25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA UGUR MUMCU OZEL EKİ Uğur Mumcu'nun eşi, um:ag Başkanı Güldal Mumcu, 10 yıllık süreci değerlendirdi Cinayetin ardındaki bağlantılar aydınlatılmalı A IŞIKKANSU NKARA - Uğur Mumcu Araştır- macı Gazetecilik Vakfı (um:ag) Başkanı Güldal Mumcu, yalnızca tetikçilerin ortaya çıkanlmasının, siyasi suikastlann tümüyle aydın- latıldığı anlamına gelmediğini \-ur- gulayarak, "Cinajeti işleyenlerin ardmdaki örgütkrin bağlantdan ay- dınlatılmadığı sürece hem devlet, hem de yurttaşlann can güvenliği tehdit alünda demektir" diye ko- nuştu. um:ag başkanı Güldal Mumcu, eşi Uğur Mumcu'nun aramızdan alınışının 10. yılında Cumhuri- yet'in sorulannı yanıtladı: - Uğur Mumcu'yu yitirişimizin üzerinden 10 yü geçtL Bu süre için- de uzun süren bir sessiz bekleyişin ardından suikaste itişkin bir dava açıkh, kimi samklar mahkum ol- du. SizceUğur Mumcu suikastmm gizi tiimüyle çözüldü mü? - Suikasttan sonra kişisel ola- rak, aile olarak ve toplum olarak yaşadığımız bir çok olay var. Böy- le suikastlardan sonra öldürülen kişinin yakınlannın yanı sıra, top- luma da büyük sorumlulukJar dü- şüyor. Bir soruşturma başlatılıyor ve ardından betki bir dava açılıyor. O soruşturma ve davayı, öldü- rülen kişinin ailesi kadar toplu- mun da sıkı bir şekilde izlemesi ge- rekiyor. Uğur'un öldürülmesi olayında, hem toplum, hem de aile yakınlan çok ya- kından bu işi takip etti. Bu çok önemliy- di. Suikastın gizi çözüldü mü? Bir olayın gizinin çözülebilmesi için, o olayın tüm aynntılannın açığa çıkması gerekir. Bi- liyorsunuz, davayı soruşturan DGM sav- cısı Ulkü Coşkun Şubatın 18'inde, yani olaydan 25 gün sonra, eve benim bilgi- me başvurmaya geldiğinde "Bu işi dev- let yapmışür. Siyasi iktidar isterse çözer" demiştir. Olay anından itibaren soruştur- maya yeterli özen ve duyarlılık gösteril- memiştir. Devlet sırrı Ulkü Coşkun'un bu sözleri üzerine hiç bir şey yapmayabilirdik. Ama izledik ve bir yıl sonra, Adalet Bakanlığı'na bir di- lekçe verdik; soruşturmanın ne aşamaya geldiğini ögrenmek istediğimizi, savcının söylediklerinin ne anlama geldiğini sor- duk ve soruşturmanın savsaklancüğını be- lirttik. Adalet Bakanhğı soruşturma baş- lattı. Bakanlık müfettişleri, Ülkü Coş- kun'un soruşturmayı savsakladığı sonu- cuna ulaştılar ve disiplin cezası verilme- sini istediler. Fakat bu istem uygulanma- dı. Bu istemin uygulanması için Askeri tdare Mahkemesine başvurduk, çünkü Ulkü Coşkun askerdi. Askeri Idare Mah- kemesi, bu cezanın uygulanamayacağı- nı, neden uygulanamayacağı konusunun da açıklanamayacağını, çünkübunun dev- let sırn olduğunu söyledi. 1997 yılında TBMM'ce UğurMumcuCinayetini Araş- tırma Komisyonu kuruldu. Bu komisyonun çalışmalan sonunda bir rapor hazırlandı. Raporda, birçok ki- şi ve kurum hakkında görev ihmalinde bu- lunduklan ve eksik soruşturma yaptıkla- n gerekçesiyle inceleme, araştırma ve gerekli soruşturmanın yapılması istendi. Biz bu istemlerin gerekli yerlere ulaşıp ulaşmadığını takip ettik. Biliyorsunuz, ulkemizde raporlar hazır- lanır ve raporda yerine getirilmesi istenen- ler yapılmadan arşivdeki yerlerini alır- lar. Ardından, Içişleri Bakanlığı'na başvu- rarak TBMM komisyonu raporunun is- temlerinin yerine getirilip getirilmediği- ni ve sonucun ne olduğunu sorduk. Bü- tün bu girişimlerin sonunda yeni bir ekip kurulduğunu öğrendik ve "Umut Ope- rasyonu" başladı. Bu operasyon sonu- cunda Kudüs Ordusu Savaşçılan adı al- tında bir örgüt yakalandı ve dava açıldı. Davaya baktığımızda, bu örgütün, yal- nızca Uğur'un değil, Cçok, Aksoy,Krşla- b ve bazı yabancılann öldürülmesi ve bombalama olaylannı da gerçekleştirmiş olduklannı gördük. Dava sonuçlandı. Ama bu kişilerin ar- kasında, bunlara emir veren kişi, kişiler ve örgütlerin ne olduğu ve bağlantılan aydınlanmadı. Bu kişiler bu cinayetleri iş- lemişler ve on yıl boyunca, hatta daha fazla, ülke içinde rahatlıkla dolaşmışlar, yeni cinayetler işlemişler ve yakalanma- mışlar. Bu ülkede böyle rahatça dolaşa- bildiklerine, kolaylıkla yurt dışına çıkıp girebildikJerine göre, bu kişilere bu rahat- hğı sağlayan güç neydi? Herhalde onlar akıllanna estiği için ya da haydi ortalığı kanştıralım diyerek Uğur'u, Aksoy'u, Üçok'u, Kışlalı'yı öldürmemişlerdi. Bu nedenle yalnızca tetikçilerin ortaya çıka- nlmış olması, bu olaylan yapanlann ya da yapılma nedenlerinin tümüyle aydın- latıldığı anlamına gelmiyor. - Sizce Uğur Mumcu yönelen sakün ve diğer suikastlar bir anlamda hâlâ faiü meçhulmü? - Bu suikastı gerçekleştirenlerin ardın- daki güçler tümüyle ortaya çıkmadığı sü- rece, bu cinayetlerin hepsi faili meçhul ben- ce. Sırf tetikçileri bulup, bunlann arka- sındaki yapılanmayı tümüyle ortaya çtkar- mamak işin kolayına kaçmak olur. Hatta işin siyasi yanını göz ardı etmek olur. Uğur'un ve diğerlerinin öldürülme- leri, sıradan, adi cinayet vakalan değildir. Olaylann soruşturmalannı DGM üstlen- miştir. Demek ki, bu cinayetlerde devlet kendine yönelik bir tehdit olduğunu ka- bul etmiş. O zaman, devlet, kendi varlı- ğına tehdit olarak işlenen bu cinayetlerin arkasında kimlerin olduğunu merak etmez mi? Geride kalan yakınlanna, işte tetik- çiler, ardındakileri daha fazla sormayın deme hakkına sahip midir? Cinayeti işleyenlerin ardmdaki örgüt- lerin bu ülkedeki ve uluslararası bağlan- tılan tümüyle aydınlatılmadığı sürece hem devlet, hem de yurttaşlann can gü- venliği tehdit altında demektir. Aynca demokrasilerde, yurttaşlann, bütün bu olaylann ardındakileri bilme hakkı var- dır. Bu cinayetlerin arkasındaki yapı ve örgütlenmelerin ortaya çıkanlmasını is- teme hakkına sahiptir. Bütün bunlar ortaya çıkanlmıyor, söy- lenmiyor, açıklanmıyorsa o zaman de- mokrasi vardır denebilir mi? Dünyada insan olarak akistiyoruz Tophunun bu konudakitavnne?Yeterincesor- gulaauyor mu ohıp biteni? - Uğur'un vurguladığı temel konulardan bi- riydi terör Terörün sadece Türkiye'ye özgü bir olay olmadığını, uluslararası boyutu olduğunu, bu olayla baş edebilmek için, gerek ulusal, ge- rekse ulı&iararası alanda her bıreyın ve devle- tin teröre karşı çıkması gerektiğini söylemişti. Uğur'un öldürülmesinden sonrabir çok terör ola- yına tanık olduk. Çok kişi teröre hedef oldu. Sı- vas katlıarru gibi, Hizbullah'ın yarattığı vahşet gibi, Amerika'da yaşanan 11 Eylül olayı gibi. Bir kez daha vurgulamakta yarar var: Devle- tin, siyasi iktidarlann ve kişilerin; terör eylem- lerinin birini destekleyip diğerini kınamaya yö- nelik bir yol izlemelen ve teröristin kimliğine bakmaksızın onun arduıdakiler -devletin kendi içinde olmuş olsalar ve uluslararası bağlantıla- n olsa bile- ortaya çıkanlmadığı sürece bu te- rör olgusundan kurtulmak mümkün gözükmü- yor. Hem kişiler, hem toplumlar, terörün destek- lenmesi olgusuyla yüzleşmedikleri sürece, bu dünyadan ne terör kalkar, ne de savaş. Eğer biz- ler bu dünyada 'insan' olarak yaşamaya devam etmek istiyorsak, Jıem kendimizi, hem bizı yö- netenleri, hem toplumu, hem de uluslararası bağlamda diğer devletleri sorgulamalıyız. Ak- si takdirde hiç kimsenın yaşananlardan şikayet etme hakkı kalmaz. -10 yılda Uğur Mumcu Araşbnnacı Gazete- ciBk Vakfi'nın geldiği nokta neresi? - Böyle olaylardan sonra çoğunlukla kişiler ve toplumlar derin bir yılgınhk ve umutsuzluğun içine düşüyorlar. Bunu aşmak için bir vakıfkur- ma düşüncesi geliştirmiş ve "um:ag r "ı oluştur- muştuk. Hoş, diyeceksiniz ki, kişisel olarak umutsuzluğa yılgınlığa düşmenidiniz mi? Dü- şülmez mi? Elbette her msanın yaşayabileceği, duygusal yoğunluk, süanh, öfke; herkes gibi bana da yansıdı. Ama, bir de insan olmanm ge- tirdiği dırenme ve olaylan daha iyiye, doğruya, daha farklı bir boyuta taşıma olgusu var. tşin bu yönünü seçip hayatımızı bunun üzerine kurgu- lamayı tercih ettik. Bu vakfi oluştunnamızın nedeni, bir toplumsal tepki, direnme idi. Çok gü- zrf-%çjlımlar sağladık. Cenazesinde Uğur'un düşüncesini ve yaşamını kucaklayan toplumsal duyarlık bizi, vakfı o denli çevreledi ki, işimiz kolaylaştı, coşkumuz arttı. Vakıf yoluyla genç gazetecileri mesleğe ka- zandınnak için program oluşturduk. Yazma se- minerleri ile toplumun her kesimindeki, her yaş grubundaki insanlara sorgulama, kendini aşma, kendini ıfade konulannda yardımcı olmaya ça- lışıyoruz. Uğur'un yitirdiğimiz güne kadar yayımlanmış bütün kitaplannı vakfın çatısı altında yayınla- maya başladık. Aynca, onun 1962'den başlaya- rak yayımlanan tüm yazılannı 40 kitaplık bir di- zi haline getirdik. Sinema kulübü oluşturduk, desen kurslan dü- zenliyor, sergiler açıyoruz. Çocuklar için yaz et- kinliklerimiz var. Yaz okulumuzda çocuklar iç- sel yeteneklerini, toplumsal bakışlannı, sosyal duyarhklannı geliştiriyor, yazı yazıyor, fihn seyrediyor, resim yapıyorlar. 1994'ten başlayarak hem Uğur, hem de onun gibi katledilen diğer insan ve aydınlanmızı an- mak için her yıl 24-31 Ocak tarihleri arasında "Adalet ve Demokrasi Haftası" düzenliyoruz. Neden Adalet ve Demokrasi Haftası? Çünkü, öl- dürülen insanlannuzın katillerinin arkasındaki güç- ler ortaya çıkmadığı sürece ulkemizde adalet ve demokrasinin yerleşemeyeceğini düşünüyoruz. Bu haftada, toplumun soru sorma ve sorgulama bilinci sadece açık oturumlarla ortaya konmuyor, bu konular sanatın her alanıyla dile getiriliyor. Şiirle, müzikle, dansla bir toplum protestosu ger- çekleştirilmeye çalışılıyor. DOSTLARI UĞUR MUMCU'YU ANLATIYORIŞIKLAR İÇİNDE YATSIN YEKTA GÜNGÖR ÖZDEN (CDP Genel Başkanı, emekli Anayasa Mahkemesi Başkanı) Öğrenciliğin- de devingenli- ğiyle adını duy- duğum, avukat- lıkstajınıyanım- da yapması iste- miyle geldiğin- de yakından ta- nımak olanağını bulduğum, "dev- rimcilerin dev- rimci avukatı" diye övgüsünü, Ankara Barosu Başkanlığun sırasmda da yanıtladı- ğım kimi yanlış anlamalarla yandaş- lıklara dayanan haksız eleştirilerini al- dığım Uğur Mumcu, zamansız gidi- şiyle ülkemiz yönünden yeri doldurul- mayacak bir boşluk bırakmıştır. Bil- gili, ahlâklı, yürekli bir araştırmacı yazardı. Laik Türkiye Cumhuriyeti'ni içtenlikle savunan Atatürkçülüğünün belirginleşip simgeleştiği son yıllarda yolsuzluklara, haksızlık-hukuksuzla- ra, bağnazlık ve yobazlıklara karşı ver- diği uğraşlar kendisini unutmaz kılmış- tır. Alçakça bir saldınyla aramızdan alındığı günden bir hafta önce öğle yemeğınde konuğumken, "Sizlerekar- şın Türk Ceza Yasası'nın 163. nıadde- sinin kaldınmıasını istemekle düştüğü- müz bata için yeniden özürdflryorum" sözleri gerçekliliğinin öğretici bir ör- neğidir. Içteki sapkınlarla saldırtanla- nn tümüyle saptanamaması utancıy- la ağırlaşmaktadır. Bu durumdan he- pimiz sorumluyuz. Uğur, ışıklar için- de yatsın. KENDİSİ ADINA ÖLDÜRÜLMEDİ HASAN FEHMİGÜNEŞ (CHP Istan- bul Milletvekili) Uğur dostumdu, arkadaşundı, yakı- nımdı. Fakültede ben onun sınıf ağa- beyiydim. Bir dava adamıydı Uğur. Kuvayı Milliyeciydi. Tam bağımsızlıkçıydı. Gerçek bir Kemalist'ti. Aydınlanma devrimini özümsemiş, ödünsüz bir devrimciydi. Düşünce ve davranışlarına yön ve- ren "pusula" bu değerlerden oluşu- yordu. Aydınlanma devrimini söndürmeyi amaçlayan gerici, yobaz karşıdevrim girişimcileri Uğur'u öldürttü. Bilme- li ve hiç unutmamalıyız ki onun katil- leri sadece cinayeti üstlenen canilerden ibaret değil. Yargılanmayan, henüz yargılanamayanlan da yargılanıncaya dek aynı karanlıktan kaynaklanan teh- dit ve saldınlar aydmlanma yandaşla- nnın üzerine gelecektir. Yine bilinmeli ve hiç unutulmama- lıdırki, Uğur, sa- dece kendisi adı- na öldürühnedi. O, tüm kendisi gibi aydmlanma devrimcileri adı- na da öldürüldü. Esas hedef onun savunduğu ve temsil ettiği ay- dmlanma devri- mi felsefesi ve tüm aydınlanma devrimcileri... Yani saldınlan biziz. Kurşunlanan, bombalanan biziz. Biz tarafız. Çünkü saldınlan esas hedef, aydın- lanma devrimi ürünü "LaikDemokra- tik Cumhuriyet''; saldmnm asıl adı "Karşı Devrim Kalkışması''dır. Uğur'u anmak, onun anısına sevgi, saygı söylemek yetmez. Laik Demok- ratik Cumhuriyetimizi savunmasız bı- rakmayı amaçlayan ve süregelen karan- lık tehdit karşısında çelikleşmiş bir di- rençle tavır ahnak ve en ufak bir ödü- ne, esnemeye izin vermemek; gevşek- lik gösteren hainleri dışlamak kararlı- lığını kalıcılaştırmalıyız. Uğur'u sevmeyi, anmayı hak etme- liyiz. Sevgili Uğur, seni çok özledik. Ye- rin boş duruyor. Senden sonra dönek- ler çoğaldı. Biz devam ediyoruz. İNSANLIK VE DEMOKRASİ İÇİN PROF. SADUN AREN Uğur'u ilk defa 1962 ya da 1963 yı- lında Ankara Hukuk Faİcültesi'nde bir konuşma yanşmasında görmüş ve ta- nımıştım. O yarışmacı ben de jüri üye- siydim. Uğur açık farkla birin- ci olmuştu. Erte- si yıl gene aynı yarışma yapıl- mış, Uğur gene yanşmaya katıl- mış ve sonuç ge- ne aynı olmuştu. Bunun üzerine yanşmayı düzen- leyenlere, diğer gençlere haksızlık ya- pılmaması için, Uğur'u bir daha yanş- maya çağırmamalannı önerdiğimi ha- tırhyorum. Daha sonra meslek olarak gazeteci- lik ve yazarhğı seçti. Gelişmesine ve insanlık ve demok- rasi için savaşımlanna bu alanda de- vam etti. îşi zordu. Çünkü işin kolayına kaçmıyordu. Siyaset-mafya-şeriat ilişkilerini çöz- mek istiyordu. Biüyordu ki bu ilişkiler ortaya çıka- nlıp kaldmhnadıkça, ülkenin huzura ka\-uşması, anayasa ve hukuk düzeni- nin işlemesi olanaksızdı. Bunu gerçekleştirmek için okumak- sa okudu, araştırmaksa araştırdı ve hep düşündü. îtalya'da mafyayla savaşım veret o meşhur savcınm Ugur'la uzun bir da- nışma yaptığını hatırlıyorum. Kendisi de Türkiye'de nasıl tehlike- li bir iş yapmakta olduğunu biliyor, a- banca taşıyor fakat başkaca mübalağa- lı önlemler almıyordu. 12 Mart döneminde tutuklanmış ve Mamak'a getirilmişti. Uçak kaçırma iddiasıyla Mamak'a getirilmiş olan AJtan Oyınen başka bir koğuşa konulmuştu. Uğur koğuşunda kâğıttan uçak \a- pıp ona atarmış. Tatlı bir yaramazlığı da vardı. Uğur en iyi bir biçimde eşi Güldal ın kurup yönettiği "Uğur Mumcu Araj- nrmacı Gazetecilik \akfi" ile yaşahlı- yor. Demek oluyor ki, eşini seçerken ie başanlı olmuş, büyük isabet yapntş- tı. Ona kıyan hainleri lanetliyor, gü^el anısı önünde saygı ve sevgiyle eğü- yorum.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear