25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
24 OCAK 2003 CUMA CUMHURİYET SAYFA 17 Msalyernıuf. k f ğ toşkaşeyseyanz... Sj Ormğln yınMHmn nrl 0.21JL512 85 05 Faks: (U12.512 - Tayyip, ihaleye fesat kanştırmaktan da aklanmış... "Ak d&ûil pir-ü pak Darti!" 24 Ocak24 Ocak ekono- mik kararlannın 23. yılında yük- sek kimya mü- hendisi ve sanayici Hüseyin Gündüz Ok- lem'in değeriendirmesi: "1980'de kişi başına ulusal gelir 1.539 dolar- ken, dolann kendi için- deki devalüasyonu ile biriikte hesap edildiğin- de bugün bu rakamın 4 bin dolann üstünde ol- ması gerekiyor. Ancak bu bile sadece bir ha- yal. Ekonomimiz 'libere' edilerek 'dış dünya'ya açıldı ve o kadar 'özel- leştirme' yapıldı ama biz bugün 23 yıl önce- sinden de çok geride- yiz. 23 yıl önce olmayan iç borçlarımız bugün 100 milyar dolara yak- laştı. Dış borçlanmız 12 milyar dolarlardan 140 milyar dolan aştı. Ihra- catta patlama olmadığı gibi ithalatımız devasa boyutlarda arttı. IşsizJik anlatılamaz boyuta u- laştı; iş bulup çalışabi- lenler 225 milyon lira gi- bi sürüngen maaşına talim etmek zorunda bı- rakıldı. Devlet fabrika- ları kapatıldı, yağma- landı. Söyler misiniz uy- gulamaya devam ettiği- miz 24 Ocak kararlan- nın ne faydası oldu?" c umhurbaşkanı Turgut Özal, Singapur'da düzenlediği basın toplantısında şöyle ko- nuşmuş: "Ingiliz askerlerinin Şemdinli'de ne işi var? Biz müsaadeyi sadece Irak için ver- dik." Insan bu konuşmayı okuyunca gerçekten şaşı- nyor. Cumhurbaşkanı, kendisine sorulması gereken soruyu başkalanna soruyor. Yabancı askerleri çağıran kim? Hükümetin kendi- si... Peki, hükümetin yabancı askerleri Irak'a çağır- ma yetkisi var mı? Nasıl olur? Elbette yok. Irak'ın na- sıl Türkiye'ye asker çağırma yetkisi yoksa, Türki- ye'nin de Irak'a yabancı asker çağırma ve gönder- me yetkisi yok. Yoktur ve olamaz. O zaman, "biz mü- saadeyi sadece Irak için verdik" sözünün bir anlamı olamaz. Verilen izin Türkiye'den Kuzey Irak'a "geçiş hakkı" mıdır? Geçiş hakkı izni verilmiş de yabancı as- kerler bu hakkı kötüye kullanıp, topraklanmızdaTür- kiye Cumhuriyeti'nin yetkilerini mi kullanıyor? Böy- leyse, hükümetin bu yabancı askerleri zor kullanarak Anarken sınır dışına çıkarması gerekir... Irak'ın Kuveyt'i işga- linden sonra TBMM'nin hükümete verdiği "yabancı askerleri Türkiye'ye çağırma" yetkisinin bu olayla hiç- bir ilgisi olamaz. O yetki, sıcak savaş ile ilgilidir... Ne yapıyor ABD ve Ingiliz askerieri Türkiye'de? Gelen yardımı depolama ve dağıtım işlerini. Türkiye Cumhuriyeti sınırian içinde bu gibi görev- ler, askeri ve sivil kurumlar eliyle yapılacak birer "ka- mu görevi"dir... KoskocaTürkiye Cumhuriyeti bu de- polama ve gıda dağıtımını yapamıyor da bu görevi ABD ve Ingiliz askerlerine mi devrediyor? Evet, görünüş o. Hükümet bu kamu görevini açık- ça, ABD ve Ingiliz askerlerine devretmiştir! ABD ve Ingiliz askerieri "fiili memur" adı verilen yasadışı sta- tü ile çalışıyoriar. Devletimiz de bu "yetki ve görev gaspfna gözcü- lük ediyori Bunlann yanında sorulması gereken bir başka ve önemli sooı da şudur: ABD, Kuzey Irak'ta hangi statü ile bulunuyor? Devletler hukukunda bu sorunun tek yanıtı vardır: Işgal! ABD. yann ya da öbür gün "insan haklan çiğ- neniyor" dıye dilediği ülkeyi böyle işgal edebilir. Irak işgali, bir de bu açıdan önem kazanıyor. Tür- kiye de, hıçbir anayasal ve yasal dayanağı olmayan bu desteklerte ABD'ye "işgal statüsü"nde katkıda bulunuyor. Ingilizaskerierini, Şemdinli'ye çağıran kim? Herhal- de Şemdinli Kaymakamı, Ingiliz askerierini Ingilizce- sini ilerietmek için ilçeye çağırmış değil. Çağıran hü- kümetin kendisi! Ne devletler hukuku kalmış, ne ana- yasa ne devlet saygınlığı, ne diploması, ne de ege- menlik haklan. (Uğur Mumcu, Cumhuriyet 6 Mayıs 1991) SESStZSEDASIZ(f) Yüksek Yerilim Hattı erdincutku ı yahoo.com Basındaki gazete isimleri kafamı kanştınyor.. Bir tercüman bulun da bana açıklasın! Korsan yayınlarla mücadele ederken Istanbul'da bugün birtoplantı yapı- lıyor... Toplantıyı düzenleyen Kültür Bakanlığı... Toplantının konusu, kor- san kitap yayınlarının önlenmesı... Dolayısıyla, fikir eserlerinin korunma- sı, vergi kayıplannın önüne geçilmesi, yayın sektörünün üretim kaybının ön- lenmesi amaçlanıyor... Kültür Bakanlığı, toplantıya geniş bir katılım hedefiemiş... Yayıncıların ve fikir eserieri meslek biıiiklerinin yanı sıra Içiş- leri, Maliye ve Adalet Bakanlıkları ile Is- tanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye- leri de toplantıya çağrılmış... Fikir eseri ile bu bakanlıkların ve be- lediyelerin ne ilgisi var sorusu akla ge- lebilir... Korsan kitaplar sorunun ilk sorumlu- su galiba bu kuruluşlar... Kaset, CD, videolarda olduğu gibi kitapta da bandrol uygulamasına ge- çilipgeçilmemesı önemli değil... Kor- sanlığa soyunan bandrolün de sah- tesini yapar... önemli olan kamu oto- ritesinin sağlanıp sağlanmadığı... Yani denetim ve yaptınm... Adam sokağın ortasında korsan kitap satıyor... Belediyezabıtası önünden ge- çiyor... Adam dükkânını korsan kasetle doldurmuş, polis kapının önünde müzik dinliyor... Adam korsanlığı ticaretedök- müş, Maliye kılını kıpırdatmıyor... llla bir ihbâr olacak, operasyon düzenlenecek ve tabii ki operasyon düzenleninceye kadar da adamlar ortalıktan sıvışacak! Korsanlar için bir toplantı daha yapı- lıyor; ne kadar ciddi olduğunu sokakta göreceğiz... Akfirat Beldesi Olaymın Düşündürdükleri Prof.Dr.FATMAESÎN Adını da kendi koyduğu beldede, kendini mehdi ilan etmiş, gücüne güç, servetine servet, otoritesine otorite kat- mış, padişah gibi yaşayıp gi- diyormuş. Cariye bulmada güçlük çekmiyor, başta nikâh- lı eşi olmak üzere bir grup ka- dın, genç, güzel kızlan hare- mine sokuveriyormuş. Tıpkı Yakup Kadri Karaosma- noğlu'nun "Nurbaba" roma- nında olduğu gibi. Toplumumuzda, dini duy- gulardan yararlanarak, kendi- ne çıkar ve belli bir kesimin saygınlığını sağlamış kişilerin varlığı bilinen bir gerçek. Ya- sal olmamasına karşın tarikat- lann yaygınlaştığı, hatta siya- setin içine girdiği de bir olgu! Fakat bu olayın düşündürücü ve insana suçluluk duyumsa- tan bir başka yanı daha var Genç kızların nasıl olup da yaşlı bir adamın imam nikâhlı eşi olmayı kabul ettikleri; hem de kendileri gibi daha onlar- casının var olduğunu bile bi- le!.. Işte bu noktada hepimiz suçluyuz.. o genç kızlardan daha çok suçluyuz! Çünkü, Cumhuriyet sonrası kabul edilen medeni yasanın tek eş- liliği yasal kıldığını ve bu evli- liğin de ancak yasal nikâhla geçerii olduğunu topluma ve genç kızlarımıza öğreteme- miş, kabul ettirememişiz. Bir- çok yasada olduğu gibi, kâğrt üzerinde kalmış, gerçek ve yaygın anlamda uygulanır kı- lınamamış. Toplum olarak utanılması gereken birdurum! Çocukluk ve gençlik yıllan- ma rastlayan 1940 ve 1950'li yıllar, devrimlerin, doğrulu- ğundan ve gerekliliğinden kuşku duyulmadan, istekle, coşkuyla uygulandığı yıllardı. Fakat diğer yandan bir geçiş dönemiydi; yasa çıkmadan önce kurulmuş çokeşlilikler variığını sürdürüyordu. Bu ailelerin gençleri bu du- rumdan utanır, bilmeyen ar- kadaşlanndan saklamaya ça- lışırlardı. Cumhuriyetimiz 80 yaşına girdi. Geçiş dönemi çoktaaan bitti. Çokeşlilik de çoktaaan bitmesi gerekirken, günden güne artmakta!.. Neden acaba? Kırsal kesime yeterince eği- tim götürülememiş olması hiç kuşkusuz birinci neden. Eği- timden yoksun bu bölgelerde sosyal yaşam, geleneklere ve inançlara göre şekilleniyor. Genç kızının yaşıtı birdelikan- lı ile sokakta karşı karşıya bir- kaç söz etmesini namus me- selesi yapan baba, onun yaş- lı başlı, evli birinin imam ni- kâhlı sözde eşi olmasında bir sakınca görmüyor. Ikinci nedenin ise medya ol- duğu kanısındayım. Günü- müzde yazılı ve görsel basın- da "imam nikâhlı eş" deyimi öyiesine sık ve öyiesine doğal dile getiriliyor ki! Sürekli olarak bunu duyan ve uygulandığını gören genç kuşağın imam ni- kâhı ile evlenmeyi yasal olarak algılamasına şaşmamak ge- rekir. Bunun dışında bir de, konu kıtlığından mı, reyting uğruna mı bilinmez, sık sık çokeşli ağaların, beylerin yaşamları yansıtılıyorekranlara. Yan ya- na sıralanmış eşler, çocuklar, çocukların çocuklan... Ve bunlann ortasında gururla oturan ağa veya bey. Mutlu bir aile babası olma- nın övüncü ile gülümser ken- dini izleyenlere. Sorulan gu- rurla yanıtlar, eşlerinin sayısı- nı arttırmayı düşündüğünü söyler... Bir ülke gerçeği olan bu programların sunuluşları ne yazık ki özendirici olmaktadır. Çünkü bunun yasadışılığının vurgulanmamasının yanı sıra, eşlere ve çocuklara sorulan sorular ve bunlara zoraki ola- rak verilen yanıtlar bu tip aile- lerde her şeyin yolunda oldu- ğu, ailede herkesin yaşamın- dan memnun olduğu şeklinde bir izlentm vermektedir. Cumhuriyet devrimlerinden habersiz genç kuşak örnek al- maz mı bu yaşamı?.. Büyük şehirierde de durum farklı değil. Bazı zengin iş adamlan ölüverdiğinde cena- zelerinde imam nikâhlı eşleri- nin yan yana sıralanmış fotoğ- rafları süsleyiveriyor günlük gazeteleri. Sonra TV'lerde eş- lerin bazılan ile yapılan söyle- şiler, miras paylaşımından kaynaklanan tartışmalar göz- lerini sulandınyor bazı yumu- şak kalpli seyircilerin. Ve hiç vurgulanmıyor işin yasadışı olduğu! Kısaca medya, çağdaş ya- şama ters düşen ve yasal ol- mayan çokeşliliğin ve imam nikâhının toplumda meşru ka- bul edilerek yaygınlaşmasına bilerek veya bilmeyerek yar- dımcı olmaktadır. Ülkenin ge- leceği ve genç kuşakların mutluluğu hesaba katılarak medyanın uyanlması sağlan- malı. KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK behicaka turk.net ÇİZGÎLtK KÂMtL MASARACI BULUT BEBEK NURAYÇIFTÇİ bulutbebek a hotmail.com toplayıp gidicem, da sıre Ödetictm! TARİHTE BUGÜN MİMTAZARIKJLS 24 Ocak SIVAS 3. ASLİYE HUKÜK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 2001'408 Da^cılar Cafer Tiryakioğlu tarafindan davalılar Anşa Yılmaz ve Osman Yılmaz aleyhine açılan tapulama tespitinin iptalı tashihen tescil davasına esas olmak üzere; tûm aramalara rağmen adresi tespit edilemeyen davalılar Anşa Yılmaz ve Osman Yılmaz'ın duruşma günü olan 18.03.2003 günü saat 09.00'da mahkememizde hazır bulunmaları veya kendilerini bir vekil ile temsil ettirmedikleri takdirde HUMK.nun 213 maddesi ge- reği gıyaplannda karar verileceği ilan olunur. Basın: 2481 TEPEDELENL! AÜPAŞÂNİNSONU 1822'OE BU6ÜN, TEPEDELEHU'ALI'PAŞA ÖLPUÜÜL- OÛ. 6£NÇLİ&İHP£, OSUANU DEVLETt EMRİNOB &â£VEKDİ& YAHAGUUtOAJZ NEOENİyt-E VEZİR ÜJUTSESİYLE YANYA MUTX£ARIllFUğt'tJA(VAUÜIC) 6BTIRİLMİÇTİ. ANCAK, BİR ZÜRESONGA', Ç£VKE_ OE KURDUĞU 6UÇUJ £S£M£MÜfcl£. GİDEREK. DEVLET İÇINDE PEVLETOlMAyA YÖU£LMİŞrİ. HAKKINM ÇIKARIIAN SÖYL£NVL£R fHDİŞAH JT. HMfiMUT'üAJ TEPtüSİHE NEPEN OLUYOfiÛU- SCNUN M HJÇKİLEH. KOPTU, TEPEÛELJEHÜ / ' BU AKAOA,MOISA'PA BAŞLAYAH DA KûHÛtXUYOePUl.ÛZERlM£ SÛNOEJİILSN HüR- $ir PAŞA KUMANDASlhiPAKİ OSMANU OJVVEnJEZL W£ İKİ YIL û4YAAJP!/eZW SONBA YENİLDİ, yA OİA&VC ELE S£ÇJHILDİ VE SAÇt KESİLOİ. KADIKÖY AHKAMIŞAHSİYE DAVALAREVA BAKMAKLA GÖREVLİ 2. SULH HUKUK MAHKEMEStiVDEN Dosya No: 2002/955 Vasi Tay. Mahkememizce verilen 17.12.2002 tarih ve 2002 955 Esas, 2002'1100 sayıh ilamı ile, vesayet altında bulunan H. Rıfat Özdemır'üı ikâmetgâh adresinın Kadıköy olarak değişmesi nedenı ile dosyanın yet- ki yönünden kabulüne karar verilmiştir. Keyfıyet ilan olunur. 17.12.2002 Basın: 2202 Muayene, Teşhis, Tedavi TÜRK KALP VAKFI 19 Mayıs Cad. No: 8 Şişli/lstanbul Tet (212) 212 07 07 (pbx) Faks: (212) 212 68 35 Intemet http://www.tkv.org.tr e-mat gen.sekreter 'itkv.org.tr koordinatorfŞ tkv.org.tr Pasaportumu kaybettim. Hükümsüzdür. ÎZZETKOZAT ANKARA...ANKA... MÜŞERREF HEKİMOĞLU Bulutlar Nereye Gider Penceremde yağmur, kara bulutlar. Güneşi deyi- tirdik neredeyse. Seller akıyor, gökyüzü delinmiş, yırtılmış gibi. Dibi görünmüyor. Ekranda değişik olaylar, çelişik konuşmalar. Bu karmaşada nerede duracağını bilmiyor insan. Top- rak kayar gibi ayağımda. Değişimler, dönüşümler hızlanıyor, nerede olduğunu, nereye gıdeceğini kı- saca amacını şaşırıyor insan. Durdurun dünyayı ine- cek var diye haykıran Genco Erkal'ı anımsıyorum. Yıllarca önce oynadığı oyundan bir sahne saplanı- yor gözüme. DÖne döne aynı sahneleri mi yaşıyo- ruz acaba? Dahası olaylann hızla akışında dünyayı durdurarak güneşi selamlamak istiyor, yerini yolu- nu bulamıyor öztoprağında. Bir yabancı gibi şaşkı- nadönüyor, nedir bu olaylar, kime bu seslenişler, ben neredeyim, niçin buraya geldim diye şaşkınlık du- yuyor, öztoprağında yabancılaşıyor neredeyse! Bu düşünceyle ruh sağlığını da yitiriyor neredeyse. Dün gece bu korkuyla ürperdim. Ekranda 12 Dev Adamı izleyerek tazeledim soluğumu. Dar çevrem- de çok kişi yaşama gücünü yeşil alanlarda buluyor son günlerde. Söyleşiler, tartışmalar yuvarlak top çevresinde soyutlaşıyor. Son olayları somut yaşa- mak özlemi dayanılmaz boyutlara varıyor. Ama ça- resiz. Oysa yaşama özlemi dayanılmaz boyutlara van- yor. Çizgiler kopuyor bir yerde. Yeniden yakalamak olanağı yok. 12 Dev Adamın oyunuyla soluk alarak dayatmayı aşmak, dünyaya dönmek, yeniden yü- rtimek sevinci de bir yerde soluyor doğrusu. Birey- ler de, toplumlar da acı faturalar ödüyor. Yakın ya da uzak çevreden, komşulardan, okyanusun ötesin- den yanhşların faturasını da çok acı biçimde ödü- yor insanlar. Yaşadığımız dünyanın vazgeçilmez çiz- gisi bu. Her zaman biz çizemiyor, başka eller, baş- ka eylemlerie oluşan bir dünyayı yaşamaya zorianı- yoruz. Penceremde yağmur hızlandı, gökyüzü de- linecek, seller her şeyi silip götürecek neredeyse. özlem de giderek derinleşiyor yüreğimde. Sellerin ötesine geçmek, gökyüzünün dibine ulaşır gibi bir duyguyla doğruluyorum. Güneşin daha çok paria- dığını göreceğim anı bekliyorum galiba. İnsan olma- nın vazgeçilmez beklentisi bu. Tüm bulutlar dağıla- cak, her şey güneşler içinde parlayacak diye bekli- yorum. Ben de daha güzel yazılar yazacağım o za- man. Gülmeyi unutmadan, olayların dibine inerek yeniden gülümseyeceğim. Karamsarlığı, kötümser- liği, elimizin tersiyle iterek gülümsemenin sevincini kutlayacağımız sabahlara uyanacağım. • * • Sevgili Uğur Mumcu'yu anıyoruz bugün. Güneş doğmasa da mumlar yanacak dünyamızda. Uğur Mumcu'nun ateşiyle parlayan mumlar. Her zaman yazıyorum, ölüm son değil. Işte bulutlann ötesinde de parlıyor Uğur Mumcu'nun ışığı. Hiç sönmeyecek, giderek parıltısını derinieştirecek bir ışık, bir mum. Kuşaktan kuşağa taşıyarak yaşayacağız gerçeğini. • • • Izlediniz mi acaba? Bale dalında güzel bir yapıt, Duygu Aykal'dan güzel bir selam var.Bulutlar ne- reye gider. Yazarken gözlerim yaşarıyor. Ağlamıyor, gülümsüyorum. Bulutlann nereyegittiğini biliyorum. B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN SOLDANSAĞA: 1/ Bod- nım'daki "Dünyanın Yedi Harika- sf'ndan biri olan anıtme- razıyla tanı- nan Karya 6 krah. 2/ Sağır 7 ve dilsiz... Yağmur su- ° yunun birikti- 9 ği çukur yer. 3/ Artvin yöresine özgü bir halk oyunu 4/ Esnek ve ince uzun metal şerit.. Bolivya'nın başken- ti. 5/ Vilayet... Kili- me benzer, renkli ve 6 motifli uzun yolluk 6/"— Cumah": Şa- ir ve yazanmız.. Hayvanlara vurulandamga. 7/Bayındırlık... Mi- marlıkta "sahın" anlamında kullanılan sözcük. 8/ Sonuçsuz, başansız.. Yağı alınmış sütten ya da yoğurttan yapılan peynir. 9/ Yolsuz ya da emek- siz elde edilmiş şey.. "Gözümde bir damla deniz olup taşıyor" (Ö.B. UşakJı). YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/Cin ve vermutla yapılan bir içki. 2/Ilenme, bed- dua... Bir toplulukta çalışan insanlann her biri. 3/ Asya ile Avrupa'yı ayıran dağ sırası... Gösteriş, ça- lım. 4/ Doğu Anaddu'nun Irak sının yakınında yüksek bir dağ... Hoşa giden, beğenilen, şık. 5/Öz- gün çizim, harita, plan gibi şeylerin fotoğraf tekni- ğiyle çoğaltüması ycntemi. 6/Koltuklara konulan kaluı ve yuvarlak miııder. 7/Afnka'da yaşayan, ba- caklan beyaz çizgili bir hayvan... tlave. 8/ Bir sinir hastalığı... Izmir'in Selçuk ilçesindeki ünlü antik kent. 9/ Erkek çocuk.. Pasta hamuru. KOOP-C ORTAKLARINDAN DUYURU UĞUR MUMCU yu ANIYORUZ Cumhuriyet gazetesi yazan, irticaya vegericiliğe karşı büyük savaş /ermiş ünlü yazar UĞUR M U M C U yu katledılışının 10. yılında saygı /e özlemle anıyoruz. 24 Ocak 2003 Cuma günü, saat 12.00'de Cıjmhuriyet Gazetesi merkez binası bahçesinde düzenlenen Uğur MUITICUyu anma törenirde buluşuyonjz.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear