14 Kasım 2024 Perşembe Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 24EYLÜL2000PAZAR * 14 JvULiJ. U l \ kultur@cumhuriyet.com.tr Ayvalık Yaylı Çalgüar ve Oda Müriği UzmanlıkKursu 'ndagençler doğa ile iç içe Ege'den dünyaya açılan pencereAYŞEKÖKSAL AYYALIK- Bir zeytin ağacı altında zarif bir genç kız çello çalıyor. Biraz ötedeki nar ağacının altından keman sesleri geliyor. Bach'ın, Mozart'ın, Elgır'ın notalan, küçük balıkçı taka- lannın, denizin sesine, bir koyunun melemesine, rüzgârın ağaçlarla oyu- nuna kanşıyor. Mûzikolog ve müzik yazan Filiz Ali'nin koordinatörlüğünde gelışen 'Ayvahk Yayh Çalgüar ve Oda Müzi- ği Uzmanlık Kursu'nun üçüncüsü bu yılyuıe Cunda Adası'nda, 11-21 Ey- lûl tarihlerinde yapıldı. 21 öğrencinin kanldığı kursta, keman çalışmalannı kemancımız SunaKan'ın yanı sıra, Al- manya'dan keman profesörü Lukas David, oda müziği çalışmalannı ise Rusya'dan Mikhail Khomitzerve Tat- yana Masurenko yürüttü. * öğrencıler, on gün boyunca Ümitve Cçm Boyner'in Alibey Adası'ndaki evlerinde müzikle yatıp müzikle kalk- tılar. Her ne kadar aralannda.'çahş- maktan saçumza akdüştü' diye şaka- laşsalar da, hepsi hayatından çok hoş- nuttu. Kurs boyunca kendi sectikleri besteleri öğretmenleriyle çahşarak, tekniklerini ve yorumlannı geliştire- bilmenin yollannı aradılar. tstanbuTdan kursa gelen Elif Kantarcı "Birbirimi- zin dersini, başka hocalan dinliyoruz. Çünkü miizisyen olacaksanız farklı yoUar görmek zorundaamz. Kurs so- nunda seçtiğinı besteleri daha farkb dûşûnerek çakfağuna inanıyorum. En «nndan aruk ne yapmam gerektiğmi btUyonurr dıyor. 'Köklü degjşirrüer yarattı' Kursun önemli bir özelliği, öğren- cüerin yurdun pek çok yerinden gel- mesi. Zafer Kurtaslan Erciyes Üniver- sitesi'nde öğretım görevlisi ve orada- ki orkestrada çalıyor. Kendini geliştir- mek ve onlan dinlemeye meraklı halk için daha ıyi çalabilmek için gel- tniş. "Klasik müzik meraklüannın sa- dece bfiyükşehiıierde değiL Anado- lu'da oktuğunun bilinmesi gerek. Sa- natçüanmız biç korkmadan gelsin. Anadohı insanı müziğeaç,berşeyicoş- ku ile dinlemeye hazır" Kursun yurtdışından gelen konuk- lan da var. Yannis Antonios Lukas Da- vid'in öğrencisi olarak gelmış. tki kûl- rür arasında, düşünce yapısında ve müzik açısından benzerlikler olduğu- na inanıyor.tt Kurs boyunca, mûziğin eUerimden nasıl akınası gerektiğmi ar- ük beynime ve içime sindirdim. Sade- ce Y\manistan'dakiöğreQnenlerJeveöğ- rencikrle çahşmaktansa, farkb kişile- ri tanunak köklü değişimler yararn." Öğrencılenn bu denlı memnun ol- masında, elbette, birbinnden ünlü öğ- retmenlerle çalışma olanağı bulmala- nnın da etkisi büyük. Alman ekolûnü temsil eden, keman virtüözü Lukas David buradaki öğrencilerin merakın- dan ve ilgısınden çok etkılenmiş: ''Sü- rekli çevremde dolanıp bana sonı so- ruyorlar. Peşimi hiç bırakmıyorlar. Bense onlara temekle şunu öğretmeye çahşryonım: Kemanı çöpe atm ve sa- dece yay ile ügOenin." Oda müziği çalışmalan için çellist- leri çalıştıran ve aynı zamanda bir ku- vartetle çalışan Mikhail Khomitzer, bu yıl üçüncü kez Ayvalık'a gelmiş. Hem öğrencilere hem de Ayvalık hal- kma hayran. Kursun her yıl daha da geliştiğini belirtiyor: "Ogrencileriö kalitesi de getişti. Ayvalık balkı da ber yıl daha çok benimsemeye başladı bi- zL Bu tûr kurslar çok yarariı ama te- melde öğrencUerde gördûğüm eksik- Bk,flkokuleğitiınlerindeki yetersizlik. O dönemde başjasalar şu andaki pek çok eksikliği gidermiş ohırlanh." Kurs sonunda, öğrencilerve öğret- menler ortak bir konser vererek çalış- malanru gösterme olanağı buldu. Bi- let satışından elde edilen gelinn Ay- vahk Hastanesi'ne bağışlandığı kon- ser tıklım tıklım doluydu. Kursun koordinatörlüğûnü yapan Prof. Dr. Filiz Ali ile görüştük. 'Fotansryeli degeriendirdik' - Ayvahk'ta bir klasik müzik kursu vapmak nasıl akhnıza gekü? FİLtZ ALİ - Ayvalık'la, baba tara- fımdan bağlanm var, nüfus kütügûm bile burası. Biryaştan sonra insan kök- lerine dönüyor galiba, ben de bir Rum evi aldım. Bir de buranın köklü bir kültürü var. Ayvahk'ta 19. yüzyılda, büyük bir şebirkuruluymuş. Hastane- sinden tiyatrosuna kadar bir kent kül- türü varmış. Derler ki her evde en az iki piyano var. Zaten, Girit adasmdan mübadeleyle gelenlerin Türk kültü- rünün ilerlemesinde büyük etkisi ol- duğu biliniyor. Ayvalık'ın da bando- su, dans orkestrası varmış, balolar ya- pılır, eğlenceler düzenlenirmiş. Cum- huriyet'in ilk yıllannda Türkiye'nin en modem kasabalanndan biri Ayvalık. Sonra birtakım dönüşümler ohnuş. Pek çok şeyin değeri bilinmemiş. Taş yapılar kullamlmaz olmuş, piyanolar da bulunmaz. Terk edilmiş. însanla- nn üzerine 'gddikgidiyonız' havası hâ- kim olmuş. Diğer taraflan, bir yanda (Fotoğraflar: KADER TÜĞLA) r oğru yönlendirdiğiniz takdirde Türkiye'deki genç potansiyeli dünyada yok. Kültüre, sanata açık, he^ecanlı Avrupahnın hasletleri ile Doğu'nun geleneği bir arada. Öğrencilere, müziğin tek düzlemde gitmediğini, çatallı ve çapraşık olduğunu göstermeyi amaçlıyoruz. Biz bu yol arayışında, burada kendisine dünyayı açıyoruz. Amacım, dünyayı gençlerin ayağının altına getirmek.' zeytinükler, arkada Kaz Dağı'nın gör- kemli manzarası, Norveç'in fiyortla- rmı andıran dantel gibi işlenmiş koy- lar, adalar ortasında böyle derin bir Ege kültürü kolay bulunacak bileşim- ler değil. Aynca, Ayvalık bağı olan pek çok müzisyen de var. tlhan Usman- baş buralı, Kamran Gündemir'in ba- bası Fahri Gündemir buramn destan- sı karakterlennden bın. Hem piyano, hem saksofon çalarmış, bir yandan da ayakkabı tamirciliği yaparmış. Ayak- kabısını tamir ettiren herkes bir de Chopin, Bach dinlermiş. Gürer Ay- kal'ın evi var. Ayla Erduran da bura- daydı, birlikte bu potansiyeli değerlen- dirmek gerekir diye düşündük. Yok- tan ortaya çıkardık. -Neden sadeceyayh çalgdar üzerine bir kurs? ALİ - Çünkü piyano bulamadık. Ama piyano şart tabii. Bu yıl, Omit Boyner'in yardımıyla piyano kirala- dık. Her yıl bir adım daha atıyoruz. Bu yıl tam oturdu. 'Gelecek gençIerdcJ - Ama,bu sadece Ayvahk'ı flgflendir- miyor. Gençler üzerine yoğunlaşarak, onkn eghecek birkurs olanağısunma- yı amaçnyorsunuz_ ALİ - Çünkü gelecek gençlerde... Ben sadece gençlerin yanında kendi- mi huzurlu hıssediyorum ve sadece onlardan ümidim var. Belirlı bir yaşa geldikten sonra maalesefTürkiye genç- leri bozuyor. Doğru yönlendirdiğiniz ve temelini doğru attığınız takdirde Türkiye'dekı genç potansiyeli dünya- da yok. Kültüre, sanata açık, heyecan- lı; Avrupalının hasletleri ile Doğu'nun geleneği bir arada. Fazla milliyetçi ol- mamak gerek, çok kanşığız bız. Be- nim yaş smırım 25'tir. Sonra bozulu- yor. Bu yaşa kadar iyi ideallerle beze- mek, beslemek ve temellerini atmak lazım. Bu kursa gelen çocuklara bak- tığımda hepsı meraklı, pınl pınl. Sa- delik içinde mutlu olmayı biliyor. Çün- kü bu meslek onlan tatmin ediyor ve huzur veriyor. Ben onlara yardımcı olmaya çalışıyorum. -Gelen öğretmenler de sürekli deği- şiyor gaüba». ALİ -Bir taraftan bir ekolü devam ettirmeyi, diğer taraftan da farklı de- neyleri sunmayı düşünüyoruz. Dünya- da, zaten iki, üç tane önemli ekol var. Tabii ki on günde bir ekol baştan so- na anlaşılmaz. Ama en azmdan tam- nabilir. öğrencilere, müziğin tek düz- lemde gitmediğini, çatallı ve çapraşık olduğunu göstermek... Sonra, kendi- ne uygun yolu bulabilir. Biz buyol ara- yışında, burada kendisine dünyayı açı- yoruz. Asıl amacım, dünyayı gençle- rin ayağının altına getirmek. Yurtdı- şına gidemeyecek çocuklara bu öğ- retmenleri tanıma imkânı sunuyoruz. Bu açıdan uluslararası boyutlara var- maya çalışıyoruz. Çeşitli ülkelerden öğ- rencilerle bizimkilerkaynaşıyor. iki ta- rafa da yaran oluyor. Bazı öğretmen- ler beğendikleri öğrencilere yardım da ediyor. Hatta Ayvalık ahalisinden destek verenler bile çıkıyor. - Ayvahk halkı da sahip çıkmış gibi görünüyor™ ALİ- Konserin bıletlen tamamen tü- kendi. İlk yıla göre gözle görülür bir ısınma ve ilgi artması var. Ama ne ya- zık ki Ayvahk'tan öğrenci alamıyoruz. Çünkü, bildiğim kadanyla Ayvahk'ta konservatuvar öğrencisi yok. Belki heveslenirler de çocuklannı kursa gön- derirler. - Peki klasik müzik dışuıda, bale, dans, resim gibi farkta sanat daİlany- la smırlannızı geniştetmeyi düşünüyor musunuz? ALİ - Bir mekânda gözümüz var, eğer onu ele geçirirsek, bütün bir yıl birbiri ardına birtakım kurslar olacak. Tiyatro, dans, sinema, edebiyat. Sana- tın her dalmda bir ay. Insanlar, bir a- rada yaşarlar, üretirler, sonucunu da ya sergilerler, ya basarlar, ya gösten dü- zenlerier. Birbirlerine yarattıklan eser- leri okurlar. Bir ara, bunun Ayvalık Festivali'ne dönüştürülmesi düşünül- müştü. Ama bence artık festival isha- li olduk. Bir festivalin amacının bu ül- keye yaran olması lazım. Bu yüzden önce ben dinleyicimi, insanımı, sa- natçımı yetıştireyim. Onlar yabancı- larla aşık atacaîc duruma gelsinler. Yurtdışmda lobi oluşturabilmek için önce güçlü bir temelin olması lazım. Onu sağlayalım, belki ondan sonra festival kavramına uygun düşecek iş- ler yapılabilir. Suna Kan, pop müziğin tek sesllden çok sesliye geçlşte köprü Işlevl gördüğünü belirtiyor 'Fop> klasikmimğe çokfaydah'- 'Ayvahk Yayt Çalgüar ve Oda Müziği Uzmanlık Kursu' projesinin başanh olduğunainanıyormusunuz? SUNA KAN - Bu projeye aslında geçen yıl dahil oldum. Ama kursla- nn başladığı günün akşamı kaza ge- çirip yanağımı kınnca katılamadım. Bu yıl, bu kursun ne kadar yararlı ol- duğunu ve yarattığı ortam sayesinde pek çok şeyi başardığını kendi göz- lerimle gördüm. Yeni Zelanda'dan. Almanya 'dan, Yunanistan 'dan öğren- ciler geliyor. Aynca Konya, Edırne, Eskışehir gibi değişik şebirlerden ço- cuklar bir araya geldi. Her birinin farklı deneyimleri, farklı yaşam bi- çimleri, istekleri var. Bunlan birlik- te paylaşıyorlar. Aynca herkes iste- yerek geldiği için çok azimliler. Pek çok gençte olduğu gibi motivasyon eksikliği veya tembellik yok. Her da- kika çalışıyorlar. Çünkü onlar için önemli olan, birbirleri ve öğretmen- leriyle geçirdikleri her andan bir şey- ler kapabilmek. Aynca, sürekli bir- ükte yemek yeniyor, otelde birlikte kahyorlar... Bu sürede ise tek konuş- tuklan konu müzik. - Bu sadece on günlük bir kurs ol- duğukinöncedenbeirlediğinizbirme- totvarmı? KAN - Aslında önceden düşün- menin bir faydası yok. Çünkü önce çocuklann seviyesini anladık. On gün İasa bir dönem ama daha fazlası, hem çocuklar hem de öğretmenler için zor. Böyle olması da daha iyi, çünkü yoğun bir tempo içine giriliyor ve herkes müthiş bir motivasyon içinde, dikkatli çahşıyor. Dkgeldiğim gün he- deflediğim tek şey, az zamanda, az lafla faydalı olabilmekti. Öğrenciler kursun yan zamanında benimle, di- ğer zamanında Lukas Bey'le çalıştı. Böylece, çocuklar, ikimizin arasında- ki belki ekol farkı, belki görüş farkı ya da birbirimizin göremediği fark- hlıklan inceleyebıldiler. Yorum, tek- nik, temel çalma kurallan üzerine konuştuk. - Bir sö\ leşinizde,'Yetenek önemli ama çahşmakçokdaha önemH'diyor- sunuz. Kursta gençlere bu açıdan da yol gösterdiniz mi? KAN -Bu türmesajlan gençlere ilet- meye her zaman çalışıyorum. Kurs- ta da, keman üzerine konuştuğumuz kadar bunun dışında hayatla ilgili de konuştuk. Mesela, kuşkulu bir çocuk "Yetenek bazen tehlikeli olabüir. Çünkü, bu gençler kendilerini tek zannediyorlar. Bu dünyada hiçbirşeyin tek olmadığını görmek ve bunu mümkün olduğunca gençyaşta öğrenmekfaydalu oluyor. Kuşkulu olmak daha iyiyi yapmak için bir yoldur her zaman. Ama fazlası da zarar getirir. Bu tür çocuklarla ilgilenmeye, ince sınırla- n göstermeye çalıştım. Bazen daha kişisel sorunlan bile konuştuğumuz oldu. Sıcak ve dostluk içinde ilerle- di her şey. -'Yetenekfi çocuklareğhimsisteınin- de kaybolup gidiyor' diyordunuz. Bu tür özel girişimler sizce ne kadar fay- dalı olabüir? KAN - Aslında, yetenekli çocuk- lann kaybolup gitmesi, bu ileri sevi- yedekilerden çok, ilkokuldaki ham beyinler için geçerli. Çünkü burada- kiler şu veya bu şekilde müziği ter- cih etmiş ve bunu meslek olarak seç- mişler. Ama küçükken, ilkokulda, çocuklan elemeden geçirip hakika- ten yetenekli olanlan çekip yok ol- malannı engellemek gerekiyor. Ne yazık ki ilkokul eğitiminde şarkı söy- lemek, flüt çahnak gibi beyinleri ile- ride çok ışe yaramayacak müzik bil- gileri ile dolduruyorlar. Bence, herço- cuğa, ileride profesyonel olarak mü- ziği seçmese bile, müzik türleri din- letilmeli. Artık CD'ler, video cihaz- lan var. Bir yapıt çalınırken onun açıklaması yapılabilir. Çocuklarkon- serlere götürülebılir. Müzik dinle- mek cazip hale getirilebilir. Ne kadar çok dinlerseniz alışkanük olur. Önem- li olan çeşitli biçimlerde, ileride mü- zik dinleyebilme zevkini aşılamak. - Ama bu seviyedeki yetenekB ço- cuklar da çoğu zaman harcamyor— KAN - Doğru, yetenekli çocukla- n koruma kanunu da kaldınldı. Ama şu da var ki, benim çocukluğuma gö- re eğitim hayli gelışmiş durumda. Çocuklann artık bir seviyeye gelme- sı dahakolay fakat ondan sonraükan- ma olabiliyor. Her şeye karşın kö- tümser olmamak lazım, özellikle es- kiye baktığımız zaman, en azmdan özel orkestralar var. Iş ortamı daha da fazla. Ama her genç için yurtdışma gitmenin faydalı olacağına inanıyo- rum. Artık televizyon, video gibi ile- tişim aletleriyle birçok konseri can- h gibi dinleyebiliyorsunuz ama bu yeterli değil. Çocuklar, akademi gi- bi büyük okullan bitirdikleri zaman çevrelerine bakıp arayış içine giri- yorlar. Kendilerini kıyaslayacak in- sanlar anyorlar. Yetenek bazen teh- likeli olabüir. Çünkü, bu gençlerken- dilerini tek zannediyorlar. Belki, ken- di çevrelerinde gerçekten tekler, ama yurtdışma gidince tek olmadıklannı görüyorlar. Bu dünyada hiçbir şeyin tek olmadığını görmek ve bunumüm- kün olduğunca genç yaşta öğrenmek faydalı. - Peki Türkiye'deki klasik müzik dinlevicisinin niteliği değişti mi sizce? KAN -Avrupa, Baü, Doğu yani Ja- ponya'ya göre bir fark yok. Izleyici, on beş-yirmi yıla göre daha kalaba- lık ama bu, nüfusun artışı ile de ilgi- li. 'Eskiden konsersalonlandoimaz- dı, şimdi ayakta dinliyorlar' deniyor, ama nüfus arttı, konser salonlannm boyutlan aynı. Belki önemli bir fark, genç izleyici yüzdesinin fazla ohna- smda yatıyor. Bu konuda da pop mü- ziğinin çok faydası olduğunu düşü- nüyorum. - Hangi açıdan? KAN- Çokseslilik açısından. Çün- kü iyi yapılmış bir pop müzik tek sesliden çoksesliye geçme aşaması- m sağlıyor, köprü görevi görüyor. Gençlerin kulağına bir geçiş sağlı- yor Son yıllarda en popüler konser- lerin Carl Orflfun 'CarminaBurana'sı ile Mozart'ın 'Requiem'ı olduğu dü- şünülürse bu önemli bir değişim. Her şeye karşm iyi yapılmış pop müziği- nin buna faydası olduğuna inamyo- rum. Ben de keyifle dinliyorum. Y A P I Y O R L A R ? Ferzan Ozpetekyeni fîlmini Roma'daçekiyor • isabella Rosselllnl Hollandalı yönetmen Jeroen Krabbe'nin yeni filmi 'Left Luggage'da rol ahyor. Rosellini, köklü Yahudi bir ailenin başındaki anneyi canlandınyor. • Francls Ford COppOla 1979'da çektiği 'Apocalypse Now' fılmıni yeniden montajlıyor. tÛc filmine göre 50 dakika fazla sürecek olan filmin, yıl sonunda vizyona girmesi planlamyor. • Mlchel Piccoli ve Catherine Deneuve yeni bir filmde bir araya geliyor. Manuel de Oliveira'nm yönettiği 'Je rentre a la maison' adlı filmde, bir trafik kazasında kansmı ve çocuğunu kaybeden bir oyuncunun yaşadığı trajedi anlatılıyor. Deneuve aynca, Peter Hyams'ın 'Tre Moschettieri' Fransa kraliçesini T ' canlandıracak. • Benoit Manglmel, Gerard Corbiau'nun 'Le roi dans' filminde 14. Lui'yi canlandınyor. Fikn, 14. Lui ile onun müzisyeni Lully (Boris Terra) ve komedyen Moliere'in (Tcheky Karyo) arasmdaki üişkıyı anlatıyor. • Ferzan özpetek, Margherita Buy ve Stefano Accorsi'nın başrol oynadığı 'Le fate ignoranti' filmini Roma'da çekiyor. Film, homoseksüel bir çift, bir Türk kadın, bir transseksüel ve AIDS'e yakalanmış genç bir çocuktan oluşan ailenin içine düşen bir gencin yaşadıklannı anlatıyor. • Mlchael DOUglaS 5 Eylül 1972'deMonako Olimpiyatlan sırasmda meydana gelen terörist saldınyı anlatan bir belgeseün sunuculuğunu üstleniyor. 'Beyond Borders' fihninde doktor rolüyle izleyici karşısma çıkacak olan Costner, aynı zamanda Dragonfry' adını taşıyan başka bir projede de bir doktoru canlandıracak. Ünlü aktör Oliver Stone'la çektiği film tamamlanır tamamlanmaz, hastalanmn son nefeslerini vermeden önce yaşadıklannı inceleyen bir doktoru canlandıracağı yeni projesine başlayacak. • David DllChOVny ve Julian Moore 'Evolution' filminde oynayacaklar. Hazırhk aşamasında olan filmde New Mexico'da gerçekleşen bir meteor düşmesi sonucunda yaşanan olaylar anlatılıyor. Eleştırmenler, filmin, konusu farklı olsa da Duchovny'nin komedi zekâsını göstermesi için bir fırsat olacağını düşünüyorlar. • Anaıtd Tucker yeni bir Kleopatra fılmi çekecek.Filmin yapımcüığını London Film Company Archer Productions üstleniyor. 20th Century Fox tarafından çekilen en son Kleopatra filminde Liz Taylor ve Tim Burton rol almışlardı. • Kevln Costner, uzun zamandan beri üst üste başansızlık yaşadıktan sonra şimdi de şansmı doktor rolüyle denemeye karar verdi. Oliver Stone'un yönettiği • Marcel Marceau bu hafta içinde Paris Olympia Sahnesi'nde 'First Farewell' adlı en bilinen performansını sahneleyecek. Marceau, Paris'teki gösterisinin ardmdan Amerika'ya gıdecek. 1947 yılından bu yana Paris Cep Tiyatrosu'nda oynayan sanatçı, Çin, Japonya, Latin Amerika, Afrika ve hemen hemen tüm Avrupa'yı dolaştı. • sımon west'in çektiği 'Tomb Raider' filmi Amerika'da yakında vizyona girecek. Filmde Angelina Jolie, Daniel Craig, Lain Glen ve Leslie Philips rol alıyorlar. Video oyunlanndan esinlenüerek çekilen fiknde kahramanLara Croft'un maceralan yer ahyor. • James Bond fılmleri sensinin son fihninde Ingiliz M-16 uçaklarınm kullanıldığı sahnede gerçek bir patlama yapıldı. Bond sensinin son filmi 'Dünya Yetmez'in devamı niteliğini taşıyan yapımda yine Pierce Brosnan rol ahyor. Michael Apted'm yönettiği film, Ingiltere'de birkaç evin bulunduğu mahallede geçiyor.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear