25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SPOR CumhuHyet Olimpiyat 8 BAŞARILI OKÇU NATALIA MASARİDZE ATİNA'DA İDDİALI Madalya tam isabet Gözler Brüksel'de UĞUR ERDENER (Okçuluk Federasyonu Başkanı): Natalia, geçmişte Avrupa şampiyonlukları olan çok deneyimli ve başanlı bir sporcu. Bu yıl biraz formsuz. Ama bu önümüzdeki süreci iyi değerlendirdiği taktirde her zaman iyi şeyler yapacak bir sporcu. Avrupa ve dünya olimpiyat rekorları olan bir sporcu. Eğer bayanlarda takım olarak gıdebilirsek (3 bayan) daha fazla ümıtli olacağız. Çünkü tek bayanla gitmemiz durumunda 64 bayanın arasında özellikle Korelilerin iddiasını düşünürsek şansımız azalıyor. Ancak takım olarak 15-16 ekibin arasında yer bulmak daha kolay... Bir bayanlarda bir de erkeklerde yedek var. Mayıs ayının 3. haftasında Brüksel'de Avrupa şampiyonası var. Bunun sonucunda başka sporcuyla gidip gitmeyeceğimiz belli olacak. ATGŞII silahlann icat edilmediği dönemde erkekler tarafından kullanılan ok, uzun zamandır kadınlann elinde. Ve erkeklerden daha başarılılar. Işte örnek, Natalia Nasaridze. E S R A P E KE R kçuluk, çok eski za- manlardaki gibi olası bir savaşaheranhazırola- bilmek içın değıl, spor maksatlı ya- pılıyor artık. Ve bir fark daha var. Ateşlı sılahlann ıcat edilmediği dö- nemde erkeklertarafindan kullanılan ok, uzun zamandır kadınların elin- de. Ve erkeklerden daha başarılılar. Işte örnek, Natalia Nasaridze. Ati- na Olimpiyat Oyunları'nda okçuluk dalında ülkemizi temsil edecek, şım- dilık tek sporcu. Avrupa ve dünya rekorlarına imza atan Natalia, SSCB'nın çökü- şüyle soluğu Türkıye'de almış. 11 yaşına kadar pıyano dersleri alan Gürcü asıllı Natalia Nasaridze, an- nesının isteğiyle piyanoyu bırakıpte- nise başlamaya hazırlanırken ağabe- yinin bir arkadaşı tarafından ok at- maya götürülmüş. 1972 yılındaTrf- lis'te doğan Natalia, 12 yaşında ok- çuluğa başlamış ve o günden beri de hıç bırakmamış. 12 yıldır Türkıye'de olan Nata- lia'nın kariyeri başarılatia dolu. Ülke- mizde pek çok birincilığin yanısıra; 4 Avrupa birinciliği, 2 dünya üçüncü- lüğü, bir Akdeniz Oyunlan birinciliği ve birçok Grand Prix birinciliği elde etmiş. Bir de takım olarak pek çok Avrupa ve dünya dereceleri var. Ama onun gözü olimpiyatlarda. Her za- man daha iyisini hedefiediğini belir- ten Natalia, "Şu anda tek hedefim olimpiyatlarda madalya almak ve Türkiye'yi en iyi şekilde temsil et- mek. Daha önce üç kez olimpiyat- lara kabldım. 2 kez takım olarak olim- piyatdördüncüsü olduk. Aynca 1996 Atlanta Olimpiyat Oyunları'nda olim- piyat rekorunun sahibi oldum. Bu kez başarmak istiyorum" dıyor. Ok- çuluğa başladığından beri antrenö- rü Vlademir Lekveisvili ıle çalıştığı- nı ve kendısınin başarısında çok bü- yük katkıları olduğunu vurgulayan Natalia şunları söylüyor: "Üzenmde çok emeği var. 12yaşımdan beriya- ni 20 yıldır biriikte çalıştyoruz. Tek- niközelliklerimi vegelişimimı çocuk- luğumdan beri takip edıyor, antren- man programlanmı o hazırlıyor. Be- ni çok iyi anlıyor. Ne yapabıleceğı- mi biliyor. Bu da konsantrasyonumu ve başanmı artınyor." Natalia branşının zoriuklannı şöy- le anlatıyor: "Okçulukta ikı branş var. Birincisi olimpik, diğeri makaralıyay. Ben olimpik daida yanşıyorum. Her ikisınin de kendine özgü zoriuklan var. Teknik olarak detaylan anlatmak çok zor ama kabaca makaralı yayda ılk çekişte daha yüksek birağıriık çe- kilıyor, bir noktadan sonra hafiflıyor ve de ok tetikle atılıyor. Olimpik'te ise atış fazına kadar ağırtığı çekmek zo- rundasınız ve parmaklannızla ok atı- yorsunuz. Ömeğin ben tek bir 'ok'u atmak ıcin yaklaşık 17.5 kilogram ağıriığı çekiyorvm. Birantrenman da yaklaşık 200-250 okatıyotvm. Gün- de çiftantrenman olduğuzamanyak- laşık 8 ton ağılığı çekmek zorunda- yım'Ve gülümseyerekekiiyor "Eh, bi- raz yorucu oluyor tabii.." Türkıye'de uluslararası stan- dartlara uygun tek sahanın Antal- ya'da bulunduğunu söyiüyor Nata- lia. Bu yüzden çok sıkıntı çektikleri- ni vurgulayarak, şunları anlatıyor: "Çalışmalarımızı Ankara Ce- beci Stadı'nda yapıyoruz. Aynı sta- dı futbolcu ve atletlerie de paylaşı- yonız. Aslında hem güvenlik açısın- dan hem de konsantrasyon açtsın- dan okçuluk için özel bir çalışma alanı olması gerekiyor. Ama yok." Ata sporu ama Ata sporu okçuluğa Türkiye'de yeterince önem verilmemesinden şi- kayetçi Natalia, bu konudaki görüşle- rini şöyle dıle getiriyor: "Türkiye ulus- lararasıplatformda okçulukta çok ba- şanlı. Fakatnedense gereken ilgi gös- terilmiyor. Bu belki basının okçuluğa yeterti yeri ve önemi vermemesi bel- ki de toplumun diğer branşlara daha çok ilgi göstermesinden kaynaklanı- yordur. B/z/m kazandığımız birçokAv- rupa ve dünya dereceleri var. Ama kimsenin bunlardan haberi olmuyor. Aslında gereken ilgi gösterilse Türki- ye'nin uluslararasıyanşmalarda çok da- ha başanlı olacağı inancındayım." Küçük adlarıyla tanınan, soyadları kullanılmayan üç ünlü kişi vardır: Fidel, Che ve efsanevi boksör Küba'daki üçüncüünlü:Teofilo •Hî 1984'te Angeles'a Küba da Sovyetler Birliği gibi Olimpiyada gelmemişti. Gazeteciler ABD Amatör Boks Federasyonu Başkanı ve kırk yıllık boks hakemi olan Rolly Schvvartz'a sordular: "Favorim Olimpiyata gelmedi. Joe Louis'den sonra en güçlü sağ yumruk ondadır. Hazır olduğu zaman, bugünkü dünyada onu yenecek kimse yoktur." 5 MAYIS 2004 Favana'da doğudan batıya ' sahil boyunca uzanan 20 ki- lometrelik bir yol vardır Ma- lecon. Dört şeritli bir otoyolun iki yanın- da çok geniş kaldırımlar ve deniz tara- fında o derece geniş bir rıhtım vardır. Akşam saatlerinde yol kenannda ro- mantik sevgililer piyasa eder ve deniz tarafındaki nhtımda günün her saatin- de çocuklar oynarlar, denize atlarlar ve Mexico körfezinin serin sulannda yü- zerler. Yol boyunca gene günün her sa- atinde jogging yapan insanlar gorürsü- nüz. 1972 yılı Ekim ayında bir gün bu joggingçiler arasında uzun boylu, ya- kışıklı. attığı her adımda sportif bir ki- şilik anlatan, eşofmanlı bir genç adam vardı. Çevresiyle ilgilenmiyor, kendi ha- linde koşuyordu. Birkaç çocuk onu ta- nıdılar. Onun hızlı olmayan temposuna ayak uydurup beraber koşmaya baş- ladılar. Birkaç çocuk iki dakika sonra beş-on, on dakika sonra 80-100 oldu- lar. Onları gören büyükler de katıldı, hatta gezmeye çıkmış spor giyimli ol- mayan insanlar da... Birkaç kilometre ileride, La Riviera Oteli önüne gelince güle oynaya koşan binlerce insan ol- muşlardı. Bu, kendi kendine ve yürek- ten gelen heyecanla oluşmuş görkem- li bir zafer yürüyüşüne benziyordu. O genç adam-yani Teofilo- böy- le birşey görmemişti, bir binaya sığın- dı ve uzun süre çıkamadı. Hava karar- dıktan sonra dikkati çekmemeye çalı- şarak ve yürüyerek gitti. Aradan dokuzyıl geçecek 1983'te ABD boks takımı Küba'ya maça geldi- ğinde, bu olayatanık olanlardan biri, Kü- ba Devlet Spor Dairesı çevirmeni Lu- is Canaberra, gazetecilere olayı anla- tacak ve şöyle diyecekti: "Bu o/ay alı- şılmamış birolaydı ama, Teofilo'yu Kü- ba'da herkes tanır ve benzerieri herza- man yaşanır. Zaten Küba 'da küçükad- larıyla tanınan, soyadları kullanılma- yan üç ünlü kişi vardır: Fidel, Che ve Teofilo." Teofilo Stevenson Lorenzo 1952'de Jamaica'da doğdu. Ailesi ta- nm işçisiydi. Teo'nun doğumundan bir- kaç yıl sonra Küba'ya göçtüler. Baba- sı Jamaica'da Ingilizce konuşan birailedendi. Küba'ya yerleştik- ten sonra o babanın beş çocu- ğu evde Ingilizce, komşularla Is- panyolca konuşuyoriardı. Devrim Küba'sında spor bütün gençler için neredeyse zo- runlu bir uğraştı. Teo'da küçük yaşlardan beri değişik sportar yaptı. 1968'te Sovyet Rusya'dan getirilmiş bir antrenör, bu uzun boylu, uzun kollu ve güçlü 14 yaşındaki çocuğu basketbolcu olarak bulmuş ve onu boksa yö- neltmişti... Her bakımdan 'doğuştan spor- cu' tipinin neredeyse sembolü olan bu çocuğu Sovyet antrenör, Küba'nın Boks Ulusal Takımı antrenörü olan Alcides Saggara'ya teslim etti. 1972'de yirmi yaşında iken Mü- nih'te ilk altın madalyasını aldıktan son- ra antrenör Saggara onu şöyle anlata- caktı: "Ilk gördüğümde 14 yaşınday- dı. Uzun boylu, zayıf fakat güçlüydü. Boyuna karşın kilosu 62'den fazla de- ğildi. Ringde inanılmaz bir hareketze- kası vardı. Ringlerde serüvenleryaşa- mış deneyimli birprofesyonel gibiyu- muşak bir stili, hareketlerinde bir bü- yük atlet zarifliği vardı. O yıkıct sağ yumruğu o günlerde yoktu. Bu müt- hiş sağı kendisi de ben de ancak 1970'lerdekeşfettik." Alcides Sagarra'nın anlattığı doğ- ruydu. Teofilo Stevenson, Münih'te ilk maçında Polonyalı Ludwig Denderys'i birinci raundda darmadağın ettikten sonra, ikinci maçını ABD'nin büyük ümidi Duane Bobbick'le yapacaktı. Bobbick, Teofilo'yu 1971 'de Pan Ame- rikan oyunlannda yarı finalde yenmiş- ti. Ve Teofilo'dan korkmuyordu. "Bili- yorum, diyordu, uzun boylu ve güçlü. Ama bir yıl önce kazandığım maçta sol elini iyi kullandığını ve vurucu ola- rak kullandığı sağının zayıf olduğunu gördüm. Yeneceğim." Ama Bobic'in bil- mediği bir şey vardı: Teo, yenildiği o maçtan sonra tam oniki ay yıkıcı sağ yumruğunu inanılmaz şekilde geliştir- mişti. Maçın üçüncü raundu bittiği za- man Bobick sözcüğün tam anlamıyla bitmişti. Yan finalde karşısına çıkan Alman Peter Hussing, 4 dakika ve 3 saniye- de nakavt olduktan sonra şöyle diye- cekti: "Sağ elini hiç göremiyorsun, sanki saklıyor. Ama birdenbire o bal- yoz gibi yumruğu çenende buluyor- sun." Münih'teTeofinal maçı yapmadan altın madalya aldı. Çünkü rakibi isveç- li Thomsen parmağından sakatlan- mıştı, finale çıkamadı. ilk altın madalyasından hemen sonra profesyonellik önerileri geldi. Gö- rüşmeden geri çevirdi: Mllyon dolardan önce ülkemin devrimi üzerine birşey- leryapmak benim ilgımi çekiyor... iki mil- yon dolar olarak adı konan öneriye de: "Profesyonel boks simsarlan boksör- lere alınıp satılacak bir mal gibi bakar ve işe yaramadıklan zaman kaldırıp ataıiar. Ben verebilecekleri tüm para- ları Küba'nın birzerresine değişmem" cevabını verdi. • • • 1976'da Montreal'e gelmeden önce yaptığı maçlardan sadece ikisi- ni kaybetti. Her iki yenilgiyi de Sovyet boksörü IgorVysotsky'den aldı. Ama Vyotsky bir göz rahatsızlığı yüzünden Montreal'e gelemedi. Teofilo'da ilk üç turda üç rakibini toplam 7 dakika 22 saniyede nakavt ederekyan finale çık- tı. Rakibi Romen boksörü Mircea Si- mion iki raund Teofilo'dan kaçtı. (Bu taktik 24 yıl önce Münih'deki finalde Ingemar Johonsson'un diskalifiye edilmesine neden olmuştu). Teofilo üçüncü raundda Simion'un işini bitir- di. Finalde bütün ülke nüfusu 53 bin 500 olan ve olimpiyatlara katılan en kü- çük ülke olan Bermuda'nın temsilcisi Clarance Hill'i yenerek kolay bir şam- piyonluk aldı. 1980'de Moskova'da üçüncü al- tın madalyasını ilk ikisinden daha ko-; lay aldı. Finalde Sovyet boksörü Pyotr Zaev'i 4-1 hakem karan ile yendiği ma- çı izleyen BBC muhabiri "Galiba Teofi- lo'nun iyi zamanlan geride kaldı. Artık o müthiş sağ kroşeleri eskisi gibi de- ğil" diye bir yorum yapacaktı. Ve tabii aldanacaktı. iki yıl sonra 1982'de Reno'da ABD takımı ile yapılan maçta o yılın dünya şampiyonu ABD'Iİ Briggs ancak iki ra- und dayanabildi ve ikinci raund bitme- den nakavt oldu. Biggs o maçtan son- ra yedi ay boks ringine çıkamadı. Son üç olimpiyatın altın madalya- lannı toplamış ve böylece aynı katego- ride üç kez altın madalya alarak tarihe geçmiş olan Teofilo Stevenson Loren- zo 1984'de Los Angeles'da ringe çıkıp dördüncü altın madalyası için dövüşe- meyecekti. Çünkü 1980'de Sovyetle- rin Afganistan'ı işgalini protesto eden amaamacını protesto değil 'savaş var- sa olimpiyat' olmaz ilkesîne dayandıra-' rak olimpiyatı boykot eden ABD'ye kar- ş) Sovyetler Birliği ve yandaşı ülkeler Los. Angeles oyunlannı boykot ettiler. 1984'de Los Angels'da 40 yıllık' amatör boks hakemi ve o günlerde- ABD Amatör Boks Federasyonu baş-. kanı olan Rolly Schvvartz'a gazeteck ler sordular: "Ağır siklette favoriniz- kim?" Başkan Schwartz hiç duraksa- madan 'Favorim olimpiyattayok!'de-' di. Ve uzun uzun anlattı: "Onu ilk kez' 1971'de Kolombia'da Pan Amerikan oyunlannda gördüm. Çocuk sayılırdı. Daha o zaman onun amatör boksta dünyanın en büyük adamı olacağına inanmıştım. Joe Louis'den sonra en büyük sağyummk ondadır. Füze gibi- dir." Gazetecilerin şimdi gelse şampiyon olur muydu diye sormalan üzerine Baş- kan Schwartz güldü: "0nun adı Steven- son, hazır olduğu zaman onu yenecek kimse tanımıyorum." 1980'de Moskova'daki final maçı- nı izleyen BBC muhabiri, Teofilo'nun 1986'da 34 yaşında iken Dünya Şampi- yonu olarak "Amatör Boks Dünyası"nın en iyisi olduğunu ispat ettıği zaman ne- redeydi acaba? SAYI 2£
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear