Catalog
Publication
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Years
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Our Subscribers Can Login And Read Original Page
I Want To Register And Read The Whole Archive
I Want To Buy The Page
21NİSAN 2003 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
17
ik posta; denizsojnOctKrtHJriyetcom.tr
- Tekel, içeriden çökertilmiş..
"Bu işte kim bilir
kaç kişinin e/i vardırt"
Ucuzluk
Maliye Bakanı Kemal
Unakrtan'ın kamu mal-
larını "babalar gibi" ve
önüne gelene "hem u-
cuz hem de çabuk" sat-
ma düşüncesinin attın-
-~ da yatanları Ayşe
A B Meral açıklıyor:
^tr "Babalar gibi,
-* — kimseye hesap
vermeden satanz;
çünkü biz 1950' den be-
ri devam eden misyo-
nun son temsilcileriyiz.
Devleti bir an önce bi-
tirmek için her şeyi
ucuza satacağız. Çün-
kü ulus ötesi sermaye,
elimizi çabuk tutmamı-
zı istiyor."
Son model
Akif Kökçe: "Ulus-
lararası sermaye eski-
den 'yap-'Ş'et-dev-
ret' modeli ile
çalışıyordu. Yeni
aşama 'yık-işlet-
devref modeli.
A
vrupa Birliği, Kıbnslı Rumları bağnna bastı,
Türkiye açıkta kaldı; yann da Kıbnslı Rum-
larAnkara'yakafatutacak... Denktaş'ında
sonu Saddam gibi getirilmeli... Avaıpa'nın
sözünü dinlemeyenler hem Kıbns'tan hem Türki-
ye'den bir bir temizlenmeli... Bu tür görüşler kamu-
oyundaegemen kılınmayaçalışılıyor... Serhan Gün-
gör ise bir vatandaş olarak kamuoyuna açık mektu-
bunda bakın ne diyor:
"Ben artık bu Avrupa Birliği meselesinden çok sı-
kıldım arkadaşlar. Uygarlık dediğin şey bütün insan-
lığındır. Batının değil. Bıktım artık bu sömürü, kan, sa-
vaş ve ikiyüzlülük üzerine oturan Avrupa medeniye-
ti merakından ve bunun meraklılarından. Gunther
Verheugen gibilerinin, (Sen git toptama kamplanna
da milletinın 60 yıl önce yediği haltlardan utan bize
medeniyet dersi vereceğine! 60 yıl önceydi yalnızca,
ortaçağda değil sizin yaptığınız barbariık!) bizim yer-
li yüzsüzlerle birleşip bizi bir ulus olarak düşülebile-
Sıkıntı
cek en alçak durumlara düşürmelerinden sıkıldım.
Kıbns'ta otuz yıl önce sanki ben soykınm yapıyor-
dum, bugün eli kanlı beyler Atina'da 'welcome to the
club' kokteyli veriyoriar, bize de 'kabul edin şu Erme-
nileri katlettiğinizi, sizi alalım' diyoriar. Tabii, bunun ya-
nında 'Kıbns'ı da verin, Ege'yı de verin, Kürdistan'ı
da verin, ulusal sanayinizi de verin, tanmınızı da ve-
rin, verin de verin...'
Sonra kulislerde 'Bu herifleri nasıl oyalayalım" di-
ye kendı soğuk kuzey dillerinde konuşuyorlar, tele-
vızyonlarda yayınlanınca kızıyoriar birbırterine. 'Biz
neden bu ulusa ikiyüzlülük edıp yalan söylüyoruz' di-
ye değil, nereden aldık bu kameralan içeriye diye...
Arkadaşlar, yeter artık. önce içimizdeki ikiyüzlüle-
ri deşifre edelim ve yalanlanna inanmayalım. Sonra
bın yıllık kın tohumlarını bilinçlerinin arka bahçeleri-
ne eken Avrupalı dostlanmıza, 'Alın Gümrük Birliği-
nizi müsaıt yerlere iletin' diyelim. Avrupa Biriiği baş-
vurumuzu çekelim geri. Yalanla, alçalmayla yaşaya-
cağımıza, kendı ayaklarımız üzerinde durmayı öğre-
nelim. 1923'te bunu başaran dedelerimız gibi. Ken-
di gücümüze inanalım. Bilelim ki bunlann kucağında
oldukça, zengin olmak hayalleriyle bunlara açtıkça
mahremiyetimizi, biz yok oluyoruz. Biz insanca, uy-
garca yaşamak için gereken gücü kendimizde bula-
lım, bunlarda değil. Üzerinde yaşadığımız binlerce yıl-
lık uygarlık, bu kutsal toprak bize güç verecektir. El
avuç açmak değil.
AB başvurusu hemen geri çekilsin! Ben Avrupalı
değılim. Yalancı, kaypak, kindar ve sömürgen deği-
lim. Onurumla yaşamak istiyorum atalanmın kanlan
pahasına onuriarını koruduğu bu kutsal topraklarda.
Artık biz sesimızi çıkaralım, içimizdeki ikiyüzlüler
değil..."
Eğitim
t
Köy Enstrtülerinin
kuruluş yildönümü
olan 17 Nisan'da
Ankara da, Ulusal
Eğitim Derneği, ku-
rukJu. Başkanlığını Zeki
Sanhan'ın üstlendiği
derneğin telefon ve fak-
sı: 0.312. 43312 83.
SESSÎZ SEDASIZ (!)
Yüksek Yerilim Hatta
erdincutku(ayahoo.com
i Eskıden ortahk MUZ CUMHURÎYETİ doluydu...
jşündı Vv'ASHÎNGTON PORTAKALI CUMHURIYETl!
Atatüpk, son50 yılın hesabını soruyor
Geçen yıl sözünü ettiğimız romanın
kurgusunda Atatürk, silah arkadaşla-
nyla biriikte yeniden Samsun'a çıkı-
yordu...
Turgırt özakman'ın yazdığı "19
Mayıs 1919 Atatürk Yeniden Sam-
sun'da" romanının ikinci ve son bö-
lümünü de geçenlerde Bilgi'den ya-
yımlandı...
Atatürk bu kez Adnan Mende-
res, Süleyman Demirel, Kenan
Evren, Turgut Özal, Bülent Ecevit,
Deniz Baykal, Necmettin Erbakan,
Mesut Yılmaz, Devlet Bahçeli, Tan-
su Çiller ve hapisteki Recep Tayyip
Erdoğan'a son 50 yıldaki sorumluluk-
lannın hesabını soruyor...
Evren'in veremediği hesaplardan bi-
ri de Atatürk'ün vasiyetini çiğnemesi:
"Yunus Nadi'yı Ruşen Eşref Clnay-
dın izledi: Ben Türk Dil ve Tarih Kuru-
mu konusunadeğineceğim. Bu birva-
sıyettir ve Sayın Evren, bir vasiyetle
oynamak, onu değiştirmek kimsenin
hakkı değildir...
Evren'in yüzü iyice kanştı. Atatürk'e
baktı. Atatürk dikkatle dil devriminin
ilk öncülerinden Ünaydın'ı izlemek-
teydi. Evren'in bakışlannı görmedi.
'Ama siz, Atatürk'ün kurduğu,
amaçlannı kendisinin saptadığı, çalış-
malarına katıldığı, çok emek verdiği ve
ümit bağladığı bu iki tarihi derneği ka-
pattınız...
Tarihçileri ve dilcileri memurlaştırdı-
nız. Türk tarihi ve dilini Türk-lslam sen-
tezcilerinin ellerine bıraktınız...'
Evren üst üste yutkundu."
ÇED KÖŞESİ
OKTAY EKİNCl
Osman Pepe'nin Açıklaması
Orman Bakanı Osman Pepe,
onnanlan satma hazırkklannı
eleştirdiğim yazılanmdan biri-
ne gönderdiği yanıtında, özet-
le şu 2 gerekçeyı vurguluyor;
1- "Orman vasfinı keybetti-
ğinden.ormandışınaçıkarblan
473 bin hektar alanda şehirier,
apartmanlar, fabrikalar var ve
1 mflyondan fazla ldşi yaşıyor-
tşgakfler Idra bik vermiyor-
larJ"
2- "Anayasa, bu yerteri sade-
ceorman köylükrineuygungö-
rûyor ama kullananlann çoğu
köylü değiL. Bu saüşın geliri ile
orman köylüsünün refahı da
yükseJtilecek-."
Osman Pq>e, 07.02.2003 ta-
rihli bu yanıtını gönderdikten
bir hafta sonra, Ankara Asliye
Hukuk Mahkemesi'nde bana
ve Cumhuriyet'e dava açmış...
Aynı yazımızdan ötürü 3 mityar
lira ^anevi tazminaf ıstiyor...
'Ormancılık' ne diyor?
Yargı sûreci nedeniyle, Pe-
pe'nin "davaa" olduğu;
"Ormanlarda Akfi-
rat Yasaa" baş-
lıklı yazıma
değinemiyo-
rum.
(22.01.2003 -
Cumhuriyet)
Ancak, kısa adı OR-KOOP
olan ve •'orman köjiûlerinin"
örgütlendığı "Türkiv-eOnnan-
alık Kooperatifkri Merkez Bir-
Bği''mn aynı satış yasalanna
tepkilenni içeren açıklamalan-
nı okuyunca, yukardaki yanıt-
lara birkaç söz söylemeden de
kendimi alanuyorum.
1- Ormancılann tüm "hoca-
lan", öncelikle "orman vasfi-
mn kaybedümesr sözüne kar-
şılar... Çünkü, doğada yüzlerce
yılda edinilmiş "orman" nıte-
liğinin sadece "ağaçhkyer" an-
lamına gelmedığını; toprağın
aynı geçmişte oluşan "orman
ve yaşam yaratan" yapısının
asıl belirleyici olduğunu belır-
tiyorlar. Bunu böyle öğrenme-
yen öğrenciyi de mezun etmi-
yorlan.. Yani, *ağaç dokusu
azatauş" orman alanlannda
"devlete" düşen gerçek orman-
cılık görevi, buralan yeniden
"orman dokusuna kavuştur-
mak". Bu görevde baş sorum-
lu olanlann yapması gereken
'Haram para'da gözü var.
ise orman alanlanndakı "ka-
çak" yapüann para karşıhğı
'Hapu>1a" ödüllendirilmesini
eleştirenlen görevden almak ya
da mahkemeye vermek yerine,
aym yağmaya göz yuman ve
teşvik edenleri sorgulamak de-
ğil mıdır?..
2- "KöyKi otanayan'
1
işgalci-
lere satıştân elde edilecek para-
dan "orman köylüsü" deyarar-
landınlsa bile. bu arazıler "bit-
tiğtade" ne olacak?..
Nitekım "kövtülerin örgüdû
sesi" OR-KOOP, açıklamasın-
da diyor ki: "Orman varhğum-
za yönelikbu tavır, ormanda>»•
şayan köytûlenn de geleceğini
tehditedij'oıf
Bu görüşûn altında, Sinop,
Artvin, Bolu. Zonguldak-Bar-
ün-Karabük, Bursa, Ordu-Gi-
resun, Araç-Dadav- thsangazl,
Azdavay-Pmarba-
şı, Kastamonu,
Ankara, Muğla,
Çanakkale,
Manisa,
Edirne,Kü-
tahva. Bur-
dur,K.Ma-
raş, Mersin
orman köy-
lüleri kal-
kınma ko-
operatifleri
ve tanm ürünlen birlıkleriyle
biriikte, ilgili meslek kuruluş-
lan ile orman ve çevre dernek-
lerine ait "50'den fazla örgü-
tûn" imzalan var...
Yani, Pepe, köylülerin ıste-
mediklerini, "köylüleriçin'' (!)
yaptığını söylüyor...
'Müşterfleri' kiınler?
Aslında, bu tarnşmanın "tur-
nusolu", ormanlann satışında-
ki "mûşteri profili'' olsa ge-
rek... Osman Pepe'nin "1 mft-
yondanfada" dedığı ışgalci nü-
fus, seçimlerde AKP'ye en bü-
yük destegı veren, Istanbulçev-
resindeki "Aknrat" türü yasa
dışı yerleşmelerde yaşıyor.
Eğer pazarlama yasalan çı-
karsa, işte bu "seçmenlere" de
yağmaladıklan ormanlann "ta-
pulan" armağan edilecek... Pe-
ki, acaba bu "haksız rant ka-
zancmdan" alacaklan paralar,
Osman Pepe ve hükümet ıçın
"helal" mı olacak; yoksa "ba-
ram" mı?..
KtM KtME DLM DUMA BEH/Ç AK
—~——
behicakCa turk.net
ÇİZGtLtK KÂMÎL MASARACl
HARBt SEMtH POROY semihporoyinyahoo.com
BULUT BEBEK NVRAYÇtrrçl bulutbebeku: hotmail.com
tes7rmi\ıefc«c?V6'
tipfc»
şzye
benzjyö... ^ )
. vertrken
İstanbul'un
233.
TARİHTE BUGÜN MIMTAZARIKA* 20 Nisan
Cumhurbaşkanı da onaylarsa..
"Kûltür ve Turizm Ba-
kanlığı''nın artık eli kulağın-
da... Eğer, Cumhurbaşkanımız
Sezer de bu "siyasi inadı"
onaylarsa, kendi kültür kim-
liklerini bile "turizm rantı-
na" teslim etmeye oy veren
AKP'lılerin yakında ne hale
düşüceklenni artıkumursamı-
yorum...
Ancak. kültürel bağımsızlı-
ğın değennı kavTamayıp, "uy-
gulamayı izleyelim" dıyebi-
len kimi aydınlanmız ise unu-
rulmayacak... Bu köşe sadece
uygulamayı değil 'izleyenle-
ri"de izleyecek; "suskunla-
n " ise sorgulayacak...
Oekinci(a cumhuriyet.com.tr
ART NOUVBAU* SANAT AKIM/..
*SOCIET£
4BT MOUt/GAlt" QH£. NW/O~) SEHSİSI AÇIL-
Mlfrı. 18?S 'i-£ *9IS ,
Bu SANATAtaMt, &AHA ÇOK. RE
Ş, , İ GİBİ
siA/'t GösregMrçr/'.
Nİ, 13.
KIVK.ILIP SÜtUJLEJJ 8ır<l
OLDUĞU SU ,
rt>İ.. 6AU6UIN',
AHT NOUVEAU"
PANO
DENtZ KAVUKÇUOĞLU
Amerikan Usulü Özgürlük
Irak savaşı, Amenka Birteşik Devletleri Savun-
ma Bakanı Donald Rumsfeld'in "Yağma özgür-
lüktüri" çağnsıyla b'ıtti. Bin yıl düşünseler akıllan-
na gelmeyecek bir hızla ve bir anda özgürleşive-
ren Iraklılar, bu tarihsel çağnya uyup sokaklara dö-
küldüler... önce Saddam'ın heykellerini devirip,
devirdikleri heykellerin orasını burasını terlikleriy-
le iyice bir dövdükten sonra kavuştuktan özgürtük-
lerinin tadını çıkarmak için yağmaya giriştiler. Bu
özgürieşme sahnelerinden bize ulaşan ilk görün-
tü derme çatma bir el arabasında bir itfaiye hortu-
mu taşıyan 15-16 yaşlannda, yalınayak bir çocu-
ğun fotoğrafıydı. Yağmalanan itfaiye binasından
payına o hortum düşmüştü garibanın...
Sonra başka görüntüler gelmeye başladı ekran-
lara... Yağmalanan hastanelerden, okullardan, ma-
ğazalardan taşınan karyolalar, jinekolog koltukla-
n, sıralar, karatahtalar, televizyon antenleri, plastik
bahçe kottuklan ve daha neler neler... Her biri bi-
rer özgürlük simgesiydi bu yağma mallannın... Ya-
nn bir gün ortalık biraz durulur gibi olunca Iraklılar
kurulacak özgürlük pazariannda, -artık kaçagide-
ceklerse-, satacaklardı bu özgürlük simgelerini...
"Büyük kurtu/uş"tan nasıplerine düşecek olan da
bu satışlardan ceplerine girecek o dinarlardı za-
ten... O üç beş dinar için Amerikan tanklannın üze-
rine çıkıp Amerikan askerlerinin suratlannı yala-
mışlar, ellerini öpmüşler, ayaklanndan terliklerini
çıkanp Saddam heykeli dövmüşlerdi...
Amerikan televizyonlan surat yalayan, el öpen,
heykel döven bu Iraklı görüntülerini yayımlıyoriar,
"İşte özgür Iraklılar!.." diyorlardı.
Bizim Amerikan gönüldaşı televizyonlar da "mal
bu/muş Mağribi" gibi atlamışlardı bu görüntülere.
Yağmacı sürülenni ikıde bir ekrana taşıyoriar, "Bu
Iraklılardan da ne köy ne de kasaba olurdu za-
ten..." demeye getiriyoriardı. Ne zaman ki Lond-
ra'daki, Paris'teki, New York'taki antika eser mü-
zayedecileri devreye girdi, Bağdat'taki müzelerde
özgürleşmiş Iraklılardan nasibini aldı, biraz duru-
lur gibi oldular. Mezopotamya uygariığının o paha
biçilmez yapıtlan kapanın elinde kalıyordu. O za-
man, "Tann aşkına, nerede bu bizim Amerikalı-
lar?" diye sormaya başladılar. Oysa Amerikalılann
nerede olduklannı bizim gibi onlar da biliyorlardı.
Hastaneler, okullar, bakanlıklar, devlet yapılan, ma-
ğazalar gibi o müzeler de yağmalanırken özel
Amerikan biriikleri Irak Petrol Bakanlığı'nın çevre-
sinde nöbet tutuyorlar, dışanya kuş uçurtmuyor-
lardı. Irak'ı o bakanlığın yonetimindeki petrol ku-
yulannı ele geçirmek için işgal etmişlerdi çünkü...
Amerikan işgal ordusu petrol kuyulannı ele ge-
çirince "iş" bitmişti büyük ölçüde... Geriye Kürt-
lerie Türkmenleri, Araplaria Kürtleri, Şiilerie Sün-
nileri kapıştıımak, sonra bir kez daha kurtancılığa
soyunmak, daha sonra da Suriye'yi hizaya getir-
mek kalıyordu. Amerikalılar ve onlann sadık müt-
tefikleri Ingilizler için ne kadar kanşıklık, ne kadar
savaş, "o kadar petrol" demekti. Şunun şurasın-
dazaten kırk yıllık, bilemedin elli yıllık ömrü kalmış-
tı petrolün... O iş bilmez Araplann elinde daha faz-
la çarçur edilmesine razı olunamazdı bu değerii sı-
vının... Eğer kesin zaferin yolu teriıkle heykel döv-
dürmekten geçiyorsa, ne yapıp yapıp bu "yol"
açılmalı, açılıp genişletilmeliydi. Iraklı baldın çıplak-
lar bugün nasıl Saddam heykeli dövüp, müze yağ-
malayarak özgüriüğün keyfini çıkanyorlarsa, yann
da Kürtler Barzani'nin, Talabani'nin, Şiiler Aye-
tullah'ın fotoğraflannı yırtarak, Suriyeliler de E-
sad'ın heykellerini yıkarak, terlikleyerek özgürie-
şebilirierdi.
Donald Rumsfeld'in de, Bush'un da, Cheney'in
de umurlannda değildi Sümer tabletleri... Mezo-
potamya uygariığının adını bile duymamışlardı bu
Teksaslı küresel petrol hırsızlan... Biryandan ca-
hillikleri, öteyandan vurdumduymazlıklan, birtür-
lü gemleyemedikleri açgözlülükleri basınımızdaki
gönüldaşlannı rahatsız edecek ölçülere varmıştı...
Bizimkiler, doğduklan topraklann en hayırsızlan da
olsalar, sonuçta bir başka uygariık beşiğinde, Ana-
dolu'da açmışlardı gözlerini dünyaya... Satır ara-
lannda, "Ah çocuklar, niçin böyle yapıyorsunuz?"
diye sormaya başlamalannın nedeni de buydu...
Talihsizliklerinin de tabii...
e-posta:dkavukcuoglu(n superonline.com
Faks:0212-234 68 73
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
1 2 3 4 5 6
1 2 3 4 5 6 7 8 9
SOLDANSAĞA:
1/ Genellıkle
29 Tem-
muz'da görü-
lenbirfırtına.
2/DoğuAna- 4
dolu'da bir ır-
mak... Eski-
denağırhapis
mahkûmlan-
nm boynuna
geçirilen de-
mir halka. 3/
Ziraat... Geleceği
öğrenmek için çeşit-
li şeylere bakarak
anlam çıkarma. 4/
Gelir... Asaf Halet
Çefebi'nin bir şiir ki-
tabı. 5/Kalınkabuk-
lu ve çekirdekli bir
portakal cinsi... Eski
hukukta rüşvet ve-
renle alan arasında
aracılık edene verilen ad. 6/Bir renk... Ölen kim-
senin vücudu. II Ressam tarafindan kullanılan
boya hacmi... Harman yerindeki tahılın taş ve top-
rakla kanşık kalmtısı. 8/ Bunama... Cemaate na-
maz kıldu^n kimse. 9/ îskenderun'a özgü bir fir-
tına.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Yemen ve Etiyopya'da yetişen, yapraklan uzun
süre çiğnenince sarhoşluk veren bir ağaç... Suni.
2/Karakter... Akdeniz Bölgesı'nde bir akarsu. 3/
Hoş ve çekici bir görünümü olan... Deriden sızan
tuzlu sıvı. 4/ Fınnda ekmek, börek, çörek çevir-
meye yarayan bir tür kürek... "Evet" anlammda
kullanılan bir söz. 5/ Fas' ın plaka işareti... Bir ha-
ber ajansınm kısa yazılışı. 6/ Yabancı... Ulaşım
yollannın yayalar ve taşıtlar tarafmdan kullanıl-
ması. 7/Sergen... Vanlmak ıstenen bir amaca doğ-
ru geçilmesi gereklı dönemlerden her biri. 8/Tek-
ke edebiyatı şiir türlerinden biri... Demiryolu. 9/
Çok yakışıkh, çok güzel... Gözleri görmeyen.
I
L
P
I
K
|
F
A
E
R
•
T
s
IL
T
K
R
A
T
s
1L
A
T
A
N
1Y
E
D
E
K
|
B
0
T
0
K
A
R
|
S
E
B
A
T
A
R
IH
U
I
1
Tı
IR
1
HJ
A
|
A
L
A
L
|
C
0
K
E
Y
•R
A
M
A
Y
AN
A