24 Kasım 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
SAYFA CUMHURİYET 6 AĞUSTOS 2000 PAZA 14 İ U l ı . kultur@cumhuriyetcom.tr Istanbul'da beğenilmeyen bau konserler, Avrupa'da dakikalarca ayakta alkışlandı Montreux'de değerleri bilindiGÖRGÜNTANER Montreux ve caz festivali. Sanınm îsviçre'nin Leman gölû kıyısındaki bu küçük kenti "caz festivali" ıle tanındı ve daha uzun süre adı caz festivaJi ile beraberanılmayadevam edecek. Mont- reux Caz FestıvaJı'nin ancak son iki gününe yeöşebildım. Malum 5-15 Tem- muz tanhlen arasmda Istanbul Caz Festivali vardı. Kaçırmak olmazdı. 21 Temmuz'da LeftfıekJ ve 22 Temmuz'da da Deep Purple'ın konserlerinin oldu- ğunu görmek beni oldukça heyecanlan- dırmıştı. Deep Purple'ı her yerde din- leyebılirsiniz, ama "hikâyesini bilenter bitir". "Smoke on the water"ı Mont- reux'de dınlemek başka şeydir. Beni heyecanlandıran her iki grup adının da "caz camiasından" olmaması pek te- sadüf degıl, çûnkû yıllardır Montreux Caz Festivali eleştirmenler tarafuıdari "Bu festivaMe caa mumla anunak la- znn" diye yerden yere vuruluyor. Ne gam.. lzleyici sayısı her sene artıyor, gelenler de değişik müzik türlerini bir çerçevede dınlemekten mutlu, keyifli ve özgür günler geçiriyorlar. Lou Reed, yeri gögfi inletmlş Gerçekten de programda ne ararsa- nızvar: Brasil, hip- hop, latin, rock, fimk, caz, (az da olsa) blues, vvorld vb. vb. Herkes kendine göre bir şey buluyor, biri 3800 kişilik, diğeri 1800 kişilik iki kapalı salonda akşam 8'den sabah 4'e kadar müzik var. Kongre salonu için- dekı kompleksın altmdakıjazz cafe de cabası. Kongre salonunun yanı başın- daki çayır çimenler ise ücretsiz konser- ler, yaru yenı yetme gençler için bir platform şddinde. Herkes çıkıyor, ça- lıyor, dinleyen dinliyor, beğenen beğe- niyor. Yeme-içme noktalan ise (zaten festivalın ana gelir kaynağı buralan) he- men kongre salonunun dışına konuş- landınlmış. Tüketimdebaşı, dönerek- mek'ın çektiğini söylesem ınanır mı- sınız?.. tki gün boyunca bolca müzik dinle- dim. Roni Size, fazla çalışma neticesin- de sürmenajdan muzstarip, konsere çı- kamadı ama, DJ Suv, MC Dynamite, Krust ve Die onu pek aratmadılar. Tal- king Loud 10. yıl akşamı Gilles Peter- soa önderüginde, hanı ne derler "bek- leneni vereroedT. Tabü beklenenin de çıtası pek yüksek bu kadar enerji yük- ' ontreux Caz Festivali hâlâ dünyanın en prestijli caz festivali olarak kabul göriiyor. Btırada çalmak için can atan gruplar olduğu gibi neredeyse üste para verecek topluluklann dahi olduğu hep söylenir. Bir alkış da Fazıl Say-Kudsi Erguner ve Ilhan Erşahin-Wax Poetic'e bu programda yer aldıklan için. lü ortamlarda. Çıta aşağıya düşünce salon hemen boşalıyor, ve etrafta baş- ka ne var bakalım, diye başka salonla- ra veya yeme-içmenin peşinde koşulu- yor. Aslında müzikle kurulan ilişkinın biçhninin de değıştiğıni görüyorsunuz, alternatifler yanıbaşınızda. Bu neden- le "Btınu beğenmedim, bir de yan ta- rafa bakayun" rahatlığı bazen konse- ri bir bühİn olarak ele alabılmek kav- ramını da silip atıyor. Duyduğunuz ko- nuşmalar hep "Başında oradaydım, sonraşunabakam,dahasonradaöbür- ierine bir göz atnm" gibi. Istanbul'da burun kıvınlan bazı kon- serlerin burada yeri göğü inleftiğinı duydum. Lou Reed "kuru gürültfi" di- ye nitelenmişti ya bizim buralarda, Montreux'de ise herkes ağzı açık din- lemiş. Fazıl Say - Kudsi Erguner kon- serinden ise konustuğum herkes,"Yok böyle bir şey* dıye bahsediyof. Teldec fırmasından Bay 2Jankoviç ıle Mont- reux'nün Direktörü efsanevi Claode Nobs'un evine (pardon, biraz açıklayı- cı olmak gerek herhalde.. saray yavru- suna) gıderken yolda biraz Fazıl Say hakkında konustuk. Bana biraz da si- temkâr "Elinizdeki değerin krymetini bflmiyorsunuz*' dedı. önümüzdeki bir- kaç yıl içinde Fazıl Say'ın festivaller ve konser salonlan arasında bir payla- şım muharebesine neden olacağını söy- kdı. tstanbul'da dagercekleşen konse- rin kaydı için yakında stüdyoya gire- ceklermiş. Birazdan Oande'dan da aşa- ğı yukan aynı övgü dolu sözleri işittim. Montpellier'deki konserlerinde de da- kikalarca ayakta alkışlanmalan "zor beğenen" Avrupalılann gözûne girme harekâtı değü, "Dahadurun,esasbun- dan sonra nefer göreceksuuz" meydan okuması olarak algılanmalı dıye dü- şünüyor herkes. Biraz da Ühan Erşa- hin dedikodusu yapalım, Wax Pbetic ile Jazz Cafe'de yaptığı konser Ilhan'uı Avrupa sınırlan içinde de artık takip- çisi olunacagının habercisi olmuş. Se- neye onu Montreux'de ve diğer festi- vallerde görürsek şaşırmayahm. 'Çalsm diye dil dokmek gerek' Izledığım dığer gruplardan (Mouse on Mark. Roüins Band. MurgaJ Pata- sar ve Pantar Taj Mahal aslında iki günde bıle o kadar çok grup var ki hep- sini yazmayayım isterseniz) bende iz bırakan tstanbul konserlennden son anda vazgeçen Lefrfield oldu. O ne enerji yüklü konserdi... Herkes biraz da- ha çalın ne olur diye gözlerinin içine bakarken, klasik festival sendromu ne- deniyle sanki konseryanda kesilmiş gj- bi oldu. Bu kadar çok grubun yer aldı- gı festivallerde herzaman belirienen sa- atlere uyma zorunluluğu oluyor. Zama- nı dolan grup ise sahne kenanndaki koordinatöre yalvaran gözlerle "Ne olur bir bisyaprverelim_ bak Btiyorfar" diye bakıyor. Ama burası Iviçre ve her şey o kadar dakik olmak zorunda ki, grubu palas pandıras dışan atıp arka- suıdan çıkacak olanlann sahne düzeni hemen kuruluyor. Beğenmedikleriniz için "Aman iyi. bitti", beğendikJeriniz için ise "Canunişteb n z daha çahver- sderdL bu ne biçinı uyguiama"yı ya- pışönveriyorsunuz. Montreux Caz Festivali hâlâ dünya- nın en prestijli caz festivali olarak ka- bul görüyor. Burada çalmak için can atan gruplar olduğu gibi neredeyse üs- te para verecek topluluklann dahi ol- duğu hep söylenir. Montreux'yü gör- meden de bu atmosfenn nasıl yaraöl- dığını anlamak biraz zor. Bir alkış da Fazıl Say - Kudsi Erguner ve tlhan Er- şahin-Wax Poetic'e bu programdayer aldıklan için. Claude'un bile "Bun- dan sonra Montreux'de çabuı diye bi- raz dil dokmek gerekecek" dediğı Fa- zıl Say'ı önümüzdeki senelerde Türki- ye'de daha fazla görebihnek için kim- bilir bizim neler yapmamız lazım!.. Grup Gündoğarken on dörtparçadan oluşacakyapıtı için Atina 'da stüdyoya girdi Yeıû albümü komşuda yapıyorlar Grup Gündoğarken 'Mest OTta başladığı akustik sound'a bu albümde de devam ediyor. CUMHURCANBAZOĞLU 1998'de çıkardıklan toplama albüm Mest OTla tekrar bir araya gelen Grup Gündoğarken, bu yapıtın büyük ilgi görmesi ve 100 bm kaset, 20 bin CD'lik bir satış tırajına ulaşmasından sonra akustik sound'da ısrar etmış. Gündoğarken 1999 albümünü de Nikiforos Metasas'ın önderliğinde yine akustik yapmıştı. Şimdi grup bu kez Atina'da, yine NiJaforos Metaxas'ın yönetmenliğinde yeni albümünün kayıtlanm i* gerçekleştiriyor. Ekimde yayımlanması planlanan albüm, Universal etiketi taşıyacak. Kayıtlan on beş gün sürecek albümle ilgili Ilhan Şeşen'den telefonla DİSKOCRAFİ Bir Yaz Daha Bitiyor (1986). YazBuhrtlan (İ988). BirGûnJûkAşk (1989). .AnkaraMan AbimGeldi( 1992), The MestOfGÜDdoğarken (1998), Gündoğarken (1999). Solo albümler: ) BirDüsGördümCB. Şeîen-1996). bilgi aldık: - Hemen, neden Yunanistan'ı seçtiğmizisoralım? İLHAN ŞEŞEN - Daha önce başka Türkler yaptı mı Yunanistan'da bihniyoruz, ama burada çok rahat çalışma Eleştirmenler ve Izleylcller Jerry Hall'u tlyatro sahneslnde beğenmedl Oyunculuğu ıımııtvermedi Külriir Servisi - 'Mezun' oyununun, merakla beklenen, Jerry HaO'lu göste- rimi Londra'nın tiyatro mahallesi West End'de bulunan Gieguld Theatre'da ger- çekJeşti. Daha önce uzun bir süre Kathleen Turner'in canlandırdığı Mrs. Robinson karakterini devr alan Hall'un nasıl bir performans gösterecegi merakla bekJe- niyordu. Özellikle üzerüıdeki havluyu çıİcanp on beş dakika boyuncaçıplak ka- lacağı sahne birçok kişinin o gece Gi- eguld Theatre'da bulunma sebebiydi. Hall'un yeni aynldığı eşi RoÜmgStones grubunun solisti MickJaggerda izleyi- cilerin arasındaydı. Jagger, bodyguard- lan ve iki çocugu, EKzabeth ve James ile oyunu sonuna kadar ızledi. Eski eşi için "Gözlerimikamaştırdı''diyen Jag- ger şöyle devam etti: "Ben onun başa- racağmdanemindinı. Bürün nerkesi bü- yüledi Onun oyunculuğuna laf edenter bence onu laskanıyor. Hall,ashndaman- ken değü, bir oyuncu." Herne kadar Jag- ger, "hayatımdakienöneınlikadın" de- diği Hall'a toz kondurmasa da izleyici- ler ve eleştumenler, Hall'un oyunculu- ğuna biraz daha şüphecı yaklaşıyorlar. Ertesi gün gazetelerde çıkan yazılarda herkes Hall'un tartışılmaz derecede gü- zel bir vücuda sahip olduğunda hem fî- kır olsa da, oyunculuğunu pek ümit ve- rici bulmadı. Halbuki Hall, uzun zamandır kendi- ni adadığı yoga ve kilo verme seansla- nna ara verip üç ay boyunca oyunun yö- netmeni Terry Johnson gözetiminde Globe Theatre'dan bir eğıtmenden ti- yatro dersleri almışö. Ama bu da, Lond- ra'nın seçkin izleyici kitlesi için pek ye- terli olmamışa benziyor. 'Eğer bu o>ıınculuksa.J Tiyatro eleştirmenlen, Hall'u, Ame- rikan aksanından, oyunda uzun bacak- lannı sahnede koyacak yer bulamadığı- na kadar oldukça ağır dille yerden yere vurdu. Tiınesgazetesi: "Eğerbuoyunculuk- sa _" diye başlık attığı yazıda Hall'un güzel,seksi ve ünlü olmasının bir tiyat- ro sahnesinde yer almak için yeterli ol- madığının alrını çiziyor: "On dakika boyunca soyunuk kaldığı sahne harika. Çünkü sadccevücudnnusergflryor. Ama diğer bölümlerde ne yapacağtz?" Guardian gazetesi için ise Hall'un sah- nede olmasının nedeni çok basit. "HaD ünlü biri ve soyunuyor. Daha önceNico- le Kidman'nın rol aldığı 'Blue Ro- om'(Mavi Oda) ve Kathleen Turner'da bu formül turruysa neden şimdi rutma- sın?Ama hıraf etmekgerekir ki Turner, alkolik ve seks düşkünü Mrs. Robin- son'atutku, ateşve sinemadan gelen de- neyimini katnuşd. Hall ise sadece koca- man bir umutsuzhık varattL" îlk oyunculuk deneyımıni, 10 yıl ön- ce rol aldığı 'Bus Stop'(Otobüs Durağı) ile gerçekleştiren ve aynı derece olum- suz eleştıriler alan Hall, bir daha uzun süre oyunculuğa kalkışmamıştı. Şimdi herkes, haftaya halka açık gösterimi ya- pılacak olan oyunun ne kadar devam edeceğinı merakla beklıyor. Hall, Loodra'da 'Mezun'da rol alryor. olanağı bulduk. Bize çok yakm insanlar, aynca sanki kampta gibiyiz. Türkiye'de olsa stüdyoya birçok tanıdık gelir, vakit yitirilir. Burada çok rahatız. - Kimlerle çahşryorsunuz bu kez? ŞEŞEN - Türkiye'den yalnız kemancı Hasan Esen var aramızda; diğer müzisyenJerin hepsi Yunan. Nikoforos Metaxas yönetiminde kayıtlara başladık; yine Vassüiki, albümde Türkçesi Bağlar adıyla yer alacak şarkının Yunanca versiyonunu söyleyecek. Aynca Temenni adlı şarkıda da yan Yunanca yan Türkçe onunla düet yapacağız. - Kaç parça otacak albümde? ŞEŞEN- On dört parça koyacağız; bir de Bin Defa Dedim diye enstrümantal şarkı yapıyoruz, Yunan müzisyenler bu parçada kurtlannı dökecekler herhalde. Onlann çok sevdiği ritmde, dokuz dörtlük bir zeybek. - Son dönemde eski parçalan da yeniden yorumluyordunuz. Bu albümde bu tip bir beste olacakmı? ŞEŞEN- Biluıenlerden, Metiner'in çıkış yaptığı Gördüğüme Sevindim adlı bestemi söylüyoruz. Bazılan aluıabilir, ama bız grubun eski albümlerinden, geçmişten bir parçayı 'kurtarmak için' yeni aJbûmlere koyuyoruz. Ancak o kadar çok yeni parça birikti ki bu kez alamadık eski bestelerden birini. - Dönünce konserler var mı programda? ŞEŞEN - Tatil yörelerinde konserlenmiz var; eylül sonunda bir Amerika konserimiz var, New York'ta, Amerika'da yasayan Türk müzisyenlerle birlikte çalacağız. Y A P I Y 0 R L A R 7 Depardieu ve Auteiul aynıfilmde jP&T"!,jr« * * • • - < ? »N1 • Klm Novak Oregon'daki ahşap evinde meydana gelen yangın sonucu bugüne kadar topladığı tüm sinema arşivini kaybetti. özellikle Alfred Hitchcock'un bütün filmleri ile hayatmı anlattığı bir kitap üzerinde çalıştığı notlannı da yangında yitiren Novak, bunu yaşamuıın anlatılmaması gerektiğini ima eden bir işaret olarak görüyor. • Charlle Sheefl'in uyuşturucu bağımlıhğı ile başı dertte. Özellikle Sheen'e destek olmayan baba Martin Sheen, uyuşturucu lcullananiann hasta gibi tedavi edilmesinden çok ağır bir suçlu gibi cezalandınlmalan şerektiğini sa\ unııyor Johnny Depp, Hunter S. Thompson'ın kitabından uyarlanan 'The Rum Diary' adlı filmde başrolleri paylaşacaklar. Film, 1960'lannPuerto Rico'sunda gelişen bir aşk üçgenini konu ediyor. • Harvey Keltel, Bill Murrey ve Sıgourney VVeaver ' VVedding Contract' adlı komedı filminde başrollen paylaşıyor. Fılm, tutucu bir çiftın, yeğenlennin bir mafya örgütü üyesı olduğunu keşfetmelenyle baslanna gelen komik olaylan anlatıyor. • Helena Bonham carter, 'Anlar Gezegeni'nin yeni versıyonunda rol alacak. Tim Burton yönettiğı filmde, Mark Wahlberg ve Tim Roth ile başrolü paylaşan Carter, gezegendeki • Nlcole Kldman "TheOthers'filminin çekimleri için üç aylığuıa Ispanya'ya gidiyor. Tom Cruise'un yapımcılığını üstlendiği filmin yönetmenı Alejandro Amenabar. Fibn, yakalandığı ender rastlanan bir hastalık yüzünden günışığına çıkamayan bir çocuğun annesınin drarrunı anlatıyor. • cerard Depardieu üst üste geçirdığı beş by-pass amehyatından sonra hemen fılm çalışmalanna başlıyor. Yönetmenliğini Francis Veber'in yaptığı 'Placard' adlı fihnde, Depardieu basrolü, eşcinsel olduğu iddia edilen ve iş yasamı ile özel hayatında problemler yaşayan bir muhasebeciyi canlandıran Fransız oyuncu Daniel Auteiul ile paylaşıyor. • Ceorge Lticas Jimmy Smits ve Christopher Lee'nin de katılması ıle "Star Wars: Episode 2'ninkadrosunu tamamladı. Filmin başrolü olan Anakin Skywalker'ı Hayden Christensen canlandınyor. • Cluseppe BertOlUCCİ yeni filmi 'L'Amore Probabilmente'de montaj aşamasuıa geldi. Stefanıa Sandrelli, Sonia Bergamasco ve Alida Valli'nin başrollenni paylaştığı filmde, bir aktrisin başuıdan geçen zor olaylar anlatıhyor. • NİCk NOrte ve An prensesinı canlandıracak. • Jeremy IfOns bu sefer duygusal- genlım filminde rol alıyor. John Irvin'in yönettiğı 'The Fourth Angel' adlı filmde, '-•! başrofü Forest Whitaker ile paylaşıyor. Ailesinin bir terönst tarafından öldürülmesiyle yaşamı bir anda bozulan bir adamın bu olayın peşine düşmesini konu eden filmin çekimlerine gelecek yıl başlanacak. • Goran Paskaljevic m çektiğı ilk îngılizce Sup filmi 'How Harry Became a Tree' tamamlanmak üzere. Petter Mullan ve Ian Hart'ın başrollerini paylaştığı fılm, Dublin'de küçük bir Irlanda köyünde çekildi. Film. 1930'larda bir Irlanda köyündeki modern ve geleneksel kültür çatışmalannın yaşanmasının komik yüzünü anlatıyor. • Edward Norton, ilk oynadığı filmin yönetmeni Gregory Hoblıt ıle yeniden buluşuyor. 'Hart's War' adlı filmde, Ikinci Dünya Savaşı sırasında tutuklu bulunduğu kampta, ölüme mahkûm edilen bir sıyahı koruduğu için cezalandınlan Amerikah bir mahkûmu canlandıracak olan Norton, filmin çekimlen için uzun süre Avrupa'da bulunacak.
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear