24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2000 PAZARTESİ PAZARTESİ SÖYLEŞİLERİ f. Yarım asırlık ayaklı bir müzik tarihi Atilla Özdemiroğlu, duyguların kabalaştığını söylüyor 'Şarkılanm hiçbana aitolmadı'• Arbk hit olan çoğu şeyin ardında müzisyefl bfle bulamıyorsunL Bir diskjokey buhryorsıın! Bilgisayar teknolojisinin verdiği imkânlaria iki ses buluyor, "Aaa, bu hoş" deyip birbirine yapışünyor ve yeni bir mal gibi sunuyor. Özüne baküğın zaman ne yeni bir keşif var ne de duygu. • Dört bin dvannda bestem var. Ama yüzde 80'i arşiviınde bulunmuyorL Daha da kötüsü, biri hatuiatbğığ haürlayabiUyonıın ancak. Geçenlerde Sezen Aksu, "Bak şu parça ne kadar güzd" diye dinletii "Gerçekten hoş" dedim. "Yahu o senin besten" demezmiL • Marx'ın çok özetie söylediği şudur: Çahşan ve üreten insan o kadar gelişecektir ki, dünyadaki bûtün araçlara hâkim olacakor ve dünyaya da o egemen olacaknr. Böyle bir egemenliği ben de arzu edr/orum. Ama gerçekten üretenin ve çahşanm daha çok beüriediği bir dünyayı arzuhıyorum, cehaletin değflL ÜMİTZtLElJ Atilla Özdemiroğlu ile Zekeriyaköy'de, çivisine ka- dar kendisinın çaktığı stüdyosunda yaşam, müzik ve düşünce üzerine uzun bir yolculuk yapok. Ama beni en çok 2. Dünya Sayaşı ve sonrasınm Ankara'sı cez- betti. Atatürk Lısesi'nde, üzerine zimmetlı mikros- kobunu, sanat okuhmda üretilmiş mınık kemanıyla ba- sit klasik eserleıi çalışını, okulun ıkı adım ötesinde, La- Bohem'de Yurdaer Doğulu ile herakşamüstü ver- dikleri klasik konserlen anlanrken kıskanmadım de- sem yalan olur! Ikimiz de Ankaralryız, ama ben onun anlattığı Ankara'yı hiç tanımadım!. Hoş, anlattığı Is- tanbul'u, Barbn'ı, Zonguldak'ı, Erzurum'u da tanı- madım! O şanslıydı, çünkü aydmlanma devnmınm so- nuna da olsa yetışrruşü!.. Bu yazının sonunda söyle- diği, "Devrimciler mutlu olamaz" cümlesine gelin- ce... Çokhaklıydı!.. -Törkiye'(fcöze«kksonyıllanlabirvokş«rkıaçA- û_ Yfeni müzft törleri denendi, deneoiyor. Pbp mâak sürekfirenkdeğştiriyor.Biraııiaındahertünfcnmi- zik târânü harmankyor gibL Nekr otaıyor?. ÖZDEMİROĞLU - Sığlaşmayı görüyorum ben. Her konuda sığkşmadan söz ediyorum. Kültürve mü- zik bunun dışında olan bir şey değil... Üstelik yataız- ca Türkıye'de değil, tüm dünyada yaşıyoruz bunu. Duygular kabalaşabiliyor. Hatta iyice kabalaşıp tah- rip edıci hale gelebiliyor... 'Müzteyenlm demefcten utanıyonım' herkesin baştacı ettiği şeyleri ben dehşetk seyrediyo- rum. Arkadaşlar, alguadığmız sadece bu kadar mı?.. Duyıımsafhgmi7,duyabfldiginİ7.sartfiCfibu kadarmı?!.. -Türidyefcayudoğnatadas^aşiyoröykYse? ÖZDEMtROGLU - Çocukluk yıllanmda, müzik- ten zevk alma, onun şuuraluna aşüadığı zenginlik al- gılanabilir şeylodi benim içm. Arük seslerin insan gün- deminden çıktjğı, sözlenn ağuiık kazandığı dönem- lere geldık. Şu anda müzik diye konuşan herkes sa- deceşarkı konuşuyor, müzik konusmuyor O kadar sığ- laşnuş durumda. Ben müzısyenım demeye utanır du- rumlaradüşüyorum. Sanatçıyundemekten imtmaedı- yorum, eski dilde söylersek!.. Çünkü, gerçekten ses olarak, ses dizeleri olarak müziğın ruhumuzda uyan- dırabıleceği güzellıkten vazgeçıp sadece ntım ve sö- zün, bunlarm da ne yazık kı en basıtınin baştacı edil- dığı birdönemfe karşı karşıya kaidığında, sadece deh- şetle seyrediyorsun!.. - SSz bogün bu durumda nusmız?. ÖZDEMtROGLU - Evet, bu durumdayım. Bugün kKLjMvacavaraa? ÖZDEMtROGLU - Var tabü. Şarkıcı olarak algı- lamak istemiyorum. Çünkü şariacılık bir yaranro de- ğüdir, bir icrai sanatür. İlk yanlış anlamamız buradan başlıyor. Çünkü yaraümı şarkıcıyla, bir yorumcuyla bütünleşüriyoruz. Hıçbırzaman benım şarkılanm ba- na ait olamadüar! Ajda Pekkana, Sezen Aksu'ya, Sertab Erener'e ya da bir başkasına ait oldular. Be- nım yaratüğım, benım kimliğımle tanımlanmadı. Onu insanlara aktaranın kımlığiyle tanımlandı. Hemen ya- nımızdakı Yunanıstan'da şarkı varsa, alkışlanan onun bestecisidır. Ya Teodonkis'tir, ya Haadakis'ür... - Bugmuerde dinlediğmiz şarkaar arasmda, "umut var2 güzer'dediğiııiz var mı? ÖZDEMtROGLU - Herkes soruyor, dinliyor mu- sun diye... Çok az dinliyorum. Çünkü yeni bir yaraü- ma çok az rastlıyorum. Öyle bir şey olduğu zaman da hemen kulaklanm dıkiliyor. Hemen dikiliyorum, amnda. Onun dışında hep yüzyıllarca yapurnış ye- mekleri tekrar tekrar pışirip önüme koyuyorlar!.. ÖZDEMtROGLU - Bunu çok zor söylenm. Çok nadir ohryor Ümit. En fazla yılda bir, belki ıkı kez!.. EsM eşyalara yeni cila - Ydardn- bir rooda var,remiksdm>rlar_ ÖZDEMtROGLU - Bir sürü eskı "eşyalara yeni cı- lalar çekıyorlar. Arük hıt olan çoğu şeyın ardında mü- zisyen bile bulamıyorsun!.. Bir dıskjokey buluyor- sun!. Bılgısayar teknolojisinin verdiğı imkânlaria iki ses bulup, "Aaa, bu hoş" deyip birbirine yapıştınyor ve yem bir mal gibı sunuyor. Ozüne baktığin zaman ne yeni bir keşıf var ne de duygu. Müzik çok geniş bir alan. Çok şey için müzikle berabenm. Mesela dans etmekbunlardan biridir. Bazenritimle ben dedansede- nm kendı kendnne. Yaşım 57 ve ben hâlâ dans ede- nm, daha da çok dans edeceğım. Bu müziğın ışlev- lennden bındır ama müzik bu kadar kısır bir şey de- ğildir. Film müziklen yaparken ben bambaşka bir şey olarak algılanm, müzıği güçlü bir anlatım aracı ola- rak algılanm Hatta o kadar güçlüdür kı, kelimelerin anlatamadığı yerde müzik olarak ben vanm derim, ben size bunu anlatabilirim... Evliligi kurtaramadı Holtywood flhnininaa sonuL Sabahat Hanım'la Cefadetân Bey, Üunci Dünya Savaşı'nın dûnyayı kasıp kavurduğu 4O'lı yıllann başında karartma altındaki Ankara'da tanıştılar... Bir otomobil tamirhanesinde!.. Tıpla siyah- beyaz Tûrk filmlerindeki gibi bir aşk doğdu... - Bence gerçek bir aşk değüL Harbin yanıttığı psikoloji, o zaman ki HoUyvrood fUmfcrinin romantizm, aşk ve tutkuyu öne çıkaran; gerçek aşkı değO, deüce turkulan işleyen konulan etkikmiş gaUba. Annem 15 yaşmdaymış, baba izniyle evknebflırüş_ Savaşın acımasız yüzû, hayli çetin yaşam koşullan, fakirlik bu tutkulu aşkı, romantizmi kısa zamanda bitirdi... 1943'te dünyaya gelen AtiBa'nın varhğı bile bu evliligi kurtarmaya yetmedi... Mellha anne - Ben bir, bir buçuk yaşianndayken aynlnuşlar. Önce Isbuıbul'da Ragıp dayımm yanında kakbm. Sonra Ünye'de öğretaıen olan halamm yanma gönderiknm. Beş yaşma kadar orada böyüdûm. Ankara'ya babamm yanma döndüğümde Meüha anneyle tanjştıııı»* Meliha Hanım üvey anneydi. Ama Atilla'ya tam bir "öz anne" oldu. O da Meliha Hanım'ı öz anne olarak bildi. Ta ki 13 yaşına, öz annesini tanıyana kadar!.. - Ashnda daha önceteri mahafledeki çocuklar, hatta babaannem, Metiha'nın öz annem olmadığuu söylemişti. Tam bir cadı kaynanaydı!- MeJÛu ile geçinemediği için bana durup durup, "Ahh, anneni bir tanısan, o ne tam kadmdır'' derdi!- Bir gün Celal Bey oğlunu karşısına alıp, "Mefiha senin annen değfl" deyıverdi. öz annesi mahkemeden bir karar çıkartmış, oğlunu görmek ıstiyordu... - Ankara'nın o zaman en şk yerlerinden biri olan Büyûk Sinema'nın restoranında buluştuk. Garip bir durumdu tabii!. Ük kez gördüğüm kadm, dönöp "Beni mi daha çok seviyorsun, babanı mı" diye sormaz mı!_ Ne yapayım, "tkmizi de sevryorum" diye cevap verdim!. AtiDa Özdemiroğju öz annesiyle hıçbır zaman "anne- oğul" ilişkisi kuramadı. Sabahat Harum çok denedi ama başaramadı. Yalnızca iyi bir arkadaş, bir dost olarak kaldılar.. Yaşamı boyunca gerçek anne olarak Meliha Hanım'j bildi... - Bir bested nasd daha güzd bestder yantsr, mutfaı oiduğu zaman mı, yoksa biraz mutsuztukgerekS mi?. ÖZDEMİROĞLU - Ümit, bu düşünceden uzak- laş! Bunu banaçoksordular. İyibesteyapman içinmut- laka problemler, zorluklar, mutsuzluklar yaşaman la- zım!.. Ben buna inanmıyorum. Bir dönem caz çalar- ken dediler ki, sen esrar içmiyorsun, iyi caz çalabil- men için içmen lazım... 60'h yıllar, Ankara'dayız. Erol Pekcan Çaz Dörtlüsü'yle vibrafon çahyorum. Peki dedim, bu iddıanızı kanıtlamak için deney yapa- cağım. Evdekı teybı açtım. O gün radyoda canlı çah- yonız. Eşime söyledım. Kaydetü. Onlann dedıgi gi- bi henüz sigara içmezken esrar içtim. O gün kendim- ce muhteşem çalmıştım sololan... Doğaçlama, yara- tıcüık, caz müanği... İki hafta sonra yine bir solo çal- dım, bu defa esrarsız... Sonra ikisıni önüme alıp ana- hz ettim, ınanır mısın muhteşem diye çaldığım, esrar ıçip çaldığnn soloyu dınleyemedim, rezaletu!.. Nor- mal çaldığnn müthıştı Bu bir aJgüama sorunu. Ben- ce üretmek sadece bırikımın sonucudur. Eğer boh- çanda çok fazla şey bınkörip bu çok fazla şey arasın- da iyi iuşkiler kurabilirsen, bir sentez yaratabüırsen bu iyi üretim oluyor.. - Mürik yay>mmi7da kaç beste yapünız?. ÖZDEMtROGLU -Zor soru! Şarkılar var, fılm müziklen var, müzikaller, reklam müziklen, dokümantermüzikleri... Sanı- yorum 3-4 bin cıvannda vardır!. - Demek ki «rrfvintnfc rümü yok_ ÖZDEMtROGLU - Yüzde 80i yok neredeyse!.. Daha da kötüsü bin hatniat- tıgı zaman hanrlayabılıyorum ancak. Ge- çenlerde Sezen "Bak şu parça ne kadar güzef" diye dınletü "Gerçekten hoş" de- dim. "Yahu o senin besten" demez mi!.. - Yaak değfl mi? Hafculri bontar ani- vinizde oba_ ÖZDEMtROGLU-İyi ki hatırlamıyo- rum! Hiç genye bakmarnak. hesabını tut- mamak lazım. Yoksa üretemiyorsun. Sa- nat bir zıncirler bütünü. Benim dediğim hıçbırbeste tümüyle banaaitolamaz. Ken- di çekirdeklennı ve kendıne ait olmayan- lan bırieştınr ve bir ürün yaraürsın... 'Yetenek sonra 4 evlüik, 4 çocuk, 4 bin beste!-Hoşfau tflörtetâğimherkadm- beviendinLUçûncüev1fliğim80vıtuKİa noktaiandL Müjde ArTa olan berabertt- ğmhaşladLEvteımedik ama en uzun obn da o oMu. Tam 15 yd!_ Sonra Hepgül'ü tanıdnn. Ona da âşıkoklum, evlendim!- İyi ki evfenmişim- 1940Tannsonu... Ankara tekpartidev- rini kapaap karşı devrim sûrecine adım atmanın sancılannı çekiyordu... Demok- rat Parti'nin ikn'dan devralmasma, u kö- çflk Amerika" serüveninin başlamasına yaklaşık bir yıl vanh... Ama hiç olmaz- sa egitimde henüz "Hasan ÂB Yöcd ay- dmtağı' 1 sûrüyordu!... Ankara'nın en kenardaki mahalleierm- den biri... Dışkapı'nın Uzunyol Mahal- lesi'ndekı mûtevazı birevde sevinç ve te- laş hûkûm sûrüyordu... özdemiroğlu ai- lesinin biricik oğlu Atflla'mn sünnet dü- ğünü nedeniyle pek de büyük olmayan ev, agzına kadar misafırle dolup taşmış- tt. 6 yaştndaki Atilla sünnetin acı veren bölümünü çoktan unutmuş. gösterilen ilgiden hoşnut, getirüen hediyelerden ise çok mutluydu. Ama hediyelerden bir ta- nesi diğerlerinı gölgede bırakmıştı... -Babamm arkada^annm sanatensti- tâsünde kendi imalarian olan bir man- dofindi!- O gece herkes dışanda eğlenir- ken ben bütün gece onu ongmlattnn!- Mandolınle küçük Atilla'nmarasında öyle bir aşk doğmuştu ki çok değil, yal- nızca iki hafta sonra Ankara Radyo- su'nun mandoUn korosundaydı... Üste- lik klasikeserier çalmayabaşlarfliştı. An- kara Konservatuvan senfoni müzik or- kestrası elemanlan minik koro öğrenci- lerine klasik müzik dersleri veriyoriardı... - Hemen bir yıl sonra kemana geçtim. Aym sanatokulundabenimiçm mmikbir kemanyapnlar.ÇoközelbirenstrümaD- dLÇokozenfeyaphn^OyıflardaTâr- kiye^de yayta ça^dar, vfyolonseL kontr- basvepiyanoüredliyordu— Atillaözdemiroğlu süratle diğerenst- rümanJan çalmayı öğrendı. özellikle de Ltilla Özdemiroğlu, ilk eşiyle eylenebilmesi için ailesi şart koştu: Ev sahibi olacaksın. Özdemiroğlu ev sahibi olmak için yaptıklannı şöyle anlatıyor: Istanbul'a gittim. îstanbul'un bütün pavyon ve gece kulüplerinde çahştım. Vasfî Uçaroğlu orkestrası, Erol Büyükburç orkestrası, Roberto Lorano orkestrası... Flüt, keman, vibrafon, kotrbas.. hepsini çaldım... vurguhı çalgılar. Aynca nefesli çalgılar- dan flüt ve trombon. Trompet ve sakso- fonu da bir süre denedi ama devam et- medı. 10 yaşma geldiğinde babası ehn- dentutupUlus'taki Musiki SevenlerCe- miyeti'ne götürdü... - Düşünsene 10 ya^ıda bir taraftan Beetboven, sonarJar fHan çahyorum, bir yandanda "Ah-tat-imodze-iguyera" tfi- râTürkktosftleriLKlaakrnüzikbocam kar9çıkiyonia,parmakiarimbozuiacak diye, ama babam hakbydı, çok geniş bir repertuv^rasahipokrambusayede. Ardından radyo konserleri, Türk mu- siki cemiyetiyle Anadolu turneleri gel- di. Arök Atilla'nm tüm yaşamı müzık- ti. Lise yıllannda, daha 15 yaşındayken profesyonelliğe de adnn atö. Hem de okuduğu Atatürk Lisesi'nin çok yafat- nında!.. - lisenin Od adım ötesinde La-Bohem djyeçokhoş,çokşıkmsan]anngrid@bir cafevanfa.TamFransızusulü biryer. Ak- şamüstü saatkrinde Yurdaer Doğulu 0e biıükte çabyorduk orada. Ben keman, Yurdaer de gitar_ Amerikan müzikaBe- rhıin hafîfgitar keman reatalleri vardır, onlan çahyordnk. Gayet hoş hanımbır, bejier bizi dinkyerek içldiçeE, bazen de dansederieniL. Daha o yaşta iyi para kazanmaya baş- lamışö. Biryıl kadar sonrabirdepop gru- bu kurdular,"Jüpiterkr!_* Kimîer yok- tuki bugrupta; Beriant,TanjuOlan,Yur- daer Doğulu ve Atilla Özdemiroğlu... Üstelik şöhret de gelip kapıyı çalnuştı!.. -Birgece knlöböndeçabşryorduk.Adı- m hatnianuyoram ama daha çok Ame- rikanaskerkrigelivoniu.Haniozamarj- lar Jusmat derkrdL Bir de onlann çev- reandekikıziar-YmeRockandRolpar- çalar, Ehisier filan çabyoruz- Aym srralar genç Özdemiroğlu'nun karşı cinsle ciddi ciddi ilgilendiği yıllar- dı. tlkbakışmalar, ilk "ele kâğıt sıkıştır- malar", kaçamak buluşmalann heyecan- dan öldürdüğü zamanlardı... - Çok kapah bir dönemdi Babamm bfr Renaulfsu vanb, minnacık_ Zama- ne çoculdan bahçede oyuncak diye kul- lanryor^mdflerde-Oııunradvosunaso- nuna kadar açaı; karşı penceredeki laz perdevi aralar mı acaba diye saatlerce bekterdim- Birkeresindebeğendiğiın kı- zm etine bütün cesaretimi topiaym aşk mektubu sıkışnnhm. Akh, okudu. kah- kahayla güldü™ Kıpku-mta bir yüzle uzaldaşton. Hayattaki en büyük yenilgi- mi almışüm!- Başka yenilgiler, başanlar, beraberiik- lerde oldu. Ama ilkciddi beraberliğı, Atil- la Özdemiroğlu'nu ilk evliüğine götür- dü. Hem de ne savaşlar vererek!.. - Ankara Konservatuvan'nda bir yıl- başı partisJDde tamştık ve ona da hemen Işıkokhnn!. Üstefikevtenmeteklif ettim. 17 yaşnıdaydun ve bir an önce özgürlü- ğömü kazanmak istiyordum. Üstelik iyi para kazanryordum ve kendi yaşamnm kıu^bffinnm.Yaniöylezaıınediyordum_ Ama babaCelal Bey ve üvey anne Me- liha Hanım hiç de öyle düşünmüyordu. Büyük tartışmalar, çanşmalar yaşandı. AtUla'yı engellemek için her şeyi yapü- lar. Öyle ki, Atilla sonundaevden kaçb!.. -18 yaşnna girmeıne çok azvardı. Na- sü olsa reşit olacağnn diye kaçüm. Ba- bam çok sert tepki gösterdi Devreye po- Bs girdi Ayla'run babası o zaman Sağhk tşleriGenel Müdürü, yani çoksaygm bir aile.OnlarçokoigundavTandJİar_. Ama bir de şart koştular. Evlenmeye izin veriyorlardı ama bir e^' sahibi olma- sı şaröyla. Atilla buna da peki dedi... - tstanbul'a gittim. Îstanbul'un bütün pavyon vegece kulüplerindeçabştnn.Vas- fi Uçaroğlu orkestraa, Erol Büyükburç orkestrası, Roberto Lorano orkestrasL- Fîüt, keman, vibnıfon, kotrbas. hepsini çakum_ KazandıgıparalarlaAnkara Güniz So- kak'ta, tam DemireTm evinın karşısmda- ki Demet Apaıtmanı'ndaki çatı katını satın aldı ve 1963 yıhnda Ayla ile evlen- di. Ök çocuğu Yaprakda o yıl doğdu... - Biraz işi kanştırdık bizL Erken do- ğum filan dedik. Beş yıl sonra da Sarp doğdu. Aym sıralarda tstanbul'a taşınıhnıştı. 1973'te lOyıilıkevhliksonaerdi. Sebep, Atilla Özdemiroğlu'nun deyimiyle "kay- nanaterörüydü!..' Hemen ardından, da- ha bir yıl geçmeden Füsun Önal'la ev- lendi. iki yıl sonra da Lale Yurdata- pan'la!.. Neredeyse biriikte olduğu her kadınla evieniyordu!.. - Evet doğnİ!. Hoşlamttğım,flörtettî- ğjm her kadmla evlendim. Üçüncü evfr- Bğim 80yıhnda noktalancu. Müjde Ar'la olan beraberSğim başIadL Evienmedik ama en uzun olan da o oktu. Tam 15 yıIL 1995'te Hepgül girdi yaşamına.. Onun- la da evlendi!.. Bir yıl sonra da Lara ile Iidya kanştılar Özdemiroğlu ailesine.. Muhteşem ikizler!.. AtillaÖzdemiroğlu bugün îstanbul'un yanıbaşmda, Zekeriyaköy'de eşi, ikizle- ri, stüdyosu, besteleri,bilgisayan ve bah- çesiyle biriikte yaşıyor... -Sk binletrebesteyapmış, Idasfldesjni; sayısız eser yarabmş, birçok müzik afeCni kusursuz çabbien bir mözisynısmiz. Aca- babaşka bir yenfeolsaydnn,saııatçıyada- ha değer verikn bir yerde, diye dnşândö- ğinfizoWumu?_ ÖZDEMİROĞLU-Müzisyen olarakta- nınmak için çok iyi ya da kötü olmak de- ğil, pazann içinde olmak bınncı şarttır. Sonra hangi pazann içinde oldugun çok önemli EğerHolrywoodiçindeysendün- yada tanınırsın. Türkiye'deysen ancak o sı- nırlar içinde tamnırsın. Pazarlamanın se- ni nereye kadar genışletebileceğıne bağ- h. Yetenek, yarancılık maalesef daha son- ra geliyor!. - Sfe Müzik Eseri Sampieri Mcskk Bk- Mgi MESAM'm başkamsauz. Eser saUp- krinin tdtfhaktan kooasunda büyük bir savaş yürütülüvor gaGba- ÖZDEMtROĞLU - Büyük zorhıklar- la da olsa ıyı yurüyor. 4-5 yıldır eser sa- hıplen en azından haklannı almaya baş- ladüar Hâlâ cüzı oranlarda alıyoriar ama MESAM sayesınde almaya başladılar. Yıl- lar içinde yükselerek alıyoriar Son olarak 10 miryon dolar seviyesine ulaşnk. Ama asıl hedef yıllık 300 miryon dolar!. -Peki,MESAM buhedefmneresindeve neferyapdacak? ÖZDEMtROGLU - Henüz yüzde 4-5 crvanndayız. Ama bu doğal. Dünyadaki meslek bırlikleriyle aramızda 150 yıl var. Avrupa'da 1850'lerde kurulmuş. Üretilen müziğin her kullammında telifinin öden- mesi gerekıyor. Radyo, televizyon, otel, ta- tıl köyü, bar... Bunlar her çaldıklan mü- zik başına para ödemek zorundadır. Bu- nun için çahşryoruz ve ciddi yatmmlar yapıyoruz. Şu ana kadar 5-6 miryon dolar yaunmyapnk. sosyallst dttşünce - Hangi düşünceye yakmsmz?. ÖZDEMtROGLU- Sosyahzm!. Ama katiyen bu praügi ile değil... Asuna bakar- san Man'ın söylediği anlamdakomünıst dünya eninde sonunda var olacak. Bu ne StaMn'ın. ne de Lenm'ın dünyasına ben- zeyecek. Ne de Amerika'nın bugün ulaş- tığı durumabenzeyecek. Ama bunaen ya- kın toplum hangısi diye soracak olursan, ne yazık kı sana belki kimsenin kavraya- mayacağı bir cev^p vereceğim; Amerikan toplumu dıyeceğim!.. - Komünizme en yakm topiom Ameri- kan tophnm mı ohıyor bu dummda?. ÖZDEMtROGLU- Manc'ın çok özet- le söylediği şudur: Çalışan ve üreten in- san, o işçi olarak söylemişti, ben biraz de- ğiştiriyonım, o kadar gelişecektir kı, dün- yadaki bütün araçlara hâkım olacakür ve dünyaya da o egemen olacakür. - Turkiye hana Boktada? ÖZDEMtROGLU - Türkiye tüm olu- şumlan bırlikte yaşıyor. Cehaleti, fanatiz- rtıi dibine kadar yaşıyor. Komünizmi de, kapitahzmi de, feodalizmi de!.. Türkiye ku- rallannı işletemeyip, yeni kurallar üretme peşınde ömür tüketen bir ülke. Asıl sıkın- ü, yaşamı normalleştirecek kuraUarm is- letilememesınde!. - Peki, siz muthı musunuz bu üBsede?. ÖZDEMtROGLU-Ben devrimcıyim, bir devnmci kolayhkla mutlu olamaz!..
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear