22 Kasım 2024 Cuma Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SPOR Dünya 2 RİVALDO 1 (Brezilya-Türkıye, Dünya Kupası, 3 Hazıran 2002) Brezilya'nın Türkiye'yi 2-1 yendiği Dünya Kupası 1. tur maçında bacağına bır futbol topu gelen Rivaldo. acıyı yüzünde (!) hissetti. Güney Koreli hakem Yung Joo Kim, Rivaldo'yu kafa- sını tutarken gördü ve topu atan futbolcuya, Hakan Ünsal'a kırmızı kart gösterirken, FIFA, Rivaldo'ya para cezası kesti. Ceza konusunda vicdanının temiz olduğunu beiirten Rivaldo, "özür dileyecek bir şey yapmadım. Ben kur- bandım ve para cezası verilen de benim. Topun yüzüme çarpmadığı açıkça görü- nüyordu ama yine de kurbantm. Kimse- ninyüzüne vurmadım! O Türk'ün bana ne yaptığını herkes unutuyor. Ben faul uydu- ran bir oyuncu değilim" diye konuştu. • ROBERTO ROJAS 2 (Brezilya - Şıli, Dünya Kupası elemesi, 3 Eylül 1989) Şili, bu maçta gerçek- ten haddini aşmıştı. Plan basitti: Kavgaçıkanlacakve maçın tarafsız sahada oy- nanması sağlanacaktı. Uygutama: 69. dakika- da Şili kalecisi Rojas, ken- dini yanıbaşına düşen bir fi- şeğin dumanına attı. Eldiveninden bir us- tura çıkanp kendini kafasından bıçakladı! Sonuç: Bol kan, büyük bir kavga vetartış- ma Ancak videonuntanıklığtndan sonrakar- şılaşmatekrarlannnadı ve Brezilya maçın ga- libi oldu. Şili, Dünya Kupası'ndan elendi ve bir sonraki kupadan dadiskalifiyeedildi. Ro- jas ömür boyu men cezası aldı. Fişeği atan kadın, Brezilya playboyuna transfer oldu. 2001 Mn Mayıs'ında FIFA cezayı kaldırdı. Rojas karar hakkında, "43 yaşından son- ra top oynamam imkânsız. Ama affedilmek, en azından vicdanımı temizledi" yorumu- nu yaptı. KLINSMANN 3 (F.AImanya-Ariantin, D.Ku- pası Fınalı, 8 Temmuz 1990) Maçta Jurgen Klins- mann'ın Pedro Monzon'u geçmeye çalıştığı pozisyo- na kadar B. Almanya, Arjan- tin'in katı - oyun bozucu fut- boluna yanıt veremiyordu. Monzon, Klinsmann'a bir şeyler, belki defaul yapma- ya çalıştı, ancak buna fırsat bulamadan Klinsmann, Monzon'un üzerinde hava- landı. Havada zorlamayla birkaç düzen- siztaklaattı. Böylece Alman oyuncu, Mon- zon'un bir Dünya Kupası'nda kırmızı kart gören ilk futbolcu olarak tarihe geçmesi- ni sağladı. Almanya penaltıyla kazandı ve daha sonra Rudi Völler tarafindan bir ha- va yolculuğuyla ödüllendirildi. • DIEGO SIMEONE 4 (Arjantın - Ingiltere, Dünya Kupası, 30 Hazıran 1998) David Beckham bu kadar ünlü bir reklam yıldı- zı (!) olmadan önce pek de sevilen biri değildi. Kendisi- ne duyulan genel antipatiyi, Diego Simeone'nin yaptı- ğı birfaule topuğuyla verdi- ğiyanıtaborçluydu. Budarbeden sonra Si- yalancı dolmaFutbolda sahtekârlık...Profesyonel oyuncuların maçlarda sık sık başvurduğu biryol. Savunmaysa hemen her zaman aynı: "Ben suçsuzum." Yalnızca futbolcular mı? Ne yazık ki hakemler de bilinçli ya da bilinçsiz, bu oyuna kimi zaman ortak oluyor. Işte size futbol dünyasından bir demet üçkâğıtçı... Brezilya-Türkiye maçında yaptığı numarayla Hakan Ünsal'ı oyundan attıran Rivaldo'nun hareketine FIFA para cezası verdi. meone, tiyatral bir hareketle sendeleyerek düşmüştü. Simeone, geçen yıl verdiği de- meçte yaptığı numarayı, "Benim yerimde kim olsa aynı şekilde davranırdı" sözleriy- le savunurken, Beckham, "Olaydan son- ra, kendikendime 'Büyük bir hatayaptım' dedim" ifadesini kullandı. SLAVEN BILIC 5 (Hırvatistan - Fransa, Dünya Kupası yan finali, 8 Tem- muz 1998) Laurent Blanc'ın eli hafifçe yüzüne çarpan Bi- lic, yüzünü kapatarak yere düştü ve Fransız oyuncu kırmızı kart görene kadar yerdekaldı. Böylece Blanc, final karşılaşmasında oyna- yamadı. Hırvat futbolcu, 'hem suçlu hem güçlü' misali kendisini şöyle savunuyor... "Blanc'ın suçlaması gereken biri varsa o da kendisidir. Ben düzenbaz değilim, dü- rüst biriyim. Sonuçta suratıma vurdu." Bilic; Profesyonel Futbolcular Birliği, mes- lektaşlan ve Hırvatlann da aralarında bu- lunduğu Avrupalı yandaşlar tarafından mahkum edildi. EL-HADJI DIOUF 6 (Senegal-Uruguay, Dün- ya Kupası, 11 Hazıran 2002) El - Hadji Diouf, Uru- guaylı kaleci Fabian Cari- ni'nin nefesinin rüzgârıyla (!) havalandı ve kendisini yerde buldu. Tekrar görün- tüleri hiçbir temas olmadı- ğını gösteriyordu. Ancak hakem aynı fikirde değildi, penaltı noktasını gösterdi. Daha sonra Uruguay takımından Richard Morales aynı şeyi yaptı ve hakem yine penaltı ver- di. Beyaz noktayı göstermediği zaman kart gösteriyordu. Tam 12 oyuncu kart gördü ve Senegal 2. tura kaldı. Diouf ko- nuyla ilgili olarak, "Herşeye karşın gurur duyuyonım" açıklamasını yaptı. FRANCIS JEFFERS 7 (Arsenal - Uverpool, Ara- lık 2002) Peter Osgood onun için "Futbol camıasının en büyüksahtekân"yorurnunu yapıyor ve ekliyor: "Onun gerçekten sakatiandığınıgör- mek isterdim." Jeffers, Arse- nal forması altındaki en unu- tulmaz anı, John Arne Ri- ise'yle girdiği ikili mücadelede kendiri ye- re atarak takımına penaltı ve 1 puan kazan- dırdığındayaşadı. Gerard Houllier. hake- min kandınldığını belirtirken, Ron Harris "Antrenmanda bu düşüşe çalıştığını öğ- renirsemşaşırmam"dedi. 'Franny'iseken- disini şu sözlerle savunuyor: "Ben üçkâğtt- çı değilim. Dürüst biriyim." PAUL ALCOCK 8 (Sheffield VVednesday - Arsenal, 26EylüM998) PaoloDiCanio, Mar- tin Keovvn'un bacağına tek- me atınca hakem Pacl Al- cock ikisine kırmcı kart gös- terdi. Tepkisini hakemi ite- rek gösteren Di Canio, "Ke- ovvn'a vurdum. Ancak ol- dukça garip birbiçimcfe, pe- naltı verilmesini sağlamaya çalışan bürigi- bi kendisiniyere attı" ifadesini kullandı. Di Canio, 11 maç ceza aldı ve Alcock emek- li edilme tehdidiyle karşılaştı. MARK HUGHES 9 (M.United - MontfDellier, Kupa Gatipleri Kupası Çeyrek Finali, 6 Mart 1991) Milyonlar Mark Hug- hes'un Pascal Baills'in dar- besiyle gerisin geriye y&e dü- şüşünetanık oldu. Ancak UE- FA, Baills'e kendisini savun- ması için TVgörüntülecnden yararlanmasınaizin vecmedi. Hughes, Montpellier Başkanı Louis Nicol- lin tarafından 2. maç için Fransa'ya gelme- mesi konusunda uyarıldı. Alex Ferguson, Nicollin'in gözdağı vermeye çalıştığını savu- narak "7997 yılındayız. Bu türşeyler^e ba- şanya ulaşamazlar" dedi. Hughes rövanş için Fransa'ya gitti ve United'm 2-C galip geldiği maçta kendisine faul yapan J.Ma- nuel Thetis san kart gördü. Fransız oyun- cu, Hughes'a tükürünce atıldı. ROBBIE SAVAGE A ğ± (Derby - Leicester, 75 M f l Eylûl2001) III Robbie,yıpratıcı bırma- I I I çmsondakikasındarakıpce- I I I za alanı içinde kendîni yere I I I atarak hakemebakınca orta- I 1 I hk kanştı. Derby oyuınculan ^ " \ r onu korner bayrağına kadar kovaladı. Daha sonra da so- yunma odasına giden kori- doriardaSavage'esaldırmayakalktı. Oerby'nin teknık patronu Jim Smith, "Yıllar t>cyu pe- naltı için akıllıca davranan oyuncular cördük. Ama o pek zeki değil ve penaltı v&rdirmek amacıyla yaptığı hareketler isyana dönüşü- yor. O bunu hep yapıyor" dedi. Rotobıe'nin savunması ise tanıdıktı: "Kariyerim boyun- ca hileye başvurmadım. Ben masurvum..." Anadolu'dan Çıkıp Atlantik Kıyısına Vardık ABDÜLKADİR YÜCELMAN Dipteyim sondayım dep[E F Î K R E T D O Ğ A N Futbolculan hep dertten tasa- dan uzak düşünürüz; spor yaptık- lan için değil, bir elleri yağda bir el- leri balda yaşadıkları için. Toplu- mun önünde el pençe divan dur- duğu vrtrindeki herkes payını alır bu zalim önyargıdan. Her ne kadar ilah düzeyine yükseltilselerde onlardaetten ke- mikten yapılma insanlar, en azın- dan içlerinden birkaçı. Bayern Mü- nih'in ünlü yıldızı Sebastian Deis- ler'in depresyon nedeniyle psikiyat- ri kliniğineyatırıldığı haberini açık- ladığı olağandışı basın toplantısın- da menacer Uli Hoeness, sözü Profesör Florian Holsboer'e bı- rakmadan önce, bu unutulmuş ger- çeği anımsatarakgazetecileri uyar- magereğinihissediyordu: "Lütfen hertüriü dayanaksız yorumlardan kaçının, futbolcu Sebastian için değil, insan Sebastian için!" Şimdi 23 yaşındaki ulusal fut- bolcu Münih'deki Max-Planck Psi- kiyatri Enstitüsü'nde yaklaşık iki haftadır ilaç tedavisi ve terapi gö- rüyor. Ama kafalardaki futbolcu im- gesiyle bu hastalık örtüşmüyor; aç değil açıkta değil, bu neyin buna- lımı böyle? Oysa zavallı delikanlının de- ğil depresyona girmek, keçileri ka- çırmak için bileyeterince nedeni var- dı. Beş yıllık profesyonel yaşamın- da tam beş kez bıçak altına yatmış- tı. Her defasında futbol sahaların- dan çok uzun süre ayrı kalmak zo- rundaydı.Sakatlıkların en acısı, 2002'nin mayısında sağ dizindeki kıkırdak doku zedetenmesiydi; Dün- ya Futbol Şampiyonası'na gitmek- ten ve belki de bu kupanın yıldız- larından biri olmaktan alıkoyacak- tı bu sakatlık Deisler'i. Bu yılın şubatında sahalara ancak dönebildi. Çok iyi oynadığı Dortmund maçının 60. dakikasın- da değiştirilmek için kulübeye işa- ret etti. Adale çekmesinden çıktı- ğı sanılıyordu. Birkaç gün sonra Uli Hoeness işin içyüzünü açıklamak için basın toplantısı düzenleyecek- ti. Tedaviyi yöneten Prof. Holsbo- er, her ne kadar kesin bir süre ver- mese de onun tekrar futbola dö- neceği konusunda iyimser. Dileriz haklı çıkar. Ama ya medyanın fut- bolcuya bakışı? Kendimizi kandır- mayalım, oradaki karanlık bitmez. WL « ^ Avrupa Futbol Birliği UEFA, Londra'daki bir maçta bomba ko- nulacağı ihbarını alan Ingiliz gizli servısinin Dış Işlerıni uyarması ile Ingilizler paniğe kapılınca olay dö- nüp dolaşıp bizim başımızda pat- ladı. Londra nire, Istanbul nire de- meyin, adımız çıkmış bir ke- re.Eğer hemen hemen her stadı- mızda olay çıkıyor ve hatta zaman za- man da kan dökülüyorsa, UEFA'nın kara kitabı- na girmemizi yadırgamıyalım. Ne yapa- lım ki holiganizim bol, polisimiz copunu istediği- ne kullanıp istediğine kullanmamakta özgür ise UE- FA'nın ilk aklına gelen elbette takımlarımızı ta- rafsız sahalara itelemek olmalı. Peki 2.5 - 3 mil- yon Türk'ün yaşadığı Almanya tarafsız sa- ha mı acaba? Yoksa UEFA'nın amaçları arasın- da Türk turizminin önünü kesmek mi var? Kısa- cası UEFA kararının spordan çok siyasi ve eko- nomikk olduğuna ılişkin veriler var. Kim ne derse desin futbolumuzun önünü kesemeyeceklerini artık Avrupa da biliyor. Bir Gaziantep takımı Türkiyede 3 golle yendiği Lens'e Avrupada, kendi seyircisi önünde de 3 gol atabiliyor. Başkentimızin gözbebeği Gençlerbir- liği Lizbonda 3 gol atarak tur atlıyor. Gaziantep Teknik Direktörü Nurullah Sağlam" Avrupayı geç- tikOkyanusaaçıldık "diyor. Yalan mı ...Pupayel- ken gidiyoruz... Gaziantep ve Gençlerbirliğinın başarılart asla raslantı değil.Bugün Türk takımlan ile eşleş- mekten hiç de memnun olmayan Avrupa takım- lanna karşın Ulusal takımımızın Avrupa şampi- yonasıfınallerine katılamayışmın nedenlerini ara- mak,araştırmakzorundayız." Kulüplerimizin ba- şarısı neden Ulusal takımıza yansımıyor?"un ya- nıtını bulmalıyız. Spor ekimize gelen elektronik posta ve fakslardan anlıyoruz ki futbolun dışındaki spor- lara geniş yer verilmesini okurlarımız olumlu kar- şılarken amatör sporlarda bir durgunluk ve kimi dallarda eskiye göre bir bıkkınlık ve dağınıklık ol- duğunu ve spor ekinin Olimpik ve Olimpik olmayan sporlara bir hareket getireceği ınancı taşıdıklarını belirtiyorlar.Tamamen katılıyoruz . Bize ışık ve yol göstermeyi sürdürün lütfen. Sağlıcakla kalın... Ne Getirir Ne Götürür A R Î F K I Z I L Y A L I N CumhuriyetSporGazetesi'nin misyonunediyenlereaynıyanıtıve- nyoruzgünlerdir. "Doğruhabercilik, düzeyli magazin, özgün söyleşi, öz- gür görüşler, ilginç araştırmalar..." Verilen yanıtı pek de 'ticari' bulmayanlar ısrarla aynı şeyi söyle- y,p duruyor: "Peki hiç tiraj kaygınız yok mu, diğer spor gazeteleh gibi sansasyonel anlayışı seçip iki de transfer haberi patlatsanız 20 bin ek satış getirir.." İyi hoş! Getirir de ama Cumhuriyet'in 80 kü- sür yıldır savunduğu değerleri de alır götürür. O nedenledir ki, bildığimiz yoldan şaşmayacağız... Ancak.. Bu demekdeğıldırki dergimiz 'tek dü- ze' bir kimliğe bürünüp öylesine çıkacak... Hayır, içımizdeki heyecan sonsuz. Istenç ve paylaşma duygumuz da üst düzeyde. Eski ve yeni yazarian- mıza, sporcu dostlanmıza, kapımız sonuna kadar açık. Bu sayıdan itibaren sürpriz isimlerle karşıla- şacaksınız. Ali Sirmen, bu hafta G.Saray'ı yorum- layacaktı vazgeçtı. Onun yerine dünyanın tek or- tak dili futbolla ilgili saptamalannı yansıttı sütunla- nmıza. Gelecek hafta Cüneyt Arcayürek. Anka- ra'dan bakacak Fenerbahçe-Galatasaray-Beşik- taş çekişmesine. Motor sporlan tutkunu Ömer Erdem, Şevki Gökerman ye Murat Yığcı ile otomobil sayfasını paylaşacak. Üçü de uzman. Onlan tek safyaya sığ- dırmak Smart'a 4.6 lıtrelik motortakmak gibi birşey! Nasuh Mahruki aldı başını gidiyor. Yazılan- nı kesıp saklayan okurtanmız, "Küpürleri gönder- sek imzalatır mısınız" ricasında bulunuyorlar. Ger- çekten her yazısında toplumsal bir mesaj var. Basketboldaki konuk yazar geleneğimiz Ser- dar Apaydın la sürüyor. llerteyen haftalar için Ay- dın Örs'ten söz aldık. Federasyon Başkanları ve yöneticilerinin yazı bombardımanı izcilik, kayakla sü- rüyor. Gelecek hafta kano, okçuluk ve dağ bisikle- ti konusunda ilginç yorumlar okuyacaksınız. Mahmut Sert'in akademik bakışını gelecek haftalarda üniversitelertjeki öğretim görevlilerinin in- celemeleriyle süsleyeceğiz. Mizah ve bulmaca sayfamız renkleniyor gün geçtikçe. Özdemiroğlu'nun saptamalanna gülsek mı, ağlasak mı bilemiyoruz. Arka safyadaki bir spor- cu, biryaşam dizisindebu hafta Beckham var. Ki- mimiz kızarak, kimimiz beğenerek okuyacak 'kibir- li' Ingiliz'in hikayesini. Bu arada iki haftadır kapağımızı futbolla süs- ledik diye "Onlar da futbol ekı oldular" biçiminde eleştiri getirmeyın. Gençlerbirliği ve Gaziantep, Ana- dolu devriminı gerçekleştirdiyse eğer, gazetemizin de ekimizin de sayfalannı onlara ardına kadar aç- malıyız. Ankara'dan Çetin Susan yönetiminde Ana- dolu mucizesini farklı bır bakışla sizlere sunmak is- tedik. Sanınm Ersun Yanal ve Nurullah Sağlam'ın kaleminden, ağzından bu silkinişi okumak Cumhu- riyet okuru için bir ayncalıktır. Bir de Serkan Balcı röportajını kesip saklamanızı salık veririm. 'Aya- küstü' söyleşilere inat, keyifli bır ürün. Gelecek hafta buluşmak düeğiyle. 3 ARALIK 2003 SAYI3
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear