25 Kasım 2024 Pazartesi Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
•-•-,' ••«* .» • 4,; % • Y 4,; -f- GARANTI 1 9 9 5 GARANTI 1 9 9 6 GARANTI 199, •<• ' t . GARANTİ 1 9 9 9 ' r ; . • .*' -<KJ -f JJ t Garanti, Euromoney'ye göre 5. kez Türkiye'de "Yılın En lyi Bankası". Tek bir farkla. Artık yeni bir logomuz var. i -. £*• * » » * " ' • • * • • Garantiaşka bır a r z u n u z ? .. ' i . . < • - . " " • > • v * Î . 1 _ <il - CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 2000 PAZARTESJ O L A l L A K \tj C r O K L J S L r j K olay.gorus@cumhuriyet.com.tr Cezaevleri Sorunu HALİT ÇELENKftı*«^tt A dalet Bakanlığı'nın yaptır- makta olduğu F tipi cezaev- leri üzerindeki tartışmalar, Türkiye'nin ceza infaz sis- teminın gündemine oturdu. Hukukçu- lar, yazarlar, sanatçılar, barolann büyük bir bölümü bu yeni cezaevlenne karşı çıktılar. Adalet Bakanlığı'mn oda ola- rak adlandırdığı yerlerin gerçekte tec- rit hücresi olduğunu, şımdıye kadar ol- duğu gibi bundan sonra da bu hücreler- de tutuklu ve hükümlülere ışkence ya- pılacağı, çeşitli baskılann daha da ko- lay ve gözlerden uzak olarak uygulana- cağını ileri sürdüler. Cezaevlerinde günümüze kadar sü- regelen uygulamalar, yapılan işkence- ler, öldürme olaylan ve yargısız infaz- lar; Diyarbakır, Ankara Ulucanlar, Is- tanbul Bayrampaşa, Metris, Burdurvb. cezaevlennde yapılan basknılarda ya- şamlannı yitiren ve ağır yaralanan on- larca hükümlü ve tutuklu, F tipi ceza- evlen karşısında duyulan tedirginliğin ve protestolann somut nedenlerini oluş- turmuştur. Bız, Ulucanlar Cezaevi'nde hüküm- lü ve tutuklulara cezaevi ve emniyet görevlilen tarafından 26.9.1999 gece- si düzenlenen bıroperasyon sonunda ya- şamını yıtıren on kişinin otopsi rapor- lannı incelemiş, görevliler tarafından kullamlan ateşli silahlann açtığı yara- lann baş, göğüs ve kann bölgelerinde bulunduğunu görmüş ve bu olayuı açık yargısız bir ınfaz niteliğinde olduğunu yazmışuk (Cumhuriyet 6.10.1999). Ara- dan bir yıla yakın bır zaman geçtıği halde, cezaevi duvarlan arasında ge- çen, suçlulan ve kanıtlan ortada olan bu cınayet kesın bir sonuca baglanma- mıştır. 12 Eylül baskıcı rejiminin ve 'kutsal devlet' anlayışının (Devlet ınsanın üs- tündedır) bir ürünü olan Terörle Müca- dele Yasası, 16. maddesiyle infaz hu- kuku alanına da girmiş ve çağdaş infaz hukukunun insan haklanna ilişkin ilke- lenni de bir yana iterek anılan yasaya göre hüküm giyen, hatta tutuklanan (kı tutuklunun suçlu olduğu belli değil- dir) kişilerin tek ya da üç kişilik oda- larda, yanı tecrit hücrelerinde muhafa- za edileceği ve birbirleriyle irtibatlan- na (ilişki kurmalanna) engel olunacağı yolunda hükümler getirmiştir. Işte F ti- pi cezaevleri bu zihniyetin ve hukuk (ya da hukuksuzluk) anlayışının bir ürü- "*. nü olarak ortaya çıkmışür^ ,,.. " Yaklaşık on yıl önce eşim avukat Şe*- Idbe ile biriıkte StockholnTegitmis, bir yüksek mahkeme üyesinin yardımıyla cezaev lerini gezmiş, incelemelerde bu- lunmuştuk. Orada tek kışılık odalar da, 3-5 kişilik odalar da bulunuyordu. Bu odalarda temiz yataklar, masa, gardırop, banyo, tuvaletler vardı. Aynca daktilo makınesı ve televizyonlar da bulunuyor- du. Bu odalann bu- büyük koruluğa ba- kan geniş pencereleri içeriyi aydınlatı- yordu. Gardıyanlaruı çoğunluğu bayan olan cezaevinin bayan müdüründen aldığı- mız bilgiye göre, hükümlüler istedik- leri zaman odalann önünde bulunan büyük bir koridora çıkabiliyorlar, öte- ki hükümlülerle görüşebiliyorlar, duvar- da bulunan genel telefon makınesiyle kentıçi ve kentdışındaki tanıdıklanyla konuşabiliyorlardı. Yemekler geniş bir yemekhanede top- lu durumda yeniyordu. Hükümlünün eşi ya da arkadaşı onu odasında ziya- ret edebiliyor, gece kalabiliyor, isterse bir görevli gözetimınde evıne giderek geceyi eşıyle birlikte geçırebiliyor ve er- tesı sabah dönebıliyordu. Yine hüküm- lüler cezaevinin kıtaplığına gıdebili- yor, öteki hükümlülerle biriıkte kitap- lıkta bulunan ya da kendıne aıt kıtabı okuyabiliyordu. Bu kitapbgıincelerken orada Yaşar Kemal'in ls\eççeye çevril- miş tnce Memet adlı romanını görmüş ve duygulanmıştık. Havalandırma ge- niş, etrafi dikensiz bir telle çevrilı, ağaç- lıklı bir bahçede yapılıyordu. F tipi ce- zaevleri konusundaki tarttşmalan iz- lerken Isveç'te gezdığımız cezaevlen gözlerimin önünde canlanıyor. tnancımıza göre öteden beri kanayan bir yara nheliği kazanan cezaev lerimi- zin düzeftümesi demokratikleşmenin önemli bir parçasıdır. Bu sorunun çağ- cıl bır hukuk ve ınfaz anlayışına göre yeniden ele alınması ve düzenlenmesi gerekır. Cezaevlerine şimdıye kadar ol- duğu gibi bır baskı, ışkence, öldürme, yargısız infaz yeri gözüyle bakmak, çağdışı, insanlıkdışı ve ilkel bırtutum- dur. Bu yerler, rehabılıtasyon amactna yönelik bir ınfaz yendir. Hükümlü bu- radan çıktıktan sonra yaşamını, kişilı- ğini sürdüreceğı topluma gen dönecek- tir. Cezaevinde hükümlünün kimi öz- gürlüklen elbette suurlanacaktır. Tersi durumda hapıs cezasının bır anlamı kaknayacaktır. Ancakbuözgürlüklerla- sıdamrken onun bir insan olduğu. bu ni- tefiğryie yeniden toplum vaşamına dö- neceği ve dönmesi gerektiği unutulma- mabdır. Bu nedenk de hükümlünün ya- şamsal yönü olan sosyal niteliği göz ar- dı edilmeden öteki hükümlülerie konuş- ma, görüşme, tartışnıa özgüriüğü, en- telektüel varhğını sürdürebilme hakkı yok edilmemeKdir. Bu konuda cezamn amaa fle kişinin insancühgı ve sosyalü- ği arasında doğru bir denge kurulma- hdır. Bunun içın de cezaevi görevlilen insan hak ve özgürlüklen konusunda bır eğıtımden geçınlmelı, ınfaz kurumla- nna sınav sistemıyle alınmalıdır. Devletin güvencesi altında bulunan hükümlü ve tutuklunun bütün bu özgür- lüldere sahıp olmaya hakkı vardır ve bu çağdaş bır ınfaz hukukunun gereğidır. Cezaevi bınalan ne kadar güzel, ne kadar iyi döşeliolursa olsun, tek başı- na, üısanm ruhsal ve düşünsel yetenek- lenni koruma ve gelıştirmesı ıçin ye-._ terli olamaz. Bu, ancak anılan özgür- lökJeantanıomasıyJasaglanabilır. Hu- kümlülük ge^ici, ama yaşam sûrekfidir. Hükümlülerin içeride örgüt çahşması yapması gerekçesi, ozgürlükleri veinsan- ol gereksinmeleri kısıtiayarak değfl, de- netim vedisiptin önlemlertyle, yani akıl- a yöntemlerle engeUenmelidir. Çağdaş bir cezaevi anlayışuıa ve in- faz uygulamasına ulaşabılmek ıçuı ın- faz ışlenyle görevli tüm kışüerin ve ce- zaevi persönelinin, hükümlüye ve ce- zaevlerine bakış açısı değiştinlmeli, bunun için egitim ve benzer yöntem ve önlemler eksiksiz alınmah ve yerine getınlmelidir. TerörleMücadeleYasası'nın 16. mad- desi değiştirilmeli, hükümlü ve tutuklu- lann insani ilişkilerine getirilen kısıtla- malara son verilmelidir. Bu yoldaki uygulamalann başanya ulaşabilmesi ıçin cıddı bir denetim mekanizmasına gereksinme olduğu da açıktır. Soygun Düzeninin Yeni Adı... Bahir M.ERURETEN Hubıkçu • kı yüz yıldn", sözde, evrensel in- I san haklan bildirgelerinde dile getirilen ve pek çok devletin ana- yasalannda düzenlenen 'bireysel özgürlükler-insan haklan' gibi kavramlar, insanlann özgür doğup öz- gür ve eşit yaşam sürmesinden yana gözükürler. Öte yandan, 'demokrasi eşittir ser- best piyasa ekonomisi' sloganı ile insa- nın insani sömürmesi, bireysel özgür- lük olarak dayatıhr. Bu açık çelişkinin mantığmı anlamak olanaksızdn-. Serbest piyasa ekonomisi; tüm koşul- lan, ahlaksal ve hukuksal altyapısı çok iyi düzenlenmediği sürece, insanın hem- cinsini sömürmesi, eşanlamla, vahşi kapitalizm olarak varlığını sürdürür. Bu bağlamda, serbest piyasa dedikleri, soygun düzeninin adıdır. EKinyanın bugün geldiği süreçte, sö- mürü düzeni ulusal smırlan da aşarak evrensel boyuta taşınmakta, bunun adı- na da gtobaUeşme. (küreselleşme), an- ti ulusaflaşma denilmektedir. Gerçekte asıl amaç, zengın ülkelenn daha fazla zenginleşmesı içın, gelişmemiş ya da azgelişmiş ülkeleri her yönden sömür- mesidır. Kapitalistempervanzm'ın ye- ni adıdır. Uluslann bağımsızlığına yö- nelmiş yeni sömürgecilık anlayışmın sahneye konulmasıdır. Atatûrk'ün, Ulusal Kurtuluş Sava- şı'nm başlannda ve ilk Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açıhşmdan itibaren karşı olduğu, kapitalizmın emperyaüz- mine karşı savaş verdıği, ulusal birlik ve halkçı cumhuriyetin tam bağımsız- lık ilkesinin, bütün dığer ezihniş ülke- lere örnek oluşturan en önemli ilkesi- nin. ülke bağımsızlığının, ulusal onu- run ayaklar altına alınmasıdır. Pek çok ülkenin daha şimdiden kar- şı olduğu, çeşıtlı toplantılar vesilesıy- le toplumsal diremşı sergıledıği bueşit- ük dışı, acımasız sisteme karşı ülke- mızde, başta hükümet obnak üzere çe- şitli çevreler, şaşılası bir aymazlıkla al- kış tutmaktadırlar. Daha şimdiden mev- zuat sisteminde değişiklıklere gıderek bu sömürü düzeninin altyapısuu hazır- lamakta yanş içındedirler. IMF'ye ve- rilen akıl almaz ödünler, tahkım yasa- lan, bu davranışın en çarpıcı örnekle- ridir. Işin en ilginç yanı da, bütün bu olum- suzluklar, halkımıza, demokrasi içinde kalkınma modeli olarak sunulmakta- du-. Serbest piyasa ekonomisinin, görece iyi yürütüldüğü varsayılan kalkınmış ülkelerde, bireysel özgürlüklerin yanı sıra sosyal güvenlık, çalışma ve ışsız- lik güvencesi, sosyal dayanışma ve en önemlisi, piyasa denetimi ile tüketicı- nin korunması hukuksal düzen içine alınmıştır. Böyle bir altyapı ülkemizde tüm öğe- leri ile sağlanmadıkça, toplumsal ban- şın, hakça paylaşnnuı varlığmdan söz edüemez. Serbest pazarhukuksal bır dü- zen içine alınmadıkça, erdemden ve sorumluluktan yoksun bir piyasanın in- safına terk edilefThalkın büyük çoğun- luğunun gönencinden söz edilemez. Çünkü başıboş tutumsal (ekonomik) düzen, ahlak kurallarmdan da referans almaz. Devleti küçültme adına, devle- tin ve vatandaşın kendisi piyasanın de- netimi altına girer. CUMHURİYET'TENı OKURLARA ; ORHANERtNÇ ; Bakın Şu Yeşil Biber ile Fasıriyenin YapUğına , Kimi konular vardır ki üzerinde kaJem oynatmak. için mürekkep yalamış olmak yetmez. 1 O konunun öğrenimıni görmüş olmak da gere- kir. Tersi bir tutum, bilime ve bilim insanına saygı- sızlık etmiş olmakla eşdeğer sayılabiiir. Bu bizce böyledir ama, ülkemizde bilime deger vermek gibi bir alışkanlık olmadığı için, ortaya dö-, külenleri görünce insan ister istemez, "Bu konu-\ yu ben de yazanm" demek hakkını kendinde gö- rüverir. | Temmuz ayı enflasyon oranlan açıklanıp, oran-,' lann beklenenin üstünde çıkmasından kaynakla-' nan tartışmalan okuyunca beni de aynı duygu esir aldı. > Enflasyon, yıllardır bir türlü çözüme ulaştınla-1 mayan, dargelirlinin canına okuyup daha fakir ya-' pan, ülkeyi de borç batağına sürükleyen önemli bir sorun. : Zengini daha zengin yapması ise bır dert değil, > neredeyse nimet. ; 57'ncı koalısyon hükümeti, enflasyona karşı bH-i diğiniz gibi savaş açtı. Çözüm yolu da basit (!) bin yontemın uygulanmasına dayandınlmışt. "Darge-- liriilernasıl o/sa sûrekli fakirleşiyor, biruz da biz üzer-', lerine gidip ellerine geçen geliri azaltalım. Işçiye, l memura, emekliye, çiftçiye hayalimizdeki yıllık enflasyon oranı kadar zam verelim. Alım güçleri\ daha da azalsın. Sanayicilehe, tüccarlar da ma/-( lannı satamayacaklan ıçin fiyatlannda indirim yap-. sınlar. Enflasyon da büyük bir başanyla düşünjl- muş olsun." Enflasyonun amaçlanan oran doğrultusunda; düşmekte olduğuna dair edilen yaldızlı laflar, ger- '• çeğı pek yansıtmıyordu ama, "halkın enflasyonun düşeceğine inandınlması yönünde beyin yıkama * çabası" olarak degerlendirildiğinden pek de yadır-' ganmıyordu. Ne zaman kı temmuz ayı oranlan 1 açıklandı, ortalık kanşıverdi. Tüketıcı Fıyatlan En- deksi'ndeki (TUFE) 2.2'lik artış, neredeyse bekle-1 nenin üç katıydı. Kısa bir süre devletlülerin tepki-; sizliği ile geçirildi ama, sonunda enflasyon hainle-! rini öğrendik: Fasulye ile yeşil biber. Içimizden bir "oh" çektik. Hiç değilse artışta bi-; zi yönetenlerin suçu olmadığını öğrenmenin ra-ı hatlatıcı bir yanı vardı. , Enflasyonu bu kez de kuraklık azdırmıştı. Bu ne-, denle yeşil bıber ve fasulyenın fıyatlan yükselmiş, | evlerde de tonlarca yeşil biber ve fasulye yendiği içın enflasyon tavan yapmıştı. \ Yalnız "yeşil biber ve fasulye" tanımı pek açık değikJi. Bu nedenle sivri biber, çariiston biber, dol-' malık biber, süs bıben ile ayşekadın, çalı, barbun- ya ve şeker fasulyesının topluca mı, yoksa ayn ay- [ n mı enflasyonu yeniden canavarlaştırdığını ögre-' nemedik. Sorumlu da bir anlamda ortada, kaldı. ' _~ Ftkrayı anımsarsınız. ' ^ Kimseyi bulamayınca bır cenazenin namazın»' Bekri Mustafa'ya kıldırmışlar Bekri Müâtafa, se-< lam verdikten sonra tabutun baş tarafına eğilip bir • şeylerfısıldamış. Çevredekiler merak edip üstele- yince şöyle demiş, "Şimdi bu mevta öbür tarafa gidince meraklanndan sorahar, 'Dünyada ne var ne yok' derier. Ben de dedim ki, 'Onlara Bekri Mustafa imam oldu dersin, dünyada ne olduğunu anlayıvenrler 1 ..." "Bizim enflasyon savaşımı daha fasulye ile siv- ri bibere dayanamıyor" dersek, Bekri Mustafa'nın ruhunu şad etmiş olmaz mıyız? • önümüzdeki pazartesi gününe kadar gönlünüz- ce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılanmızla. • oerinc@cumhuriyetcom.tr. Bugun depremin .gunu Profesyonel îllulerimiz hâlâ deprcmzedelerin ranında! Tüm bir akademik yıl boyunca Uludağ Üniversrtesi Eğrtım Fakültesi öğrstim üyelen ve staj grubu öğrencilen, büyük bır özvenyle, tam bir program içinde, çadırlarda kalarak MehmetçiK ve Kızılay Çadır Kentlerı'nde. depremzede çocuklara rehbertik hizmeti ve eğitim verdiler; etüt sınıflan oluşturup çadırdakı velilerie sıcak ılişkıler kurdular. Gençlerı böylesıne yararlı bir projeye yönlendiren başkanlarını ve destek veren tüm Uludağlılaf1 yürekten kutluyoruz. Yardımlannız ıçtn (0212) 292 87 27 - 292 08 01 (i; gûnlen saat 10.00/17 00 arası) ANKARA 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKbHİĞİ'NDEN 1998/251 Esas 1999/512 Karar Davacı ÇaJar Demir vekili tarafından davalılar Dr Sevim Ölmez, Halil Orün vs. aleyhine mahkememıze açılan tazmınat davasının yapılan açık yargılaması so- nunda, Davanın feddine karar venlmiş olup, avukathk ve- kâlet ücreti olan 13 500 000.- lıranın davacıdan alma- rak davalı Türkiye Kızılay Derneği Genel Başkanh- ğı'na venlmesine karar venlmiş oîup, bılinen en son adreslen '"Mıkrobıyoloji ve Enfeksiyon Hastalıklan LJ2manı Kızılay Kan Merkezı / Ankara" olan davalı Dr. Sevım Ölmez'ın ve Bakt. Kontrol Araştırma Lab. Uzmanı Türkiye Kızılay Derneği Kan Meıkezı / Anka- ra olan davalı Hahl Örün'ün adreslerinde bulunmama- sı nedenıyle karann ılanen teblığıne karar verîLmiş ol- duğundan bu üanın yapıldığı tanhten 15 gün sonra ka- rann davalılara teblığ edılmış sayılacağı, süresınde temyız edılmedığı takdırde kesınleşeceğı ılanen tebhğ olunur 2 8.2000. Basın. 43924
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear