02 Haziran 2024 Pazar Türkçe Subscribe Login

Catalog

Months
Days
Pages
2 2 AĞUSTOS 2000 SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER Troya: Ben Wüusa9 AnaAcMuyum Alman arkeolog Prof. Manfred Korfinann, Wilusa'da dünyanın insan eliyle yapılmış en eski (beş bin yıllık) 100 metreyi aşan bir yeraltı su şebekesini Çanakkale Troya'da buldu Ö»ZGENACAR ANKARA - Anadolu'ya vu- nmlan her bilünsel kazrna, yanlış biJgileri dûzeltip tarihi aydınla- tıyor. Dünyanın "Troya" dediği Çsnakkale'deki ünlü antik kent, buuıdan böyle artık Hitıtlerin de- yimiyle "Vyflusa" olarak adla- nacak. Federal Almanya Tübin- gem Üniversitesi Arkeoloji Pro- fesörü Dr. Manfred Korfmann, düuıyada şu ana değin bilınen en eslci (beşbin yıllık) yeraltı kent su şebekesini de VVilusa'da bul- dıa. Bu yıl da 13 ülkeden 80 bi- lim adamı ile yedi alanda yürüt- tûgü çalışmalar sonrasmda Prof Korfmann, ABD Başkanı John F. Kennedy nın 60'lann başında Berrlın Duvan önünde söylediği "Ben, Beriinliyinr sözlerinden esinlenerek Troya'nın ağzından "Ben VVUusa, AnadoluluyunT diyor. Mitolojinin en gösterişli öy- küsü "Troya Savaşı" ve "Tahta At", hazinelerin en görkemlısı "TYoya HazinesT ile Çanakka- le'nin Hısarlık Tepesi 'ndeki beş bin yıllık yerleşme, dünyanın en ünlü antik kentidir. En az Orta Avnıpa ile Incil'in "Kutsal Top- rakfarTndaki kadar bılımsel ka- zı ve araştırmalann yoğunlaştı- ğı bu tepede, Prof. Korfmann 1988'den bu yana çalışmalannı sürdürüyor. Batı dünyasında, beş yıl ön- cesıne değin Izmirli hemşeri- mız, halk ozanı Homeros'un tÖ 8. yy'da "tivada DestanTnı an- tik Yunanca derlemesi nedeniy- le bu kente Yunan kültürü göz- lüğü ile bakılmaktaydı. Oysa, Hitit dünyasının önemli arke- ologlanndan Prof. Dr. Tahsin özgöç'ün yaklaşık yanm yüzyıl önce ortaya attığı "Troya, Hitit- lerin söznnfi ettiği VVflusa kenti- dir'' varsayımı, son beş yılda Ba- tılı dıl bilimci ve arkeologlarca da tıtızlıkk incelenir oldu. Eski Korfmann, kazılarda yalnızca geçmişi değfl, yörenin doğasıyla ilgili mineraloji,jeoloji, zooloji, botanik araşünnalannın da yapddığını söyledL Anadolu uzmanlan Homeros'un da bildiği (W)llios (ya da Tro- ya'nın), Hititlerdeki Wilusa (ya- ni Tnıisa) ile özdeş olduğu gö- rüşünde artık birleşiyorlar. Prof. Korfmann'ın son dört yıllık ka- zılannda ortaya çıkardığı olaga- nüstü buluntular da bu varsayı- mı kanıthyor. Wilusa'da son dört yıluı bu- luntulannı dün kamuoyuna de- ğerlendiren, yerel halİcın "Os- man Bey" dediği Prof. Korf- mann'ın açıklamalan özetlc şu noktalarda toplanıyor: ÎÖ3.binyıl- Erken Ttanç Çağı 1. Çeşitli katmanlardan olu- şan, tlk Tunç Çağı'nda (IÖ 3. binyıl) ortaya çıkan Wilusa'ya, daha önceki kazıcılar "Troya-I" demiş, sonraki "Troya-EP taba- kasını ise farklı bir kültür olarak öngörmüşlerdi. Oysa, son kazı- iarda her ikisi arasında, daha ön- ce hiç bilinmeyen, 8 yapı evresi ortaya çıkanlmakla kalmadı, bi- nalann mimarisınde yön değı- şikliği olmadığı, aynca kullanı- lan çanak çömlek açısından ke- sinrisiz bir geçışin varlığı sap- tandı. Bu nedenle I ve II arasın- da ayıncı bir çizginin çekileme- yeceği kanıtlandı. 2. Troya II ve III arasmda da mimari süreklilik görüldüğü için bu alanda çok farklı kültürlenn olduğu bıçimmdeki eski düşün- celerin tersine "Troya I, n, m grubunun varhğı r> belirlendi. Marmara Bölgesi ve Kuzey Ege'ye de yayılan bu kültüre Prof. Korfmann "DenizşeJlrfl53i,u Kültörü" aduu veriyor. 3. 1998'de Cumhuriyet'te "Yunan Tapmağmın Atası Tro- ya'da" başlıklı haberde Anado- lu'ya özgü bir "megaron" tipi yapının bulunduğunu açıklamış- tık. Alışılmıştan farklı olarak, yanındaki "sunak" ile özellik göstermesi, aynca dinsel konu- lu bir seramiğin bulunması, için- deki kömürleşmiş tahılın fızîk- sel incelenmesi ile yapının tari- hi IÖ 2290-2200 olarak ortaya kondu. Yangınla yok olan bu ya- pının altına ınildiğınde, daha es- ki bir taban bulundu. Denizsel Troyakültürünün orta ve son ev- releriıun fakirleştiği yolundaki inancı tersine döndüren zengin buluntular ele geçinldi. 4. IÖ 3. binyılda, düzenleyici ve etkjli bjr biçimde planlanan böyle bir yerin yalnızca sınıflı bir topluma (kale, megaron, ha- zine buluntulan, uzak bölgeler- le yapılan tıcaret) değü, aynı za- manda Güneybatı Asya için ge- nel olarak kabul gören yerleşim tipi olan, savunma duvarlanyla yukan ve aşağı kentli yerleşim planına da uyduğu saptandı. IÖ2.binyıI- Orta-GençlkaçÇagı 5. Aşağı kentin kaleden ol- dukça uzak bir bölgesinde Tro- ya VI erken dönemine ılişkin ya- pılar gün ışığına çıkanldı. Bu dönemde metalin işlendiğine ilişkin buluntular, dokumalan boyama tekniğinde kullanılan mıdye kabuklan, kilden bir mü- hür, fayans boncuklar ve üç ka- natlı ok uçlan ele geçirildL Ge- Eğitim-Sen, velilerden kayıt parası alan yöneticilerin şikâyet edilmesini istedi Uyarıya karşı 'zorunhı bağış' Cenelge yayımlandı OkuUarda bazistasyonu kaldmlacak İstanbul Haber Servist- tstanbul 11 Mahalli Çevre Kurulu, kamu binalan, okıü, kreş, hastane, akaryakıt istasyonlan ile dolum tesisleri ve park gibi yapı ve alanlarda bulunan baz istasyonlannın kaldınlmasını kararlaştırdı. İstanbul Valiligi Mahalli Çevre Kurulu'nun elektromanyetik kirliliğin önlenmesi amacıyla hazırladığı genelge, Resmi Gazete'nin dünkü sayısında yayıınlandı. Daha önce kurulmuş istasyonlann uluslararası standartlara göre ölçümlerinin yapılacağı belirtiîen genelgede, ölçüm sonucunda ortamın elektrik alanının sırur değerinin birkaç baz ıstasyonundan kaynaklandığmın tespit edilmesi halinde, İl Mahalli Çevre Kurulu'nun, her bir bölge için yeni alt sınır değeri belirleyeceği vurgulandı. Kurul karanna göre, kamu binalan, okul, kreş, hastane, akaryakıt istasyonlan ile dolum tesisleri ve park gibi yapı ve alanlarda bulunan baz istasyonlannın kaldmlacak. Bu alanlara yakın mahallerde kurulu bulunan baz istasyonlan için ortamın maksimum elektromanyetik alan şiddetinin 10 V/m olması gerektiği belirtildi. Çevre Kurulu aynca, elektromanyetik alan oluşturan mevcut cep telefonu baz istasyonu, TV ve radyo vericileri, yüksek gerilim hatlan ve benzeri kaynaklann denetlenmesi amacıyla mobil ölçûm istasyonlan oluşturulmasını kararlaştırdı. Yapılacak ölçümlerin masraflan ise elektromanyetik alan yaratan kaynağın bağlı bulunduğu şirket tarafından karşılanacak. British CounciVden eğitim fuarı Brfösh CountiTın düzenkdiği eğitim fuan, dün Ceylan Inter-Continental Otel'de başladL tngüiz Eğitim Kurumlannı Türk öğrencilerine tanıönayı amaçlavan ftıara öğrencikr voğunflgigösterh or. Fuarda İngttiz eğitim kurum temsücüeri, usans ve H i H i j H r t Y n g i H y r p r i i l kıınJary ÜM-Ipgirimfatmtfplpri VPmadridkıırdar amacıyla tercömanlar da yer ahyor. 20 okulun kabktığı fuar sırasmda,'ödûBû anketi' yamâayaıılar arasmda yapılacak çekİBşte 2 kişi tngfitere'de Sd naftahk dfl kursuna kafıtmgya hak kazanacak. tngUtere'de eğitinı görmek isteven iste>> en öğrencilere 2000-2001 akademikyıh için kayrt şansa sağjayacak fuar, yann akşam sona eriyor. İstanbul Haber Servisi - Fen ve Ana- dolu liseleri, Devlet Parasız Yatılı okul- lan ile ilk ve ortaöğretim kurumlanna kayıtlar dün başladı. Milli Eğitim Ba- kanlığı'nın tûm uyanlarma karşın ka- yıtlann ilk günü bazı okullar, bağışlar nedeniyle şikâyet edildi. Eğitim-Sen Genel Başkanı Aiaartin Dinçer, dep- rem bölgesinde felaketi yaşayan veli- lerden bile okullara kayıt sırasmda zo- runlu bagış istendiğini belirterek, veli- lerin, zorla bağış isteyen okullann yö- neticilerini MıUi Eğitim Müdürlükle- ri'ne şikâyet etmelerini istedi. Afyon, Amasya, Ankara, Bingöl, Çankın, Elazığ, Erzurum, Gaziantep, Giresun, Hatay, istanbul, Kastamonu, Kayseri, Konya, Kütahya, Malatya, Manisa, Mardin, Sıvas, Tunceli, Aksa- ray, Iğdır, Kilis, Karabük, Yalova'daki ilk ve ortaöğretim kurumlarma kayıtlar dün başladı.Eskışehir ve tçel'de ise ka- yıtlar 28 Agustos'ta başlayacak. Kayıt- lar, 8 Eylül'e kadar devam edecek. Bakanlık ve İl Milli Eğitim Müdür- lüğü'nün açıklamalanna karşm, kayıt yapıtıran veliler bağış yapmaya zorlan- dı. İstanbul Lisesi'ne kayıt yapurmak için gelen veliler, zonmlu olmadıklan beHrtilmesine karşın kendilerinden 400 ile 600mih/on lira arasında bağış isten- diğini söylediler. Veliler, okul yöneti- minin " Yapöğuıız bağış, çocuğunuzun daha iyi eğitim görmesi için knBamia- cak" dediğini vurgulayarak, bu yakla- şımın kendilerini bağış yapmak zorun- da bıraktığını kaydettiler. Veliler, okulla yaptüdan pazarhkta bağış miktannı ellerinden geldiği kadar düşürmeye çahştıklannı ya da taksit- lendirdiklerini söylediler. Eminönü Büyük Reşit Paşa Ûkögre- tim Okulu ise bağış olarak 5-10 milyon lira alıyor. Bu okulda da istanbul Lise- si'nde olduğu gibi kayıt sırasında veli- lere, bağışın zorunlu olmadığı, ancak cocuklann eğıtımı ve okulun masrafla- n için bağışa ihtiyaç duyulduğu söyle- niyor. Bazı veliler, müdürün "Bağçola- cak" dediğini belirtirken, okuldan ağ- layarak çıkan bir veli 5 milyon lira ba- ğış verdiğini belirterek şunlan anlattı: "Müdür bağınurak, '5 milyon verilir mi? Sigara parası bu. Şimdi kuyrukta- ki diğer veliler de bu kadar verecek' dedi Ağlamaya başladım. O sırada ba- sınmensuplangeünceçocuğumuııkay- dı yapüdı." Okul müdürü Mustafa Seydioğlu ise bu velinin kaydınuı yapddığını belirte- rek, bağışa gereksinimleri olduğunu, ancak zorlamadıklannı savundu. rek bu dönem ve gerek Vll'nin altında "prehistorik" kaluıtılar da ele geçti. Yoğun felaketlere işaret eden verilerden, önce bir depremin, sonra da yitirilen bir savaşuı yaşandığı gözlendi. 6. VVilusa Kalesi'nin güney giriş kulesindeki kazıiarda bu- rasınınlÖ BOOyıllarındayapıl- dıgı, bir kült ile bağlantılı "rtel- ler (mezar taşlan)" ortaya çıka- nldı. Buluntular, kültün, Hiritle- rin Apalhınas, sonralan Yunan- lann ApoOon dediklen tann ile özdeşleştiğine ilişkin görüşü güçlendirdi. 7. Kuşkusuz son dört yıluı en önemli bulunrusu, yeraltı su top- lama havuzlanndan oluşan bir mağara-tüneldu". Üç yıl önce ka- yaya oyulmuş bir su mağara-tü- neli bulunmuştu Bu yaz yapılan kazıda birçok yan kollara aynlan yapay geçişlerin varlığı saptan- dı. TroyaAVilusa değişıklığıni de kanıtlayan ve sürpriz yaratan bu çok önemli buluntuda, yapay tü- nel olarak açümış kollardan bi- risinin önce 28 m kadar güney- doğuya doğru ilerledıği, daha sonra sağa açılarak 75 m kuzey- doğuya doğru ılerlediği görül- dü. Üçü yukanya çıkan geçitler- de ise aydınlatma oyuklan göze çarpıyordu. Bunlardan en azın- dan ikisi, kaya yüzeyinde havuz- cuk oluşturmakta ya da kuyu bi- çiminde aşağıya doğru ınmek- teydi. Havuzcuklara günde top- lam olarak yanm ile 1.5 ton su damlamakta, daha doğrusu ak- maktaydı. 1090 metreyi aşan mağara-tünelin, Tunç Çağı'nda kentin su gereksinimini karşıla- mada, özellikle düşman kuşat- ması sırasında, büyük rol oyna- dığı anlaşıldı. "Su için vapdnuş tünel^çîliği", birikmış sılıslı tor- tunun "Uran-Thorium-Denge- sizKk Yöntemi" ile incelenmesi sonucunda mağaranın 3. binyı- lın başlannda yapıldığı belirlen- di. Böyle bir yapay su toplama havzasının Anadolu'ya özgü bnr sistem olduğu, Hitıtlerin başken- ti Hatuşaş'ta da bulundugu bili- niyor. Ancak, Wilusa'daki kay- nak mağaranın şimdiye değin bulunmuş olanlann en eskisi (beş bin yıllık) olduğu anlaşıldı. 8. "Troia / Dios" ile "T«ru- sJaAVUusa"nın özdeş olduğunun kabul edilmesine ilişkin sorula- n Prof. Korfmann şöyle yamth- yor: "101280'deHititKrahMu- vvatalli veHlusa'nm KrahAlak- sandu arasmda bir anlaşma ya- pıkfa. Anlaşmada tann Kaskal- Kur'un adı da geçiyor. Kaskal, ketime işareti olarak 'yol' ya da 'tünel' anlammı taşır. Kur keü- mesi ise 'yer altı' ya da 'toprağın aln'nı anlatar. Böylece buldnğo- muz yapay kompleksin, anlaşma- da sözö edilen yer oktuğu anlaş> lacakOr. Bu noktada, bizkr için çokönemli olan biryorumdan da söz etmek durumundayız: Ho- meros'un, IÖ 720'lerde doğal çevreden,biryerleşnıeningerçek özeDiklerinden yola çıküğı kabul edflir. Bu özeüiklerbiryerde sap- tanır; yani Homeros bir yıkmbyı anlatan 'zamanın tanığı' olarak kabul edflirse: o zaman llvada'da ûstünde sıkça durulan 'güzelce akan" kaynaklan ve kayaya oyul- muş yıkama teknelerini bnlda- ğumuzuda kabul edebflhiz." Troya'nın savunması 9. Troya VI dönemine ilişkin bir savunma hendeği de gün ışı- ğına çıkanldı. Yaklaşık 3 m en ve 1.5 m derinliğindeki "U" biçim- li, ana kayaya oyulmuş hendek, savaş arabalannın yaklaşmasını önlemeye yönelik bir engel oluş- turuyor. Hendek, IÖ 2. bin yılı- na ait VVilusa aşağı kent savun- ma duvanna birok anmı uzakhk- ta bulunuyor. Korfmann, VVilusa kazılann- da yalnızca insanın geçmişini değil, yörenin doğasıyla ilgili mineraloji,jeoloji ve 5000 yıllık bir zaman dilimindeki zooloji, botanik araşurmalannın da ya- pıldığını söyledi. 100 bin hayvan kemiğınin, 300'den fazla arke- olojik bitkinin incelendiği yöre- deki bu sayılar, tüm Akdeniz'de yapılan tüm araşnrmalardan da fazla bir listeyi kapsıyor. 2001 -2 yıllannda Almanya'da üç kentte açılacak "Troya - Düs ve Gerçek" adlı sergi ile eski adıyla Troya, en eski adıyla Wi- lusa'yı son buluntulan ile dünya- ya "Ben VVilusa, Anadolulu- yum" diye tanıtacak olan Prof. Korfmann, Çanakkale'de bir ba- nş parkı içinde Ulusal VVilusa Müzesi'nin yapımına bir an ön- ce başlanmasını da öneriyor. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Paplamentomuz ve Uyeleri Tüm akademisyenlik yaşamım boyunca ve bu kö- şeyi sizlerfe paylaşmaya başladığımdan ben, özen- te vurguladığım bir husus vardın "Her ne olursa ol- sun ve ne denli yanlışlar içinde olurlarsa olsunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne ve milletin vekilleri- ne saygı göstermemiz gerekir." Gerçekten; TBMM'ye duyulacak saygı, o Meclis'i oluşturan iradeye, milletin iradesine duyulacak say- gıdır. Yani millete saygıdır. Kendini "demokrat" ola- rak niteleyen bir insanın; kendine "demokrat sıfatrru yakıştıran insanlann, başkatürlü düşünmeleri müm- kün müdür? Zaten kendini "Atatün\çü" olarak isimlendirmek- ten gurur duyan bir insanın, farklı bir yaklaşım için- de olması da mümkün değildır. O Atatürk kı; Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın en kritik ve umutsuz günlerinde bile, TBMM'nin iradesinin dışına çıkmamaya özen göstermiş ve sorunlann çözümünü, o milletvekille- rinin "ikna edilmelerinde" bulmuştu. Günümüzde faşist ruhlu ve baskıcı kimi kendini bilmezlerin; bu tutumlannı, Atatürkçülük adına takınmalannı, derin bir üzüntü ve biraz da şaşkınlıkla izliyorum. ••• Peki TBMM'nin, milletin iradesiyle belirlenen üye- lerinin tümü, bu saygıyı hak ediyorlar mı? Buna "evet" diyebilmeyi çok isterdim. Fakat maalesef öy- le "tipler" gördük ve tanıdık kı bu soruyu olumlu ya- nıtlamamız mümkün olamıyor. TBMM'nin çatısı al- tına yakışmayan birtakım tipler, geçmişte de vardı, günümüzde de var. Ve maalesef azalacaklanna ar- tarak geliyoriar. Fakat bu türden insanlann varlıklan, ulusumuzun iradesinin gerçekleştiği parlamentomuzu ve tüm üyelerini hedef almamızı gerektirmez. Ancak baa parlamenterlerimiz ve hatta bakanlanmız (tabirimi bağışlayın) öyle haltlar kanştınyoriar ki, yukardayaz- dıklanmı yaşayabilme konusunda kuşkuya düşüyo- rum. Kimi pariamenterlenmizin son günlerde ortaya çı- kan münasebetsızlıkleri üzerinde duracak degılım. Hatta; deprem felaketını, kendısınesiyasal rant mal- zemesi yapan bakanlann tutumlan üzerinde de dur- mayacagım. Meseleyi, bellı "isimlerden" bağımsız olarak ele almak istiyorum. • • • İlk sorulması gereken soru şudur: "Pariamenter- lerin dokunulmazlıklan olmalı mıdır?" Bu sorunun yanıtı, kesin bir "evet"tir. Fakat bu do- kunulmazlık, yasama faalıyetiyle ilgili bir dokunul- mazlıktır. özel hukukla ılgılı konularda; mılletvekıli sı- fatının kazanılmasıyla, dokunulmazlık kazanılması- nın hiçbır anlamı yoktur ve durum, milletvekillığinin saygınlığını cıddi bir biçimde zedelemektedir. Hak- kında dolandırıcılık kovuşturması yapılan bir "ahlak- sızın", milletvekili olmasıyta dokunulmazlık kazan- ması hangi akla hizmettır?.. Ikinci sorulması gereken soru, "Bu dokunulmaz- lığın sının ne olmalıdır", sorusudur. Biraz yukarda; milletvekili sıfatını kazanmadan önceki suçlann ya da iddiaJann, dokunulmazlık dışı tutulması gerektğini vurgulamıştım. Peki milletvekili olduktan sonra işle- nebilecek suçlar, bu dokunulmazlığın kapsamı içine alınacak mıdır? Bu sorunun yanıtı da çok kısadın "Hayır, asla..." Milletvekili olmak, ınsanlara suç ışleme ayncalığı- nı vermez. Tam tersine; o sıfatı taşımanın getirdiği, ağır bir sorumluluk vardır. Bu bakımdan; siyasal ko- nular dışındakı dokunulmazlık anlayışı insanlan çok yanlış yerlere götürebilir. • • • öyle sanıyorum ki; bizim asıl sorunumuz, yargının düzenli işleyememesi ve insanlanmızın yargıya olan güveninin ciddi bir biçimde sarsılmış olmasından getmektedır. Iş lafa gelince; herkes, "Türk adaletine güveniyorum" gıbisınden nutuklar atmakta. fakat aslında hiç kımse Türk adaletine güvenmemektedır. Eğer güven olsa, hiç kimse adalet önüne çıkmak- tan ve hesap vermekten çekinmez ve eğer suçsuz- sa, bunun yargı tarafından da tescilini, yani belge- lenmesini isterdi. Fakat milletvekillerimiz, bakanlan- mız ve hatta eski hükümet başkanlanmız; normal yargı organlanna ve Yüce Divan'a çıkmamak için her yola başvurabılmektedirler. Bunun bir nedenı, "suçluluklannın" tescili olacağı gibi; bir nedenı, (eğer suçsuz olsalar bile) yargının siyasal baskı altında ka- rar alabileceğinden duyduklan endişe oluyor. • • • Milletvekillerinin "abartılmış" dokunulmazlıklan, her şeyden önce TBMM'yi yıpratıyor ve saygınlığı- na gölge düşürüyor. Istediğimız kadar; "TBMM'ye saygı, Türk ulusu- na saygıdır" diye çırpınalım, siyasetçilerimız bu say- gıyı zaiyıflatmak için ellerinden gelenı yapıyoriar ve bir anlamda bindikleri dalı kesiyorlar. Çok yazık... Ferroli'den klima doğruları; - Montaj yüksekliği en az 1.80 m olmalı. - Keşif ve montaj uzman personel tarafından yapılmalı, | servis güvencesi mutJaka aranmalı. İFERROLIİ Isıtma ve Klima Sistemleri Tel: (0216) 416 5-4 93 www.ferroli.net
Subscribe Login
Home Subscription Packages Publications Help Contact Türkçe
x
Find from the following publications
Select all
|
Clear all
Find articles published in the following date range
Find articles containing words via the following methods
and and
and and
Clear