Işıl ıştl- dır minareler, cami avlulannda sergiler, kahveler tıklım tık- lım, akşam tiyatrolan, Karagözler, iftaıiar, sahurtar, davul sesleri... Bakıyorum çocukluğumuzun ramazanlannı anlatmaya başlamışım farkında olmadan. 01930'lann ramazanlan çok mu başkaydı şimdikinden? Şehzadebaşı'nda geçti çocuk- lukyıllanm. Naşit'intiyatrosu, kıraathaneler, sinemalarçok çekiciydi bu ay boyunca. Eski Istanbul semtleri birden de- ğişirler, uzakçağlann havasına girerlerdi. Bugün ramazanın o şiiri yok!.. Belki dince taşıdığı anlamı benimseyenler es- kisine göre daha çoktur. Oruç tutanlar ya da bir çeşit bas- kının artışı sonucu tutar görünenler o günlerdekinden faz- ladır. Ama ramazan ayının o mutlu, düşlü görünüşü yok şimdi... Hep kendı açımızdan görürüz her şeyi!.. Benim çocuk- luk ramazanlanm yaşanmıyor diye başkalannın "mutlu" ra- mazanlar yaşamadıklannı da sanmam yanlış tabii... ''Rama- zan geldi hoş geldi-Baklava tepsisi boş geldi" diye, sevi- nen, düşlere dalan bugünün çocuklan yok mu? Vardır. Var- sa, ilerde onlar da böyle avuntulara kaptınıiar kendilerini, bir gün gelir geçip gitmiş çocukluklannı anarlar!.. Niye "boş gelir" baklava tepsisi? Bunu aklıma bile geti- remezdim o yaşlarda. Bizim eve "boş gelmezdi" de ondan belki!.. Istanbul'un belirli bir düzeydeki aile çocuklan bak- lava tepsilerini hep dolu görurlerdı. Ben "baklava tepsisi boş geldi" tekerlemesini bir şaşırtmaca, bir oyun sayardım. Ha- ni çocuklan kandınp sonra sevindirmek gibi bir şey!.. San- ki ramazanlarda her eve dolu girerdi baklava, börek tepsi- leri. Sonra sonra anladım işin içyüzünü. O baklava tepsile- rinin, boş bıle olsa, pek çok kişi ıçin bir düş olduğunu... Gene bir ramazan geldi işte. Minarelerde ışıklar, gazete- lerdeyazılar.finnlardapideler... Benim aklımdaise hep "bak- lava tepsisinin" boş gelişi... Herkesin baklavadan, daha doğrusu dünya nimetlerinden payını alamayışı. Çok somut bir şey bu! Çok çiğ, çok çirkin bir şey!.. Bu dünyanın nimet- leri, mutluluklan, yaşam güzellikleri niye herkes için eşit de- ğildir. Çocukluk, ilkgençlik, orta yaşlılık!.. Yeni yeni çözüm- lüyorum bunu. Geç kaldık bazı gerçekleri iyice kavramak- ta, duymakta. Ama bakıyorum, bugünün gençliği çok da- ha uyanık, çok daha bilinçli, çok daha kararlı sosyal konu- lar, somut sorunlar önünde... Baklava tepsisi boş gelme- yecek bir gün... Nezaman mı? Bilinçli, uyanık, devrimci ku- şaklar toplum sorunlannı kökünden çözümleyince. Mutlu- luk payı topluma eşit olarak dağıtilınca. "Istinye Sulan" adlı kitaptan (1973) • t. BEYLIKDUZU TRABZON DİYARB^KIR ANTALYA f URFA " f Tıp Doktorlan ve Zorla Çalıştırma Tıp doktorları için zorunlu çalışma öngören hükümler, AB çevrelerinde TCK tasarısına eklenip AB baskısıyla çıkanlan hükümlerden çok daha fazla gürültü koparacak ve ülkemiz aleyhine kullanılacaktır. Demokrasi ve hukuk devleti olmak, belirli bir kültürü gerektirmektedir. Bunca zorlamalara karşın çok fazla yol alındığı söylenemez. Dr. Birsen OLGAÇ Z orla çalış- tırmama, bir temel hak ve öz- gürlük olarak kabul edılmiş- tir; AY. md. 18 zorla çalıştırmayı yasakla- makta istisnaları sıra- lamaktadır. AY. Md. 90'a göre usulüne uy- gun onaylanmış ulus- lararası (u.a.) sözleş- meler kanun hükmün- dedir ve bu sözleşme- lerle, yasalanmızm ay- nı konuda farklı hü- kümler içermesi nede- niyle çıkabilecek uyuş- ma/Jıklarda u.a. anlaş- nıa hükümleri esas alı- nır. Zorla çalıştırma konusunda Türki- ye'nin onaylayarak bağ^ayıcıhğını kabul et- tiği uluslararası anlaş- malar, zorla çalıştır- mayı yasaklayan "Esa- retin Men'i Hakkında Mukavelename", Zor- la ve Zorunlu Çalıştır- ma'ya dair 29 sayılı ILO Sözleşmesi, "Zor- la ve Zorunlu Çahştır- manın Yasaklanma- sı'na dair 105 sayılı ILO Sözleşmesi", "tn- san Hakları Avrupa Sözleşmesi", "Mede- ni ve Siyasi Haklar'a dair BM Sözleşmesi", "Ekonomik, Sosyal, Kültürel Haklar'a da- ir BM Sözleşmesi" ve "Avrupa Sosyal Şar- tı"dır. Bunlann içinde en önemlisi, 29 sayılı ILO Sözleşmesidir. AY'nin 18. nıaddesini değeıiendirirken temel ölçüttür. Md. 18, zor- la çalıştırmayı yasak- larken aynklıklanru da belirler. Anayasanın zorla çalıştırma saymadıgı, tıp doktorları açısın- dan önemlı olan ış ve hızmetlerden önemli olan ıkısı, olağanüstü hallerde vatandaşlar- dan istenecek hizmet- lerle ülke gereksinim- lerinin zorunlu kıldığı alanlarda öngörülen vatandaşlık ödevi ni- teliğindeki beden ve fi- kir çahşmalandır. 29 sayılı sözleşme, 30.10.1999'dan berı konuyu düzenleyen te- mel belgedir ve iç hu- kukumuzun üstünde- dir. S.29'a göre, 1- Takırn Elbise,Gömlek,Kravat Deri Kemer,Deri Ayakkabı OSMANBEY(MERKEZTOPTAN):Samanyolu 18 Osmanbey Tel:(0212} 225 62 00 Faks: (0212) 233 30 50 İKİTELLİ OUTLET(Fabrika Altı): (0212) 549 40 56 PENDİK OUTLET: (0216) 473 52 55 İZMİT OUTLET CENTER: (0262) 335 57 35 BEYLİKDÜZÜ SAATLİ BİNA:(0212) 876 50 26 KONYA M1 TEPE REAL: (0332) 265 19 80 ÇORLU ORION : (0282) 673 26 64 ERZURUM YAKUTİYE AVM: (0442) 233 22 23 SÖKE - PRIENE COUNTRY AVM : (0256) 521 23 93 ZONGULDAK: (0372) 252 17 98 SİİRT: (0484) 224 00 43 ELAZIĞ: (0424) 238 99 00 BATMAN: (0488) 213 38 07 MARDİN: (0422) 324 99 31 KDZ EREĞLİ: (0372) 323 79 61 BURSA: (0224) 271 6341 URFA: (0414) 215 5444TRABZON: (0462)322 3292 DİYARBAKIR: (0412) 224 76 74 ANTALYA:(0242) 244 24 23 # ADANA MI TEPE REAL AVM • !\4OSKOVA ARKAÖIA AVM: +7(095) 7*5 30 24 Zorla çalıştırma, kişi- nin kendi nzası olmak- sızın ceza tehdidi altın- da yapmaya zorlandı- ğı iş ve hizmeti ifade eder.. 2- Olağanüstü durum, (savaş, yangın, sel baslam, açlık, salgm hastahk, hayvan böcek ve zararulann istilası gibi) afet/afet tehditle- ri ve genel olarak nü- fusun tamamının / bir lasımnın variığını veya gönencini tehlikeye atan ve önceden görü- lemeyen ani ve karşı önlem gerektiren mev- cut veya ortaya çıkma- sı çok yakın oluşum olarak algılanır. 3- Yurttaşlık ödevi nite- liğindeki çalışmalar, zorunlu askerlik hiz- meti, tehlikedeki kişi- ye yardım ödevi, zo- runlu jüri görevi, asa- yişin korunmasma yar- dım görevi, seçim ve sayımlarda görev alma ödevi, ile benzerleridir. Bu bağlamda kabul görecek küçük top- lumsal hizmetler, top- lumun üyelerıne, tem- silcilerine danışılarak karar verilmesi koşu- lu ile toplumsal yarar amaçlı bakım ve ona- rım ile toplumun sos- yal koşullarını iyıleş- tirecek küçük çaplı okul, sağlık odası vb. ınşaatlardır. Clkenin herhangi bir yerinde "olağanüstü hal" ilan edilmemiş olmasına karşın 21.06.2005 tarih ve 5371 sayılı Yasa ile Sağhk Hizmetleri Te- mel Yasası'na eklenen ek 3 ve 4. maddeler ile 05.07.2005 tarihinden itibaren, bu tarihten sonra eğitimini ta- mamlayarak doktor, uzman doktor ve ya- rı dal uzmanı unvanı- nı kazanan Türk va- tandaşlanna her öğ- retim ve eğitim düze- yi için 300'den 600 güne kadar devlet hiz- meti yükümlülüğü ge- tirmekte ve bu hizme- ti tamamlamadan mesleklerinde çahşma hakkını ellerinden al- maktadır. Bu vüküm- lülüğün, AY.Md 18. veya 29 sayıh ILO Söz- leşmesi kapsamında yurttaşuk ödevi nite- Liğindeki bir çahşma olmadiğı açıktır. Bu hükümler, doktoıia- nn bir kısmını, yap- mak istemedikleri ve ulusal ve u.a. huku- kun yasakladığı zor- la çalışmanın istisna- sı olmayan \e yapmak istemedikleri, AY. md. 18'in ayrıklıklarını oluşturmayan bir işi, ceza tehdidi altında yapmaya zorlamakta ve serbest çahşma hakkını ellerinden al- maktadır ve çalıştır- mayı öngörmektedir. ILO uygulamalann- daki benzer durum- lardan, Norveç'te 1963'te dişdoktorla- rına getirılen 18 aya varan zorunlu hizmet yükümlülüğü, ILO ta- rafından 29 sayılı söz- leşmeye aykırı bulu- narak yürürlükten kal- dırılmıştır. Suriye'de 1960 ta- rihli kamu görevlisi doktor, diş hekimi ve eczacıların 5 yıl sü- reyle görevlerinden ayrılamayacaklarına dair yasa, yine ILO baskısıyla S.29'aay- kınlı&i nedenivle. Bir- leşik Arap Cumhuri- yeti'nde 1961 tarihli yeni doktor, diş heki- mi ve eczacılara iki yıl çahşma yükümlülüğü getiren yasa ve Za- ire'de tıp doktorlan ve 1972 tarihli diğer ba- zı yükseköğrenımli mezunlara diplomala- rının kendilerine an- cak zorunlu hizmeti tamamlamalanndan sonra verilebileceği hükmü, aynı gerekçe- lerle kaldınlmıştır. Yasa, zorunlu hiz- meti, süel doktorları ve yurtdışındaki dö- vizsiz özel öğrencile- ri kapsam dışı tutarak yalnızca kamu ve özel fakülte mezunu dok- tor / uzman doktorlar için öngörmektedir. Bugün çok sayıdaki özel tıp fakültesinde yılhk eğitim ücreti 20.000 YTL dolayın- dadır. Devlet, tıp fakültele- rinde okuyan öğrenci- lerin öğrenci başına yılhk 12.000 YTL. olan maliyetin 11.500 YTL sini üstlenmek- tedir. (*) Zorla ve zorun- lu çalışmayı yasakla- makla yükümlü olan devletin, üstüne üst- lük eğitim gıderlerine katkıda bulunmadığı kişilerden zorunlu hiz- met talep etmesı eşıt- lik ilkesine ve vicdana aykırıdır. Ülkemizde uluslara- rası sözleşmeler, her alanda olduğu gibi, se- bep olanlara bir so- rumluluk getirmediği için önü arkası düşü- nülmeden onaylan- makta ve uygulamada da gerekli titizlik ve başarı gösterileme- mektedir. Çahşma hayatıyla il- gili u.a. sözleşmelerin onaylanabilirliğinin saptanması ve ilgili iş- lemlerin yürütülmesi, Çahşma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı'nın (ÇSGB) görevidir. Bu çalışmaların ge- rektirdiği niteliklere sahıp olmayan, teknik altyapısız, teknik ya- bancı dil bilgisinden yoksun elemanlar, bu işleri yürütememekte ve ülkemizi, "Sözleş- meyi onaylayan, fakat uygulamayan ülke" konumuna düşürmek- te, böylece de AB üye- liğini bu anlamda en- gellemektedirler. İlgili binmlerdekı bu kişiler, zorunlu çahş- ma öngören yasa tas- lağını incelemiş, an- cak tıp doktorlan için öngörülen devlet hiz- meti yükümlülüğünün iç ve diş hukukun ya- sakladığı zorla çalış- tırma olduğunu göre- memişlerdir. Uluslararası belge- leri zorla imzalama ve onaylama yükümlülü- ğü yoktur. Ancak bir kez bir belgeyi onay- ladıktan sonra kaçış da yoktur. "Kaçış"m yap- tınmı ise uluslararası arenalardan dışlan- maktır. Tıp doktorları için zorunlu çahşma öngö- ren hükümler, AB çev- relerinde TCK tasan- sına eklenip AB baskı- sıyla çıkanlan hüküm- lerden çok daha fazla gürültü koparacak ve ülkemiz aleyhine kul- lanılacaktır. Demokrasi ve hukuk devleti olmak, belirli bir kültürü gerektir- mektedir. Bunca zorla- malara karşın çok faz- la yol alındığı söylene- mez. Birsen Olgaç, a- ILO Sözleşmeleri ve Sosyal Şart'a katılmanın Ça- hşma Hayatımıza ola- sıetkileri,b-29vel38 s. sözleşmelerin onayı- nın çahşma hayatımız üzerindeki etkileri, mevzuatta gerektirdi- ği değişiklikler, Sendi- kal Bakış, 1999 s.2 ss.40-46 "En pahalı bölümüp", Cumhuri- yet 17.08.2005 s.3- Üniversite rehberi 26.07.2005 YTL'ye uyumlu yazarkasaya geçmek için son şans! i* 'aözelfifsat Ekim de alın. Ocak'ta ödemeye başlayın. Şimdi, Olivetti yazarkasa almanın tam zamanı... Termal yazıcılı, akülü, 1000 ürün hafızalı, barkod okuyuculu, Yeni Türk Lirası ve Yeni Kuruş'a uyumlu yazarkasa Olivetti OL-2004 MT, 496,80 YTL Üstelik, peşin fiyatına 10 taksit! Olivetti, Bosch Yetkili Satıcılan'nda. «.20MMT PENCERE Cumhuriyet'in Mekânı... 1962 Mayısı'nın ilk haftasında Başyazar Nadir Nadi beni Cumhuriyet'e çağırdı... 'Pembe Konak' diye anılan tarihsel köşkün mer- mer giriş merdivenlerini tırmandım, kapının hemen sağındaki masada Zihni Efendi oturuyordu, beni Nadir Bey'in odacısı Hasan Efendi'ye teslim etti... Kapıcı da odacı da Yunus Nadi'den miras emek- tartardı... İlk kata çıkan ahşap merdiven basamaklannı tır- manırken 21 'inci yüzyıla uzanacak bir yolculuğa çıktığımı bilmiyordum. • 7 Mayıs 1962'de ilk yazım çıktı.. Nadir Nadi birkaç gün sonra odama girdi, çahş- ma masama baktı.. "- llhan" dedi "ben küçükken bu masanın altın- da oynardım..." O günden sonra Nadir Bey'le ara- mızda yoğunlaşan eşsiz dostluğun anlamını za- manla insani içeriğine ve tarihsel çerçevesine otur- tabildiğimi sanıyorum; benim için bu sıcak ve sü- rekli ilişki paha biçilmez değerdedir; yazılması ge- rekli bir anı romandır. Başyazarımız gözlerinı yaşa- ma kapadığı zaman gazetede dört yazar nasıl anı- lıyorlardı: "Nadir Nadi'nin yazarlan." Oktay, Uğur, Ali ve İlhan... • 1975'te Pembe Konak'tan aynldık; geniş avluda ahşap köşkü 'L harfi biçiminde kuşatan 'müştemi- lat'a taşındık; bu karara çok dırenmiş, derdimı an- latamamıştım. Ahşap Konak yazgısına terk edildi.. Zamanla çü- rüdü, çevresıne çınkodan bir koruma duvan yapıl- dı... Ne var ki Cumhuriyet bugün 'müştemilat'tan da aynlıyor. • Cumhuriyet'i çıkarırken Yunus Nadi gazetenin imtiyaz hakkını kendi üstüne almış, Pembe Ko- nak'la biriikte tüm gayrimenkulü eşi Nazime Na- di'nin adına tapuya yazdırmıştı.. Bugün durum ne?.. Cumhuriyet'in sahibi Cumhuriyet Vakfı.. Gayrimenkulün sahibi mirasçılar.. Cumhunyet Vakfı'nın gaynmenkul üzerinde ancak yüzde 25'lik bir payı var.. Üstelik gayrimenkulün onanlması, Pembe Konak'ın restore edilmesi zama- nı geldi de geçti... Çünkü dile kolay, aradan 81 yıl geçti... • Zaman, kimi zaman durur.. Insan düşünür.. Cumhuriyet gibi bir gazete dünyada yok!.. Milli Kurtuluş Savaşı'na katılan, Islam dünyasın- da ilk Aydınlanma devrimiyle kurulan gazetemiz bu- gün geleceğine daha umutla ve güvenle bakıyor; çünkü Nadir Nadi'nin ölümünden sonra içerden ve dışardan tezgâhlanan tüm kuşatma duvarlannı çetin birsavaşımlayıktık... Cumhuriyet gazetesi bir gazete değildir; Türkiye ve dünyada gazeteyı kat kat aşan bir fikirdir... Hangi mekânda olursa olsun, asıl olan bu fikir- dir... • Cumhuriyet'te 'konuşan eşyalar' yazanlara ilham, verirter ve yol gösteri rier... J Nadir Nadi'nin küçükken altında oynadığı masamû Cumhuriyet'in yeni mekânında bana verilen odaya) taşıyorum. Z SET S OFF oliııel . 6 t Ucrctsiz Danışm» Mettezi. 0800 211 40 29 olivetti
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear