24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
6 ^kĞUSTOS 2000 PAZAR CUMHURİYET SAYFA KULTUR kultur@cumhuriyet.com.tr 15 Ikd aktörün boş sahnede sunduğu komedi, Londra'da West End'de gişe rekoru kınyor \mımliıle)ihaynuıkaldı Kültür Servisi- Eğer binsi altı ay ön- pe işsız gezen Conleth Hill ve Sean punpioo'a TomHanks'in oyunlannı iz- jeyip kulis kapısında imzalan ıçın bek- İeyeceğıni söyleseydi, verecekleri ya- nıt **Gitvebaşka birfleriyle dalga geç!" plurdu. • /Vma geçen birkaç sersemJeticı ay içirtde, yani îrlandalı Hill ve Campion'un bütçesız komedisi "Stones in His Poc- kets" West End'de gösterişsiz açılışını yaptığından ben Hollyvvood'un en iyi- lerini içeren bir grup ünlü isim, New Ambassadors Tiyatrosu'ndaki lculisin kapısına giden yolu eskitiyor. Hanks'ten sonra Dustin Hoffman, Caüsta Flockhart, Tracey l llman. Ro- ger Moore, Md Brooks ve Anne Banc- roft gibı Amerikan sınemasının ünlü isimlen, Hill ve Campıon'u ızleyip hay- ran kalanlar arasında Kevin Spacey'nin birkaç gün önce Londra'ya geldığınde ise oyun içın. "Herkesin konuştuğu bu adamlankesirdikkEİeınemgerekiyor!" demesi, Los Angeles'ın en ünlülerinın arasında oyunun ne kadar beğenıldiği- ni gösteriyor. "Stones in His Pöckets" oyunculan- nın her zaman hayalını kurdukJan bir şeyi gerçekleştırdi. Taşralı ve tanınma- mış aktörler bır anda şöhretin en yük- sek basamağına atladı. Parlak oyuncu- luk ve tekniğin ıç içe geçtiği oyun, yük- sek bütçeli ve gösterişli yapımlann iş yapOğı West End'de az rastlanan türden. tki aktörün içi oyuncaklar dolu bir ku- tu dışında boş olan bir sahnede nükte- li bir metni sunduklan oyun, sade ve çok başanlı bulunuyor. Yazan Jones da bir gyuncu Irlanda'da çekilen bir Hollywood fıl- minin setıni konu alan oyunda Holly- wood ünlülerinin "kendi" karakterle- rini anımsatan kişiler yer alıyor. Oyu- nu bu kadar çekici yapan şey, metin yazan MarieJones'un espnli anlatımı, sıcaklığı ve seyırcıyi ıçine çeken geçış- ler Oyun Londra'nın en çok iş yapan ve her gece dolup taşan gösterisıne dö- nüştü ve bu ayın sonunda West End'de, daha büyük bu- tiyatro olan Duke of York'ta sahnelenecek. Yapım yardım- cısı Adam Kenwright, dekorsuz oyunun taşınması konusunda taşmma masraf- lannın çok büyük olacîagı ve bir kam- yon kiralamalan gerektiği esprisini ya- pıyor. Oyun gelecek yıl, Aziz Patrick Gü- nü'nde Broadway'de sahnelenmeye baş- L.rlanda'da çekilen bir Hollyvvood filminin setini konu alan oyunda Hollyvvood ünlülerinı anımsatan kişiler yer alıyor. Amerikan Sineması'nın ünlülerinin izlediği ve hayran kaldığı, 6 dile çevrilen oyun Londra'nın en çok iş yapan gösterisine dönüştü. Filmlere yaptığı göndermelerle ve esprilerle dolu bu oyunu Hollyvvood da heyecanla .-.. bekliyor. layacak. Filmlere yaptığı gönderme- lerle ve esprilerle dolu bu oyunu Holly- vvood da heyecanla bekliyor. Oyun sadece Amerikahlar tarafın- dan çekici bulunmadı. Belfast, Lyric Tiyatrosu'nda sahnelenmesinden son- ra kuzeyLondra'dakiTricycleKilburn'a transferine dek geçen on sekiz ay için- de "Stones in His Pockets" Fransızca, Almanca, Ispanyolca, Portekizce ve Italyancaya çevrildi. Oyunun yazan Jo- nes, geçen hafta Stockholm'de sahne- lenen oyunu izledikten sonra "Sadece gühmı»dtm\«onaYİadHn~.OBİaraesp- rilerin Isveç diline daha iyi oturdnğunu da söyledim" dedi. Mane Jones da bir oyuncu. George Best'in yaşamını anlatan yeni filmin- de ünlü rutbol yıldızının alkolik anne- suıi oynuyor. Jones, "Stones in Hb Poc- kets"ı yazarken keyif vencı bır şey ya- ratmayı istediğini söyhıyor. Oyunun anahtarı doğaya dönfiş "Ashnda iki oyuncunun aralannda geçen on beş bölümü yazmamın gerçek nedeni beş parasız oİmamızdı. Oyunu Lyric Tiyatrosu'nda sahnelemek icin tek bir kuruşumuz bfleyoktu. Oyüzden yönetmen Ian McElhınney hiç dekor kullanmarnavakararverdi.Bu,çokda- . üiyane bir fikjrdT djyor kirk yaşlann- da, üç çocuk annesı, oyun yazan Jones. Jones'un Irlanda'nın en çok sevilen oyun yazarlan arasına girmesı olduk- ça zor olmuş. tçinde yetiştiği halk tiyat- rosunun başanlı ismi olan Jones'un son oyunu "Women ontiıeVerge of HRT" bazı bölgelerde ve Iskoçya'da çok se- vılmesine karşın Londra'da o kadar ba- şanlı olamamış. Jones'a "Stonesin His Pockets"ı yaz- ma fıkri, SnaneConnaughton'ın, Afljert Fmney ve Robyy VVright-Penn'ın oy- nadığı, son fılmi a Ptayb«ys''un çekımiy- le ilgili yaptığı bir belgesel ve filmin geçtiği küçük kasaba Redhills sayesin- de gelmiş. "Redh^çevnsindeveşiDiklerfeörü- lü birkaç evin olduğu bir yer. Ve böyle biryerin,bu küçük,sakin kasabanın or- tasmda bir HoUywood sirki yükselme- ye başhyor- Evterden büyük karavan- lann içinde sinema yıkhzlan geliyor ve yertihallanyaşamıaltüstoluyor" diyor Jones. Yazar, böyle fılmlerin çekildiği kırsal yerlerdeki, msan topluluklanmn yaşam tarzlannm yok oluşa doğru sü- rüklendiğini anlatmak istiyor. Üstün performansıyla, trlandalı En lyi Aktör seçilen Conleth Hill, Jones'un bu doğaya dönüş düşüncesınin, oyunun fenomen haline gelmesinin anahtan ol- duğunu düşünüyor. "Bundan daha iyi, daha alcakgönül- lü insanlarla çalışamazdım! Oyunu bir bütün halinegetirmek oldukça keyifve- riciydi. Aramızda olan şe> gerçekten çok özel ve bunun sonsuza kadar sür- mesini isterim. Bazen işler büyüyünce değişir, ama umanm bizûnkisizedeien- mez!" diyor Hill. Çizgilerle sergüzeşt-i Press Bey Basının popüler isimleri, bütün yönleriyle tek birpotada eritilip buluşturuluyor ÖMERURAL Press Bey'in nerdeyse tüm kankatürlennı içe- ren kitabı Yapı Kredi Yaymlan'ndan çıktı. Press Bey'in maceralannın bir araya getirilmesı sanınm benım gibı çok sayıda tutkununu mutlu ettı. Latif Demirci adı ıle ılk kez 12 Eylül'ün boğu- cu ortamında Bebiç Pek ile bırlikte yarattığı, Gır- gır'ın neredeyse kendısı kadar önemh tipı, "Muh- tts Bey" aracılığı ile tanıştım. Şimdi Latif Demir- ci, Behiç Pek dediğime bakmayın, o zaman kim- se soyadlannı bilmezdi. Behiç-Latif'ti onlar ve Gırgır'ın dev ımzalan arasında kısa sürede sivri- lip kendılenni kanıtlamışlardı. Latif aşağı yukan aynı zaman diliminde Fırt'a da çizerdı. Adı "Tar- zan" olan baş kahramanın rolünü "Arap Kadri" adlı bır yan karakter çalmıştı. Aradan geçen yıl- larda galiba Tarzan unutuldu, ama herkes Arap Kadn'yi hatırlıyor. Tıpkı "BirDeınetTryatro''nun yıllar sonra "Mükremin Abi" olarak anımsanaca- ğıgibi. Muhlis Bey hem okunurhem de tartışıhrdı; "Çiz- giler Latif in olduğuna göre, olağanüstü espriİeri demekBehiç buluyor" diye. Çoğunluk Behiç'i ikı- linın sürükleyıcısı görürdü. Dünyadaki tüm önem- li ikililerin tartışılan yönü Behıç-Latırte de orta- ya çıkmıştı. Tıpkı Simon-Garfunkei gibı, MetinAk- pınar-Zeki Alasya gibı. tkıhlenn ortak başanlan- na rağmen hep beyinleri kemiren bir sorudur "han- gisinin daha iyi" olduğu. Bunu ise ancak aynldık- lannda anlayabıliyoruz. Verdiğim örneklerden Pa- ul Simon'un her şey, Art Garfunkerın hiçbu- şey olduğu ortaya çıktı. Akpınar-Alasya aynlığı kısa sürdüğü ıçın kımyalannı tam sökemedik. Ama Ak- puıar'ın daha iyi olduğuna dair izlenimim var. Konumuz ıkılıden Behiç Pek de, karikatür ça- lışmalannı başan ile sürdürüyor, izliyorum, ama Latif Demirci daha çarpıcı dıyorum. Press Bey, böy- lece 20 yıl öncekı sorunun cevabının ashnda Be- hiç-Latif değil, Latif-Behiç olduğunu gösterdi. Gerçi Latif Demirci bunun ıpuçlannı Muhlis Bey'den sonraki "Yavlum Mitat" ve "Çırak Mir- safla da vermişti. 'Tiplere konulan isimler de inceknmeh*' Press Bey, Latif mı, Behiç mi'yi cevaplarken bir başka soruyu gündeme getiriyor, peki kimdirbu Press Bey? Bugüne kadar yalnızca Ertuğrul Öz- kök, Press Bey'in dığer bazı yazarlarla birlikte kendisinden mülhem olduğunu yazdı. Başka ka- lemler Press Bey'in kimliği konusunda yorum yap- maddar. Aslında herkesın bıldığı sırn ırdelemek istiyorum. Kronolojık olarak Press Bey başlangıç- ta Galatasarayü, bekâr, güzellık yanşmalanna jü- ri üyesı yapılan ve sekretennin ön planda olduğu bir tiptir. Böyle bakıldığında Press Bey tek adresi ışaret ediyor: Hıncal Uhıç. Daha sonra Latif De- mirci, Press Bey'i "MetHa" Hanım'la evlendirir. Media, Press Bey'ın yazılannın ana temalanndan olmaya başlar. Aynı dönemde Press Bey, Hürriyet bınasmdadır ve Fransız şaraplan tutkunudur. Bu verilerle Press Bey artık Serdar Turgut ılhamlıdn". Babası ve es- ki solculuğu Serdar Turgut damgasuıı tamamlayan öğelerdir. Marcel Proust da Serdar Turgut konu- sunda çokönemli bir ıpucudur. Ama Press Bey, Ser- dar Turgut vurgusu sırasında bile Hıncal Uluç ton- lannı yitirmez. Ömeğin TV'de san-larmızılı boya reklamlanna çıkar. Press Bey hep Istanbullu'dur ama köpeği Ram- bo, Pako nedeniyle Ankaralı BekirCoşkun'u anım- satır. Bekir Coşkun'u çağnştmın bir başka nokta ise Serdar Turgut'un Rana'sı kadar sık ohnamak- la birlikte eşı Andre'nin yazılanndaki yeridir. Tav- la partılen ve Ikıtelli'ye Çiftetelli dıyebilen Sela- hattin Dumandan esıntiler zaman zaman Press Bey'de bulunabilir. Tüm örnekler şu ana kadar Press Bey'in sevim- li yönlerini oluşturuyor. Şirin Press Bey Hıncal Uluç, SerdarTurguttemelinde Bekir Coşkun ve Se- lahattin Duman leit motifleri ile bezelidir. CNN Türk'te program yapmamasına rağmen arada bir MuratBirsel'i de yakalayabıhrsiniz. Aynca Mu- rat Birsel'in banka reklamı yapması da Latif De- mirci'ye malzeme olur. îhale takipçisi, nüfuz tûccan (povver broker) ve cumhurbaşkanı ve başbakanlar tarafından telefon- la aranmasını yazılanna ginş yapan "öteki" Press Bey'de ise basuıın bir katmanı acımasızca eleşti- rilir. Burada kendisini Press Bey'uı kaynağı ola- rak görenlerin yanı sıra şebeği ile gündeme gelen, basının en yıpranmış çıftinı düşünüyorum. Şu ana kadar ki Press Bey'in yanı sıra bır de çok geçici yazartiplemeleri var. Press Bey'i yazdığı kitap ne- deniyle bir karede de olsa Hasan Cemai kımlığin- de görürüz. Press Bey'in ıncelenmeye değer bir başka özel- lıği konulan isımlerdir. Latıf Demirci, basının Türk- çenin bozulmasındakı sorumluluğu nedeniyle kız- gınlığını tiplenne koyduğu isimlerle yansıtıyor. "Basuı'' kelimesi yerine Ingilizce K Press"i baş- kahramanının adı yaparak bir anlamda yozlaşma karşısındaki kişisel intikamını alıyor. Yine enfes bir Türkçe kavram olan "basın-yayın''ı "media'' ile ıkame ederek Press Bey'in kansının adına layık gö- rüyor. Gerçekten basın-yayın yenne medya kav- ramını kullanmanın vebalı basınındır. Latif Denürci'nin mûtfaiş zekâa Press Bey evlenip barklandıktan sonra hayatına kaçınılmaz olarak bir "Güflü Hanım" gırer. Artan lüksün yansıması olan Güllü, aslında Press Bey'in en sağlam yapıh karakteridir. Güllü sağduyulu- dur, ilkelerinden taviz vermez, hep iyimser ve umut dohıdur. Bir röportajında behrttiği gibı Güllü, La- tif Demirci'rıin en fazla sevgiye mazhar kişiliği- dir. Çoğunlukla Güllü, Latif Demirci adına konu- şur. Ancak Güllü'de bile LatifDemirci mızahi eleş- tirisini ortaya koyar. Kral Hüseyin'in cenazesine Güllü gider. Latif Demirci'nuı Güllü adının seçi- minın tarihsel önemi vardır. TÎP'in popülist Ge- nel Başkanı MehmetAfi Aybar'ın kızı Güllü'ye gön- derme, aslında Türkıye'nın bir dönemine yöneltı- len ince hinliktir. Aybar gibi bir yan aristokratın kızına Güllü adını koymasının mizahi boyutu La- tif Demırci'nın müthiş zekâsından kurtulamaz. Güllü adı "sosyetegüDeri" beni hep güldürmüştür. Press Bey'in karakter ısımlen arasında bende doğ- rudan çağnşım yapmayan tek kışi, anası sosyalist Güllü'nün tersine ülkücü olduğu sarkık bıyıklann- dan anlaşılan Sabit'tır. Latıf Demirci burada Sabit ısmiyle her manadaki durağanlığa bır gönderme yapıyor olabilir. Aynca Güllü'nün Press'e sürek- li "pirens" demesi yalnızca dil dönmemesi olma- yıp, Ozal'ın prenslerinin basındaki temsilcilerinın altının dolaylı çizimidir. Sonuç olarak Press Bey, basının popüler isim- lerinin en sevimlıden en menfaatperestine kadarbü- tün yönlerinin tek bir potada eritilerek buluşmala- nrun öyküsüdür. Press Bey yıllar sonra ülke bası- nının 20. yüzyıl sonlanndaki değerlendirmesi ya- pılırken en önemli kaynak nıtelığını taşıyacaktır. KUŞBAKIŞI MEMET BATOUR Bağımsızlık Ne Demek Efendim? Dış politika ne demek oluyor? En geniş anla- mıyla, bir devletin uluslararası ilişkilerinin düzen- lenmesini ve bu ilişkilere yön verilmesini kapsa- yan bir terim. Bu ilişkiler bir yandan devletlerie ku- rulan ve yürütülen ilişkilerdir, öte yandan ulusla- rarası kurumlarla. Yeryüzü toplumunun üyesi olan devtetlerin, bunlar ne kadar zengin ve ne denli güç- lü oluıiarsa olsunlar, kendi uiusal sınııian içine çe- kilmelerine, kendi kendilerine yetmelerine imkân yoktur. Devletlerin aralannda ilişkiler kurmalan doğal bir zorunluluktur. Bu ilişkiler ya savaş ya da banş ilişkileri olacak- tır. Şimdi sevgili okur, hayırdır inşallah, Baydur pa- zar pazar neden dış politikaya taktı aklını diyor- san, yerden göğe hakkın var. Ben bu konulardan anlamam. Bu satırlan da Sevgili Fethi Naci'nin Gerçek Yayınevi'nde taa 1969 yılında yayımladı- ğı 100 Soruda Türkiye'nin Dış Politika Tarihi adiı enfes kitabın birinci sayfasından kopya ediyo- rum. Yazan Profesör Doktor Edip Çelik. Fethi Naci'nin çocuğu olan 100 Soruda dizisi olağanüstü bir kültür. sosyoloji, siyaset hizmeti- dirtopluma sunulan. En yetkin kişiler yüz soruda derinlemesine yüzlerce konuyu deşeiîer, açariar ve meraklısına duru, anlaşılır bir dille sunariar. Ik- tisat tarihinden halkbilimine, yabancı sermayeden sosyal sınrflara, tasavvuftan mezhepler ve tarikat- lara, sanayileşme meselesinden Fransız ihtila- li'ne, anayasanın anlamından Ziya Gökalp ve Türkçülük meselesine kadar deşılip anlatılmayan şey kalmaz bu kitaplarda. Nryazi Berkes, Per- tev Naili Boratav, Sencer Divitçioğlu, Abdül- baki Gölpınarlı, Idris Küçükömer, Mümtaz Soysal, Cavit Orhan Tütengil gibi Türkiye'nin yüz akı insanlar tarafından yazılmıştır bu yapıtlar. 1969 yılında ben on sekiz yaşında durmadan okuyan ve soru soran zıpır bir delikanlıydım. Sos- yalisttim elbette. Arkadaşlanmın arasında Sevgi- li Aptullah Nefes de vardı, geçenlerde ölümüy- le benı tarifi mümkün olmayan hüzünlere sürük- leyen Arda Denkel de. Arda yakın dostumdu, Ap- tullah Nefes'e ise hep sevgiyle karışık bir saygıy- la baktım. Aynı yıllarda Atatürk'ün yoldaşı Ferit Celal Güven'in elinde, evinde, kttaplığında yeti- şiyorduk. Vedat Günyol'u, Ruhi Su'yu, Mengü Ertel'i ve diğerlerini orada tanıdım ve sevdim. Iş- te o yıllarda, sivilcesi ve çiçeği burnunda bir de- likanlı olarak Fethi Naci'nin yayımladığı 100 So- ruda dizisini okuyordum. 100 soru bin soruya dö- nüşüyor, kitaplar bu sorularsayesinde birbirteriy- le bağlanıyor ve her yeni yanrt, yanında yepyeni, taptaze yeni sorulan getiriyordu. 1969 yılı güzel bir yıldı. ,, . > , . - . , ••• Bir dünya savaşından yenik çıktığı halde bağım- sızlığını, kimliğini, yurdunu kazanan ve tümüyle gafip durumuna gelen birülkedir Türkiye. Bu du- rum Lozan Banş Antlaşması ile doğrutanmıştır. "Bu antlaşma, Türk ulusuna karşı yüzyıllardan beri hazı/ianmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandı- ğı sanılan büyük bir suikastın yıkılışını bildirir bir belgedir. Osmanlı tarihinde benzeri görülmemiş birsiyasal utkuyapıtıdır* der Mustafa Kemai, Lo- zan hakkında. Lozan Konferansı'nda gencecik Türkiye Cum- huriyeti'nin dışişteri bakanı kimdir, bilir misiniz? Is- met Inönü'dür. Ortada artık Osmanlı Imparator- luğu filan yoktur. Türkiye Cumhuriyeti vardır ve bu çocuk cumhuriyet, kendi variığını kanıtlamak için Lozan'da çakallar sofrasında göruşmelere katı- lacaktır. Dünyanın fokur fokur kaynadığı bir dö- nemde, irikıyım-kabadayı ülkelerTürkiye'yi ezme- ye karartıdırlar. Görüşülen mesele, üç-beş yıllık değil, iki-üç yüzyıllık bir meseledir ve şimdi bu he- sap kesilecektir. Elbette ortalıkta o zamanlann glo- balleşmeci postmodern efendileri cirit atarlar. Ül- kemizde hep, herzaman olduğu gibi herkes her şe- yi bilmektedir. Lozan Konferansı 21 Kasım 1922 gü- nü başlar ve taa 24 Temmuz 1923 günü banş ant- laşması ve diğer belgelerin imzalanmasryla biter. Bir yandan Birinci Dünya Savaşı'nda savaştığımız ülkelerle banş imzalanır, öte yandan Türkiye, Os- manlı ile göbek bağını kâğıt üstünde kesmektedir. Türkiye artık egemenliğini ve bağımsızlığını ka- nıtlamıştırveLozan, Birinci Dünya Savaşı'ndan bu yana ayakta kalan tek banş antlaşmasıdır. Belki bu- nun yan etkileridir yakın tarihimizin anahtan... Deniz kazazedesi, Garcia Mapquezf in ölüm hikâyelerinde • BOGATA (REÜTERS) - Kolombiyaü deniz kazazedesi Luis Alejandro Velasco'nun Nobel ödüllü yazar Gabriel Garcia Marquez'in romanına konu olduğu ortaya çıktı. Dünyada 22 milyon basımı yapılan romanın • yazan Marquez, Karayıp Adalannda Odessa ..- girdabından on gün sonra kurtulan Velasco'nun uzun öyküsünden oldukça etkilenmiş ve kitabuada yer vermiş. Geçtiğimız günlerde kazazede Velasco'nun eşinın söylediklerine göre, Marquez ve eşi ilk kez 1955 yüında bır gazete röportajı suasmda tanışüklannı söyledi. Bugün 66 yaşında olan Velasco'nun öyküsü, : . yazann 'Bir Deniz Kazazedesinin Hikâyesi '(Relato De Un Naufrago) adlı romanmda yer alıyor. Geçen yıl lenf kanserinden ölen Gabriel Marquez'in kitaplan dünyada 36 dile çevrildi ve milyonlarca insan tarafından ' ' okunuyor. Seftm Naşit Özcan tekpar yoğun bakımda • Kültür Senisi - Tyatro sanatçısı Selim Naşit Özcan önceki akşam durumunun ağu-laşması üzerine Kadıköy Şifa Hastanesı'nde tekrar yoğun bakıma almdı. Konuyla ilgili olarak başhekim yarduncısı Dr. AlperTunga Demırarslan, "Oluşan enfeksiyon nedeniyle hastaya şu anda ilaç ve ağn tedavisi uyguluyoruz Ama bu tür ataklara bazen hiçbir şey yapamayabilir ve hastayı kaybedebiliriz" dedi. Dr. Demirarslan aynca 72 yaşındaki Selim Naşıt Özcan'ın şuurunun zaman zaman kapalı olduğunu da söyledi. Pankreas kanserine bağlı karacığer yetmezlığı nedeniyle tedavi gören sanatçı ılk olarak 17 Temmuz'da aynı hastanede yoğun bakıma aluımıştı. - •
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear